23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30ARALIK 1998ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Gençliği Tehlike' Görme Ayıbı! Prof. Dr. BAHAR GÖKLER HÜ Çocuk Ruh Sagiıgı ve Hastatıklan Anabilim Dalı Baş. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Der. Baş. T oplumumuzun tarihsel ve çabalanylauygarlıkdüzeyineenşmebek- sosvolojıksüreçlerinebak- tığımızda, cumhuriyetin ku- rulması ile birlikte. ülke- mizde. çocuğa \ e gence ve- rilen değerin çok yükseldi- ğı görülmektedır. Çocuğa ve gence ülke- nin geleceğinı belırleyen en önemlı ulu- sal kavnak olma özelligi verılırken, bır vandan da bu özelligi bılinçle, işleve dö- nuk bır bıçımde üstienmesı. benımseye- rek kimlığine katması ve onurla taşıması vönünde desteklenmekte, vüreklendınl- mektedır Cumhunvetin ülkertıiz ınsanla- nnda yerleştırmeyı amaçladığı önde gelen toplumsal nıteliklerden bınsı de çocuğa ve gence özen göstermedir. Çocuklar ve genç- lenn öğretımsız ve eğitimsiz kalması, ye- tılerinın olanaklar çercevesınde gelıştın- lememiş olması: dev letin ele alınması ge- reken sorunlar arasmda öncelıkh olarak yer verdığı bırdurum olmuştur. Toplumsal sı- nıf tarkı gözetılmeksızın. çocuk ve genç- lenn var olan koşullarda en ıyı bıçimde eğı- tilebılmelen ve kendilennı gerçekleştire- bılmelen amacıyla Köy Enstıtülen, halkev- len açılmıştır. Günümûz Türkıyesi'nde. bılım ve sanat alanında ülkemizı yönlen- dıren bırçok kışı. cumhunvetin bu aydın- lanma kurumlannda yetışmışlerdir. Cumhunyeıin ılk yıllannda, gençlere güven tam; iilkenm gençlerin itici güç ve lentısı yüksektir. Onlann ortak evTensel in- sancıl ve ulusal amaçlar çevresinde birle- şen. her türlii gelişime ve yenıliğe açık, ça- lışkan, kendılerine ve ülkelenne yararlı. ba- nşçıl, yurtsever, eşıtükçı \e paylaşımcı birev ler olarak yetişmelerini bekleme ve onlan bu yönde destekleme, cumhuriye- tin çocuklara ve gençlere bakışının ana çızgılerını oluşturmaktadır. Böylesi bir bakış açısı, gençlerde özdeğer duvgusu- nu besleyen, kimlik gelişmelerını belli amaç ve hedefler doğrultusunda biçim- lendinmelerini sağlayan bir yaklaşımdır. Cumhunvetin o erken yıllannda yaşayan şımdikı erışkinler kuşağı, benliklennde hâlâ o aydınlanma ateşinı, kendilerine aşı- lanan o yurttaşlık bilıncini kimliklennın en aynlmaz parçası olarak taşımaktadır- lar. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, ül- kemizde çocuk ve gençlere yönlendırilen bu beklenti, bu >urttaş olma sorumluluk \ e coşkusu, bir yandan gençleri belirsiz bir arayıştan kurtanrken; toplumda herkes ta- rafından desteklenen bır ortak hedefle kimligını buluşturmak gençlikte yaşan- ması olası bir kimlik karmâşasından on- lan uzaklaştırmaktadır. Cumhuriyetin Türk gençlenne kazandırdığı bu kimlik yurttaşiık kimligklir._ Bır ülkenın ana kaynagmı, öz- suyunu oluşturduğunu bilmenin kıvanç ve onurunun kazandırdığı yüksek benlik saygısı ve özgüven. ülkenin geleceğını be- lirleyecek çagdaş atılımlann öncülüğünü üstlenmenın getırdiği sorumluluk duvgu- su, Türkıye'yi uygar, gelışmiş, özgür ve bağımsız bır ülke olarak yaşatma ve ge- liştinne ülküsü, bu kımlıği bicimlendiren. çocuklukta başlayan ve gençliğe doğru güçlenerek özümsenecek olan bu kımli- ğinanaöğelendır. GünümüzTürkivesı"ne bakıldığında ıse degışen toplumsal süreç- ler, yaşanan sosyo-polıtık değişmelerle birlikte, cumhuriyetin getirdığı, çocuk \e gençleri de sarmalayan toplumsal değer- Ienn çözülmekte. ülkemizin yıllarca ön- ce cumhuriyetin kurulması ile birlikte el- de ertığı kazanımlann giderek yitirilmek- te olduğu yadsınamaz bir bıçımde fark edilmektedır. Toplumumuzdakı öncelık- lerin değişmesı, değer yargılannın, amaç- lann farklılaşması, ne yazık ki gelışme, uy- garlaşma ile ters orantılı bır akış ızlemek- tedır. Çocuklannı seven. onlara özen gös- teren, gençlere ülkeyı onlara emanet ede- cek denli guvenen cumhuriyetimızde bu- gün erişkinlerin, özellikle dev letin vöneti- minden sorumlu kurumlann gençlerden korktukJannu gençleri gizil bir tehlike gi- bi algıladıklannı \eonlaneğftmeyerinece- zalandınnaya yatkın olduklannı görmek- teyiz, L'ygarlaşma. gelışme. ilenve, aydın- lık, özgür günlere açılma ülküsü ile baş- layan Türkıye Cumhunyetı'nde. ortaçağ kalıntısı bir bagnazlığın gençleri tutsak etme tehlikesinin yeniden başgösterdiği- ne tanık olmaktayız. Günümüzde. ortak toplumsal değerler çözülmüş, çocuklan ve gençleri özenle eğitme, cumhuriyetınkanatlan altındaeşit gm encelerle yetıştırme ülküsünün yennı, onlan çok farİdı koşullarda sürdürmek zo- runda kaldıklan bir koşunun karanlık la- bırentlerinde yalnız bırakan acımasız bir vanşmacıhk tutkusu almıştır. Gençlere ulaşmalan gereken hedeflenn akılcı ve gerçekçi yollan gösterilmeksLzın; yapay ve büsbüfün yollannı kesen, özgüvenlennı sarsan bır özendirmecilik yaygınlaşönlmış- tır. Pek çok gencin kiminle ve neyolla, han- gi donanımla yanşacaklannı bilemeden, kararsız birbiçimde, belirsiz hedefarayış- lanna yönelmış olduklannı: bir kısmınm da bu karmaşadan kurtulabilmek ıçin ken- dıni bıreysellığe kapattığı ve paylaşımdan uzak, öznel bır ben-merkezcılik içinde ül- kesınden. toplumundan ve çağından uzak- laşıp vabancılaştığı görülmektedir. Kendı özgün kültürel yapımızda "çocuk yetiştirmeye ödem verme" benımsenmiş, yerleşik bır toplumsal tutum özelligi ve *an- neük" olgusu çok saygın bir konum ola- rak bilinirken. biz "Cumartesi Annele- ri"ni yaratan ve üstelik onlan hırpalayan v e örseleyen bir topluma dönüştük. Cum- hunvetin ülkemiz insanlarına getirdiği "insanotaıa", •*yurttaşolma''onuru. dev- let yönetimindeki bilinçsızlik ve aksama- lar sonucu, cumhunyetın özüne gerekti- ğince sahıp çıkamama ile birlikte gelişen toplumsal değerler çalkantısı içinde gol- gelendi, "yurttaş olma" bilinci silikleştı. Ancak saruyorum ki toplumumuzda hele de çok zorlu ve özverili uğraşlar sonunda elde edilmiş ortak bir kazanım olan bu "onur" ve "bilinç" öylesine kolay yitiri- lecek ve vazgeçilebilecek birnitelik değil- dır. Çocuk ve gençlere yönelik olarak "Eği- tim Biriigi Yasası"ndan çok daha sonrala- n ve çok gecıkmeli olarak gerçekleştıri- lebılmiş olsa da "sekiz yülık zonınlu eği- tünw in ülkemizde uygulamaya geçınlmış olması, ünıversitelerde gençlen din so- mürüsüne araç kılan eylemlerin bastınl- masınayönelik alınan ortak önlemler, he- le de en önemlisi cumhuriyetin toplumu- muzdaki cumhuriyetçi özün bugün de ya- şamakta olduğunu ve bu "yurttaşlıkbitin- ci"nin artık bu toplumdan kolay kolay sö- külüp atılamayacak denli deririlere, ülke- mizin sıcak ana toprağına kök salmış bu- lunduğunu göstermektedir. Ülkemiz çocuk ve gençlenne cumhu- riyet Türkiyesi'nın yurttaşı olma hakkını tanımak, onlara bu "yurtta$lık kimliğTnı. doğru örnekler sunarak kazandırmak ve yine bu "*yurttaşhk" bilincıni a^ılamak, onlann kendilerinı geliştirebilmeleri ve kişiliklerini sağlam temeller üzerinde bo- calamadan, özgürce oluşturabilmelerini saglamanm en geçerli yolu olacaktır. Ülkemiz, Türkiye Cumhuriyeti, çocuk ve genç yurttaşlan ile birlikte gelişecek ve ılenye doğru yol alabilecektir. Bir ülke çocuk ve gençlenne özen gösterdiğinde an- cak; bu özen, onlar yetiştiğinde kendıne geri dönebılecektir. ARADABİR ŞEVKt VANLI Mimar Olamaz! Başka türlü OLAMAZ! Yöneticileri çağdaş olmak ıçin kır kahvesı. masa örtüsü desenlı gömlekler gıyip. çok renk- lı elbıselenne ters düşen kravatlar takıp, televızyonlara çıkan bır ülkede. Sayın Ajda Pekkan devlet sanatçısı ol- mayacak da kım olacak! Sayın Demirel, sıze çok teşekkür edıyorum... Bu dev- let sanatçısı kımlığını hıçbır mımara vermedığınız ıçin... Yıllardıryapılan seçmelerde mımariığı sanat saymadığı- nız ya da mımarlan adam yerine koymadığınız ıçin üzü- lurdüm... 7 Aralık 1998 Pazartesı haftanın ılk günu sa- bahı yataktan kalkıp. son odül seçmelerını görünce dün- yalar benım oldu... Eskıden olduğu gibı aralarında mi- mar yok!.. Neler yok!.. Neler yok!.. Halka inmek. çok kişiyi mutlu etmek istediğiniz anla- şılıyor... Bu polıtikalara sanatı araç yapmanızı, nalkın hoş göreceğini ben de biliyorum... Arrıa sanatın affedeceği- nı hıç sanmıyorum... Çıtayı yerel ve yere yakın tuttuğu- muz anlaşılıyor, fakat sanatın çıtasının yerı evrensel, sa- nılanın çok üzerinde ve sızın, benım ve sıze onerı geti- renlerın ıstediğinden bağımsızdır... Çttanın a/t sınırı bu kaclar ındirilirse, seçilmiş ve üstte olanlar, smırlan laçka olmuş bu paketin içinde kendile- nnı nasıl hıssedecekler? Devlet, kocaman bır milletin kadenru tesüm ettiği büyük bir kurumdur!.. Sanat, tarihi taşıyan iki bacaktan biridir! Devlet sanatçısı demek, Türk ulusunun evrensel miizeye adaylandır. Benim ölçplerv me göre 20. yüzyılın Türk evrensel sanatçılan yirmi kîşi- yi zorbulur... Nâzım Hikmet, Muhsin Ertuğrul gıbi kay- bettıklerımiz dahil her sanat dalından en çok birkaç ki- şi bulabılıriz... Eğlence dünyasının açıkgözlen, kendılerine sanatçı adı takılarak halkı hafiflıklere saptırıyorlar... Medya, sanat adı altında, düzeylı magazin bıle olmayan yayınlarda ın- sanımızı aldatıyor, bu ortam oluşuyor. Sayın Derrnrel, ikımiz de aynı kuşaktanız, ıkımız de taş- ralıyız, ikimiz de okumuşuz... Siz önce muhendıs, son- ra politikacı olmuş, halk çoğunluğuyla uzlaşmak zorun- da kalmışsınız!.. Ben mımariyı seçmişım, yalnızca evren- sel sanat değerlerıne hesap vermek zorundayım... Iki- mız de hayatımızm ellı yılını çılgın bır çalışmayla geçir- mişiz... Sız genel müdür, parti lideri, birkaç kez başba- kan olmuş ve sonunda en büyük yere gelmiş cumhuri- yetin başkanı olmuşsunuz... Geçtığinız yollardaki her etabın adı ve tanımı var... Kimse sızin tarif edilmiş başa- nnızı elimızden alamaz! Kutlarım! Sız, evrensel anlamda sanat için sızı anlamayan bir ortamda çalışmış olsaydınız ve ellı yıl sonra en üst ku- rumun da bu ortamdan farklı olmadığını görsenız!.. Elli ydınıza ağlamaz. "ne olacak bu memleketin hali" demez miydıniz? 19ŞÛ yıllannda cumhuriyetin sevgili insanlanndan Ha- san Ali Yücel'in bır söyleşisinde bulunmuştum... "Sa- nat bir m/'/ef/n yaratıcı gücüdür" sözünü duymuş, böy- le devlet adamlannın bulunduğunu görerek mutlu olmuş- tum... 25 yıl, ne teknolojisı ne bıçimini deöiştirmeden oto- mobil üreten bir ülke çağdaş olamaz!.. Geleceğegüven- le bakamaz! Umarım, bugüne kadar bu ödülü alanlar- dan, kabul etmeyenler, gerı verenlerçıkmaz... Doğrusu sizın yerinzde olmak ıstemem! Cumhuriyet okuru ve Cumhuriyet İlkokula gıderken ilk hatırladığım. babamın sabah erken Cumhuriyet gazetesi aldığı idi. Ba^ında tek saç teli ile Profesör Nümbus, Dedektif Nik... hiç unutmadıklanm. Okulda öğretmenlerimiz Cumhuriyet okurdu. Buyaz AltınoluL'Edremit'te gazete alırken satıcının dedikleri gelıyor aklıma: Cumhunyet okuru başka oluyor abi. Hep bozuk para venr, eziyet etmez, promosyonlu gazetelerden almaz, naziktir. günaydın der, hayırlı ışler der. Evet, Cumhuriyet okuru gerçekten naziktir, düşüncelıdir, çevrecidir. kitap okur. evınde mutlaka bir kitaplık vardır. Cumhunyet okuru genel likle bir dernek ve cemiyet üyesidir. Cumhuriyet okuru adaletlidir. emekten ve çalışandan yanadır. Cumhuriyet okuru gazetesınin gerçek tiryakisi ve gerçek sahibidir ve bu bilinci taşır. Cumhuriyet okuru laik ve Atatürkçüdür. Yine Cumhuriyet okuru usta yazar Çetin Altan'ın dediği gibi "Ülkesini kuru kuru seven kişi değil üretken ve düşiinen bir kimlikte olması nedeniyle ülkesintn sodigi bir kişidir." Ya gazetemiz Cumhuriyet. Felsefesi bazılanna tefs gelse bıle "Cumhuriyet vazdıy^a dogrudur" dedirten gazetedir. Çağdaşlığın ve aydınlanmanın ışığı Cumhuriyet, Cumhuriyet'in 75. yılında Cumhuriyetimizin en büyük güvenaesidir YUSUFGEZGÖR Erenköv Dinozor'dan yeni yıl armağanı "CENİŞ TABANLIHÜKÜMET' TAKVİMİ! " 1999 Ana muhalefet dergisi Dinozor her Çarşamba bayilerde Kes, katla, çevir, 15 saniyede en geniş tabanlı hükümet kuruluversin! Bu haita, derginiz Dinozor'la birlikte takviminizi almayı unutmayın! 150 bin lira Cumhuriyet k i t a p 1a r ı Sosyoi Demokraside İ6HI6İ İlhon Selçuk Bk Gmluk Dost Üstün Akmen Deniz Kavukfuoğlıı Bıcak Sflimdoki Dmyave HooMtaş: BsoM^eıGerçMe irene Melikoff TiHuye'n» Şeytan Üçgetri Hikmet Çet ınkaya y Erol Manisalı Paylaşılan Tutku Sinema Gönül Dönmez Colin PENCERE İlaçta Patent, Yurttaşa Kazık... Ankara'da bir hükümet var... Başbakan Yılmaz... Ecevit, Başbakan Yardımcısı... • İlaçta patent uygulamasına 1 Ocak 1999'da ge- çiliyor. Geçilincene olacak?.. llaçlarpahalanacak, gelişmesürecindeki ulusal ilaç endüstrisi yıkılacak... _ Çare?.. Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması (GATT), Türki- ye gibi gelişmekte olan ülkelere bu alanda 2005 yılına kadar süre tanıyor. Hükümet, ilaçta patent uygulamasını 2005'e kadar erteleyebilir; ulusal ilaç endüstrisi zaman kazanır, rekabete hazırlanır, Türkiye'nin dar gelırli yurttaşı ilacı bu sürede da- ha ucuza alır; yabancı ilaç tekellerı amaçlarına erişmek yolunda gecikirler... Peki, başta Ecevit olmak üzere hükümetteki DSP'li bakanlar ne yapıyorlar?.. • CHP'liler bu oldubıttiye kızıyorlar, yoksul has- tayı yatağında boğazlamak için acele eden tekel- ci kapitalizme veryansın ediyorlar!.. Sağlık alanın- da hastayı serbest piyasa koşullanna teslim etmek için çırpınan iktidar ne yapıyor?.. Hastalan bir ya- na bırakın; doktorlar, içinde yaşadığımız keşme- keşten yakınıyorlar. Türkiye tıp alanında "zengıni soyan, yoksulu boğazlayan" insanlık dışı bir dü- zene bağlanıyor. Oysa Batı'da en zengin ülkeler- de bile insana sosyal sağlık güvenceleri sağlayan sıstemler geçerlidir. CHP'liler haklı değil mi?.. Ancak patent uygulamasını -GATT'ın saptadı- ğı- 2005 yılından 1999'a çeken ÇiHer hükümeti- nin 1995 tarihli karannın altında CHP'nın mühru ve imzası da var. Sonuç?.. CHP de yan çiziyor, DSP de... Peki, sağlık alanında bıle yurttaşını kazıklayıp ulu- sal ilaç endüstrisini gözetmeyen partiler, sol yaf- tasını taşıyabilirler mi?.. • Diyorlar ki: - Küreselleşme çağında geçerli neoliberal or- tamda ülke ekonomisinin dış piyasayla uyum sağ- laması gerekıyor; artık sol partiler de bu kurala uy- mak zorundalar..." Haydi canım sen de!.. GATT, liberal ekonominin uluslararası kurumu de- ğil mı?.. Bızim DSP ya da CHP, "Uluslararası 77- caret Örgütü"nüer\ daha mı liberal?.. Sol partile- rimiz neden sağlık konusunda yoksul yurttaşın çı- karını savunmuyorlar?.. Ya ANAP ile DYP'nin durumları nedir?.. Bu partiler sanki yabancı çıkarların ülkedeki uzantısı gibidirler... Ikisi de mafyayla çeteye bulaşmış komprador kapıtalizminin partileri... tfaç afanında Batı'nın isterlerini kraldan çokkrâl-' cı bir politikayla Türkiye'ye uygulayan'hükümet- ler, insan haklarına gelince neden yan çiziyorlar?.. İlaçta yurttaşın sağlığını düşünmeyen ıktıdarlar, demokrasi alanında yurttaşın özgürlüğünü sağla- mak yolunda neden yaya kalıyoriar?.. Yılmaz-Ecevit hükümetinin 1 Ocak 1999'da yurt- taşa giderayak armağanı, sağlıkta kocaman bir ka- zıktır. AMAŞYA ASLİYE HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1998 '99 Iş Davacı SSK Kurumu Genel Müdürlüğü Zonguldak şubesınce davalı Turgut Tepe aleyhine mahkememize açılan alacak davasınm mahkememızde yapılan yargı- laması sırasmda venlen ara karan gereğınce: Amasra ilçesı Gömü Köyü nüfusuna kayıtlı Hakkı o|lu 1975 d.lu Turgut Tepe'ye duruşma gününü bıldınr davetiye tebliğ edılememış olup. davahnın adresı tüm aramalara rağmen tespıt edılememiştır. Davanın duruşması 18.3.1999 günüdür. Duruşmaya gelmemenız halınde duruşmaya yoklu- ğunuzda devam edıleceği ve karar venleceğı ılanen teb- lig olunur. Basın: 67440 Ucu Güllü Kundura Muzaffer Buyrukçu Osmanlı İmparatorluğu'nun Yükseliş ve Çöküş Dimitri Kantemir Aydınlanmanın Kadınlan Yay. Haz. Neda Arat söz nçlıın, yıı;.ı bıırchırı " Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 kitap kulübü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Cumhuriyetin Bireyi Olmak Türkân Saylan Söz Uçfarı Yozı Burçlan Feridun Anda?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle