Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAVFA CUMHURİYET 14 ARAUK 1998 PAZARTESİ
HABERLER
Dağlı'dan Topal
açıklaması
• ADANA (Cumhuriyet
Güney İUeri Bürosu) -
Öldürülen kumarhaneler
kralı Ömer Lütfü Topal ile
yakın ilişkisi olduğu ileri
sürûlen eski Onnan Bakanı
Adana Milletvekili Halit
Daglı. "Topal dostum
olmadığı gibi otel
masraflanyla seçim
harcamalanmı da
karşılamamıştır" dedi.
Adana DYP il bınasında
basın toplantısı düzenleyen
Dağh. "Hiçbir şekilde
yanlış ve kötü ışlerin
içinde olmadım.
Kurulduğundan ben ben
Seyhan Otelı'nde kalınm.
Topal'ı da bu otelde bir-iki
kez gördüm. Eğer bu
insanı tanımak suçsa, ben
bu suçu işledim" diye
konuştu.
Tanklarm
modernizasyonu
• ANKARA (AA) - Kara
Kuvvetlen'ni 21. yüzyılda,
NATO'nun en güçlü
ordulanndan birisi haline
getirecek Tank Tedarik ve
Modernizasyon Programı
kapsamında, Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin elindeki
tanklann modernizasyonu
için lsrail'den öneri geldi.
lsraıl Asken Endüstrileri
Kuruluşu (IMI), Kara
Kuvvetleri Komutanlığı'na
bir iyileştirme paketi
sunarak. Türkiye'nin
elinde bulunan lOOOadet
M-60 tıpi tankın
modernizasyonu
konusunda iyileştirme
önerisınde bulundu.
ABD'den sonra en büyük
M-60 tipi tank filosuna
sahip tsrail'in. söz konusu
tanklann modernizasyonu
ile ilgili önerisinin. halen
Kara Kuvvetleri'nce
incelendiği öğrenildi.
'Toppağa Saygı'
yürüyüşü
• ÇEŞME (AA) - Izmir'in
Çeşme ilçesinde, TEMA
tarafından gerçeldeştirilen
"Toprağa Saygı" >
r
ürûyüşü
yapıldı. Hükümet Konağj
önünde toplanan 100'e
yakın TEMA gönüllüsü,
ellerindeki afiş ve
pankartlarla Cumhuriyet
Meydanf na kadar
yürüdüler. Burada saygı
duruşunda bulunuhnası ve
Istiklal Marşı'mn
okunmasından sonra
konuşan Çeşme TEMA
Gönüllü Temsilcisi
Mehmet Sansaç, Ulu
Önder Atatürk'ün
kurtardığı topraklara sahip
çıkılamadığını belırtti.
Sansaç "Bir çakıl taşı
vermeyiz" diyen
siyasetçilerin, parti
programlannda. erozyon
ve toprakla ılgilı hiçbir
madde yok. TEMA olarak
üzerimize düşeni yaparak,
topraklanmızı
koruyacağız" dedi.
PKK operasyonu
• ADANA (Cumhuriyet
Güney İUeri Bürosu) -
Emnıyet Müdürlüğü
Terörle Mücadele Şubesi
ekiplerince düzenlenen
operasyonlarda. kırsal
alana malzeme götürmek
isteyen 2 kişinin
yakalandığı bildirildi.
Vaülikten yapılan
açıklamaya göre,
Abdulhalim Oğuz (25) ile
ReşitTaş(19)adhkişiler
yakalanarak gözaltına
alındı. Açıklamada 1
tabanca. 20 şarjör, 10 dolu
fişek, 1 cep telefonu, 6 çift
mekap ayakkabı, 17 yün
çorap. 7 eşofman altı. 6
kışlık erkek gömleği. 7 yün
kazak. 5 kolı bantı, 7 erİcek
atbsı. 2 paket büyük boy
pil, 7 koli hazır paketli
çorba, 1 torba içerisinde
açık tütün \e sigara kâğıdı,
8 kutu salça, iki kutu helva,
dört teneke 5 kiloluk
ayçıçek yağı, 4 torba çay
şekeri, 1 torba pirinç, 4
torba ekmeklik un ve 15
paket tuz ele geçirildi.
2. İşçi Kurultayı
• ADANA (Cumhuriyet
Güney İUeri Bürosu) -
Çeşitli siyasal partiler.
sendikalar ve demokratik
kıtle örgütlennce
düzenlenen
"Özelleştirmeye karşı- 2.
Adana İşçi Kurultayı" dün
yapıldı. Kurultay'da
özelleştirmenın ekonomik
değil ıdeolojik bir yönü
olduğu belirtilerek
özelleştirmeden elde edilen
bir tek kuruşun dahi
ekonomiye dönmediğinin
altı çizildi. Yıllardır
sıyasilerin özelleştirmeyi
dayattığı ve halkın bu
konuda tek yönlü
propaganda ile karşı
karşıya bulunduğunun
kaydedildiği İşçi
Kurultayı'nda
özelleştirmeye karşı işçi
sınıfı mücadeleye çağnldı.
Başbakan Yılmaz, 55. hükümeti düşüren muhalefet partilerine yüklendi
'Siyaset yıkmak değildir'MARMARA EREĞLİSİ (.AA) ye'nin hedeflerine ulaşmasındaki metdemektir. Siyaset, yapmakde- da tamamlanması gerektiğini an- "Enerji ihtryacı bizi zorlar dunı-
-Başbakan Mesut YıJmaz, sıyase-
tın yıkmak ıçın değil. yapmak
için, hizmet ıçin yapılması gerek-
tiğini belirterek "Siyaset yapmak
demektir. yıkmak demek değildir;
hele heleyıktığının yerinene yapa-
cağını bilmemek hiç değildir" de-
di.
Başbakan Yılmaz. Cumhurbaş-
kanı Demirel ile beraber, Türk ve
yabancı firmalann ortaklığıyla
gerçekleştirilen Trakya Doğalgaz
Kombine Çevrim Santralı'run açı-
lış törenıne katıldı. Yılmaz bura-
da yaptığı konuşmada, Türkı-
ye'nin. >üzü geleceğe dönük bü-
yük bir ülke olduğunu belirterek
21. yüzyılda büyük hedeflen bu-
lunduğunu söyledi. Türkiye'nin,
gelişen ekonomisiyle. çalışkan in-
sanıyla, tüm potansiyeliyle, 21.
yüzyılın önder ülkelerinden binsi
olmaya aday bir ülke oldugunu
ileri süren Yılmaz sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Büyük hedeflere ulaşabilmek
için önce bu hedeflere inanmak ge-
rekir. Aynca, ülkede siyasi istikra-
nn olması gerekir. Bazilan. Türki-
en büyük engelin siyaset oldugunu
söylemektedir. Ülkenin hedefleri-
ne ulaşmasını engelleyen siyaset
değildir. Asıl engeL siyaseti yap-
mak değil yıkmak /anneden anla-
>Tştır. Siyaset halka hizmet de-
mektir. Halka hizmet. Hak'ka hiz-
Türk ve yabancı
firmalann
ortaklığıyla
gerçekleştirilen
Trakya Doğalga?
Kombine
Çevrim
Santrah'nın
açıhşı
Cumhurbaşkanı
Demirel,
Başbakan Mesut
Yılmaz. ABD
Büyükelçisi
Marc Parris
tarafından
yapıldı.
(Fotoğraf: AA)
mektir. yıkmak demek değildir:
hele heleyıktığının yerine ne yapa-
cağını bilmemek hlç değildir."
Alternatıf enerji kaynaklannın
devreye sokulması gerektığıru ıfa-
de eden Yılmaz. bunun için en
kısa zamanda nükleer santrallann
lattı.
Kürsüye, "Türk demokrasisi-
nin enerji santrair diye anons edı-
lerek çıkan Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel de yaptığı konuş-
mada. sanayileşmenin enerjisiz
olmayacağını vurgulayarak
nıa gelmistir. Darboğazuı kenann-
dayız. darboğazdan çıkmak için
gayretler gösterilmiştir ve bu gay-
retler sonucu açılan elektrik sant-
rallan ümit vericidir" dedi.
Demirel konuşmasmda, bugün
yine ülkenin sevinmesi için bura-
da mesajlar verildiğini belirterek
şunlan söyledi: "SanayileşenTûr-
kiyeyolunadevam edecektir.Çfin-
kü Türkiye, zenginleşmek. daha
çok güçlenmek. halkını daha çok
refaha, mutluluğa götürmek isti-
yor. Bunun yolu sanayileşmedir.
Sanayileşme enerjisiz olmaz.
Enerji ihtiyacı bizi zorlar duruma
geimiştir. Darboğazuı kenaruıda-
yız, Darboğazdançıkmak knn gay-
retler gösterilmiştir ve bu gayret-
ler sonucu açılan elektrik santral-
ları ümit vericidir."
Yılmaz, Çorlu'da da Trakya
Üniversitesi Çorlu Mühendislik
Fakültesi Bınası'nm açılış töreni-
ne katıldı. Yılmaz burada yaptığı
konuşmada, eğitim reformunun
sonuçlannın önümüzdeki yıllar-
dan itibaren görülmeye başlaya-
cağını kaydetti.
Göktepednayeânereden nereye gM
MERİHAK
Metin Göktepe'nin öldürülmesiyle ilgili
olarak tçışlen Bakanlığı müfettişlerinın
48 polısin yargılanması gerektiğini
bildirmesinin ardından Istanbul İl Idare
Kurulu da polislerin yargılanabileceği
karannı \erdi. Ve sanık 48 potis
hakkında îstanbul 6. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde dava açıldı. Ancak
Îstanbul'da yargılama başlamadan.
dosya. polislerin güvenliği gerekçesiyle
Aydın'a göndenldi. 18 Ekim 1996 günü
Ayduı Ağır Ceza Mahkemesi ilk
oturumu spor salonunda yaptı. Ancak
dava dosyası, yine güvenlık gerekçesiyle
bir başka ile Afyon'a göndenldi.
6 Şubat 1997 tarihinde Afyon'da ilk
oturum yapıldı. 48 polisin katılmadığı
oturumda tanıklar dinlendı. 11 Nisan
1997 tarihlı orurum ıse dönemın Adalet
Bakaaı Sevket Kazan'in'istegiyle adliye
bınasındaki küçük salona alındı. Onlarca
yerli ve yabancı basm menSubunun. sivil
toplum örgütü temsilcilerinin katıldığı
oturumlar bundan sonra
hep bu küçük salonda
yapıldı. 28 Mayıs 1997
tarihli oturumda
Göktepe'yi öldürmekten
yargılanan Saffet Hızarcı,
Fedai Korkmaz. Murat
Pölat, Burhan Koç, İlhan
Sanoğlu, Selçuk Bay raktar.
Metin Kuşat, Tuncay Uzun,
Fikret Kayacan, Seydi
Battal Köse. Şuayip
Mutluer'in dosyası
diğerlerinden a>Tildı.
Müdahil avukatlann 11
polisin tutuklanması
talebini değerlendiren
mahkeme; Sanoğlu,
Bayraktaroğlu. Mutluer,
Hızarcı \e Köse hakkında
gıyabi tutuklama karan
verdi.
26 Haziran 1997'de
müdahil avnkatlan;
Korkmaz, Kuşat. Koç ve
Polat'ıngıyaben
tutuklanmalannı istedi.
Mahkeme heyeti delil
durumu ve daha önce
verilen savunmalan göz
önüne alarak bu ıstemi
reddetti. 24 Temmuz 1997
günkü 6. oturumda
Mahkeme Başkanı Kamil
Şerifin yerine Fatma
Nilgiin L'çar başkan, Nuran
Yalmbaş üye yargıç olarak
göre\T
aldı. Mahkeme üye
yargıç İbrahim Demirtaş'ın
muhalefetine karşın
Korkmaz. Polat ve Kuşat 'ın
tutuklanmalanna karar
verdi. Haklannda gıyabi
tutuklama karan verilen 5
polis 28 Temmuz. 3 polis
de 2 Ağustos'ta teslim
oldu. 21 Ağustos 1997
günü yapılan oturuma yine
Fatma Nilgün Uçar başkanlık etti.
Oturuma katılan 7 sanık 'susma
haklanm' kullanırken sanık
avukatlannın reddi hâkım istemi kabul
edilmedi. Adli tatilin sona ermesinin
ardından yapılan oturumlarda da şu
süreç yaşandı:
15 Eyiül 1997: Kamil Şerif yeniden dava
başkanlığına döndü ve Uçar'ın
tutukladığı Korkmaz. Polat. Koç ve
Kuşat'ı tahliye etti.
9 Ekim 1997: Göktepe dayasında
'Şüzleşme" günü. Deniz Özcan, Ekber
Palabıy ık ve Hayati Güngören sanık 11
polisle yüzleşti. Bu davada en önemli
tanık Deniz Ozcan, Mutluer. Kayacan,
Hızarcı, Kuşat'ı teşhis etti. Mahkeme
heyeti, Eyüp Spor Salonu'nda bilirkişi
heyeti ile yüzleştirme yapılmasını
kararlaştırdı.
6 Kasun 1997: Mahkeme Başkanı Şerif,
basırun ve kamuoyunun bu olayla çok
yakından ilgilendiğını ve kendisinin
taraflı olduğuna ilişkin haberler
yapıldığını gerekçe göstererek davadan
çekildiğını açıkladı.
27 Kasun 1997: Kamil Şerifin çekilme
talebi Sandıklı Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından kabul edildi. Bu arada daha
önce pohslerı tutuklayan Fatma Nilgün
Uçar ile eşı Edirne'nin Keşan ilçesine
sürgün edildi. Sanık polisler hakkında
tutuklama karan veren Uçar'ın sürgün
edilme girişimi sert tepki gördü. Bunun
üzenne Adalet Bakanlığı. Uçarlar'ı
lstanbul'a gönderdi. Şerifin yerine
başkanlığa Mustafa Binşık getırildi.
25 Aralık 1997: Duruşma öncesı basında
Göktepe'nin otopsı raporlan yeraldı.
Göktepe'nin "öldürülmek kastıyla
dövüldüğü" raporda da vurgulandı.
Eyüp'teki keşfin yapılmasının
beklendiği duruşmada emniyet amin
Köse'nin yazılı açıklaması ıse şaşkınlık
yarattı. Köse. "Kanaatime göre Metin
Göktepe'yi spor salonunda ilk
karşılay anlar, aLanter veya jMkumaMk
guişinde copla vunuılar o kısımda daha
çok görev yapan ve orada bulunan polis
memurlan Metin Kuşat, Yalçın Aydeniz,
Görüşü sorulan Savcı Ismail tlhan,
duruşmanın tamamlanması için en
önemli adımını attı. tlhan, 8 Ocak
1996'da Metin Göktepe'nin gözaltına
alındığını, Eyüp Spor Salonu'na
getınldiğıni, daha sonra 'Gazeteci geldi'
denılerek altı kişilik polis grubu
tarafından döyülmeye başlandı
yönündeki görüşünü açıklayarak şu
talepte bulundu: "...Olayda Selçuk
Bayraktaroğlu. İlhan Sanoğlu, Tuncay
Uzun ve Fikret Kayacan ın herhangi bir
eyleminin bulunnıadıgı. Seydi Battal
Köse'nin tespit edilen ey lemleriy k ölüm
arasında bir illiyet bağının bulunmadtğı
anlaşılmıştır. Selçuk Bayraktaroğlu,
İlhan Sanoğlu, Tuncay Lzun, Fikret
Kayacan ve Seydi Battal Köse'nin
beraatlanm: ruruklu olan Selçuk
Bayraktaroğlu. İlhan Sanoğlu ve Seydi
Battal Köse'nin tahliyelerini; Şuayip
Mutluer, Saffet Hızarcı. Fedai Korkmaz
Murat Polat, Burhan Koç ve Metin
Kuşat'ın sabit olan eylemlerine uyan
TCK'nin 452/1,463 ve 251. maddelerince
EMEP'ten Göktepe aÜesine destek
ci Metin Göktepe'nin davasında sanık olarak yargılanan 5 polisin de tahliye edilmesinin ardından Gök-
tepe'nin aflesine destek vçrmek amacıy la evini zij'aret etti. Metin Göktepe'nin ağabeyi îbrahim Gökte-
pe, kardeşinin öldürülüşünün, basın emekçilerinin \e çağdaş hukukçıılann davavi sahiplenmeleri saye-
sinde ortaya çıkartıldığım Mirgul^arak "Yoksa Metin duvardan düşmiiş olacakn" dedi İbrahim Gök-
tepe. Metin'in da\asımn tiim basın emekçilerinin davası oldugunu söylejerek "29 Ocak'ta AlŞon'daki
duruşmay a bütün duy arlı insanlann katılmasım ve haklı davamızda bize destek vermesmi istiyoruz" di-
ye konuştu. Göktepe'nin Esenler/Anşalanı'ndaki esinin önünde yapılan açıklamaya EMEP U Yönetim
Kurulu üyeleri, EvTensel gazetesi cabşanlan v« kalabalık bir grup kâtddj. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
Burhan Koç'tur" dedi. Köse aynca.
Göktepe'nin cesedini saat 19.00
sıralannda bulduğunu. ilçe emniyet
müdürlüğüne ılettiğini de vxırguladı.
Böylece cesedi bir gün sonra bulunan
Göktepe'nin öldüğünden dönemin
îstanbul Emnıyet Müdürii Orhan
Taşanlar'ın \e dığer ilgıiılenn de
olaydan haberdar olduklan savunuldu.
5 Ocak 1998: E\üp Spor Salonu'nda
sanık polislerin silahlanyla bırlikte hazır
bulunduğu \e tanık Deniz Özcan'ı
silahlannı göstererek tehdit ettiklerinin
savunulduğu keşif gerçekleştirildi. Sanık
polislerden Metin Kuşat bu keşfe de
katılmadı. Özcan \ e Palabıyık,
Göktepe'nin öldürülüşünü keşifte
anlattı.
13 Ocak 1998: Afyon Ağır Ceza
Mahkemesi Savcısı Ismail İlhan. esas
hakkında mütalaasını sundu. Eyüp Ağır
Ceza tarafından gerçekleştirilen keşif
raporu okundu.
Ardından, bugüne kadar gelen müfettiş
ifadelerinin yeterliliğine karar verildi.
ayn ayn mahkûmiyetlerini: Korkmaz,
Polat, Koç ve Kuşat'ın alacaklan
mahkûmiyet nedeniyle kaçma ihtimalleri
bulunduğundan tutuklanmalannı kamu
adına talep ediyorum.".
12 Mart 1998: Fadime Göktepe'nin,
"Elinizi vicdanınıza koyun. Sizin de
evlatlannız var. Terazinin kefeleri bir
olmalı. Biri üstte. biri altta olmaz. Metin
ne yaptı? Düşman değil, o insandı.
İnsanlar öldürülmez. İnsanlar çiçektir"
sözlerimn ardından müdahil avukatlar,
ortada kastı aşan bir fiilin söz konusu
oldugunu belirttı ve TCY'nin 450-3.
maddesi gereğince ayn ayn
cezalandınlmalannı istedi.
18 Nisan 1998: Mahkeme heyeti karannı
açıkladı. Şuayip Mutluer. Saffet Hızarcı,
Fedai Korkmaz ile Metin Kuşat" ın
üzerlerine atılı suçu işledikJeri kanaatine
varan mahkeme heyeti, sanıklann ilk
önce 12'şer yıl ağır hapislerine karar
verdi. Çeşitli indirimler sonrası ceza 7
yıl 6 ay olarak açıklandı. Emniyet amiri
Seydi Battal Köse'nin sanıklann
eylemlerine feran iştirak ettiği kanaatine
vanldığından ilk önce 12 yıl ağır hapse,
ardından çeşitli indirimlerle onun da 7
yıl 6 ay ağır hapis cezasına
çarptınldığmı açıkladı. Mahkeme heyeti
aynca, tutuklu sanıklardan Sanoğlu,
Bayraktaroğlu ile tutuksuz yargılanan
Polat, Koç, Uzun ve Kayacan'ın
"üzerlerine atılı suçu işledikleri yolunda
mahkûmiyete yeterli ve inandıncı deliller
elde edilemediğmden" beraatlarına karar
verdi.
17 Temmuz 1998: Yargıtay 1. Ceza
Dairesi, oybirliğiyle, "bazı tanıklann
dinlenmemesi ve soruşturmanın
gemşletümemesi" nedeniyle Mutluer,
Hızarcı. Korkmaz, Kuşat ve Köse
hakkmdaki 7 yıl 6'şar ay; Polat, Koç,
Sanoğlu, Bayraktaroğlu. Uzun ve
Kayacan hakkındakı beraat karanm usul
yönünden bozdu. 30 Temmuz 1998
tarihinde Afyon Ağır Ceza - -
Mahkemesi'ne ulaşan karar sonrasında
mahkeme, taraflan 20 Ağustos'ta
duruşmaya çağırdı.
20 Ağustos 1998: Adli tatil
nedeniyle Ümit Ozmen
başkanlık yaptı. Cafer
Cem Akm ile fbrahim
Demirtaş mahkeme
heyetini oluşturdu.
Tutuksuz sanıklann
katılmadığı duruşmada,
Yargıtay'ın bozma karanna
uyuldu. Saruklar, ınsan
haklan savunuculanndan
kendilerine de sahip
çıkmalannı istedi.
17 Eylül 1998: Binşık
başkanlığındaki heyet,
Murat Polat hakkında
gıyabi tutuklama karan
verdi. Tanık ilhan Uçar.
Göktepe'nin polisler
tarafından spor salonunda
öldürülene kadar
dövüldüğünü anlattı. Köse
tarafından her duruşmada
adl geçen polis memuru
Yalçm Aydeniz ise yazılı
ifadesinde, spor salonuna
gelen hemen hemen
herkesin "darben"
geldiğini söyledi.
15 Ekim 1998: Metin
Göktepe davasında sanık
polisler verdikJeri ek
ifadelerle birbirlerini
suçladı. Köse. geçen
duruşmada verdiği ek
savunmasında, yerde yatan
Metin Göktepe'nin başmda
Metin Kuşat, Fedai
Korkmaz, Tuncay Uzun,
Fikret Kayacan'ı
gördüğünü belirtirken,
Metin Kuşat yazılı
savunmasında, Seydi
Battal Köse'nin "kendisini
kurtarmak için senaryo
ürettiğmi" savundu.
13 Kasnn 1998: Köse'nin,
Göktepe'yi dövenlerin
içinde bulunduğunu söylediği polis
memuru Yalçın Aydeniz'in, îstanbul
Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki sorgusu
sırasında orada görevli yakınlannca
kollandığını bildirmesi, davaya yeni bir
boyut kazandırdı. Mahkemece tanık
olarak Siirt'te ifadesi alınan Aydeniz'in,
samk avukatlanndan Ahmet Ulger'in
yardımmı aldığını vurgulaması,
mahkemede yalancı tanıklık tartışmasma
neden oldu. Mahkeme aynca, Köse'nin.
baskılar karşısmda tarafsızlığını yirirdiği
gerekçesiyle "reddi hâkim" talebini
kabul etmezken, Hâkim Mustafa Binşık,
"Bana baskı yapacak adam daha
anasından doğmadı" dedi.
11 Aralık 1998: Mahkeme heyetinden
şok tahliye. Köse'nin tahliyesinin
beklendiği bir ortamda Savcı Mahmut
Uygun'un, delillerin karartılma
ihtimalinin ortadan kalktığını belirterek
5 sanık için istediği tahliye karanna
mahkeme heyeti de uydu.
BÎrrİ
BİZBİZE
ERDAL ATABEK
Güvensiz Toplumda
Ahlak Değerleri...
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) çok önemli bir ça-
lışmasını yayımladı: "Türkiye'de Bunalım ve Demok-
ratik Çıkış Yollan." Bu çalışma içinde yer alan "Ahlaki
Değ&ier ve Toplumsal Değişme" başlıklı ıncelemede
Prof. Dr. Yılmaz Esmer (Boğaziçi Üniversitesi Rektör
Yardımcısı) çok önemli gerçeklerin attını çizmektedir.
Yazının tümünü burada aktarmamız olanaksız oldu-
ğu için kısa notlar sunabileceğiz, ancak bir özet bile
nereden nereye geldiğimizi açıklamaya yeterli olacak-
tr.
"Yaşamı sürdürmenin güvence altında görülmedi-
ği-görüldüğü toplumlar"da "siyaset-ekonomi-aile
normlan-din" aJanlanndaki değerferin değişimi ince-
lenmektedir. Eğer yaşam güvence altında şürdürüle-
miyorsa insanlann tutum ve davranışlan "güvence al-
tında sürdürûlenl&re göre çok daha farklı olmaktadır.
Bu da bir toplumun kişi başına düşen gelıri, bu gelirin
dağılımı, eğitim düzeyi, küttürel yapısı ile yakından bağ-
lantlıdır. Bu çalışmada "ıyı-kötü" değerlendirmesi ya-
pılmadan durumun saptanması yapılmaktadır.
Çalışmanın "Ahlaki Değerier" bolümünde şu soru
sorulmuştur:
"İnsanlann çoğuna güvenilebilir mi?.."
1991 DeğerierAraşürmasrndaulkemizdeneklerinin
sadeceyüzde 10'u "Güvenilebilir" demişti. Bu sonuç,
10 kişiden 9'unun "Güvenilemez" demesi sonucunu
vermektedir. Bu oran 43 toplum içinde en düşük ikin-
ci orandı.
1997 araştırmasında bu oran yüzde 6.5'e düşmüş-
tür. Son alt yıl içinde 3-4 kişi daha insanlara güvenıni
yitirmiştir.
1000 kişiden 935'inin "Ötekileregüvenilmez" dedi-
ği bir toplumda yaşamın nasıl bir şey oldugunu sorgu-
lamak, herhalde "kimlenn devletsanatçısı" olması ge-
rektiğini tartışmaktan daha önemli olmalıdır.
Bu denli güvensiz bir toplumun nasıl oluştuğu ise
devlet yönetenlerin "Kime madalya verelim?" konu-
sundan daha önce düşünmesi gereken bir sorundur.
"Birbirinegüvenme" oranlan yüksek olan Isveç, Rn-
landiya, ABD'nin ardından yüzde 40-20 arasında yer
alan Japonya, Rusya, Ispanya'dan sonra yüzde 20-
17 arasında yer alan Nijerya, Şili, Arjantin, Slovenya'nın
sonuncusu durumunda olan ülkemizin buralara nasıl
geldiği çok önemli bir sorudur.
Ikinci bir soru da, "Genel olarak baktığınızda şu an-
da ülkemiz kendi menfaatlenni gözeten az sayıda çı-
kargrubu tarafından mı, yoksa tüm halkın çıkarian gö-
zetilerek mi yönetilmektedir" biçiminde sorulmuştur.
Busoruya1991 araştırmasında 'kendilerini gözeten
az sayıda çıkar grubu' yanıtını verenlerin oranı yüzde
52 olarak bulunmuştu.
1997 araştırmasında bu yanıtı verenlerin oranı yüz-
de 76'ya çıkmıştr.
A/tı yıl içinde toplumun dörtte bın daha "Ülkemiz
kendi menfaatlerini gözeten çıkar gruplan tarafından
yönetilmektedir" diyenlere katılmıştır. Son bir yıl için-
de ortaya çıkan çete olaylanndan sonra bu oranın ne-
relere çıkabileceği de kolayca tahmin edilebilir.
Bir üçüncü soru, "Çok az istisna dışında, hiçbir ka-
mu görevlisi rüşvet ve yolsuzluğa kanşmaz" olarak
sorulmuştur. Buna "Evet" diyenlenn oranı yüzde 5 ile
. sjwrl) kalrpışiır. DenekJennM||dp68) ftann&t-çfb-
şanlann hbpsinin ya da çogjjnluğunun yolsuzluk yap-
bğı" kanısını, yüzde 28'ı de-"Yolsuzluk y%p$nlann sa-
yısının az olduğu, ama istısnaı sayılamayacağı" kanı-
sını belirtmiştir. Burada önemli olan, bu oranın gerçek-
te ne olduğu değil, toplumun hangi kanıyı taşıdığının
belirtilmesidir.
"Tüm kamu görevlilerinin yolsuzluğa bulaştığı" ka-
nısı, öteki ülkeler çalışmasında şu oranlarda bulun-
muştur: (Yüzde olarak) Tayvan 2, Isveç 6, Avustralya
8, Finlandiya 10, Slovenya 12, ABD 16, Şili 16, Ispan-
ya 24, Filipinler 32, Arjantin 38, Rusya 41, Venezüeda
44, Nijerya 54.
Bu üç ahlak değerindeki somut değişmeler çok dü-
şündürücüdür ve ne denli "birbırine güvenıni yıtirmiş
bir toplum olduğumuzu" ortaya koyan niteliktedir.
- Birbirini güvenilmez bulan,
- Ülkenin kendi menfaatlerini gözeten çıkar grupla-
n tarafından yönetildiğine inanan,
- Kamu görevlilerinin rüşvet ve yolsuzluğa bulaşt-
ğını düşünen bir toplumun bireyleri dayanışmacı, ve-
rimli, mutlu olabilir mi?
Bu devleti yönetenlerin, yönetme savı taştyanlann,
nereden nereye geldiğimizi merak edenlerin Türkiye Bi-
limler Akademisi'nin bu yapıtını edinmeleri, kendileri-
ne ev ödevi yapmalan, dikkatle okumalan hepimizin
geleceği için yaşamsal önemdedir.
Daha da önemli olan, biz vatandaşlann bütün bun-
lan merak etmemiz, gerçekleri görmek istememiz, ka-
rarlanmızı ondan sonra vermemizdir.
Ne dersiniz? "Devlet sanatçısı" unvanı kimlere ve-
rilsin?
Yargıtay savunmanm
çerçevesini çizdi
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Yargıtay Ce-
za Genel Kurulu, iddia ve
savunma hakkımn, ancak
hukukta geçerli araç ve
yollardan yararlanılarak
kullanılabileceğini hükme
bağladı. Yargıtay Ceza Ge-
nel Kurulu, mahkemeye
sunduğu temyiz dilekçe-
sinde "yargıca hakaret et-
tiği'' gerekçesiyle yerel
mahkeme tarafından para
cezasına çarptınlan a\~u-
katla ilgili mahkûmiyeti
onayladı. Onama karann-
da, "İddia ve savunma
hakkımn kuüanılması an-
cak meşru vasıta ve yollar-
dan yaraıianmak suretiy-
leolmalıdır. İddiave savun-
ma hakkımn her türlü et-
kiden uzak olarak kullanıl-
ması esasOr" denildi.
Alınan bilgiye göre Ka-
dıköy 2. Ağır Ceza Mah-
kemesi'nde görülen bir
dava sırasında müvekkilı-
nin mahkûm olması üzeri-
ne avukat. mahkemeye
sunduğu temyiz dilekçe-
sinde şöyle dedi:
"Mahkeme müvekkili-
me beraat karan vermesi
gereldrken 10 günlük ha-
pis cezası verdi. İnsan hu-
kukçuluğundan utanıyor.
Şu karar yurtdışında bası-
na verilse bizi Afnka ka-
nunlan ile klare edilivoruz
zandederier. Hayret!« İs-
tanbul vilayerindeki bir
mahkemehukukun inceli-
ğüıi nasıl bilmez, bunu an-
lamak mümkün değil ve
yine eyvah. Bu itiraz süre-
sinde yapılsa, vay efendim
sen bir de mal beyanında
bulunacaksın diye hapis
cezası mı vereceğim, bu
hangi kanunda yazıu, han-
gi mannkve hukuk anlayv
şı buna ct^ az verir. kanunu
iyi okumak gerekir >e an-
lamak gerekir diye düşü-
nüyoruz."
Mahkeme yargıçı; tem-
yiz dilekçesınde yer alan
bu sözler üzerine a\Tikat
hakkında kendisme "ha-
karetedüdiğj" gerekçesiy-
le dava açtı. Sanık duru-
muna düşen avukat, so-
nuçta TCY'nin 266 3, 59
v e 647 sayılı Yasa'nm 4 1.
maddesi uyannca 1 mil-
yon 716 bin 666 lira ağır
para cezasına çarptınldı ve
cezaertelendi.
Dava, Yargıtay Ceza
Genel Kurulu'nun günde-
mine geldi. Ceza genel ku-
rulu, oy çokluğu ile aldığı
kararda. yerel mahkeme
karannın direnme karan-
nı haklı bulurken sanık
avukatın dilekçesınde yer
alan sözlenn dava ile ılgi-
sı ve yarannın bulunmadı-
ğını belirttı.