23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Ya>ın Yönetmenı Orhan Erinç 9 Genel Ya>m Koordınatörii Hikmet ÇetinkayaO Vazıışlen Mudürü Ibrahinı Yıldız • Sorumlu Müdür Fikret İlkiz 0 Haber Merkezi Müdürü Hakan Kara • Görsel Vönetmen. Fikret Eser fstthbarat: Cengiz Yıldınm 9 Ekonorru Özlem \ üzak • Kultur Handan Şenköken # Spor: Abdülkadir Yücelman • Makaleier: Sami Karaören • Duzeltme Abdullab Yazıcı # Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Belge- tdibe Buğra # Yun Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kurulu llhan Selçuk (Başkazı), Orhan Erinç, Oktav Kurtböke, Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner. Ergun Balcı, Ihrahim Yddız, Orhan Bursah, Mustafa Balba\. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125, Kat.4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel- 4195020 (7 hat), Falcs:4195027#İ2mirTemsılcısı:SerdarKızıİ4, HZıyaBK 1352 S 2 3 Tel: 4411220, Faks. 4419117 • AdanaTemsilcisi. Çetin Yiğenoğlu, InönüCd 119 S Noi KarKTel 363 12 11, Faks-363 12 15 Mıiessese MüdüriL Ostfln Akmen 9 Kooıdmarör Ahraet Korukın • Muh-ı sebe Bölent Yener 0 Idare Hüse>in Gnrer«t«letme Önder Çelik • Bılgı- lşlera NaU IMJ • Bılpsayaı Sıstem Mörihet Çikr • Satış FsdktKuza MEDYA C: • Yonetım Kurul Başkanı - Genel Müdür Gûlbi Erduran # Koordınatör Reh Işjtman • Genel MüdürYardımcıs SevdaÇoban Tel 514 07 53 513 95 SO-513846O-61,Faks. 51384& Yarunlavu vt Bıaı: Yenı Gûn Haber Ajansı. Basm ve Yayıncılık A Ş Türkccajı Cad 39 41 Cagalogiu 34334 Ist PK 246 tstanbul Tel (0-212) 512 05 05 (20 hat) Faks: (0.212' 513 85 95 14ARALIK1998 Imsak: 5.40 Güneş: 7.14 Öğle: 12.06 tkindi: 14.23 Aksam: 16.43 Yatsı: 18.12 www.cumhuriyet.com. t1 Cinsiyet değiştiren kurbağa • AJVKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Afrika'da büyük Sahra'nın gûneyindeki bölgelerde yaşayan bir tûr kurbağanın gerektiginde cinsiyet degişrirdiği belırlendı. Bılim adamlan, 'kamış kurbağası" denilen yaratıklann yaşamlan boyunca önce anne, sonra da baba olabildiklerini ifade ettiler. Zooloji uzmanı Dr. Kurt Linsenmair, kurbağalardan '15'inin kendi laboratuvannda bile cinsiyet değiştirdiğini, erkek olan kurbağalann bir daha dişi olamadıklannı açıkJadı. TÜBİTAK'tan çocukjara süppriz • ANKARA (AA)- TÜBÎTAK, çocuk okurlan için çıkardjğı Bilim ve Çocuk Dergisı'ni yeni yılda sayfa ve içerik olarak zenginleştiriyor. TÜBITAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nevzat Özgüven, ilk çıkışında 16, daha sonra 32 sayfa olan dergınin, cocuklann isteği üzerine yeni yılda 48 sayfa olarak yayımlanacagını belirtti. Özgüven, derginin içeriğinin de yüzde 50 daha zenginleşeceğini söyledı. Ankara'nm suyu güvenli • ANKARA (AA) - Ankara'nın şehir şebeke suyunun temiz olduğu, rahatlıkla ıçılebileceği bildırildi. Ankara Sağlık Müdürü Serhat Aynm. müdürlüğünün çalışmalan konusunda bilgi verirken Türkiye'nin başkenti olan Ankara'nın, 'sağlığın da başkenti' olma yolunda önemli mesafeler katetriğini soyledı. Aynm, Ankara şebeke suyunun 407 noktada her gün denetlendiğini anlattı. Spielberg'e bir ödül daha • LOS ANGELES (AA) - Ünlü yönermen Steven Spielberg'in Türkiye'de de gösterimde olan son filmi Er Ryan'ı Kurtarmak (Saving Private Ryan), Los Angeles Film Eleştirmenleri Derneği'nin. en iyi fîlm, en iyi yönetmen ve en iyi görüntü yönetmenliği ödüllerini aldı. II. Dünya Savaşı özelinde savaşın vahşetinin konu alındığı fılm, mart ayında sahiplerini bulacak 71. Oscar ödülleri için de iddialı fîlmler arasında yer alıyor. Atatüpk'ün • ANKARA (AA)-Ulu önder Atatürk'ün ölümünden önce Hazine'ye bağışladığı çiftlik, bağ, bina. fabrika ve atölyeler ile araç ve gereçlenn belgeseli çekiiecek. Dökümü çıkarılacak mallann önceki durumlanna ilişkin fotoğraflan ile bugünkü durumlan lcıyaslanacak ve fılm haline getirilecek. Atatürk'ün Hazine'ye bagışladığı mallar arasmda 1 milyon 400 bin ağaç, 91 bina, 5 fabrika ve çok sayıda imalathane. 2 tavuk çiftligi. 13 bin lOOkoyun, 443 baş sığır, 69 baş binek ve koşum atı, 16 traktör, 13 harman ve biçerdöver makinesi, 157 bin 729 dönüm bağ, bahçe ve arazi bulunuyor. tnsanlı ilk roket • NEW YORK(AA)- Dünyada ilk insanlı roketin. sanıldığı gibi 1960'lıyıllarda Amerikalılar veya Ruslar tarafından değil, 1633 yılında Türkler tarafından firlatıldığı belirtildı. 'Weekly World News' adlı derginin konuyla ilgili haberinde, Hasan Çelebi adlı Türkün, barutla çalışan iki katlı roket yaptığını ve ateşlenen roketin denize düşmeden önce 2.5 km yol aldığını yazdı. Türkiye Patent Yasası'nm yeni yılda yürürlüğe girmesiyle ilaç tekellerinin egemenliğine açılacak Pahahilaç dönemibaşfayorMERİHAK İZMİR - Türkiye, yeni yılda yürür- lüğe girecek Patent Yasasf yla ilaç te- kellerinin tam egemenliğine açılıyor. Kendi kendine yetebilirlik konusun- da ilk aşamada tanmda bu unvanını yi- tiren Türkiye. şimdi ilaçta da dışa ba- ğımlı olmanın adımını atıyor. Yaban- cı ilaç tekellerine karşı ulusal birlik çagnsı yapılıyor. Uluslararası ilaç sanayiinin önem verdiği pazarlardan birisi olan Türki- ye, yıl başından itibaren yürürlüğe gi- recek Patent Yasasf nı tartışıyor. İlaç tüketimınde tam bir politikasızlık ya- şayan Türkiye, ilaç kullanımında 19. sırada bulunuyor. Bu kadar çok ilaç tü- keten bir ülkeye fabrika. üretim tesisi kurmayan. sadece satış departmanla- n kuran yabancı tekeller, Patent Yasa- sı'nın yürürlüğe gıreceği yıl başını bekliyor. Şu an ithal edilen ve Türkiye'de de aynı türü üretilen ilaçlar, yerli malla- ra göre 5 kat daha fazla fiyata piyasa- dasatıhyor. 1997'de kutu bazında yüz- de 8, fiyat bazında ise yüzde 17.6 ora- nında büyüyen ilaç piyasası, Patent Yasası yenıden gözden geçirilmediği takdırde tamamen yabancı tekellerin egemenliğine geçecek. tzmir Eczacılar Odası Yönetim Ku- rulu Başkanı Mustafa Sezcn. 1995'te alınan uiuslararası bir kararla patente geçecek ülkelere 10 yıl tamndığını, • îzmir Eczacılar Odası Başkanı Mustafa Sezen, Patent Yasası'nm yürürlüğe girmesiyle birlikte ilaç fiyatlannın büyük oranda artacağıru ve yerli ilaç sanayiinin çökeceğini öne sürdü. ancak o dönemde Başbakan Tansu Çfl- ler'in bu karan 6 yıl öne aldığına dik- kat çekti. Sezen, "Busüreçte yerli ilaç sanayii önlem alabilirdi. Ancak bir ol- du bittiye getirildi konu" dedi. tthalat artacak Patent Yasası'nm yürürlüğe girme- siyle birlikte ilaç fıyatlannın artacağı- nı beiirten Sezen, şunlan söyledi: -İthal flaç oraıu, ithaJ ilaç sayısı ar- tacak. Şu an 5 bin 500 çeşitilaç var kul- lanunda. Buönce8binlerebrmanacak, sonra 10 binlerin üzerineçıkacsk. Tüm bunlar ilaç harcamasında ilk 6 ayda 1 miK ar dolaruk arnş getirecek.2 mityar 600 milyon dolar şu anda Türkiye'niıı ydtak ilaç harcaması. Bir yıl içinde bu 4-5 mihar dolara çıkacak. Bu, büyük bir yük. Sosyal güvenlik kuruluşlarinın ilaç harcamaları astronomik şekilde artacak. Eşdeğer ilaç üretilemeyeceği için verli ilaç sanayii büyük öiçüde çö- kecek. Çokuluslu yabancı ilaç firmala- n pazara doluşacâk." Sezen, Italya'nın Patent Yasasf na geçmesinin hemen ardından 80'in üze- rinde olan ulusal ilaç fabrikasırun 5- 6'ya düştüğüne de dikkat çekti. Ege İlaç Üretim Dağıtım Koopera- tifi (EDAK) Yönetim Kurulu Başka- nı IşıkBoyaagfller, Türkiye'de patent- le birlikte ilaç fiyatlannın artmayaca- ğı yolunda bir sav bulunduğuna, bu- nun da gerçekleri yansıtmadığına dik- kat çekti. Patent Yasası tarihinin yak- laşmasıyla birlikte Türkiye pazanna ilgi duymaya başlayan çokuluslu fir- malann pazara, muadilleri bulunma- yan ilaçlan sürdüklerini beiirten Bo- yacıgiller, bunlann fiyatlannın da or- talamanın 5 ile 10 kat üzerinde oldu- ğuna dikkat çekti. Boyacıgiller, "Buçok tehlikeü bir getişme. tlaçta kendineye- ten bir ülke deniyordu bizün için. Bili- yorsunuz. geçnuşte tanmda da kendi kendine yeten ülkeler arasındaydık. Stratejik konularbunlar. Şimditarunm durumu ortada. Ulusal ilaç sanay ii or- tadan kalknğında da ciddi bir güçlük- le karşı karşıya kalacağı/" dedı.En büyük ilaç alıcısının devlet olduğunu beiirten Boyacıgiller şu bilgileri ver- di: "Toplam tüketimin yüzde 70'ini sosv-al güvenük kurumlan alıyor. Ha- cm müşterisi devlet Buna devlet fiyat verecek, sonra en büyük alıa devlet olacak. Burada bir vaıilış var. Hem sos- yal güvenlik kurumlannın zaafa düş- tüğünü söylüyoruz, hem ödejeceği fa- turava ek maliyet geüyor. (îeriye bir tek şev kalıvor. Markak, patentfi ilaç- lara karşı jenerik Uaçlann benimsen- mesi" Dûn üçüncfi kez uzaya çıkan astronotlar Jery Ross ve James Newman, 7 saatük bir çahşmayla Rus Zaria mo- dülünün acil iletişim antenini onardılar ve L nin modülüne bir alet çantası takolar. (Fotoğraf: AP) '6. SINIF SOSYAL BİLGÎLER KİTABI ÖĞRENLMDEN KALDIRILSW ^Nükieerci kitap'a tepki ÜMTrOTAN İZMİR - llköğretim okullan 6. sı- nıflannda okutulan Sosyal Bilgiler kitabında nükleer santrallann propa- gandasının yapılması ve küçük öğ- rencilerin yanlış bilgilendirilmesi bü- yük tepki toplarken çe\Te örgütlen, kı- tabın öğrenimden kaldınlması için Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğ- bay'a başvaırdu. Hukukçular da Mil- li Eğitim Bakanlığı yetkililen hakkın- da görevleriru kötüye kullanmaktan da- va açılabileceğini belirttiler. 1998 basımı Sosyal Bilgiler kitabın- da "Akkuyu mevkünde nükleer sant- rai kuruhna aşamasındadır. (...) Dev- letinıiz bu santrahn çevreye ve insan- hğa zarar vermey ecek şekilde > apımı- mgerçekleştirme konusundatitizda\ - ranmaktadır. GeK^n sanayimiz için bu yolla sağlanacak enerjiye de ihriyaç duyulmaktadır. Çünkü yurdumuzda nükleerenerji santraflanna hammad- desaglayacak urany um vataklan me\- cuttur'" "bilgikrinin" yeralması çe\- recılen harekete geçirdi. Uluğbay'a başMinı Doğu Akdeniz Çevrecileri ve Ar- kadaş Çevre Grubu. yetkililer hak- kında suç duyurusu hazırlığı yaparken Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğ- bay'ı da "bflgilendirme'' ve olaya el koymasını sağlama gınşiminde bu- lundular. Uluğbay'a beş sayfalık baş- vuruda önce nükleer santrallarla ilgi- li bilimsel bilgiler aktaran ve Türki- ye'de yıllardır "Karanükta kalaca- ğız" edebiyatı ile nükleer santral da- yatıldığını beiirten çevrecilertepkıle- rini şöyle dıle getirdiler: "Bu yıl ilk kez yayunlanan \e tek olduğu için bütün Türkiye'de okutulan" Sosyal Bilimler Doğu Akdeniz çevrecileri Adana'da toplandı 6 Enerjide çözüm: Tasarruf ABANA (Cumhuriyet Güne> Üleri Bûrosu) - ÇevTeci kuruluşlarca Ada- na'da düzenlenen DAÇE toplantısında Türkiye'nin içinde bulunduğu enerji sorunutartışıhrken en ucuzenerjinin ta- sarruf edilen enerji olduğu belirtildi. Doğu Akdeniz ÇevreDernekleri 'nin (DAÇE) bölge toplantılanndan 43 'ün- cüsü Adana'da yapıldı. "Ulusal Enerji SonHm"nun tartışıldıği iki günlüktop- lantıda, enerji sorununun nasıl aşüaca- ğı ele almııken siyasilerin nükleer sant- ral konusundaki dayatmalannjn arkasırı- da güçlü tekellerin bulunduğu öne sü- rüldü. Adana Çevre Tüketici Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. F^en Do- ran, Akkuyu "dan Kahramanmaraş'a uzanan bölgede çalışmalar yapan 18 çevreci kuruluşun her iki ayda bir yap- tığı toplantılarda, evrensel, ulusal ve yerel sorunlan gûndeme getirdiklerini belirterek "Biz kısaca diyoruz kien ucuz enerji, tasarnıf edilen entrjklir" dedi. Çevre dostugibi gösterilmek istenen bazı ürünJerin aslında çevreye zarar ver- diğini kaydeden Doran, yanlış uygula- malardan vazgeçilmesi gerektiğini dile getirdi. 6° khabında,nükleerenerji konusun- da gelecek kuşaklann kafasını kanş- üracak çclişkili bölümler \e yanhş bil- giler bulunmaktadır. ,\kkuyu nükle- er santrahnın siyasi bir tercih olduğu konunun uzmanlan tarafından sürek- li tekrarianmaktadır. Akkuyu fav hat- nnayakuıdır vedeprem riski bölgesin- de olduğu bilimsel raporlarla ortaya konulmuştur. Nükteerauklannsaktan- ması konusunda tüm dünya arayış içiııdeyken ve birçözüm bulunamamış- ken Türkiye'ye kurulacak nükleer santrahn nükleer çöphiğede ev sahip- ligj yapacağı acıktir" Nükleer santralla ilgili ihale süre- cinin başlamasının ardından TAEK ve TEAŞ'm yanlı propagandalannı sıklaştırdığını, en son çare olarak da ders kitaplanna el attıklannı öne sü- ren Silifke Arkadaş Çevre Grubu, Ba- kan Uluğbay'ı şöyle uyardı: "Akku- yu ihaksiyle hükümet gjde- rayak, Türkiye'ye şu ankidış borcunun yansı kadar yeni bir borç ekleyecek. Her biri 3ü mihar dolar olan nükle- er santrallann Osmanh'yı çökerten kapitülasyonlar- dan farla yoktur. Baü 75yıl- dn- yıkamadığı cumhuriye- ti AJvkuyıı ile ipotek aldna alacaklar \e uygarhklann beşiği olan \nadolu'yu rad- yasyonun egemenliğine so- kacaklar. Bu kitabın en kısa zamanda öğrenimden kal- dınlmasını ve küçük beyin- lerinyanhş,çarpık bilgiedin- melerinin engeflerunesini is- trjonız." Hukukibo>ııt Usaklı üreticiler sanayi atıklarından sikâyetçi Çevre Bakanlığı'na dava TAŞKCSÖZLER UŞAK - Uşaklı çiftçiler, Çevre Ba- kanı ImrenAykut'u mahkemeye verdi. Uşak'ın ülubey ilçesi Kazano Deresi yöresinde tarlalan bulunan Mustafa Ural. Tahsin Kayu, Hüseyin Koçarslan. Rasinı Koçarslan. Şükrü Ayan ve Ha- san Kâmil Kantar isimli çiftçiler, Çev- re Bakanlığı hakkmda anayasal görev ve yükümlülüklerini yerine getirmedi- ği gerekçesiyle dava açtı. Çiftçiler, ta- nm alanlan ve mey\ ; e ağaçlannın bu- lunduğu Kazancı Deresi bolgesindeki Dokuzsele Çayf na yöredeki tabakha- nelerin ve tekstil işletmelerinin atıkla- nnm boşaltıldığını belirterek, bu yüz- den dere suyunun aşın kirlendiğini söy- lediler. Atıklannjeolojik dengeyi bozdugunu vurgulayan çiftçiler. "Çevre Bakanhğu anayasal görev «yükümlülükteri bir bf- çimde yerine getirmediğmden dolayx Dokuzsele Çayı çeşidi zehir ve kimya- sal atıklaria kirlcnerek birçok zararlar meydana gelmiştir" diye konuştûlar. Uşak Barosu'na kayıth 29 avukatm savunacağı ve Çevre Bakanlığı 'ndan 700'er milyon lira zarar ziyan talebin- de bulunan çiftçilerin dava dilekçelerin- de şu görüşlere yer verildi: "Anayasanuzın 125. maddesinin son fikrasıoda 'idare kendi eylem ve işlem- lerden doğan zaran ödemekle yükûm- lüdür' hükmü yer almaktadır. Dokuz- sele Çajı'nm toprağa. üriinlere ve bit- kilereverdiğizarar ilezarann olduğun- dan fazlay a ilişkin haklanmızı sakh tu- tarak iş bu davayı açmak zonınluluğu doğmaştur.r Veliler de çocuklannın yanlış bilgilerle eğitilmesi- nin engellenmesi için yetki- liler hakkında suç duyuru- sunda bulunacaklannı be- lirtirlerken Çevre Hareketle- ri Grubu'ndan Noyan Öz- kan olayın hukuki boyutuy- la ilgili şunlan söyledi: "Gelecek kuşaklara çağ- dışı kahnış sektörün ticari pazarlamacısı gibi kitap ya- zıhp sunuhnası kamu yara- nna aykındır. Bu bakımdan öğrenciye zararb bu kitabın okuDardan çekilmesi için ve- liler ve sivil toplum kuruluş- lan da Milli Eğitim Bakan- hğı'na başvurmah, başvu- rulan reddedildiği takdirde idare mahkemelerinde da- valar açmahdır. Aynca veli- ler ve çevreciler, Mifli Eği- tim Bakanlığı yöneticileri hakkında görevlerini kötüye kuliandıklan için suç duyu- rusunda bulunabilirler." 7 saat süren onarım Uzay istasyonu inşaatı sürüyor WASHEVGTON (AA) - Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) inşaatı için görevde bulunan Endeavour uzay mekiğinin astronotlan çalışmalannı sürdürüyor. Jery Ross ve James Nevvman, dün 7 saat boyunca Rus Zaria modülünün acil iletişim antenini onardı ve uzaya götürdükleri Amerikan Unity modülüne bundan sonraki çalışmalara yardımcı olmak için bir alet çantası taktı. Ross ve Nevvman, uzay istasyonunun inşaatı için dün üçüncü ve son yürüyüşü gerçekJeştirdi. Cape Canaveral'daki Kennedy uzay istasyonundan 4 Kasım'da fırlatılan Endeavour uzay mekiğinin, yann aynı üsse dönmesi bekleniyor. Endeavour'un önümüzdeki mayıs ayında yeni bir göreve çıkması beklenirken Rusya'nın da temmuz ya da ağustos ayında hizmet modülünü uzaya göndermeyi planladığı belirtildi. 15 ülkenin katıldığı ISS projesinin 2004 yılında tamamlanması öngörülüyor. e-posta : tan (a prizma. net. tr SOYLEŞİ ATTİLA LHAN 'Sevdalımız', Toplumsalcı' mıdır? ocukluğumun Izmir'inde (1930'lar) Karşıya- V ka'dan Alsancak veya Konak'a, 'tercihan' va- porla 'inilirdi': banliyö trenleri, dolaşık ve kirli sayılı- yor; şimdi vızır vızır işleyen kara yolu, o tarihte 'mu- attal!'. O alışkanlıkla mı nedir, vapurla gidilebilen bir yere, başka bir vasıtayla gitmek, aklımdan geçmez; hele gidilecek semt, Boğaz'ın çağnşım yumağı köy- lerinden birisi olursa: Bebek, Kuzguncuk, Vaniköy, Emirgân, Kanlıca, vb. Hayrettin Iskelesi'nden (Beşiktaş), 1&05 vapu- ru, hanidir karanlığa kalıyor: yılın, en kısa günleri: yağ- mur yüklii bulutlar, bir de köprülerin üstüne sarkmış- sa, sanki çıkışı belirsiz uzun bir tüneldeyiz: ne martı- lann yaygaracı telâşı görülebiliyor; ne de, mevsimle peydahlanan, karabataklar: denizin, esrarengiz dal- gıç kuşlan! Galiba en iyisi. okumak: yol hayli uzun, sa- lon bayağı tenha:'Adam/Sanat a (Aralık 1998) bir göz atayım. Ceç ve güç de olsaı.. Memet Fuat, 'toplumsalcı' dediği şairierin hakkı- nı, nihayet teslim etmiş: llhan'ın (Selçuk) yazı- sından 'uyandım' (Cumhuriyet, 4 Aralık 1998), yok- sa haberim olmayacak! Geç ve güç de olsa, kadirşi- naslık, elbette 'kadirşinaslık'tır; yalnız şu 'toplumsal- cı' lâfı olmasa! Şimdi biz 'toplumsalcıyız' öyle mi? Bir tarihte, çevrilmesi için eline bir Hemingvvay ÇParis BirŞenliktir') verilen arkadaş, 'boksör'ü, 'yumrukçu' diye çevirmişti; 'toplumsalcı' ona benzemiş; kırk yı- lın marksist şairlerine, 'toplumsalcı' demek de, bir çe- şit 'ilericilik' oluyor zahir! Marksist, sosyalist, komünist kelimelerini, akıldan geçirmek dahi 'ihanet' sayılırken; o şair ve romancı- lar, kendilerine 'Aktrf Gerçekçi' adınıtakmışlardı; da- ha sonra, Toplumcu Gerçekçi' sıfatı, uygun görül- dü; bu, 'Realisme Socialiste/Sosyalist Gerçekçi- lik'ten türetiliyor; günümüzün biraz daha farklı şart- lan içinde, sanınm en doğrusu ve yakışanı, -haklan feci şekilde yenmiş bu sanatçılara,- en azından 'Sos- yalist Gerçekçi' demektir. 'Toplumsalcı' onların ne 'muhtevasına' tam oturu- yor, ne de 'biçimine'! Çünkü bakın, 'marksist' çalış- mak çabasındaki Türk sanatçılan, o yıllarda 'Inönü Cumhuriyeti'nin başat niteliği olan dilde 'özleştir- meciliğe' asla kulak asmamışlardı; öteki başat nrte- liği, 'Yunan/Latin Kültür Temeli'ni ödünç almaya da, çok ciddi kayd-ı ihtirâzilerle yaklaşırlardı. Hadi bir örnek arayalım. 45 yıl önceki tavır" neymiş? Dipsiz kile boş ambar lafetmeyi sevmediğim ma- lûm! Kimi şaşkınlar sanıyor ki, Gâzi 30'lu yıllar- daki 'Dil Devrimı''nin; aynı yıllarda, başını bağlama- mış; onun ölümünden sonra da, uygulama hızı kesil- memiştir. Şimdi size bir makaleden, bir iki paragraf; az önce dediklerimin herikisini de doğruluyor mu, doğ- rulamıyor mu, bir bakınız! "...insanlık kürtürünün, bugün cihan ölçüsün- deki seviyesine ulaşmak; ve bu seviyeye göre, ken- di kültürümüzü kurmak istiyorsak; insanlığın bu muazzam, en değeıii âbidesinin temel ve harcı- na, sahip; onu kendi istekterimize, kendi ihtiyaç- lanmıza uygun şekilde işleyebilecek derecede ona hâkim olmamız icâb eder..." "...bu temel de, mütearife kat'iyetryfe söyieye- biliriz ki, Yunan/Lâtin kültürü; ve bu kadîm kürtü- rü, halkın ibdâ (yaratma) kaabiliyetiyle kaynaşt- rarak, beynelmilel tefekkür (uluslararası düşün- çe) âlemine, yeni yeni ilerteme hamleleri yaptran Ümanizm'dir... Yoksa Ortaçağ tefekkürünün hâ- lâ dipdiri bir mümessili olmakta devam eden Şark kültürü: yâhut, bu esas üzerine kurulmuş olup, Os- manlı sattanatının bize mirâs bıraktığı, sakat ve cılız sanat ve edebiyat değildir; ve olamaz da\." "...bu sözlerie kendi mâzimizi inkâr ettiğimizfik- ri uyanmasın! Hariçten alacağımız bu kültür te- melini (buraya dikkat) kendi sosyal bünye ve ihti- yaçlanmıza uygun, isteklerimize cevap verebile- cek şekilde kurabilmemiz için, ona öz mahalli harcımızı kanştırmak mecburiyetindeyiz. Bu har- cı teşkil eden unsurlardan bir tanesi de, şüphe- siz ki, kendi mazimizden kalan iyi mirâsımızdır; ve milfî ibdâ kaabtliyetimizle de, ileri ve inkılâpçı an'anelerimiz yer alacaktır; bunun için de, mazi- mizi tanımamıza, fıkir ve sanat tarihimizi bilme- mize ihtiyaç vardır..." O gün bugün, altına imzamı basabileceğim bu ya- zı, bilir misiniz ki 26 Mart 1943 tarihli 'Yürüyüş' der- gisinin 14. Sayısında, Necmi Akalın, adıyla yayım- lanmıştı; dergi, '40 Karanlığı'nın 'so/cu'dergilerinden birisidir; yâni, Gâzi'nin vefatından, beş yıl sonra; 'Inö- nü Cumhuriyeti', biryandan 'Dilde Cteleştirme'yi, öte yandan 'Kültürde Yunan/Lâtin Temeli'n sokuşturur, sonradan başımıza belâ olacak, üst/yapısal kül- tür, lericiliğini', art-yapısal sosyal ve ekonomik 'ilericiliğin' yerine koymaya çabalarken; doğru doğru muhakeme eden 'Sosyalist Sol', ona bu Türk- çeyle, bu tezlerle direniyordu; bu adamlara, nasıl 'top- lumsalcı' diyebilirsiniz? Hepslnden geçtim, fakat o '$llr!..' Benim demeye dilim varmaz, dillerini kınamak da elimden gelmez; çünkü 'Yürüyüş'ün aynı sayı- sında, A. Kadir'in yayımladığı şiir, 'Herşeye Rağmen' adını taşıyor: kullandığı dil de şöyle: "...birden bakı- lınca/ herkese benzer şekl-ü şemâilin/bir kafa, iki kol, iki ayak/ve bir gövdeden müteşekkilsin!.." Derginin Sanat Nedir?' anketine, teorik ve geniş bir cevap vermiş olan Hüsnü Benli'nin, fikirieri ve kul- landığı Türkçe de şudur: "...sanat insan cemiyetinin yükselişinde aktrf rol oynar sanat, bediî haz ve heyecan uyandırmak suretiyle, insan şuuruna tesir eden bundan do- layı insan şuurunu yükseltmeye yarayan, bir si- lâh olarak kullanılmalıdın ve esasen, sanata ve- rilecek değerin biricik mihenk taşı da, insan üze- rindeki yükseltici tesiridir..." "...doğuşu, mâhiyeti, inkişâf seyri, gâye ve va- zifesi bakımmdan tamamen sosyal olan sanati; 'sanat, sanat için' taraftarlannın, müfrit estetik- çilerin, niçin yanlış anladıklan; doğrusunu niçin aniamak istemedikieri, böylelikle kendiliğinden meydana çıkar..." (Yürüyüş, 25 Mart 1943, Sayı: 14, s.21) Onlara 'toplumsalcı' demek, boksörlere 'yumruk- çu' demekten bin beter! Dostum Memet Fuat, as- lında ne denilmesi gerektiğini, Nâzım'ın o şiirinden olsun, hatıriamalıydı: hani, 'sevdâlınız komünisttir!' diyebaşlar! MERAKLISI İÇİN NOT: Hüsnü Benli, Necmi Aka- lın isimlerinin takma olduğunu sanıyorum; herhalde 'hareketin' içindendiler; sonradan, onca ısranma rağ- men, O.F. Toprak, kim olduklarını açıklamamaktadi- renmiştir. http:// www. prizma.net tr/ AILHAN http-y/www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm f
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle