27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1AYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 1998 PAZARTO OLAYLAR VE GORUŞLER Schröder ve Blair!.. . Dr. ZİYA A K T A Ş DSP Istanbul Milletvekili G ünlük gazetelerimizde al- man Başbakanı Gerhard Schröder"ın adı son gün- lerde Italyan Başbakanı Massimo D'Alema ile bır- likte geçti. İkisi bırlikte Oımhuriyeften Mustafa Balbay'ın söz- itrıyle -Sınırianmızj bozamadilar ama shirlerimizi bozmayı deniyorlar". Sözde eskıyabaşı içın çözüm önenrken Türki- yt'nin esenliğine ve bütünlüğüne zarar vtrmesi muhtemel görüşlerle ahkâm ke- si/orlar. Ama çok değıl. bundan bir buçuk ay ön- cesinde, 12 Ekim 1998 tarihli günlük bir gtzetede yer alan bir haberin başlığı şöy- leidi: "Deniz Baykal, Schröder taktiğiiz- leyecek." Daha da geriye gidelim. 29 Ma- yıs 1997 günkü bazı gazetelerde yer alan br habere göre de Sayın Baykal, partisi- ne Ingiltere'de Tony Blair'in yaptıgını yapmayı planlıyormuş. 2 Haziran 1997 ta- rihli bazı gazetelerde yer alan bir habere göre de Sayın Baykal, "Türkrye'nin Bla- iri oiacağun" demiş. Şimdi gelin önce Tony Blair'in seçim bikiirgesinde, Işçi Partisi Manifestosu"nda yer alan bazı konu başlıklanna kısaca bir göz atalım. Tony Blair kendi imzasıyla 1996 yılı sonlannda ülkesinde açıkladığı seçim bildirgesinde on konuda Ingiliz hal- kına söz verdi, onlara bir anlaşma öner- di: Eğitim: Kişisel refah; Iş hayatının ge- lişmesi; Işsizliğin azaltılması; Ulusal sağ- lıksistemininiyileştirilmesi;SuçIuvesuç nedenleri üzerinde önemJe durma; Aile baglannı sağlamlaştırma; Yaşamdan da- ha fazla mutluluk duyma; Politikada te- mizlik ve nihayet Ingiltere'ye Avrupa'da Jiderlik sağlamak. Bıldirgede eğitim, Işçi Partisi'nin birin- ci öncelikli konusudur, denilmiştir. Ar- dından da kişisel refahın arttınlması ama- tıyla mevcut vergilerarttınlmayacak ama harcamalarda sosyal devlet yapısı güç- lendirilecek ve devlet harcamalannda ru- tumlu olunacak, enflasyon düşürülecek ve tasarruflarla yatınmlann teşvik edilme- si için yeni vergi reformuna gidilecek, de- nilmiştir. lş hayatının geliştirilmesi yö- nünde rekabet koşullan oluşturulacak, küçük sermaye kuruluşlan desteklene- cek, bilim-teknoloji-tasanmda olanaklar geliştirilecek, denilmiştir. îşsizliğin azal- tılması için yeni iş ve özellikle işsizgenç- ler için eğitim olanaklan yaratılacak, de- nilmiştir. Çökme noktasına gelmiş olan Ulusal Sağlık Sistemi'nin konuıması ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için gerekli önlemler alınacak, denilmiştir. Suçlulann en kısa zamanda ve etkili ce- zalandınlması yanında suçun önlenmesi ve özellikle genç suçlulann topluma ye- niden kazandınlması yönünde gerekenler yapılacaktır, denilmiştir. Aile bağlan toplum ve çocuklann ge- leceği açısından çok önemlidir, aile birey- lerine iş olanaklan yaratmak yanında, ko- nut edinme, bannma, kiralama konula- nnda bireylere yardım etme yanında, yaş- lılara da gerekli destek sağlanacaktır, de- nilmiştir. Yaşamdan daha fazla mutluluk duya- bilmek için çevre korunmasına, demir- yolu, karayollan, denizcilik ve havacılık konulanna önem verilecektir, kırsal böl- gelerde yaşayan insanlann sorunlanna çözüm getirilecektir; basın ve medyaya ge- reken önem verilecek, haberlerde titizlik sağlanacaktır, denilmiştir. Politikadatemiz- lik sağlanacak, parlamentonun daha etki- li çalışması sağlanacaktır; hükümet ça- lışmalannda açıklık saglanacaktır; Ingil- tere'nin birliğine önem verilecek, Kuzey Irlanda sorununa çözüm getirilecektir; yönetimde federasyona degil, yerel yöne- timlere yetki devri (devolution) sağlana- caktır, denilmiştir. Nihayet, Avrupa Bir- liği'nde lngiltere'ye daha fazla yetki ve söz hakkı sağlanması için çaba gösterile- cektir, denilmiştir. Gelin biraz da Gerhard Schröder'in gö- rüşlenne kısaca yer verelim. Biliyorsunuz 1998 yılının Eylül ayı sonlanna doğru Almanya 'da yapılan genel seçimlerde Ger- hard Schröder başkanlığındaki SPD, Al- manya Sosyal Demokrat Partisi, yıllardır koalisyon hükümetlerinin büyük ortağı olan CDU karşısında göreceli olarak ba- şan kazanıp yeni hükümeti Yeşiller ile beraber kurdu. SPD, 1998 seçimlerine "tş, Yenffik w Adalet" başhğmı tasıyan seçim bildirge- si ile girdi. Seçim bildirgesinin ana tema- sıru Almanya'nın siyasal gereksinimi üze- rine oturtan SPD, özellikle iş, adalet, ye- ni iş alanlan ve yenilikler gereği yanında hükümette, pazar ekonomisinde ve poli- tikada değişim geregini vurguladı. Bil- dirgede 21. yüzyıl Almanya 'sı için görüş- lerini şöyle özetlediler: Güçlü ekonomisi ve iş güvencesi olan bir Almanya, dünyanın gelecekteki piya- salan için kalitenin ve teknolojinin doru- ğunda (zirvesinde) ürctım yapabilme ba- şansı gösterebilen bir ülke. Sosyal gü- venliğin ve adaletin ülkesi. Çocuklannın iyi yetiştirilebildiği ailelerin olduğu ve kadın-erkek arasındaki hak ve görevleraçı- lanndan eşitliğin sadecekâğıt üzerindekal- mayıp gerçekleştirildiği bir ülke. Gençli- ğine gelecek ve yaşlı insanlanna esenlik ve güvenlik veren bir ülke. Gelecek ne- silleriçin taşıdığı sorumluluğa uygun ha- reket eden ve dünyada yaşam için temel olan doğal kaynaklan koruma konusun- da ömek olan bir ülke. Erkek ve kadın yurt- ta$lannı cinayetlerden ve zorbalıklardan koruyan bir ülke. Doğu ve Batı arasında artık bölünmeyen bir ülke. Avrupa Birli- ği'nin motor gücü olacak olan Avrupalı bir Almanya, uluslararası dayanışmanın, banşın ve özgürlüğün Almanya'sı. "Biz bu görüşün (vizyonun)gerçekJeşmesi için çahşmak istiyonız" deniyordu bıldirge- de. Bildirgedeönemli konubaşhklan şun- lardı: Güçlü ekonomi; Yeni iş alanlan; Adil vergi ve dürüst maliye; Doğu Al- manya için yeni bir olanak; Sosyal güven- lik ve adalet; Ailelere gelecek; Kadın po- litika hareketi; Gençlerin hepsine gele- cek için yetiştirme olanaği; Yaşlılara yö- nelik politika; Çevresel modernleşme; Özgür vatandaş için devletin bir ortak ko- numunda olması; Ülke içi banş ve gü- venliğin arttınmı; Suça ve nedenlerine karşı kararlı tutum; Birleşik Almanya'nm Avrupa'daki ve dünyadaki yeni sorumlu- luklan. SPD'nin seçim bildirgesinde yer alan ilgüıç konulardan birisi de "Bügi topJumu- nun nrsaüanndan yararianmak" başlı- ğını taşıyordu. Yeni iletişim, bilgi ve bil- gi teknolojisinin, geleceği güvenli yeni iş olanaklan, meslek ve ülke bağdaşırhğı- nı, çevrenin korunmasınj ve toplumun de- mokratik ve kültürel yaşannsı için güçlü bir katılımı sağlayan yeni olanaklar sun- duğu anlatılıyordu. DSP'nin seçim bildirgesi Şimdi de 1995 yılı Aralık aymdaki ge- nel seçimler öncesinde Demokratik Sol Parti (DSP) tarafindan Sayın Ecevitlider- liğinde hazırianıp ulusumuza, "Bize gü- ven Türidye" diye sunulan seçim bildir- gesine kısaca bir göz atalım. DSP altı te- mel ulusal konuda kesin inanç ve karar- lıhğını koymuştur: Ulusal birlik; Inançla- ra saygılı laiklik; Demokrasiye gerçeklik kazandırmak; Hakça bir düzen kurma; Gençliğe ve geleceğe yatınm; Eğitim ve güçlü Türkiye. Bildirgede Türkiye'nin içine düşürül- düğü durumun ekonomik ve sosyal boyut- lan irdelenmiş, özetlenmiş, çözüm öne- rileri ise 'Ekonomik Toparlanma ve Kal- kınma Progmnu' ve 'ToplumsaJ ve Srya- saJGetişınePrograını' ana başlıkian altın- da özetlenmiştir. Eğıtimm ülke için öne- mi, Eğitim: Gençliğe ve geleceğe yatı- nm, söylemiyle vurgulanmıştır. Özellikle demokratikleşme ve insan haklan, yurttaşlann yönetime karşı konın- ması, Güneydoğu Anadolu sorunu ve te- rör, hukuk ve adalet reformu, kentleşme, doğa dengesi ve cevre, sağlık reformu, ça- lışma yaşamı, kadmlar, engelliler, kültür ve sanat gibi konular, toplumsal ve siya- salgelişmeprogramı içindeolan konular- dır. Yönetimde verimlilik ve dürüstlük ana başlığı alrında ise devletin yeniden ya- pılanması, yerel yönetimler, kamuda top- lam nitelik (kalite) yönetimi ve sıyasette ve yönetimde ahlak konulan ele alınmış- tır. Ayn bir bölüm halinde ve Ulusal Bil- gj Politikası başlığı altında tanm ve sana- yi toplumlannı bilgi toplumuyia bütünleş- tirmek, ulusal ve küresel bilgi ağlan, uJu- sal bilgi sistemi ve bileşenleri ve nihayet bilimsel ve teknolojik araştırma konula- n ıçerilmiştir. Bildirgede yer alan son ko- nu başlığı ise Ulusal Çıkarlara Dayalı ve Bölge Merkezli Dış Politika olmuşrur. Bildirgenin en önetnli yanı sadece he- deflerin gösterilmesi değil, bu hedeflere ulaşmak için neler yapılacağına da yer verilmiş olmasıdır. Blair ve Schröder ile Ecevit'in seçim bildirgelerindeki en önemli fark DSP se- çim bildirgesinde köye-köy lüye daha çok yer verilmiş olması ve Güneydoğu Ana- dolu sorununun ele alınmış olmasıdır. Bunlar da Türkiye'nin gerçekleridir. Sonuç olarak, Tony Blair'in seçim bil- dirgesinden en az bir buçuk yıl, Gerhard Schröder'den de en az üç yıl önce seçim bildirgesini hazırlayan Bülent Ecevit'in içe- rik ve kapsam olarak hiç de Blair'den ya da Schröder'den aşağı kalmadığı görülür. Sayın Ecevit'in söylemlerinin ve bunlar- dan yaklaşık bir buçuk yıldır sürdürülen koalisyon hükümetinde gerçekleştirebil- diklerinin Türkiye koşullanna daha uygun ve daha gerçekçi olduğu darahatlıklasöy- lenebilir. A. Appkbaumadlı biryazann Foreign AfFairs dergisinin 1997 yılının Mart-Ni- san sayısında yer alan biryansında yer ver- diği gibi Tony Blair'in en önemli katkısı "sohıyeniden kesfetmesi'" oldu. Oysa Sa- yın Ecevit yetmişli yıllann Türkiye'sinde iz bırakan "ortanın sohı" deneyiminden de yararlanarak u ulusal sol" kavramını içeren "demokratik sol" hareketini Tür- kiye'de Demokratik Sol Parti olarak so- lun en güçlü hareketi haline getirdi. Kı- sacası solu Türkiye'de Sayın Ecevit yıl- lar önce yeniledi. Kısaca diyoruz ki: Tür- kiye için Tony Blair ya daGerhard Schrö- der değil, Bülent Ecevit gereklidir, yarar- hdır. Sözlerime son verirken vurguJamakta yarar gördüğüm bir başka önemli konu da Türkiye'nin güncel sorununun sol-sağ ikilemi değil, laik-demokratikcumhuriyet düzeni yanlılan ile şeriatçı devlet düzeni yanJılan arasındaki ikilem olduğudur. Ön- ce bunun tarafları belli olduktan sonra sağ ve sol ikilemi gündeme gelmelidir. En Önemli Başan Prof. Dr. METÎN KALE Osmangazi Üni. Tıp B ilindiği gi- bi onuncu yüzyılda Müslüman olan Türk- ler, o tarih- ten itibaren Uygürvyazısi- nı bırakıp Arap yazısını al- mışlardır. Arap yazısı alı- nırken bunun Türk diline uyup uymadıgı göz önüne alınmamış. din baskısı ve kaygısı egemen olmuş, bu Arap yazısı, Türk diline adeta tepeden inme giydi- rilmıştır. fkı dil arasında te- melden gelen çelişkiler var- dır ve Arap harfleri ile Türk- çe seslen saptama olanağı yoktur. Ünsüz harflerden kurulu bir yazı sistemi olan Arapçada ünlü harflerin pek önemi yoktur. Türkçe ise ünlüleri bol olan bir dildir. Böylece ünlüsü az olan Arapça. ünlüsü bol Türk dilini can damanndan bo- ğuyor gıbıydi. Türkler bu boyunduruğa Atatürk'ün yazı devrimini gerçekleştirdiği 1928 yılı- na değin katlanmak zorun- da kalmışlardır. Yirminci yüzyıla girerken Osmanlı topraklannda kullanılan ya- zı dilinde Türkçe sözcükler yüzde 38'e düşmüş, Arap- ça ve Farsça sözcüklerin toplamı da yüzde 58'e çık- mıştır. Tanzimat aydınlan sade- ce Arap yazısını biraz dü- zeltmekte abece (alfabe) sorununun çözülebileceği- ni düşünüyorlar. yazı de- ğiştirilirse devletin ayakta kalamayacağını zannedi- yorlardı. ToprakJannın ya- nsı Avrupa'da olan Osman- lı devletine Latin harfleri yine Tanzimatla girmiş bu- lunmaktaydı. Osmanlı Dı- şişleri örgütünde. ticaret ha- yatmda, posta idaresinde ve ulaştırmada zaten Latin harfleri kullanılmaktaydı. Ikinci Meşrutiyetle ge- len özgürlük ortamında Türk dili ve abece tartış- malan hız kazandı. tttihat ve Terakki yönetimi ile Türkçülerve tslamcılar abe- ce değişikliğine karşıydı- lar. Hüseyin Cafait YaJçın ve Celal Nuri tleri gibi ba- zı yazarlar Latin harfleri- nin alınmasını cesaretle sa- vunuyorlardı. Bırinci Dün- ya Sa\aşı öncesi dönemde "Hat-üCedit", "Ordu EHf- bası" adıyla Enver Paşa bir yazı reformu uygulamaya kalkıştı. Bilımsellikten uzak ve yapay bir çabayla oluşan bu yazı, araya savaşın ağır koşullannın da girmesiyle başansızlığa uğradı. Atatürk'te, yazı bakımın- dan bilinçlenme çocukluk günlerinden başlamıştır. Bü^düğü Selanik'te Rum- Iar ve Yahudiler Latin ya- zısını kullanıyorlardı. Ata- türk, yazı devrimini ger- çekleştirirken, zamanm ve koşullann olgunlaşmasını bekledı. Erzurum Kongre- si günlerinde MazharMü- fit Kansu'va ilerde yapa- cağı işferrnot etririrken La- tin yazısının alınacagını bil- dirir. Kurtuluş Savaşı sırasm- da Adıvar'lara Latin harf- lerinin alınması olasılığın- dan söz eder. Milli Eğitim Bakanı MustafaNecati'nin 22 Mart 1926 günü "Latin harfleri sorunu doğrudan doğruyadevletin siyaseti so- runudur" sözleriyle yazı işinin ciddi olarak ele alı- nacağı anlaşılıyordu. An- cak, aydmlann çoğu ile ba- sının büyük bir bölümü ve üniversite öğretim üyeleri Latin yazısının alınmasına karşıydılar. Devrimi yapa- cak ve karar verecek kad- rolar arasında da henüz da- ha görüş birliği sağlanama- mıştır. "Yazı de\Tİmi, Ata- türk devrimkri içinde ka- rar verilmesi en çok düşü- nülen konu" diyen Başba- kan tsmetPaşa'ya göre La- tin yazısına geçış çok önem- li bir karardı ve uygulama- da çok ve çeşitli güçlükler doğabilirdi. Bakanlar Kurulu kara- nyla 10 Haziran 1928'de dil yarkurulu (komisyonu) kurulur. Komisyon Latin yazısı temeline dayanan 20 kadardeğişik alfabeyi ince- ler. Başlıca tartışma konusu harflerin seçimindedir. Yar- kurul 24 harften oluşan La- tin alfabesini olduğu gibi benimsememiş, Türkçenin özelliğine uymayan bazı harfleri atmış. bazı yeni harflereklemiştir. Örneğin Q ve X harflerine yer veril- memiş, Ç, G, 1, Ş gibi ün- süzlerle, I, Ö, Ü gibi ünlü- ler eklenmiştir. Yirmi dokuz harften olu- şan yeni alfabeyi FaHhRıf- la Atay, 1 Ağustos 1928 gü- nü Dolmabahçe'de Ata- türk'e sunarken yeni yazı- nın 5-15 yıl arasında okul- lara ve halka mal edilebile- ceğini söyler. Atatürk "Ya üç ayda, ya hiçbir zaman" diyerek yanıtlar ve "Beşyıl içinde harp gibi bir buhran çıkarsa bizim yazı da Enver yazısırun akıbctine uğrar" diye devam eder. Türk Yazı Devrimi, Ata- türk'ün 9-10 Ağustos gece- si Gfilhane'de Saraybur- nu'ndaki ünlü söyleviyle başlar. Bu söylev bütün yur- du heyecanlandırmaya yet- miştir. Hiçbir şeyi oluruna bırakmayan Atatürk bura- da da işi sıkı tutar ve bütün milletvekillerini yeni yazı- yı öğrendikten sonra birer öğretmen olarak kendi böl- gelerine gönderir. Vali, be- Fakültesi lediye başkanı ve kayma- kamlar da kendi yörelerin- de birer öğretmen gibi ça- lışmaya başlarlar. Yazı Dev- rimi yapıhrken yönetmelik gereği Atatürk'e "Başöğ- ' retmenfik" sanı resmen ve- rilir. Gittiğı jehirveköyler- de meydana dikilmiş kara tahta önünde elinde tebe- şfrfe, bakkala ve kasaba, di- Knin nasıJyazılacağını öğre- ten tarihteki ilk ve tek dev- let başkanı Atatürk'tür. Ya- zı Devrimi 3 Kasım 1928 günü "Türk Harflerinin KabulvtTatbikiHakkiDd»- ki Kanun" adıyla yürürlü- ğe girer. Okul çağı dışında- ki geniş kitleyi okuryazar yapmak amacıyla 1 Ocak 1929 günü "Mfflet Mektep- leri" açılır. Ancak 8 yıl ya- şatılabilen Millet Mektep- leri yeni Türk abece'sinin geniş halk kitlelerine ulas- masında başanlı olmuştur. Latin abece'sinin kabulü, o günden bugüne bazı eleşti- rilere yol açmıştır. Arap harflerinin kullanıldığı bin yıllık dönemle aramızdaki kültürbağının ortadan kalk- tıgı savlan ileri sürülmüş- tür. Oysa geçmişle kültü- rel bağın kopması söz ko- nusu değildir. Önemli olan "yararlan"nm "kayıp" sa- nılanlardan fazla olması- dır Türk toplumundaki okuryazar oranında sağla- nan yüksek artış, Türkçenin ve Türk kültürünün geliş- mesınde elde edilen olum- lu sonuçlar, yeni yazının başansı olarak kabul edil- melidir. Türk toplumunu çağdaş düşünceye götüren, yüzyıl- lann karanlığuıı ışığa dö- nüştüren ve dünya tarihin- de biranıt gibi yaşayan Ata- türk devrimlerinin en önem- lisi "HarfDevrinH"dirben- ce. Atatürk'ün adına, ruhu- na ve eylemine yakışır dev bir proje olan Harf Devri- mi, curnhuriyetin en önem- li başansı olup uygarlık yolunda yeni bir çağın baş- langıç aşamasını oluştur- muştıır. Yatağınızın ne kadar eskidiğini bir görün. Uykusuzluğunuzun, sırt ağrılarınızın nedenini keşfedin.Gerisi kolay. Markası, yaşı, cinsi farketmez, tek kişilik eski yatağmızı 7 . 0 0 0 . 0 0 0 TL, çift kişilik eski yatağmızı 1 2 . 0 0 0 . 0 0 0 TL'ye evinizden alıyoruz. Yeni Yataş'ınızı peşin fiyatına taksitle evinize teslim ediyoruz. Artık uykusuzluk yok! Sırt ağnsı yok! Siz çarşafın altına bakın, değiştirmesi kolay. Aynca her şey peşin fiyatına taksitle. 1 ıEZL0İVEBAâUOLAM)U£R: AOANA((«22)322680(HATAY)-AÛVAM^^İM^^TB T0 79-AFYON^Z7t?75C5£-A^^7^2i528«->M<SARAY{r>J8^2iZ5e54 213 26 06-AIMSYA(0-356)5133367 00($t«)(ÇANran tSPARTAJOHKKAtf YOZatT)-AMT«YA(WC6)216 15 94-ANTAİ.YA\Q-242)24302 03(SUflOUB)-BALJKESİR(<MB6)245 9ai4-242 31 31 -ÇO«JM(0^M)213 22 54 • 06NC1J(0-258)261 3815 t » t t p ^ ( B * T M A « HAKKjkrt UA^KSİFT Ş f l N ^ 237 86 9116ING0L BrTLJS MUŞ TUNCEU VAN) •ERZtOWflU*ft714»33p^#<>W»*Httt (ĞORKAftS) • BCURUM «M4ZJ 20B2QS23£(6 OESKlŞeİR^2^2Zoe99/gLECXXUrA^ArGA2WTEFta3<^22C7O31 220 30 11 ı,KüS ŞANLIfRfAı GIFCSUN ((M54)212 74 19{3h«PWQ(OHOU) -ISTVfiUL(0-216)30S5410(PBX)(BABTW BOLU BUBSA. ÇANAKKALE. HÜRME, « « « Û K , KWKUflBJ K0CAEU TEKMMÛ YALÛVA. ZOMGULDAK, İZMIP (0-2321 853 1300 853 13 13 [AYC* IİANISA. «UĞtA UŞAK) • KAHRAMAMURAŞ (TW*4) 231 42 19 -KARMHVJ {0-33») 213 50 71 (2 rBH) • KASTAMONU(0-300)214 1931 • KAYSERİ(0^52)245M00120hat)(W8«S, WfSÖ«P -KONYA |0-33?ı25î 0* U 251 35 95( 2ftat; -«AUTYA(O-*22J322 7l696-32S4«61-«l(AtMYJ«*W) • MEflSIN(0-384)3273660(5 W) • NEVŞErİR(0- 3M) 213 75 Û5 • NfcjOE (0-388) 213 44 26 -RGE (0-464) 213 18 73 £3 W ) tARTVtfl • SAMSUN (0-3621 266 67 29 [TOMT • S1VAS (0-346) 225 06 OS - 225 74 75 - SMÛP (0-388) 261 15 44 -TRASZON CM62)321 22 03-321 17 36(BAYBÜRT GÜHJSN^ATA$H(MKIU6ZAlAMAiNAH22B29-AMPAZARlSa^^ Ar4KAflAC«**y»Yıt^Hon »43»«233-WWMrıYJ wf Hw»*7»âS34 -Has*ây Yzlas Homg3389941 • Kuç*esX Y»ta$ 2Z-aUJNE9Rr*«Hanie242 3 u : 2U98 2» -ÖfYAflBAKIR Yatgs Hnw2518586 (2h«) -aAZJÖ Y*asHome236 T 38 -ERZ1NCAN Y«a*Haw214 80 33 • ^ ^ ifir V » l>»M 777 y l? HTfıURl 'I n.ijiHııı Yıli] Ifcmm 7VI r r m "', m H rUtfıH ıı TMmj tkunı ÜV m r Q mn rw ,ı»ı ı ,iı. i ) " C 11,1 lnıı. h Y*«| Hoım 835 71 53-521 9313 •fcdMfiUuko Y*aş Home 575 01 93 O tatl • Kyçükç«m«* Cflivnt Y a ^ HOT» 425 4£ Û3 • Modoto Yata; f«rtH 364 56 <3 420 9643 • $mmtor Y*sş ^tome 644 15 26 • Şç* Yalaş Home 230 Ji 73 -YaUcA Ymş Mon» 309 54 10 • ÖMfT V«ı*öy Yıtaş Homö 341 3557 . KARS Yataş Home 212 05 20 - KAYSERİ Yataş Hom» 235 73 30 • MALATYA Ya^ş Home 322 76 66 325 46 61-68 -SAKARYA Vataş Horae 278 10 79 Bu kampanya T C Sanayi ve Tıcarei BaKanJığt nın 25 Mayıs 1994 tart) ve 21940 sayılı tebbğ fiükümJenne uygun olarak yaptirnaMadıı- FıyatUva KOV da/ıtkUr Vergı oranlanrvla olabdecek de^ifiklMer Sytfa/a aynan yansıtdacaktır JttmçltH stok vs ûre&m otanakiaj-ı daruhnda karylonacaMır Bu kampanya Yataş A.Ş mn sabrt fıyat guanttsı attındadır Tgvsıye edılen fıyatlafdır Fıyatlarımız Turk Urası'dır YATAff Sizin evin ne eksiği vardı? CUMHURİYErTEIN OKURLAR4 OBHAN ERtVÇ Doğruyu Geçerli Kılma Girişimi Mesleğe girdiğimiz yıllarda, pek çok konuda olduğu gibi gazetecilikte de doğrular geçerli sa- yılryordu. Ustalanmız, mesleğimizin ilkelerinin uygulama- dakalmasında, gazeteci-haberkaynağı ilişkilerin- de sınırlann aşılmamasında, yaşam düzeyinin ga- zetecinin saygınlığını zedelemeyecek bir biçim- de sürdürülmesinde olağanüstü dikkatliydiler. Arada bir yapılan yanlışlıklann sürekliye dönüş- mesi, en büyük meslek ayıbı idi. Yazılı iletişim araçlan da bir elin parmaklanyla sayılabilecek kadardı. Herkes, üç aşağı beş yukan birbirini tanırdı. Enflasyon belası, gazetecilik dalını da en paha- lı sanayi yatınmlanndan biri haline dönüştürdü. Yıllar geçince işadamlan basını, kendine özgü işlevinin dışında bir savunma-saldın aracı olarak gördüler ve bir yayın organı sahibi olmaya niyet- lendiler. Patronlanna, meslek dışı girişimler konusunda uyanda bulunma cesaretini gösteren yöneticiler, yerterini patronun her dediğini onaylayan, hatta patrondan çok patron yanlısı olan yöneticilere bı- raktılar. Istisnalar o kadar azaldı ki kural bozulu- verdi. Bunlann üstüne ne idiği bilinen, ama görmez- den gelinen Yeni Dünya Düzeni'ni savunma gö- revi de eklenince medyada; dogru başka, geçer- li başka oldu. Sözün kısası doğruyu bir yana bı- rakıp geçeriiyi öne çıkaranlar sayesinde gazete- cilik, saygınlığını ve güveniliriiğini yitirdi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin uzun bir ça- lışma süreci sonrasında 8 Aralık günü kamuoyu- na açıkladığı "Türkiye Gazetedleri Hak ve Sorum- luluk Bildirgesi" bizce doğrunun yeniden geçer- li kılınması gibi bir istekten kaynaklanıyor. Yaptnm olarak gazetecileri vicdanlan ile baş ba- şa bırakan bildirge, politikacılan ve ekonomik çı- kar gruplannı da yakından ilgilendiriyor. Gazete- cilerin kullanılmasının zarannı yalnız mesleğine saygılı gazetecilerin değil, kendilerinin de çeke- ceğini anlamalannın tam zamanıdır. Çünkü ilişkilerve uygulamalar bugünkü gibi sü- rerse, kullanılacak gazeteci bulsalar bile güveni- lirliği ve saygınlığı kalmış yayın organı bulmakta zoriuk çekecekler. Inandıncılıklan hiç kalmaya- cak. Gelin, hep biriikte yeniden doğrulann geçerli ol- duğu bir ülke konumuna dönmek için çaba gös- terelim. • Hüm'yet gazetesinin kuaıcusu Sedat Simavi adına konulan ödülleri, oğlu Erol Simavi'nin is- teği üzerine bir süredirTürkiye Gazeteciler Cemi- yeti organize ediyor. 1998 yılı basın odüllerinden birine seçici kurul tarafindan gazetemiz imtryaz sa- hibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Berin Nadi la- yık bulundu. Berin Nadi'nin Cumhuriyet gazete- sinin yayımlanması konusunda gösterdiği mad- di manevi özveri nedeniyle verilen odül, basında vefa ve saygınlık duygusunun henüz yok olma- dığını da belgeliyor. • Yeni hükümet seçenekleri ve sürpriz önerilerin tartışıldığı hafta boyunca partilerdeki sıcak geliş- meleri Türey Köse, Ayşe Sayın, Dürdane Kır- çuval ve Sebahat Karakoyun izledi. • Insan Haklan Günü'nde "Haklan çiğnemeyen ûlke yok" başlığını taşıyan dosyayı Ümft Otan, Alper Turgut ve Bertan Ağanoglu hazırladı. • Türkiye'nin en önemli sektörü olan tekstilde ya- şanan krizin boyutlannı "Tekstilde bunalım doruk- ta" haberiyle Merih Ak duyurdu. • Izmir Valisi Kemal Nehrozoğlu'nun "Hukuk uygulanacaktır" yaklaşımının ardından Euro- gold'un siyanür kullanmadan altın çıkarmak için yeni bir atak başlatacağını Asuman Abacıoğlu haberieştirdi. • "CumhuriyetçiDüşünce", "Atatûrkçü Düşün- ce" topluluklan adı altında bir araya gelen üniver- site gençliğinin, siyasete ağırlığını koymalanyla il- gili haberi Yusuf Ozkan yazdı. • Köktendinci olduğu gerekçesiyle hakkında so- ruşturma yürütülenlü Edebiyat Fakültesi öğre- tim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'nın, yazdığı bir kitapta da "Islami bir devletin kurulmasını iç- tenlikle arzuladığımız için böyle bir çaJışmaya gir- dik" sözlerine yer vererek, şeriat devleti yanlısı ol- duğunu açıkça ortaya koyduğunu Yusuf Zrya Ay gündeme getirdi. • Kerem llgaz, yerartı dünyasının ünlü ismi Sa- n Avni'nin Istanbul polisindeki sorgusunda suç- lannı itiraf ettiğini ve polisin San Avni'ye soru so- rarken 1993 yılında öldürülen yazanmız Uğur Mumcu ve gazetemiz Genel Yayın Koordinatö- rü Hikmet Çetinkaya'nın yazılanna atıfta bulun- duğunu duyurdu. • Eski Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Re- cep Tayyip Erdoğan hakkında sadece son bir yıl içinde 21 ayn soruştumna başlatıldığını haberleş- tiren Mehmet Demirkaya, soruşturma konula- nndan birinin de Erdoğan'ın Almanya'daki Milli Gençlik Vakfı'na para aktardığı iddiası olduğunu yazdı. • Tekstil sanayiinin önde gelen kenti Bursa'da kriz nedeniyle yaşanan sıkıntılan Levent Gen- oelli araştınp haberleştirdi. • Türkiye'deki enerji üretiminin yabancı sermaye ve özel sektöre açılması çabalannın Enerji Şûra- sı ile gerçekleştirilmek istendiğini Hazal Ateş Ça- kır, Cem Ulutaş ve Ankara Büromuz haberieriy- le kamuoyuna aktardılar. • önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılarımızla. [email protected].
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle