16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 4 KASIM 1998 ÇARŞAMB Bir Yeni Kuva-yı Milli Gücü: USİAD OGUZ TOLGA USİAD Kurucu Üvesi D urum belirlemesi ya- parken "malumu ilam"la başlamak zo- runda olduğumuzdan. herkesin bildiği gerçek- leri bir kez daha vurgu- lamaktan dolayı bağışlamanızı dilerim. Ülkemızin içinde bulundugu durum, tüm halkımız içın olduğu gibi sanayici ve işadamlan açısından da hiç iç açıcı degildir. Enflasyon, yolsuzluk, adam ka- yırma, partizanlık, çetecilik gibi iç olum- suzluklardan başka, dış güçler de ülke- mizi zayıf düşürüp parçalamak için fa- aliyetlerini dört koldan yoğunlaştırmış- lardır. Yeşil kuşak, Kürt devleti, Kıb- ns'ın fiizeleri, Yunanistan'ın haçli sefe- ri çabalan, Suriye'nin düşmanlığı ve tran'ın istikrarsızlaştınna çabalan bi- linmektedir. Onlardan fırsat kalınca da ahlaksız siyasetçi, ahlaksız tüccar, tari- kat, mafya dörtgeni, bazen dış düşman- larla hep birlikte, bazen de tek tek sıray- la saldırarak önlerinde kalan tek enge- li, yani biz yani "Kuvacı"lan da mevzi- lerimizden sürüp çıkarma çabasındalar. Cumhuriyetimizin 75. kuruluş yıldö- nûmünü coşkuyla kutlamayı sürdürü- yoruz, ama öte yandan da tatsız geliş- meler oluyor. Bu gelişmeler ülkemizin ekmeğini yemiş yurtsever işadamlannı her zamankinden daha duyarlı olmaya zorlamaktadır. Bazı sektörlerde 25-30 yıl- da binbır zorlukla büyük emekler ven- lerek geliştirilip büyütülen işletmeler, büyüklüğü belli olmayan mafya serma- yesinin saldınsı altındadır. Uyuşturucu ve öbür yasadişı yollardan elde edilen ka- ra paralannı aklamak isteyen yeraltı dün- yasının ünlüleri, o sektördeki eski kuru- luşlan olmuş bir meyve gibi kopartma- ya çahşmaktadır. Eger sahip olamaya- caklanru hissederlerse yabanıl (vahşi) re- kabet ile ortadan kaldırmakta, böylece ekonomik iktidar yollannı da düzleme- ye çalışmaktadırlar. Birçok tanınmış aduı da bulaştığı v e babalara banka önerilme- sine kadar giden bu yollan artık her gün haberlerde izlemekteyiz. Enflasyon, durgunluk derken şimdi birçok sanayici ve birçok işadamımız, bambaşka bir düzenJe karşı karşıya kal- mıştır. Ellerindeki sınırlı sermaye ile kaynaklan sınırsız kara düzen yanlısı mafya ile mücadele etmektedirler. Bu haksız ve acımasLZ rekabette, yurtsever işadamımız, sanayicimiz çıkış yolu bu- lamamakta ve cumhuriyet tarihınde gö- rülmemiş düzeyde yalnız kalmaktadır. Daha şimdiden, eğitim kunımlann- dan fabrikalara değin birçok işletme, dünkü uyuştumcu tacirteri olan. ama bugün saygm işadamı görüntüsü \eren insanlann eline geçmiştir. Hangi işletme, bö) lesinesınırsız olanaklara sahip,gerek- tiğinde silahlı giiçlerle yapılacak bir sal- dınyı göğüskyebilir. Uyuştunıcu maf- yası, tarikat sermayesinden daha orga- nize,örgüriüve çok daha azgın olarak gel- mektedir. Bütün bu olumsuz gelişmeler karşı- sında siyasal iktidarlann aymazlıgı in- sanlanmızı iğrendirmektedir. Ülkemizin sıkıntılı durumlan aşabilmesi ve halkın gönenç (refah) içerisinde yaşayabılme- sinin belki de en önemli adımı, girişim- cılenmizin önünün açılmasıdır. Pahab- lığın. hırsı/lığın ve işsizliğin önlenebil- mesi için ülke\e yeni işletmeler açılma- sına, mevcutlarm geliştirilmesine ve tek- nolojik yaünmlann yapılmasına gerek vardır. Siyasiler bu gereksinmelerin önü- nü açacak bürokratik engellerin kaldı- nlmasını saglamak bir yana, Halkbank. Vakıfbank gibi bankalann uluslararası ve yerel kaynaklannı kredi olarak par- tili parazit yandaşlara akıtmayı uygun gör- müşlerdir. Ülkemizin dönmeyen krediler cenne- tine dönmesi, halkımıza cehennemi ya- şatmaktadır. Birçok siyasetçinin ortaya çıkmaya devam eden mafya ılişkileri, bu işin bu siyasetçilerle çözülmesinin ne- redeyse mümkün olmadığını kanıtla- maktadır. Yerli sanayicimiz, sanayileş- meyı uluslararası tekellerle işbırligı için- de paylaşmak olarak gören anlayışın ve mafya sermayesinin karşısında koruma- sızdır. Tek seçenek Siyasetçiye güvenemeyen yerli sana- yicinin ve işadamının önünde şimdi tek bir seçenek (alternatif) görünmektedir. Bu seçenek, "yeniden ulusal sanayi- leşme ve kalkınma stratejileri" olarak formüle edilebilir. Stratejileri hayata ge- çirmek ise ancak sanayici, işadamı ve ekonomik faaliyet içindeki tüm bireyle- ri bir araya getirmekle saglanacaktır. Birlikteligin kaçınılmaz şemsiyesi, eko- nomik- teknolojik bagımsızlıktır. Ba- gımsızlık kazanma çalışmalannın "ulu- sal sanavüeşme ve kalkınma stratejilcri- ne temel olan KİT sisteminin uluslara- rasıtekeflerin çıkarbn doğnıltusunda di- namitlenmesi ve hunharca özelleştiril- mesine karşı durmakla" başlaması ge- rekmektedir. Düşünün, koskoca ABD'de "Buy American", koskoca Great Britaioda "Proudly British" kampanyalan yapılır- ken "yerli malı haftalan"nı sa\Tinamaz duruma düşürülmedik mı? Oysa bu ül- kelerin bu tür kampanyalanna neden, biraz da yerli sanayicimiz ve işadamlan- rruzın başanlı olmalan degil midir? Ör- neğin düne kadar yabancı hayranlıgı pompalanarak ve bilinçli bir aşağılık kompleksi yaratılarak çoğumuza giydi- rilen jean'lerin en güzeli, bizim ülkemiz- de yapılmıyor mu? Bir reklamdaki "Bu Türklerde çokolu- yor'' sloganı hepimizin gururunu okşa- mıyor mu? Ülkemizde yerli sanayici ve işadamının ürettigi markalar, dünya pa- zarlannda dev markalara korkusuzca kafa tutmuyor mu? Bu başanlar bizim ulusal sermayemizin ve ulusal girişim- cimizin başanlan degil mı? Bu başan- lann temeUerinde Kurtuluş (İstiklal) Sa- vaşı sonrasında oluşturulan ulusal eko- nomik giiç ve üretim stratejileri yok mu? KİT'ler ve ulusal bankalar olmadan na- sıl çıkardı ülke ekonomik bağunsızhğın aydınhğına? tşadamlan, sanayiciler, bu ülkeyi se- ven ve sayanlar. cumhunyetçi ve de- mokratlar. Ulusal sanayimizin ölmesi- ne ya da el değiştirmesine müsaade et- meyiniz. Yapacak çok şeyiniz, korkuta- cak çok düşmanınız, üretecek ve sata- cak çok malınız var. Bu çagrımız sizle- redir. - İçinde bulundugumuz bu sıkıntılı dönemden "Dur bakalım ne olacak" di- ye kenarda bekleyerek çıkamayacağı- rruzı açıkça görüyorsanız, - Mafya ya da tarikat sermayesinin ya da uluslararası tekellerin senin sektörü- ne de gelip seni de yok edinceye kadar beklemenin önce kendine sonra da ül- kene ve halkına zarar vermek olduguna inanıyorsan, - Ülke kaynaklannın partizanlıkla har vurup harman savrulmasını, yakın ge- lecekte daha büyük işsizliğin, daha bü- yük kaosun habercisi olarak kabul edi- yorsan, • - Sektöründeki başka sorunlann çö- zülmesinde, ülke ekonomisinin düze çıkmasında dayanışmanın ve birlikteli- gin gerekliligine inanıyorsan, - Bu ülkeden kazandıklanndan, bu ül- kede yaşıyor olmaktan mutlu ve gurur- luysan, bu topraklardan söz ederken gö- zün doluyor ve gururlanıyorsan, - Bu ülkeye verebilecek çok şeyimiz, söylenecek çok sözümüz, kazandıracak çok degerimiz var diye gönülden düşü- nüyorsan, - Bu ülkede artık "Nnamuslular da en az namussuzlar kadar cesaretlidir" sö- zünü korkmadan söylemek, gereğini korkmadan yapmak zamanı gelmiştir diyorsan, - Bu ülkede siyasetin de üretiminde mafyaya, tarikata, çirkin politikacıya ve uluslararası tekellere dayandınlmadan ya- pılması gerektigine inanıyorsan, - Ticaret, siyaset başta gelmek üzere "bir y'eni masumhet çağmın" yaşanma- sı gerektigini düşünüyorsan, kurulma çalışmalannı sürdürdügümüz, "UlusalSa- nayici ve tşadamlan DerneğTne (USl- AD') katılmalı ve destek olmalısln. ARADABIR BEKİ BARDAVİD Yetmiş Beşinci... Türkiye Yahudileri çok şanslı, çünkü bir süredir kutladıklan "y//"lar herkese nasip olmuyor. Sefaradların ya da Ispanya Yahudilerinin Türki- ye'ye gelişlerinin "500. ///"mı özel, ayrıcalıklı, alı- şılmışın dışında, eşine çok az rastlanan bir biçım- de kutladıklarını hepimiz biliyoruz. Hazırlıklar çok önceden başlamıştı, titiz ve özenli. Ve 1992 ya da II. Bayezid'ın Yahudilere kucak açtığı 500. yıl, en- gin bir kıvançla, sonsuz bir gururla hem Türki- ye'de, hem de tüm dünyada kutlandı, dualarla kutsandı. Böylece 500. yıl herkesin dilinde ve usunda yazılı kaldı, hiç unutulmamacasına... Oy- sa bu son aylarda, öyle kutlamalar oluyor ki ve de bundan böyle, öyle kutlamalar olacak ki, 500. yı- lın sevıncini laik Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. yıl kut- 1 lamasıyla birleştirip onurla yücelteceğiz. Geçen Cumhuriyet Bayramı'nda, Türkiye Yahu- dileri bir "50. yıl" kutladılar: "Şalom gazetesinin 50. yılı." Şalom gazetesi, Avram Leyon tarafın- dan 1947 yılında sevgılı karısı Sofi Leyon ile bir- likte kurulmuştu. Ikisi baş başa, el ele, yaz deme- den kış demeden, para var para yok demeden, canla başla çalıştılar, çırpındılar ve "bebeğimiz" dedikleri bu ünlü gazetelerini, ölümlerine değin sür- dürdüler. Ölümlerinden sonra Yahudi cemaati, Şalom'u benımsedi ve giderek ilginçleşen, dünyaca ünle- nen Ortadoğu'nun Türkçe ve tek sayfası Yahudi- ce olan bu gazeteyi, Yakın ve Ortadoğu'nun sesi olarak, sözcüsü olarak sürdürmeyi başardı. Bu- gün Şalom gazetesi, Türk basınında bilinen bir ga- zetedir. Kutlamalar salt bu iki önemli olayla sınırlanma- dı. Bu yılın başında Türkiye Yahudileri bir olay da- ha kutladılar: "Balat Orahayim Hastanesi'nin 100. Yılı." Büyük bir kutsama, engin bir sevinç yaşandı Ne- ve Şalom Sinagogu'nda, bu kutlama vesilesi ile. Hahambaşı Rav David Asseo'dan en genç yurt- taşa varana değin, sinagog doldu taştı. "Yaşam Işığı" anlamını taşıyan Orahayim, bu hastanenin 1898'den bugüne değin etkinlikleri, Türkiye'de yerine getirmeye çalıştığı sağlık görevi dile geti- rildi. Bütün bu olağanüstü kutlama sevinçleri yetmi- yormuşçasına, Osmanlı devletinin kuruluşunun 700. yılını ve Cumhuriyetimizin 75. yılını kutladık ülkece, ulusça. Gerçekten çok şanslıyız biz Tür- kiye Yahudileri. Bu vesile ile, Türkiye Yahudileri- nin bu kutlamalarda biryerinin olması en içten di- leğimizdir. Çünkü Osmanlı'ya varan binlerce Ya- hudi'yi barındıran Osmanlı'dır, Yahudileri Hitler'in soykırımından kurtaran da genç Türkiye Cumhu- riyeti'dir. Türkiye Yahudileri bu dünya güzeli mozayiğin içindedirler ve bu mozaikte, bu renk birlikteliğin- de, yerlerini çoktan almışlardır, hem de yüzyıllar önce. Böyle olduğunu herkes biliyor. Aslında özgürlüklerdir bu olaylarla kutlanan, Türkiye'de Müslüman olmadan da düzgün ve eşit yaşanabilirliğin özgürlüğü. Bir fırsattır ele geçen, şükran bildirmenin; bir dünya kutlamasıdır, yüz- yıllardırtarihidir kuşaktan kuşağa mınldanan ve yü- ce dizelerle süslenen. Bulutların üstünde yaşanan bir sevinç, bir gö- nül neşesi, bayramlardır herkese açık, bir söylen- cedir dededen toruna, şarkılarla şiirlerle. Beş yüz yılda bir gelen mutluluktur, beş yüz saygı ve sev- gi halkasının, II. Bayezid'den bu yana ve II. Baye- zid'in kanatları altında, Atatürk'e varana değin, Atatürk ile birlikte ve sonsuza dek, gökyüzünde, dingin (sakin) ve huzurlu Türkiye Yahudileri. Tinerci Çocuklar Dr. HÜSEYİN TEKİN SEVİL S on günlerde bir anaokulu öğretme- ninin öldürülmesıne neden olan ti- nerci çocuklarla ilgili olarak birçok yazar, düşünür görüşlerinı belirt- mektedir. Sokak çocuklan konusu- nun böyle bir olayla gündeme gel- mesi elbette hoş olmamıştır. Konunun ciddi bo- yutlara varmış olmasının sanki ilk kez farkına vanr gibiyiz. Oysa bu tür alışkanlıklar ve uyuş- turucu bağımlılıgı yeni bir olay degildir. Yıllar- dır yazılır, çizilir, konuşulur, ama duyması ge- rekenlerduyamazlar. Bir süre sonra yine aynı şey olacaktır. Bu konu unutulacak başka önemli ulu- sal-siyasal konular güncele yerleşecektir. Ümi- dimiz, bu vesile ile bazı önemli kararlar alına- ;iıA bilmcsive ciddi önlemler için eyleme geçilme- .JuoıSİdir. :Ü Tinerci çocuklar kimlerdir? Bunlar niçin bu tür maddeleri kullanırlar? Kullanan çocuklarbi- rer potansiyel suçlu mudur? Olaylara toplumun bakışı nedir? Önleyici önlemler alınmakta mı- dır? Neler yapılabilir, vb. sorulan yanıtlayacak bir kişi ya da kurum bulamamak konunun en can alıcı noktasıdır. Ülkemizdeki uyuşturucu bağımlılıgı konusu- na, yetkili ve etkili kişilerin düşündükleri gibi önemsiz ve bizim için geçici alışkanlıklardır di- ye bakılmamalıdır. Zaman zaman medyaya yan- sıyan olaylar, deyim yerindeyse aysberg'in gö- rünen üst kısmıdır. Asıl alt kısmı görünmemek- te ve kimse de görmek istememektedir. Kısa bir süre sonra bu tür olaylann artması beklenebilir. Konu için, bir öğretmenin öldürülebilmesi noktasına nasıl gelindiği, geçen süre içinde ih- mali bulunanlann kimler olduklan düşünülerek geniş kapsamlı bir araştırmaya gereksinim var- dır. Uyuşturucu bağımlılıgı ve tinerkullanımı ko- nusu çok yönlü, çok etmenli (faktörlü), çok sek- törlü bir konudur. Son olayda tiner kullanan çocuklar ailelerin- den uzakta. Istanbul'un çekiciliğine (cazıbesi- ne) kapılarak gelen, ailelerinden yeterli ilgi, sev- gi. saygı ve şefkat görmeyen çocuklardır. Bu Sosycıl Hızmet, Eğitim ve Aile Saglığı Uzmam olay nedeniyle sokak çocuklanyla yapılan bir gö- rüşme gazetemizde yayımlanmıştı.(l) Bu ço- cuklar Gaziantep'ten kaçıp Istanbul'a gelmişler, niçin Istanbul'a geldikleri sorusuna verilen ya- nıtlarda, çalıştığı işten memnun olmadığını, e\- dekilerin dayak attıgını, ailelerinin bir bahane bu- lup sürekli dövdügünü, günlerce zincire bağla- dıgını, aile üyelerinin ve öbür kardeşlerin iyi muamele etmediklerini belirtenlergörülmekte- dir. Türkiye'de uyuşturucu bağımlılıgı son on yıl- da hızlı bir artış göstermiştir. Istatistiklere gö- re, her yıl sadece uyuşturucu madde kullanımı sonucu ölenlerin sayısı 20'yi bulmuştur. Uyuş- turucu kullanmaya başlangıç yaşı da giderek düşmektedir. En iyimser görüşle 15-17 yaşlann- da herhangi bir uyuşturucu madde ile tanışılmak- tadır. Hatta bu yaşlann altında uyuşturucu kul- lanma denemesine başlayanlar olmuştur, nüfus artışı, sanayileşme, kentleşme, teknoloji, boş zamanlan degerlendirme, inanç ve degerler sis- temi, aile-çocuk ilişkileri gibi etmenler uyuştu- rucu bagımlılığını etkilemektedir.(2) Tinerci ço- cuklarda da bu etmenlerin etkili olduğunu gör- mekteyiz. Özellikle sanayileşme, kentleşme ai- le değerlerini, aile-çocuk ilişkilerini büyük öl- çüde etkilemiştir. Sağlam ve sağlıklı bir aile ya- pısmın gerektirdiği bilgi, anlayış. bilinç eğitimi verilememiş, hem aile hem de çocuklar ne ya- pacaklannı bilemez duruma düşmüşlerdir. Yıllar sonra binbir güçlükle ve siyasal manev- ra ile çıkanlan sekiz yıllık kesintisiz temel eği- timin uygulama sancılannı her gün basından iz- lemekteyiz. Temel eğitimin amacı, Türk insanı ve Türk toplumunun refah ve mutlulugunu art- tırmak, milli büiik ve bütünlük içinde ekonomik, sosyal ve kûltürel gelişmeyi desteklemek, birey- leri çagdaş uygarlıgın yapıcı, yaratıcı seçkin bir ortagı yapmaktır. Etemokratik, sosyal, laik hu- kuk devleti ilkelerine baglı bireyleryetiştirmek- tir. Her şeyden önce "afle" adını verdiğimiz önem- li bir kurumun oluşumunda gerekli özen göste- rilmemektedir. Her zaman iki gönül bir olunca samanlık seyran olmuyor. Ailenin toplum için- deki yeri, önemi, görev ve sorumluluklan, genç- lerimize yeterince anlatılamamaktadır. Aileler- de çocuklann meydana gelmesi, hem beden hem de zihinsel olarak sağlıklı ve sağlam yetişmele- ri. ana-babaya ve onlann bilgılı, bilinçli olma- lanna baglıdır. Çocuklanyla gerektiğince ilgi- lenmeyen, onlann sorunlanna çözüm bulmaya çalışmayan aileler. ayn yaşayan ya da aynlmış ana-babalann çocuklan, aile geçimsizliklerinin sürekli sahnelendigi evlerde büyüyen çocuklar, en küçük olaylarda çocuklannı döven, dayak atan, zincirleyen ana-babalar, kardeşler, akra- balar, kaderine küsmüş, kendisiyle, çevresiyle ve toplumla banşık olmayan çocuklar neden bu duruma düşmüşlerdir? Bu ve benzer durumlan bilinv, akıl objektıfi ile inceleyip araştıran ve çözüm üreten üniversiteler nerede? Devlet ba- ba ne zaman ve hangi hallerde babalıgını gös- terecektir? Serpfl öğrermen olayında tüm toplum -med- ya sayesinde- ayağa kalktı ve hep çocuklar suç- landı. Aynca tüm sokak çocuklan "potansiyel suçhı" olarak tanımlandı. Toplumun bakışı bu olunca, bir daha böyle olaylann olmaması için ne gibi önlemler ahnmalı. bunlardan kim veya kimler sorumlu olmalı, vb. sorulara yanıt veren yok. Önemli olan hastalıgm meydana çıkması, sorun yaratılması değil, sorun çıkarmamak, has- talık çıkarmamak için koruyucu önlemler ala- bihnektir. En öncelikli ve önemli koruyucu ön- lem de eğitimdir, bireyleri, özellikle gençleri, ai- leleri ve tüm toplumu eğitmek, sorunlu çocuk- lar ve aileleri ile işbirliği yapmak... Koruyucu önlemleri alacak, sorunlu çocukla- n rehabilite edecek kurumlararttınlmalıdır. Ka- mu kurumlan yanında sivil toplum kuruluşlan -vakıf, dernek, sendika vb.- özel kuruluşlar bir- likte hareket ederek, neler yapılacagını saptaya- rak söylem'den çok eylem'e geçmelidir. (1) Cumhuriyet gazetesi, 16 Ekim 1998. (2) Sevil, H. T./Uyuşturucu Bağımlılıgı (Tanım- lar, Sorunlar, Çözümler) SABEVyayını, 1998. BAŞSAGLIGI Sevgili sınıf arkadaşım. tarihi can dostum MİMAR SÜHA GÖNENDlK'i kaybettim. Çok üzgünüm. Ailece Gönendikler'e, aziz sınıf arkadaşlanma, mimarlık camiamızla onu seven tüm dostlara. en içten duygulanmla başsağlığı diler, taziyelerimi sunanm. Ruhu şad olsun. BEHRLZÇMCl .... ECumhuriYet kitap kulübü Taksim Sergi Salonu KASIM AY! ETKİNLİKLi 4 Kas#n Çarşamba Saat: 17.00-19.00 NEYZAT CELİK Son kitabı "Sevgili Yoldaş Kurbağalar" ve diğer kitaplannı imzalayacak, okurlarıyla söyleşecek. İstiklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82 ECumhurİYet kitap kulübü Taksim Sergi Salonu KASIM AYi ETKÎNLİKLERİ SÖYLEŞİÜ MlkMM 5 Kasım Perşembe Saat:17.00-19.00 MIGIRDIÇ MARGOSYAN Kitaplannı imzalayacak ve okurlanyla söyleşecek. İstiklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82 ÎHALE BAŞVURU SÜRE UZATIMI Bodrum Belediye Başkanlığı'ndan: 22/081998 günü 23441 sayılı ve 2408 1998 günü 23443 sayılı Resmi Gazete ile 21 08; 1998 ve 24/08 1998 tanhlennde Cumhunyet ve Ateş gazetelerinde ilan edilmiş bulunan, Belediyemize aıt "Bodrum Yanmadası'nın Uzun Dönemli Su îhtiyaçlannın Karşılanması işinin Yap-Işlet-Devret Modeli ile yaptınlması." thalesı ile ilgili olarak; 1- Teklıfleri içeren başvuru dosyasının verilebileceği son tarıh 16/11/1998 Pazartesi günü saat 16.00'ya, 2- Başvr uru dosyalannın görevlendirme komisyonunca açıklanma- sı 20/11 1998 Cuma günü saat 14.00'e. görülen lüzum üzerine ikinci kez uzatılmıştır. thale ile ilgili olarak daha önce ılan edilmiş bulunan dığer husus ve şartlar aynen geçerlidir. Keyfiyet ilgililere ve kamuoyuna, duyurulur. Basın: 52677 10 5 5 06.04.1994 tarihve 21648 sayıh cilt Sevk irsaliyesi " Fatura " Perakende satış basım izin belgemı kaybettim. Hükümsüzdür. HÜSEYİNNURAL İNGİLİZCE İLKÖCRETİM 9' M c j C n b t : g r » ı : le-ııe c ; e ı m ' l s - ij İN6İLİZCESİ GüzdSanatfaraHazvfık RESİM İCMİMARi Macintosh BİLGİSAYARLI ORAFİKTEKSTiL 0.216-348 65 30 KadıkSy 0.212-241 75 65 Şisli 0.212-543 82 92 İakırfcöy 0.312-231 98 12 Ankara 0.232-446 29 99 izmir 0.222-230 84 57 Eıki»«hir Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. DENİZAKKAYA Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 PENCERE Bahpi Savcı'ya Sevgi... Kimi dost, bu dünyadan ayrılsa bile aramızd yaşıyor gibidir. Bahri Savcı öldü mü?.. Cem Eroğul'un 2 Kasım 1998 günlü Cumhur yet'teki yazısının ilk tümcesini okurken irkildim: "Bugün Bahri Hoca 'yıyitirişimizin birinciyıldc nümü." Prof. Savcı'nın sevimli imgesi gözlerimin önü ne geliverdi; gülümser yüzünde benliğine çekita şı gibi oturmuş devrimciliğinin hiçbirgöstergesi yot' ama, tüm yaşamını adadığı fikirlerinden hiçb ödün vermemiş; sapına dek Cumhuriyetçi, de mokrat, Aydınlanmacı, bağımsızlıkçı, halkçı, sol cu, antiemperyalist; öğretmen, eylemci, insan... Cumhuriyet'te çıkan yazısına "Bahri Savcı'mı öğrencisi" diye imza atan Eroğul'un son tümce si şöyle: "Sizi andıkça aydınlanacağımızdan emiı olabilirsiniz Hocam." • Türkçemizin ses bayrağı Fazıl Hüsnü Dağlar ca'nın Bahri Savcı'ya başlıklı şiiri: 1940 "Çocuk ve Allah" yılım İkinci yazı sizindi ta Izmir'den Neyi söylüyordu bana neyi öneriyordu O deniz uğultusu duyarlıklar Çok sonra Türk Dil Kurumu'ydu bizi tanıştırar Dilimizin tadı yaşamalanmızca evrensel Masanızı doldururdu ucu sipsivri kurşun ka lemleriniz Yazdıklannızda yazacaklannıza dönük Yasalar tasartanmış büyük solukları toplumla nn Aydınlığa açar kör yönetimin gözlerini Ata'nın yoludur ovada Binlerce öğrenciye dağıtılmış binlerce kıvılcın Şimdi öldüğünüzü işitir işitmez Kaydı gözlerim yapıtlanmın duvardaki dizisint Yazıyorum ya kimseler inanmayacak: "Çocuk ve Allah" kımıldadı yerinden. • Bir toplum dirileriyle ölüleriyle yaşayan kültürü- nü özümsedikçe canlanıp bütünleşir. Kimi ölümüz, yaşayanımızdır.. Can sözcüğü yalntz yaşayanlar için söylenmez ölümü aşanın adıdır. "Gelin canlar bir olalım." Bahri Savcı 1923 Devrimi'nin 'Yeniden Do- ğuş'una adını yazmış bir candır. • Prof. Cem Erogul diyor ki: "... Hoca yaşasaydı, ülke için bugün ne söyler- di?" Keşke yaşasaydı; Cumhuriyet'in 75'inci yıl- dönümünde aramızda olsaydı... Mutlu olurdu. 75'inci yılda, biryıldönümü kutlanmadı, halkge- leceğe yöneliş istencini dile getirdi. Bahri Savcı öleli bir yıl mı oldu, bin yıl mı?.. Savunduğu fikirler bir yıllık değil ki Bahri Hoca öleli bfr yıl olsun... Bin yıl sonra bite geçerli olacak uygartığın insa- nıydı Bahri Savcı... SEMINER PROGRAMLARI Her Cumartesı Saal 11 8S - 17 89 1 KUR 7 KASIM'DA BAŞUYOR ARKEOLOJI v, SAYVr TARİHİ SEMİNERLERİ SemıneHerımnd«, ge«-ek AnodoJo Kulturu, garekse Anodotu dıjında yaîamıj uygarlıklarm vorolmosını soğloyan bir çok kulrur»! unsor eJ« •lınocak vo slcıyrior ejlığmde tanıfılacaktır Somıner programlarırnızda Prehİstorya, Niımır Uygarlığı, Antilc Çağın Mimarisı, Termİnolojî ve AAitolojisi, Yunan Dili ve Lotînce Oramori, Xvnan, Roma ve Bizans Mimarlığı, TOHc, Türk-lslom, Osmanlı Mİmarlığı, Osmanlı Sanatı, Modern Sanat, Dinler Tarihi ve Teoloji gıbı konulor 1I0 ılgılı b'lgıler tomamı unıveaıle oğrehm elemanlonr>clon oJu>on kadromuz tarofınckın verılecekfır Barbaros Bulvarı No: 3 3 / 4 D:7 Bcşıktaş Tcl & Ftı, O2 1 2. 2 3 6 8 4 9 7 TÜRSAB 3833 Cumhuriyet k i t a p 1 a r 1 Gönül Dönmez Colin PAYLAŞILAN TUTKU SİNEMA 200sayfa.1.hamur Sinema adına gerçekten "lezzetli" ve de alınması gerekli bir kitap. Sadece alınması mı? Elbette hayır. Bu kitabı alın, (ister evde, ister seyahatte) bir rahat koltuğa oturun. Göreceksiniz ki, bir süre sonra içinizdeki koskocaman sinemanın baslama zili çalacak, hem de uzuuun uzuuun. Başla\in savfalan çevirmeye. Haydı size iyi seyirier... BÜTÜN KITAPÇIL.\RDA ^ j Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ^ Mtap kulübü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 KIRŞEHİR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Davacı Mehmet Toprak vekili Av. M. Gazanfer Naldö- ken tarafından davalı Zafer Sevim aleyhine ortaklığın gi- derilmesı davası açılmış ve dava konusu Kırşehir ili, Kaya- başı mahallesi 689 ada, 5 parselde kayıtlı 465 m2'lık taşın- maz maliklennden Mustafa oğlu Zafer Sevtm'in adresi tes- pıt edılemediğinden kendisüıe ilanen tebliği gerekmiştır. Bu ıtibarla yukanda bahsi geçen taşınmaz maliki Mustafa oğlu Zafer Sevim'ın ılan tarihınden itibaren 15 gün içeri- sinde temyiz yoluna başv r urması, aksi takdirde karann ke- sinleşeceği ve taşınmazm hissedarlar arasında satışı yapıla- cağı hususlan karar tebliği yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 21.10.1998 Basın: 51993
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle