22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet fmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni- Orhan Erinç 9 Genel Yayın Koordjnatörü. Hikmet Çetinka\a# Yazıışlen Müdürü İbrahim VJdız • Sorumlu Müdür Fikret llkiz # Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Istıhbarat Cengiz Yıldırım • Fkonomr Özkm Y'üzak # Kültur. Handan Şenköken 9 Spor: Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami Karaoren 9 Dûzeltme' AbduJIab Yazıcı 9 Fotograf Erdoğan Köseoglu 9 Bılgı-Belge: Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kunılu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Okta> Kurtböke, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Ergun Balcı, fbndıim Yıldjz. Orhan Bursah. Mustafa BaJbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısi. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel' 4195020 (7 bat), Faks: 4195027 9 Izmir Temsılcısi: Serdar Kmk, H.ZiyaBlv. 1352 S.2/3 Tel:4411220, Faks:4419117 9 Adana Temsilcısi: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S. No 1 Kat.l, Tel: 363 12 1!, Faks: 363 12 15 Müessese Müdüru Üstün Akmen # Kootduuıör Ahmrt KorulsM VMuha- sebe Bülent Yener • Idare Hûseyin Görer • tşletme Önder Çetik • Bıigı Işlem Nail Insl # Hılgısayar Sıslon Mürüvrt ÇBer • Saüş Fazflel Kuza MEDYA C: • Yönetım i Başkanj - Genel Müdür: C Erduran • Koordınatör: I$ıdnan # Genel MüdürYard SevdaÇobM Tel 514 07 5139580-5138460-61.Faks 51 Ya.ıımUvan >e BasiD: Yenı Gün Haber Ajansı, Bssm ve Yayuıcıhk A Ş. Türkocag'ı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 Ist PK.246 lstanbul Tel (0.212) 512 05 05 (20 halj Faks (0.212)513 85 95 4KASIM1998 Imsak: 5.03 Güneş:6.31 Öğle: 11.55 Ikindi: 14.38 Akşam: 17.05 Yatsı: 18.28 www.cumhuriyet.coi Kanserle doğal |WASHE\GTON(AA)- Bilım adamlan. ilk kez kansere karşı \iicudun nasıl doğal olarak savaşabildiğini saptadılar. Bilim adamlan, T-hücreleri olarak adlandınlan ve kanser hücrelerini öldürebilen bagışık hücrelerin varhğını keşfettıler. Bununla birlikte, kanser öldürücü T- hücrelenne sahip olan hastalann ağır bir bedel ödediklen de belırtiliyor. Bu tür hastalann. düşmelerine ve yeme zorluğu çekmelerine neden olan bir beyın hasanna yol açan ve PCD olarak bılinen bir hastalığa yakalandıkları belırtiliyor. Hastalann yüzde 90'ında, varlığından bile haberdar olmadıklan küçük tümörler bulunduğunun saptandığını belirten Rockefeller Üniversitesi'nden Dr. Robert Darnell, beyin hastalığına neden olan şeyin aynı zamanda tümörlerin büyümesinı kontrol altına aldıgını bildirdi. AKDTYK üyeleri belirlendi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Atatürk Kültür, Dil ve Tann Yüksek Kurulu üyeliklerine Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar. Prof. JJr. Bozkurt Güvenç ve Prof. Dr. Halil Inalcık, 5 yıl süreyle yenıden seçildi. Söz konusu Cumhurbaşkanlığı karan, Resmı Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Buphan Felek amlıyon • İstanbul Haber Servisi - Türkıye Gazetecıler Cemiyetı'nin (TGC), uzun yıllar başkanlığını yapan Burhan Felek, bugün ölümünûn 16. yıldönümünde mezan başında saat 11 .ÛO'de düzenlenecek törenle anılacak. Anma programı çerçevesinde TGC Burhan Felek Konferans Salonu'nda meslekte 50 yılını dolduran Çetm Altan, Orhan Birgit, Doğan Koloğlu, Turhan Selçuk, Şemsı Sılkım, Hıfzı Topuz ve Oktay Verel 'e "Burhan Felek Basın Hızmet" ödülleri verilecek. İnsan Kaynaklan ve İstihdam Fuarr' • tstanbul Haber Servisi - lstanbul Üniversitesi (ÎÜ) tktısat Fakültesi ile Iş ve tşçi Bulma Kurumu'nun (1İBK) ışbirlığıyle düzenlenen "tnsan Kaynaklan ve İstihdam Fuan" diin açıldı. 1İBK Sirkeci Şube Baskanı Hüseyin Fazıl, bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen fuarda, işveren ile öğrenciyi buluşturmanın amaçlandığını belirterek "Işletmelere nitelikli iş gücü. öğrencilere de staj ve istihdam olanaklan saglanjyor" dedi. AIDS'li hayat kadını • İstanbul Haber Servisi - lstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'nce gözaltına alınan Rumen hayat kadını Isabella Paula Busoionu'nun AIDS hastası olduğu belırlendi. Busoionu'nun sorgusunda. 2 aydır Türkiye'de bulundugunu ve bu süre içinde yaklaşık 50 erkekle birlikte olduğunu söylediği kaydedildi. Mars yarısı • ANKARA (UBA) - Kızıl gezegen Mars'ın keşfi konusunda Ingiliz bilim adamlanyla NASA arasında büyük yanş başladı. TUBlTAK'tn yayın organı Bilim Teknik dergisinde yer alan "Mars'a yolculuk' haberine göre, Mars'ın sadece NASA'nın av sahası olmayacağını belirten tngiliz bilim adamlan. Ingiliz hükümetinin Mars'a bir sonda aracı göndererek, Mars yanşında ABD'nin önûne geçmeye çalıştığını açıkladılar. tngiliz bilim adamlan 'Avrupa-Mars Ekspresi" sondasına eklenecek Beagla-2 adı verilen fngiliz modülü, yedi ay sonra Mars'taki eski bir ırmak yatağına inecek. Düzeltme • Gazetemizin dünkü sayısında yer alan Akdeniz Medeniyetlen Araştırma Enstitüsü ile ilgili haberin başlığında, Antalya'daki Karamolla Mescidi'nin 2 bin 500 yıllık olduğu yazılmıştır. Doğfusu '500 yıllıktır' Düzeltir özür dileriz. 1970'lerde yenilen hastalık, 1982'den sonra dirildi; Türkiye'de her dört kişiden biri veremli Veremle savaşımda yeni dönem• Türkiye'de yeniden tehlikeli boyutlara ulaşan verem hastalığımn tedavisi için Ankara, lstanbul ve Izmir'de uzman sağlık merkezleri kurulacak. Prof. Dr. Ferit Koçoğlu, "Veremden korkmayın" şeklindeki açıkJamalan talihsizlik olarak değerlendirerek hastalığın önlenebilmesi için ciddi önlemler alınması gerektiğini söyledi. HATİCE BtÇER SIVAS - Hatay'da yapılan 22. Türk Tüberküloz ve Göğüs Hastahklan Kongresi'nde 1982 yılından sonra ar- tış gösteren veremin tehlikeli boyutla- ra ulaşmadan önüne geçilmesi gerek- tiği vurgulandı. Verem Savaş Dairesi Başkanlığı'nın belirledigı yeni tedavi rejimierinin ta- nıtıldığı kongrede, Türkiye'de 15 mil- yon insanın verem mikrobu taşıdığı belirtilerek, kronik hastalann tedavisi için Ankara, lstanbul ve Izmir'de uz- man merkezler kurulması kararlaştı- nldı. Verem Savaş Derneği Genel Başka- nı ve Sıvas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Koçoğlu, Ha- tay'da yapılan ve 450 kişinin katıldığı toplantıda, Verem Savaş Dairesi Baş- kanlığı'nın belirlediği yeni tedavi re- jimJeri ve uygulama alanlan konusun- da kararlann açıklandığını kaydetti. Koçoğlu, verem tedavisinde mutlak bir disiplin gerektiğini belirterek, 1970'li yıllarda Kuvayı Milliye ruhu ile ve- remle mücadele edıldiğine, ama vere- min 1982 yılından sonra ülkemizde ar- üş gösterdiğine dikkat çekti. Veremde ilk tedavinin dispanserler- de, kronik durumlarda ise uzmanlaşmış merkezlerde yapılması gerektiğini vur- gulayan Koçoğlu, kongrede veremle ilgili Ankara. lstanbul ve Izmir'de uz- manlaşmış merkezler kurulmasına ka- rar verildiğini de açıkladı. Hastalar ilaçlanru düzenli kullan- madıklan için veremin kronikleştiğini, bunun önlenmesi için ilaçlann Dünya Sağlık Örgütü'nün de önerdiği gibi, "doğrudan gözetim ahmda" kullanımı- nın sağlanmasını ısteyen Koçoğlu, kong- rede dıspanser ve göğüs hastaneleri he- kimlerine periyodik olarak veremle il- gili kurslar düzenlenmesi karan alm- dığını da belirtti. Verem Savaş Demeği Başkanı Prof. Dr. Ferit Koçoğlu, dünyadaheryıl 8 mil- yon insanın vereme yakalandığına ve bunlardan 3 milyonunun öldüğüne dik- kat çekerek şöyle konuştu: "Veremden korkulması gerekir. Biz millet olarak 1970'li yıllania >apüğı- ma mücadeleiledünyaya örnekobnuş- tuk. Artık vetkili birinüerin gevşemesi ileverem mikrobu taşıyan hastalanmt- zm sayısı arttı. Sağlık Bakanlığı yapü- ğı hizmetleri yeteri kadar vatandaşa anlatamıyor. Önceki vıllarda veremli hastalarVerem Savaşdispanserlerinde tedavi edilirdi ve hasta savısı ile hasta- hgınbo\utlanbelirlenirdLArtıkbusis- tem, yerini ücretli muayenelere bıra- kmca ne SSK'de ne de başka hastane- lerdeveremli hasta tespit edilse bile dis- panserlere bUdirilmivor. Doktorilacuıı yazıyorve eczanelerden ilaçlar alııuyor. ÖzeDikle antibrvotik dedigimiz ilaçlar mikrobun dirençliolmasını sagbyor. Bu nedenleAvnıpa ülkelerinde olduğu gi- bi "antibiyotık " vedirençgeüştiren ben- zeri ilaçlann yeşü \a da kırnuzı reçete ile saülması gerekir. Sıtma ilaçlan na- sıl devletin tekeünde ise bumarda öyle olabifir." "Ciddiye aJınmah^ "Veremden korkmaym'' şeklindeki açıklamalan talihsizlik olarak değerlen- diren Prof. Ferit Koçoğlu, veremden başka hiçbir hastalığın tek başına in- sanı öldürecek mikrop taşımadığına, Türkiye'de 60 milyon insandan 15 mil- yonunun bu mikrobu taşıdığına ve her mikrobun da firsat bulduğunda bir bom- ba gibi patlayarak çevTeye tükürükler- le ölüm saçtığma dikkat çekti. Verem Savaş dispanserlerinde hizmet ve ilaçlann ücretsiz olarak sağlandığı- m, hasta ve yakınlannın sürekJi göze- tim altında tutulduğunu kaydeden Ko- çoğlu, Sağlık Bakanlığı bütçesindeki ar- tışa rağmen veremle mücadele için ay- nlan oranın genel bütçenin yüzde 1.66'sına kadar düştüğunü açıkladı. Halen Londra St. Bartholomew's Hospital'da göğüs hastalıklan uzmanı olan bir doktorun da "Primer ve Sekon- der MDR TB" tanısı ile tedavi gördü- ğünü belirten Koçoğlu, bu doktorun bir mektup yazarak Türkiye'de veremin ciddiye alınmadığmdan yakındığmı söyledi. Yaz çılgınlığı bitti, Bodrum artık Bodrumlulann... Sonbaharyalnızlığı MERtHAK BODRUM-Boşsokakla- nnda serin bir esintinin sü- rüklediği yapraklarla bir baş- ka sonbahardır Bodrum. Mevsim her şey olur. Bun- dan ötürü birilerinin dudak- lanndan "Birşişeşarapvebir ılık rüzgâr. mutluluğum. Bodrum'da bir akşam.yakı- nında>ız sflnsuziuğun" şar- kısırun melodileri dökülür. Çünkü yaz çılgınlığı kovul- muştur. Bodrum'da sokaklar yal- nız. Marinanın hemen orta- sındaki alanda ıkı kafede öğ- le saatlerini geçirenler bile yalnızlığın bir parçası san- ki. Güneş, bulutlann arasın- dan sıynlıp cömertliğini ser- giliyor, yaz yorgunu gulet- ler Bodrum Marinası'nda birbirine sanlmış. derin bir uykudalar. Analan deniz, beşiği sallıyor, onlar uyur gibiler. Dalgakıranın üzerinde genç-yaşlı çiftler tur atıyor. el ele, sarmaş dolaş. Ege'nin tuzlu zerrecikleri parça par- ça yüzlere düşüyor, "Iki âşık bile birbirini unutur Bod- rum 'da. Bodrum'dan başka bir şey düşünülmez Bod- rum'da" şarkısını akla getir- menin zamanı değil bu me\- simde. Güneş sıyınyor kendisini; kovalamacaoynadığı bulut- lardan, ışıklannı özgürce gönderiyor. Ağaçlann üze- rindeki yapraklann rengi de- ğişiyor sanki, dağlann ardından ken- disini saklamaya giderken güneş, ken- te ayn bir rerik gönderiyor. Tepele- rindeki beyaz lekeler kızanyor. Ya- şam tiyatrosunda günlük rolünü ta- mamlarken güneş, sahneden çekili- yor. Marinanın gecesi elbet farklıdır başka gecelerden. Guletlerin ışıklan tek tek yanıyor. Deniz, yavrusunu he- men uyutmak isteyen anne gibi, da- ha sert sallamaya başlıyor tekneleri. Oysa uyuma vakti değil ki. Ege'nin muzüderi Gece ve barlar sokağı... Yazın her metrede farklı bir müzi- ğin kulaklan zorladığı Bodrum'da şimdi Ege'nin müzikleri yankılanı- Bodrum sessiz bugünlerde. Dalgakıranın üzerinde genç-yaşlı çiftler tur anyor, el ele, sarmaş dolaş. Yaz yorgunu guletter Ege beşiğinde sallanıp duruyor. yor. Yankılanıyor. ama rahatsız etmi- yor, yürekleri kopartıp karşı kıyılara götürüyor. Sönük ışıklı birbardan Me- lineMercouri'nin "Love>x)ubjıvetur- ned into a double-edged knife" şarkı- sı kulaklann pasını siliyor. Sokakta, gecenin ilerleyen saatle- rinde rüzgâr, ağaçlara egemenliğini göstermek istercesine hırçınlaşıyor. Oysa ağaçlann dırenişi bir başka. Ikı- sinin güç gösterisi kimi zaman yu- muşak bir melodiye, kimi zaman da homurtuya dönüşüyor. Savaş Nur'un Adıbar'ı... Bodrum genelindeki sessızlik. yerini barlar so- kağında zaman zaman yeri yerinden oynatan müziğe bırakıyor. Ama ma- salan dolduranlar, sanki etraflanna bir zırh çekmiş gibiler. Bodrumlu halkla ilişkıler yöneti- cisi Günsefa'Budak, *ArtıkBodrum'un tadını çıkarma zamanı gekti" dıyor ve eklıyor: "Bodrum, arokBodrumlulara kal- dı_." Pekı. Bodrumlu bundan mutlu mu? Savaş, mutlu olmayanlardan. Barlarar- tık eskisi gibi hareketli değil... Zaman hızla akıyor barlar sokağın- da... Karanlık gıderek artıyor, sönük ışıklar gıtgıde karanyor. Gece yansın- dan çok sonra Bodrum'un sokaklan bomboş... Turistler çoktan otellerine çekilmiş. Bodrum'da sonbaharkendi- sini ıyice hissertiriyor gecenin ilerle- yen saatlerinde... Budak'ın dediğı gibi, Bodrum ar- tık Bodrumlulara kalmış... 77 YAŞEVDAKİASTRONOT UZAYDA DİNLENME SÜREStVCE OYXAD1 John Glemı çocuklar gibi şen VVASHINGTON (AA) - 36 yıl son- ra ve 77 yaşında Discovery Uzay Me- kiği ile 'yeniden' uzaya giden John Glenn, astronotlann dinlencesine ay- nlan 7.5 saatini "bir çocuk gibi oyun oynayarak" geçırdi. Discovery ekibi, uzay yolculuğunun yan noktasma yaklaşırken. yoğun ça- lışan astronotlann bıtkin düşmemele- ri için 7.5 saat dinlenme süresi veril- DISCOVERY GÜNEŞ'İ ÎNCELİYOR- 1 Kasım'da uzay mekiği Disco- very'den uza> boşluğuna bırakıian Spartan 201-05 uydusu Güneş'le ilgili araştırmalanna başladı. Birkaç gün süreyle u/a>da kaiacak olan u\du. Gü- neş koronası ve Güneş etranndaki fırtınalarla ilgili bilgi topla> acak. Elde edi- len bilgilerin, giineşin dünya ü/erindeki etkileri konusunda >eni veriler orta- ya çıkarması bekleniyor. Fotoğrann sol \anında uza\ mekiği Discovery, sağ- da ise Kanada yapunı uzaktan kumanda sistemi görülüyor. (RtUTERS) di. Astronot-Senatör John Glenn. ba- şının üzerinde boşlukta hareket ede- rek su damlalanyla çeşitli oyunlaroy- nadı. Yeryüzünden 560 küometre uzak- lıktaki bir yörüngede bulunan Disco- very Uzay Mekiği'nden ailesi ile de konuşan John Glenn, 55 yılhk eşi An- nie ve çocuklanyla sohbet ederken "Burada her şe>* çok iyi gkfiyor" de- di. Glenn. daha sonra ABC'nin ünlü sunucusu Peter Jennings ile konuştu. NASA yetkilileri, Discovery'de her şeyın planlandığı biçimde ilerlediği- ni belirtti. 77 yaşında yeniden uzaya giden Glenn üzerinde çeşitli tıbbi testlerya- pılıyor. Düzenli olarak kan ve idrar örnekleri veren Glenn'e yine düzen- li olarak amino asitler enjekte edili- yor. Glenn'e yapılan bu testlerle in- san-uzay bağlantısındaki bazı soru- lann yanıtlan aranıyor. Glenn'e dört gün de uyku testleri yapılacak. 36 yıl önce uzaya giden ilk Ameri- kalı astronot unvanına sahip John Glenn, ABDde "birkahraman"ha- line geldi. Glenn'in uzaya dönüşünü Florida'daki Cape Canaveral Üssü'nde dört bine yakın medya mensubu ile on binlerce İcişi izlemişti. DYP'Lİ AKKAN'DAN IŞILAY SAYGIN'A DESTEK 6 Kırca sanab kadına karşı kullamyor'ANKARA (CumhuriyetBürosu)- De- meçleriyle sanatçı Levent Kırca'nın pa- rodısine konu olan Devlet Bakanı Işûay Saygına. TBMM Genel Kurulu'nda DYP'li Ümran Akkan'dan destek geldı. Akkan, "Sanab kadına karşı kullanan ve bu alanda forum yaratmakisteyen kişile- ri şiddetle kınıyorum" dedi. TBMM Genel Kurulu'nda dün, kadın- lara karşı aynmcılığm önlenmesi için ku- rulan komisyonun raporu görüşüldü. Ko- misyon Başkanı Laie Aytaman, kadınla- ra yönelik aynmcılığm giderilmesi için Medeni Yasa'da değişiklik yapılması ge- rektiğini vurgulad:. CHP Grup Başkanvekili Oya Araslı, cinslerarası eşitsizlik, kadınlann eğitımı ve Medeni Yasa'da değişiklık tasansmda- ki eksiklikler gibi konulann raporda yer almasını olumlu bulduklannı söyledi. DSP'li Zerrin Yeniceü cins aynmcılı- guıın giderilmesi için yasal düzenleme- ler yapılmasıru ısterken CHP grubu adı- na konuşan Birgen Keleş, kadınlara kar- şı aynmcılığm yasalardan değil, uygula- maİardan kaynaklandığını kaydetti. DYP'li Akkan, grubu adına yaptıği ko- nuşmadaKırca'yaağıreleştirileryönelt- ti. Kırca'nın Işılay Saygın ile ilgili paro- dısını eleştiren Akkan, "Sanan kadına karşı kullanan ve bu alanda forum yarat- mak isteyen kişüeri şiddetle kınıyorum" dedi. Devlet Bakanı Saygın da konuşmasın- da, kadınlara karşı her türlü aynmcılığm önlenmesi sözleşmesindeki çekincenin kaldınlması gereğıne işaret ederek "20. dönem parlamentosu bunu kadınlannu- za armağan etmeli'* dedi. Öte yandan Saygın, evli olduğu halde kendisine evlenme önerisinde bulunan Adıyaman GazetecilerCemiyeti Başka- nı Ragıp Ersoj'la da mahkemede hesap- laşma karan aldı. Saygın, Ersoy hakkm- da 3 milyar lirauk manevi tazmınat davası açn. Felsefe Kuruı Orta Asyalı felsefecile Ankara'da METtV HAKYERİ Türkiye Felsefe Kurumu'nca düzenlenen "Orta Asya Cumhuriyetlerinde Felsı Eğitimi ve Araştırmalar semineri yann Ankara'da başhyor. Iki gün sürecek seminer Alman Küifür Merkezi Konferans Salonu'nda saat 9.30-17.3 arastnda gerçekleştirilecek Seminere katılarak bildiri sunacak felsefeciler şöyle: Türkmenistan'dan Prof. Dı Aya Karlieva ve Prof. Dr. Akmurat Yaylanov, Kırgazistan 'dan Prof. Dr. Umut Asanova. Prof. Dr. Osman A. Toguzkov, Gulnara Almambetova vı Vilademir Korotenko, Moğalıstan'dan Prof. Dr. D Dashpurev ve Prof. Dr. Davagdorj, Kazakistan'dar Prof. Agyn Kasimyanov, Prof. Dr Abdulmalek Nyssanbayev ve Prof. G. Bektassova, Özbekistan'daı Prof. Dr Said Sennuhammedov ve Prof. Dr Abdulhafiz Jalalov. 'EQ' konferansı lstanbul Haber Servisi - Time Manager Internationa fTMI) tarafından düzenlenen "fşletmelerde İnsan Boyutu: Duygusal Zekâ" konulu konferans, Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'nda yapıldı. Konferansa konuşmacı olarak katılan ve dünyadaki 8 kalite grubundan biri kabul edilen Claus Moller, katılımcılara "duygusal zekâ (EQ)", "EQ'nun başanya etkisi" ve "EQ'nun nasıl geliştirileceği" konulannda bilgi verdi. SÖYLEŞt ATTİLÂ İLHAN 'Nöbet Değiştirme' Valsi!.. 3O'lu yıllann mahalle kahvelerinde, siyaset konu- şuldu mu; Ingittere, 'kalleş', Fransa, 'ahlâkdüş- /tünü'sayılırdı; 'Soyyetler'/ec/osfıyz'ama, 'Alaman- ya gibisi yok. 1 ': 'mütefennin millet!' yâni fende ileri- ye gitmiş ülke! Aşağılanan iki ülkenin, o dönemde nasılsa ayakta kalabilmiş, iki 'demokrasi'; övülenlerin hızlı 'totaliter' ülkelerolduğuna, dikkatinizi çekmeli mryim? Bilirmi- siniz ki Ahmet Hamdi Bey'in iktisat kitaplan, 'Ikti- sadî Devletçilik' başlığı altında toplanmıştır; ve ikin- ci kitabının ilk bolümü, 'Ferdî (bireysel) İktisat Reji- mi'nin 'sonunu' ilân eder çünkü onagöre, artık "fert- leriktisadı'ndan, millet iktisadı'na geçilmektediri". 'Resmîtarih' erken cumhuriyet dönemindeki ikti- sadî ve siyasî 'dalgalanmalan', düpedüz es geçiyor: gerçekte, siyaset dışına rtilmiş, ya da itilmek is- tenilen cumhurbaşkanı ile, cumhuriyeti 'örgütle- yen' başvekil, partisi ve ekibi, aynı fikirde ve yol- da değildirler: ortak olduklan tek şey, 'Uberalliği' red- dettikleri, 'devletçi' olduklandır ama, 'devletçiliğin' mahiyeti ve cinsinde rivayet muhtelif görünür göze ilk çarpan, "Fırka Kâtib-i Umumisi Recep (Peker) Bey'le, 'Fırka Reis Vekili Ismet Paşa'nın; kısmen Sovyet, kısmen Nazi 'totalitarizmi'nden etkilenerek; ekonomiyi Yürütme'nin (lcrâ'nın, ya da Bürokra- si'nin), dolaysız denetimıne veren bir 'devletçiliği' savunmalanydı! Uygulamalan da, öyle. Buna mukâbil Gâzi'nin, daha 'sivil', -burjuva ya da işçi- daha halktan yana, bir 'devletçilik' aradığı his- sediliyor: 'Solcu Kemalistler'in Kadro Hareke- ti'ne arka çıkması da, 'üman'cı Hamdi Bey'in, ra- por ve lâyihalannı ciddiye alıp, üç ay yanında dolaş- tırması da, besbelli bu arayışın sonucu! Bir başka so- nucu daha görülüyor Recep (Peker) Bey başta ol- mak üzere, 'faşizan devletçilik' yandaşlannın; başlı- ca rakip saydıklan her iki hareketi de, Gâzi'den uzak- laştırmak için, ellerinden geleni arkalanna koymama- lan! '40 Karanlığı' gerçeği de, 'Karma Ekonomi' dev- letçiliğinin, zamanla yozlaşıp, 'oligarşiye' dönüşme- si de; ancak 10. Yıl dolarken yaşanmış bu konjonk- tür bilinirse, daha iyi kavranabilir. Ahmet Hamdi Bey nasıl da anlatıyor, bakar mısı- nız?... İlk ravund burjuvazl'nin, ama... ((-4 932 senesi, 'Inkılâp tarihi' bakımından, ba- I zı mühim cereyan ve hâdiselerle doludur. Açık olarak iki cephe teşekkül etmiş ve çarpış- maya başlamıştr himâyeler sâyesinde canla- nan yeni sanayiciler ve yeni 'burjuvazi' bir taraf- ta; devletin kuvvetlenmesi nispetinde kuvvetle- nen, 'memur sınıfı', diğer tarafta! Bunlardan bi- rincisi, İş Bankası etrafında toplanmış; ikincisi de Hükümet ve Mecliste hâkim olmaya başlamış- tr. İş Bankası, Gâzi'nin himâyesinde! Gâzi işin, zenginliğin çoğalmasını istryor. Bunun yapacağı fenalıklar üzerinde durmuş değil. ikinci temayül ise daha çok Ismet Paşa tarafından himaye gö- rüyor...'1 ÇAtatürk'le ÜçAy', s. 161. lstanbul. 1945) Teşhis ve tespit, acaba şöyle özetlenebilir mi? Gâ- zi, biryerde Keynes'çi ve Duverger'ye yakın biryö- netim tasanmındadır; oysa Ismet Paşa/ Recep Pe- ker ve takımı, Italyan ve Alman 'totaliteriiğinden' mülhem 'faşizan' (Rosenberg'ci mi?) bir 'yönetim' istiyor. Ahmet Hamdi Bey demiştir ki: "... 1932 senesinde Işbank'çılarla hükümetçi- lerin, gizli ve açık çarpışmalannın şiddetlendiği- ni görüyoruz. Hükümetler (Ismet Paşa) Meclis'te, Bütçe Müzakereleri ve Teşkilât Kanunlan vesi- lesiyle, az çok serbest işleyen Devlet iktisâdi Te- şekkülleri'nin (KlT'ler) bütün selâhiyetJerini da- raltmakta ve her işe el atmaktadıriar. Eninde so- nunda, bu işletmelerin, bütün hak ve selâhryet- leri alınarak, 'Tapu idareleri' haline konulmasını intâc eden (sonucuna varan), 'Idari Devletçiliğin ve Hükümetçiliğin' kat'i galebesini hazıriayan fa- aliyetier, o tarihlerde başlamışt..." (Aynı eser, s. 162) Aslındaçatışma, diyalektikbirçelişkinin gereği: Vn- kılâb'ın, 'Ulusal demokratik devhm'e arka çıksın di- ye palazlandırmak istediği 'Burjuvazi', 'malı götüriı- yor'\ bu da, inkılâbı, 'Hâkimiyet\e değil, 'iktidar'\aöz- deşleştiren 'Fırka ve Hükümet Bürokrasisi'nin, tep- kisine neden oluyor. 'Erken' cumhuriyet döneminde, mücadelenin ilk ravundunu, -Gâzi'ye, bir sene ıçin- de Recep Peker'i ve Ismet Paşa'yı görevden alma- sına rağmen- 'Bürokrasi' kazanacaktır; sonra kimin ağır bastığını anlamak için, aynı çatışmanın sonraki sonuçlanna bakınız: 'serbestseçim hükümetleri'yle, 'askenmüdahalelerin' arasındaki 'Nöbet Değiştirme Valsi'l. Piyasada 'koruma ve kollama'l.. Ahmet Hamdi Başar aradaki 'ikiliğin' neden meydana geldığini, eserinde şöyle irdelemişti: "... hükümetlere bu galebeyi temin eden âmil- lerin başında, o zaman 'Idarî Devlet'in (Bürokra- si'nin) karşısında 'IktisâdT Devlet'i temsil eden Iş- bank'çılann, şahıs himâyesinde ('kollama'demek istiyor) biraz ileri gitmiş bulunmalan sebep ol- muştu; bilhassa yüksek maaşlaıia derhal iş bu- lan gençlerin gördüğü himâyeler; hükümet me- murlan muhitinde ve Orduda geniş tepkiler ya- ratmaktaydı. Piyasada ve iş sahasmda ise, bazı nüfuzlu insanlar, ekseriye gayr-ı Türk müteşeb- bislere siper olarak ('komprador', Lövanten' ve 'mason' dümenlerini anlamalı) sanayi ve iş saha- sında birdenbire büyük kazançlar elde etmekte idiler. Bu nüfuz yüzünden de, bu kabil teşebbüs- ler, gerek Gümrük ve gerek devlet himâyelerin- den, emin şekilde faydalanmakta idi..." (Aynı eser, s. 162) Biraz hayal gücü sahibi herkes, son cümlelerle an- latılan olaylann; günümüzde, on binlerce kat büyü- tülmüşünü yaşadığımız olaylardan farksız olduğunu, kolayca görebilin 'sera'Burjuvazisi, bütün 'pislikle- riyle' dünyaya geliyordu; ne var ki onu durdurmanın yolu, Bürokrasi'nin baskısıyla mümkün olamazdı: 'üman'cı Hamdi Bey'in önerdiği gibi, çok daha 'si- vil', belki 'kooperatif'ç't; ya da 'Kadrocular'ın -belki Gâzi'den, belki Sultan Galiyef'ten esmlenerek- öner- diği gibi, çok daha 'inkılâpçı', çok daha 'halkçı' bir 'Devletçilik'le, yâni birSa'y Misâk-ı Millîsi' ile, bel- ki! Cumhuriyet'in 10. Yıldönümünde, gerçekte, ihtilâl ve Inkılâb'ın içine iotaliteriik' virüsü çok- tan girmişti. http:// www. prizma.net tr/ AILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle