Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 1998 PAZARTESİ
HABERLER
lürkiye'de
hâkimiyet varr
• İstanbul Haber Servisi -
Eski Adalet Bakanı, FP
Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan, Yönetici Iktisatçı
Mali Müşavirler Derneği'nin
(YİMDER) dün Akgün
Otel'de düzenlediğı "İnsan
Haklannm Dünü ve
Bugünü" konulu toplantıya
katıldı. Toplantıda konuşan
Kazan, Türkiye'de
"Demokrasi perdesi altında
totaliter, oligarşik bir
hâkimiyet" olduğunu öne
sürdü.
Cezaevinde açlık
grevi
• ERZLRUM(AA)-
Erzurum E Tipı
Cezaevi'nde, 350 siyasi
suçlunun dönüşümlü açlık
grevi 2 haftadır sürerken, 56
tutuklu ve hükümlü süresiz
açlık grevi başlattı. Cezaevı
Savcısı Numan Eroğlu,
"sudan gerekçelerle açlık
grevine giden tutuklu ve
hükümlülerin, geçmişte
olduğu gibi bugün de
dışanda birtakım kişilerce
yönlendirildiklerini"
söyleyerek. bunlann asıl
amaçlannın bu tür
eylemlerle kendilerini
gündemde tutmak olduğunu
kaydetti. Öte yandan
cezaevindekı gelişmeleri
izlemek, yetkililer ile tutuklu
ve hükümlülerle görüşmek
üzere üç kişilik İHD heyeti
önceki gün Erzurum'a geldi.
Aksu toprağa
verildi
• MERStN (Cumhuriyet) -
Adana-Ankara seferini
yapan THY uçağını kaçıran
ve özel timin düzenlediği
operasyonda öldürülen Erdal
Aksu'nun cenazesi önceki
gece yansı Mersin'de
toprağa verildi. Cenazenin
toprağa verilmesı sırasında
yalnızca ailesi, gazeteciler
ve polisler hazır bulundu.
Polisler ile gazetecılerin de
bulunduğu toprağa verme
ışlemi sırasında kızlanna
sanlan 61 yaşındaki Sultan
Aksu "Ağabeyinizi böyle mi
karşılayacaktık" dıyerek
sinir krizi geçirirken Dicle
Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nde okuyan Arzu
Aksu tepkismi "'Türkiye
kurtuldu" sözleriyle dile
getirdi.
TVIuhabbet
fedaileri'
• ANKARA(ANKA)-
FP si>asete, "Muhabbet
Fedailıği" adıyla yeni bir
kavTam daha kazandırdı. FP
yönetimi "Seçime Hazırlık"
adıyla hazırladığı
kitapçığıyla partililerden
seçmeni kazanırken
"muhabbet fedaisi" gibi
davranmalannı istedi.
Kapatılan RP'deki
meyhaneleri ziyaret görevini
de üstlenecek olan FP'nin
muhabbet fedaileri;
sempatik. temiz giyimli,
düzgün tıraşlı ve
ayakkabılan sürekli boyalı
olacak. tebessüm edecekler,
fanatik görünmeyecekler.
"Ceza Kanunu'na
engel
• AMCARA(AA)-
Atatürk'ün talimatıyla ilk
Müslüman Türk kadın
sanatçısı Bedia Muvahhit'in
sahneye çıktığı "Ceza
Kanunu' adlı oyun,
Cumhuriyetin 75.
yıldönûmü dolayısıyla
sahnelendiği Izrnir Devlet
Tıyatrosu'nda tartışmaya
neden oldu. Tiyatro Müdürü
Önder Alkım, yönetmen
Leyla Teeer'in Atatürk'ün
bu uvgulamasının önemini
vurgulamak için oyuna
eklediği görüntülü
bölümlerin kaldınlmasını
istedi. Tecer, oyunun bu
haliyle sahnelendiği ilk
gûnden itibaren seyirciden
büyük alkış aldığmı
anlatarak "Oyun, yönetimin
ve seyircinin desteğiyle
yapıldığı gibi oynanmaya
devam edecek" dedi. Alkım
ise "Bu, tiyatronun içişlerini
ilgilendiren bir konu"
yorumunu yaptı.
DBP il kongresi
• İstanbul Haber Servisi -
Demokrasi ve Banş Partisi
(DBP) tstanbul 11 2. Olağan
Kongresi, dün Muammer
Karaca Tiyatrosu'nda
yapıldı. DBP Genel Başkanı
Refik Karakoç'un da
katıldıgı ve 375 delegenin oy
kullandığı kongrede PM
Cyesı Mustafa Aytaş (45), İl
fiastanhğı'na seçıldi.
DBPnın olağan genel
kongresi ise 6 Aralık
örihınde Selim Sırn Tarcan
Salonu'nda
gerçekleştirilecek.
Sadun Aren Hen '3. YoV tartışmalarına 'sosyalistbakış'
'Dünyadaki olumsuzluklann
ana nedeni kapitalizmdir'IŞIKKANSL
ANKARA - Eskı Birleşik
Sosyalist Parti Genel Başkanı
Prof. Sadun Aren, son günlerde
dünyada ve Türkiye'deki
bunalımdan çıkış için öne
sürülen "3. Yol" tartışmalanna
"sosyalist bakış" açısı getirdi.
Dünyadaki olumsuzluklann
ana nedeninin kapitalizm
olduğunu kaydeden Aren,
sosyalizme giden yolun "her
alanda yönetime katılma" ile
olacağını dile getirdi. Aren
u
Yönetime katıtmanın koşulu,
eğitim ve bilinçlendirmeyle,
çalışan insanlaruı düzeyinin
yükselmesidir. Eşit olmanın
koşulu, eşit olmaktır. Siz eşit
değilseniz, size bağış şeklinde
eşitlik verilemez. Verilse bile
faydası yoktur" dedi.
Dünya ve Türkiye'de
ekonomik, sosyal ve siyasal
alanda yaşanan
olumsuzluklann boyutlanarak
"bunakma" dönüştüğüne
değinen Aren, böylesi bir
aşamada insanlığın "yeni bir
yol, sistem" arayışına
yöneldiklerini ifade etti. Sadun
Aren. yeni yol ya da sistem
aranırken iki ana temanın göz
önüne alınması gerektiğini
belirterek şu görüşlere yer
verdi:
"Öncelikle, yeni düzenin
sömürüyü ortadan kaldırması
gerektiğinden hareket
edilnıelidir. Bugün içinde
bulundugumuz iç-dış bütün
olumsuzluklann izini
siirerseniz. altında sömürii
yatar. Yani insanlar. ülke içinde
>-a da dışında dünya
nimetlerinin paylaşılmasındaki
çekişmeler dolayısıy la, payını
arftırabilmek için kötü yollara
sapabilmektedir. Bu açıdan
bakılırsa. bir kere kurulacak
yeni düzenin mutlaka
sömürmü ortadan kaldırmayı
amaçlaması lazun. Sömürü
düzeni kapitalizmdir ve
kapitalizmin her biçimi
sömürüyü içerir. tngiltere
Başbakanı Tony Blair gibi bir
biçimde ifade etmek ya da '3.
Yol" diye bir yol bulmak,
kapitaUzme dokunmadan,
onun üzerinde birtakım
rötuşlar \apmak münıkündür,
ama bütün bu çabalar
kapitalizmin özünü de
sömürüyü de değiştinnez.
Onun için ben, iki yol bilirim
dünya için, ülkeler için. Birisi
sos\ alizmdir. ikincisi
kapitalizm. Ben sosyafizmle
buiikte olanlann yanındayım."
t
Asıl suçlu kapitalizmdir'
Bugünkü düzen eleştirilirken
kapitalizmin bazı
görüntülerinin. örneğin serbest
piyasa mekanizmasının
eleştirilmesinin yanlış
olduğunu dile getiren Aren,
küreselleşme için geliştirilen
suçlamalann da aynı yanlışhğa
düştüğünü savundu. Aren şöyle
konuştu:
"Olumsuzluklann kaynağı
olarak küreselleşme de
gösterilmek istenmektedir.
Küreselleşmenin eleştirilecek
birçok yanı vardır. ama
hikâyemizdeki kötü adam o da
değUdir. Bugünkü
küreselleşme, kabaca piyasa
mekanizmasının genişlemesi
demek. Kapitalizm olmasa,
insanlann, dünya
kaynaklanmn bir araya gelmesi
kötü bir şey değUdir ki. Onu
kötü yapan, asıl suçlu,
toplumsal sermayenin bazı
insanlar tarafindan kâr
amacıyla kullamlması demek
olan kapitalizmdir. Kapitalizm
gelişmiş, kâr hadleri artmış, çok
büyük paralar kazanılmaya
başlanmış. bazı insanlar
buradan aldığı payları
arttırarak aşm
zenginleşmişlerdir. Aşın
zenginlik. güç demektir.
İnsanlar aşın zenginlikle.
ekonomi dtşı konularda da
topluma egemen olmayı,
tahakküm etmeyi isterler.
Onun için kapitalizm.
her tüıiii kötülüğün
kaynağıdır."
Aren, yeni bir düzen ararken
bu sistemin "banşçı" yollarla
gerçekleştirilebilmesinin dikkat
edilmesi gereken bir başka
nokta olduğunun altmı çizdi ve
şunlan söyledi:
"Böyle. hiç ulaşılmayacak bir
düzen düşünülmemelidir.
Örneğin, Sovyetler Birliği'ndeki
eski sosyalist düzen \e\a aynı
anlama gelen, ancak zorla
kurulabüecek düzenler
düşünühnemelidir. Bir düzenin
banşçı yolla kunılabilmesi için
dünyanın gelişmelerine ters
olmaması gerekir. Çünkü, ters
olursa zor kullanmak icap eder,
arzu edilmeyen şeyler
yaptırmak ancak zorbalıkla
mümkündür. Sovyetler
Birliği'ndeki deneyimden
sonra, artık o yolları kapatmak
lazun gelir. Sovyetler Birüği
devrim yaparak, sömürünün
kaynağuıın üretun araçlaruun
özel ellerde olması teşhisinden
hareketle bunlan
kamulaştırmış. Üretim
araçlaruun bir çırpıda
kamulaştınlması zonınlu
olarak zorbalığı gerektirir.
Ancak sonraki uygulamada
görülmüştür ki, Sovyetler
Birliği'nde halk kitlesi üretim
araçlannı vönetme olanağına,
yeteneğine sahip olamamışnr.
Bu araçlann yönetimi, imtiyazlı
bir duruıııa gelen, bir başka
egemen sınıf olan bürokratik
bir yönetici zümreye
devrediüniştir. Böylece, yalnız
sömürü ortadan
kaldınlamamakla kalmamış,
aynı zamanda zorla gelindiği
için sosyalizmin demokratik
amaçlan da
gerçeldeştirileınemiştir."
'Sovyetler'den bir yol'
Sömürüyü ortadan kaldırmak
için Sovyetler Birliği'ndeki
deneyimden farklı bir yol
izlenmesini öneren
Aren "O yoL üretim araçlannı
bütünüyle kamulaştırmak
değil. fakat > örıetimini ele
almaya çanşmaktır. Bu. \a\aş
yavaş, tedricen yapılabilecek bir
iştir" dedi. Aren, bu yöntemi
şöjle açıkladı:
"Örneğin, fabrikalarda
çalışanlar. hatta fabrikanm
etrafında oturanlar, o
fabrikanm üretimi ile ügili
insanlar, fabrikanm \ önetimine
katılarak sömürüyü
azaltabilirler. Ekonomi alanı
dışındaki yeıierde de; örneğin
okuilarda, hastanelerde,
sendikalarda, partilerde,
belediyelerde, hatta spor
kulüplerinde, eğlence
'Eşit
olmanın
koşulu
eşitliktir'
• Sosyalizme
giden yol, her
alanda
yönetime
katılma ile
olur.Yönetime
katılmanın
koşulu, eğitim
ve
bilinçlendirme
ile çahşan
insanlann
düzeyinin
yükselmesidir.
Eşit olmanın
koşulu, eşit
olmaktır. Siz
eşit değilseniz,
size bağış
şeklinde eşitlik
verilemez.
Verilse bile
faydası yoktur.
tesislerinde bile insanlar
yönetime katılmalıdır. Ama, bu
katılma çok derin bir katılma
olmayabilir evvela. Bu katılım
arttıkça sömürü de azalır.
Katılım arttıkça mal sahibinin
işlevi azaldığı için kân da azalır.
Nihayet bir gün hiç işlevi
kalmayabilir. o zaman da öbür
çalışanlar gibi bir insan haline
dönüşür."
Aren. insanlann düşünce,
beceri düzeyleri yükseldikçe
sömürülmelerinin güçleşeceği
savını ileri sürdü ve yönetime
katılarak sömürüye son
vermede eğitimin önemine
şöyle değindi:
"Yönetime kaOhnanm koşulu,
çahşan insanlann düzeyinin
yükselmesidir. Eşit oünaıun
koşulu, eşit olmaktır. Siz eşit
değilseniz, size bağış şeklinde
eşitlik verilemez. Verilse bile
faydası yoktur. Çok cahil bir
insana 'Sen benimle eşitsin'
deseniz de, o sizin emrinizde
kahr. Bu e>rensel bir gerçektir.
Sömürü>ü ortadan kaldırmak,
cşitliği sağlamak için insanlan
gerçekten eşit yapmaya
uğraşmak lazun."
'Eğitim ve rehber parti'
Sadun Aren, yönetime
katılmak için bilinçli bir eğitim
gerektiğini kaydederken "Bu
eğitim. bilinçlendirme için bir
partiye ihtiyaç >ar. Bu, bir
sosyalist partinin öncülüğünde
demiyorum, rehberüğinde
yürütülebilir. Öncülük ile
rehberlik arasında bir a> ınm
yapmak gerekir. Öncü parti,
kendi iradesini bütün topluma
empoze eden. kendi kafasındaki
kurtuluşa halkı götürmeyi
amaçlayan bir partidir. Rehber
parti ise, kendi düşüncesini
değil, halkın görüşlerini esas
amaç alan partidir" diye
konuştu. Aren, şöyle
devam etti:
"Bu biraz hayal gibi geliyor,
ama devrim yapıp sosyalizmi
kurmaktan daha geçerli bir şey.
Yaşamda bir hedefe varmaktan
çok, o hedefe gidecek yola
çıkmak daha önemlidir.
Çünkü, yine gerçek hayatta
çok defa hedef çok uzaktadır.
BeUd de hiç vanlamayacak bir
hedeftir. Habire gelişmeyi
gerektirir. İnsanlar hedefe
vannaktan çok. hedefe gitmek
ile ömürlerim tüketirler.
Onun için eğer doğru
hedefe götürülecek bir yol
seçilmişse ve o yola girilmişse,
bir toplum o yola girmişse,
artık hedefe vanlmış sayıhr.
Ama daha varmamıştu",
varacağı da yoktur, ama sürekli
ona yaklaşacaktır. Sosyalizme
giden yola girdinizse,
sosyalizme giriştir, sosyalizm
budur. Yoksa her zaman
şehirde oturan ile köyde oturan
arasmda, hastay la sağukiı
arasında, güzel işi olanla kötü
işi olan arasmda fark olacakür.
Yer altında çalışan insana ne
kadar çok ücret verirseniz
verin, bir bahçede ya da büroda
çahşan insanın durumuna
getiremezsiniz onu. Ölçüsü
olmaz bazı şeylerin. Ama
kapitalizm, piyasa
mekanizması yoluyla ölçer
bunu. Örneğin, yönetime
katılma aracılığıyla
gerçekleşecek sosyalizmde de
serbest piyasa işlemeye devam
edebüir."'
Yönetime katılma yoluyla
sosyalizme gitmenin yalnızca
Türkiye için değil, bütün dünya
için geçerli olabileceğini ifade
eden Aren sözlerini şöyle
bitirdi:
"Böylesi bir sistem. dünyanın
akışına uygun bir görüştür.
Kapitalizmin en çok geliştiği
ülkelerde bile yönetime
katılmak yoluyla sosyalizme
gidilecektir. Çünkü, başka çare
bulamayacaklardu-.
Çünkü, kapitalizm tahammül
edilmez bir hale gehniştir.
Bütün dünya bir dayanışma
içine girecektir. O zaman, yalnız
uluslann kendi içinde bir nuzur
olmayacak, uluslararası çıkar
çekişmeleri de ortadan
kalkacakür. Çıkar
çekişmelerinin hepsi
paylaşunla, yani sömürü ile
UgİlidLr. O mesele bir başka
biçimde halledileceği,
kapitalizm ortadan kalkacağı,
dünyanın bütün nimetlerinden
herkes olanağı neyse katılarak
yararlanacağı için böyle bir
paylaşım meselesi
kalmayacaktır. Dünyanın
sosyalizme gitmesinin yolu da
budur. Aksi halde geri kalmış
ülkeler de gerilikten hiçbir
zaman kurtulamayacaklardır.
Hep ezileceklerdir. Halbuki
böyle yönetime katılma yoluyla
ülkeler arasmda da bir eşitlik
sağlanacaktır. Bu tarz
sosyalizmin uluslararası boyutu
da vardır. Hatta rahathkla
diyebiliriz ki, gelişmiş kapitalist
ülkeler olmalanna rağmen bu
ülkelerde yönetime katılma
gittikçe artmaktadır. İşin
mahiyeti gereği böyledir. Daha
gelişmiş insanlan olduğu için
yönetime katüma
gerçekleşmektedirT
Seçtiğini denetleyecek 'Seçmen 2000 Hareketi' kısa sürede 28 kente yayıldı
Sandık başına ör^ütlü seçmen gîdecek
MUĞLA (Cumhnriyet) - Seçimler yak-
laşırken, siyasi partiler gibi seçmenlerde
de hareketlenme başladı. Seçmenin, seç-
tiğini denetleyebilmesi için ilk önce Muğ-
la'da kunılan "MUlervekili lzleme Komite-
si"nin ardmdan, seçmenlerin Türkiye ça-
pında örgütlenebilmesi amacıyla yine ay-
m ildebaşlatılan "Seçmen2000Hareketi",
kısa sürede 28 kente yayıldı. Sekiz ilde
oluşan iletişim noktalanna her gün çok sa-
yıda yurttaşın başvurduğu ve "Şikâyet et-
mekle olmuyor, seçmen olarak biz de ör-
gütlenelim" diyerek çalışmalara katıldık-
lan bildirildi.
Muğla Milletvekillerini lzleme Komite-
si tarafindan gündeme getirilen "Seçmen
2000 Hareketi"nin Muğla merkez sekre-
taryası ile birlikte 7 il merkezinde sekre-
tarya oluşturuldu. "Seçmen 2000 Sekre-
taryalan^nın sözcülüklerine, Muğla"da
Erdinç OzaL İstanbul'da IVletin Karadağ.
lzmir'de tsmail Keleş, Antalya'da Ahmet
Biçer. Kınkkale'de Ömer Taştan, Ordu'da
Fahrettin Gözükan. Manısa'da SülejTnan
Yüksel ve Aydın'da Fettah Mersin seçildı.
Sekretarya tarafindan yapılan açıklama-
da, hangi siyasi görüşten olursa olsun za-
man ayırabilecek herkese, "Seçmen 2000
HareketiB
nin açık olduğu belirtilerek, şöy -
le denildi:
"Seçim sisteminin değiştirilmesi ve halk
iradesinin Meclis'e tam olarak yansunası-
nı amaç edinen Seçmen 2000 Hareketi, bu
amaçla bulunduğu bölgelerde siyasal par-
ülerin yerel örgütlerini ziyaret ederek. seç-
menin sesini partilere iletiyorlar. Seçmen
2000 Hareketi. genel merkezden ada> atan-
masını. tepeden inme ada> laru bölgeye >a-
bancı adaylan seçmen olarak istemedikle-
rini, önseçinıle ada> seçihnesine sıcak bak-
oklannı ancak seçmenin de aday tercihini
mümkün kılacak "tercihli oy sistemi'ne
geçilmesini istediklerini partilere iletiyor-
lar."
Türkiye'de, kuruluş amaçlan ve çahşma
yöntemleri açısından ilk kez ortaya çıkan
bir sh il girişim olan Seçmen 2000 Hare-
ketı'nın, bilinçli seçmeni oluşturmak için
"Seçmen koyun değildir" ve "Arükyeter,
istediğimiziseçmekistiyoruz'' sloganlany-
la çalışmalanna devam edeceği vurgula-
nan açıklamada, "Aday araştırması" ko-
nusunda da şu görüşlere yer verildi:
"Seçmen 2000 Hareketi'nin bir başka
amacı da aday araştırması (ADAR). Bu ko-
nuda da yerel siyasi partiler bilgilendirili-
yor. Aday araştırmasının nasıl vapılaeaği,
kimlik bilgileri,özgeçmiş incelemesi, mah-
kemelerce verilmiş hükümlülük durumla-
n, maf\a ilişkili ada> tespiti ve miUctsekili
seçilme yeterüliğindeki maddelere uyumu
gibi konular aynntılı olarak açıklamyor.
Aynca milletvekili adaylan vebelediye baş-
kan adaylarmdan'mal bildirimi' ni kamu-
oyuna açıklaması için yapüacak çağn ve
mal bildiriminin aynntılan konusunda da
bilgi verüiyor."
Açıklamada, Seçmen 2000 Hareketi'ne
katılmak isteyerüerin başvurabilecekleri
telefon ve faks numaralan da şöyle kay-
dedildi:
Muğla tel: 252-212 35 24, faks: 214 17
87, istanbul tel: 212- 293 08 20 faks: 245
08 45; İzmir tel: 232-369 45 70 faks: 369
45 70; Antalyatel: 242- 344 86 62; Kmk-
kale tel: 318- 225 29 63, faks: 224 70 31;
Ordutei: 452-21240 19, faks: 225 37 39;
Manisa tel: 236- 713 25 02, faks: 715 01
33; Aydm tel: 256- 214 58 58, faks: 225
58 33..
BtZBtZE...
ERDAL ATABEK
Cumhıriyet Değerleri(V)...
KONUM (STATÜ) DEĞERLERl, birtoplumun birey-
lerini etkileyen çok önemli bir değer alanıdır. İnsanın
'toplumsal konumu' bulunduğu yerin, sahip olduğu
etkinin, çevresinde ulaştığı alan genişliğinin, yaptığı
etkinin olumlu ya da olumsuz oluşunun, oraya gelir-
ken hangi yollarla geldiğinin, tutariı bir geçmişin, tu-
tariı olacak bir gelecegin toplam değerleridir.
İnsanlar bu değere sahip olabilmek için yaşam çiz-
gilerine dikkat ederier, önem verirler, olumlu etkileri-
nin artmasını, yayılmasını, sürmesini isterter.
Cumhuriyet'in 'konum değerieri' nelerdi, bugün
bu değerler nasıl bir deâişim gösterdi?
- DEVLET, KAMU GOREVLERİ, KAMUSAL YA-
RARLILIK:
Cumhuriyet'in çok önemli 'konum değerleri' ara-
sında önemli bir yer tutardı. 'Devlet hizmetinde ol-
mak', 'devlet görevi yapmak' önde gelen bir değer
taşırdı. 'Bir başkasının hizmetinde çaltşmak' demek
olan özel kuruluşlarda çalışmak daha çok ücret al-
mak, ancak daha az konum değerine razı olmak de-
mekti. Asker ve sivil devlet hizmetleri yüksek konum
değerleri demekti. Çocukluğumuz subay olmak ve
general olmak (paşa sözcüğünü kullanmazdık) ha-
yalleriyle süslenirdi. 23 Nisan günlerinde kaymaka-
mın masasına oturduğumuz zaman kendimizi ülke-
nin sahibi olarak görürdük.
Günümüzde bu değerterin büyük ölçüde tahrip
edildiğini görüyoruz. 'Devlet' kavramı, devletin içine
düşürüldüğü gerçekten acı durum nedeniyle çok yıp-
ranmış duruma gelmiştir. 'Devlet yetkilileri' kendile-
rinin, yakınlannın, çevresindekilerin çıkariannı sağla-
manın peşine düşmüş, bu yetkilere sahip olmak 'kü-
pünü doldurma'nın eşanlamında kullanılır olmuştur.
Günümüzde yüksek 'konum değerieri'n koruyan tek
kurum 'Türk Silahlı Kuvvetleri'd'tr. Yapılan anketler-
de 'en güvenilir kurum' olarak en yüksek puanı al-
masının nedeni de budur. Silahlı Kuvvetlerde zaman
zaman hırpalanmasına karşın kendini koruyabilen
tek kurum olmuştur.
'Kamu görevleri', artık düşük ücretlere razı olan ya
da olmak zorunda kalan, başka bir iş yapma gücü
olmayan, niteliği yükselemeyen memuriarla işçilerin
bannağı durumuna getirilmiştir. Kamu hizmetlerinde-
ki idealist, çalışkan, güç koşullarda çalışıp hizmet
vermek isteyen görevliler politik tutumlaıîa bezdiri-
lerek görevden kaçınlmaktadır. Kamu hizmetinde ça-
lışanlann durumuna getirilmesi gereken sosyal-eko-
nomik iyileştirmeler yerine Özal anlayışı 'benim me-
murum işini bilir' diyerek rüşveti önenmektedir. Rüş-
vet, bulunduğu görevi kultanarak çıkar sağlamak nor-
mal çalışmalar olarak görülmektedir.
'Kamusal yarariılık' tümüyle yerini 'kişisel çıkarcı-
lık' ilkesine bırakmıştır. Bunlan yapmayan kamu gö-
revlileri 'kendini aptal, aciz, yapması gerekenleri ya-
pamayan kişiler' olarak görmektedirler. Dürüstlük,
namuslu olmak, ahmaklıkla eşanlamlı duruma geti-
rilmiştir.
Cumhuriyet'in konum değerieri bütünüyle tahrip
edilmiştir.
- DÜRÜSTLÜKLE KAZANMAK, KENDİ EMEĞİY-
LE KAZANMAK:
Bunlar 'Cumhuriyet değeheri'dir. Bu kazançlaria
elde edilen olanaklar her zaman 'değer taşımışlar-
dır'. Ancak bunlardan da önemli olan Cumhuriyet de-
ğeıi, konum olarak 'kültürlü olmak', 'kitaplık sahibi
olmak', 'kitap okuru olmak', 'dünyadan haberii ol-
mak', kısaca 'bilinçli olmak' değerine olağanüstü bir
konum değeri vermiştir.
Büyük para ve mal sahibi olmak her zaman kuş-
kuyla karşılanmış, sosyal değer alanında ödüllendi-
rilmemiştir. Onun için de kısa zamanda para kaza-
narak toplumun gözüne batanlar kültür hizmetlerine
para yatırarak, kültürlü, konum değeri yüksek kişiler-
ie yakınlık kurarak bu değerterin bir ucundan tutma-
ya çaba harcamışlardır.
Günümüzde bu değerler de ortadan kaldınlmış,
para ve mal, nasıl kazanıldığına bakılmaksızın 'ko-
num değeri' kazanmışlardır. Bunda da Özal felsefe-
sinin, 'ben zengini severim' ideolojisinin önemi çok
büyüktür.
12 Eylül'ün en büyük suçlanndan birisi de bu de-
ğer değişimine olanak vermesidir. 12 Eylül'ün asker
ve sivil mimarian Cumhuriyet değerierinin tahrip edil-
mesine, onlann yok edilmesine, onların yerine sah-
te değerlerin, yoz değerierin gerçekte değersizliğin
geçmesine neden olmuşlardır. Aslında kendi yazgı-
sına sahip birtoplumun, 12 Eytül'ü yapan ve sürdü-
renlere Atatürk ve Cumhuriyet konusunda söz söy-
letmemeleri gerekir. Çünkü, Cumhuriyet'in gerçek
değerieri onlann döneminde, onlann sağladığı ola-
naklaria tahrip edilmiştir.
- ÇAĞDAŞ UYGARLIK İÇİNDE OLMAK:
Cumhuriyet'in 'konum değerieri' içinde, çağdaş
uygarlığın içinde olmak, giyimiyle. bakımıyta, davra-
nışıyla, ilişkileriyle bunlan toplum içinde yaşama ge-
çiımek önemli bir yer tutmaktadır. Bu tutum basit bir
gardırop konusu olmadığı gibi, sakal-bıyık sorunu
da değildir. İnsanın içiyle ve dışıyla, düşünceleri ve
davranışlarıyla, yaşama biçimi ve toplumsal ilişkile-
riyle çağdaş ve uygar olup olmaması sorunudur.
Ne ki, 'çağdaş ve uygar olmak' özünde bir kültür
sorunudur ve bizim kültürümüzün bu alanda önem-
li engelleri vardır. Kültür değişimini yaşarken ulusla-
rarası etkileşimin boyutlan ve hızı da önem taşımak-
tadır. Biz kültür değişimimizi yaşarken Amerikan kül-
türü dünyayı ve bizi de etkilemiştir. Bu etkinin yaban-
cılaştırdığı kesimlerin bir bölümü din ve etnik köken
kültüründe kurtuluş aramtşlardır. Bugün 'çağdaş ve
uygar oimak' kavramının yeniden tanımlanmasının
önemi de burada yatmaktadır.
'Çağdaş ve uygar olmak', artık, evrensel insanlık
değerlerine sahip çıkarak BİZ olmaktan geçmektedir.
Anayasa ve siyaset bilimci
BahriSovcı mezarı
boşında anıhyor
tstanbul Haber Servisi
- Prof. Dr. Bahri Savcı
ölümünün birinci yıldö-
nümünde, bugün saat
11.00'de Küçükyah'daki
kabri başında anıhyor.
Geçen yıl Cumhuriyet
Bayramı'nda geçirdiği
agırbirenfarktüs sonucu
83 yaşmdakaybettiğimiz
Savcı, Türkiye'nin önde
gelen anayasa ve siyaset
bilimcilerindendi. İnsan
haklan hukukunu da
Türkiye'de ilk kez ele
alan Savcı'nın. başta ga-
zetemiz olmak üzere pek
çok yayın orgamnda ma-
kaleleri yer aldı. Sav-
cı'nın eserlerinden bazı-
lan şöyle:
"Siyasi IkudanBağla-
ma Çabasımn Geçirdiği
Seyir, Laikliğin Gerisin-
deki Tehlikeler, Türki-
ye'de tnsan Haklannm
Gelişimi, Demokrasimiz
Üzerine Düşünceler,
Hürriyet Üzerine Düşün-
celer, Yaşam Hakkı ve
Boyutian, Atatürk ve
Çağdaş Türldye."