25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKİM 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKtNCİ 5. yıldaki plansız kent görüntüleri, Cumhuriyet ilkelerinden uzaklaşmanm ürünü Cumhuriyet4 planlama' demekti...Bugün Cumhuriyetin 75 yılı- geride bırakıyoruz. Eğer sa- :e bır "coşkıdu kutiamayla" tinirsek, yaşadığımız bırçok •unun kökeninde aslında Cum- riyetin değil, 75 yıl önceki bu yük devrimin ilkelerinden za- ın içinde "uzaklaşumış" olma- ıın yattığı da yine gözden ka- ılacak. Bu coşkuyla bırlikte TI 75 yılın içindeki "degişimsü- ;lerini"de tartışıp sorgulayabi- ;ek, devrim tarihimizin "yiti- en erdemlerinr yeniden ku- klayıp geleceğe taşıyabilme- ı de "biünci" yaratılabilecek... alkınma yerine ağmalama' Cumhuriyetimizin 75. yılında. şlangıçta büyük önem veril- sine rağmen şimdı yıtirdiğimız iemlerin genel bir değerlen- "mesini yaparken "planlama vTamını" belki de ilk sıraya al- ık gerek. Daha doğrusu, bu vrama artık sadece söylemde r verilip, uygulamada ise gide- i artan bir hızla uzaklaşılma- u... Çünkü Cumhuriyetin hem "ûl- kalkmmasmda" hem de "kent- 1 gelişme'" konusunda temel ve celikli politikası "planlı yato- n" ve "planlı imar" ılkesiydı. ırdu saran "demiryolu ağtan". nı şekilde "tiim yurdu kucak- /an" ve bugün bile ulusal eko- minin mayasını oluşturan sa- yi yatınmlannın. "botgeJerara- iengeli kalkınmaya" dönük yer çimleriyle bütünleşmiyor muy- Kentlerimiz açısından da ta- ısel süreç aynıdır ve bugünkü lar düzensizliğinin genel adı in "plansız kentteşme" cum- ıriyetin değil. 1923'lerden yi- 1950"lere dek süren "önce tar planı" anlayışından gide- k uzaklaşılmasının ve "kalkın- a yerine yağmalamanın" bir nucudur. entlerimiz ve 'aydınlanma' Aslına bakılırsa, "kentplanla- asP*k~avramjnın Türkıye'de itk z Cumhurıyetle birlikte yaşa- a geçirilmesi, aynı zamanda jmhuriyetin bir "Aydınlanma jvrimi" olmasının da temel gös- rgelerinden biridir. Çünkü, geleceği "yazgrya" bı- kmamak ve tam tersine yaşa- ın uygarca sürebilmesi için ona 'ön vermek", ancak bilime ve plum yararına bağlı bir "dev- mci diinva görüşünün" davra- ş biçımidir. Bu nedenle, Avrupa'da 19. yüz- lda başlayan kent planlaması, smanlı döneminde tstanbul'a le tam olarak girememiş, ancak Cumhuriyet yönetinü, Küttürpark'ı tzmir'c 1930'larda armağan etmişti (solda). Çelik Palas'la simgelenen kaplıca turizmi de cumhuriyetin Uk imar ptanı karanyla Bursa'da başlaoldı. Cumhuriyetten sonra aydınlan- macı kadrolann öncü girişimle- riyle birçok kente ve üstelik he- men aynı yıllarda kazandınlmış- tır. Işte, her birinin yerleşme geç- mişi binlerce yıl öncelere uza- nan tarihsel kentlerimiz arasm- da, bugün "plansız yapılaşma- nın" ağir sorunlannı taşıyan ba- zı büyük kentlerimizin Cumhu- riyetle birlikte kavuştuklan ilk imar planı çalışmalannın kısa öyküleri: ANKARA: Cumhuriyetin ila- nından yaklaşık ıki hafta önce (13 Ekim 1923)TBMM'de "baş- kent" karan alınan Ankara, 16 Şu- bat 1924'te kabul edilen "Anka- ra Şehremaneti Kamınu" ile de yine Cumhuriyetin ilk belediye yönetimine kavuştu. Kentin bir başkent olarak iman için ilk "ka- mulaştırma yasası" 24 Mart 1925'te çıkartıldı. Bu imann "planlı başlaması ve sürmesi" için de kamulaştırmadan önce ilk imar planı Mösyö Heussler'e yaptınldı ve "Lörcher Planı" di- ye anıldı. 192Tde düzenlenen ya- rışma sonucunda da üç davetlı katılımcı arasından Prof. Her- mann Jansen'in planı uygun gö- rülerek 1932 de "TBMMonayT ile yürürlüğe girdi... tSTANBUL: Onca görkemine ve bir imparatorluk başkenti ol- masına rağmen, Istanbul için de kentin imanna ve yeni yatınm- lara yönelik yer seçimlerine bağ- lı bilimsel bir imar planı çahşma- sı ancak Cumhuriyet devrimiy- le başlayabildi. 1923 'ten önce sadece bazı ha- rita çalışmalanyla yetinilmiş, Be- yoğiu için de Lörcher tarafindan sınırh bir imar planı yapılmıştı. Aynı mimann Üsküdar ve Kadı- köy için yine bölgesel ölçekte 1928'de hazırladığı planlann ar- dından kentin bir bütün olarak planlanması yönünde ilk büyük girişim ise 1933'te düzenlenen "yanşma" oldu. Bu yanşmada se- çilen Elgötzimzalı planlarla Ye- şilköy'deki havaalanı, Haydar- paşa'daki liman ve Taksim-Beşik- taş arasındaki büyük yeşil alan (Maçka- Dolmabahçe parkı) ka- rarlarına kavuşan lstanbul'un 1936'dan sonraki planlama ça- lışmalanm ise Henry Prost üst- lenmişti... için proje üreten mimar ve şe- hirciler arasında 20. yüzyılın en ünlü isimlerinden Le Corfousier bile vardır... ADANA: Cumhuriyet devri- mini "büyük bir köy" olarak kar- şılayan. antik Kilikya'nın mer- kezi 3500 yıllık Adana kenti de 1930 tarihinde çıkan ve "tüm be- lediyeiere imar planı yapfırma zorunluluğu veren" yasayla bir- likte ilk imar planına sahip ola- bildi. 1939da Prof Hermann Jan- sen'le başlatılan planlama çalış- malan sürecinde, 1943'te Karşı- 'ugün hemen tüm ülkeye egemen olan imar düzensizliğine kısaca 'plansız kentleşme' diyoruz. Oysaki Türkiye kentleri çağdaş anlamda planlama kavramıyla da ilk kez Cumhuriyet devrimiyle birlikte tanıştılar ve bu uygarlık süreci 1950'lere kadar devam etti... İZMİR: Osmanlı döneminde- ki en "Baölı" kimlikli kentimiz olan tzniir bile Avrupa'yla olan yakın kültür ve ticaret bağlanha rağmen imar planı anlayışına Cumhuriyetle birlikte kavusabil- miştir. Daha 1925yılında ilk planın ya- pımını üstlenen Fransız mimar Rene Danger, işgal ve Kurtuluş Savaşı yıllannın büyük yangın- lanyla tahrip olan semtlere ağır- lık verdi. Yollann kesiştiği yer- de meydancıklar düzenleyerek bir "ızgara plan" geliştirdi. Bu- gün kentin biricik "akciğeri" ve rekreasyon alanı olan Kültür- park bile 1930'lann Izmir'e ar- mağanıdır. 1950'lere dek tzmir yaka Mahallesi de imar planı ala- nına katıldı, 1948'de de tüm kent bir bütün olarak yeniden plan- landı... Günümüzde ise Adana, özel- likle 1980'lerden sonra kente ege- men olan ve sadece "Yeni Ada- na" denilen kuzey bölgelerdeki yeni kent yerleşmelerini önem- seyen politikalar yüzünden tari- hi kent bölgesinin "çöküşe" terk edildiği bir süreç yaşıyor... BURSA: Kuruluşu l.Ö. 4000'lere dek uzanan Bursa'nın Osmanlı dönemindeki "ilk baş- kent" kimliği, 20. yüzyıl başla- nnda artık bir "dokuma sanayii kentine" dönüşmüştü. O kadar ki BeJçikahlartaranndan işletılen birdemiryolu ile de Mudanya'ya bağlanmıştı...( Bu yol yok edildi) Bu gelişkin niteliğine rağmen yine de Osmanlı yıllannda imar planıyla tanışamayan Bursa, bu çağdaş uygarlık kuralına, 1941'de Henry Prost'a yaptınlan planlar- la kavuşabildi. Nitekim. Çeldr- ge'nin bir termai ve turizm böl- gesi olarak belirlenip gelişmesi de Prost planının önerisiydi... KO1VYA: Anadolu'nun, l.Ö. 6000'lere uzanan en eski yerleş- me bölgelerinden birinin tarihsel merkezi olan Konya, Anadolu Selçuklulan dönemindeki gör- kemını Osmanlı yıllannda da uzun süre korumuş bir kent. Ne var ki 20. yüzytl başında bakım- sız ve harap durumdayken, imar planıyla tanışabilmesi de 1940'lar- da gerçekleşebildi. İlk planı Asun Kömürciioflu hazırlamış. 1960 plan çalışmalannm ardmdan 1966 yılında da 34 projenin katıldığı bir yarışmayla Yavuz Taşçı ve Haluk Bemsan'ın planlan ken- te kazandınlmıştır. DİYARBAKIR: Asur kaynak- lannda (10 1300) adı "Anıidi" olarak geçen Diyarbakır kenti- miz, Cumhuriyet dönemini 5 km uzunluğundaki dünyaca ünlü ka- le surları içinde karşıladı. tlk planlama çalışmalannın başla- dığı 1940'larda da bir "suriçi" kentiydi ve 1935 'te demiryoluna, 1936'da da etektriğekavuşmanın coşkusunu yaşıyordu. Aynı plan- la birlikte ise örneğin Ulu Ca- mi'den Urfa Kapısı'na, Dağ Ka- ptsı'na ve Hindibaba Kapısı'na ulaşan yolları ile Urfa Kapısı-ls- tasyon Bulvan gerçekleşmişti... TRABZON: ÎÖ VII. yüzyılda Miletoslu kolonicilerin kurduğu Trabzon kentimizin Cumhuriyet dönemiyle birlikte tanıştığı ilk imar planında Fransız mimar ve şehirci Jacques H. Lambert'in imzası var. 1937'de kenti yönlen- dirmeye başlayan bu planın ar- dından ikinci büyük plan ise 1968'de tller Bankası'nın açtığı "yanşmayla'" elde edildi. Hûseyin Kaptan ve arkadaş- lannca hazırlanan yanşma birin- cisi planın en önemli kararlan ise kıyı kuşağını halka açık turizm ve rekreasyon alanı olarak koru- mak, tarihi kaleyı ezmeyen ve suriann güneyinden dolaşan bir yolla kentin doğu ve batı kesim- leri arasındaki ulaşımı sağlamak, kentsel büyümenin de denize pa- ralel bir çizgisel konumda sürme- siydi... Coşkumuz ve 'dileğjmiz' Aslında bütün bu gelişmeler, diğer tüm kentlerimiz ıçın de ge- çerlidir. Hangısıne bakarsanız bakın. Cumhuriyet dönemi lt pbn- lama kühürüyle" başlamış. son- ra aydınlanmanın yerini popü- lizm ve gericilikle beslenen bir "karşı devrim" süreci alınca, planlı kalkınmanın yerine de "yağmacıhğı körükleyen" plan- sız kentleşme egemen olmuştur. 75. yılda bunun doruğa ulaştığı örnekler ise "kaçak kentler", "ahyapısız gökdelenler" ve tari- he, doğaya gözükara bir şekilde saldıran "turizm ve 2. konut she- leri" değil midir?.. Işte bu nedenlerle 75. yılı coş- kuyla kutluyor, ancak bu coşku- muzu "sorunlaria sarmalayan" Cumhuriyet karşıtı politikalar- dan bir an önce kurtulmayı da yine bu 75. yılın "öncelikli dile- ği" olarak sorumluluk defterimi- ze yazıyoruz... I Yapı itredi Kültür SanatYayıncıhk, %l \ ilk kez gün ışığına çıkacak fotoğrafve l geleri içeren sergılerden, ""-u yayıncılık ve müzik ürünlerine uzanan J bir dizi kültüjr sanat etkinliğiyle^sizjeri, Çûmhufiyetimizifp/^yıllıkserüVeniiMzerine (Jüşünmeyedavetediyor... _. YAPI^TKREDi KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK SERGİLER BİR YURTTAŞ YARATMAK MUÂSIR MEOENİYYET İÇİN SEFERBERLİK BİLGİLERİ 21 EKİM-19 ARALIK 1998 YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ, BEYOĞLU/İSTANBUL • SAVAŞ VE BARIŞ KURTULUŞ SAVAŞINDAN CUMHURİYET'İN İLK YILLARINA TÜRK RESMİNDEN KESİTLER 21 EKİM-14 KASIM 1998 YAPI KREDİ KÜLTÜR MERKEZİ KAZIM TAŞKENT SANAT GALERİSİ, BEYOĞLU/İSTANBUL GENÇ BİR CUMHURİYET'TEN İNSAN MANZARALARI FOTOĞRAF SERGISI 5 KASIM 1998 - 30 NİSAN 1999 İZMİR • ADANA • BALIKESİR • BURSA • MERSİN CD'LER YURTTAN SESLER / YENİ TURKİYE'NİN EZGİLERİ YAYINLAR CUMHURİYET'İN 75 YILI 1923 -1998 / 3 CİLT 1 75 YlLIN İÇİNDEN • ATATÜRK / BELGELER, ELYAZISIYLA NOTLAR, YAZIŞMALAR • İNÖNÜ DEFTERLERİ • CUMHURİYET'İN FOTÖĞRAFLARI 1 COGITO CUMHURIYET: ALKıŞLA OLMAZ ODAK NOKTASI AHMET CEMAL • ••Cumhuriyetin Çizgileri Bugün 29 Ekim 1998; Türkiye'de cumhuriye- tin ilanı yetmiş beşinci kez kutlanıyor. Böyle bir yıldönümünde soğukkanlı, gerçekçi hesaplaşmalar, en az coşkulu kutlama eylemle- ri kadar önemlidir. Dahası, sözü edilen nitelikle- re sahip bir hesaplaşmanın yeterince yapılmama- sı durumunda, kutlamaların en coşkulusu bile sonunda iz bırakmadan sönüp gidecek bir ateş- ten farksız olur. O halde cumhuriyetin çizgilerinin dünden bu- güne uzanışını gözden geçirmekte yarar var. Bu- nun için de "Bugün, ne olmalıydı, ne olmama- lıydı?" sorusunun rehberiiğine başvurmamız ge- rekiyor. Bugün Mustafa Kemal Atatürk, bütün ey- lemleri ve düşünceleriyle artık yalnızca düşünül- meli ve değerlendirilmeliydi; ama hâlâ bir kurta- ncı olarak özlenmemeliydi! Çünkü O, daha ya- şarken kurtarıcılık misyonunu tamamlamış, boy- le olmasını istemiş, düşüncelerinin anlaşılması- nı ve anımsanmasını istemişti. 10 Kasim 1938'de ölen Atatürk'ü bugün hâlâ kurtancı olarak gereksinmemiz, gereksinmek zo- runda kalışımız, Atatürk'ten sonra bu ülkeden gelip geçmiş kuşaklara çok ağır bir iflasın gölge- sini düşünmektedir. Bugün O'nun düşüncelerin- den çok kurtancılığına duyulan özlem, O'nun çok sağlam temeller üstüne kurduğu, kalıcılığı için de sağlığında düşünülebilecek hemen bütün ön- lemlen aldığı bır cumhuriyeti sonradan ne ölçü- de taşryabilmiş olduğumuzu çok ciddi olarak sor- gulamamızı gerektiren bir nedendir. Gönül isterdi ki, bugün, cumhuriyetin yetmiş be- şinci yaş gününde onun kurucusunu yalnızca en derin vefa ve şükran duygulanyla anabilelim, ama bunu yaparken de o cumhuriyeti götürdüğümüz yerlerle haklı olarak övünebilelim. Oysa cumhu- riyetin en temel ilkelerinin aradan geçen yetmiş beş yıla rağmen hâlâ çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya olması, bu tehlikelerin "sivil" yollarla de- ğil, fakat ancak Istiklâl Savaşı'nı kazanmış olan ordunun kararlılığıyla ve Atatürk'e bağlılığıyla sa- vuşturulabilmesi, özellikle 1950'den sonraki bü- tün "sivil" siyasi kadrolann, ve bu arada aydın olma adına en korkunç aymazlıkları sergilemiş "meslekten" aydınların bugünün gençlerinden yalnızca özür dilemelerini gerektirebilir! Mustafa Kemal, eylemlerine hep düşünceyi te- mel alan, bir amaca yönelik eylemlertamamlan- dıktan sonra da hep düşüncenin sürekliliğini hedeflemiş ender liderlerdendi. Bu nedenledir ki, bağımsız bir devlet kurma işini tamamlar ta- mamlamaz kendini, geleceğin düşünen kuşak- lannı yetiştirme gibi bir hedefe adamıştı. O'nun ardından biz, zaman içerisinde önce öz- gür düşünebilmenin yollarını tıkadık. Yine za- manla, Atatürk'ü bile genç kuşaklara anlatmak yerine ezberletmeyi yeğledik. Çocuklarımıza verdiğimizders kitaplannda, O'nun çocukluğun- da tarlalarda neler yaptığını, anasının ve babası- nın adını ezberletmeyi çok önemli bulurkop yine O'nun "fikri hür, vicdanı hür nesiller" yetiştirme, "muasır medeniyet seviyesine erişme " hedefle- riyle ne demek istediğini anlatmayı hiç önem- semedik. Üstelik bunu, kendimiz de anlayamadığımız- dan ya da unuttuğumuzdan ötürü değil, fakat bilerek ve isteyerek yaptık! Çünkü, ülke yöne- timine talip siyasal kadrolar olarak, cumhuriyet kılıfı içerisinde, demokrasinin taşıyıcısı olması gereken siyasi partilerin kalıbında gerçekte hep padişahlıktan farksız bir buyurganlığın peşinde olduk! "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen bir önderin mirasını, ülkenin kendi para birimi yeri- ne doları ve markı geçirecek kadar bağımlılıktut- kunu olarak kirlettik, ve üstelik geldiğimiz bu nok- tada hâlâ "bağımsız" olduğumuzu söyleyebile- cek kadar da "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet"e gömüldük! O'nun "imtiyazsız toplum" idealini, imtiyazla- rın en tehlikelisi olan paranın imtiyazının ege- menliğindeki bir topluma dönüştürüp, enflasyo- nu "normal" yaşam biçimi yaptık; boylece de başta vatandaşlığın ahlakı olmak üzere bütün ahlak değerlerinin korkunç bir yıkımla karşılaş- masını bilinçli bir sessizlikle karşıladık! Bugünün gençlerinin önünde tek bir yol var. Cesaret ve güç kaynaklarını, 1919-1938 yılla- n arasında bu ülkede yazılan destanlarda aramak. Ayrıca, Atatürk'ün ülkenin geleceğini emanetet- tiği kuşaklar olarak, bu Cumhuriyet Bayramı'nı kut- lamak da en çok bugünün gençlerinin hakkıdır. 1950 sonrası siyasi kadrolara ve bu ülkeyi kü- çümsemekle "aydın" olunabileceğini sanmış ki- mi gafillere ise böyle bir bayramda ancak Ata- türk'ten özür dilemek düşebilir! Yeni sezonda üçüncü prömiyer • Kültür Servisi - Izmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Cumhuriyetin 75. yılı kutlamalan nedeniyle, çağdaş tiyatro yazarlanndan Güngör Dilmen'in yazdığı 'Hâkimiyet-i Milliye Aşevi' ile yeni tiyatro sezonunda üçüncü kez prömiyer yapıyor. Cüneyt Türel tarafmdan sahnelenen oyunun dekor-kostüm tasanmı Gürel Yontan'a, ışık tasanmı Yaşar Demirkıran'a, müzikleri ise Arif Erkin'e ait. Yahya Kaptan / Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde sahnelenen oyun, Kurtuluş Savaşı'nın en kaygılı günlerinden başlayarak Lozan Banşı'na uzanan günleri kapsayan bir zaman diliminden geleceğe bakış niteliğini taşıyor. (0 262-323 15 47) BUGUN • CRR'de 'Yaşasın Cumhuriyet' etkinlikleri çerçevesinde saat 20.00'de Türkiye. Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tataristan'ın ulusal motifler taşıyan operalanndan örneklerin sahneleneceği 'Türk Dünya Opera Gecesi' yer alıyor. (232 98 30) • BELGESEL SİNEMACILAR BİRLlĞt'nde Semiha San'nın yönettiği 'Karayazı' adlı belgesel film 13.00, 14.00, 15.00, 16.00,"l7.00 ve 18.00 saatlerinde izlenebilir. (292 39 84) • BÜYÜK KULÜP DERNEĞl'nde saat 16.00'da Prof. Dr. İsmet Giritli'nin yöneteceği, Ord. Prof. Sulhi Dönmezer ve Ord. Prof. Reşat Ka>nar'ın konuşmacı olarak katılacaklan '75 Yülık Demokratik ve Laik Cumhurİyet'İn Oluşumu ve Gelişimi' başlıklı panel yer alıyor. (302 21 72)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle