Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 1998 PERŞE
14 KULTUR
Ziya Öztan'ın yönettiği, senaryosunu Turgut Özakman'ın yazdığı 'Cumhuriyet' yann gösterimde
6
Bu fîlıııi gençler için yapük'
FECİRALPTEKİN
Cumhuriyet dönemini drama-
tizeeden ilk sinema filmi "Cum-
buriyet"'30 Ekim'de gösterimi gi-
riyor. Türkiye Cumhunyeti'nin
75. kuruJuş yıldönümii nedeniy-
le TRT larafiııdan gerçeklesririlen
ve yönetmenJiğıni Ziya Öztan'ın
üstlendigi filmin senaryosu Tur-
gut Ö/akmao, miizikJeri ise Mu-
ammerSun imzasmı taşıyor Cum-
huriyet te Mustafa Kemal Ata-
türk'ü Rutkay Aaz, Ismet Inö-
nü'yü Savaş Djncel, Fikrije Ha-
nım'ı Hiilya Aksular, Latife Ha-
nım'ı LMuna> Soysert Mevhibe
Inönü'yü Veşim Âbç, Afet İnan'ı
• Elvin Beşikçioğlu, Halide Edip
Adıvar'ı Ayda Aksel, Zübeyde
Harum'ı Macide Tanır canlandı-
nyor.
'İnsan sıcaklığını kattık'
1922-J 933 sürecıni kapsayan
Cumhuriyet filminin çekimlerine
16 Mart 1998 tarihinde başlandı.
]. TBMM, II. TBMM, Çankaya
Köşkü. Ankara Palas, Türkocağı,
Dolmabahçe Sarayı ve Yıldız Sa-
rayı"nın yanı sıra Izmir, Bursa,
Yalova, Afyon, Eskişehir ile Isviç-
re'nin Lozan kentındeki tanhi me-
kânlann kullanıldığı, bugün ar-
tık varolmayan pek çok mekânın
dekorlarla canlandırıldığı, oto-
mobil, kamyon, ambulans olmak
üzere 12 adet dönem aracının ye-
niden üretildiği Cumhuriyet'in
çekimlen 6 ağustosta tamamlan-
dı. Bütçesi 1 trilyon lirayı aşan
filmin montaj ve seslendırmesi
Istanbul Televizyonu'nda. post
prodüksiyon evresinin önemli bir
böliimü Londra"daki Technicolor
Stüdyolan'nda gerçekleştirildi.
Genel sanatyönetmenliğini Me-
tin Deniz, görüntü yönetmenliği-
nı Colin Mouiner ve kurgusunu
Hasan Bektaş'ın üstlendığı Cum-
huriyet fıjminin kostiimleri Tür-
kan Kafadar. dekorları Levent
Kulaç ve Ahmet Şişman tarafın-
dan hazırlandı. 300'e yakın te-
mel oyuncu ı!e yaklaşık 25 bin
yardımct oyuncunun rol aldığı
Öztan:
Tarih dünü
anlatmak değil,
bugünden düne
bakmak demektir.
Bu da yannlara
bakabilmenin bir
başka yoludur.
urgut
Özakman: 1922-
1933 dönemini
kapsayan
Cumhuriyet
filminin, özellikJe
gençlerimiz
açısından, büyük
boşluğu
dolduracağına
inanıyorum.
film Türkiye Cumhuriyeti 'nin ilk
10 yılında gelişen sosyal ve siya-
sal olaylann yam sıra bu dönem-
de önemli rol oynamış tarihi ka-
rakterlerin özel yaşamlanna, sos-
yal ve siyasi kimJiklerinin ötesin-
deki insan yanlanna ışık tutuyor.
Yönetmen Ziya Öztan, filmin
ana eksenini çağdaş, demokratik
ve laik Türkiye Cumhunyeti'nin
oluşumu ve devrimler süreci ola-
rak tanımhyor. "Fümin senaryo-
sunu yazan Turgut Özakman'Ia
birtikteoluşturduğumuz ortak bir
sinema bakısımız vardı. Dahaçok
Türkiye Cumhuri\etTnin altya-
pısınL saltanadn kaldınhsL, cum-
huryetin kunıluşu, hilafetin kal*
dıniışı vedevrimler sürecini anlat-
mak istedik."
Öztan, tümüyie belgelere da-
yandınlmasma karşın Cumhuri-
yet'in birtarih dersi değil, gerçek
bir sinema filmi olduğunu vur-
guluyor: "Birsinemafilmininiçin-
de bulunması gereken insan sı-
caklığını verdik Cumhuriyet'e.
Fikriye Hanım'ın dramını, inti-
haruu, Mustafa Kemal Pasa'nın
Latife Hanım'la evliliğini. İsmet
Inönü ile Mevhibe Hanım'ın iliş-
kilerini anJafük. Çünkü bir kün-
seyiinsan sıcaklıgryla tamyamaz-
sanız, tam anlamıyla tanıyamadı-
nız demektir. Birine yaklaşabii-
mek için. önce onun elini sıkma-
mz, ısısını almanız gerekir. Bu ne-
denle Mustafa Kemal Paşa'nın
ilişkjlerini, davranıslan/u, kavga-
lannı,hüzünlerini, kısacaa insan
\apısını ve özel yasamına iüşkin o
stcakhğı da filme karmaya çahş-
ük. Bir Mustafa Kemal Paşa mas-
kı değil, insan vapısıkurmakist e-
dik. Tarihln önemli olaylannı da
bu yapının içine >erleştirdik."
'Büyûk sorumluluk ister'
Öztan, dönem filmlerinin hata
bağışlamadığını, özellikle de Kur-
tuluş, Cumhuriyet gibi filmler-
de, tarihi birebir karşılamak zo-
runluluğunun azımsanmayacak
bir sorumluluğa dönüştüğunü söy-
lüyor: "Hepimizuı bir dünya gö-
rüşfi, olaylara bir bakış açımız
vardır,ancakdönem filmi çekhor-
sanız,tarih ana ekseninde>ar olan
doğrulan ortaya koymanız gere-
kir. Biz, Cumhuriyet filminde ta-
rihin önemli kisilerini canlandır-
dık, koskoca bir Osmanlı tmpa-
ratoriuğu'nun ardından kurul-
muş, yeniden yapılanmadaki tar-
üşmalan, hâlâ süren genç Cum-
hurn rt'in oiuşumunun görsd kar-
şıuklannı bulmava çahşûk. Bu, ta-
bü ki insana bü\ük sorumiuluk-
lar >ükle>en, özellikle de başlan-
gıçta fazlasnla tedirgin eden bir
iş. Aücak, Kurtuluş ve Ateşten
Günler'den edindiğimiz deneyûn
vealtyapısı saglam bir ekiple zor-
luklan aşügımıza inanıyonım."
Öztan, geniş figürasyonu, de-
kor ve kostüm yapısıyla, dönem
filmi çekiminin büyûk özen ve
dikkat gerektirdiğini belirtiyor.
Cumhuriyet'te pek çok sahne ger-
çek mekânlann içinde çekilmiş,
bazı sahnelerde ise mekânlann
sadece dış cepheleri kullanılmış.
Bazen tek bir sahne için, örneğin
Mustafa Kemai Paşa'nın izmir'den
Ankara'ya geldiğinde Medis'e
yaptıgı o ünlü yürüyü^ün görûn-
tülenmesi için üç ayn kentte çe-
kimleryapılmış.
Çevresi tamamen degişmiş du-
rumdaki Ankara Istasyonu'nun
yerine, mimari yapısı aynı olan Af-
yon istasyonu kullanılmış. Mec-
lis'in iç mekârüan ve dış cephe-
sinde geçen sahnelerin çekimi
Ankara'da gerçekleştirilirken Mec-
lis'in karşı cephesi ve istasyon
yolu Istanbul'da kurulmuş. Öz-
tan, bozkınn ortasında kurulan
ve yavaş yavaş büyüyen, 1922-
33 süreci içersinde mimarisinde
önemli değişikJikJergözlenen An-
kara kentinin yapısını verebil-
mekte oldukça zorlandıklannı
sözlerine ekJiyor.
Öztan, Cumhuriyet'in ilk 10
yılı içinde Türk toplumunda ya-
şanan değişikliklerin, özellikJe de
Kjyafet Devrimi'nin yansımala-
ruıın görsel karşıhklannı kostüm-
leraracılığıyla verdiklerini belir-
tiyor ve tekrarlıyor: "Dönem fîl-
mi hata bağışlamaz çünkü. Yiiz-
lerce kişinin yüriidüğü bir sokak
sahnesinde, bir teievizyon anteni
göze çarparsa ya da yûz binlerce
kisinin koştuğu bir sahnede tek
biri saatini çıkannayı unutmuşsa
her şey mahvolur."
'O yTİlan kolay unuttuk'
Öztan, Cumhuriyetfilmininya-
nnlar için yapıldığını söylüyor:
"Tarihi, bir nedenle anlanyomz.
Tarih, dünü anlatmak değiL, bu-
günden düne bakmak demektir.
Bugünden düne bakmak da, ya-
nnlara bakabilmenin bir başka
yoludur. Cumhuriyet'in ilk yıİla-
nnı iyi tanımazsak,Cumhuriyet'in
gkJecegi yolu da anlavamayız."
Öztan, Türkiye'nin sözlü kül-
türden yazılı kültüre geçemeden
kendini görsel külrürün içinde
bulduğunu, özellikle de genç ku-
şağın kendi tarihini ögrenebilme-
si için bu tarihin görsel karşılık-
lannı kavraması gerekriğini beh'r-
tiyor:
u
Kolav unutaa befleği za>tfbir
ulusuz. Cumhuriyet'in kuruluş
yıflannı da kolay unuttuk. 1923
yıhndaöğretmen okulu öğrencik-
ri peçeyiedolaşıvorlardL A) nı genç
kızlar 4-5 \ıl içinde çağdaş giysi-
lerebüründüler. Tiim budegtşik-
Bkler birandagerçekleşmedL Sal-
tanatuı kaJdınlması için, hilafetin
kaldınlması için. kadın haklan
için büyük kavgalar verildi, bu
cumhuriyetkolay kuruhnadı. Biz,
Cumhuriyet fîfanini, Türk topfu-
munun nereden nerdere geldiği-
ni gençlere anlatabilmek içinyap-
tik."
Cumhuriyet, yanndan başlaya-
rak Türkiye genelindeki 70'e ya-
kın sinemada dönüşümlû olarak
gösterilecek. Daha sonrada filmin
6 saatlik versiyonu dizi halinde te-
ievizyon izleyicisine sunulacak.
Turgut Özakman, özellikle Atatürk'ün insan yanını belirtmeye özen gösterdiğini söylüyor
'Bugiinükavramakiçin dünüiyibümeü- TRT'nin, Cumhuriyet'in 75. kuruluş
yıldönümünü böyle bir vapımla kutlama-
sını nasıl değeriendirivorsunuz?
TLTlGtT ÖZ,4K.'VL4.N - TRT, Cum-
huriyet'in 75. yılını bildiğim kadanyla bir-
çok vapımla kiıtlamaya hazırlanıyor. Cum-
huriyet filmi. bu yapımlardan biri. Ama
en zoru ve kapsamlısı. TRT'nin çeşitli zor-
lukJannı bile bile. büyük bir film -ve di-
zi- yapılmasına karar vermesi, önemli
bir olaydır. TRT yönetimi her türlü fe-
dakârlığı yaparak yapımı sonuna kadar
kararlı birbiçimdedesteklerniş vezama-
nında sonuçlanmasını sağlamıştır. Bu
yaklaşımı, karardan daha önemli buldu-
ğumu belırtmeliyim. Böyle bir görevi
yüklendigim ıçın mutluym.
- Cumhuriyet'in 75. yıhnda izleyiciye,
özellikle de gençlere böyle biryapımın su-
nuhnası nasıl bir anlam taşıyor sizce?
Öğrencilerimiz liseden üni\ersiteye,
yakın tarihimız hakkında basmakalıp bir-
kaç bilgiden başka bir şey bılmeden ge-
lıyorlar. Bu arada birçok gençlerimizin
beyinlen de yıllardan beri, Atatürk ve
Miüi Mücadele hakkındakı yalanlar, yan-
lışlar, yutturmacalarla yıkaruyor diyeme-
yecegim. kirletiliyor: sahte. uyduruk ta-
rihler yayımJanıvor. Devletin ilgili ku-
rum vebirimlen ise buyıkıcı yalanlar kar-
şısında ısrar ve inatla susuyor, bu kaba ya-
lanlan düzeltmek için hemen hemen hiç-
bir şey yapmıyor. Durum bu. Bu bakım-
dan, 1922-1933 dönemini kapsayan Cum-
huriyet filminin. herkes. ama özellikle
de gençlerimiz açısından. çok özel bir
anlam taşıdığına. büyük boşluğu doldu-
racağına inanıyorum. Bugünükavramak
için dünü iyı bılmek gerek.
'144 kaynaktan yarariandım'
- Senaryojıı hazıriarken geçirdiğiniz
çaüşma sürecini biraz anlaür mısuuz?
TRT Genel Müdürü Yücel Yener, ge-
nel müdürolduktan kısa bir süre sonra Zi-
« Oztan'ı .Ankara'ya davet etmiş ve 75.
yıl dolayısıyia cumhuriyetın kuruluş ve
devrimlerle ilgili bir film -ve dizi- yap-
mayı düşündüklerini söylemiş. Ziya Öz-
tan, profesyone) biryapım için gerekli ba-
zı koşullar ileri sürmüş. Sanınm bu ara-
da da senaryoyu benim yazmamı öner-
mış. Olumlu vanıt alınca bana geldi. Ta-
sanyı anlattı. Senaryoyu yazıp yazma-
yacağımı sordu. Evet dedim. Tarih. 19Ey-
İül 1997. Böyle bir çalışmanın. belki de
birdaha yapılamayacafını dikkate alarak
1922-1933 arasındaki bütün olaylan iş-
lemeyi kararlaştırdık. Senaryo bütünüy-
leçekilecek. önce ıki buçuk saatlik birfihn
yapılacak. sonra da bütün malzeme kul-
İanılarak televizyon için 6 bölümlük bir
dizi oluşturulacaktı. Yani ikı büyük iş, iç
içe gerçekleştirilecekti. Içerik ve işleyiş
konusunda mutabık kaldık. Daha o gün
ise başladım. Söz konusu dönemle ilgili
yazıJı ve görsel kaynaklann çoğu elim-
deydi. Bazı eksikler vardı. Bir ay içinde
l>u eksikleri tamamladım. Hepsini yapı-
B'ugün hâlâ
Atatürk'ün
kişiliğine
saldınlıyor,
aleyhindeki türlü
masallarla bazı
çocuklanmızm
beyinleri
kirletiliyorsa,
sebebi, sırf
milletinin yaran
için yaptıklandır.
Cumhuriyet, bu
seçimin ve
mücadelemn
hikâyesini
anlatıyor.
mın amacı açısından taradım. bütün ay-
nntılan fişledim. Senaryoda yer alacak
başlıca konularla mekânlann, kişilerin
ve belli başlı araç ve aksesuvarlann lis-
tesini hazırlayıp görüşünü almak için Öz-
tan'a yolladım. Anlaştık. Ben senaryoyu
yazarken onlar da Istanbul'da hazırlıkla-
ra koyuldular. Zamanla çılgınca bir ya-
nş başladı. Yazdıkça yolluyor, görüşünü
alıyor ve yazmaya devam edıyordum.
YazdıkJanmı, filmin müziklerini yapan
Muammer Sun'a gönderiyordum. Gün-
de ortalama 12 saat çalıştığınıı söyleye-
bilirim. Sadece annemi kaybettiğim gün
çalışamadım.
11 yıllık çok hareketli bir dönemi pro-
fesyonel sinema dilinedönüştürmek, bu-
nu yönetmenin üslup ve isteğine uygun
bir biçimde yapmak; çok cepheli konu-
lan, özünü koruyarak yoğunlaştırmak ve
kısaltmak; önemli. aydınla-
tıcı hiçbir aynntıyı atlama-
mak; bu uzun süreyi bir 'an-
laücı' ohnaksızın, akıp gi-
den bir süreç olarak kurgu-
Iamak, olaylan konunun va-
kânna uygun olarak özenle
işlemek, elbette kolay ohna-
dı. Ben senaryoya devam
ederken çekimler de 15
Mart'ta başladı. Senaryonun
yazımı ise çekimlerin baş-
lamasından 15 gün sonra 1
Nisan 1998'debitmiştir. Se-
naryo 416 sahneden oluşu-
yor. 640 sayfa rutru.
68 yaşındayım. Sağlıklı
bir insan da değilimdir. En
ufak bir yanlışı bile kaldır-
mayacak olan bu çok yüklü
ve sorumluluk isteyen senar-
yoyu, yazıp bitirebilmemin
sırn galiba şu: Cumhuriye-
Sekiz ay içinde, gerekli bütün araştır-
ma ve hazırlıklan yapmak, çok büyük
bir özen ve özveri ile çekimlen tamam-
lamak, kaba ve ince montaj, seslendirme,
müzikleri besteleme, döşeme vb. gibi iş-
lemleri sonuçlandırmak ve filmi 26
Ekim'eyetiştinnek, bana sorarsanız mu-
cizeye yakın bir başandır. Bir cumhuri-
yetçi olarak, hepsini minnetlekutluyorum.
-Senarvt^ıı \azarken hangi kaynaklar-
dan yarariandınız?
O süreci birkaç eserin yardımı ile kav-
ramak mümkün değildir. Yüzlerce kay-
naktan yararlanmak ve dönemin koşul-
lanru, önyargısız, objektif olarak sapta-
makgerekir. Olayı birucundan tutarak yal-
nız bir açıdan bakarak anlatamazsınız.
Işlenecek her konu ile ilgjli olumlu-olum-
suz bütün kaynaklan taradım. Başhca
144 kaynaktan yararlandım. Ilke olarak
ti sevmek. 'Cumhuriyet'te Mustafa Kemal'i Rutkay Aziz oynuyor.
bütun sahneler, geçerli ve güvenilir bel-
gelere ve kaynaklara dayanmaktadır. An-
cak kişilik özelliklerini belirtmek, drama-
tikliği sağlamak ve bir gelişimi noktala-
mak amacıyla bir iki hayali saJıneye yer
verdim. Cuinhuriyete ve devrimlere kar-
şı olan çevreleri yansıtan bazı sembolik
sahnelerde yer alan kişiler, temsili nite-
liklerdir. Anılar konusunda çok ihtiyatlı
davTandığımı açıklamahyım. Sadece so-
mut gerçekler, olaylann akışı ve birbir-
leri ile tutarlı olan anılan dikkate aldım.
Atatürk 'ün insan yanuu belirtmeye özen
gösterdim.
- Senaryoda, Cumhuriyet'in kuruluş
süreci ve Atarürk'le ilgili olarak özellikle
alnnıçizmekistediğmiz noktalarneterdi?
Atatürk, büyük zaferden sonra mille-
tinin gerçek kurtuluşu için hayatını ve
sayguıhğını tehlikeye atmış, çagınuzın
en büyük kahramanıdır.
Kulluktan vatandaşlığa,
saltanattan Cumhuriyete,
dolayısıyia demokrasiye,
ümmetten millete, din dev-
letinden laik devlete, ak-
hn ve vicdanın özgürlü-
ğüne ve hoşgörüye giden
yoiu açmasa, kasacası çağ-
daşlık ve aydınlanma yo-
lunu seçmese ve bunda di-
renmese, bütün milletinin
minnetini kazanmış bir
kahraman olmamn konfo-
runu yaşamakla yetinse,
birkaç işbirlikçi dışında
hiçbirdüşmanı olmaz, hiç-
bir tehlike, tepki ve iftira
ile karşılaşmaz, kendi ba-
kımından büyük bir mut-
luluk içinde, gününü gün
edebilirdi. Ama Türkiye
de ortaçağ ile yakınçağ
arasında biryerde kalırdı.
Atatürk bu kolay, tehlikesiz, güvenli, ke-
yifli yolu değil, zor olanı seçmiş, bir or-
taçağ toplumunu çağdaş bir toplum yap-
mak için mücadele etmiş ve başarmıştır.
Cumhuriyet, bu seçimin ve mücadelenin
hikâyesini anlatıyor.
Film 18 Eylûl 1922'de başlıyor
- Senarvmu yazarken hata yapmak va
da tepki almak kaygısı taşıdığuuz konu-
lar oldu mıı?
Böyle kritik bir dönemi işlemeye so-
yunanın, hatayapmak hakkı yokrur. Kal-
dı ki dikkatli, kılı kırk yaran, itidalli bir
insanımdu'. Senaryoyu yazarken hiç ha-
ta olmaması için olağanüstü özen göster-
dim, sürekli denetledim. Ama o döneme
bakış açımı, eleştirmek isteyenler çıka-
bilir. Bakış açımı hemen özetleyeyim:
iyi ki insan onuruna en yakışan rejim
olan cumhuriyet kabul edilmiş ve onun
gereği olan işîer yapılmış!
Senaryoda, çok daha sonralan, birta-
kım iddia, tartışma ve masallara yol açan
bazı olaylar da yer alıyor. Hiçbiri atlan-
mış değildir. Birkaç örnek vereyim: To-
pal Osman olayı, Şeyb Sait isyanı, Izmir
suikastı, Menemen olayı, Serbest Fırka
olayı vb. bunlan, tabii bütün aynntılan ile
işlemek mümkün değildi.
Belki her biri bir film konusu. Ister is-
temez, açıklayıcı, belirtici, bilgi verici
birkaç sahne ile özetlendiler. Ama bu
sahneleri yazmadan önce ilgililerin, ta-
nıklann, sanıklann anılarmı, ifadelerini,
bukonudaki belgeleri ve kaynaklan, ola-
bildiğim kadar objektif olmaya çalışarak
inceledim, kişilerin karakter özellikleri-
ni goz önündetuttumve ortaya çıkan ger-
çeğin özünü yansıtum. Bu bakımdan fil-
min o sahnelerinin tepki alacagını sanmı-
yorum, ama yeniden tartışmak isteyenler
çıkabilir. Konular da bu sayede yeniden
irdelenir. îyi de olur.
- Filmin hangi noktada başla\ ıp hangi
noktada son buJacağma, özellikle de an-
lanlansürecin 1933 vıbylasmuiandınfana-
sına nasıl karar verdiniz?
Senaryo 18 Eylül 1922 günü başlıyor.
Bugün, Latife Hanım'ın, zafer şerefîne
M. Kemal ve arkadaşlanna evinde ziya-
fet verdiği gündür. Senaryonun bugünden
başlamasının birkaç sebebi var Kişileri
serimlemek, M. Kemal Paşa-Latife Ha-
nım ilişkisine değinmek, Büyük Taar-
nız'un sonuçlannı ve Mudanya Mütare-
kesi'nden önceki durumu açıklamak, Ata-
türk'ün gelecek için düşüncelerini sergi-
lemeye hazırhk yapmak, halkın sevinci-
ni beiirtmek.
Temel devrimler cumhuriyetin onun-
cu yılına kadar yapılmış, zorluklar aşıl-
mış, Cumhuriyet fidanı bir çınar olmuş-
tur. Daha sonraki birçok karann ve uy-
gulamanın başlangıcı da bu dönem için-
de yer almaktadır. Aynca "10. Yıl" çok
etkili bir final olma niteliği de ta^ıyordu.
Bu sebeple de senaryonun içerdiği süre
29 Ekim 1933 günü son bulmaktadır.
IŞILDAK VE YELPA^
ATtLLA BİRKİYE
ateşten Gömlek'
Her şeye razıdır Peyami; gençliğinde kaçı
ğı büyük variığın, yani Ayşe'nin mezannın a
ucunda yatmaya, gömülmeye razıdır. Yeterki ı
yakın olsun.
Düşman ateşiyle yaşamını yitiren Ayşe ile
san'ı birlikte, yan yana gömmüşlerdir.
Ayşe'den "izin ister"; onlann ayak ucunda y
mak; yani oraya, onlann mezariannın ayak u<
na gömülmek için; ve satırlan bastınlmış bir £
çığlığını dile getirir:
"Ayşe, dünya kunıldu kurvlalıböyleazap oin
mıştır."
Bu azap, kesilmiş ayaklannın ya da beyninc
ki kurşunun verdiği azap değil hiç kuşkusuz
kanayan yüreğinin azabıdır...
ölüm döşeğindeki Peyami'nin yazdıkları, r
yaşanmamış bir karabasan gibi de okunabilir..
Halide Edib'in savaş yıllannda kaleme aldı
Ateşten Gömlek (1922), Kurtuluş Savaşı'nı kor
alan ilk romandır. Böylece, anti-emperyalist &
vaşın da "ilk" romanıdır.
HalideEdib, kocasıAdnan Adrvarile Ankara'>
geçmiş, Kurtuluş Ordusu'nda görev almıştır. Ad
nı Yakup Kadri'den "alarak" yazdığı Ateşte
Gömlek romanı, bir aşk üçgeni eksenine oturtu
muş, yeryüzündeki ilk anti-emperyalist savaşır
bir "ulusal kurtuluş mücadelesi"nin tanıklığıdır.
Romanda, ölümle pençeleşen Peyami'nin has
tanedeki odasından geriye dönüşlerle yol alınz
Anılannı kaleme alan Peyami, Anadolu'ya geçmi<
"alafranga yaşamlı" zengin bir ailedendir.
Akrabası Ayşe'nin Istanbul'a gelişiyle, Peya-
mi'de değişiklikler olur. Izmir'e çıkan Yunanlılar
Ayşe'nin kocası ve çocuğunu öldürmüşler; Ayse
bir Italyan aileye sığınarak Istanbul'a gelmiştir.
Geldiğinin ertesi gün, ünlü Sultanahmet mra'n-
gine katılır. Daha önceki yıllarda annesi, Peyami'yi
Ayşe ile evlendirmek ister. Peyami bu taşralı, adı
Ayşe olan kızı kendine uygun bulmayarak, bir an-
lamda yurtdışına kaçar.
Oysa şimdi, Izmir'den gelen Ayşe'ye üişkin ilk
izlenimleri, yüreğini o an kaptırdığının da ipuçla-
ndır:
"... Koyulaşmışyeşil, esmergözieri etrafında-
kisiyahkirpikleriyaslıIzmir'inzeytinlikleriniörten
yas örtüsügibiydi. Mustarip (sıkıntılı)derinyûzün-
de ne yaş ne de telaş vardı. öyle karanlık ve de-
rin bir şeydi ki... Yanından ince kaşlan altında o
siyah kirpik çerçevesine ve biraz uzunca burnu-
na bakıyordum. Kendini getiren vapura başını
çevirip bakarken yüzünün, gözlerinden de şa-
yan-ı dikkat (dikkat çeken) olanparçasını, Oscar
VVilde'ın dediği gibi 'Fildişi saplı bir bıçakla açıl-
mış bir kızıl nar' gibi dudaklannıgördüm. Büyük,
biçimli, kırmızı dudaklannın ve arasındaki sedef
gibi sağlam beyaz dişlerinin nihayetsiz bir kud-
reti, zenginliği vardı."
Daha sonraki satıriarda da:
"(Ayşe'nin) yüzü bir azap maskesine benziyor,
koyu yeşil gözlerinden yaşlar damla damla baş-
layarak ince billûr bir gözyaşı sicimi uzun siy_ah
fdrpiklerin/n uçlanndan yanaklanna akıyordu."
Ihsan da Ayşe'yi görür görmez vurulmuştur.
Ayşe'nin ilgisinin Ihsan'dan yana olması çok do-
ğaldır. Ihsan, Kurtuluş Ordusu'nun yılmadan mü-
cadele eden bir subayıdır. Üstelik, Ayşe'nin, Pe-
yami'den yıllaröncesinedayanan bir alacağı"var-
dır; her ne kadar Peyami büyük bir pişmanlık için-
de de olsa.
Peyami, romanın başında (kendi anlatımıyla)
şöyle tanımlanır:
"Hikâyemin başladığı ana kadar silik, cansız
bir Hariciye memuru idim."
Bu yanıyla bana, Savaş ve Barış'taki Piyer'i
anımsatır. Hele hele Amerikan yapımı filminde
Henry Fonda'nın oynadığı Piyer'i.
Peyami'nin Anadolu'ya geçmesiyle birlikte (Ay-
şe ile birlikte olması); Piyer'in Moskova'da kalıp
Napolyon'u öldürme girişimi (Nataşa'nın dikka-
tini çekmek belki de) bana akraba bir "biçim"
olarak görülmüştür.
O silik, cansız memurun içinde büyük acılar, ıs-
tıraplar yaşanır. öte yandan, biz de onun kan
damlayan satırlannda Kurtuluş Savaşı'nın "tanık-
lığını" okuruz...
Ateşten Gömlek'in geçen yıl yeni bir basımı ya-
pıldı. HaJide Edib'in Bütün Eserieri'ni yeni bir an-
iayışla yeniden basan ÖzgürYayınlan'ndan çıkan
kitabı, yayıma büyük bir özenleGülbün Türkgel-
di (Mehmet KalpakJı ile birlikte) hazırlamış.
(Ne yazık ki geçen aylarda, kılı kırk yaran bu gö-
nülden edebiyatçıyı yitirdik.)
Ateşten Gömlek adı, hiç kuşkusuz ki, savaşın
dehşetini imlemekle birlikte; aşk'ı da imlemekte-
dir.
Peyami'nin gömleğindeki kan, aldığı yaralardan
aktığı gibi, yüreğinden de akmıştır hiç kuşkusuz...
Şef Algis Zhupartis ÖWÜ
• MOSKOVA (AA) - Bolşoy Tiyatrosu'nun orkestra
şefi Algis Zhuraitis, uzun süredir devam eden
hastalıgına yenik düştü. Litvanya asıllı Zhuraitis,
Moskova ve Litvanya'nm başkenti Vilnius'ta çeşitli
konservatuvarlarda çalıştı. Sanatçı, yaklaşık 40 yıl
çalıştıgı Bolşoy Tiyatrosu'nda 'Kuğu Gölü',
'Fmdıkkıran', 'Romeo ve Juliet' ve 'Giselle'in yam
sıra pek çok.gösteride de orkestra şefliği yaptı.
Zhuraitis, 70 yaşmdaydı.
'Mrtolojik Yolculuk' kasım
ayında başlıyor
• Kükür Servisi - Avrupa'nuı 6 ülkesinden ve
Türkiye"den yaklaşık 40 sanatçı, kendi kültür
kökJerini aramak için 9-27 Kasım günleri arasında
Bodrum'un Gümüşlük köyünde Eklisia Uluslararası
Sanat Merkezi'nde toplanıyor. 'Mitolojik Yolculuk'
basjığında gerçekleşecek sanat turu kapsamında,
sanatçılar 10 gün sürecek bir seminerin ardından
yörenin halk kültürünün kaynaklaruıı araştırarak
oyun, türkü, müzik, şiir ve görsel sanatlar
alanlartnda karşılzklı ahşverişte bulunacaklar. 15-24
Kasım günleri arasında ise 'Gelişme Sürecinde
Çalışma' olarak tanımladıklan gösterilerini önce
Bodrum-Milas yöresinde, ardından Yunanistan'ın
Kos ve Kalimnos adalannda sergileyecekler.
Sanatçılar, oyunlaruu Uluslararası Tiyatro
Antropolojisi Okulu (ISTA) geleneklerine uygun
olarak 'takas' çerçevesi içinde sunacaklar. 'Bir
sizden bir bizden' anlayışıyla yöre halkından dans,
türkü ve seyirlik oyunlaruu sergilemelerini
isteyecekler. 'Mitolojik Yolculuk', Avrupa
Birliği'nin 1998 Kaleideskop Kültür Fonu'ndan
aldığı maddi destekle yola çıkıyor.