Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 E K İ M 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
tçişleri Bakanlığı, yasal faiziyle birlikte yaklaşık 20 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm edildi
Crazi'de clevlet kusurluVLPERTURGUT
Dcvlet, Gazı olaylan sırasında po-
ısler Tarafından vurularak öldürülen
Vlebmet Gündüz'ün ailesının açtığı
azmİTiat davasmda tam kusurlu bu-
unarak mahkûm edildi. Istanbul 1.
dare Mahkeraesi, devlet güçlerinin
cusur işlemek dışında. bireylerin can
jüvenJığinden de sorumlu olduğunu
.urguJayarak lçişleri Bakanlığı'nın
jündöz'ün ailesine 8 milyar maddi,
I mily ar mane\ i, yasal faiziyle birlık-
e yaklaşık 20 milyar lira tazminat
kiemesıne karar verdi.
Gazi olaylannın birinci günü eşi
vlehmet Gündüz'ü kaybeden Mu-
<addes Gündüz, Ma> ıs 1996'da dev-
et aleyhine maddi ve manevi tazmi-
ıat davası açtı. Istanbul 1. Idare Mah-
;emesi"nde görülen ve 2 yılı aşkın
)ir süredir dev am eden davada, Gün-
lüz ailesının vekili avukat Cemal Yü-
.•d, Mukaddes Gündüz için 4 milyar,
•ocuklan Coşkun ve Bilge Gündüz
çin 1 milyar 500 mılyon ve Sinem
jündüzıçın ise 1 milyar maddi veai-
enın herüyesı ıçınde 1 'er milyar ma-
ıevi olmak üzere toplam 12 milyar li-
a tazminat istedi.
Davalı lçişleri Bakanlığı adına ya-
>ılan sa\ unmada ıse olaylarda idare-
ıın ıhmal ve kusurunun bulunmadı-
*ı. doğan zarar ile idare arasında ne-
lensellik bağı olmadığı ve güvenlık
edbirlerinin eksiksiz yerine getirildi-
n öne sürülerek davanın reddi isten-
lı. Bakanlık davanın reddi için ge-
rekçe olarak "Gündüz ailesine, Üçe
Sosyal Yardımlaşma ve Davanışma
Vakfi'nca4\isan 1995günü"l50mil-
yon liralık maddi yardımda bulunul-
duğunu" belirtti ve ıstenilen mikta-
nn çok yüksek oldugunu kaydetti.
Başkan M. Salih Ozbilgin ve üye-
ler Vasfi Çaray ile Gülser Bostan-
a'dan oluşan Istanbul 1. İdare Mah-
kemesi oybirliği ile mahkûmiyet ka-
ran verdi. Mahkeme karannda, ana-
yasanın 125. maddesınin 1. fikrasına
göre idarenin her türlü eylem ve iş-
lemlerine karşı yargı yolunun açık ol-
dugunu, 7. fikrasına göre de idarenin
kendi eylem ve işlemlerinden doğan
zaran ödemekle yükümlü olduğunu
hatırlattı.
Kararda, "Vefat eden kişinin eş ve
çocuklannın,onun vefatı ile destekten
yoksun kaldıklan açık olup. miktan-
na gelince vefat edenin herhangi bir
eylemine rasdanılmadığı için idare-
nin tam kusurlu kabul edümesL." de-
nilerek devlet, 8 milyan maddi ve 1
milyan manevi olmak üzere 9 milyar
lira tazminat ödemeye mahkûm edil-
di. Yasal faiziyle birlikte Gündüz ai-
lesinin yaklaşık 20 milyar lira alaca-
ğı belirtildi.
Davanın kazanılmasının Gazi'de
yaşamlannı yitiren insanlann yakın-
larının acısını dındıremeyeceğini
vurgulayan avukat Cemal Yücel,
"Ancak devletin sorumluluğunıuı be-
lirlenmesi açısından önemli bir yargı
karanyla karşı karşıya olduğumuz
acıkür" dedı.
TBMM Araştırma Komisyonu raporu
^zeUeştirmede
iiretimsizlik
tesvik edildi'
İANU SALMAN
ANKARA - TBMM
İzelleştirme Araştırma Ko-
nisyonu'nun raporunda,
ektör rj'azında yapılân in-
elemelerle "özelleşrirme
onrasuıda üretimin durdu-
;u, arsalan için kuruluşla-
ın saün alındığı, fiyatlann
ırtnğı, böJgesd tekeUerohış-
uğıT belirtildi. Raporda,
İzelleştirme tdaresi Baş-
:anlığı'nın da (ÖİB) bazı
.uruluşlan değerinin altın-
la sattığı vurgulandı.
TBMM'de DSP'den
.HP'ye, ANAP'tan FP'li
nilletvekillerine kadar 8 ay-
ı önerge sonucu oluşturu-
ın Özelleştirme Araştırma
Comisyonu'nun raporunda,
-uruluşlardaki özelleştirme
[ygulamalan incelendi. Ra-
pordaki saptamalar şöyle:
Çimento: Sektörde özel-
^ştirmeler sonucunda Ru-
neli Holding; Trabzon, La-
lik, Şanlıurfa, Van, Lalapa-
a, Ergani'de yüzde 100.
îaziantep'te yüzde 99.73.
Jartm'da yüzde 99.78. Gü-
nüşhane'de yüzde 95.46
•ranında hisse sahibi oldu.
;CF: Ankara'da yüzde
'9.30, Balıkesır'de yüzde
•8.30, Pınarhisar'da yüzde
•9.*H), Söke'de yüzde 99.60.
vfvon'da yüzde 51 hisse sa-
ib: olurken OYAK-Saban-
ı'mn yüzde 100 hisseyle
skenderun'da, yüzde 87.10
is>eyle Niğde'de, yüzde
9.89 hisseyle Elazığ'da
erıldığı; Yibitaş'ınÇorum
e Sıvas'ta yüzde 100 hisse
ahbi olduğu saptandı.
)lB'nin tablosuna göre,
zdleştirmeler sonrasmda
irrento fıyatlan Adıyaman
ışndakı yerlerde yüzde
6'-yüzde 2 bin 613 oran-
ınarasında arttı. Bu tablo,
inento özelleştirmesi so-
ucında Türkiye'de bölge-
2-1 ıâkimiyetler kurulduğu-
u.ülke çapında da çimen-
5 sktörüne yeni katıhmla-
ı zin vermeyecek birkaç
Lrfitin egemenliğini gös-
:ınektedir. Sanayi ve Ti-
aıt BakanlığTmn ÖtB'ye
öderdiği 6 Mayıs 1996 ta-
Jh rapora göre tekel oluş-
Taıası için Uzanlar'a ait
l a Rumeli Holding'e sa-
baması gerektiği belirti-
nErgani Çimento Fabri-
a'nın satışı bu gruba ger-
^.eştirilmiştir. Halka arz
aıyla özelleştirilen fabri-
ajuı hisseleri 9 yıl geç-
•*ine karşın halka arz
dmemiştir.
•ETLAS Lastik Sanayü
^; Kuruluşun zarar etme-
in, yatınm süresinin çok
aı sürmesi ve işletmeye
Itdıgı zaman yeterli işlet-
ısermayesi verilmeme-
ıen kaynaklandığı anla-
laktadır. 5 kez ihaleye
jı kuruluş, son ihalede
bır önceki ihalenin yansına
yakın fiyata, 7 yıl taksitle
ICombassan'a satıldı.
EBK (Et ve Balık Kuru-
mu): EBK'nin tümüyle
özelleştirilmesf, devletin Fı-
yatlann düşmesine çngel ol-
mak için alım yapma olana-
ğını ortadan kaldıracak ve
besiciyi özel kesimin insafi-
na bırakacaktır. Nitekim
EBK'nin özelleştirildiği
yerlerde sonuç budur. EBK
işletmelerinin 3 yıl üretim
şartıyla satıldığı, ancak
"üretim" tanımlanmadığı
için tek bir baş hayvan kesi-
minin de üretim sayıldıgı;
yaptınm da sadece satış tu-
tannın yüzde 10'u tutannda
para cezası olarak tanımlan-
dığı için bır anlamda üre-
timsizliğin teşvik edildığı
görüldü. Satılan tesislerin
büyük bölümünün arsalan
için satıldığı, bazı tesislerin
satış fiyatlannın arsa değe-
rinin bile altında kaldığı gö-
rüldü.
SEK(SütEndüstrisiAŞ):
EBK gibi sosyal amaçlı
KlT'lerden biridir. 3 yıl üre-
tim şartıyla satılması ve üre-
tim yapılmaması durumun-
da yalnızca yüzde 10"luk
gara cezası öngörülmüştür.
Öİ, üretim yapılmayan yer-
lerde bu cezayı dahı tahsil
edememektedir. SEK tesis-
lerinin özelleştirilmesi, ba-
zı özel süt firmalannın be-
lirli bölgelerdeki pazarlara
tümüyle egemen olması so-
nucunu doğurmuştur. Özel-
leştirme, özel şirketlerin
kendi bölgelerindeki piyasa
paylannı arttırma ve reka-
beti önleme açısmdan güç-
lenmeleri sonucunu vermiş
ve SEK özelleştirmesi tesis
özelleştirmesinden çok, pa-
zar özelleştirmesi oknuştur.
Mis Süt, aldığı 4 tesisten
3'ünü çahştırmayarak İç ve
Batı Anadolu'ya hâkim
olurken: süt alım merkezle-
rini de azaltarak üretıciyi
mağdur etmiştir.
ERDEMİR (EreğU De-
mir- Çetik Fabrikalan AŞ):
Türkiye'nin yassı demir
üreten tek kuruluşu ve en
kârlı şirketlerindenbirisidir.
ERDEMİR'in satışı, ulusal
sanayimiz için çok büyük
bir risk olacaktır. ERDE-
MlR'in satılması halinde,
kapasitesinin sınırlanıp,
üretiminin düşürülüp, Avru-
pa Kömür Çelik Birliği'nin
önerileri doğrultusunda bir
"sabş acentea" haline geti-
rilmesi olasılığı vardır. Ma-
li sorunu olmayan kurulu-
şun özelleştirme kapsamın-
dan çıkanlması, ille özelleş-
tirilecekse hisselerinin yüz-
de 40'ını aşan bölümünün
işlem gördüğü borsa hisse
satışı yoluyla yapılması ge-
rekir. Yönetim hakkını da
devredecek biçimde blok
satış yapılmamalıdır.
3 gün süren olaylarda 18
kisi oldu, 456 kişi de
yaralandı
tstanbul Haber Serviâ - Gazi Mahalle-
si'nde 3 gün süren ve 18 yurttaşın ölümü ile
456 kişinin yaralanmastna yol açan olaylar,
12 Mart 1995'te, kimliği henüz belirsiz sal-
dırganlann 4 kahvehane ve 1 pastaneyi tara-
masıyla başlamıştı. Gazi'de askerierin devre-
ye girmesi ve poîisin geri çekilmesiyle yatı-
şan olaylar, Ümraniye'ye sıçrayınca 6 kişi de
tmrada hayatıru kaybetmiş ve onlarca kişi ya-
ralanmıştı. Olaylann büyümesinin nedeni
olarak; kahvehaneleri ve pastaneyi, gasp et-
tikleri taksi ile tarayan saldırganlann karakol
yönüne doğrjı gitmeleri ve polisin olay yeri-
ne geç gelmesi gösterilmişti. Adli Tıp Kuru-
mu'nda ölen kişiler üzerinde yapılan otopsi-
lerin sonuçlanna göre, ölümlerin çogunun
güvenlik güçlerinin silahlanndan çıkan kur-
şunlarla gerçekleştiği belirlenmişti.
Gazi olaylannda yakınlannı kaybeden ai-
lelerin devlete karşı açtığı dava, 1995 yılın-
da Istanbul'da başladı. Ancak mahkeme he-
yeti, davayı güvenlik gerekçesiyle Trabzon'a
gönderdi. 3 yıldır süren ve her duruşmasmda
gerginlik yaşanan davada olayın failleri ola-
rak panzer sürücüsü 5'i tutuklu 20 polis yar-
gılanıyor. Gazi davası avukatlan, Gazi olay-
lannda ölen insanlann aileleri ve Gazi Halk
Meclisi üyeleri ise Susurluk kazasıyla birlik-
te ortaya çıkan çetelerle özel timci polisleri
suçluyor.
4
ABDULLAH ÇATLPYI DEVLET KORUDU
?
Başbakanlık aleyhine
tazminat davası
ANKARA (Cumtauriyet Bürosu) -
"Bahcetievfcr Kattiamı" olarak bilinen
olayda yaşamını yitiren gençlerden altı-
sının ailesi, Başbakanlık ve lçişleri Ba-
kanlığı aleyhine tazminat davası açtı.
1978'de meydana gelen olayda yaşa-
mını yitiren gençlerden FarukErsan,Ef-
raim Ezgin. Osman Nuri Uzunlar, Latif
Can, Serdar Alten ve Şahin Ge\'enci°nin
yakınlannm, Başbakanlık ve Içişlen Ba-
kanlığı aleyhine açtığı davanın duruşma-
sı Ankara 6. İdare Mahkemesi"nde yapıl-
dı. Duruşmada ılk sözü alan davacılann
avukatı Ersen Şansal, Susurluk 'ta
1996'da meydana gelen kaza sonucunda,
katliamın planlayıcısı olduğu ileri sürü-
len AbduÜah Çatiı'mn, bir milletvekili
ve üst düzey bır bürokratla yakın ilişki
içinde bulunduğunun ortaya çıktığını
söyledi. Bu olayın aynı zamanda, katli-
amın planlayıcısı ve failinin devlet tara-
fından yargıdan kaçınldığını ortaya koy-
duğunu savunan Şansal, konuyla ilgili
oluşturulan Meclis Komisyonu ve Başba-
kanlık Teftiş Kurulu raporlannın da bu-
nu karutladığını belirtti.
Söz konusu raporlarda, Çatlf nın uzun
süre devlet tarafından kendisine verilen
görev leri yerine getirdiğinin altının çizil-
diğıne de işaret eden Ersen Şansal, "Çat-
lı ile ilgili yargı islevinin yerine gelmcsine
engd olan davah Başbakanlık ve tçişleri
BakanlıgTdır" dedı
Susurluk kazasından sonra, bir üst dü-
zey devlet yetkilisi tarafından "Devtetiçin
silah sıkanİann şerefli olduğu" açıklama-
smın yapıldığını anımsatan Şansal» bu-
nun, Çatlı gibilerin devlet tarafından ko-
runduğunun bir göstergesi olduğunu öne
sürdü. Şansal. davalı Başbakanlık ve lçiş-
leri Bakanlığı'nın Bahçelievler Katli-
amı'nda kusurlan bulunduğunu iddia
ederek. davanın kabulüne karar \ erilme-
si ısteminde bulundu.
Daha sonra söz alan davacı avukatı Er-
dal Merdol da Susurluk olayının, devie-
tin yasadışı işlere bulaşan kişiler tarafın-
dan kusatıldığını ortaya koyduğunu sa-
vundu. Bu olayın aynı zamanda, devietin,
güvenlik güçlerince aranan insanlara bir-
takım olanaklar verdiğini günışığına çı-
kardığını öne süren Merdol, mahkemenin
de bu tespiti yapması talebinde bulundu.
Davalı Başbakanlık'ın temsilcisi ise,
tazminat davasımn usul hükümleri göze-
tilmeden ve süre dikkate alınmadan açıl-
dığını savundu.
Olayın failleri olduğu ileri sürülen ki-
şilerin adli yargıda yargılandığını anım-
satan Başbakanlık temsilcisi, bu neden-
le davanın reddedilmesi gerektiğini söy-
ledi.
TGS Genel Başkanı Sonay, gazetecUerin sorunlannın giderilmesinin sendikalann görevi olduğunu söytedi (Fotoğraf: KUBtLAY TÜNTÜL)
Basın örgütleri, sektörün sorunlanna çözüm yollan aramak için toplandı
'Sendikalörgüûenmeyaygınlaşmalı'
tstanbul Haber Senisi - Türkiye Gazeteciler
Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ziya Sonay, ba-
sın sektöründeki kirliliğın giderilmesi için sendi-
kal örgütlülüğün yaygınlaştınlması gerektiğini
söyledi.
TGS, basın sektörünün içinde bulunduğu du-
rumu saptamak ve çözüm yollan aramak amacıy-
la, dün çeşitli basın kuruluşlannın da katıldığı bir
toplantı düzenledi. Gazeteciler Federasyonu Ge-
nel Başkan Yardımcısı Ümit Gürtuna. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Nail Güre-
H, Başkan Yardımcısı ve gazetemız Genel Yayın
Yönetmenı OrhanErinç, TGS Genel Başkan Yar-
dımcısı Şükran Soner, lzmir Gazeteciler Cemiye-
ti (İGC) Başkanı Erol Akıncılar. Çağdaş Gazete-
ciler Demeği (ÇGD) Başkanı İsmet Demirdöğen.
ÇGD Yönetim Kurulu Üyesı Murat tnceoğlu.
Ekonomi Muhabirleri Derneğı Yönetim Kurulu
Üyesi Esra Yener'ın bulunduğu toplantı saat
11 .OO'de TGS Genel Merkezi'nde yapıldı. Toplan-
tının açış konuşmasını yapan Ziya Sonay, çeşitli
gazete ve televizyonlan satın alarak sektöre gir-
meye çalışan 'ka> nağı belirsiz sermaye'nin. başta
Milliyet gazetesinde, çalışanlanrun gösterdiği mü-
cadele sonunda bu girişıminden vazgeçmesini
memnuniyetle karşıladıklannı söyledi.
Gazetecilerin karşı karşıya bulunduğu tek so-
runun kara para olmadığma dikkat çeken Sonay,
"Bu Idrtüiğin ka> nagı: binbir güçlük içinde, \
l
ah-
şi kapitanzmin da> aroğı köle koşullannda.yasaia-
ruı baskılan alonda görevlerini onurlu bir biçim-
de yerine getirme ugraşı veren basın emekçjleri
değOdir. Kirifliğin kaynağL30 Eylül mali miladı ön-
cesinde aklanmak üzere ortava çıkan kara para-
tun yanı sıraözelükle 1980sonrasında ülkeekono-
misine egemen olan tekelci sermayenin kendi çı-
karlan için kullanmak amaayU gazetecilik sektö-
rünegirnıesidir'' dedi.Gazetecilikmesleğinin içi-
ne düşürüldüğü bu durumdan kurtanlmasının
hem basın emekçilerinin hem de onlann temsil-
cisi olan sendika ve diğer meslek örgütlerinin gö-
revi olduğunu vurgulayan Sonay, basın emekçile-
rinin temiz toplum mücadelesinin dışında kalama-
yacaklarını ifade etti. Sonay şöyle devam etti:
"Sendikal örgütlülüğün önünde önemli bir en-
gel olan ve aynı zamanda gazetecilerin emekleri-
nin çeşitli yöntemleıie sötnürülmesine yol açan ta-
şeron şirketlerin önceükle ortadan kaldınlnıaa ve
istihdam olanaklaraun genişletilmesi gerekmekte-
dir. Bu amaçla, gazete. radvo >e tele\izyonlardaça-
hşünlması zorunlu asgari kadrolan belirieyen ya-
sa değişikliğj önerisi sendikamız tara&ndan yak-
laşık2 yıl önce hazırianmış,Cumhurbaşkanı, Baş-
bakan ve ilgili bakanlara sunulmuşrur. Bu öneri-
miz, önceki gün DVTGrup Başkamekilliğince ka-
nun teklifi haline geunlerek Meclis Başkanlığı'na
verilmiştir.''
SEKA işçisi eylemi genişletiyor
HaberMerkezi- Özelleştirme Yük-
sek Kurulu'nun SEKA'nın Izmıt tesis-
lerinin kapatılmasına yönelik karann-
dan sonra kâğıt işçilerinin "Fabrikalar
Evimizdir" sloganıylabaşlattıklan ey-
lem, 17. gününü doldurdu. Işyerlerini
terk etmeme eylemini ka-
rarlılıkla sürdüren işçiler.
şimdi de yürüyüşlere ha-
zırlanıyorlar. 31 Ekim'de
tzmit'ten Ankara'ya yapı-
lacak büyük yürüyüşün
yanı sıra, kâğıt işçileri 1
Kasımcia da Ortaca'dan
Dalaman'a yürüyecekler.
Daha önce 23 Ekim'de
Dalaman ve Yatağan'dan
Muğla'ya yapılacağı açık-
lanan "Ata'ya Şikâyet >ü-
rüyuşü"nün. 25 Ekimde
tüm yurtta yapılacak olan
"CumhuriyetYürüyüşü''
nedeniyle iptal edildiğinı
belirten Selüloz-îş Sendi-
kası Dalaman Şube Baş-
kanı Haluk Alkâç, şunlan
söyledi:
"Ortaca sol ittifakı ve
diğer sendikalann desteği
ile 1 Kasımda Ortaca-
Dalaman Seferberlik Yü-
rüyiişü' nü gerçekleştirivo-
ruz. Muğla'daki tüm işçi-
lerin \t özeüeştirmeye kar-
şı olanlann kaülacağı bu
yürüyüşün en iyi şekilde
yapdabilmesi için25 Ekim
'Cumhuriyet Yürüyüşü'
nedeniyle 23 Ekim'de ya-
pılacak yürüyüşü iptal et-
tik. Şu andadevam eden işyerierini terk
etmeme eylemimizi 1 Kasım'dan itiba-
ren çeşitiendirerek sürdüreceğiz."
Alkaç'ın verdıği bılgıye göre 1 Ka-
sım Pazar günü "Ortaca-Dalaman Se-
ferberlik Yürüyüşü"nden önce Orta-
Konsorsiyum ÖİB'yi bekliyor
POAŞ ortaklannda
teminat kaygısı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Türkiye Iş
Bankası, Bayındır Insaat
ve ParkHolding'in Petrol
Ofîsi Anonim Şirketi
(POAŞ) ihalesjnden çe-
kilmek yenne Özelleştir-
me ldaresi Başkanlı-
ğı'nın (ÖİB) Ankara 6.
idare Mahkemesi'nin yü-
rütroeyi durdurmakaran-
nı uygulamasını bekleye-
cekleri öğrenildi. Özel-
leştirme Yüksek Kuru-
lu'nun (ÖYK) ya da mah-
kemenin iptali söz konu-
su olmadan konsorsiyu-
mun çekilme karan açık-
laması durumunda yatın-
lan 50 milyon dolarhk te-
minat tutannın yanacağı-
na dikkat çekildi.
Değer tespirinden iha-
lede 3. gelen firmaya sa-
tış karanna kadar uzanan
hukuka aykınlıklar; pa-
zardaki hâkimiyetinden
çete-mafya baglaritılanna
varan "kuşkular"; Iş
Bankası'run "çekflmeyi''
düşündüğü iddialan, PO-
AŞ konsorsiyumunu da-
ğılma aşamasına getirdi.
Erol Evcü'e 150 milyon
dolardan fazla kredi açü-
ğı savlanan lş Banka-
sı'nın, POAŞna ilgili id-
dialardan da rahatsız ol-
duğu belirtitdi. Ancak,
Türkiye lş Bankası'nm
konsorsiyumdan çekile-
ceğini açıklaması beklen-
miyor.
Rekabet Kurulu Başka-
nı Aydın Ayaydm, kuru-
lun kararlanna karşı an-
cak Danıştay'a başvura-
labileceğini vurguladı.
cada cumhuriyetin 75. yılı etkinlikle-
ri çerçevesinde "75Yılda Özelleştinne
ve Türkiye'' konulu panel yapılacak.
Panelin ardından Ortaca-Dalaman yü-
rüyüşü gerçekleştirilecek.
Türk-lş'e bağh sendikalann Muğla
şube başkanlan dün Dala-
man da bir araya geldi. Top-
lantıda. 25 Ekim'de tüm yurt-
ta yapılacak "Cumhuriyet Yü-
rüyüşü"ne tam destek veril-
mesi kararlaştınlırken 1 Ka-
sım'dan sonra yapılacak ey-
lemlerin programlandıgı bildi-
rildi.
Adana Büromuzun haberi-
ne göre Selüloz-lş Sendikası
Silifke Şube Başkanı Haffl De-
miıd, SEKA'larda yapılan ey-
lemlerin yalnızca SEKA'lann
özelleştirme kapsamından çı-
kanlmasını amaçlamadığını,
Türkiye'deki özelleştinne an-
layışına karşı verilen birmüca-
dele olduğunu bildirdi.
SEKA Akdenizde daha ön-
ce alınan eylem karan gereği
19 Ekim Pazartesı günü
16.00'dayapılmakistenen200
araçlık konvoyun polis vejan-
darma tarafından engellendi-
ğini behrten Demirel. "SE-
KA'lar özelleştirme kapsamın-
dan çıkanlmadıkça SEKA'Iar
Türkiye gündemindendüşme-
yecek" dedi.
KESK de 31 Ekim Cumar-
tesi günü yapılacak olan mitin-
ge konfederasyonun bütün
gücüyle katılacağını bildird'
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Kalın Kafalı Olmak
Zaman gazetesi eski yazarlanndan Sayın Fehmi
Koru, geçenlerde bir televizyon kanalında ilginç bir
konuşma yaptı. "Türban zinciri" bağlamında yaptı-
ğı bu konuşmada, Türkiye'deki "Müslümanlann"^ (!)
cumhuriyete nasıl sahip çıktıklan ve nasıl özgürlük-
çü (!) olduklannı anlattı. Ve konuşmasının sonlann-
da, bu "iyi niyetleri" anlamayanlan, akılsızlıkla suç-
ladı ve Bunlann kalın kafalı olduklanndan..." diye-
rek çok seviyesiz bir suçlama yaptı.
Bu, "kalın kafalı" tanımının içine kimler giriyor bil-
miyorum ve doğrusu merak etmediğim gibi hiç üze-
rime de alınmıyorum. Fakat, acaba Türkiye'deki şe-
riatçı güçlerin, cumhuriyet ve demokrasiden yana
olduklannı anlamamak mı kalın kafalılık; yoksa, bu
beyaz yalana inanmak mı kalın kafalılık olur, merak
ediyorum.
Kaldı ki acaba Türkiye'deki Islamcılann iyi niyeti-
ne inanmamak mı kalın kafalılıktır; yoksa, Türkiye
Cumhuriyeti'nin laik ve çağdaş düzenini, bir orta-
çağ karanlığına dönüştürebilecegini sanmak mı ka-
lın kafalılıktır? Bu sorunun yanrtını tarih verecektir.
Bu şeriatçı arkadaşlann kimi sloganlanna çok gü-
lüyorum. Atatürk'ün annesı Zübeyde Hanım'ın da
eşi Latife Hanım'ın da başlan bağlıymış. Başörtü-
süne karşı çıkanlar, Atatürk'e de karşı çıkıyorlar-
mış...
Atatürk'ün annesinin de eşinin de başı bağlıydı a-
ma; bu rahmetli hanımlann, başörtüleriyle kamu gö-
revi yapmak istediklerine dair bir şey okumadım. Ne
devlet üniversitelerine ögrenci yazılmak, ne hâkim,
ne savcı olmak istemişlerdi.
Atatürk'ün Libya çöllennde çekilmiş, çok ilginç fo-
toğraflan vardır. Bedevi elbisesine benzer birtakım
giysilerle, saç sakal birbirine kanşmış fotoğraflardır
bunlar. Şimdi bunlara bakarak "Atatürkçüler böyle
giyinmeliler" mi diyeceğiz?
Başkalannı kalın kafalılıkla itham ettiğine göre
kendini çok zeki bulan bu gazeteci arkadaş, tüm ze-
kâsına karşın, "28 Şubat"\n ne anlama geldiğini an-
layamamış. Silahlı kuvvetlerin basiretinin bağlandı-
ğı ve "ülke elden gidiyor", endişesine kapıldıklan bir
dönemde, meydanı boş bularak siyasal Islam'ı ya-
şama geçirmenin ortamını bulduğunu sanan bu ar-
kadaşlar, "treni kaçırdıklannı" anlayamıyorlar ya da
anlamak işlerine gelmiyor. Ve bunun için çırpınıp
duruyoriar.
Hem çırpınıyorlar hem de insanları tahrik ediyor-
lar. Iktidarda olduklan dönemde, kamu görevlileri-
nin kıyafetlerini düzenleyen yasa ve yönetmelikleri
değiştirmek için kıllan kıpırdamayan birtakım millet-
vekilleri ve siyasal parti liderleri, şimdi tüm siyaset-
lerini, bazj genç kızlarımızın başörtüleri üzerine kur-
dular. Ve daha önce birkaç kez vurguladığım gibi bu
çocuklann "başlannı yakblar." Bir kısmı çok zor ko-
şuflar altında egıtimlerinin sonuna gelen ve gerek-
siz inatlaşmaya girmeseler okullannı bitirerek mes-
leklerini elde edebilecek olan kızlanmız, şimdi eği-
tim sisteminin dışına atıldı.
Kanunlara karşı gelmeyi, bir "hak" olarak gör-
mek, demokrasiyle bağdaşabilir mi? Bir demokra-
side vatandaşlann "hakkı", antidemokratik bulduk-
lan yasalan ve yönetmelikleri değiştirmek için ug-
faşmaknr. Bu konuda kılını kıpırdatmayacaksın, son-
ra da bu yasalan çiğnemeyi bir "hak" olarak göre-
ceksin... Hadi canım, sen de.
Ben toplumumuzda, her türlü düşüncenin varlı-
ğını ve isteyenin istediği gibi yaşayabilmesini, "6e-
mokrasinin gereği" olarak görürüm. (Zaten bu yüz-
den, birçok arkadaşımla da tartışır dururum). Fakat
"antidemokratik" düşünceyi ve çağdışı bir yaşam
tarzını toplumumuza dayatmaya kalktıklan zaman,
"külahlan değişihz."
Birkaç yıl önce, ağırlıklı olarak Islamcı gençlerin
katıldığı bir panelde, konuşmacılardan biri, "Islami-
yeti camiye hapsetmek istiyoriar, buna izin verme-
yeceğiz" diye konuşmuş ve bu sözleri, tekbırlerle
desteklenmişti. Daha sonra söz sırası bana geldiği
zaman, "Islamiyeti evinizde ve camide yaşayabilir-
siniz" demiştim, "Namazınızı sahil yolunda kılacak
değilsinizya..."
Çok kızmışlardı. Fakat o günlerde iktidarda olma-
nın ve "işlerin" istedikleri gibi gitmesinin rahatlığı
içindeydiler. Bugünkü hırçınlıklan yoktu. Fazla tep-
kj göstermediler.
Kafalan son dönemde biraz kalınlaştı...
Not Geçen perşembe günü yazımda, Allah'tan,
"yanlış hatıriamıyorsam.." dıye başlamış ve Tho-
mas More ile Thomas Hobbes'u karıştırmışım.
Epeyden beri vermiyorum ama, "Siyasal Dûşünce
Tarihi" dersi verdiğim dönemlerde, bir öğrenci bu i-
ki düşünürü kanştırsaydı, yanmışt.
Öğretmen olmanın bazı avantajlan var elbette...
de BUGÜN
TRTden güleryüzlü birprogmm daha...
HADİ BAKALIM
Ipek Çeken'in
sunuculuğunu üstlendiği programın
bu akşamki konuğu YONCA EVCİMİK...
Sohbet, eğlence, güldürü ve yartşmalarla süslü bir demet...
''KiditcU j>roı\ıwtLtr için lc*ı\ru ktMdlhısımz.