Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OCAK 1996 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Uzman denetçiler raporla Kültür Bakanlığı'nı uyardı: Müzelerde kayıt-kuyut, kadro ve güvenlik yok
tay'dan müze alarımOZGEN ACAR
ANKARA - Sayıştay Başkanhğı, "Kül-
tür Bakanlığı'na bağh müzelerin faali-
yetieri"nı topa tuttu. Türk müzelerinin ge-
lecegini tehlikede gören Sayıştay "alarm"
verdi.
Sayıştay Başkanhğı; Kenan Tepe, Le-
vent Karabeyli ve Baran Özeren'den
oluşan "uzman denetçi"lere; aralannda
Bursa. İstanbul Arkeoloji, Istanbul Türk
Islam Eserleri, Kastamonu, Sinop, Van,
Bergama, Bodrum Sualtı, Antalya, Ada-
na. Ankara Anadolu Medeniyetleri, An-
kara Etnografy a olmak üzere 12 müzede
"inceleme" yaptırttı.
Uzman denetçilerin Kültûr Bakanlı-
ğfna \erdikleri, yaklaşık yüz sayfalık ra-
porda. "de^let mallanyla ilgili kayıp
ve hasarlar. bcdellerinin sorumlulara
ödettirilmesi suretiyle telafı edilebilir
ise de eski eserler söz konusu olduğun-
da, bunlann paha biçilmezüği ve yeri-
ne konulmazlığı karşısında aynı şeyin
mümkün olmadığına" dikkat çekildi.
• Sayıştay Başkanlığı tarafmdan 12 müzede yaptınlan incelemenin sonuçlan bir raporla
Kültür Bakanlığı'na iletildi. Raporda müze ve ören yerlerindeki eksikliklere işaret
edilerek ödenek yetersizliğinin antika kaçakçıhğına yol açtığı vurgulandı.
Sayıştay, "ödeneklerin yetersizliği-
nin, eserlerin müzeler yerine koleksi-
yonculara, antikacılara ve kaçakçıla-
ra yönelmesine" neden olduğunu özen-
k vurguladı.
Rapor hakkında Kültür Bakanlığı 'ndan
yüksek düzeyde bir yetkili, "Sayıştay
raporunun, öncelikle TBMM Bütçe
Komisyonu, sonra da TBMM'nin tüm
üyelerine de dağıtılmasını dileriz. Ra-
porun önemli bölümüne katümamak
elimizde değil..." demekle yetindi.
Sayıştay raporunda, müzelerde
"alarm" veren durumlardan bazılan
özetle şöyle:
1- Gerek müzelerdeve gerek ören yer-
leri, tümülüs ve höyüklerin bulundukla-
n arazilerde güvenlik ve personel, nice-
lik ve nitelik olarak yetersiz olduğundan
özellikle son yıllarda müzelere yönelikhrr-
sızlıklann arttığı gözlenmiştir. 848 koru-
ma ve güvenlik, 306 bekçi, 65 arkeolog
ve 41 restoratör kadrosu eksiktir.
Denetçiler, uzman personel yokluğu
nedeniyle, kayıtsız- kuyutsuz yanm mil-
yona yakın eserin bulunduğunu saptadı-
larve müzelerin pekçoğunda envanter def-
terlerinin yedeklerinin bulunmayışının
"büyük bir risk kaynaği olduğuna" da
dikkati çektiler.
Güvenlik yetersiz
2- Müzelerin çoğunda, güvenlikle il-
gili kontrol sistemleri ve teknik araçlan
bulunmuyor ve yangın ya da afet duru-
muna ilişkin kurtarmada öncelikler pla-
nı güncelleştirilmemiş. Herhangi bir afet-
te; müze yönetimi, polis, itfaiye ve mül-
ki makamlan arasında önceden belirlen-
miş bir koordinasyon ve işbirliği öngö-
rülmüyor.
Sayıştay. "kaçakçıhk" konusunda ise
Kültür Bakanlığı'nı, özetle şu noktalar-
da uyanyor:
1 - Kaçak kazı ve define avcılığıyla et-
kili biçimde mücadele edilmiyor.
2- Kaçak eserleri yakalayanlara ve ih-
bar edenlere verilen ikramiyeler yeter-
siz, suçlulara verilen cezalar ise caydın-
cı olmaktan uzak.
3- Eski eserkaçakçılığıyla ilgili dava-
lara konu olan eserlere gerekli özen gös-
terilmiyor. Eserlerin müzelere teslim edil-
meden ve fotoğraft çekilmeden emniyet-
te ve adliyede bekletilmeleri sakıncalı.
4- Gerek kaçakçılığın önlenmesi ve
gerekse kaçınlan eserlerin yurda geri ge-
tirilmesi açısından, uluslararası kuruluş-
larve yargı organlan nezdinde etkili olun-
masım sağlayacak bir anlayış ve politika
geliştirilmiyor.
Genelde, kamu kuruluşlannın harcama-
lannda titiz davTanan Sayıştay, müzele-
re şu konuda hakveriyor: "Müzelerin fa-
aliyetlerinde kullanılmak için tahsis
edilen ödenekler yok denecek kadar
azdır. 1996 yüında müzeleri gezen 9.3
milyon ziyaretçi giriş bedeli olarak
998.7 milyar lira (yaklaşık 1 trilyon li-
ra), ören yerlerinde ise 8.1 milyon kişi
821.9 milyar lira bırakmıştır. Buna
karşılık bu değerin yüzde 4O'ı kendi-
lerine tahsis edilmesine karşın, beledi-
yelerce müzelere herhangi bir yardım
yapılmıyor."
Sayıştay, son beş padışahın sikkeleri-
nin yurtiçinde alım- satımının serbest ol-
masını da "sakıncalı" buluyor ve "han-
gi sikkelerin abm-satımımn serbest
olacağının belirlenmesinde önceden
saptanmış bir süreyi öngören sabit bir
kriterin esas alınmasu ileriki yıllar için-
de yasa koyucunun amacıyla çelişen
bir uygulamaya yol açma tehlikesini"
taşıdığmı ammsatıyor.
Eğitimde reform
Ders kitaplarının
içeriği değişiyor
• Çağdaş gelişmelere göre hazırlanacak
kitaplarda, Türk-Islam sentezci görûşler
ayıklanırken, "genetik kopyalama, atık
maddeler, sera gazı" gibi üniteler oluşturulacak.
EBRU TOKTAR
ANKARA - Milli Eğitım
Bakanlığı, Talim Terbiye Ku-
rulu'nda kadro operasyonu-
na hazırlanırken ders prog-
ramlannın içerığini de de-
ğiştiriyor. Çağdaş gelişme-
lere göre hazırlanacak kitap-
larda, Türk-lslam sentezci
gönîşler ayıklanırken "ge-
nctik kopyalama, atık mad-
deleY, sera gazı" gibi üni-
teleroluşturulacak. 12 Eylül
dörieminin yasaklı sözcüğü
"devrim"i yeniden ortaöğ-
retim ve ilköğretım kitapla-
nna almaya hâzırlanan ba-
kiyûkü de-hafifleterek dilde
anlaştırmaya gidecek.
' Milli Eğrfim Bakanlığı Ta-
lim Terbiye Kurulu Başkanı
Ramazan Çetin Dağlı'nın
emeklıye aynlmasmdan son-
ra göreve getirilen Orban
Özdoğanlar, uzun yıllar Al-
many»'da eğıtim müşavirlığı
yaparken edindiğı deneyim-
lere koşut olarak, ders prog-
ramlannda "reform" sayı-
»iabıltecek düzenlemelere gı-
jdyo£
•> Ögkanlığın ders program-
'larmda gerçekleştireceğı de-
ğışiklikler şöyle:
Öğretmen. genç kuşaklar
ve özellikle mılletvekillennın
inkılap kelimesinı telaffuz
| edemedıği göz önüne alına-
j-Tak "devrim" sözcüğü ki-
ı laplara alınacak. Bakanlık
f yetkilileri,u
çoğu kez "in-
j kilâp" olarak dıle getirilen
L sözcüğün Arapça "köpek-
leşme" anlamına geldiğıne
işaret ettiler.
Biyoloji
"Genetiğin gelişimi. ge-
netik kopyalama, DNA ça-
lışmaları" adlı bir ünite
programa alındı. Bu amaçla
biyoloji kıtaplannda Iskoç-
ya'daki Roslın Enstitüsü bi-
lim adamlan tarafindan kop-
yalânan "Dolly" adlı koyu-
nun resimlerine yer verile-
ceL Semavi dinlerin (Hıris-
tıyanlık. Müslümanlık ve Ya-
hudılik) "İlk insan ve Pey-
Cazalcı
'Gerici
kadrolar
temizlenmeli'
ANKARA (Cumhu-
rfyet Bürosu) - Eğit-Der
Genel Başkanı Musta-
fa Gazalcı. 1997 yıltnın
egjtim karnesini çıkar-
di. "8 yülık kesintisiz
zonınlu eğitime geçil-
mesine, eski Milli Eği-
tim Bakanı, eğitim dev-
ritncisi Rasan-Âli Yü-
cel'e sahip çıkılması-
na" tam not veren Mus-
tafa Gazakı, "Milli Eğj-
tim Bakanlığı merkez
teşkilatında bulunan
gerici kadrolann temiz-
lenmetnesine, İlksan'ın
bakanlık bağımlılığın-
dan kurtanlmamasına.
ders programlannda
bulunan çağdışı zihni-
yefin giderilmemesine"
düşük not verdi.
gamber Adem'in bir avuç
balçıktan. Havva'nm da
onun kaburga kemiğinden
yaratıldığını" öngören ya-
ratılış teorileri programdan
çıkanlarak Darwin'in "ev-
rim teorisini" deiçerenbi-
limsel tartışmalara yeT veri-
lecek.
Coğrafya
"Coğrafi çevrenin ko-
runması, katı atıklann ge-
ri dönüşümü \c sera gazı"
adlı ünitelere yer verilecek.
Sosyal bilgiler
Program, pedagojinin "ya-
kındamazağa. somuttaın so-
yutâ"' ılkesine göre düzen-
lenecek. Buna göre, öğrenci-
ler öncelikle Anadolu'daki
uygarlıklan, daha sonra Or-
ta Asya'daki Türk uygarlık-
lannı öğrenecek.
Fen bilgisi
Eski Latince kelimelerle
yüklü tanımlamalara son ve-
rilecek. Fen bilgisi kıtapla-
nnda dilin Türkçeleşmesi
sağlanacak.
Din kültürü ve
ahlak bilgisi:
Türk-tslam sentezci tüm
görûşler ayıklanacak. tlk ola-
rak "Türkler dünyanın en
soylu ve en köklü ırkıdır.
Türkler kendi soylanna ya-
kışır din arayışı içine gir-
miştir. Anayurtlarından
göçleri sırasında da İslami-
yet gibi kendi soylanna ya-
kışan ul\i ve cihanşumul
bir din olan İslamiyctle kar-
şılaşmışlardır. İslamiyet.
Türkleri daha da soylu ve
yüce kıldı. İslamiyetin ışı-
ğında onlar dünyada cihan-
gir oldu. Dünyanın § kıta-
sına yayılmış en büyük im-
paratorluklar kurdular"
şeklindeki okuma parçası ya-
yılmacı veTürk-lslam sentez-
ci olduğu gerekçesiyle atılı-
yor.
Yeni programda, VedaHut-
besi'nin "Faizin her nevi
mülgadır, ayağımın altın-
dadır. Eğer kadınlar razı
olmadığınız herhangi bir
kimseyi aile yuvanıza alır-
larsa. onları hafif surette
darp ve tahzir edebilirsi-
niz", "Çocuk kimin döşe-
ğinde doğmuşsa ona aittir"
bölümleri de çağdaş toplum
ve devlet anlayışıyla bağdaş-
madığı için çıkanlıyor.
Imamlar görevde
Eski Milli Eğıtim Bakanı
Turhan Tayan döneminde
3 imamın Sinop'taki cami-
lerden "kurumlararası ge-
çiş yoluyla" Milli Eğitim
Bakanhğı'na yatay geçiş yap-
tığı saptandı. Mevcut yasal
prosedüre göre imamlar, da-
ha önce çalıştıklan camilere
geri gönderilemezken Meh-
met Saglam"mbakanlığı dö-
neminde memur olmadığı
halde memur gibi gösterile-
rek Kahramanmaraş'tan Mil-
li Eğitim Bakanlığı'na geçiş
yapan 156 personelin göre-
vine 1 Ocak 1998 itibanyla
son verildi. Sağlam'ın usul-
süz yollarla Milli Eğitim Ba-
kanlığı'na aldığı 126 perso-
nel de daha önce çalıştıklan
görevlere iade edildi.
IÜ'nün 24. rektörü, 'Hasan Âli Yücel eğitimfakültesi' kurulacağını söyledi
Alemdaroğlu görevi devraldı• Yeni rektör Kemal
Alemdaroğlu, öncelikli
amaç ve görevinin
öğrencilerin
dûşüncelerini özgürce
açıklamalanm sağlayan
öğrenci konseyleri ve
öğrenci denıeklerinin
kuruluşunu desteklemek
olacağını söyledi.
İstanbul Haber Senisi -
İstanbul Üniversitesi'nin (ÎÜ)
yeni rektörü Prof. Dr. Ke-
mal Alemdaroğlu, üniversi-
tede 18 yıl aradan sonra ya-
pılan devir teslim töreniyle
eski rektör Prof. Dr. Bülent
Berkarda'dan rektörlük gö-
revini devraldı. YÖK Baş-
kanı Prof. DT. Kemal Gü-
rüz, yeni rektör Alemdaroğ-
lu'dan Cumhuriyet'in eğitim
reformcusu Hasan Âli Yü-
cel'in adını taşıyan bir eği-
tim fakültesi •kuru|nıasını is-
tedi. Prof.'Alemdârbğlu da fa'-""
kültenin kuruluşunu yakın-
3a Kâmuoyuna müjdeleye-
ceğini söyledi. Eski rektör
Prof. Dr. Berkarda ise 2547
sayılı YÖK Yasası'nın "key-
fi" uygulanması sonucu üni-
versitenin zarar görüp sus-
kunluk ve durgunluk içine
girdiğini belirterek, Ocak
1994'ten bu yana ÎÜ'de "ye-
niden demokratik bir ida-
renin hâkim olduğunu" söyledi.
Fen Fakültesi Konferans Salonu'nda IÜ Dev-
let Konservatuvan Nefesli Sazlar Orkestrasrmn
verdiği konserle başlayan törende ilk konuş-
mayı yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gü-
rüz, kendisinin başlattığı "köklü" degişiklik-
ler nedeniyle zaman zaman Berkarda'nın uya-
nlanyla birlikte dostluk ve arkadaşlığını gördü-
ğünü söyledi. "Bülent Ağabeyim ile birlikte
cumhuriyeti orasından burasından çevirme-
ye çalışanlar ile Atatürk ve silah arkadaşla-
nna saldınya yönelik hareketlere karşı çık-
Uk" diyen Gürüz, "Sayın Alemdaroğlu'nun
da bu şanlı kurumu Bülent Ağabeyin bırak-
Berkarda, Alemdaroğlu'na cüppesini giydirirken Alemdaroğlu da kendisi-
ne, hizmetlerinden dolayı gümüş bir tepsi armağan etti. (UĞUR GÜNYÜZ)
rığı yerden ileriye götüreceğine inanıyorum"
diye konuştu.
Prof. Berkarda da yaptığı konuşmada, göre-
vi süresince akademik kurullann eski saygın ye-
rine oturtulduğunu, danışma ve uzlaşma yön-
temlerine değer verildigini vurgulayarak, fa-
kültelerde her düzeyde akademik kurullann
toplanmasının teşvik edildiğini ve dekan atama-
lannda rektör yerine fakültenin tercih ettiği
adaylann YÖK'e bildirildiğini kaydetti. Araş-
tırma fonunun bütçesinin 300 milyar liraya çı-
kanldığını belirten Berkarda, öğrenci fonunda
1997 yılında toplanan 1.9 trilyon liranın 1.1
trilyon lirasının öğrencilerden alınan katkı pa-
yından sağlandığını. 1998'de
bu rakamın iki katına çıka-
cağım sandığını söyledi.
Berkarda, görevde oldu-
ğu 4 yıl süresince üniversi-
tenin"birgünbile" kapan-
madığına dikkat çekerek,
"Gerçek öğrenci temsilci-
lerinin üniversite kurulla-
rında yer almasının vakti-
nin geldiğini de Sayın Alem-
danığlu'na anımsatmak is-
terim" diye konuştu.
Rektörlük görevini Ber-
karda'dan devralan Prof. Dr.
Kemal Alemdaroğlu da Ber-
karda'nın, bilimsel yaşamın-
da ulusal ve uluslararası üne
sahip. 30 yıldan bu yana bir-
likte çalıştığı "değerii bir
büyüğü" olduğunu vurgu-
layarak. "Değerii Hocamı-
za rektörlüğü süresince ger-
çekleştirdiği üstün hizmet-
lerden, ülkemize, ulusumu-
za ve hepimize örnek olan
Atatürkçü, çağdaş,.demok-
ratik ve laik tutumundan
dolayı sonsuz teşekkürle-
rimizi sunarken, deneyim-
lerinden ve öğütlerinden
her zaman yaraıianacağı-
muı belirtirim" dedi.
Öncelikli amaç ve göre-
vınin öğretim elemanlannın
ve diğerçalışanlann maaşla-
nnı, enflasyon hızının üzeri-
ne çıkarmak olduğunu belir-
ten Alemdaroğlu, öğrencilerin düşüncelennı
özgürce açıklamalanm sağlayan öğrenci kon-
seyleri ve öğrenci derneklerinin kuruluşunu
destekleyeceğıni söyledi. Öğrencilere yönetim-
de söz hakkı tanımanın öncelikli hedeflerinden
olduğuna dikkatçeken yeni rektör, üniversite gi-
nş sınavında lÜ'yü ilk 500 arasında kazanan öğ-
rencilere karşılıksız ve anlamlı miktarda burs
verileceğını ifade etti. Alemdaroğlu, öğrenci-
lere, kayıtlar sırasında ve sonrastnda öğretim üye-
lerince danışmanlık hizmeti verileceğini kayde-
den Alemdaroğlu, IÜ'nün kamu ve özel sana-
yi kuruluşlan ile bilimsel ve teknolojik işbirli-
ği yapacağını söyledi.
Diyanet Işleri Başkanı M. Nuri Yılmaz, yurttaşların aydınlatılmasını istedi
Müftülüklere tarikat uyarısıANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Diyanet İşleri Başkanı Meh-
met Nuri Yılmaz, il müftülerin-
den; yurttaşlann tarikatlarkonusun-
da uyanlmasını ve hurafelere karşı
aydınlatılmasını istedi. Yılmaz, "Ta-
rikat ve tasavvuf kisvesi altında hu-
rafeler yaymaya çalışanlar, mey-
danı boş bulduklanndan mı, ba-
zılarının cehaletinden
mi ortaya çıkıyorlar?
Ramazan aymda bunlar
dile getirilmeli" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı
Yılmaz, dün yapılan il
müftüleri toplantısında
ramazan aymda yurütü-
lecek hizmetler konusun-
da bilgi verdi.
Ramazanın dini yaşam
yönünden hareketli bir
ay olduğunu kaydeden
Yılmaz, "Müslüman
kardeşlerin bu ayda di-
ni hisleri coşmaktadır.
Onun için gerekli ted-
birieri aldık. Camiler-
deki vaazlanmızda hal-
kı aydınlatmaya devam
ediyoruz" diye konuş-
tu. Memurlann teravih
namazlanna yetişmesi
için gerekli saat ayarla-
masının yapıldığını kay-
deden Yılmaz, vaazlar-
da özellikle sevgi ve hoş-
görünün işlenmesini iste-
di. Yılmaz, bazı insanla-
nn ün kazanmak amacıy-
la dini konularda kafa ka-
nştıncı açıklamalar yaptığını belir-
terek, "İslam bilginlerinin görüş-
lerine ters düşmektedirier. Türki-
ye'de birtakım garip simalar tü-
redi. Peygamberlik iddiasında bu-
lunanlar bile •var. Bu konularda da
bütün müftülüklerimiz halkı ay-
dınlatsın" çağnsuıdabulundu. Yıl-
maz, tarikat ve tasavvuf kisvesi al-
tında hurafeler yaymaya çahşanla-
ra karşı halkın uyanlması gerekti-
ğini vurgulayarak, "Bunlar mille-
tin kafasını kanşürmaktadır" de-
di. Müftülerden, saf Islamı kavna-
ğından halka anlatmalannı isteyen
Yılmaz, "Bu insanlar meydanı boş
bulduklanndan mı, bazılarının
cehaletinden mi ortaya çıkıyor-
13 sol göruslu öğrenci gözaltına alındı
Marmara Üniversitesiyine karıştı
İstanbul Haber Servisi - Marmara Üni-
versitesi (MÜ) Hukuk Fakültesi'nde ülkü-
cü öğrencüerin sol görüşlü öğrencilere sal-
dmnası üzerineçıkan kavgada 2 ülkücü öğ-
renci yaralandı, 13 sol görüşlü öğrenci gö-
zaltına alındı.
MÜ Haydarpaşa Kampusu'ndaki Hukuk
Fakûltesi'ne dün sabah saat07.30 sıralann-
da gelen ve yaklaşık 30 kişi olan sol görüş-
lü öğrenciler, okulun ülkücülerce afişlen-
digini görünce buna tepki gösterdiler. Can
güvenlikleri sağlanamadığı için ellerinde
sopalarla okula gelen sol görüşlü öğrenci-
lerle, ülkücü öğrenciler arasvndaki tarüş-
ma kısa sürede kavgaya dönüştü ve çıkan
çatışmada 2 üîkücü öğrenci sopa darbele-
riyle yaralandı. Kantin ve koridor camlan-
nın fanlrnası üzerine fakülteye Çevik Kuv-
vet ekipleri çağnldı. Kavgadan sonra okul-
dan aynlan sol görüşlü öğrenciler belediye
otobüsüne binerek Kadıköy'e gitmek ister-
ken polis, otobüsü çevirerek içindeki yol-
cularia birlikte Merkez Karakolu'na götür-
düve burada 13 öğrenciyi gözaltınaakiı. Öğ-
renciler buradan, önce Selimiye Karako-
lu'na oradan da Terörle Mücadele Şube-
si'ne götürüldüler.
Olaylarda yaralanan 2 öğrenci ayakta te-
davi edilirken okulda da sıkı güvenlik ön-
lemleri aluıdı. Öğrenciler, polisin okulda
can güvenliklerini sağlayamadığını, ülkü-
cülerin sabah 07.30'dan önce okulda nasıl
afişleme yaptıklannm araştınlmasını iste-
diler. Öğrenciler afişlemenin. önceki gece
yansı yapıldığını sandıklannı, çünkü saat
07.30'dan önce okula girmenin imkânsız
olduğunu vurguladılar ve "Faşisflerin ama-
cı vizelerin başladığı şu dönemde, sol ve
demokrat görüşlü öğrencilerin vizelere
girraesini önlemek" diye konuştular.
Gözaltına alınan 13 öğrenciden 12'sinin
adlan şöyle:
Volkan Çokal, Ümit Aras, Özgür De-
mirel, Abdurrahman Boyer, Osman Ze-
ki Erdoğan, Bülent Öztâtar, Onur De-
nizsen, Hüseyin Aydın, Özer Zaim, Can-
tekin Yılmaz, Bülent Çelebi ve soyadını
öğrenemediğimiz Burak isimli öğrenci.
lar? Ramazan aymda bunlann
dile getirilmesini istiyoruz" diye
konuştu.
Sevgi ve hoşgörû
Dünyada eksıkliği hissedilen en
büyük değerin sevgi ve hoşgörü ol-
duğunu belirten Yılmaz, konuşma-
sını şöyle tamamladı:
"Çevremize şöyle bir
bakınca sevgi, hoşgörü
yok. Olsaydı katliamlar,
zulümler işlenmezdi.
Cezayir'de içinde çocuk-
ların da olduğu 100 ki-
şi katledildi. Afrika'da
insanlar açlıktan ölü-
yor. Hani hoşgörü, sev-
gi? Ülkemizde de terör
var. Ama hunharca ci-
nayetler yok. Dimdik
ayakta durmalıyız. Din
adamı, halk yasa düş-
tüğünde umut ışığı ol-
malıdır. İnsanları Pey-
gamberimiz gibi şefkat-
le kucaklamalıdır."
Yılmaz, gazetecilerin,
Prof. Dr.Yaşar Nuri Öz-
tûrk'ün "kamu matı ça-
lanın namazi lulınmaz"
açıklamasının anımsatıl-
ması üzerine, "Bu konu-
da kesin bir hükünı yok.
Ancak kamu malı çala-
nın namazı kılınmaz.
Haydut, yol kesenin na-
mazı da başkalarına
ders olsun diye kılın-
maz" dedi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Badlı'nın Derdi
Kürt kökenli TC vatandaşlanyla, TC vatandaşı
olmayan Kürtlerin peş peşe Itatyan limanlannayak-
laşmaları doğrusu Italya'nın fiyakasım" bir ölçü-
de bozdu. Hele bu "mültecilerin", Avrupa'nın di-
ğer ülkelerine gitmek istemeleri, Almanya, Fran-
sa vb. gibi ülkelerin iyice keyfini kaçırdı. "İnsan
haklan" nutukları atmak kolaydır. Buyursunlar
şimdi bu sorunu çözsünler. Ayrıca haberleri ol-
sun, bir sürü gemi de yoldaymış...
Çaresiz kalmayan hiçbir insan o "tabut" gibi ge-
milere binerek Akdeniz'e teslim olmaz. Bunlar da
bizim insanlarımız. Görüntülerini izlerken yüre-
ğim burkuldu, isyan ettim.
Ama acaba o insanları bu hüzün verici mace-
raya iten husus, Türkiye'de gördükleri "etnikbas-
kı" ya da "etnik ayrımcılık" mı? Hiç sanmıyorum.
Eğer aynı biçimde "hüsn-ü kabul" göreceklerini
bilseler, Türkiye'den yüzbinlerce insan bu "ma-
cerayı" göze alır. Fukaralığın gözü kör olsun. Ne
Kürt dinler ne Laz dinler ne Çerkes dinler ne Türk
dinler.
Türkiye'nin çokuluslu bir imparaiorluğun ka-
lıntılan üzerinde nasıl kurulduğunu dünyaya birtür-
lü anlatamadık. Adamlar hâlâ Türkiye'de bir Türk
çoğunluk ve bunun karşısında Kürt azınlık oldu-
ğunu sanıyoriar. Oysa ki; onların "Türk" olarak gör-
dükleri çoğunluk da çok farklı etnik gruplardan
oluşmuş durumda. Bin yıllık bir ortak tarih dışın-
da; Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaştık bağı ile
bağlanmış olmanın ve resmi dil Türkçe'yi kullan-
manın dışında, Türk denilen bu çoğunluğun ne
ırk bağı var ne de kan bağı. Cumhuriyetimizin ku-
ruluş felsefesi böyle tanımhyor "Türk"ü.
Bu işleri PKK düzenliyormuş. Amacı bu mese-
leyi uluslararası bir mesele haline getirmek ve
hatta Birleşmiş Milletler'e götürmekmiş. Vallahi be-
ni hiç ilgilendirmiyor. Bunu başta Italya olmak
üzere PKK'ye sıcak bakan Avrupa ülkeleri düşün-
sün. Eğer bu devletlerin hükümetleri bir terör ör-
gütünü "muhatap" olarak alırlar ve bunu içlerine
sindirebilirlerse; bu onların bileceği bir şeydir.
Konuyu Birleşmiş Milletler'e götürdüklerinde
ne diyecekler bize? "Şu bölgeyi Kürtlere verin"
mi diyecekler? Hangi bölgeyi?
Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşlarımızdan
yüzde 75'i Güneydoğu'nun dışında yaşıyor. Mer-
sin'deki Adıyamanlı sayısının Adıyaman'dayaşa-
yanlardan fazla olduğu söyleniyor. Antalya nüfu-
sunun yarıya yakını Kürt kökenli. En batı uçta,
Ege'de bile Kürt kökenli yurttaşlarımızın oranı
hızla artıyor. Trakya'nın Keşan'ında Kürtçe slogan
atıyor kimi gençlerimiz. İstanbul metropolünde ya-
şayan Kürt kökenlilerin sayısı Güneydoğu'daki
illerimizin toplamından daha fazla. Bizim aşiretde
Konya'nın Yeniceoba'sında. Bağımsız Kürdis-
tan'ın Konya şubesini mi açacağız orada?
Bize, "Bu sorunu çözün"diyorlar. Keşke çöze-
bilsek. Demirel üslubuyla söylersek, "Çözüm var
da Türkiye mi yanaşmıyor?"
Insanların fukaralığını kullanarak, irfeanların
umutsuzluklarını kullanarak siyaset yapılmasını bir
türiü hazmedemiyorum. Ama eğer bu riskli ma-
cera sonrasında kapağı italya'ya atan yürttaşîa-
rımız sorunlarını çözebilirse, onları kim kullanıyor
olursa olsun, kendi adıma "helal olsun" diyece-
ğim. Annelerinin kucağında ağlaşan o bebelerin
süte gereksinimi var, yumurtaya gereksinimi var,
mamaya gereksinimi var.
Güneydoğu'dan da çelişkili haberler alıyorum.
Kimi arkadaşlarım oraiarı dolanıp geldikten son-
ra beni umutlandıran gözlemler dile getiriyorlar.
Kimi arkadaşlanm da tam tersine gözlemlerle ge-
ri dönüyorlar. Hangisine inanacağımı şaşırıyo-
rum. Elbette iyimser yaklaşımlara inanmak isti-
yorum. Ama kalbimin bir yerlerindeki korkuyu da
yenemiyorum.
Tüm anlatılanlan birleştirdiğimiz zaman, TSK'nin
askeri savaşımı kazandığı çok net olarak görülü-
yor. (Tüm şehitlerimize rahmet diliyor, tüm gazi-
lerimizi yürekten sevgi ve saygıyla kucaklıyorum.
Onlara minnet duyuyorum.)
TSK, askeri savaşımı kazanmış, ama bölgede-
ki çeteleri tasfiye etmek de çok ciddi bir sorun
olarak ortada duruyor. Aynı şey "korucular" için
de söz konusu.
Ortada inamlmaz rakamlar dönüyor. Nasıl vaz-
geçecek insanlar bu kaynaktan. Silahlı Kuvvet-
ler geriye çekildiği zaman neler olacak?
Ama Avrupalı'nın böyle dertleri yok. Onlar gü-
zel güzel "insanlık nutuklan" atarken o insanlar
birden kapılarına dayandı. Fena halde canları sı-
kıldı...
"Türkiye bu sorunu çözsün" diyorlar. Güzel ama
nasıl çözsün Türkiye bu sorunu? Şimdiye dek
Türkiye'nin hangi dediğine itibar ettiniz? Hangi uya-
rısına kulak verdiniz? Türkiye'yi kemiren bir sa-
vaşa destek verirken, bir gün bunun size de bu-
laşabileceği hiç aklınıza gelmedi mi?
Türkiye çözüm için yıllardır çabalıyor. Biraz da
Batılılar düşünsün, biraz da onlar uğraşsın.
Cazeteciler Cemiyeti raporu
Basma yönelik saldın
Aralık 97'de de sürdü
tstanbul Haber Servi-
si - Türkiye Gazetecıler
Cemiyeti (TGC). Aralık
1997'nin basma yönelik
yoğun saldınlarla geçtiği-
ni kaydederek fiili saldın-
lar, gözaltılar ve yayın top-
lamanın yanı sıra bu ay
içinde görülen toplam 28
davanın 16'smın mahkû-
miyet, 12'sinin de beraat
karan ile sonuçlandığım
belirtti.
TGC'den yapılan yazı-
h açıklamada, 1997"nin
son 8 ayında 8 gazeteci ve
4 medya kuruluşuna saldı-
nda bulunulduğu. 6 gaze-
tecinin gözaltına alındığı,
sol eğilimli 14 dergi ve ga-
zetenin toplatıldığı, 2 ga-
zete ile 2 kasetin Diyarba-
kır'agirişinin yasaklandı-
ğı, bir gazetenin de kapa-
tıldığı belirtildi. Yargıla-
ma açısından da yoğun ge-
çen aralık ayında görülen
davalann 16'smuımahkû-
miyet, 12"sının de beraat
karan ile sonuçlandığı, bu
davalarda yargılanan 27
gazeteci ve kuruluşun da
para cezasına çarptınldığı
vurgulandı. TGC açıkla-
masında geçen ay içinde
açılan 7 davada 16 gazete-
ci veya kurumu hakkında
suç duyurusunda bulunul-
duğu ifade edildi.
RTÜKfaaliyetlerinede
>er verilen açıklamada,
aralık ayında 2 radyo ve
TV'ye 15 Ocak'ta başla-
mak üzere 30 gün. biri için
3 gün, biri için de bir gün
yayın durdurma cezası
verildiği. 17 radyo ve TY
için de uyan karan alındı-
ğı açıklandı. Kitap dünya-
sındaki yasaklarla ilgili
bilgilerin de yer aldığı
TGC açıklamasmda, ara-
lık ayında sonuçlanan da-
valarda, yayınevleri için 2
mahkûmiyet, 2 beraat ka-
ran verildiği vurgulandı.