Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYlT 6 OCAK 1998 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
KölnRadyosu...
ADNANBİNYAZAR
A
macım, "Köln Radyo-
su'' hakkında bilgi ver-
mek değil. Ama, bir uy-
gulamayı, bir politika-
yı yansıtma yönünden,
yazıya böyle bir başlık
uygun düşüyor. "Köln Radyosu", Al-
manya'nın Köln kentınde bulunan
WDR'nin (Baö Almanya Radyosu) Türk-
çe Yayın Servisi'nin adı. Yirmi yılı aş-
İundır, güvenilir haberleri ve yorumla-
nyla Türkiye'nin dili, düşüncesi olmuş.
Almanya Via olagelenleri, herhangi bir
eyalette alınan bir yargı karannı yurt-
taşlara duyurmaktan, onlan en gerekli ko-
nularda aydınlatmaya değin. tam bir ha-
bercilik sorumlulıığuyla görevini yerine
getiriyor.
Yurtdışında sıradan insanlann, düzey-
siz iş yapanlann hiçbir sorunları olmaz.
Yurtdışı, düzeyli insanın, düzeylı örgüt-
knmelerin. iş üretenlerin, ağırhğı olan
kurumlaşmalann düşmanıdır. Yaratılan
yapay sıkıntılardan en çok onlar etkile-
nir. Almanyatiaazınlığın çogunluğu olan
Türkler ise en küçük bir dalgalanmada
sarsıntının odağı oluyorlar. Türklerin
"en alttald" konumu neredeyse bir top-
lumbilimsel terime dönüştü. Son on yıl-
dır, Türkler Almanya"da yoksul, güven-
siz, haklan sürekli kısıtlanan bir halk
dunımuna düşürüldükr. Gençler, daha
şimdiden, umut beslenmesi kaçınılmaz
olan geleceklenne. "geleceksizük" duy-
gusunun yarattığı korku ıçınde bakıyor-
lar.
Uygulamalar, "demokrasi", "demok-
ratik ülke" gibi sözlerin tam bir Batı al-
datmacası oldugunu gösteriyor. Her şey
kapalı kapılar ardında olup bitiyor, size
neredeyse onu bir "kader" sayıp başa ge-
lene katlanmak düşüyor. "Köln Radyo-
su" bu tür gelişmelerin en somut örne-
ğıdir. Sekiz on yıl kadaı önce, yayın, da-
ha elverişli bir kanaldan dar bir kanala
alındı. Köln ve çevresinin dışmdakiler rad-
yoyu izlemekte sıkmtı çektiler. Sözde
kamuoyu araştırmalan yaptırarak, bu
radyonun dinlenmediği dedikodusunu
yaydılar. Televizyonlarm radyoyu öldür-
düğü gibi, mantık dışı gerekçeler ileri sü-
renler bile oldu.
Yeri gelmişken, Türkiye'den yayın ya-
pan TRT-tNT'yle ilgili bir uygulamaya
da değinmek istiyorum. TRT-INT, baş-
langıçta AvTupa'nın her yerinden izlene-
biliyordu. Türkiye'den büyük bir pence-
re açan bu kanalın yararlan kısa sürede
görüldü. Örneğin, dılleri, düzeysiz video
fılmleriyle sokak agzına dönüşmüş genç-
ler, çok geçmeden, kültür Türkçesi'nin
güzel söyleyişiyle konuşmaya başladılar.
Birçok program, gençlenn bilgi biriki-
mini besliyordu. Gençler, konuşmalar-
da bu bilgilerden yararlanarak tartışma-
lanna içerik kazandınyorlardı. Kurduk-
lan düzgün tümceler hemen kulağı ok-
şuyordu. Türkiye'de okuyanlarlaonlar ara-
sındaki açıklık gün geçtikçe kapamyor-
du. Daha da ötesi, Türkiye'nin insan var-
hğıru yakından tanıdıkça, toplumsal ve
geleneksel törelerimizi öğrendikçe, ken-
di öz benliklerine güven duyuyorlardı.
Ulusal duygu bilgiyle, görgüyle bütün-
leşerek köklü bir kültüre dönüşüyor,
gençler, sağlam bılgilerle donaruyordu.
Eleştirilecek yanlan olmasına karşın
TRT-INT, yurtdışındaki insan varlığımı-
zı, yalnızca yurt özlemini giderici görü-
nümlerle (manzara) değil, bir kültür var-
lığı olan Türkiye ile de buluşturuyordu.
Bu. gençlenn Almanya'da bulunmala-
rından doğan kültürboşluğunu dolduru-
yordu. Kendi dilleriyle, düşünceleriyle
kimlik kazanan gençler. kendilerine ya-
ratıcı üretimin kahplannı aralıyorlardı.
Ne oldu, ne bitti;biıden, TRT-INT'nin,
Türklerin yüzde beşten az olduğu bölge-
lerde izlenemeyeceği söylentisi yayıldı.
Bir yeni yıl başlangıcında, Berlin'de bir-
çok bölgede TRT-INT izlenemez oldu.
Sanki, Almanya, "konuk işçi" dediği
yurttaşlanmıza bir "yeni yıl" armağanı
(!) veriyordu. Onunyenni, Ingilizce ya-
yın yapan NBC aldı. Oysa, TRT-INT ya-
yunlannın kesildiği bölgelerde lngiliz-
lerin ya da Amerikalılann oranı "sıfir
virgûl bir" bile değildi. Onlar bir yana,
kimse, bozgunculann, Türkiye'nin ka-
nına ekmek doğrayanlann. ağizlanndan
kin kusan düzeysizlerin kılına dokuna-
mıyordu. Kimileri bu düzeysizlikten, kin
dolu laflardan, insanın ınsanı düşman
sayankirli sözlerindenbesleniyoT gibiy-
di. Kendini halife ilan edenlerin, arala-
nnda çıkan halifelik kavgası'ndan dola-
yı, ancak otuzlanndaki halifeyi katle-
denlerin söylediklerine kulak tıkanıyor-
du. Onlar, Türkiye'nin yüzü olmayanbir
yüzü "Türidye" diye gösterirken, bura-
ya emeğini katan insanımızın "Avrupa-
h" varlığını bile tartışma konusu yapı-
yorlardı.
TRT-INT yayınlannın kesilmesinin
ardından, konunun insan haklanna aykı-
nlığı ileri süriilerek yargıya başvuruldu.
Radyolarda, televizyonlarda, davanınka-
zanılacağı yolunda haberler yayımlandı.
Günler bu avuntu içinde geçerken, Tür-
kiye tarafintn, avukat ücretini ödemedi-
ği, bunedenle. avukatlannduruşmaya gir-
medikleri, bu yüzden davanın yitirildi-
ği haberi gazetelerde çıkıverdi. Bu ge-
rekçede, hem suçu işlemenin, hem suçu
Türkiye'nin üstüne atarak bir devleti
yurttaşlan gözünde küçük düşürmenin
gizli hesabı yatıyordu. Avrupa'da, uzun
yıllardır. verilene sevinen, elinden alına-
na yerinmekle yetinen yurttaşlanmız, bu
oyunu sezmediler değil, ama her zaman
olduğu gibi, yalnızca insan haklanna de-
ğil, insanın var olma haklanna da aykı-
n düşen bu uygulamaya katlanmaktan
başka seçeneklerinin olmadığını hemen
anladılar. Yıllar önce, bir Alman cum-
hurbaşkanı, "Yabancmınderisiincedir"
deyip, onun hem güçsüz, hem arkasın-
da bir desteğin olmadığını anlatmak is-
tememiş miydi?
Oyununbaşka bir sahnesi şimdi "Köln
Radyosu"nda oynanıyor. 1998'inilkgü-
nünden başlamak üzere, "Köln Radyo-
su"nun her günkü yayıru, Berlin'de iz-
lenemeyecek, Köln ve çevresiyle sınırlı
kalacak. Oysa Berlin başkent; dünyarun
dört bir yanından haber akmalı bu baş-
kente. Gerekçe de, SFB'nin (Berlin Öz-
gün Radyosu), "Köln Radyosu"na yap-
tığı parasal desteği çekerek, onlardan
yayın aktanmına son vermesi. Kuşkusuz,
SFB'nin Türkçe Yayınlar Servisi de iyi
bir düzey tutturmuştur. Berlin'de dinlen-
me oranı oldukça yüksektir. Böyle olmak-
labiriikte, Berlin'deki yerel haberiere, Ber-
lin'i ilgilendiren olaylara daha çok yer
verdiği de açık. Ancak, Köln'ün Türki-
ye'ye yönelik haberiere agırlık verme-
sinden rahatsızhk duyulduğu da kesin-
dir. Alman bu kararla, Berlin'deki yurt-
taşlanmız tek seçenekle yetinmek zo-
rundakalacaklar, TRT-INT uygulamasın-
da olduğu gibi, böylece Türkiye'den bir
ses daha kesilmiş olacaktır.
Işsizlik oramnda, saldınya uğrayanlar
arasında en yüksek düzeyde kalmasına,
bütünbilgi damarlan kurutularakher iki
toplumdan da dışlanmasma çalışılan Av-
rupa'daki insanımızın Avrupa'dan atılma
planlannın yapıldığı bir ortamda, Türki-
ye'nin Avrupa Birliği'ne girme umudu-
nun ne denli boş bir hayal oldugunu ne-
redeyse anlamayan kalrnadı. tnsan hak-
lan sözünüağzındandüşürmeyen, yapay
varlıklannı sürdünnek için Avrupa Bir-
liği'ne girme umudunu hep gündemde
tutan birtakım örgütler, insanımızın ya-
şama ve düşünme haklannın ellerinden
alınması karşısmda derin sessizliklerine
bürünmekten başka bir iş yapmıyorlar.
Kültürel konularda, ağızlannın önüne
demir perdeler gerilmiştir. Çünkü onlar,
daha çok düşünen. daha çok bilen, daha
çok konuşan bir halkın, umut kafeslerin-
de uçuşup duran miUetvekilliğı kuşlarrmn
ötüşünütez susturacağını çokiyi biliyor-
lar.
ARADABIR
Doç. Dr. ŞÜKRAN ŞAHtN
Üniversitelerde Kalite
Yönetim Yöntemleri
Bir projenin en önemli yanı, uygulanabilir olması
ya da uygulama sonuçlannın amaca yanrt verebil-
mesidir. Son günlerde ülkede, Üniversitelerde Ka-
lite Yönetimiyle ilgili yöntem arayışlan hızla sürmek-
tedir. Ne var ki bu arayışlar, çerçevesi çizilmiş Ulu-
sal Bilim ve Teknoloji Politikası kapsamında anlam-
hlık kazanabilecektir (1). Aksi yaklaşım, eskimiş boh-
çaya yeni yama yapmaya benzer ki, bu bohça es-
kimiş öbür yanlarından her an patlamaya adaydır.
Geçen yazımda Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki üni-
versitelerden Kalite Yönetimi örnekleri vermiştim.
Anımsanacağı gibi AB'de, hemen hemen her ülke-
nin kendine özgü modeli bulunmaktadır ve bu ne-
denle uygulama yöntemleri de birbirinden farklıdır.
Ancak yine de ortak yaklaşım, her üniversiteden
kendini değerlendiren bir yazanağı (raporu) hazırla-
masını istemek biçimındedir.
• • •
Avrupa Birliği ülkelerinde Üniversitelerde Kalite Yö-
netimindeki Yöntemler kısaca şöyledir.
Fransa: Denetim, Ulusal Değeriendirme Komi-
tesi (CNE) tarafından, kurum çapında değertendir-
me veyatay disiplin incelemesi olarak iki aşamada
gerçekleştirilmektedir. Birinciaşamada, eğitim, araş-
tırma ve yönetim konuları kurum çapında değerien-
dirilmekte ve ilgili yönetimlere verilmek üzere bir
öneriler yazanağı hazırianmaktadır. Bu yazanak, ka-
muyaaçıktır. Ikinci aşamada ise, üniversiteden ken-
di kendini değerlendiren yazanak istenmektedir.
Bunlar gizli tutulmaktadır. CNE, bu ıncelemeyi ya üni-
versitenin kendi başvurusu ya da gerekli gördüğü
durumlarda yapmaktadır. Bunun dışında, %10'u sa-
nayiden ve %5'i yabancı uyruklu uzmanlardan, ka-
lanı da akademisyenlerden oluşan kurum dışından
bir yüksek uzman grubu da incelemelerde bulunmak-
ta ve bunun sonunda kamuya açık bir yazanak ha-
zırlamaktadır.
Ingiltere: Denetim, Akademik Denetim Birimi
(AAU) taratından yapılmaktadır. Amaç, kurumlann ken-
di denetim mekanizmalannın varlığının denetimidir.
Üniversrte mali denetim ve kalite denetimi olarak iki
yönden incelenmektedir. Kalite denetiminin amacı,
üniversitenin kalite denetim modellerinin yeterli olup
olmadığını ve gerçekte nasıl işlediklerini denetle-
mektir. AAU'dan iki ya da üç akademısyenden olu-
şan bir heyet, kurumu yerinde ziyaret etmektedir. Bu
heyet, üniversite incelemelen ile ilgili bir yazanak
hazıriamaktadır. Bu yazanak rektör yardımcısına su-
nulmakta ve üniversitenin bu rapora yanıtı alındık-
tan sonra son rapor hazırianmaktadır. AAU, bu son
yazanağı kendisi yayımlamamakta, ancak üniversi-
te tarafından yayımlanmasını teşvik etmektedir. Ma-
li Konsey tarafından da aynca mali yönden denetim
yapılmaktadır.
Hollanda: denetim, Işbirliğı Yapan Üniversiteler
Birliği (VSNU) tarafından yapılmaktadır. Her disiplin
alanı için oluşturulan komiteler kendi alanlan ile il-
gili olarak üniversitede incelemelerde bulunmakta-
dır. Aynı konularda, denetlenen kurumdan da ken-
di raporunu hazırlaması istenmektedir. Bu rapor alın-
dıktan sonra komiteler tarafından her iki değerlen-
dirmeye ait son yazanak hazırianmaktadır. Bu son
yazanak kamuya açıktır.
Sonuç olarak; AB ülkelerindeki uygulamalarda en
göze çarpan yaklaşım, denetim yazanaklannın ka-
muya açık olmasıdır. Bu da dolaylı olarak kamu de-
netimini getirmektedir. Son derece önemli olan böy-
le bir uygulamanın ülkemizde de yapılması eğitim-
de kaliteyi sürdürmenin ve arttırmanın ıticı gücü ola-
caktır. Böylece, bazt ünlü üniversitelerimiz bu ünle-
rini sürdürebılmek için kendilerini yeniden gözden
geçirecek, bazılan da kendilenne çeki düzen vere-
ceklerdır. Sonuçta, öğrenci ve öğretim üyesi için ter-
cih edilebilirolmanın arayışı içinde olunacaktır ki bu
da nitelik artımı ile sonuçlanacak rekabet ortamını
yaratacaktır. Bilim politikası kapsamında gelecek
yazılanmda öğretim üyesi değerlendirme ölçütleri
ne olmalı konusunu işlemeye çalışacağım.
(1) Şükran Şahın: Türkıve de Bilim ve Teknoloji Poli-
tikası. 1963-1997: Kurumlar - Belgeler. Göçebe Yayı-
nevi, htanbul 1997
MEHMET ARDA
Aramıza hoşgeldin
FATMA-HÜSEYİN ŞAHİN
NURHAK
OY DAĞLAR
ERDEMLİ
ASLÎ\T: HUKUK
MAHKE.MESI
HÂKÎMLİ-
Ğİ'NDEN
DosyaNo: 1996/491
Davacı Mehmet Ka-
le vekili tarafından da-
valılar Selahattin Şim-
şek ve Mahmut San vs
aleyhine açılan işbu
menfı tespit ve senet ip-
talı davasuıda: Davalı-
lardan Mahmut San -
Mersın Sanayi Çarşısı
Oto parçacısı adresine
çıkanlan tebligatın bila
ikmal iade edildiğı, c.
savcılığı tahkikatı neti-
cesınde de adresine
rastlanmadığı görüldü-
ğünden: Mahkememi-
zin 26.1.1998 günü saat
09.00'da yapılacak du-
ruşmaya bizzat katıl-
ması veya bir kanunı
vekille temsil ettirmesı,
aksı takdırde davanın
yokluğunda devam
edip karar verileceğı
hususu tebliğ yenne ka-
im olmak üzere ılan
olunur. 5.12.1997 Ba-
sm: 61793
VEDA
Hiç kırılmadan
56 yılımı paylaştığım
eşim • •
Prof. Dr. Said Kuran'ı
kaybettim.
Daima gururumuz olan
oğlumuz Ömer Kuran
ve eşi Nurdan Kuran,
kızımız Nedret Kuran Burçoğlu
ve eşi Şener Burçoğlu
ile torunlarımız Osman Kuran,
Esra Kuran, Ebru Pınar
• yegane tesellim.
Rikkat Kuran «
OF ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1997/18
Davacı Mehmet Bulut vekili avukat Mustafa Keser taranndan davalılar Saadet-
tin Sanalioğlu aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasmın yapılan açık yargılama-
sı sonunda verilen ara karan gereğince; Dahili davalılardan Zehra Mete'ye bugüne
kadar yapılan tüm araştırmalara rağmen kendisine tebligat yapılamadığından veri-
len adresinde de bulunamadığmdan adı geçenin duruşma tarihi olan 20.01.1998 ta-
rihli oturumda hazır bulundurulması, bulunmadığı takdirde yokluğunda duruşma-
ya devam olunacağı tebliğ yerine kaim olmak üzere üzere ilan olunur. 24.12.1997
Basm: 62798
DÜZCE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1997/119
Davacı Yakup Dursun tarafından davalı Nevin Dursun aleyhine açılan boşanma da-
vasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında: Davalı Nevın Dursun'a
dava dilekçesinde göstenlen Düzce Gürcü Asar köyündeki adresine tebliği mümkün
olamamış, yapılan zabıta araştırması sırasmda da davalının adresi tespit edilemedi-
ğinden bu kez adına ilanen davetiyenin tebliğine karar verilmiş olmakla. dava dilek-
çesi özetle: Davacı Yakup Dursun davalı eşinin evlilik birliğinin kendisine yüklediği
sorumluluğu yerine getirmediği, eşinin kendisine hıyanet ettiğini belirtereİc ifFetsiz-
lik nedeniyle boşanmaya, müşterek çocuklan Elif ve Emel'in velayetinin kendisine
verilmesinin, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ermiş olmakla, bu
dava dilekçesinin davalı Nevin Dursun'a ilanen tebliği ile duruşma günü olan 22.1.
1998 günü saat 09.00'da mahkememiz duruşma salonunda bizzat bulunması veya
kendisini bir vekille temsil ettirmesi. aksi takdirde yokluğunda işlem yapılarak karar
verileceği HUMK'nin 213. 397. mad. gereğince ilanen tebliğ olunur. Basın: 62901
ANKARA 2. ASUYE ÇEZA MAHKEMESİ'NDEN
HÜKÜMÖZETİ
EsasNo: 1995/00724 Karar No: 1996/00672
Sanıklar Muharrcm thsan Aktımur ile Eren Güvener'in
kişılıklen ve suçun işlenış biçimi göz önüne ahnarak hare-
ketlerine uyan TCK'nin 482/1-4 maddesi uyannca ücer ay
hapis ve ikişer mılyon lira ağır para cezasıyla mahkûmiyet-
lerine, sanıklann cezalanndan ındınm yapılmasına yer ol-
madığına, sanıklann kişilikleri ve suçun işlenış biçimı göz
önüne ahnarak hapis cezası 647 S.Y.'nin 4. maddesi uya-
nnca takdır edılen beş bın lira ağır para cezası üzennden
paraya çevrilerek ve para cezalannın toplamı yapılmak su-
retiyle iki milyon dört yüz ellı bin lira ağır para cezasıyla
mahkûmıyetlerine, benzer suçlardan geçmış mahkûmıyet-
leri olan sanıklann olayda ve dosyada gözlenen kişilık ya-
pılanna, uslanma yeteneği ve sorumluluk duygulanna gö-
re cezalannın ertelenmesi halinde ilerde bir daha suç işle-
meyeceklerine dair mahkemeye kanaat gelmediğinden ce-
zalannın ertelenmesine yer olmadığına,
Huküm özetinın gideri sanıklardan alınmak suretiyle
Hürnyet, Cumhunyet ve Sabah gazetelerinde yayımlanma-
suıa, aynca karann Basın Kanunu'nun 18. maddesi uyann-
ca Milliyet gazetesinde yayımlanmasına, Katılan Tacettin
Acar'ın kışısel haklannın saklı tutulmasma, vekili için ta-
yin edilen 650.000 hra maktu ücreti vekâletin sanıklardan
ahnarak katılana verilmesuıe, Bozmadan önce yapılan
77.500 lira yargılama giden ile bozmadan sonra çıkanlan
yedi davetiye gideri 145.000 lira iki yazı ve dört yönerge
giden 100.000 lira olmak üzere toplam 322.500 lira yargı-
lama gıdennın sanıklardan alınmasına,
15.7.1996 tarihınde katılan vekili Av. Tamer Kaygusuz
ve sanıklar vekili Av. Emel Boyacıoğlu'nun yuzlerine kar-
şı sanıklann yokluğunda isteğe uygun Yargıtay yolu açık
olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
15/07/1996 Basın: 62838
PENCERE
Anadolu'dan Geçen
İki Fay Hattı...
Kimi açıkgöz, Türkiye'den Avrupa'ya 'insan ih-
racatı' için tezgâh kurmuş, yo^ulKürt köylüsünü
teknelere doldurup Italya kıyılanna çıkanyormuş...
Tarifesi ne bu işin?..
Kişi başına 80Ö milyondan başlayıp 1.5 milyara
değin yükseldiğini söylüyortar.
Italya sığınmacılara kapılannı açmış, ama akıllı-
iık etmemiş; eğer bu işi gevşek bırakırsan Kürt,
Türk, Çerkez, Arap, Laz, Abaza demeden kim var-
sa Avrupa'ya kapağı atmak için gemileri doldurur.
Vaktiyle Avrupa'dan Amerika'ya göç edenler du-
rup dururken mi yurtlarını bıraktılar?..
Avrupa kapılannı açarsa Anadolu'da adam kal-
maz!.. 196O'lı yıllarda Almar.ya'ya gitmek için can
atan köylü, Türkiye'de Istanbul'u görmemişti; ba-
ba ocağını bırakıp neden gurbet yollanna düştü?..
Güneydoğu'da yaşayanlar niçin Suriye, Iran,
Irak'a gitmiyorlar da,gözleri Avrupa'da?..
Kürt göçü Batı'ya doğru, değil mi?
Ya Batı Anadolu'ya Kürt göçü..
Ya Avrupa'ya.. '. *
•
Yeryüzüne yoksullan daha yoksullaştıran ve zen-
ginleri daha zenginleştiren bir düzen dayatılıyor.
Bu düzen Türkiye'de en vahşi biçimiyle geçeriidir.
Patronu kim bu düzenin?..
Kapitalizmin metropolleri, sermayeciliğin taşra-
sına bu düzeni dayatıyorlar.
Kapitalizmin taşrası -ya da çevresi veya perife-
risi- başka bir seçeneğe başvuramıyor; Küba'ya sos-
yalizmi denemek için fırsat veriliyor mu?.. Metro-
pol kapitalizminin patronlan 20'nci yüzyılda iki dün-
ya savaşı çıkanp 50 milyon insanın kanına girdiler,
yanmyüzyıl süren 'soğuksavaş'\adainsanlığınca-
nına okudular. Bugünkü metropol kapitalizmi, ge-
zegenimizin sonunu getirecek bir çılgınlığı 'Yeni
Dünya Düzeni' adıyla küresel çapta uygulamaya
kalkıştı; 'piyasa ekonomisi' ve 'tekpazar' diye dün-
yaya dayatılan düzen, çevreyi, doğayı, gezegeni-
mizi yok edecek sınırsız tüketim yanşından başka
bir şey değil!.. Doğal kaynaklan har vurup harrnan
savuran bu düzen ya da düzensizliğin önüne ge-
çilemedikçe insanlık soluk alamayacaktır.
YDD'nin özündeki sömürü 'Kuzey - Güney' ara-
sındaki uçurumu derinleştiriyor...
Gezegenimizdeki Kuzey - Güney çelişkisinin fay
hattı Anadolu'nun ortasından geçiyor...
Anadolu yalnız 'Kuzey - Güney' değil, 'Doğu -
Batı' kürelerinin de fay hattında...
•
Kuzey - Güney fay hattı zenginlik - yoksulluk ay-
nmının çatlağıdır; Türkiye'nin biryansı yoksulluğun
dibinde, ötekiyansı zenginliğindoruğundayaşıyor...
Doğu - Batı arasındaki fay hattı, 'Hıristiyan -
Müslüman' ya da 'Avrupa - Asya' çatışmasının
çatlağında oluşan çizgidir; Türkiye'nin bir yarıst
Garp'a, öteki yansı Şark'a dönük yaşıyor; kökten-
dinciler bu ikilemi değerlendiriyor...
Türkiye aklını başına toplayamazsa ve yaşadığı-
r ^ ç ş ^ ı n hastjalığıqa bağımsjz bir tanı koyamaz da
metropofk'apıtalızrriinin patronlarına ideolojik tesr
limiyeti BatıKlaşma sayarsa, yandı gülüm... -,
Diyarbakır'daki sefalet ile Istanbul'daki sefahat
arasında halk şaşkın...
Ne var ki asıl şaşkınlık, adına Ankara denen baş-
kentteki yöneticilerdedir.
YEŞ1LELMA
Seyohat Acenttut
(212J24952 11-249 52
CapM: (2161 391 51
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
ORHANEFE
• • < " * • " ^•rm.ı-mâ.mfrrrMm
SES-1 885/ORTAOYUNCULAR
Tel: 212-251 18 65 FQX: 244 43 27 - İSTİKLAL CAD. 140-BEYOĞLU
4 * KEM 0YUNCULAR1246 35 89
247 36 34
FERHAN ŞENSOY
FERHANGİ
ŞEYLER
Çarş./Perş. 21.OO
FERHAN ŞENSOY
FELEK ..
BIRGUN
5ALAKKEN
Pazar 15.30 ve 18.30
YA L N I Z
Terrence Mc Nally
MARIA CALLAS(Master Class)
Mehmet Baydur
Yıfdız Kenter
KURCULAYAN. FERHAN ŞENSOY YÛNETEN, DERYA BAYKAL
Yıldız Kenter
Mehmet Birkiye
FERHAN ŞENSOY-RASİM ÖHEKİN-LEVENT ÜNSAL-ALİ ÇATALBAŞ-ŞÜKRAN DEDEMAN
ERKAN ÜÇÜNCÜ-ÖZKAN AKSU-SAYCIN DELİBAŞ-SEVİNÇ ERBULAK-SEVİL AKI
Cuma 21.00 Cumartesl 18.30 - 21.00 Kültür Bakaniıöının katkılarıyla
B İ L E T S A T I Ş Y E R l, E R I :
Ort^ovuncular GiŞP ; 251 18 65-66 Vakkoramalar T^ksınv SSınriıyf. Rıımplı. Akm*>rkP2
Osman Şcngezer Müvetfdat Gunbay Çolpan llhan
M-10-I5-I6-17 Ocık Saat: 21.00/ !M8 Ocak Saat: 15.001
.• . Yıldıı Kenter-Mehmet Birkiye
Osman Bjyman Melissa Kenter-Şeyda Erbss Bulent Kulekçi \
I Rezervasyonlannızı V1SA »eya MftSTER kartla yaptıtabititsini2. ı
ÜMIT YAŞAR
SANAT GALERİSt
Cahide KESKİNER
Sabiha KOÇ
Olcay ÇETİNKÖK
Çiğdem MERCAN
ŞaziyeŞEMİN
Canan TURFANDA
HAT - TEZHİP
MİNYATUR
SERGİSİ
6 - 24 Ocak'98
Bağd3t Cd. Rıtal Bey S*. No: 293/3
Göztepe Tel: (0-216) 411 35 01
Türk Sineması Yükselişini Sürdürüyor...
Amerikan Hükümeti'nin Baskısı Sonucunda
Türk Filmlerine %10 Rüsum konuldu.
Amerikan Filmlerinin %25 Olan Rüsumuda %10 indirildi..
Tüm Dünya'da Her Hükümet Ulusal Sinemasını
Koruma Altına Almıştır. Türk Sineması'nın Sadece
Sinemasever Halkımızın Desteğine İhtiyacı Vardır...
İSTANBUl BOYÖKŞEHİR BEIİPİYBİ J
USKUDAR f.lUSAHIPZADE CELAL SflHNESİ'NDE
TEL (D216I 333 03 97
OKTAOYU.\L-
ATIF YILMAZ
" LERI
I'i ı « G l BAŞKANI
MUR :,UR£F
OAĞD'',S S^HfcMAOYUNCULARI
DERN6ĞIBASKANI
KADRI YURDATAP
GÖKSEL ARSOY
SİMEMA OVLIMCIILARI
KHNEĞI BAŞKANI
SABAHATTlNCETlt'
NECMETT1N ÇOBAfO 3LU
SINEMA EMtKÇILERI
SEUDIKASI BAS>;ANI
fAKKILI, ÇAIGILJ. CÜLDÜRÜ
Y^pn AKÇAY
Afta. DOĞAN
H Z E r B »
•İLİT «ATI»LABI
I OYUNGUNLERİ: Çar^mt» 15 OO-M 30 / Perjembe. 20 30 / Cuma. 20.30
' Curmrteıı IS00-20.30(Pıar 1500-1830
0YUHT»«»Hlt;4.)-IC.II I MIOak HJ5KUDA»HUS*HPZAD£CHAtS*HW3|
İ Kültür
| Sanat
;j ilanlannız için:
•293 89 78
(3 hat)
GÜLŞEHtR
ASLİYE HUKUK
MAHKEME-
Sİ'NDEN
DosyaNo: 1997/80
Davacı Hanife Oda-
cı tarafından davalı
Meryem Sertkaya
(Odacı) aleyhine açı-
lan vasiyetin iptali da-
vasının yapılan açık
yargılaması sırasında
verilen ara karan gere-
ğince;
Davalı Meryem
Sertkaya (Odacı)'ya
tüm aramalara rağmen
davetiye tebliğ edile-
mediği gibi tüm araş-
tırmalara rağmen adre-
sinın tespiti de müm-
kün olmadığından ila-
nen tebliğ yapılmasına
karar venldiğınden,
davacı tarafından, Gül-
şehır Gökçetoprak kö-
yünden Ali Osman oğ-
lu 1934 D'lu Mustafa
Odacı'nın Gülşehir
Noterliciği'nce 10
Ocak 1980 tarihve 104
yevmıye no'lu ile tan-
zim edilen vasıyetna-
menin iptali için mah-
kememize dava açıldı-
ğından, davalı Meryem
Sertkaya (Odacı)'nın
duruşma günü olan
10.2.1998 günü saat
9.55'te mahkememiz
duruşma salonunda
hazır bulunması, hazır
bulunmadığı takdirde
yokluğunda yargıla-
maya devam edılip ka-
rar verileceği hususu
dava dilekçesi yerine
kaim olmak üzere ila-
nen tebliğ olunur.
Basın: 62323