25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURtYlT 6 OCAK 1998 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER KölnRadyosu... ADNANBİNYAZAR A macım, "Köln Radyo- su'' hakkında bilgi ver- mek değil. Ama, bir uy- gulamayı, bir politika- yı yansıtma yönünden, yazıya böyle bir başlık uygun düşüyor. "Köln Radyosu", Al- manya'nın Köln kentınde bulunan WDR'nin (Baö Almanya Radyosu) Türk- çe Yayın Servisi'nin adı. Yirmi yılı aş- İundır, güvenilir haberleri ve yorumla- nyla Türkiye'nin dili, düşüncesi olmuş. Almanya Via olagelenleri, herhangi bir eyalette alınan bir yargı karannı yurt- taşlara duyurmaktan, onlan en gerekli ko- nularda aydınlatmaya değin. tam bir ha- bercilik sorumlulıığuyla görevini yerine getiriyor. Yurtdışında sıradan insanlann, düzey- siz iş yapanlann hiçbir sorunları olmaz. Yurtdışı, düzeyli insanın, düzeylı örgüt- knmelerin. iş üretenlerin, ağırhğı olan kurumlaşmalann düşmanıdır. Yaratılan yapay sıkıntılardan en çok onlar etkile- nir. Almanyatiaazınlığın çogunluğu olan Türkler ise en küçük bir dalgalanmada sarsıntının odağı oluyorlar. Türklerin "en alttald" konumu neredeyse bir top- lumbilimsel terime dönüştü. Son on yıl- dır, Türkler Almanya"da yoksul, güven- siz, haklan sürekli kısıtlanan bir halk dunımuna düşürüldükr. Gençler, daha şimdiden, umut beslenmesi kaçınılmaz olan geleceklenne. "geleceksizük" duy- gusunun yarattığı korku ıçınde bakıyor- lar. Uygulamalar, "demokrasi", "demok- ratik ülke" gibi sözlerin tam bir Batı al- datmacası oldugunu gösteriyor. Her şey kapalı kapılar ardında olup bitiyor, size neredeyse onu bir "kader" sayıp başa ge- lene katlanmak düşüyor. "Köln Radyo- su" bu tür gelişmelerin en somut örne- ğıdir. Sekiz on yıl kadaı önce, yayın, da- ha elverişli bir kanaldan dar bir kanala alındı. Köln ve çevresinin dışmdakiler rad- yoyu izlemekte sıkmtı çektiler. Sözde kamuoyu araştırmalan yaptırarak, bu radyonun dinlenmediği dedikodusunu yaydılar. Televizyonlarm radyoyu öldür- düğü gibi, mantık dışı gerekçeler ileri sü- renler bile oldu. Yeri gelmişken, Türkiye'den yayın ya- pan TRT-tNT'yle ilgili bir uygulamaya da değinmek istiyorum. TRT-INT, baş- langıçta AvTupa'nın her yerinden izlene- biliyordu. Türkiye'den büyük bir pence- re açan bu kanalın yararlan kısa sürede görüldü. Örneğin, dılleri, düzeysiz video fılmleriyle sokak agzına dönüşmüş genç- ler, çok geçmeden, kültür Türkçesi'nin güzel söyleyişiyle konuşmaya başladılar. Birçok program, gençlenn bilgi biriki- mini besliyordu. Gençler, konuşmalar- da bu bilgilerden yararlanarak tartışma- lanna içerik kazandınyorlardı. Kurduk- lan düzgün tümceler hemen kulağı ok- şuyordu. Türkiye'de okuyanlarlaonlar ara- sındaki açıklık gün geçtikçe kapamyor- du. Daha da ötesi, Türkiye'nin insan var- hğıru yakından tanıdıkça, toplumsal ve geleneksel törelerimizi öğrendikçe, ken- di öz benliklerine güven duyuyorlardı. Ulusal duygu bilgiyle, görgüyle bütün- leşerek köklü bir kültüre dönüşüyor, gençler, sağlam bılgilerle donaruyordu. Eleştirilecek yanlan olmasına karşın TRT-INT, yurtdışındaki insan varlığımı- zı, yalnızca yurt özlemini giderici görü- nümlerle (manzara) değil, bir kültür var- lığı olan Türkiye ile de buluşturuyordu. Bu. gençlenn Almanya'da bulunmala- rından doğan kültürboşluğunu dolduru- yordu. Kendi dilleriyle, düşünceleriyle kimlik kazanan gençler. kendilerine ya- ratıcı üretimin kahplannı aralıyorlardı. Ne oldu, ne bitti;biıden, TRT-INT'nin, Türklerin yüzde beşten az olduğu bölge- lerde izlenemeyeceği söylentisi yayıldı. Bir yeni yıl başlangıcında, Berlin'de bir- çok bölgede TRT-INT izlenemez oldu. Sanki, Almanya, "konuk işçi" dediği yurttaşlanmıza bir "yeni yıl" armağanı (!) veriyordu. Onunyenni, Ingilizce ya- yın yapan NBC aldı. Oysa, TRT-INT ya- yunlannın kesildiği bölgelerde lngiliz- lerin ya da Amerikalılann oranı "sıfir virgûl bir" bile değildi. Onlar bir yana, kimse, bozgunculann, Türkiye'nin ka- nına ekmek doğrayanlann. ağizlanndan kin kusan düzeysizlerin kılına dokuna- mıyordu. Kimileri bu düzeysizlikten, kin dolu laflardan, insanın ınsanı düşman sayankirli sözlerindenbesleniyoT gibiy- di. Kendini halife ilan edenlerin, arala- nnda çıkan halifelik kavgası'ndan dola- yı, ancak otuzlanndaki halifeyi katle- denlerin söylediklerine kulak tıkanıyor- du. Onlar, Türkiye'nin yüzü olmayanbir yüzü "Türidye" diye gösterirken, bura- ya emeğini katan insanımızın "Avrupa- h" varlığını bile tartışma konusu yapı- yorlardı. TRT-INT yayınlannın kesilmesinin ardından, konunun insan haklanna aykı- nlığı ileri süriilerek yargıya başvuruldu. Radyolarda, televizyonlarda, davanınka- zanılacağı yolunda haberler yayımlandı. Günler bu avuntu içinde geçerken, Tür- kiye tarafintn, avukat ücretini ödemedi- ği, bunedenle. avukatlannduruşmaya gir- medikleri, bu yüzden davanın yitirildi- ği haberi gazetelerde çıkıverdi. Bu ge- rekçede, hem suçu işlemenin, hem suçu Türkiye'nin üstüne atarak bir devleti yurttaşlan gözünde küçük düşürmenin gizli hesabı yatıyordu. Avrupa'da, uzun yıllardır. verilene sevinen, elinden alına- na yerinmekle yetinen yurttaşlanmız, bu oyunu sezmediler değil, ama her zaman olduğu gibi, yalnızca insan haklanna de- ğil, insanın var olma haklanna da aykı- n düşen bu uygulamaya katlanmaktan başka seçeneklerinin olmadığını hemen anladılar. Yıllar önce, bir Alman cum- hurbaşkanı, "Yabancmınderisiincedir" deyip, onun hem güçsüz, hem arkasın- da bir desteğin olmadığını anlatmak is- tememiş miydi? Oyununbaşka bir sahnesi şimdi "Köln Radyosu"nda oynanıyor. 1998'inilkgü- nünden başlamak üzere, "Köln Radyo- su"nun her günkü yayıru, Berlin'de iz- lenemeyecek, Köln ve çevresiyle sınırlı kalacak. Oysa Berlin başkent; dünyarun dört bir yanından haber akmalı bu baş- kente. Gerekçe de, SFB'nin (Berlin Öz- gün Radyosu), "Köln Radyosu"na yap- tığı parasal desteği çekerek, onlardan yayın aktanmına son vermesi. Kuşkusuz, SFB'nin Türkçe Yayınlar Servisi de iyi bir düzey tutturmuştur. Berlin'de dinlen- me oranı oldukça yüksektir. Böyle olmak- labiriikte, Berlin'deki yerel haberiere, Ber- lin'i ilgilendiren olaylara daha çok yer verdiği de açık. Ancak, Köln'ün Türki- ye'ye yönelik haberiere agırlık verme- sinden rahatsızhk duyulduğu da kesin- dir. Alman bu kararla, Berlin'deki yurt- taşlanmız tek seçenekle yetinmek zo- rundakalacaklar, TRT-INT uygulamasın- da olduğu gibi, böylece Türkiye'den bir ses daha kesilmiş olacaktır. Işsizlik oramnda, saldınya uğrayanlar arasında en yüksek düzeyde kalmasına, bütünbilgi damarlan kurutularakher iki toplumdan da dışlanmasma çalışılan Av- rupa'daki insanımızın Avrupa'dan atılma planlannın yapıldığı bir ortamda, Türki- ye'nin Avrupa Birliği'ne girme umudu- nun ne denli boş bir hayal oldugunu ne- redeyse anlamayan kalrnadı. tnsan hak- lan sözünüağzındandüşürmeyen, yapay varlıklannı sürdünnek için Avrupa Bir- liği'ne girme umudunu hep gündemde tutan birtakım örgütler, insanımızın ya- şama ve düşünme haklannın ellerinden alınması karşısmda derin sessizliklerine bürünmekten başka bir iş yapmıyorlar. Kültürel konularda, ağızlannın önüne demir perdeler gerilmiştir. Çünkü onlar, daha çok düşünen. daha çok bilen, daha çok konuşan bir halkın, umut kafeslerin- de uçuşup duran miUetvekilliğı kuşlarrmn ötüşünütez susturacağını çokiyi biliyor- lar. ARADABIR Doç. Dr. ŞÜKRAN ŞAHtN Üniversitelerde Kalite Yönetim Yöntemleri Bir projenin en önemli yanı, uygulanabilir olması ya da uygulama sonuçlannın amaca yanrt verebil- mesidir. Son günlerde ülkede, Üniversitelerde Ka- lite Yönetimiyle ilgili yöntem arayışlan hızla sürmek- tedir. Ne var ki bu arayışlar, çerçevesi çizilmiş Ulu- sal Bilim ve Teknoloji Politikası kapsamında anlam- hlık kazanabilecektir (1). Aksi yaklaşım, eskimiş boh- çaya yeni yama yapmaya benzer ki, bu bohça es- kimiş öbür yanlarından her an patlamaya adaydır. Geçen yazımda Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki üni- versitelerden Kalite Yönetimi örnekleri vermiştim. Anımsanacağı gibi AB'de, hemen hemen her ülke- nin kendine özgü modeli bulunmaktadır ve bu ne- denle uygulama yöntemleri de birbirinden farklıdır. Ancak yine de ortak yaklaşım, her üniversiteden kendini değerlendiren bir yazanağı (raporu) hazırla- masını istemek biçimındedir. • • • Avrupa Birliği ülkelerinde Üniversitelerde Kalite Yö- netimindeki Yöntemler kısaca şöyledir. Fransa: Denetim, Ulusal Değeriendirme Komi- tesi (CNE) tarafından, kurum çapında değertendir- me veyatay disiplin incelemesi olarak iki aşamada gerçekleştirilmektedir. Birinciaşamada, eğitim, araş- tırma ve yönetim konuları kurum çapında değerien- dirilmekte ve ilgili yönetimlere verilmek üzere bir öneriler yazanağı hazırianmaktadır. Bu yazanak, ka- muyaaçıktır. Ikinci aşamada ise, üniversiteden ken- di kendini değerlendiren yazanak istenmektedir. Bunlar gizli tutulmaktadır. CNE, bu ıncelemeyi ya üni- versitenin kendi başvurusu ya da gerekli gördüğü durumlarda yapmaktadır. Bunun dışında, %10'u sa- nayiden ve %5'i yabancı uyruklu uzmanlardan, ka- lanı da akademisyenlerden oluşan kurum dışından bir yüksek uzman grubu da incelemelerde bulunmak- ta ve bunun sonunda kamuya açık bir yazanak ha- zırlamaktadır. Ingiltere: Denetim, Akademik Denetim Birimi (AAU) taratından yapılmaktadır. Amaç, kurumlann ken- di denetim mekanizmalannın varlığının denetimidir. Üniversrte mali denetim ve kalite denetimi olarak iki yönden incelenmektedir. Kalite denetiminin amacı, üniversitenin kalite denetim modellerinin yeterli olup olmadığını ve gerçekte nasıl işlediklerini denetle- mektir. AAU'dan iki ya da üç akademısyenden olu- şan bir heyet, kurumu yerinde ziyaret etmektedir. Bu heyet, üniversite incelemelen ile ilgili bir yazanak hazıriamaktadır. Bu yazanak rektör yardımcısına su- nulmakta ve üniversitenin bu rapora yanıtı alındık- tan sonra son rapor hazırianmaktadır. AAU, bu son yazanağı kendisi yayımlamamakta, ancak üniversi- te tarafından yayımlanmasını teşvik etmektedir. Ma- li Konsey tarafından da aynca mali yönden denetim yapılmaktadır. Hollanda: denetim, Işbirliğı Yapan Üniversiteler Birliği (VSNU) tarafından yapılmaktadır. Her disiplin alanı için oluşturulan komiteler kendi alanlan ile il- gili olarak üniversitede incelemelerde bulunmakta- dır. Aynı konularda, denetlenen kurumdan da ken- di raporunu hazırlaması istenmektedir. Bu rapor alın- dıktan sonra komiteler tarafından her iki değerlen- dirmeye ait son yazanak hazırianmaktadır. Bu son yazanak kamuya açıktır. Sonuç olarak; AB ülkelerindeki uygulamalarda en göze çarpan yaklaşım, denetim yazanaklannın ka- muya açık olmasıdır. Bu da dolaylı olarak kamu de- netimini getirmektedir. Son derece önemli olan böy- le bir uygulamanın ülkemizde de yapılması eğitim- de kaliteyi sürdürmenin ve arttırmanın ıticı gücü ola- caktır. Böylece, bazt ünlü üniversitelerimiz bu ünle- rini sürdürebılmek için kendilerini yeniden gözden geçirecek, bazılan da kendilenne çeki düzen vere- ceklerdır. Sonuçta, öğrenci ve öğretim üyesi için ter- cih edilebilirolmanın arayışı içinde olunacaktır ki bu da nitelik artımı ile sonuçlanacak rekabet ortamını yaratacaktır. Bilim politikası kapsamında gelecek yazılanmda öğretim üyesi değerlendirme ölçütleri ne olmalı konusunu işlemeye çalışacağım. (1) Şükran Şahın: Türkıve de Bilim ve Teknoloji Poli- tikası. 1963-1997: Kurumlar - Belgeler. Göçebe Yayı- nevi, htanbul 1997 MEHMET ARDA Aramıza hoşgeldin FATMA-HÜSEYİN ŞAHİN NURHAK OY DAĞLAR ERDEMLİ ASLÎ\T: HUKUK MAHKE.MESI HÂKÎMLİ- Ğİ'NDEN DosyaNo: 1996/491 Davacı Mehmet Ka- le vekili tarafından da- valılar Selahattin Şim- şek ve Mahmut San vs aleyhine açılan işbu menfı tespit ve senet ip- talı davasuıda: Davalı- lardan Mahmut San - Mersın Sanayi Çarşısı Oto parçacısı adresine çıkanlan tebligatın bila ikmal iade edildiğı, c. savcılığı tahkikatı neti- cesınde de adresine rastlanmadığı görüldü- ğünden: Mahkememi- zin 26.1.1998 günü saat 09.00'da yapılacak du- ruşmaya bizzat katıl- ması veya bir kanunı vekille temsil ettirmesı, aksı takdırde davanın yokluğunda devam edip karar verileceğı hususu tebliğ yenne ka- im olmak üzere ılan olunur. 5.12.1997 Ba- sm: 61793 VEDA Hiç kırılmadan 56 yılımı paylaştığım eşim • • Prof. Dr. Said Kuran'ı kaybettim. Daima gururumuz olan oğlumuz Ömer Kuran ve eşi Nurdan Kuran, kızımız Nedret Kuran Burçoğlu ve eşi Şener Burçoğlu ile torunlarımız Osman Kuran, Esra Kuran, Ebru Pınar • yegane tesellim. Rikkat Kuran « OF ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1997/18 Davacı Mehmet Bulut vekili avukat Mustafa Keser taranndan davalılar Saadet- tin Sanalioğlu aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasmın yapılan açık yargılama- sı sonunda verilen ara karan gereğince; Dahili davalılardan Zehra Mete'ye bugüne kadar yapılan tüm araştırmalara rağmen kendisine tebligat yapılamadığından veri- len adresinde de bulunamadığmdan adı geçenin duruşma tarihi olan 20.01.1998 ta- rihli oturumda hazır bulundurulması, bulunmadığı takdirde yokluğunda duruşma- ya devam olunacağı tebliğ yerine kaim olmak üzere üzere ilan olunur. 24.12.1997 Basm: 62798 DÜZCE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1997/119 Davacı Yakup Dursun tarafından davalı Nevin Dursun aleyhine açılan boşanma da- vasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında: Davalı Nevın Dursun'a dava dilekçesinde göstenlen Düzce Gürcü Asar köyündeki adresine tebliği mümkün olamamış, yapılan zabıta araştırması sırasmda da davalının adresi tespit edilemedi- ğinden bu kez adına ilanen davetiyenin tebliğine karar verilmiş olmakla. dava dilek- çesi özetle: Davacı Yakup Dursun davalı eşinin evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirmediği, eşinin kendisine hıyanet ettiğini belirtereİc ifFetsiz- lik nedeniyle boşanmaya, müşterek çocuklan Elif ve Emel'in velayetinin kendisine verilmesinin, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ermiş olmakla, bu dava dilekçesinin davalı Nevin Dursun'a ilanen tebliği ile duruşma günü olan 22.1. 1998 günü saat 09.00'da mahkememiz duruşma salonunda bizzat bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi. aksi takdirde yokluğunda işlem yapılarak karar verileceği HUMK'nin 213. 397. mad. gereğince ilanen tebliğ olunur. Basın: 62901 ANKARA 2. ASUYE ÇEZA MAHKEMESİ'NDEN HÜKÜMÖZETİ EsasNo: 1995/00724 Karar No: 1996/00672 Sanıklar Muharrcm thsan Aktımur ile Eren Güvener'in kişılıklen ve suçun işlenış biçimi göz önüne ahnarak hare- ketlerine uyan TCK'nin 482/1-4 maddesi uyannca ücer ay hapis ve ikişer mılyon lira ağır para cezasıyla mahkûmiyet- lerine, sanıklann cezalanndan ındınm yapılmasına yer ol- madığına, sanıklann kişilikleri ve suçun işlenış biçimı göz önüne ahnarak hapis cezası 647 S.Y.'nin 4. maddesi uya- nnca takdır edılen beş bın lira ağır para cezası üzennden paraya çevrilerek ve para cezalannın toplamı yapılmak su- retiyle iki milyon dört yüz ellı bin lira ağır para cezasıyla mahkûmıyetlerine, benzer suçlardan geçmış mahkûmıyet- leri olan sanıklann olayda ve dosyada gözlenen kişilık ya- pılanna, uslanma yeteneği ve sorumluluk duygulanna gö- re cezalannın ertelenmesi halinde ilerde bir daha suç işle- meyeceklerine dair mahkemeye kanaat gelmediğinden ce- zalannın ertelenmesine yer olmadığına, Huküm özetinın gideri sanıklardan alınmak suretiyle Hürnyet, Cumhunyet ve Sabah gazetelerinde yayımlanma- suıa, aynca karann Basın Kanunu'nun 18. maddesi uyann- ca Milliyet gazetesinde yayımlanmasına, Katılan Tacettin Acar'ın kışısel haklannın saklı tutulmasma, vekili için ta- yin edilen 650.000 hra maktu ücreti vekâletin sanıklardan ahnarak katılana verilmesuıe, Bozmadan önce yapılan 77.500 lira yargılama giden ile bozmadan sonra çıkanlan yedi davetiye gideri 145.000 lira iki yazı ve dört yönerge giden 100.000 lira olmak üzere toplam 322.500 lira yargı- lama gıdennın sanıklardan alınmasına, 15.7.1996 tarihınde katılan vekili Av. Tamer Kaygusuz ve sanıklar vekili Av. Emel Boyacıoğlu'nun yuzlerine kar- şı sanıklann yokluğunda isteğe uygun Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/07/1996 Basın: 62838 PENCERE Anadolu'dan Geçen İki Fay Hattı... Kimi açıkgöz, Türkiye'den Avrupa'ya 'insan ih- racatı' için tezgâh kurmuş, yo^ulKürt köylüsünü teknelere doldurup Italya kıyılanna çıkanyormuş... Tarifesi ne bu işin?.. Kişi başına 80Ö milyondan başlayıp 1.5 milyara değin yükseldiğini söylüyortar. Italya sığınmacılara kapılannı açmış, ama akıllı- iık etmemiş; eğer bu işi gevşek bırakırsan Kürt, Türk, Çerkez, Arap, Laz, Abaza demeden kim var- sa Avrupa'ya kapağı atmak için gemileri doldurur. Vaktiyle Avrupa'dan Amerika'ya göç edenler du- rup dururken mi yurtlarını bıraktılar?.. Avrupa kapılannı açarsa Anadolu'da adam kal- maz!.. 196O'lı yıllarda Almar.ya'ya gitmek için can atan köylü, Türkiye'de Istanbul'u görmemişti; ba- ba ocağını bırakıp neden gurbet yollanna düştü?.. Güneydoğu'da yaşayanlar niçin Suriye, Iran, Irak'a gitmiyorlar da,gözleri Avrupa'da?.. Kürt göçü Batı'ya doğru, değil mi? Ya Batı Anadolu'ya Kürt göçü.. Ya Avrupa'ya.. '. * • Yeryüzüne yoksullan daha yoksullaştıran ve zen- ginleri daha zenginleştiren bir düzen dayatılıyor. Bu düzen Türkiye'de en vahşi biçimiyle geçeriidir. Patronu kim bu düzenin?.. Kapitalizmin metropolleri, sermayeciliğin taşra- sına bu düzeni dayatıyorlar. Kapitalizmin taşrası -ya da çevresi veya perife- risi- başka bir seçeneğe başvuramıyor; Küba'ya sos- yalizmi denemek için fırsat veriliyor mu?.. Metro- pol kapitalizminin patronlan 20'nci yüzyılda iki dün- ya savaşı çıkanp 50 milyon insanın kanına girdiler, yanmyüzyıl süren 'soğuksavaş'\adainsanlığınca- nına okudular. Bugünkü metropol kapitalizmi, ge- zegenimizin sonunu getirecek bir çılgınlığı 'Yeni Dünya Düzeni' adıyla küresel çapta uygulamaya kalkıştı; 'piyasa ekonomisi' ve 'tekpazar' diye dün- yaya dayatılan düzen, çevreyi, doğayı, gezegeni- mizi yok edecek sınırsız tüketim yanşından başka bir şey değil!.. Doğal kaynaklan har vurup harrnan savuran bu düzen ya da düzensizliğin önüne ge- çilemedikçe insanlık soluk alamayacaktır. YDD'nin özündeki sömürü 'Kuzey - Güney' ara- sındaki uçurumu derinleştiriyor... Gezegenimizdeki Kuzey - Güney çelişkisinin fay hattı Anadolu'nun ortasından geçiyor... Anadolu yalnız 'Kuzey - Güney' değil, 'Doğu - Batı' kürelerinin de fay hattında... • Kuzey - Güney fay hattı zenginlik - yoksulluk ay- nmının çatlağıdır; Türkiye'nin biryansı yoksulluğun dibinde, ötekiyansı zenginliğindoruğundayaşıyor... Doğu - Batı arasındaki fay hattı, 'Hıristiyan - Müslüman' ya da 'Avrupa - Asya' çatışmasının çatlağında oluşan çizgidir; Türkiye'nin bir yarıst Garp'a, öteki yansı Şark'a dönük yaşıyor; kökten- dinciler bu ikilemi değerlendiriyor... Türkiye aklını başına toplayamazsa ve yaşadığı- r ^ ç ş ^ ı n hastjalığıqa bağımsjz bir tanı koyamaz da metropofk'apıtalızrriinin patronlarına ideolojik tesr limiyeti BatıKlaşma sayarsa, yandı gülüm... -, Diyarbakır'daki sefalet ile Istanbul'daki sefahat arasında halk şaşkın... Ne var ki asıl şaşkınlık, adına Ankara denen baş- kentteki yöneticilerdedir. YEŞ1LELMA Seyohat Acenttut (212J24952 11-249 52 CapM: (2161 391 51 Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ORHANEFE • • < " * • " ^•rm.ı-mâ.mfrrrMm SES-1 885/ORTAOYUNCULAR Tel: 212-251 18 65 FQX: 244 43 27 - İSTİKLAL CAD. 140-BEYOĞLU 4 * KEM 0YUNCULAR1246 35 89 247 36 34 FERHAN ŞENSOY FERHANGİ ŞEYLER Çarş./Perş. 21.OO FERHAN ŞENSOY FELEK .. BIRGUN 5ALAKKEN Pazar 15.30 ve 18.30 YA L N I Z Terrence Mc Nally MARIA CALLAS(Master Class) Mehmet Baydur Yıfdız Kenter KURCULAYAN. FERHAN ŞENSOY YÛNETEN, DERYA BAYKAL Yıldız Kenter Mehmet Birkiye FERHAN ŞENSOY-RASİM ÖHEKİN-LEVENT ÜNSAL-ALİ ÇATALBAŞ-ŞÜKRAN DEDEMAN ERKAN ÜÇÜNCÜ-ÖZKAN AKSU-SAYCIN DELİBAŞ-SEVİNÇ ERBULAK-SEVİL AKI Cuma 21.00 Cumartesl 18.30 - 21.00 Kültür Bakaniıöının katkılarıyla B İ L E T S A T I Ş Y E R l, E R I : Ort^ovuncular GiŞP ; 251 18 65-66 Vakkoramalar T^ksınv SSınriıyf. Rıımplı. Akm*>rkP2 Osman Şcngezer Müvetfdat Gunbay Çolpan llhan M-10-I5-I6-17 Ocık Saat: 21.00/ !M8 Ocak Saat: 15.001 .• . Yıldıı Kenter-Mehmet Birkiye Osman Bjyman Melissa Kenter-Şeyda Erbss Bulent Kulekçi \ I Rezervasyonlannızı V1SA »eya MftSTER kartla yaptıtabititsini2. ı ÜMIT YAŞAR SANAT GALERİSt Cahide KESKİNER Sabiha KOÇ Olcay ÇETİNKÖK Çiğdem MERCAN ŞaziyeŞEMİN Canan TURFANDA HAT - TEZHİP MİNYATUR SERGİSİ 6 - 24 Ocak'98 Bağd3t Cd. Rıtal Bey S*. No: 293/3 Göztepe Tel: (0-216) 411 35 01 Türk Sineması Yükselişini Sürdürüyor... Amerikan Hükümeti'nin Baskısı Sonucunda Türk Filmlerine %10 Rüsum konuldu. Amerikan Filmlerinin %25 Olan Rüsumuda %10 indirildi.. Tüm Dünya'da Her Hükümet Ulusal Sinemasını Koruma Altına Almıştır. Türk Sineması'nın Sadece Sinemasever Halkımızın Desteğine İhtiyacı Vardır... İSTANBUl BOYÖKŞEHİR BEIİPİYBİ J USKUDAR f.lUSAHIPZADE CELAL SflHNESİ'NDE TEL (D216I 333 03 97 OKTAOYU.\L- ATIF YILMAZ " LERI I'i ı « G l BAŞKANI MUR :,UR£F OAĞD'',S S^HfcMAOYUNCULARI DERN6ĞIBASKANI KADRI YURDATAP GÖKSEL ARSOY SİMEMA OVLIMCIILARI KHNEĞI BAŞKANI SABAHATTlNCETlt' NECMETT1N ÇOBAfO 3LU SINEMA EMtKÇILERI SEUDIKASI BAS>;ANI fAKKILI, ÇAIGILJ. CÜLDÜRÜ Y^pn AKÇAY Afta. DOĞAN H Z E r B » •İLİT «ATI»LABI I OYUNGUNLERİ: Çar^mt» 15 OO-M 30 / Perjembe. 20 30 / Cuma. 20.30 ' Curmrteıı IS00-20.30(Pıar 1500-1830 0YUHT»«»Hlt;4.)-IC.II I MIOak HJ5KUDA»HUS*HPZAD£CHAtS*HW3| İ Kültür | Sanat ;j ilanlannız için: •293 89 78 (3 hat) GÜLŞEHtR ASLİYE HUKUK MAHKEME- Sİ'NDEN DosyaNo: 1997/80 Davacı Hanife Oda- cı tarafından davalı Meryem Sertkaya (Odacı) aleyhine açı- lan vasiyetin iptali da- vasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gere- ğince; Davalı Meryem Sertkaya (Odacı)'ya tüm aramalara rağmen davetiye tebliğ edile- mediği gibi tüm araş- tırmalara rağmen adre- sinın tespiti de müm- kün olmadığından ila- nen tebliğ yapılmasına karar venldiğınden, davacı tarafından, Gül- şehır Gökçetoprak kö- yünden Ali Osman oğ- lu 1934 D'lu Mustafa Odacı'nın Gülşehir Noterliciği'nce 10 Ocak 1980 tarihve 104 yevmıye no'lu ile tan- zim edilen vasıyetna- menin iptali için mah- kememize dava açıldı- ğından, davalı Meryem Sertkaya (Odacı)'nın duruşma günü olan 10.2.1998 günü saat 9.55'te mahkememiz duruşma salonunda hazır bulunması, hazır bulunmadığı takdirde yokluğunda yargıla- maya devam edılip ka- rar verileceği hususu dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ila- nen tebliğ olunur. Basın: 62323
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle