14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 OCAK 1998 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 TÜRKIYE Istanbul Edime Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli PB PB PB PB PB PB PB PB 7 8 5 7 10 6 10 4 Sınoj) Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas PB PB Y PB PB PB PB PB b 6 5 5 2 2 3 -2 Adana PB Zonguldak PB 3 Antalya PB 12 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkâri Van PB PB PB PB PB K K 12 5 8 3 4 C 0 Yurdun kuzeydoğu kesımlen çok bulutlu, Doğu Karadenız'ın doğusu ile Doğu Ana- dolu'nun doğusu ya- ğışh geçecek. Yağış- lar Doğu Karadenız'ın doğusunun kıyıların- dayağmur, dığeryer- lerde kar şeklınde ola- cak Hava sıcaklığı butun yurtta azalma- ya devam edecek. AVRÜPA Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Bruksei Parıs Bonn HB K K Y PB PB PB PB -3 -9 -5 8 2 1 1 1 Münjh K 0 Mılano Berlin Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına B PB Y B B PB Y PB -2 3 CO 1 3 4 15 12 Y 14 (. f.'ad'icP* •Bertın c ' ^*&£ Kai're*- • Moskova - ^ ;K Taşkent •Tahran ASYA Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bışkek Tiflıs Kahire K K PB K Y K PB PB -14 4 -12 6 2 3 1 21 Şam PB 14 Parçalı bulutlu "\ Eı.ıut_ ^ Çok bulutlu • Yağmuriu Ka-1 j kar > Gok gurultulu G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada bir olaydır" diyor ve ekliyor: ,- "Fakat, eğer Meclis parçalı ise, yani seçim bir istikrariı hükümet çıkarmayı sağlamıyorsa, Türki- ye'nin hem seçim yasalan, hem seçim sıstemi, hem de kuvvetler ayrılığı prensibini, yani üç erki -yürütmeyi, yasamayı, yargıyı- serbestçe çalışacak şekle getirmesi lazımdır. Yürütmeyle iç içe girmemiş güçlü bir yasama, yani yürütme yasamanın altında ezilmemiş, yasa- ma yürûtmenin elinde kalmış bir duruma getirmek lazım." Bu ilkeleri ortaya koyduktan sonra, "Bu nasıl olur, diye bana sorduğunuz zaman" diyor; "ben şimdi burada proje koyacak değilim" diye bir ek yapıyor. Türkiye'de düşünen, hukuk ve sosyal bi- limler okutan fakülteleriyle medyayı, "Türkiye'yibu istikrarsızlıktan kurtarmanın çaresi hakhndaki fıkir- lerini söylemeye davet ettiğini" yineliyor. Ama ilginç bir tutum sergiliyor: "Yani ne kadar gayret etsek" diye başladığı cümleyi tamamlamı- yor. Oysa, cümlenin devamı şöyle gelebilir; "Bu- günkü sistem ne kadar çabalasak yürûmüyor, yü- rümeyecek!" Gerekçesi açık: "Bu sistemdeki bozukluklar, sis- temdeki sıkıntılar bir süre sonra bunun içinde gö- rev alanlann üstüne çıkıyor." Önemli bir değişim isteğinde Cumhurbaşkanı. Ortaya "bir proje koymak" istemiyor. Ne ki sıra- ladığı kurumların sorunu tartışarak sistemin düzel- tilmesine yönelik çareler ve çözümler üretmesini is- tiyor. Çankaya'da oturup sistemdeki aksaklıklan gi- dermek için başkalarının tartışmalar açması, ça- lışmalar yapmasını istemekle mi yetiniyor Cum- hurbaşkanı Demirel? Yoksa? Bilinen önemli örnek Köşk'ten alınan duyumlar, Demirel'in, "sistem- deki sıkıntılan gidermek" için neler yapılması ge- rektiği üzerinde çalışmalar yaptığını gösteriyor. örneğin, "çalışma dosyası"ndaki kâğıtlararasın- da, "Fransa'da4. Cumhuriyet'ten 5. Cumhuriyet'e geçiş"\e ilgili kapsamlı bir not yer alıyor. Not hemen başlarda "Özellikle Fransa'nın 1958'de 4. Cumhuriyet'ten 5. Cumhuriyet'e ge- çişi ve son olarak Italya'nın gerçekleştirdiği yapı- sal reformlar üzerinde durulmasının anlamlı oldu- ğunu değerlendiriyor". Nota devam edelim: "Fransa'da 1946 ile 1958 arasında yaşanan siyasal istikrarsızlık döneminde 22 hükümet (bizde iki yılda altı hükümet) değişi- yor. Yasama ile yürûtmenin iç içe geçmesi ve par- lamento içi dengelerle hükümetlerin sürekli deği- sebilmesi, devletin işlemez halegelmesi, bu iştik- arsızlığı yaratan temel nedenleri oluşturuyor." Fransa halkı, "mevcut anayasal sisteme güve- nini tamamen kaybetmiş" (bizde olduğu gibi), Ce- zayir'deki savaşla meşgul olan ordu (bizde PKK ile) "bu gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı yüksek sesle dile getirmeye" başhyor. Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın çağnsı üzerine General De Gautle başkanlığında bir hükümet ku- ruluyor. Mitterrand "ordu müdahalesinin gay- rimeşru olduğunu (bizde bugünlerde Şaibe ile Takkeli'nin söylediği gibi) ilan edilmesiniistiyor, De Gaulle reddediyor". Gerçekleştırilen anayasal reformla Cumhurbaş- kanı'nın halk tarafından seçilmesi, parlamentonun fesih yetkisiyle donatılması, içtüzük değişimiyle "iktidan hukuk çerçevesinde sınırlayan, ama yö- netimde etkinliği ve istikrarı sağlayan bir yapının ortaya çıktığı" notun son bölümlerinde vurgulanı- yor. Anayasa değişiklikleriyle Fransa, bugün yarı başkanlık yönetiminde. Cumhurbaşkanı Demirel'in emrindeki Devlet De- netleme Kurulu'na hazırlattığı raporda ise "demok-, ratiklik sürecinin önündeki en büyük engel olarak 1982 Anayasası" gösteriliyor. Bu iki nokta arasında bir bağlantı, bir koşutluk görüyor musunuz? Ne dersiniz? 'Devlet sırrı da araşürılacak' ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz. Susurluk raporunda geçen bazı konularla ilgili soruşturmalann başlatıldığını be- hrterek. raporda 'devlet sırrı' kapsamına alına- rak açıklanmayan bölümlerın de araştınlacağı- nı söyledi. Yılmaz. dün Başbakanlık Konutu'nda bay- ramlannı kutladığı gazetecılenn sorulannı ya- nıtladı. Yılmaz. raporun "derinlemesine bir in- ceteme' niteliğinde olduğunu belirterek, 6-7 ko- nuyla ilgili soruşturma açıldığını kaydetti. Bu soruşturmalarda emniyet ve MİT görevlilerinin yani sıra Maliye ve Hazıne uzmanlannın da yer alacağını anlatan Yılmaz, Mdari tasarrur biçi- minde de önlemlerin alınacağını belirterek. "Herhangi bir teşkilah A'dan Z'ye degjştirme gi- bi bir amacunız yok. Kişiler yüzünden kunım- lan cezalandıramayız" dedı. TBMM Susurluk Olayını Araştırma Komısyonu'nun raporuyla il- gili olarak 2 müfettişi görevlendirdiğini anlatan Yılmaz. raporda devlet sırrı niteliğındeki bö- lümlerin de araştınlacağını kaydetti. Susurluk olayını 'de\ letin içine buîaşmış bir ur' olarak nı- telendıren Yılmaz. bu urun devletin ıçınden alı- nacagını söyledi. Susurluk ile ilgili çeşıtlı dava- lann görevlendırilecek bir mahkemede bir ara- ya getırilebıleceğinı kaydeden Yılmaz. özel bir mahkeme kurulmasının sözkonusu olmadıgını. 'yetkili ya da görevli' mahkeme olabıleceğini bıl- dirdı. Devlet Bakanı Eyüp Aşık ile Içışleri Bakanı Murat Başesgioğlunun.' Yeşil' kod adlı Mahmut Yddınm'ın durumuyla ılgılı çelişkıli bilgi ver- diğının anımsatılması üzerine Yılmaz. Yeşıl ko- nusunda devletin ılgılı kurumlannın bıle kesın bilgi sahibi olmadıgını vurgulayarak, bununla il- gili yapılan açıklamalara ıhtiyatlı yaklaşılması- nı ıstedi. Bu konuda açıklama yapma yetkısının Başesgioğlu'nda olduğunu kaydeden Yılmaz. "Ben ikisini de görüştürdüm. E>üp Be>'in sö>- lediklerini teyit edecek durumda değiliz" dedı. Yılmaz. başka bir soruüzenne, 1993 yılıson- rasında bazı yanlışlann kurumsallaştığını vurgu- layarak. "Meselaemni>etindışoperas>onlar\ap- nıasu yabancı istihbarat koruluşlan ile ilişki kur- ması yasalara a> kındır. 1993'ten iribaren, emni- yet yabancı gizli servislerle işbiıiiği >apmıştır. Bunlar MİT'in bilgisi dışında olmuştur. Sorun bir çarpık yapüaşmadan kaynakJanıyor" diye konuştu. Yılmaz, raporun gizli bölümlerinde bazı suç- lulann 12 Eylül'den sonradevlet tarafindan kul- lanıldığı yönünde bilgi olup olmadığının sorul- ması üzerine, "Buna ilişkin bilgiler var. Bu ey- lemlerle kara paranın arasındaki iüşkinüı belli birdönemdekurulduğudur" dedı. Yılmaz, de^ - letin yargının aradığı kışilen bazı görevlerde kullanmasırun yanhş olduğunu, bir dığer yanlı- şın da kullanılan bu kişilerin sahipsiz bırakılma- sı olduğunu kavdetti. Yılmaz. "Bu tür operas- \onlar devletin görevli kişileri tarafından yerine getirilmeli, görev lendirilen kişilere de sahip çıkıl- mabdjr" dedı. 'Abdullah Çatlı kontrolden çıkmıştı' • Baştarafi 1. Sayfada kan FBI benzeri bir örgütün Türki- ye'de kurulması faydalı olur. Be- nim 30 senelik bir deneyimim var. Emniyet'te de iki sene görev yap- tım. O yüzden iki kurumu da çok iyi bilirim. MlT'te kuruluştan bir hata var. Yani iç istihbaratla ilgili bölümün tek çatı altında toplanma- sı, MİT'e verilmesi yanhştır. Dış- la içi ayırmak lazım. Ve iç istihba- ratın, iç güvenliğin Içişleri Bakan- lığı'na bağlı olması lazım. Ama polıse değil. Almanya'daki BVF diye bilinen Anayasayı Koruma Örgütü gibi. - Karştlaşılan sorunlar nedir? - Içte jandarma ıstihbarat yapı- yor, polis ıstihbarat yapıyor, MİT istihbarat yapıyor. Zaman zaman aynı kaynağa gidiyoruz, çok küçük birbölgeye; örneğin Cizre gibi yer- lerde istihbarat potansiyeli olan çok sayıda insan var. Biz üç kuru- luş aynı kaynağa gidiyoruz. teciler de aynı şeyi yapmaz mı? Gı- dersiniz bir yere. En uyanık kıın- dir, bilgi alınabilecek kışi kımdir diye araştırırsmız. Orada belli adamlar vardır Yanhş >ola çıka- mazsınız. Bizde ise jandarma aynı kişiyle konuşup ayrı bilgi verır. MİT ayn verir. devletin parası bo- şa gider. Bu, deviette masrafı ve karşılık- lı çatışmayı getiriyor. Artı. istihba- ratta hatayı getiriyor. Mesela Mil- li Güvenlik Kurulu'na kadar gelen istihbarat hep teyıtlı ıstihbarat gö- rüntüsü veriyor. Halbuki aslında tek kaynaktan gelen istihbarat 0. Üç kaynaktan gelen, alınan bilgi aslında tek kaynaktan çıkmış olu- yor. Batı'da da birden çok istihba- rat örgürü var. Ama hiçbirinin gö- rev sahası diğerinin içinde değıi. Ama bizde son derece iç içe girmiş durumda. - Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'a ilişkin suçlamalara ne di- >orsunuz? - Son dönemde Mehmet Ağar'ın getırdığı yasa\ la birlıkte ıstihbarat. Emniyet'in bün\esmde ıvıce yasal hale getirildı Bu yasa. Polib V'azi- fe \e Selahiyetlerinde en son de- ğişikliğe ilişkin yasa. Devlet istih- barat sorumluluğu MtT'teyken. polis bunu resmen aldı. dış temsil- ciliklerini aldı. îçte de istihbarat yetkisinialdı. Ve MlT'in devlet çapında istih- barat yapması gerekirken. bütün birikimin orada olması gerekirken bu, yerine getırilemez oldu. Ağar'ın derdı, polisi güçlendir- mek. Günevdoğu'daki polisi etkin hale getirmek. terörii ezmek. Polis güçlendi. Bu ola\ şanlış. MtT'e zaman zaman eleştiriler gelir. "MtT iş \~apamiyor, istihbara- tı yok, eksik yapıyor" derler Sıkı- yönetim dönemlerinde. 12 Eylül döneminde mesela. MİT göklere çıkanlır. Çok baçanlı hizmet ver- A B D D ı ş i ş l e r i B a k a n l ı ğ ı r a p o r u 'Türkiye'de işkencesürüyor* İnsan hakları ihlalleri izlenecek • ANKARA (AA)- Sağlık Bakanlığı. insan haklan ıhlallerini izlemek ve olaylara hızlı müdahale edebılmek için, "insan Haklan Ihlallerini Sağlık Açısından Izleme Daire Başkanlığı" kurdu. Sağlık Bakanlığı Müsteşan Sedat Ünal. artık ihlallerde vatandaşın müracaat edeceği yerin belli olacağmı belirtti. Müsteşar Ünal, 800'lü ücretsiz telefon hatlanndan bırinin şikâyetler için aynlacağını, Yüksek Sağlık Şürası'na gelen insan haklan ihlalleriyle ilgili bazı davalann da bu dairede oluşturulan bilimsel kurul tarafından incelenebileceğini söyledi. WASHBSGTON (AA) - ABD Dışişleri Bakan- lığı'nın 1997 yılı insan haklan raporunda, Türki- ye'de insan'haklan ihlallerinin sürdüğû belirtildi. Raporda, Türkiye'de ifade özgürlüğünün kısıtlan- dığı da kaydedildi. Türkiye'nin 10 yılı aşkjn birsüredir, terörist ör- güt PKK ile mücadele içinde bulunduğu bildirilen raporda, sivil ve askeri yetkililerin, hukuk ve ya- salara ve insan haklanna saygıya bağlıhklanna rağmen güvenlik güçlerinden bazı kişilerin ihlal- lerde bulundukiarı vurgulandı. Raporda. "Türk hükümctinin bazı reformlanna ve taahhütlerine rağmen insan haklan ihlalleri geçen ytl da sürdü" denildi. Işkencenin yaygm olarak devam ettiği görüşü savunulan raporda gözaltında ölümler, faili meç- hul cinayetler ve kaybolma olaylannın yaşandığı belirtildi. ABD Dişişleri Bakanlığı'nın raporunda. ifade özgüriüğû ve basına kısıtlamalann 'ciddi bir sorun olarak' devam ettiği öne sürüldü. 46 sayfalık ra- porda. gazeteci MetinGöktepedavası, Manisa Da- vası ve Diyarbakır Cezaevi'nde on kişinin ölü- müyle sonuçlanan olayla ilgili davalara da geniş yerverildi. Diğer ülkeler Raporda, Yunanistan'da, yurttaşlann insan hak- lanna saygı gösterilmesine rağmen bazı alanlarda sorunlann devam ettiği vurgulandı. Güvenlik güç- lerinin görevlerini zaman zaman kötüye kullandık- lan ve ihlallerde bulunduklan ifade edildi. Yunanistan'da din ve ibadet özgürlüğüne kısıt- lamalann getirildiği de bildirildi ve 'azınlıklara karş1 aynmcılık devam ediyor" denildi. Yunanistan hükümetınin sadece Müslüman azınlığı tanıdığı ve 'Türk' adının kuilanılmasının yasaklandığı belir- tildi. Kıbns'ta, gerek KKTC'de gerek Rum kesimın- de insan haklanna saygı gösterildiği bildirilen ra- porda, Rum tarafindaki bazı işkence olaylanna da yer verildi. Raporda, tran'ın insan haklan sicili 'kötü' ola- rak nitelendirilerek sistematik kötü muamele, yar- gısız infaz, işkence. adil olmayan yargılamalann 'ya>'gm' olduğuna dikkat çekildı. Suriye, "Hafız Esad'ın mutlak otoritesi altında- ki bir ülke' olarak nitelendirildi ve güvenlik güç- lerinin insan haklannı ihlal ettiği bildirildi. Suri- ye'de insanlann temel haklannın kısıtlandığı be- lirtildi ve 'Kürt azuıhğa karşı a>nmcüık yapıhyor' denildi. Ermenistan"da gü\enlik güçlerinin ciddı insan haklan ihlallennde bulunduklan ve 1996 başkan- lık seçimlerine yönetim tarafından hile kanştınl- dığı kaydedildi. lrak'ın 'baskıcı bir rejim' olarak değerlendiril- diği ve insan haklan ihlallerinde "hiçbir iyikşme otmadığı' ifade edilen raporda, Kuzey Irak'ta, P- KK'nin saldınlan sonucu Asuriler \e IKDP yan- hsı köylülerin öldüğü belirtildi. Öte yandan. ABD'de faaliyet gösteren 10'u aş- kın insan haklan kuruluşu, Başkan Bill Clinton a bir mektup yollayarak ABD için de insan haklan raporu yayımlanmasını istedi. dıği söylenır. Bu bılgilerin ıkısı de çelışkili. - Neden böyle? - Çünkü sıkı\önetim dönemle- nnde. askeri darbe dönemlerinde. istihbarat tek çatı altında toplanır. İstihbarat ve icra. tstihbarat aktan- lır oraya. o hemen operasyona dö- nüştürülür. O zaman istihbaratın önemi ortaya çıkar. Şimdi biz Baş- bakanhk'a bağlıyız. lçten aldığımız bilgiyı aktaracağız. biz başbakana soyleyeceğiz. başbakan içişleri ba- kanına. bakan. emnı>et genel mü- dürüne. müdür diyelim ki lzmir bölgesine aktaracak. Bu şekilde ak- tanmlarda çok fazla yavaşlama. sü- rat kaybı oluvor. otomasyon çalış- mıyor. tstihbarat hep içe yöneldı. SSCB döneminde Sovyetler ve NATO ikilisi varken. dış istihbara- ta fazla eğilinmiyordu. önemsen- miyordu. Fakat ne zaman ki Sov- yetler dağıldı, Kafkaslar. Balkan- lar'da. Ortadoğu'da kritik bir durum •ortaya çıktı, Türkiye'nin kendi is- rihbaratı ihtiyaç olarak yoğun bir şekilde gündeme geldiğinde MİT buna cevap veremez hale geldi. - Dış istihbaratla iç istihbarat ara- sındaki fark nedir? - Hcdef aldığınız ülkeye göre lı- sanıyla. eğitimiyle girersiniz. Bi- zım ıstihbarat teşkilatlan isteğe gö- re şekıllenır. Eğer adam yenne ko- nur da istek yaparsanız. yani bana "Şunu ver, bunu \w" gibi güzellik- le gelinirse ona göre şekillenmek mecbunyetinız olur Ona göre adam eğitırsınız. ona göre organı- ze olursunuz. Dış istihbaratın ihtı- yaçlan hiçbir zaman akşamdan sa- baha olmaz. Mümkün değıldır. 7-8 senelik, 10 senelik bazen 30 sene- lik yatınmlar gerektiren konular- dır. - Susurluk raporunda adı geçen JİTEM konusunda bilginiz var mı? - JtTEM konusunda bılgım yok Bildiğim kadanyla Teoman Paşa (Sönmez Köksal'dan öncekı MİT Müsteşan Teoman Koman) tarafın- dan bu örgütlenme normal. yasal şeklıne sokuldu Teoman Paşa ya- sal konulara son derece düşkün bir insandır. Yasadışı, özel kuvvetlere karşıdır. O. Jandarma Genel Komu- tanı olduktan sonra zannedı>orum JtTEM'ın faaliyetleri durduruldu. O dönemlerde ben teşkilattaydım yine. 1994'tü galiba, Ankara'day- dım o zaman. Hiç öyle bir şey olması mümkün değil. Eskı şeylerçok sağlamdı, son zamanlarda bir şeyler oldu. Çalış- tığım dönemlerde yasadışı hiçbir şeyi ben düş^inemiyorum. Partilerin bayram ziyaretlerinde RP'nin durumu tartışıldı ANKARA (Cumhurivet Bürosu)-Partilerin bay- ram ziyaretlerinde, Anayasa Mahkemesi'nce kapa- tılan RP'nin fiili varlığının sona ermesi için gerek- çeli karann gerekli olup olmadığı tartışıldı. Şeker Bayramı'nm 2. gününde siyasi partiler arasında bayramlaşmalar gerçekleştirildi. DTP. YDP, DYP, BBP ve MHP heyetlerini RP Genel lerkezi'nde Ankara milletvekilleri Ömer Faruk Idnd ile Ersönmez Yarbay kabul erti. Ziyaret sı- sında, RP'nin kapatılması karan ile CHP'nın VTamlaşma programından RP'yi çjkartması ko- Suldu. vlkinci, gazetecilerin, CHP'nin bayramlaşma programına RP'yi almamasını nasıl değerlendir- diklerini sorması üzerine. CHP'nin bu karan neye dayanarak aldığını anlayamadığını söyledi. Ekin- ci. Anayasa Mahkemesi'nin RP'nin kapatılması- na ilişkin gerekçeli karannı henüz açıklamadığını anımsatarak, "Ortada gerekçeli karar yokken CHP'nin bu karan hoş değil. CHP, bayrama olan alerjisini böyle gösteriyor" dedi. RP Elazığ Milletvekili Ömer Naim Banm ile birlikte ANAP'ı ziyaret eden Genel Başkan Yar- dımcısı RızaUIucakda CHP'yi eleştirdi. Ulucak, "CHP'nin tavTinı size bırakıyorum. Anayasa Mah- kemesi'nin karan Resmi Gazete'de henüz yayım- lanmadığına göre, şu anda dahi en büyük parti RP'dir. Bu tutum, CHP'nin eski zihniyetini göste- riyor" dedi. Bayramlaşma törenine katılan Anka- ra Büyükşehir Belediye Başkanı MetihGökçek ise, kapatılan partisiyle bayTamlaşmayan CHP'nin Ge- nel Sekreteri Adnan Keskin'e kaktüs gönderece- ğini söyledi. ANAP'ı daha sonra DYP Grup Başkanvekili Turhan Güven ve Genel Başkan Yardımcısı Meh- met Cölhan ziyaret ettiler. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Atilla Sav, Or- han Veli Yıldınm ve MKYK üyesi Adnan Ekmen ANAP'ı ziyaret etti. Atilla Sav. bir soru üzerine. "Ziyaretimiz, partiden parthe tüzelkişOer düzeyin- de vapılan bir zivarettir. RP'nin tüzelkişiliği sona er- diği için bayramlaşma programına almadık. Birey- den bireye miUetvekilleri ile görüştüğümüz zaman kutlama yapıyoruz" görüşünü dile getirdi ANAP'ı DSP, DTPrBBP ve MHP temsilcileri de ziyaret etti. DSP'ye ılk ziyareti DTP gerçekleştirdi. DSP Ge- nel Sekreteri Zeki Sezer ile Genel Sayman Seyfet- tin Maden'in kabul ettiği kutlamalarda DTP'yi RP izledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Ak- rep ziyareti sırasında, "DSP bir bakıma bizim kar- deş partimiz savılır. Biz en azından böyle göriiyo- ruz. Ülkemizin sorunlan konusunda fikir üretmek için bizimle yarışmanızı bekliyoruz" diye konuştu. DSP'yi daha sonra DYP ve CHP heyetleri ziyaret etti. Şeker Ba>Tamı'nın ikinci gününde A>AP ve DTP ., m e r k e z ı e r i n d e b a > r a m l a ş m a he>ecanı vardı. AıNAP tl Merkezi'ndeki törende konuşan Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Karakoyunlu, ANAP'ın sorunlann üzerine cesaretle gittiğini belirterek "Susurluk olayı. devletin nerelere geldiğini gösteren dehşet \erici bir ibret vesikasıdır" dedi. DTP İl Merkezi'ndeki törene katılan Ulaştırma Bakanı Nec- det Slenzir de, partililerin \e vurttaşlann ba>ramlannı kutladı. (Fotoğraf: L'GL'R GL NYÜZ) G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Herkes ABD'nin kuzeni. Karşı çıkan dinozor Işi de çok zor. 90'lara böyle girdik ama çıkışımız noksan olacak. Zira yüzyılın gidişi gelişini aratmıyor. ABD'nin ka- fasındaki tek merkezli dünyanın uzun süre devam etmesi çok zor. Konunun bölgemizi ilgilendirenyanınagelirsek... Türkiye için iki tanım var. dı: lleri karakol, kanat ülke... Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte iki kav- ram da havada kaldı. YDD'nin böyle devam ede- meyeceği mimarlarınca da kabul edildiğine göre, dünya yeniden yapılanacak. Bu yapılanmada programı olan ülkeler kapılanacak, ötekiler deyim yerindeyse onların kapısında ya bekçi ya isteyıci olacaklar. Bugün sürecin neresinde olduğumuzu kestir- mek zor. Ama Türkiye'nin giderek yalnızlığa itildi- ğini söyleyen sağduyu sahibi çok kişi var. Doğu'da kabul etmiyorlar: - Batılısınız... Batı'da dışlıyorlar: - Doğulusunuz... İki yön arasında yersiz bir ülke miyiz? Bu soruya yanıt vermeden önce yüzyılın başına dönelim. Atatürk, Türkiye, Yunanistan, Yugoslav- ya ve Romanya'nın kâtıldığı Balkan Paktı'na ha- zırlık toplantılarının ikincisinde sesleniyor: "Balkan milletleri bugün müstakil siyasi mevcu- diyetler halinde bulunuyorlar. Bu devletlerin sahi- bi olan milletler asıriarca beraberyaşamışlardır. Bu itibaıia Balkan milletlennın asırlara şamil müşte- rek bir tarihi vardır. Işte siz muhterem Balkan mil- letleri mümessilleh, mazinin kanşık his ve hesap- lannın üstüne çıkarak derin kardeşlik esaslan ku- racak ve birlik ufukları açacaksınız." Daha Avrupa Birliği'nin hayali bile yokken, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ufkunda Balkan Birliği var- dı. 1934'te imzalanan Balkan Paktı'nın ardından, 1937'de de Doğu'da Sadabat Paktı kuruldu. Tür- kiye-lrak-lran ve Afganıstan ortak hareket etme kararı aldı. Her iki girişimin de öncüsü Türkiye idi. O dönemde de ne Yunanistan Iran'a benziyor- du ne de Afganistan Yugoslavya'ya. Türkiye bu coğrafyanın merkezindeydi ve konumunun hakkı- nı verdi. Komşuya komşu gibi davranmayan Yukarıdaki bilgilere şöyle yaklaşılabilir: Bunlar geride kaldı. Artık sözünü ettiğiniz ülke- lerin yan yana gelmesı olanaksız. Bu hayalleri bı- Vökın. Hayır... Sözünü ettiğimiz adımlan atmak yüzyılın başın- da daha zordu. Ilk bakışta, olanaksız görünmesi- ne karşın benzer girişim bugün de başlatılabilir. Orta Asya'daki Türk cumhuriyetleriyle kardeşli- ği paylaşmak kann doyuımadığı gibi zaman zaman karın da ağrıtıyor. Kardeşlik tabiı ki güzel bir zemin, ama bu zeminin üzerine bir şey inşa edilmeden oturulamaz. Bu hatta "Türk dünyasından" olma- yan ülkeler de var. Bugün 0 ülkelerle aramız açık görünüyor. Oysa "Avrasya gerçeği"n\n getırecek- leri birlikte hesaplanırsa iklim değişebilir. Bugün en "düşman" ülke Şuriye'yle bile bam- başka bir zemin yaratılabilir. Örneğin, bölge suyu- nu paylaşmaya girişmek yerine ortak kullanmak... GAP'ın yanında Şuriye'yle de ortak projeler üretip, ne bileyim SUGAP gibi bir projenin daha hayalini kurmak... "Çevremiz düşmanlaıia örülü" edebiyatına sa- rılmak yerine Atatürk'ün hayal edip Avrupa'nın ger- çekleştirdiği birliğin adımlarını atmak gerekiyor. Düşmanlıklar kalkmaz diyene en somut örnek AB... Bu ülkeler yüzyılın ortasında bırbirinin gözünü oyu- yordu şimdi her birı ötekinın gözbebeği... Yaşadığımız coğrafyayı "gerçek" kabul edip, bu coğrafyadaki ulusları kardeş haline getirmek, "Av- rasya çağı" açabilir. Bir Sırp atasözü vardır: Kardeşe kardeş gibi dav- ranmayan, yabancıya efendi demek zorunda ka- lır. Bunu Avrasya'ya da uyarlayabiliriz: Komşuya komşu gibi davranmayan, yabancıya efendi demek zorunda kalır. 'Kavgayı bırak' • Baştarafi 1. Sayfada Antalya'da geçıren Baykal. partisinin il merkezinde. va- tandaşlarla bayramlaştı. Gazetecılenn soruları üzerine. DSP Genel Başka- nı Bûlent Ece\it'in. bugün basında yer alan kendısıne yönelik eleştirilenni değer- lendiren Baykal, iktidann durup dururken. bayram gününde CHP üzerine bir tartışma ve kavga başlat- masına hiçbir anlam vere- mediğini söyledi. Baykal. sözlerini şöyle sürdürdü: "Anlaşılıyor ki bu hükümet iktidarda olmaktan sıkıl- maya başlaJı. CHP, bu hü- kümetekarşüıksız, içtenlik- le destek veren bir parti ol- du. Biz, Türkiye'de herhan- gi bir muhalefet partisinin çokötesinde, ülkenin ulusal yararlaruu gözeten, >apıcı, iyi niyetli, olumlu bir mu- halefet anla>ışını sergilho- ruz. Bütün yanhşlıklanna ve olumsuzluklanna rağ- men. Türkiye'de bir kriz yaratmamak için bu hükü- mete destek verdik." Hükümetın, enflasyonu indirmek yerine rekor dü- zeye çıkardığını iddia eden Baykal eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de hayat paha- lılığı görülmemiş düze>e çıktı. Halkı rahatlatmak içinvmlikleri sözleri rutma- dılar. 'Öğretmenlere ve po- lıslere yüzde 18 zam \ere- ceğiz' dediler, verilmedL "Memura yüzde 30 yetmez- se vüzde 50'ye çıkarınz' dediler, bu konuda hiçbir işaret yok. IMF'yi enflas- yonla mücadele edecekleri konusunda inandırmayi ba- şaramadılar." Susurluk olayına da de- ğinen Baykal. olayın gün- deme gelmesi sırasında kendilerinin iktidarda ol- madıgını belirterek. konuş- masını şöyle tamamladı: "Bu -hükümet, Türki- v'e'de Susurluk olayı ile or- ta>a çıkan olumsuzluklan ortadan kaldırma konusun- da güven verici bir tabloser- gile>emedi. Hükümetin bir bakanı, İçişleri Bakam'nı açıkça suçlayarak 'güven- lik güçlerinin karargâhında. kanun kaçaklannın gelip çay ve kahve içtiklerinı. on- larla oturup sohbet ettikle- rini' ifade edivor. Hüküme- tin görevi, kanun kaçakla- nyla mücadele etmektir. Güvenlik güçlerinin karar- gâhına kadar giren kanun kaçaklannı >akalamaktır. Hükümetin birdevlet baka- nı bunlan > apamadığını iti- raf ediyor. Ortada perişan- lık manzarası vardır." • — «"•*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle