Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 OCAK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET
KULTUR
Orhan Duru'nun yeni öykü kitabı 'Fırtma' Yapı Kredi Yaymlan arasında yayımlandı
Gerçeğe düşle dokunan
öykuler
rhan Duru'nun son öykülerinden oluşan kitap.
okuru düşle gerçeğin geçişlilik kazandığı farklı bir
dünyaya konuk ediyor. Duru. güncellikten yola çıkılsa da
ünün kendi iç gerçekliğini yakalaması gerektiğinden
.. 'Roman, tiyatro ya da öykü gibi herhangi bir kurgu
yaşanması mümkün olmayan olaylarla
^ karşılaşırsınız ama bu olaylar, öykünün kendi gerçekliği
içinde gerçeklik kazanır ve inanılır bir hal alırlar.
nlatmanın yolu, bu gerçekliğin sınır ve
oşullan içinde yazmaktır.'
FECİR ALPTEKtS
Orhan Duru'nun yeni kitabı 'Fırüna' kısa bir süre
önce Yapı Kredi Yayınları'ndan çıktı. 1996 Sedat Si-
mavı Vakfı Edebiyat Ödülü'nün de sahibi olan Du-
ru'nun son öykülerinden oluşan kitap. okuru düşle
gerçeğin geçişlilik kazandığı farklı birdünyaya konuk
ediyor.
Duru 40 yılı aşkın bir süredir yazın dünyamızın
farklı alanlannda ürün vermekte. Tiyatro uyarlama-
lan. çeviri. anı \e denemeleri de bulunan Duru'nun
vazgeçemedıği ifade biçimiyse 'öykü'. En iyi anlatım
yolu olarak değerlendiriyor öykücülüğü. ''Digerleri
benim için hep yan işlerolarakkaldı" dıyor. "Ama öy-
kü hep vardı".
Duru'nun yeni kitabı 'Fırtına' gündelik vaşamın
ıçınden gelijor, gerçek yaşam üzenne temelleniyor
belki ama bir o kadar da büyülü ve fantastik. Ömeğin
çok tanıdık bırtatıl beldesı veyabildiklerinizden fark-
sız bir otelden söz edıldığını düşünürken, otel yöne-
tıcısinin, kızılötesı taravıcılar ve hıgh-tec ürünlenyle
donatılmış 'Turist Gözeüeme Üssü'nden yöreve gel-
mekte olan turistleri saptayabıldığinı öğreniyorsunuz.
Hemen devTeye giren erken uyan sistemı otellere, mo-
tellere, işportacı ve halıcılara gerekli sinyalı \eriyor
ya da bifbaşka öyküde araç ve taşıt sayısının olağa-
nüstü düzeyde arttığı. yürünecek yer kalmayan o çok
tanıdık Istanbul sokaklannda küçük bir kedi yavrusu
çıkıyor karşınıza. Ancak bu sevimlı kedicik kısa süre
sonra devasa boyutlara ulaşıp kendisine evlennı açan
Harald ile Liza çiftinin konuklanyla beslenmeye baş-
lıyor.
Duru, 'biMm-kurgu'nun Türkive'dekı ısim babası.
'Fırtona'da yer alan öyküler de bu türe yakınlıklany-
la, gerçeküstü ve giz dolu öğeleriyle göze çarpıyor-
lar. "Birçok yazar gündelik biçimivle anlatır öyküle-
rini" di>erek söze başlıyor Duru. "Ben dahaçokfan-
tezhe. bilim-kurguya kayıyorum. Olavlan gündelik
yaşamda var olduklan gibi yazdığınız zaman gereksiz
tartışma va a> nntılargiriyor işin içine.Okur için inan-
dıncılığını \ itirhor ö> kü".
Duru, güncellikten yola çıkılsa da öykünün kendi
iç gerçekliğini yakalaması gerektiğinden yana. "Ro-
ınan. tiyatro \a da ö> kü gibi herhangi bir kurgu ürü-
nünde gerçekte >aşanması mümkün olmayan ola\ lar-
Ingiliz savaş sonrası sanatının önde gelen isimlerinden Victor Pasmore 89 yaşmda öldü
Soyut sanatm şairlerindendiKültür Servisi - tngiltere'nin
savaş sonrası sanatının önde ge-
len isimlerinden Victor Pasmore.
Malta'da 89 yaşında öldü. Soyut
sanat sevenlerin yakından tanıdı-
ğı Pasmore, Van Gogh, Cezanne
\e Gauguinın yazdıklanndan
etkilenerek Ikinci Dünya Savaşı
sonrasında figüratif resmi terk
etmiş ve ölümüne dek soyut re-
sim >apmıştı.
1934 yılında soyut \e yan so-
yut sanat yapıtlannı bir araya ge-
tiren ve daha sonra sanat tarihin-
de taşizm olarak adlandınlan sa-
natsal tarzın ilk kıvılcımı sayı-
lan 'Nesnel Soyutlamalar' sergı-
sinde de yer alan Victor Pasmo-
re, 1940'lt yıllann son yansında
ünlü eleştirmen HerbertRead'in
"Ingiltere'de, savaş sonrası sana-
tın en devrimci olaylanndan bi-
ri" olarak nitelendirdığı 'Temel
biçim" derslerini vermeye başla-
mıştı.
Pasmore. Klec ve Mondrian
gibi ressamlardan cesaret alarak
tümüyle soyut temellere daya-
nan resim ve kolajlar yaptığı bu
dönemde. Ben Nicholson, Ken-
neth ve Mary Martin, Anthony
Hill ve Adrian Heath gibi res-
samlarla işbir-
liğı içine gire-
rek bir soyut
sanatçılartop-
luluğu oluş-
.turrnuştu. *»•
1908 yılın-
da ruhsal has-
talıklar uzma-
nı ünlü bir
doktorun oğlu
olarak dünya-
ya gelen Vic-
tor Pasmore,
çocukluğun-
dan beri sana-
ta meraklıydı.
Babasının
ölümünden
sonra sanat
eğitimini ken-
di maddı ola-
naklanyla
sürdüren Pas-
more. gün-
düzleri çalış-
mış. akşamla-
n sanat okuluna gitmişti. Genç-
liğinde profesyonel ressamlann
sergilerine çağrılan Pasmore.
1932 yılında natürmortlar ve
peysajlardan oluşan ılk kişisel
• Victor Pasmore, tkinci Dünya Savaşı sonrasında
figüratif resmi terk etmiş ve soyut sanatçılar topluluğu
oluşturmuştu. Son dönem resimleri Akdeniz ışığının ve
renklerinin etkisini taşıyordu.
resım sergısini açmıştı. Bu re-
simlerde, Pasmore'un tngilizna-
türalizmıyle fovıst ve kübist öğe-
len birleştirdiği gözlenıyordu.
1937 yılında sonradan Euston
Road School
olarak ünle-
nen bir sanat
okulunda öğ-
retmenlik
yapmaya baş-
layan Pasmo-
re. bu yıllarda
hâlâ sosyal
ıçerikli ger-
çekçi resım
yapıyordu.
1940 yılında
ressam
VVendy Blood
ile e\lenen
Pasmore. re-
sımlerinde
eşini sık sık
model olarak
kullanmıştı.
Savaş döne-
mınde vıcdani
retçi olduğu
için askere ya-
zılmayı red-
deden ve kısa
bir süre hapis yatan Pasmore'un
soyut sanat merakı da bu yıllar-
da başladı. 1941 yılında evlen-
nin bombalanması nedeniyle
eşiyle birlikte bir süre kent dı-
şında yaşayan bir arkadaşının
evine taşınan Pasmore. orada
Van Gogh. Gauguın \e Cezan-
ne'ın yazılannı okumuş ve bu
deneyimin, modern sanati kavra-
masındaki en öneıHfx>lay o\du->
ğunu belirtmişti. 1942 yılında
Londra'ya dönen ve kendisini
yaşamı boyunca etkilemiş olan
Turner'ı \e geleneksel Çın res-
mını çağnştıran resimler yapma-
ya başlayan Pasmore. 194O'lı
vıllann son yansında Londra'da
açılan bir Picasso sergisinın de
etkisiyle giderek soyut sanata
yönelmeye başlamıştı.
196O'lı yıllarda maddi duru-
mu düzelince ögretmenlığı bıra-
kan ve zamanının tümünü resme
veren Victor Pasmore. üniversi-
telerden ve çeşitli belediyelerden
duvar resmi komisyonlan da al-
dı.
1966 yılında Malta'da bir çıft-
lik satın alan ve yaşamının sonu-
na dek orada yaşayan Victor Pas-
more'un son dönem resimleri.
Akdeniz ışığının ve renklerinin
etkisini taşıyordu. Pasmore. son
sergisıni 1990 yılında "Sanatçı-
nın Gözü" başlığı altında Lond-
ra'daki Ulusal Galeri'de açmıştı.
'Bütün Dünya'
yeniden dönüyor
Kültür Servisi- Bır döne-
min en sevılen dergilerin-
den Bütün Dünya yeniden
yayın hayatına dönüyor. İlk
kez Türkiye'de 1947'de
okuyucuya ulaşan, '60'lar-
da kapandıktan sonra
'80'lerde üç sayı çıkanlan
Bütün Dünya, logosuna
2000 eklenmiş yeni şekli ile
İnkılap Kitabevi tarafından
yayımlanıyor.
Yayın yönetmenliğini
gazeteci-yazar Mete Ak-
yol'un üstlendiği aylık sa-
nat ve kültür dergisi Bütün
Dünya "da, tiryakilerin
anımsayacağı üzere, oku-
yanı sıkmadan bilgilendi-
ren yazılar, haberler ve ol-
mazsa olmaz çizgi kahra-
man Mankafa Poldiyer alı-
yor.
Birkaç kuşağı yetıştiren
Bütün Dünya'nın eski sayı-
lan birçok ev kütüphane-
sinde ya da sahaflarda bu-
lunabılen serileriyle yeni
kuşaklara yeni pencereler
açmaya de\ am ediyor. Me-
te Akyol. Bütün Dünya
2000'in yayın politikasını
şöyle özetliyor: "Piyasada-
ki dergilere bakın, bir ke-
nara çekilip baştan sona
hiçbirini oku> abileceğinizc
inanmıyoruz. Biz, içinde
kan olmayan, et pazanna
dönüşmemiş bir dergi çıka-
nvoruz. Dergilerin kapağı-
na çıplak kadın fotoğrafı
ko> ularak halkımıza haka-
ret edildiği bir ortanıda mo-
da değeriere iribar etmeden
de bir şeyler yapılabileceği
kanısındayız. Ancak insa-
nımız görsel yollaıia bilgi-
lenmeye alıştı son yıllarda,
ama bundan korkmuyo-
ruz. Okul kitabı iriciliğinde
olmayan, eğlendirirken bil-
gilendiren dergicilik yapa-
cağız. Belki iğneyle kuyu
kazmak gibi bir şey bu ama
hiçbir şey yapmamaktan
ividir."
Mart ayında piyasav a çı-
kacak olan Bütün Dünya
2000 (planlanan fiyatı 500
bin TL) gazete bayilerine
dağıtılmadan kitapçılarda,
büyük süpermarketlerde
satılacak. Abone sistemi
ise, Bütün Dünya 2000'in
can daman. İlk etapta on
bin tirajı hedefleyen dergi-
nin ilginç reklam ılkeleri de
var. tngiltere'de Reader's
Digest, Fransa'da Selection,
Türkiye'de Bütün Dünya
ve birçok ülkede farklı
isimlerle değişik tatlar su-
nan bu derginin 'dönüş' sa-
yisında yer alacak yazılar-
la ilgili bir-iki başlık vere-
lim: 'Atatürk'e hayır diyen
bir Atatürkçü: Dr. Reşit
Galip, Küçük kız ile kema-
nının öyküsü: Suna Kan,
Dâhiler deli midir?"
Skandah öngören filrtıKültür Servisi - Son
günlerde dünya basınını
tek bir isim meşgul edi-
yor: BillClinton. Kadın-
larla olan ılişkileriyle
gündeme gelen ABD
Başkanı. haylı sıkıntılı
günlergeçirivor. Başka-
nın bu sıkıntılı günleri.
Hollywood'un ünlü ak-
törlennden Dustin Hoff-
man'ın, Be> iz. Saray'da-
ki bir seks skandalını ko-
nu alan yeni filmi '\Vag
the Dog'un gışesıne va-
radı. Amerika'da 'uç-
kurgate'in patlak ver-
mesınden önce 1700 sı-
nemada gösterime giren
'Wag the Dog' adlı fılm
Beyaz Saray'daki yasak
ilişkileri gözler önüne
seriyor. Söylentilere gö-
re. bir süre önce Demok-
rat Parti'nin düzenledığı
bir bağış etkinlığinde
Bill Clinton'la bir araja
gelen 'Wag the Dog'
kadrosu, epey sıkıntılı anlar yaşa-
dı._
Ünlü kişilerin yaşamlanndaki sı-
radışı ilişkilerin her zaman merak
uyandırdığını bilen HolKvvood,
şimdilerde belki de dünyanın en
çok tanınan ismi için kollan sıva-
mış bulunuyor.
'VVagthe Dog'. başkanın özel ya-
şamını yeterince gözler önüne ser-
medi>se bile. John Tra\olta, Ro-
bert De Niro ve Emma Thomp-
son'ın rol aldığı 'Primary Colors'
adlı fılm bunu başaracağa benzi-
Dustin Hoff man. Emma Thompson ve John Travolta yeni filnıleriv le gündemdeler.
yor. 'Primary Colors'adlı roman-
dan aynı adla sinemaya uyarlanan
ve 1992 seçimlerinden günümüze
dek gelişen olaylan ele alan fılm-
de. Beyaz Saray "da ortaya çıkan ka-
nşık ilişkilere ayna tutuluyor. Bill
Clinton'ın eşi Hillary Clinton'ı
canlandıran Emma Thompson.
filmde başkanın ilışkilerini yakın-
dan takip ederek, tepkilerini de tüm
açıklığıyla dile getireceğe benzi-
yor.
Film, ABD Başkanı Bill Clin-
ton'ın yaşamını eşeleyerek. kâbu-
sa dönüşen yaşamını örtülü bir bi-
çimde beyazperdeye aktanrken.
gerçeklerin \e şehvetın sanata dö-
nüşümünü vansıtacak. Filmin va-
pımcılan. olaylann hiçbir şekilde
değiştınlmeden aktarılacağını söy-
leyerek ekliyorlar: "Film her şe>e
rağmen vurtscver bir kimlik taşı-
yor." Filmin senanstı David Mamet
"Film, başkan için acı günlerin baş-
langKi olacak" \orumlanni redde-
derken. filmin başrol oyuncusu
John Travolta ıse rolüyle ilgili ola-
rak şuyorumlan yapıyor: "Gerçek-
ten cesaret iste\en bir işe giriştim.
Sadece gerçekleri anlatacağım."
la kaı*şılaşırsını/ ama bu olavlar. ovkünün kendi ger-
çekliği içinde gerçeklik kazanır ve inanılır bir hal ahr-
lar. İyi anlatmanın yolu. bu gerçekliğin sınır ve koşul-
lan içinde >azmakorr
sözlenyle düşüncelennı açık-
larken hareket noktasının yıne de 'vaşadığımızgerçek-
lik' olduğunun altını çiziyor: "Tabii ki aşk. kıskanç-
lık, hırs, kavga, dö\ üş gibi bilinçalbndan gelen. insan-
cd öğeler vardır ö\ künün içinde. ^aşadığınuz toplum,
başka insanlar, kişisel ö/elliklerinıu va da bireysel ve
topiumsal sorunlardan yola çıkar öv kü. Başka bir ye-
re gidişinin nedeıüyse okuıia iletişim kurabilmektir.
Öykülerimdeki fantastik boyut. birilerine bir şeyler
söylemek, mesaj vermek ka>gısından gelen 'daha iyi
anlatmak' aravışnnınsonucudur.".
Duru. 'Fırnna'da da göze çarpan kendine özgü şi-
ırsel bir dıl ve anlatım biçe-
mine sahıp. Kıtapta 'Tunca
suraünı astı kurumava. Dü-
şüncelere daldı derin sular-
da. Bu Tahsin Be> eski zam-
para >a Gülten'i elindcn alır-
sa' ya da 'Adam güldü kah-
kahalarlaveçevTesindekişık.
sağlıklı kişiler de güldüler
ikiye katlanarak. ne olduğu-
nu anlamasalar da onun gül-
düğüne bakarak..." gibi sa-
tırlarla karşılaşmanız müm-
kün.
Bir üslup geliştirebilme-
nin. yazar olmanın en önem-
li ölçütü olduğunu düşünü-
yor. "1960'lardan sonra
farklı bir anlatım olanağı
bulmak adına kahplaşmışın
\c kullanılanın dışında yeni
bir dil aravışına girdim" dı-
ye başlıyor bugün sahip ol-
duğu biçemin ortaya çıkış
sürecinı anlatmaya. "Bu ara-
yışı yaşarken Türkçevle bir
ha> li boğuştum tabü. Eski
ka> naklara inip Ev lıya Çele-
bı \a da vakanüvislergibi es-
ki vazar \e tarihçilerin dil
üzerindenereyekadargitmiş
olduklannı incekdim. Yap-
tığım araşürmalar sonucun-
da. 14. \e 15. >üz> ıllarda kul-
lanılan Türkçenin Osmanh
İmparatorluğu döneminde
konuşulana oranla çok daha
esnek \e rahat bir \apı\a sa-
hip olduğunu gördüm. Cum-
huriyet döneminde Türkçe-
nin bu kahplaşmış halini kır-
mava çabşan büvük eleştir-
men Nurullah Ataç ise bizim
kuşağı en çok etkileyen isim-
lerden biri)di".
Duru. kurallara çok bağlı
olmayan. ancak Türkçenin
kendi iç mantığına sadık bir
bıçem olarak değerlendiri-
yor kendi üslubunu. Öykü-
nün en önemli öğelerinin dil
ve anlatım olduğunu düşü-
nüyor. "Pek çok yazar Fa-
ust'uanlatmıştırama bugün
Goethe'nin Faustu'duroku-
nan. Shakespeare'in anlatu-
ğı birçok hikâye daha önce-
leri birçok yazar tarafından
ele alınmış olmasına karşın
geriye onun \azdıklan kal-
mıştır. Benzer olavlar. farkh
anlaümlarla farklı novutla-
ra ulaşabilir. Özel bir biçemi
olan ön plana çıkar" sözle-
nyle öyküde dil ve anlatıma
verdiği önemi dıle getirdik-
ten sonra, en iyi formülün
içerik ve biçem arasındaki
denge>ı korumak olduğu-
nun da altını çiziyor.
'Fırtına" üzenne konuş-
tuktan sonra Türk öykücü-
lüğünün bugününe gelıyor
söz."Öykü zaten hep vardT
diyor Duru. "Biz de bazı ka-
lıplan kırnıavn başardık.
İçinde ben, Ferıt Edgü. De-
mirözlü. Adnan Özyalçmer
gibi isimlerin bulunduğu ku-
şak, nvkiicülükte yeni bir
>oi açtı. Bu voldan gelişen
Türk övkücülüğünün bu-
gün olumlu bir verde oldu-
ğu kanjsındayım".
Bazen birinın sövlediği
bir söz. bazen bir olaydan
yola çıkıyor ama genelde
hep öykü düşünerek yaşıv or
Duru. 'Öykümsüler' dedıği
yeni ürünlen. Yapı Kredi Ya-
ymlan 'ndan çıkacak bir son-
raki kitabını oluşturuyor.
'Roman'dan söz açılınca ise
'Niyetim var' diyor. u
ama
henüz değil.''
Loren ve Connery'ye Altın Ası
• Kültür Servisi - Venedik Film Festivali'nde bı.
'Yaşam Boyu Başan Altın Aslan" ödüllerini alac
isimler belirlendi: İtalyan aktris Sophıa Loren
aktör Sean Connery- 3-13 Eylül tarihleri arasmt
gerçekleştirilecek olan festivalde Polonyah >öne
Andrzej VVajda'v a da onur ödülü venlecek. Festı
başkanlığını bu yıl da Felıce Laudadio üstleniyo:
Yazar Tamio Kageyama öldü
• Kültür Servisi - Japon yazar Tamio Kageyam;
önceki gün evinde çıkan yangın sonucu yaşamın
yıtirdi. 50 yaşındaki Kageyama. okuma odasmd;
çıkan yangın sonucu yaşamını yitirdi. Yetkililer I
bir suikast olabileceğini ve bu konuda çalışmalaı
başladıklannı söy lediler. Kageyama. 1988 yılınd
Umı Kara Kıta Coo' (The Baby Dınosaur. Coo f
the far-off Sea) isimli kitabıyia Japon>a'nm en ö
edebiyat ödüllerinden biri olan Naokı Ödülü'nü
kazanmıştı.
İtalyan ressam Schifano öldü
• Kültür Servisi - îtalya'da pop artın önemli
temsılcılerinden ressam Mario Schifano. geçirdi
kalp krizi sonucunda öldü. Roma'dakj Etruscan
Müzesi'nın restorasyon çalışmalannı yürüten
Schifano, 64 yaşındaydı. Çalışmalannda cama b
plastik kullanan ve 1980"lerde daha klasık form
dönen Schifano'nun çalışmalan Roma'da ve Tor
modern sanat müzelerinda sergilenmışti.
Gades Dans Topluluğu, Paris't
• Kültür Servisi - Antonio Gades ve Ispamol D
Topluluğu 12 yıl aradan sonra Paris'e geri döndi
Topluluk, Palais des Sports'da Carmen ve
'Fuenteoveuna' isimli yapıtlannı sahneleyecek.
Gades'ın Bızet'nın müzıği üzerıne kurulu Carrrn
uvarlaması aynı zamanda kendi eklediğı bölümlt
alıyor. Köylülenn zalım bir krala olan
başkaldınlannın anlatıldığı ikıncı gösten ıse 3-8
tarihlerinde sahnelenecek.
Michelangelo'ya rekor fiyat
• CHICAGO (.\.\) - Ünlü ressam Michelangelc
'İsa ve Samana'nm Kadını isimh kara kalem
çalışması. dünyaca ünlü Sotheby's şirketı tarafın.
mılyon 400 bin dolara .satıldı İsa ve Samaria'nı
Michelangelo'nun en önemli ve bir açık arttırrra
satılan en pahalı kara kalem çalışması olduğu
belirtildi. Michelangelo'nun sadece üç çalışması
özel koleksiyonlarda yer aldığını söyleyen Sothe
yetkilisi. resmin 1807'den bu yana üçüncü kez el
değiştirdiğini açıkladı. Telefonla arttırmaya katıl
resmi saçn alan koleksıyoncunun adı açıklanmac
Marangoz'un resimleri Vakko
I Kültür Servisi - Yıldız Ünıversitesı öğretim ü1
ressam Çiğdem Erbil Marangoz'un resimleri 3-.
Şubat'tan ıtıbaren Vakko Sanat Galerisı'nde
sergılenecek. Marangoz. tuvaline ınsan bedeninc
parçalan yansıtıyor. fıgürlennde bütünlük. terslı
doluluk ve boşluk zıtlaşmasını konu ediyor.
Marangoz'un sergısi 28 Şubat'a dek sürecek.
Ted Hughes'a
ltVtthbread Ödülü
• Kültür Servisi-Eski
kansı Sylvia Plath'ın intihar
etmesinin ardından otuz yıl
boyunca sürekli eleştınlen
ve tepki toplayan. ancak
yaşadıklannı anlatan aşk
şiiirlerini yayımlayarak bu
sessizliğini bozan Ted
Hughes. Withbread Kitap Ödülü'ne layık görüld
Hughes bu ödülü Plath ile tanıştıklan ılk andan
ıntıhann sonrasına dek uzanan dönemlerde yazd ^ 8
şıınnın yer aldığf Bırthday Letters' ile değıl. dab
önce yayımlanan "Tales from Ovid' ile kazandı.
Andrevv Norns ıse 'Aquila' ısımlı kitabıyia yılıt
çocuk kitabı ödülünü kazandı.
'Black Voices'tzmirte
• KOCAELİ (AA)- lngıltere'nın ünlü Black Vc;e
s
V'okal Grubu. Kocaeli Üniversitesı'nın (KOÜ) l'"^~
98 Bahar Yılı Akademik Genel Kurulu sonrasım ^
Subat Pazanesı günü saat 17.30'da lzmit'te kons
verecek. Birmingham'lı beşlı Carol Pemberton.
Sandra Francıs, Denıse Gordon, Yvette Munroe2
Donna Sterling'den oluşuyor. Blues, spıntual. ilc1
-
reggae ve kalıpso türünde nıüzık yapan grubun "22
Şubat tarihleri arasında 11 ılimizde koıiber vere<5'
açıklandı.
Muzaffer Akyol'un resim sergsî
I Kültür Servisi- Muzaffer Akvol'un resım >ers ı
3
Şubat'ta Türkiye Iş Bankası Parmakkapı Sanat
Galerisi'nde açılıyor.
Bu sergısinde ağırlıklı olarak Ayvalık yöresi
izlenımlenne yer veren sanatçının eserleri 25 Su9 1 a
dek görülebilecek. 1946 Trabzon doğumlu olan
Akyol. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yükse-
Resim Bölümü'nden mezun. Bugüne dek 40'ı ak<1n
kişisel sergıve ımzasmı atan Akvol'un eserlen d
a
önce ABD. Avustralya. Hollanda ve Avusturya'cf ®&
sergilenmiş.
Nevbahap'ın hayat dolu sokatf a n
I Kültür Senisi- Nevbahar'ın resim sergısi 5-^
Şubat tarihleri arasında Türkiye Iş Bankası
Ankara Sanat Galerisi'nde gerçekleştirilecek.
Sanatçının son kişisel sergisinde. 70'li yıllarda' "
u
yana resimlerinin temel konusu olan kent soka''a n
var. Nevbahar. pazaryerleri. kalabalık
meydanlan ve insanlan ile kannaşık.
renklı, çelışkılerle dolu. hareketli bir kent
yaşamını resmediyor.
Nevbahar, tuvaline yansıttığı kent ve yaşam
görünümlerine olan ilgisinı şöyle açıklıyor: "7* '•
yıllann başında Pans'te başlattığım yeni plastıl- v e
estetik arayışlanm, geometrik öğelerle dolu ol£
n
kent mekânına daha farklı bir gözle bakmamı
sağladı ve benı bu konuya vöneltti.
Daha önce ressamlanmız kente romantik ve
duygularla yaklaşmışlar, kaybolmava vüz tutan
güzellikleri, ahşap evleri resmetmışlerdir.
Sokaktaki insanlan çevre ilişkileri içinde ele
almamış, kent yaşamının güncel çehresıyle ve
günlük yaşamıyla hıç ilgilenmemişler. Benim
çalışmalanm bu umursamazlığa bir tepki olara^
doğdu ve yoğunlaştı diyebiliriın."