15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13OCAK1998SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman: Zanlının avukat çağırması polisler tarafından engelleniyor Polisler CMUK'a direıriyor• Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda 1 Aralık 1992 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikler, aradan geçen zamana karşın tam olarak yaşama geçirilemedi. Karakollarda CMUK'un uygulanmasına karşı direniş olduğunu belirten istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, zorunlu avukatlığın gelmesi durumunda sorunlann ortadan kalkacağını savundu. KEREMILGAZ Her gün yüzlerce kişinin gözaltına alındığı îstanbul'da, haklan olmasına karşın gözaltındaki insanlann avukat is- temediği ya da bu taleplerinin engel- lendiği ortaya çıktı. İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, "karakollarda CMUK'un uygulânmasına karşı direniş olduğunu" belirterek, "Zanlının avukat çağırması polisler tarafından engelleni- yor" dedı. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanu- nu'nda (CMUK) yapılan ve 1 Aralık 1992 tarihinde yürürlüğe giren değişik- likle gözaltına alınanlara avukat tutma hakkının tanınması olumlu bir adım ola- rak nitelendirilmişti. Ancak aradan 5 yılı aşkın bir süre geçmesine karşın yasa hayata tam an- lamıyla geçirilemedi. Karakollarda ken- dilerine haklan anımsatılmayan pek çok zanlı. avukat çağırmadan ifade vermek zorunda bırakılıyor. fstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman. CMUK'a gö- re polis ya da jandarmanın gözaltına al- dığı kişiye isterse konuşmayabileceği- ni, avukat isteme hakkının bulunduğu- nu anımsatmasının zorunlu olduğunu söyledi. Gözaltınaaldığısanığa. polisin elini değdirdiği anda haklannı hatırlat- mak zorunda olduğunu söyleyen Sayman "Sanık karakolda avukat isteyebilir, hiç- bir işlem yaptırmayabilir. Kendi avuka- tı varsa onu çağırabilir. yoksa biz Ba- ro'nun CMl'K Senisi'nden gönderi- riz" dedi. Bu yükümlülüklerin karakollarda uy- gulanamadığını dile getiren Sayman. CMUK"a polisin "direndiğini" vurgu- ladı. Polisin gözaltına aldığı kişiye yer gösterme. keşif gibi işlemleri yaptırdı- ğını ancak imza aşamasına gelindiğin- de avukat çağırması gerektiğini anım- sattığını belirten Sayman. uygulamanın polisin keyfine göre yapıImaması gerek- tiğini söyledi. Son anda avukat çağrıl- dığı için talep sayısınm düşük olduğu- nu kaydeden Sayman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Baroya yapılan isteklerin yii/de 80"i zorunlu olduğu için 18 yaşın altındaki- lerden geliyor. Karakollarda avukat ça- ğırmaması için sanığa baskj ve telkinler yapılıyor." 26 bin gözalfa, 6 bin istek Emniyet Genel Müdürlüğü açıklama- larına göre. 1997 Ekim ayına kadar İs- tanbul'da yaklaşık 26 bin kişi gözaltına alınırken CMUK gereğince av ukat iste- minde bulunanlann sayısının 6 bin ol- duğuna dikkat çeken İstanbul Barosu Başkanı. "Vani 20 bin gözalti olayında avukat istenmemiş. Bu iki nedenle ola- bilir. Birincisi, 20 bin kişinin avukat is- tememesi, ikincisi ise avukat çağnlması engelleniyor. İstatistiklerc bakınca bazı karakollardan hiç talepgelmemesi de il- giçekjci"dedi. DGM 'nin görev alanma giren suçlar- da önemli oranda CMUK'un geçerli ol- madığını vurgulayan Sayman, şunlan söyledi: "Bir yasa iki alana göre uygulanmaz. Böyle bir hukuk anlaytşı olmaz. Böyle bir hukuk tekniğini Fransızlar. sömürgesi olan Cezayir'e uyguladı. Kendileri için belli bir hukuk düzenL başkalan için ay- n hukuk sistemi. Bu yasa, böyle bir dü- şiinceniniirünü."Yücel Sayman.bütün bu olumsuzluklara karşın uygulanması halinde CMUK'un DGM kapsamı dı- şındaki suçlar için güvence olduğunu vurguladı. Zorunlu avukatlığın gelme- si durumunda sorunlann ortadan kalka- cağını kaydeden Sayman, CMUK'un tanıtılmasında bazı eksikliklerin oldu- ğunu söyledi. CMUK Servisi Sorumlusu Ahen 'Sanığa haklan anımsatümıyor' İstanbul Barosu CMUK Servisi Sorumlusu A\ ukat Belkıs Ahea,sen isin çalışmaiarıyla ilgili şu bilgileri verdi: Polis. gö- zaltına aldığında sanıklara haklannı hatırlatmıyor. Herkesehiz- met vermeye çalışıyoruz ancak çeşitli nedenlerden dolayı 18 CMUK'un getirdiği bazı hafdar; CMUK'a göre polis ya da jandarma gözaltına aidığı kişiye isterse konuşmayabileceğini, avukat isteme hakkının olduğunu anımsaünak zorunda. Zanlının çağırması durumunda avukatı gelinceye kadar konuşmama hakkı var. Gözaltına alınan kişinin gözaltına alındığında o yakmlanna haber verme r*' hakkı olduğu gibi bu yakınlar isterse kendileri de baroya başvurarak avukat talep edebilir. Kişi, kendisine yöneltilen suçlamayı ifadesine başvurulmadan öğrenir ve lehine olan delillerin toplatılmasını isteyebilir. yaşın üzerindekiler- den. hakJanru bilme- dikleri için talep çok az. 1996yılındabu oran yaklaşık üçte bire kadar düştü. 1996 yılında 7 bin 111 gözaltı olayı ka- rakoldangeldi.Böl- gelerde nöbetleşe ça- lışanavukatlaryardı- mıyla252 95 İ6-17 numaralı telefonlar- dan 24 saat boyunca hizmet veriyoruz. Sabah 9"da nöbete başlayanCMUKgö- revlisi avukat. ertesi gün 9'a kadar çalışı- yorveyolparası ola- rak 3 mılvon \c ıfa- dedehııluatfNlva- üzere tqp- lam 6 milyon lira brüt para alıyorlar. Karakolda. çağrılan avukat ilk olarak sa- nıkla başbaşa görü- şüyorvebırdarpızi alıp almadığına ba- kıyor. Biber'den özellestirme uyarısı 'Limanlar mafyanın eline geçebilir' ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Liman ve iskele- lerden "insan kaçakçılı- ğı"nın artması. yargı karar- ları yok sayılarak devredi- len ve özelleştirilmesi is- tenilen limanlarda denetim sorununu gündeme getir- di. Liman-lş Genel Başka- nı Hasan Biber. özelleşti- rilecek limanların "maf- ya"nın eline geçebileceği kaygılannı dile getirirken, "Daha önce özel iskelede 1 milyon ton kaçak benzin hammaddesi çıktı. Deneti- min sürdüğü, de\ let liman- lannda bu gibi olaylann ya- şanması yok denecek ka- dar azdır" dedi. Liman-lş Sendikası'nın geçen yılın ocak ayında ya- Sadi Koçaş öldü İstanbul Haber Ser- visi- Eski başbakan yar- dımcılarından Sadi Ko- çaş, önceki gün İstan- bul'da hayatını kaybetti. 79 yaşında ölen Ko- çaş'ın cenazesi bugün Levent Camii'nde kılı- nacak öğle namazını ta- kibenZinciriikuyu Aile Mezarhğfnda toprağa verilecek. Koçaş, cum- hurbaşkanJığı tarafindan 1962 yılında kontenjan senatörlüğüne. 1969'da daCHP'denKonyaMil- letvekilliğine seçilmişti. Sadi Koçaş, 12 Mart 1971 "de muhüradan son- rakurulan NihatErim hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve DevJet ba- kanı olarak görev aldı. yımlanan dergisinde, 55. hükümetin yerel mahkeme- nin iptal karannı uygula- madıgı Hopa Limanı'nı alan Turgay Ciner'in tu- rizmci ErsinOrtaç'ı ayağın- dan vurdurtfuğu iddiasıyla yargılandığı belirtiliyordu. Dergide. "Mehmet Ağar ileyakın ilişkide olduğu id- dia edilen Turgay Ciner'in Yazeks ve Park Holding şir- ketlerinin \önetim kuru- tunda Yunus Ağar da bulun- maktadır. Aynca yalı kom- şusu olduğu Çiller ailesi ile deiyiilişkileri biliniyor. Ci- ner'in Havaş ihalcsinde en viiksek teklifi veren Ömer Lütfli Topal'ı de^reden çı- kanrken, Mehmet Ağar'ın ÖmerLütfîi Topal'ın uyıış- turucudan hükiim giy diği- ne dair sızdırdığı bir habe- rin etkili oJduğu soylenmek- tedir" denildi. YineTekirdağ Limanı'na talip olan Hayyam Gari- poğlu'nun da babasıyla bir- likte "kaçakçıhk" suçun- dan hapis yattığına dikkat çekilen dergide. bu kişinin OzerÇiller'in yakın dostu olduğu iddialanna da yer verildi. Garipoğludaha son- ra ihaleden çekilmişti. An- talya Limanı'na talip olan Sedat Çolak da. İLK- SAN "da yolsuzluk da\ asın- dan yargılanarak ceza al- mıştı. Liman-îş Genel Baş- kanı Hasan Biber, liman- ların bir ülkenin sının. dı- şa açılan kapısı olduğunu vurgulayarak, "Herönüne gelene bir özel liman veri- lerek bu iş yüriimez" dedi. Biber. devletin denetimi altındaki yerleri özel sektö- re saftığına dikkat çekerek. 100'e yakın kaçak iskele olduğunu, liman hizmeti veren bu yerlerin "liman statüsü" olmadığını bildir- di. Bursa- İnegöl'deki Frigo-Pak Fabrikası'ndan Gıda-İş'e üye olduklan için ISOişçininişten çıkanlması nedeniyle düzenlenen yürüvüşe İstanbııl'dan kalabalık bir kafıle katıldj. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) Frigo-Pak işçilerinin sendika yüzünden işten atılmaları İnegöl'de protesto edildi DİSK'ten sendikal hak eylemi LEVENT GE.NCELLİ İNEGÖL - DİSK Genel Başkanı Rıdvan Bu- dak. setıdikak «fcnanın yâ4&k otduŞn bir üJkede yaşamak* ıstwtwthklerirıi sö> ledı.- Buıiak. 1 oiarak bundan sonraüJkc<aorunlanna<kayıtsız kal- mayacaklannı. nerede işçi sorunu ve sıkıntısı var- sa orada eylem yapacaklarını açıkladı. Rıdvan Budak ıle DİSK Merkez Yönetım Ku- rulu üyeleri dün Bursa'nın İnegöl ilcesinde. sen- dikalı olduklan için işten çıkanlan Ingilızsenna- yeli Frigo-Pak ışçilerine destek amacış la Bur- sa'ya geldi.Uzun bir konvoy eşlığinde Inegöl'e giden ve İnegöl Dev let Hastanesi önünde işten atı- lan Frigo-Pak işçileri tarafından karşı lanan DİSK heveti. 5 kilometre uzaklıktaki Frigo-Pak fabri- kasına kadar yürüdüler. Yürüyüş boyıınca. sık sık denwknatik ve sendikal hak isteyen sloganfaratık» ge-f^i's\wmfffowstocditdf.YtMiyif'* BurSa-milletvekilleri Yahya Şimşek ve Yükse!Aksu. Türk-İş'e bağlı Tek-Gıda fş ve Pet- rol-tş sepdikalannın başkan ve üyeleri ile KESK"e bağlı sendıkalarda destek \erdi. \ürüyüşçüler. Frigo-Pak önüne geldıklerinde polis barikatıvla karşılaştılar. Yapılan görüşmeler sonucu barikaı kaldırıldı. DİSK Genel Başkanı Budak. tabrıka önündeyaptığı konuşmada. Frigo-Pak ışçılerının anavasal ve ya.sal haklannı kullandıkları için iş- Yargı kararına aldıran yok Mimarlar Odası'nca açılan kent ve çevre davalannın sonuçlan uygulanmıyor İstanbul HaberServisi- •Mimar- larOdası'nın yurt düzeyindeki şu- belerınce sürdürülen hukuk müca- delesinde dev letin hemen heryöre- deki yargı kararlarını uygulamadı- ğıbelirtildi. Kent.çevre veimarko- nulannda çeşitli böigelerdeki sa- kıncalı karar ve uygulamalara kar- şı mimarlarca açılan iptal da\alan genellikle olumlu sonuçlamrken 'da>ah' konumundaki kamu kuru- luşlan 'iptal edilen projelerini sür- dürüyor. Mimarlar Odası'nın Trabzon. Mersin. Antalya, Bursa. Adana. lz- mir, Ankara ve İstanbul şubeleri ta- rafından 1 Ocak 1998günü Yıldız Sarayı Dış Karakol Binasf nda dü- zenlenen ortak değerlendirme top- lantısında. bu illerde sürdürülen hu- kuk savaşımı büyüteç altına alındı. Şubelerin bilgilendirmesrnden son- ra Prof. Dr. Lİkü Azrakıle Prof. Dr. Aydın Aybay'ın da genel deserlen- dırmeyaptıklan toplantıda. son yıl- lardaki kimi davalar konusunda özet- le şu örnekler tartışmaya açıldı: Trabzon: Tarihi Trabzon Kale- si'ni altına alacakşekildetasarlanan 'Uçan Vbl' projesine karşı Trabzon Mimarlar Odası'nca açılan davada 'iptal karan' verilmesine rağmen Koruma Kurulu ve Kültür Bakan- lığı Hukuk Müşavirliği aynı proje- yi savunmaya devam ediyor. Mersin: Kıyı dolgu alanlannda beledıyece tasarlanan rant tesisleri- ne karşı Mersin Mimarlar Odası 'nca açılan dava sürerken. beledıye 17 te- sis projesinden 3 'ünü kıyı yasasına aykın olarak gerçekleştirdi. Antalya: Akdenız kıyı kuşağında- ki orman \e tarım alanlannı yapı- laşmaya açan 'turizm merkezi' u> - gulamalanna karşı Antalya Mimar- lar Odası 'nca 6 bin imza toplanarak sürdürülen hukuk savaşımına karşı Turizm Bakanlığı yeni turizm mer- kezi ilanîanna devam ediyor. Bursa: Bursa ovasındaki 1. sınıf tarım alanında inşaatına başlanan. Cavit Çağlar'a ait 'Veşilşehir' adiı lüks konut sitesi hakkında mahke- me durdurma kararı v ermesine rağ- men Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel temel artı ve uvgulama sürü- yor. Adana: Kent merkezindekı SİT alanında inşaatına 'kaçak' olarak başlanan "Adliye Sarayı" ınşaatı hakkında Oda'nm açtığı davada dur- durma kararı verilmesine rağmen Adaiet Bakanlığı binanın yapımına devam ediyor. Izmir: Kordom olu dolgusu mah- kemenın iptal kararına rağmen ka- çak olarak gerçekleştirildı ve Bur- han Özfatura hakkındaki suç du- yuruları bile bu yasadışı deniz dol- gusunu önleyemedi. Ankara: Kent ıçindeki "kathkav- şaklara' karşı Ankara Mimarlar Odasfnca sürdürülen hukuk müca- delesinde yüksek vargı. projeler hakkında iptal karan vermesine rağ- men Vlelih Gökçek ka\ şakları yap- maya devam ediyor. İstanbul: Büvükçekmece Içme Suyu Ha\zası'ndaki koruma kuşa- ğında inşa edilmek ıstenen Catalca Ozel Serbest Bölgesi hakkında Da- nıştay iptal kararı \ermesine rağ- men, Mimarlar Odası'nın budava- vı 'süresi içinde açmadığına* karar \eren Danıştay Dasa Daireleri Ge- nel Kurulu kararınadayanılarak ay- nı yerde yıne inşaat yapma hazıriı- ğına »eçildı. Mimarlar Odası şubelerinin bu türörneklerıaçıklamalarınınardın- dan 'genel değeriendirme'yapan İs- tanbul Cnnersitesı SBF Dekanı Prof. Dr. Ülkü Azrak ile Maltepe Cnıversitesi Hukuk Fakültesi De- kanı Prof. Dr. Aydın Aybay özetle şu görüşleri vurguladılar: # Idare yargı karanna uymadı- ğı zaman. o idarenm başındaki i so- rumlu kişi' hakkında (bakan. genel müdür, vali. beledıye başkanı) kışı- sel tazminat davası açılmalı. 9 TCY'deki yenı düzenlemeyle. yargı karanna uymayan siyasi ve kamu yöneticılen hakkında da ce- zalar getirilmeli. • Meslek Odaları ve STK'lerin kamu yararını gözeterek açtıklan kent v e çevre davalannda mahkeme masraflannın bir engel oluşturma- sına karşı önlem alınmalı. ten atıldıklannı belirterek "Bundan böyle sendi- kalar. isçiler.yurtseıerier vedemokratlar işçilerin anlmasına seyirci kalmayacaktır" dedı. Budste Türkiye Cumhuriyeri Anayas^ı jıda ışçildRmendikal haklannı kuilanacagim dair hft» küm bulunduğunu anımsatarak "AmaBirçokyef- de. scndikaya üye olan işçiler işten atılıyor. Bu QI- kedeyasak sadece işçilere mi uygulanıyor? Vasa- lan uvgulamayan patronlara bu hükiimler uygu- lanmayacakmı"diyesordu. Budak. çalışanlann verdiğı vergilerle baştaparlamenierlerolmak üze- re bırçok kişinin maaş aldığını belirterek "İşçile- rin verdiği parayla yaphnlan Meclis'i soyuyorlar. Kim Meclis'i sovııvorsa vuh olsun" dedi. ARA TOKTAMIŞATEŞ Yağma Düzeni TBMM'nin Genel Kurul Salonu'nun yeniden dü- zenlenmesiyle ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk id- diaları, günlerden beri manşetlerden ve televızyon haberlerindeki önceliğinden inmedi. Ortada çok büyük rakamlar dönüyor Fakat Mustafa Kalernli'ye yönelen suçlamalar konusunda bazı tereddütlerim var. En azından, Sa- yın Kalemli'nin "tek sorum/u" olarak sunulmak is- tenmesinden rahatsızlık duyuyorum. Rahatsızlık deyince aklıma geldı. Kimi televizyon kanallarımızdaki spiker hanımların; Kalemli'yle ko- nuşurlarken takındıklan tavır, beni rahatsızlıktan da öte, isyan ertirdi. TBMM Başkanlığı yapmış bir mil- letvekiliyle değil, mahallelerinm manavıyla konuşu- yor gibiydiler. Elbette "imtiyazsız ve sınıfsız birkit- leyiz" ama, kişiye olmasa bile. "makama saygı" ne- rede kaldı? Vallahi Kalemli çok sabırlı insanmış. Garip bir düzende yaşıyoruz. Kimin eli kimin ce- binde belli değil. "Devletiküçülteceğiz" diye yeri gö- ğü birbirine katanlar, devletin soyulmasının en te- mel araçlanndan biri olan ihale Yasasfnı değiştir- meyi akıllanna bile getirmiyorlar. Gerek MESA ve ge- rekse Nurol İnşaat. devlet ihalelerinin en büyük ısım- leri arasında. Belki de yüz trilyonlarca liralık inşaat yapmışlardır devlete. Hazır yeri gelmişken. diğer inşaatlarını da "mukayeseli olarak" bir incelemeye alsalar ne iyi olur... Garip bir düzende yaşıyoruz. Kalemli'nin malvar- lığını ortaya döktükten sonra, "6u kadar mal. mil- letvekili maaşıyla alıntr mı?" diye soruyorlar. Bunu elbette bilemeyiz. Ve elbette bunun araştırılması gerekir. Fakat neden "yargısız infaz?"... Televizyon spiken hanım kızımız. "Sayın Kalem- li, rakamlangörünce şaşınyoruz" diyordu. Çok yük- sek buluyorlarmış. Doğrudur. doğrudurama. aca- ba o hanım kızımızın aylığı ne kadar? Ne kadar "transfer ücretiyle" o kanala geçtı. Acaba o rakam- lar da şaşırtıcı değil mı? Eğer bir ülkede bir haber spikeri, o ülkenin Meclis Başkanı'ndan üç-dört kat fazla aylık alırsa, bu da şaşırtıcı birşey değil midir? Sayın Kalemli ile hiçbır yakınlığımız yok. Zaten. hep ayrı "saflarda" olduk. Fakat siyasal görüş ve yaklaşımları bir yana; bana, dürüsî bir siyasetçi iz- lenimini vermişti. Umarım yapılacak araştırmalann sonrasında da kafamdaki bu izlenim çok tahrip ol- maz. Sadece, bir "ihmal" ve "dikkatsizlik" çerçe- vesinde kalır. Fakat, MESA'dan aldığı daireyi geri ver- meani yanlış buldum. Sanıyorum ılk andaki "pani- ğinin" sonucunda böyle bir tavır içine girdi. Garip bir düzende yaşıyoruz. insanın aklına bin bir soru geliyor. Örneğin elektrik dağıtım şirketleri- nin ihalesinde kazanan şirketlere ve bu şirketlerin arkasındaki isimlere baktığımız zaman. ",4caDa"di- yoruz, "acaba, TBMM Genel Kurul Salonu'ndakide- ğişiklikle ilgili iddialar, bu son ihale üzerinde dikkat toplanmaması için mi yapıldı?" Bu ihale sonrasında dağıtılan olanaklar, yüz tril- yonlarla, katrilyonlarla ifade ediliyor. Ve bu ihaleyle ilgili olarak da, dile getinlmesı gereken bir dızı soru ve tereddüt var. Ama maşallah, basınımızdan pek bir ses gelmedi. Yağdan kıl çeker gibi gibuhale ya- pıidı ve "mama"paylaşıldı. Mec[is GeHfefKtSrul Sa- lonü'nun taditatındaki yolsuzluk'iddiatannitfortaya ç/kardığı toz ve duman içinde, bu ıha&ğSîöen sak- landı. Acaba bu bir oyun olabilir mı? Garip bir düzende yaşıyoruz. Kimin eli kimin ce- binde belli değil. Genel Kurul Salonu'nun tadiladı projesinde; yüz milyarların. tnlyonların yağmalan- dığına hiç kuşku duymuyorum. Ve maalesef dev- letin tüm ihalelerinde aynı şeyın yapıldığına ınanı- yorum. Rakamlar büyük olduğu zaman. yağma da büyük oluyor. Ve olayın üzerine gidildiğı zaman, so- rumlulann bazılarını (tümünün değil!) ortaya çıktığı- nı, fakat bunlara da ciddi bir yaptırım uygulanma- dığını biliyorum. Bugünkü yağma ile mukayese bi- le edilemez ama. Tevfik Fikret "Yiyın efendıleryi- yin..." diye boşuna mı yazmış? Atalarımız. "Devlet malı deniz, yemeyen domuz..." diye boşuna mı söylemişler?.. Domuz olmayanlar işbaşında... Eczacı bir arkadaşım var. Ünıversıtenm bazı bi- rimlerıne reçete yapıyor. Ünıversiteyle yaptığı anlaş- mayagöre, parasını 18 gün içinde alması gerek. Arria iki ayda alamfyor. Kimi zaman "para yok" dıyorlar- mış, kimi zaman "evrakınız incelenmedi" dıyorlar- mış. Geçen ay sonunda "para yok" demişler. Ama bir başka eczacıya bir milyar ödediklerini söyleyince, "hâldiliyle" öyle münasıp gördüklerıni anlatmışlar. Acaba bir memur, neden böyle "münasıp" görür? Nasıl görebilir? Bunun hiçbır yaptırımı yok mudur? Tam bir "yağma düzeni" yaşıyoruz. Insanlar es- kiden utanırlardı. "Fukara babası!" Turgut Özal, "Benim memurum işinibilir... "dedikten sonra. utan- ma da kalmadı. Herkes elındeki olanak ya da yet- kiyi paraya dönüştürmenin yolunu anyor. Çoğu za- man da buluyor. Ve ortadaki rakam büyük olduğu zaman kıyamet kopuyor. Belki de kıyamet koparması gereken baş- ka şeyleri "kamuf/e etmek" için... Dostkıt% OnatKuÜarhBİLSAK'ta törenleandı Kültür Servisi - Cç v ıl önce kaybet- tığimız gazetemiz yazarlanndan Onat Kutlarönceki gece BİLSAK'ta dostla- rı ve sevenleri tarafından düzenlenen bir törenle anıldı. BİLSAK'ın kuruculanndan Fatma IVfelekLlanay yaptığı konuşmada. *Onat Kutlar'ı da aramıza alarak anılanmızı. özlemlerimizi paylaşacağımı/ kısa bir yolculuk bu anma töreni. Bundan son- raki yıllarda daha farklı ve daha çok dosrunun katılabileceği toplantılar dii- zenlemek istiyoruz" dedı. Onat Kut- lar'laSinematekyıllarındakiçalışmala- rından söz eden Ulanay. Onat Kutlar'ın kendi yaşamında büyük etkileri olduğu- nu belirtti. Gencay Gürsoj. Onat Kutlar'ı anma sözcüklerinı bulmakta güçlük çektiğini \e onu kendi sözcükleriyle anlatmaya ça- lıştığını söyledi. Onat Kutlar'ın sine- maya v erdiğı emeği. denemeleri veöy- külerinin tadını v urgulayan Gürsoy. onun karanlığa haykıran mektuplannı. dost- luğunu. arkadaşlığını aniatti. ÖDP'nin kuruculanndan İlkay Demir de konuşmasında Onat Kutlar'ın kendi- sine büyük emeği geçtiğini vurguladı. Demir. konuşmasını şöyle sürdürdü: "Onat benim Marksizm, sosy alizm ko- nusunda en büyük hoeam oldu. Eğer BİLSAK'ta düzenlenen törende Üç bana en büyük hocamın kim olduğunu sorarlarsa önce N'âzım Hikmet ardın- dan Onat Kutlar derim. Anı. geçmiş ve gelecek içinde sorgulayarak derinliğine yaşamayı, sindiresindireilerlemeyio ağ- retti." ZeynepOral ise Kutlar'ın özlemini her zaman hissettıği birarkadaşı oldu- ğunu söyledi. Oral. konuşmasında şun- ları sövledi: "Onat Kutlar. avdınsorum- Deniz Grubu, Onat Kutlar için yaptıklan luluğu içinde en güzel öykü yazarı. akıl- la sevgiyi dizelerinde birlestiren, evren- sel sinema platformunda ufkumu açan iyi yürekli ve dünyay ı seven insandı." Onat Kutlar'ın eşi Filiz Kutlar ise şöyle konuştu: "Haksız bir öiüm. Tür- kiye'de yaşayan birçok insanın başına gelebilecek bir şey ne yazık ki. tnsan ha- yafının hiçbir değeri yok. Daha da kor- kuncu aldatmacalar. Şu anda 30 ayn da- beste>i izleyicilere sundu. vabirdenyiirüvorve hiçbirilerlenıeyok. Mahkemeler sürdüğü için biz de araş- rırma yapamnoruz. Kişilerin söyledik- lerinden başka hiçbir delil yok." Anma töreni Üç Deniz Grubu'nun Onat Kutlar için y aptığı bir beste ile de- vam etti. Törende ay nca Onat Kutlar" ın 68'liler \e YılmazGüney'le ilgili yap- tığı söyleşilerden bölümler \e dia gös- terisi ver aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle