Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 OCAK 1998 SALJ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
' Almaıılanıı kahplanııı kırmak zor'
CUMHUR CANBAZOGLU
Seyhan Derin, Al-
manya'da yaşayan
genç biryönetmen. Si-
nema okulunda yaptı-
ğı Ben Annemin Km-
yım adlı belgesel ara-
cılığıyla Türkiye'deki
bir avuç festival izleyicisine tanıttı kendi-
ni. Annesini anlaürken iki kuşak insanı-
nın yaşadıklannı incelediği bu filmle
1996'da Berlin Film Festivali'nde ve Av-
rupa'nın biıkaç kentinde hayli ses getirdi
Seyhan Derin.
Şimdi ılk uzun metrajlı filminin senar-
yosunu yazmakla meşgul. Filmin bir bö-
lümünün geçeceği Antalya'ya yerleşmiş,
etrafi tanımaya çalışıyor. Almanya'daki
genç kuşak yönetmenlerden uzun metra-
ja ilk soyunanlardan Seyhan Derin, Genç
Sohıklar köşesinin de ilk konugu.
- Nasıl başladı sinemaya sevgi ve ügi?
Zonguldak Çaycuma doğumluyum, beş
buçuk yaşındayken. işçi olan babamın ya-
nına Ahnanya'ya gittim. Sanata ilgim var-
dı, küçükken okulda oyunculuk yapardım.
Bu arada babam pazar gûnleri Türk vatan-
daşlan için Türk filmleri günleri düzenler-
di. Ben de hep smemadaydım; orada Yıl-
maz Güney'in kovboy fümlerini filan iz-
lediğimi anımsıyorum. Büyüyünce oyun-
culuk yerine hikâyeler anlatmak istedim.
Bir ara arkadaşlarla oyun olsun diye süper
8 mm'lik filmler çekrniştik, konuya yakın-
lığım vardı. Bu nedenle liseden sonra si-
nema okuluna başvurdum ve kabul edil-
dim.
-Fflmografi nasd şekfflendi?
Yaptıklanmın hepsi okul filmleri. Okul-
da birinci dönemden sonra ilk fîlmi çek-
memiz gerekiyor.
Kamera, iki kutu
film ve iki yüz mark
verdiler. Beş dakika-
lık, siyah-beyaz di-
yalogsuz film isti-
yorlardı. Senaryoyu
yazdıktan sonra bak-
tım olmayacak, eki-
bi kendi paramlakur-
maya kalktım ve beş
bin mark harcadım
UçakPostasıadlıbu
filme. Şanslıydım,
televizyon yapımcı-
lan her yıl okullan
dolaşıp filmleri sey-
rediyoriar, benimki-
ni de beğenmişler.
4500 marka Arte
programına saöJdı ve
biraz masrafi çıkar-
tabildim. Ikinci fil-
JBen
Annemin
Kızıyım adlı
belgeselle
Berlin Film
Festivali'nde
ve Avrupa'mn
birkaç
kentinde hayli
ses getiren
Seyhan Derin
ilk uzun
metrajlı
filminin
senaryosunu
yazmakla
meşgul.
mi de üçûncü dö-
nemde yapıyorsunuz, bu kez de renkli ve
diyaloglu olması şart. Fonlara başvurdum.
38 bin mark bulduk, ama Unberührt adh
filmin maliyeti 50 bin marka vurunca yi-
ne ben ödedim geri kalanı. En kolay üçün-
cü filmi çektim; reklam filmi yapmış, pro-
düktörden de teknik ekibi ve aletleri ken-
di filmimde kullanma sözü almıştım. Sı-
nıfla da çeşitli filmler yaptk ama onlan
saymjyorum. Sonra sıra, Ben Annemin
Kızıyım'ageldi. ODTÜ ile bizim okul,de-
ğişik projeler üretiyor. Bunlann bir tane-
sinde bir aileden anneannenin Türkiye'de,
torunun Almanya'da, annenin de bir şekil-
de Almanya'da işçi olduğunu yansıtan üç
kadınlı öykü düşünmüşler. Tam bana uy-
gun. Profesörler benim yapmamı istedi.
Önce kabul etmedim. Başka Tûrk öğren-
ciler de vardı, onlar yapabilirdi, ama ısrar
ettiler. Anneme telefon ettim. "Okul içm
gerekiyorsa yapaüm" dedi. Ailemin öy-
kûsü seyircilere ne getirir diye düşündüm
ve sonra öyküyû genelleştirmeye çalışarak
işe giriştim.
- Fılmler nereierde gösterüdi, nasıl tep-
kflerakb?
1996'da Berlin Film Festivali'ne baş-
vurduk, kabul edildi. Sonra Antalya Film
Festivali'nde ve iki yıl üst üste Ankara
Film Festivali'nde gösterildi. 50'den faz-
la yerde seyirciye ulaştı ve Almanya'da iki
ödül, Lizbon'da da bir ödül aldı. Ben An-
nemin Kızıyım'ın bir aile filminden çıkıp
Türk insanına ve yabancıya bir şeyler ve-
rebildiğinibuetkin-
liklerdeki olumlu
tepkilerden anlaya-
bildim.
-İlk uzun metraj-
lı projenizde neler
anlatacaksınız: han-
giaşamadaçahşma-
lar?
Benhâlâögrenci-
yim ve bu proje, bi-
tirme fılmim olacak.
Senaryoyu yazıyo-
rum şimdi. Çıkış
noktasıözetleşu; Al-
man bir kız telgraf
alıyor Türkiye'den.
Babasının Türk ol-
duğu ve öldügü ya-
zılı.Cenazeyedavet
edüiyor.Odakalkıp
Antalya civanndabir
yere geliyorve olay-
largelişiyor.Bende
yeri iyi tanıyabilmek için alti aydır Antal-
ya'da yaşıyorum. Yaşlı bir Alman yazara
gösteriyorum senaryoyu sürekli, onun gö-
rüşlerini alıyonım. Alman yapımcım se-
naryonun bitmesini bekliyor.
-Çddnılernezaman ba£ç»cak,kacaınal
olacak yapun? TürkiyeYfeki smemacriar-
dan nasıl yararlannıayı planbyorsunuz?
Bu yıl çekmek ıstiyordum, senaryoyu bi-
tiremedim. Alman yapımcı duyunca hiç
memnun olmayacak ama, üç mÜyon mar-
ka çekebileceğimi düşünüyorum. Herhal-
de parayı bu yıl bulamayız, onun için ge-
lecek yıl sonbahan planlıyorum. Burada-
ki insanlan iyi tanımadığım için teknik
ekip, sanıyorum yurtdışından gelecek.
Oyuncular için de büyük hayallerim var;
önemli küçükrollerde Müjde Ar ve Şener
Şen'i çok istiyorum. Başrollerdeki genç
oyunculan da herhalde bulmam zor ola-
cak.
- Almanlann bakışı nedir siziere? Tür-
Idye'yie OgBi oknayan evrensel bir konu
götürünce yapuncılardanaynıdesteği gör-
me şansı var mı?
Para aramaya başladığıruzda birçok fon
ve yapımcı, Türk yönetmenin kendi ülke-
sini daha iyi bileceğini düşünüp Türki-
ye'yle ilgili konulara çok sıcak bakıyor, ev-
rensel konulara pek girmek istemiyor. Ay-
nca Alman yaptmcılar sizi hep bir yere yö-
neltmeye çalışıyor. Konuda Türk kadını
yaşlıysa eşarplı olacak; genç erkekler, kar-
deşini döven kötü insanlar, genç kızlann
hepsi sorunlu, mutsuz. Televizyonlarda
durum daha da kötü; özellıkle özel televiz-
yonlann klişeleşmişbakışı hiç kınlamıyor.
Bizim genç oyuncular ve yönetmenler bık-
mış durumda.
- Almanya'daki genç kuşak Türtdyeii
yönetmenler arasında ortakne gibi özdKk-
ler görüyorsunuz? Oıüann. gekcekte Ye-
şflçam'a nasd birivme kazandıracağınidü-
şünüyorsunuz?
Anlatım tarzlanmız. estetiğimiz farklı
olsa bile konularda bağlanü var. Her za-
man Türkiye-Almanya arasmdaki çeliş-
kileri anlatmayı deniyoruz. Belki de genç
olmamızdan dolayı; ileride bu egilim de-
ğişebilir. Bir de hepimizin Türkiye'de ça-
lışnıa istegi var. Ancak buraya çok şeyler
getireceğimize inanmıyorum. Bu, karşılık-
lı bir ahşveriş olabilir. Biz belki daha iyi
egitildik, daha iyi teknik bilgimiz var, bun-
lar sinema gibi pahalı bir sanat için belki
önemli ama.. bazen o hızlı gelişmeye ya-
vaş perspektiften bakmak da güzel şeyler
getinyor.
Kosta Daponte ölümünün 20. yılında anılıyor
Kosta Daponte için anma gecesi düzenlendL
KültürServis-Ayşe ve Ercüment Kal-
mık Vakfi'nda 19 Ocak günü Kosta Da-
ponte'yi anma gecesi düzenlenecek. Ga-
zetemizin Paris muhabirliğini yapan Da-
ponte siyasi ve politik gelişmeler dışın-
da yurtdışında Türk sanatçtlann etkin-
liklerini yakından izlemiş ve hazırladı-
ğı yazı dizileri, söyleşilerle özellikle Pa-
ris'te bulunan Türk ressamlannın tanı-
tılması için özel bir çaba harcamıştı.
Kosta Daponte'yi ölümünün yirmin-
ci yılında tstanbul'da gerçekleştirilecek
anma etkinliğinin proje sorumlusu Nec-
mi Sönmez. Cumhuriyet Gazetesi, At-
hena Daponte ile Ayşe ve Ercümend
Kalmık VakA'wn katblanyla Kosta Da-
ponte'mn çalışmalannı, kı^ıliğinı, ga-
zetecilik ve sanat anlayışını bir daha
gündeme getiren proje tlhan Selçuk,
Güneş Karabuda, Gökşin Sipahioglu
ve Necmi Sönmez'in Kosta Daponte'nin
değişik özelliklerini ele alacaklan bir
açıkoturumla, müzenin giriş bölümün-
de yazann arşivinden derlenen evrak-ı
metrukesinden oluşuyor.
Ilhan Selçuk Daponte'nin gazeteci-
lik anlayışını, Güneş Karabuda yurtdı-
şında bulunan Türk aydmlanyla kurdu-
ğu diyaloğu ve kültür sanat alanındaki
çahşmalannı, Gökşin Sipahioglu Paris'e
gelişinden itibaren burada sürdürdüğu ça-
lışmalannı, Necmi Sönmez ise sanat
eleştirilerini anlatacak. Evrak-ı Metru-
kiye bölümü de Daponte'nin ressamlar-
la olan mektuplaşmalannın, onlar hak-
kında tuttuğu arşivin, şimdiye dek hiç-
biryenle göaerilmemiş, yayımlanmamış
olan fotoğraflann, özel notlann ve ya-
zann görsel sanatlarla ilgili olarak Cum-
huriyet'te yayımladığı yazılannm ser-
gilenmesinden oluşuyor. Uzmanlıkala-
nı dış politika olan Kosta Daponte özel-
likle Türk sanatçılannın yurtdışı etkin-
liklerini yakından izleyerek tBtanKoman,
Abidin Dino, Nejad DoTİm,Mübin Or-
hon gibi sanatçılar hakkında düzenli
dosyalar tutmuş, bu alanda önemli bir ar-
şiv oluşturmuştur. Daponte nin Cum-
huriyet Gazetesi'nde görsel sanatlarla
ilgili olarak yayımlanan yazılannın ara-
sında Farünnisa Zeyd'in açtığı yeni ser-
gi (24 6 1972), Picasso Türkiye'yi tanır
severdi (21.3 1973), Paris'te Türk res-
samlan (10.6 194), Mengü Ertel ulus-
lararası fibn arşivleri sergisinde (27.11
1975), Dino'nun çiçekleri ve pencere-
leri (26.3 1977)gibi yazılan yer alıyor.
1934 yılında fstanbul'da doğan Kos-
ta Daponte Saint Benoit ve Taksim Li-
sesi'nde okudu. Gazeteciliğe Türk Ha-
berAjansı'nda başladı. 1959-60 yıllann-
da Atina'ya gitti ve Türk Büyükelçiliği
Basm Ataşeliği'nde çalıştıktan sonra
1961 yılında Cumhuriyet'in Atina mu-
habiri olarak çalışmaya başladı. 1969
yılında Istanbul 'a geri dönüp iki ay kal-
dıktan sonra da 1969 sonunda yerleşmek
üzere Paris'e gitti. Başlangıçta Gökşin
Sipahioglu ile birlikte çalıştı, 1971'den
itibaren de Cumhuriyet'in Paris muha-
biri olarak görev aldı. Daponte 6 Ekim
1978'de Strasbourg'da çok hızlı giden bir
aracın çarpması sonucu yaşamını yiti-
rerek Paris'te toprağa verildi. Avrupa
Konseyi Basm Merkezi'nin ginşine tö-
renle adma plaket konulurken 1979 yı-
lında da Athena Daponte taraftndan der-
lenen yazılardan oluşan 'Yaşayan Kos-
ta' adlı kitap Çağdaş Yayınlan taraftn-
dan basıldı.
Angelopoulos: 'Ölümde
yaşam gibi birparçamız'
kültür Servisi - Angelopoulos,
Makedonya'da yeni filmi Sonsuz-
luk ve Bir Gün adlı yeni filminin
çekimlerini sürdürüyor. Başrolle-
rini BrunoGanz, Fabriz» Benbvog-
liove IsabelleRenauid'nunpaylaş-
tığı filmin setinde Angelopoulos'la
görüşen ttalyan La Repubbüca mu-
habiri Renzo Fegateüi. son dönem-
de az söyleşi yapan ünlü yönet-
menle şunlan konuşmuş:
-Çekinılere ne zaman başbdmız?
Geçen yıl şubat ayında başla-
mıştık ama iki hafta sonra bırak-
mak zorunda kaldık. Filmin hava
durumuyla yakından ilgisi var.
Film bir kış gününde başlayıp bi-
tiyor. Yunanistan'da hava inanıl-
maz şakalar yapar. Geçen yıl da şu-
bat aymda hava yaz gibiydi.
- Film bir günün dışına hiç taş-
mıyor mu?
Bir adamın son gününü anlatı-
yorum. Bir gün sonra ameliyat ola-
cak ve büyük olasılıkla ameliyat-
haneden sağ çıkamayacak. Yaşam-
la ölüm arasında bir gün bu. Ama
kesinlikle melankolik bir havası
yok filmin. Yaşlı yazarla arabala-
nn camlannı silen göçmen bir ço-
cuğun dostluğunu anlatıyor. Yazar
son gününü bu çocukla geçiriyor.
Senaryoyu Tonino Gnerra ve Yu-
nanlı yazar PetrosMarkaris'le bir-
likte yazdık.
- Bulutlar, yağmur, ölüm_ Me-
lankoli yerine trajedi hâkim o za-
man fılme._
Trajedi yerine çok normal bir
olay gibi yaklaştık ölüme. Bir ke-
resinde Italyan arkadaşlara Ulis-
se'in Bakışı'mn çekimleri suasuı-
da Gian Maria Volonte'nin ölü-
münü anlatmıştım. Tam bir şok
yaşamıştık ama Gian Maria ölme-
den kısa sûre önce neşeliydi, şar-
kı söylüyordu. Kansırun dediği gi-
bi çalışırken ölmeyi seçmişti bel-
ki de. Ben ölüme melankolik yak-
laşmıyorum. Ölüm de yaşam gibi
bir parçamız bizim.
- Ama fon yine de tamamen gri
ve yağmurlu kalmış_
Hayır, filmde anılardaki ıssız bir
Ege adasında gezen güneşli bir
gün de var. Üç ayn zamandan söz
ediyorum; gerçek, hayal ve anı.
Bu belki de benim en direkt, en sa-
de fılmim.
- 60 yaşuıa gelmiş biri olarak ço-
cukluk hayallerinizden hangüeri-
ni gerçekkştirebildiğinize inanı-
yorsunuz?
Yazdıklanmm tümünü gerçekleş-
tirdim. Bir başka deyişle çekme-
cede bekleyen senaryolanm yok.
Bütün senaryolanmı fılme çek-
tim. Hayallerini gerçekleştirmiş
biri olarak şanslı kabul ediyorum
kendimi.
- Yaşam felsefeniz nedir?
Bu konuyu hiç düşünmedim.
Yaşamım filmlerime sık sıkıya
baglı;sinema benim için bir yaşam
biçimi ohnuş durumda.
- En çok hangi oyuncuyla daha
rahat çalışabikliniz?
Marcello Mastroiannl. Çünkü
aktörden de çok ileride duyarhlı-
ğa sahip bir insandı. Daha ilk gün-
den ekibe uyum sağlardı. öraeğin
şimdi çalıştığım Bnıno Ganz ve
Harvey Keitd'la yakınlaşabilmek
için zaman geçmesi gerekti, oysa
Mastroianni'yİe bir an bakışmak
yeterliydi.
Hatay Restaurant işletmedleri tarafindan genç şairiere verflen 'Hatay Şör Odülü' de sahipierine sunuldu.
Şiiriınizin Evliya Çelebisi
KnMrServisi-Türk şiirinin unutul-
maz isimlerinden CemalSüreya, 9 Ocak
Cuma günü Kadıköy Sanat Merke-
zi'nde düzenlenen bir toplantıyla ölü-
münün 8. yılında anıldı. MehrizatPoy-
raz'in yönettiği toplantıya Muzaffer
Uyguner, Doğu Perinçek \ e Eray Can-
berkkonuşmacı olarak kanldılar. Top-
lannnın sonunda uzun yıllarCemal Sü-
reya ve yazın çevresinir. ortak mekânı
olmuş Hatay Restaurant'm 30. kuru-
luş yılı nedeniyle işletmenin yetkilile-
ri tarafindan genç şairiere verilen 'Ha-
tay Şör Ödûhı' de sahipierine sunuldu.
Yaptığı kısa konuşmayla toplantıyı
açan Poyraz, daha önceleri Hatay Res-
taurant'da yapılan 'Cemal Süreya'yı
Anma Törenîeri'nin gördüğü yoğun
ilgiden dolayı artık daha geniş bir me-
kâna ihtiyaç duyuldugunu ve bu yılki
toplantının Süreya ile birlikte Hatay 'dan
tüm gelip geçenleri anma amacuıı ta-
şıdığını belirttikten sonra sözü Muzaf-
fer Uyguner'e bıraktı. Konuşmasında
Süreya'nın yaşamöyküsü, şiiri ve ya-
pıtlanna değinen Uyguner, onda anne-
sinden 'Kerem ile Ash'yı dınleyerek
başlayan yazın sevgisinden, Mülki-
ye'de fîlizlenen dostluklanndan ve Sü-
reya'nın kendi şiiri üzerine yaptığı ba-
zı değerlendirmelerden söz etti. Süre-
ya'nın, her zaman Mülkiye yıllannın
yaşamında belirleyici bir rol oynadıgı-
nı söylediğini ve kendi şiirini Doğu ile
Batı'nın uzlaşması değil, çelişkisi ola-
rak yorumladığını belirtti. Süreya'nın,
şiirin kurulu düzene karşı olduğu inan-
cına da değinen Uyguner, dinleyenle-
re sairin bir yapıtını da sunduktan son-
ra sözü Eray Canberk'e bırakt.
Canberk de konuşmasında Süre-
ya'nnı yaşamı ve sanatı üzerine değer-
lendirmelerde bulundu. Bazı ortak anı-
Süreya ölümünün 8.
yılında Kadıköy Sanat
Merkezi'nde düzenlenen bir
toplantıyla anıldı. Mehrizat
Pcyraz'ın yönettiği toplantıya
Muzaffer Uyguner, Doğu
Perinçek ve Eray Canberk
konuşmacı olarak kaüldılar.
lanndan söz etti. Aşk ve kadın cinsel-
liğinin, Süreya'nın şiirinde değişmez
izlek olduğunu belirten Canberk, onun
sözcüklerle oynama yürekliliğine ve
yaşama farklı gözlerle bakma yetene-
ğine deginerek şiirleriyle insanı nasıl
düşünmeye yönelttiğini hatırlattı.
Toplantının son konuşmacısı Doğu
Perinçek ise daha çok Süreya'nın şiiri-
ni yaratan etmenler üzerinde durdu.
Süreya'nın şiirinin oluşumundaki kay-
naklan kendi yaşamı, Ortadoğu'nun
kültürel oluşumu ve Batı materyaliz-
mindeki gerçekçilik ve özgürlük tutku-
su olarak üç maddede toplayan Perin-
çek, özellikle de şairin sürekli bir gez-
gin olarak geçen yaşammdan ve bu
gezgjnliğin yapıtlanna olan yansıma-
lanndan söz etti. Bu 'hepgezmek' kav-
rammın Süreya'nuı şiirinde mekân bo-
yutunun ön plana çıkmasına yol açtı-
ğmı belirten Perinçek, bu nedenle de
yapıtlannın adeta bir coğrafya üzeri-
ne kurulu olduğunu söyledi. Süreya'yı
şiirimızin Evliya Çelebisi olarak nite-
lendirdi. Onun şiirlerinin Doğu'nun
yabanılhğı ile Baö'mn incelığıni, Do-
ğu'nun cemaat ruhu ile Batı'nın yeni-
likçiliğini birleştirdigini vurguladı. Sa-
tışa sunulan Boğaz Köprüsü hisse se-
netlerinden sonra 'Kız Kulesi'nin Düş
Senetteri'nden söz ederek Süreya'nın
bugüne dek neo-liberalizme yapılmış
en güçlü eleştiriyi getirdiğinin de altı-
nı çizdi. Toplantann sonunda Egemen
Berköz, Eray Canberk, Aydın Hatipoğ-
kı,Musta£BÖııeşve TuğrulTanyol'dan
oluşan seçici kurul tarafindan belirle-
nen 'Hatay Şör ÖdühT de sahipierine
sunuldu. Leyent Dalar, Attüa Taşve St-
nan Çiftçi 'Özendirme Ödüüeri'nin sa-
hipleri oldular.
'Akrep', kaset ve CD olarak
yayımtanıyop
• Kûltür Servisi -
Ankarah besteci
Kemal Günüç,
başanlı tiyatro
oyunlanndan
'Akrep'in müziğini,
Yeni Dünya Müzik'le
birlikte albüm olarak
yayımlıyor. Eşber
Yağmurdereli 'nin
yazdığı ve Rutkay
Aziz'in yönettiği
oyunun, seyirciler
tarafindan ilgiyle
karşılanan müziği
orijinal haliyle yayımlanacak. Bugüne dek 100'e
yakın tiyatro oyununa müzik yapmış olan, Ankara
Devlet Konservatuvan Obua ve Kompozisyon
Bölümü mezunu Kemal Günüç tarafindan yapılan
oyunun müziği 7 bölümden oluşuyor. Albüm,
sanatçının Türkiye'de kaset ve CD olarak
yayımlanan ilk eseri olacak. Oyunda düş sahnesinin
olduğu 'Hayata ve Aşka Dair' bölümü albümde,
Lemi Bilgin ve Altan Erkeklı'nin
seslendirmeleriyle, oyundaki onjinal haliyle yer
alıyor
Schubept yılı son konseri
• Kültür Servisi - Avusturya Kulnir Ofısi Schubert
yılı nedeniyle gerçekleştırdığı konserlenn
sonuncusunu Ergican Saydam (piyano) ve Ezgi
Saydam (soprano) ile tamamlıyor.Bugün saat
19.30'da Avusturya Kültür Ofisi Palais Yeniköy
Salonu'nda gerçekleştirilecek olan konserde Ezgi
Saydam'ın seslendireceği Schuberfin lied'lerinin
yanı sıra Ergican Saydam da Schubert'in iki solo
piyano yapıtını yorumlayacak.
Eşkıya'nın Avrupa çıkartması ve
Oscar için tanıtımı çalışmaları
• Kültür Servisi -1997 > ılında büyük ilgi toplayan
Eşkıya yurtdışında da bu başansını sürdürüyor.
Almanya'dan sonra Avusturya'da da 22 sinemada
gösterime girdi. A\-usturya basınının büyük ilgi
gösterdiği film önümüzdeki günlerde Isviçre,
Fransa ve tngiltere'de gösterime girecek. Aynca
Oscar ödülü için çalışmalar da devam ediyor,
31 Ocak'ta Los Angeles'ta akademi üyeleri için
resmi gösterim yapılacak. 2 Şubatta New York'ta
4 Şubat'ta da Los Angeles'ta özel gösterim
gerçekleştirilecek.
• Kültür Servisi - Istanbul Devlet Opera ve Balesi
repertuvanna yeni bir modern bale prodüksiyonu
daha katıyor. 'Gün Doğarken' başlığı altında
yanndan itibaren sahnelenecek olan tek perdelik üç
modern baleden ilki 'Ara Danslar Ara Nağmeler'.
Geyvan McMillen'ın koreografisini yaparak
sahneye koyduğu 'Ara Danslar Ara Nağmeler'in
müziği Fazıl Say ve G. Vejvoda'ya ait. Aysun
Aslan'ın koreografisini yaptığı ve sahneye koyduğu
'Emrivaki'nin müziği ise Adiemus'un. Mozart'ın
müziği eşliğinde sahnelenen 'Tryptchon'un
koreografisini ise Renata Zanella gerçekleştirdi.
'Gün Doğarken"de Sibel Sürel, Oktay Keresteci, Nil
Berkan, Deniz Berge, Çiğdem Erkaya, Tatiana
Egeli, Alkış Peker, Giray Atalay, Ayça lnal,
çahşmalannı yurtdışında sürdüren Uğur Seyrek ve
Tan Sağtürk rol alıyor. Gün Doğarken, 14 Ocak
cumartesi saat 15.30'da ve 21 Ocak çarşamba
20.00'de tekrarlanacak.
Arredamento'da bu ay
• Kültür Servisi - Arredamento Dekorasyon'un
Ocak "98 sayısında Profıl konuğu, Richard England.
Malta Adası'nı çağdaş mımarlık dünyasında temsıl
eden tek tasanmcı olan England'ın kendi
bağlamsalcı görüşlerini aktardığı, daha önce
yayımlanmamış bir metni, projelerinder. yapılan
görsel şölen niteliğindeki seçmeye eşlik ediyor.
Söyleşi bölümünde, mimarlık dünyasının en önemli
çağdaş düşünürlerinden biri olan Paul Virilio ile,
Nedim Sisa ve Tatiana Fabeck'in Paris'te yapüklan
görüşme ve Sisa'nın, Virilio'nun mimarlık
okulundaki, atölyesinde geçirdiği bir gün üzerine
yorumlan yer alıyor. Sanat bölümlerinde, Gül
Irepoğlu'nun Türkiye'de soyutlamanın öncülerinden
olan Zeki Faik lzer'e ilişkin irdelemesi yer alıyor.
Bu bölümdeki bir başka yazı da yeni açılan Galatea
Sanat Galerisi'ndeki 'Buluşma 1' adlı karma sergi
üzerine bir değerlendırme yazısı. Bölümün bir
başka konuğu da Alev Ebüzziya Sıesbye. Sanatçıyla
Ayşe ve Ercümend Kalmık Vakfi'nda
gerçekleştirilen son sergisi ve çalışmalan üzerine
Emine Önel konuştu.
Şema Silanoğlu'nun resimteri
Özden Sanat Galenisi'nde
• Kültür Servisi - Sema Silanoğlu'nun resimleri
24 Ocak tarihine dek Maçka Özden Sanat
Galerisi'nde sergilenecek. Ilk resim çalışmalanna
Brüksel'de özel bir atölyede başlayan sanatçı, bir
süre Güzel Sanatlar Akademisi'ne devam ettiİcten
sonra Nuri lyem'in öğrencisi oldu. Resimlerinde
daha çok kadın ve at figürlerini soyut ve somut
olarak kuvvetli bir ışıkla kullanan ve bugünün
metalik uygarlığına karşı çıkan sanatçı,
çahşmalannı Bodrum Türkbükü köyündeki
atölyesinde sürdürüyor.
'Amistad'ın Avrupa galası
• Kültür
Servisi-Bu
ay sonunda
başlayacak
olan
Uluslararası
Göteburg
Film
Festivali'nde
Steven
Spielberg'in
yeni filmi 'Amistad'm Avrupa galasının yapılacagı
açıklandı. Filmin başrollerini Anthony Hopkins ve
Isveç sinemasının uluslararası adı Stellan Skarsgard
paylaşıyorlar. 44 ülkeden toplam 429 filmin
gösterileceği fesrivalde Bertolt Brecht'in 100.
yaşgünü kutlanacak. 565 film seansının 9 gün
içinde gerçekleştinleceği festival, gösterim
bakımındatn da bir rekora imza atmış olacak.