25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Allah cezayı hak îdene versin' J İstanbul Haber Servisi - DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, DTP'nın Hz. Peygamber'in bu>TUğunu ızlediğinı belırterek '"Hz. Peygamber, "Kızun Fatma'mn millet hazinesine eli girerse, keserim' demişti. Biz de millet hazinesine giren eli bıçakJa değil. ama yasayla, uygulamayla keseceğiz" dedı. Cindoruk, DTP'nin hem ahlak hem demokrasi hem de insan haklan istediğini söyledi. Erzurumlu imam paytaşılamadı • ANKARA (UBA) - trrica tehlikesmı önlemek için yıkılan REFAHYOL'un yerine kurulan ANASOL-D hükümetinin sol kanadında yer alan DSP'li bakanlar. RP kadrolannı gen getiriyor. Erzurum Sosyal Hizmetler Mudür Yardjmcılığı görevini sürdürürken, RP"lı olduğu gerekçesiyle DSP'li De\ let Bakanı Hasan Gemici tarafından göre\ den alınarak Nenehatun Çocuk Yuvası'nda öğretmenliğe atanan Münir Yavuz, DSP Erzurum ll Başkanı Cengiz Erturan'ın isteği üzerine yine bir DSP'li bakana bağlı olan İİBK Erzurum Bölge Müdürlüğü'ne atandı. Tüpk Idarecfleri Günü • İstanbul Haber Servisi - Türk Idarecileri Demeği'nin 35. kuruluş yıldönûmü. Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde düzenlenen törenle kutlandı. Törende Atatürk'ün Türk idarecilere seslenişi, emekli vali Enver Hızlan tarafından okundu. Törende demeğin İstanbul Şube Başkanı Ertuğrul Ünlüer, anıt özel defterini imzaladı. Doktorun sorumluluğu • İstanbul Haber Servisi - Hasta ve Hasta Yakını HakJan Derneği (HAYAD), hasta ve yakmlannın haklannı kamuoyuna anlatmak amacıyla dûZeMcdiği teplantılann ufûncösünü dün tstanbul Tabip Odası'nda yaptı. Toplantıda konuşan Prof. Dr. Ayşegül Erdemir. insanın sağlıklı yaşayabilmesinin en önemli koşuİunun tıbbi bakım ve tedavi olduğunu belirterek, "Bu nedenle hekimlerin bu önemli sorumluluğu göz ardı etmemeleri gerekır" dedi. Açlık grevlepine çozüm arayışı • İstanbul Haber Servisi - Erzurum Cezaevfnde açlık grevinın 52. gününe giren siyasi tutuklulann taleplennın kabul edılmesını isteyen tutuklu ve hükümlü vakınlan, DTP ve DSP İstanbul il merkezleriyle ANAP Kadıköy flçe Başkanlığı'm zıyaret etti. Ailelenn DTP ll Merkezi'ni ziyareri sırasında parti yönetıcilennın "ışgal edildik" diye polisi araması üzerine gergın anlar yaşandı. Yaşar Güvenirgil vefat etti • tstanbul Haber Servisi - Ünlü Bestekâr Yaşar Güvenirgil. kalp yetmezligi sonucu dün vefat etti. 69 yaşındakı Gmenirgil, yaklaşık 1 aydır kalp yetmezJiğine bağlı yüksek tansıyon ve akciğer ödemi teşhisiyle Osmanoğlu Kliniği'nde tedavi görüyordu. "Sensiz Saadet Neymış, Tatmadım Bilemem ki" adlı şarkısıyla ünlenen Güvenirgıl'in yann Teşv ikiye Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Feriköy Mezarhgı'nda toprağa verileceğı bildinldı. 'ÇiHer sine-i miüete dönsün' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel " Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler, ara rejim iddiasında bulunan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in. milletvekili koltuğunda oturmaması, "sine-i millete dönmesi" çağnsında bulundu. Sabancı suikasü • ANKARA (AA) - İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, Sabancı suıkastı sanığı Mustafa Duyar'ın Pişmanlık Yasası'ndan yararlandınlacağı şeklindeki iddialarla ilgili olarak. "Bu hadiseyi o kapsamda şahsen değerlendiremıyorum" dedi. Başesgioğlu. Pişmanlık Yasasi'nm yürürlükte olmadığını söyledi. CHP, enerjide büyük holdinglere kâr transferini TBMM gündemine getiriyor 'Ozefleştirme değil, yağma' • CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, enerji dağıtım şebekelerinin özelleştirme ihalelerini "en büyük yolsuzluk" olarak nitelendirdi. Keskin, "Enerji sektörünün idam fermanı imzalanıyor" dedi. A.NKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP Gene! Sekreteri Adnan Keskin, 30 yıllık kâr hedefi 1 kat- rilyon 384 trilyon lira olan 7 dağı- tım şebekesinin. yakJaşık 340 tril- yon liraya büyük holdinglere de\ - redilmesinin "özelleştinne değil, yağma" olduğunu belirterek ko- nuyu TBMM gündemine getıre- ceklennı bıldirdi. Keskin, dağıtım ıhalesini "skandallar abidesi, re- zaleder ve kiriilikler saheseri, en büyük yolsuzluk" olarak değer- lendirdi. Keskin, dün düzenlediği basm toplantısında, Enerji ve Tabii Kay- naklarBakanlığı'nın, işletmehak- kını devir yoluyla özelleştirmek üzere gerçeldeştirdiği dağıtım şe- bekesi ihalesini eleştirdi. Devir iş- lemlennin. gündemin "MecBs'te- ki yoJsuzluklar, kadınlarla cenaze namazT gibı konularla oyalandı- ğı bir dönemde açıklandığına dik- kat çeken Keskin, bunun kasıtlı ol- duğunu söyledi. Dağıtım şebekelerinin 1997'de- ki vergi öncesi kânnın 147 trilyon lira olduğunu, bağlı ortaklarlabir- likte bu rakamın 200 trilyon lira- ya ulaştığını belirten Keskin, 1998'deki kâr hedefmin de 272 trilyon lira olarak hedeflendiğini kaydetti. Enerji nakil hatlannın 7 bölge- deki satış bedeli olarak belirlenen 1 milyar 610 milyon dolarlık be- delin TEDAŞ tarafından 7 yıl için- de geri ödeneceğini belirten Kes- kin, bunun "devletin borç alması" olduğunu söyledi. Keskin, bcrç almmasına karşın, yapılan ihale- nm özelleştirme adı altmda ifade edilmesini "cambaz oyunu" ola- rak niteledi. Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanhğı'mn ihale şartna- mesini değiştirerek ödeme süresi- ni 7 yıla indirdiğini kaydeden Kes- kin, usulsüzlüklerin ihale süresi- nin kısaltılmasıyla da bitmediğini söyledi. Abonelerden güvence be- deli (depozit) olarak alınan para- nın toplam bedele yakın olduğunu vurgulayan Keskin, devir işlemi- nin tamamlanmasından sonra, bu bedelin peşin olarak ödenmesi ge- rektiğini kaydetti. Bunu değiştirecek herhangi bir düzenleme yapılmadığına dikkat çeken Keskin, TEDAŞ'ın bunu ödemeye zorunlu olduğunu belir- terek "Bu ne biçiın özelleştirme- dir" diye sordu. Sözleşmeli personelin durumu- nun da belirsiz olduğuna dikkat çeken Keskin, şunlan söyledi: "Bu,özelleştinne mantığıyla ça- iışanlaruı kıyımına yol açan antide- mokratik bir uygulamadır. Sektör bilinçli olarak komaya sokuldu. Şimdi de sektörün idam fermanı- nı hazuiıyorlar. Bu ihale skandal- lar abidesi, rezalerJer ve kirlilikler şabeseridir. Bu, 'devletin malı de- niz yemeyen domuz' manbğuun somut bir göstergesidir. Bu. dü- rüsüük ölçüsü alünda \apılan en büyük yolsuzhıktur" ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART DTP Genel Başkan Yardımcısı, eski partisine dönebileceğini ima etti Aktuna DYP'ye göz kırpıyor HÜLYA KARABAĞLI ANKARA - DYP ve DTP'de milletvekili transferi içın karşılıkh girişimler hızlanırken, kabine değişikliği beklentisi içinde olan DTP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırun Aktuna DYP'ye dönebileceğini ima etti. Aktuna, "DYP'ye geçecek misiniz" sorusuna, "Yannı şimdiden bilemem" yanıtını verdi. Hakkmda DTP'ye katılacağı söy- lentileriçıkanDYPBi- lecik Milletvekili Şerif Çim, "Böyle bir şej yok. Partimdeyim'' açıkla- masını yaptı. DYP'ye geri dönüşü Başkanlık Divanı ve grubu bölen lzmir Mil- letvekili Ufuk Söyle- mez. seçilmeden önce Genel Başkan Tansu Çiller'le Türk ekono- misinin ıyıleştırilmesı için omuz omuza mü- cadele verdiklerini, ANAYOL ve REFAH- YOL dönemlerinde de ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı göre- vini şeref ve özveriyle yûrüttüğünü söyledi. REFAHYOL'un istifa- sından sonra toplumda oluşan duyarlıhğı pay- laşarak güvenoylamasına katılmadığını vur- gulayan Söylemez, "RPüeortakbiryapı için- de oy kullanmamayı teklif ettim. Bu parti içi disipün meselesi haline geldi. Üzülerek istifa et- tim" dedı. Söylemez, "DYP Genel Başkanı ve DYP'lilerle samimi ve sevgi bağlannu ko- parmadun" dedi. Ajda Pekkan'Ia yakınlığı O r m a n B a k a n ı E r s i n T a r a n o g l u 'Yeşili ve çevreyifeda edemeyiz* İstanbul Haber Servisi- Orman Baka- nı Ersin Taranoglu, bakanlığının, üni- versiteler ve sivil toplum örgütleriyle iş- birliği içinde çalışmayı arzuladığını be- lirterek "Türkrye'de sryasetçinin imajı- nm ne kadar kötü olduğunu biliyonım. Fakat bizler kendi siyasi geleceğinûz için Türkiyc'nin ce>resini,yeşilini feda ede- meyiz" dedi. Taranoglu, İstanbul onnanlan üzerin- deki baskılar ve baskılann giderilmesi için Orman Bakanhğı ile İstanbul Çevre ve Kültür Varhklannı Koruma Platfor- mu'nca İstanbul Oniversitesi Orman Fa- kültesi'nde düzenlenen değerlendirme toplantısınakatıldı. Baü demokrasilerin- de siyasetçilerin güçlerini halktan aldık- lannı vurgulayan Taranoglu, siyasetçi- lerin bu gücü sivil toplum örgütleriyle paylaştıkJan sürece yolsuzluk ve usul- süzlüklerden uzak kaldıklannı savundu. Türk halkının ise hep kurtanc» aradığııu ve tüm sorunlannın seçtiği kişilerce çö- züleceğine inandığını öne süren Tara- noglu, "Biz shasikr Hi-Man dcğiliz ve hatayapabiüro. Bu nedenle üniversiteler ve sivfl topluın örgüüeriyle işbirtiğini sa- vunuyorunı'' diyekonuştu. nedeniyle TBMM'de milletvekillerinin espri- lerine hedef olan DTP Genel Başkan Yardım- cısı Yıldınm Aktuna. "Biz Ajda ilearkadaşız. Bir şey yok. Beni takip edin" dedi. Aktuna, DTP'nin, hükümetin sevilmeyen üvey evladı olduğunu kaydederek "Kabinede etkin yapı- lanmayı sağlayacak duruma getmeliyiz" de- di. Aktuna, uyumlu bir koalisyonun aynı za- manda uygarlığm simgesi olduğunu belirte- rek "En ufak koalisyon bir ailedir. Biz DTP olarak hü- kümetin hata vapmasanı önlemeliyiz" dedi. Hükü- mette ve DTP kanadında kabine değişikliği istekleri olduğunu kaydeden Aktu- na, "DYP'ye geçecek misi- niz" sorusuna, "Yannı bu- günden bilemem. Ama ar- kadaşlanmın ısran var" karşılığını verdi. ANAPgrubundada.Si- lopi dışında Şırnak'a bağ- lı tüm belediye başkanlan- nın partiye katılım törenle- ri yapıldı. DYP Şırnak Mil- letvekili Bayar Ökten de, uzun zamandır Çiller'e karşı izlediği muhalif tutu- muyla dikkat çekiyor. 155. madde KİGEM yağmaya karşı uyanyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Cumhur Ersü- mer, 1998'deyapacak- lan ilk işîerden birinin anayasanın 155. mad- desini değiştirmek ol- duğunu söyledi. Kamu Işletmeciliği- ni Geliştirme Merkezi (KİGEM) Genel Sek- reteri Ilter Ertuğrul, anayasanın 155. mad- desinin kapitülasyon- lann kaldınlmasını sağladığını belirterek "Bu maddeyi değiştir- mek, cumhuriyctin te- mellerini dinamitle- mektir"dedi. Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanı Ersü- mer ile RP Genel Baş- kan Yardımcısı ve eski bakanlardan Recai Ku- tan önceki akşam NTV'de katıldıkjan programda, anayasa- nın 155. maddesinin değiştirilmesi gerekti- ğini savundular. DYP Isparta Milletvekili Halil Yüdız'ın da bu maddenin değiştiril- mesine destek verdik- lerini açıklamasıyla Ersümer ve Kutan, anayasa değişikliliği için partilerinin grup başkanvekillerinin bir araya geleceğini söyle- diler. Ersümer, devle- tin enerji yatınmlanna ayıracak kaynağı bu- lunmadığı için özel sektör ve yabancı ser- mayenin enerji alanına çekilmesi gerektiğini söyledi. Enerjideki özelleş- tirme uygulamalannın Danıştay'dan döndü- ğünü kaydeden Ersü- mer, "Uluslararası fî- nans kuruluşlan tah- kimistiyor"dedi. KlGEM Genel Sek- reteri Ertuğrul, kamu hızmetlerinin özel sek- töre gördürülmesi için yapılan imtiyaz sözleş- melerine Danıştay in- celemesi zorunluluğu getiren 155. maddenin cumhuriyetin temeli olduğunu söyledi. IRMIKIAYDIN ENGİN Adam yolda gidiyormuş; kar- şıdan gelen biri "Saatiniz var mı?" diye sormuş. Adam da "Var" demiş ve yürümüş... Nasıl fıkra ama? Aslında, soran "Saat kaç?" demek istiyor. Ama bizimki so- ruyu "Saatiniz varmı, yok mu" diye anlıyor. Hah hah ha... ••• Perşembe günü Metin Gök- tepe'yı kanlı ellerin aramızdan çekip alışının ikinci yıldönü- müydü. Göktepe için düzenle- nen anma etkinlikleri daha iki gün önceden medyadaki "her- kes"e iletilmişti. Medya baron- tarı da, medya prensleri, med- ya starları da, medyanın ağır topları da bilgi sahibiydiler. Sabah 10'da Cağaloğlu'nun göbeğinde, bizim Türkiye Ga- zeteciler Cemiyeti binasının önünde bir avuç gazeteci top- landı. Hemen hepsi gencecik haberciler, foto muhabirleriydi. Radikal'den Celal Başlangıç acı acı güldü. "lyikigeldin abi" dedi, "Yoksa grubun en yaşlısı ben olacaktım." Cağaloğlu'nun arka kesimi Tamam, Tamam... Pes Ediyorum! Yeşildirek'tir. Trikotaj atölyeleri sıram sıram dizilir. Trikotaj pat- ronları arasında beyaz tığ örgü- sü takkeleri, kara, gür sakalla- n, şalvarı andıran pantolonlan ile seyyar trtica anıtmı andıran- lar bir haylidir. On bir ay esnaf lokantalarında kebapları göv- deye indirir; ramazan gelince oruç tutmalannın bedelini baş- kalarına ödetmek istercesine burunlarından solurlar. Çorap, don, fanila, gömlek, kaşkol, ka- zak yüklü kamyonetler, mini- büsler ile durmaksızm mal taşı- tırlar. Bizim Gazeteciler Cemiye- ti'nin önündeki daracık kaldı- rım, ancak yarım avuçluk bir kalabalığı banndırabildiğinden yola taştık. Trafik aksadı. Polis, trafiği kesmek gibi bir inceliği bile doğal olarak esirgediğin- den yol tıkandı. Ellerimizdeyük- selen Metin Göktepe resimleri, polis copundan korunmak is- teyen gazetecileri simgeleyen sarı ve mavi baretleri kafasına geçirmiş gazetecileri gören her- kes orada ne olduğunu anlardı. Don, fanila, çorap, kazak tra- fiği aksayan Yeşildirek esnafı, bu ülkenin (gazetecilerin değil bu ülkenin) acısını umursamak- sızın kornalanna bastılar; küçük kalabalığımızın üstüne arabala- r:nı sürmeye yeltendiler. Duyarsızlık mide bulandırı- cıydı. Gazeteciler Cemiyeti'nin önünden Vilayet binasına ka- dar kısa bir protesto yürüyüşü yaptık. Yürüyüş kolunun tıkadı- ğı ana caddede biriken araçlar kornalannı çaldılar. Polis sustu- runca suratlannı ekşittiler. Bu satırların yazan şu diyaloğu ku- laklan ile duydu: - Neymiş be, n'olmuş gene? - Hiç be. Metin Göktepe^ var ya. Kazteciminehani. Öldürül- müşmüş ya. Kazteciler yürû- yor... İlk soran, rabbiyessiri kalma- mış suratında en küçük bir du- yarlık belirtisi olmaksızın konu- yu değiştirdi ve... Ve evet tera- vih namazının farz mı, sünnet mi olduğuna ilişkin çoook önemli bir ülke sorununu tartış- maya başladı. Duyarsızlık katlanılmazlığa u- laştı. Dişlerimin arasından küfür ettim. Celal Başlangıç neye küf- rettiğimi anladı ve bir kez daha kederli bir gülücükle yetindi. Sokaktaki adam "Metin Gök- tepe cinayetini" gazetecilerin özel sorunu gibi görecek bir köriükte debeleniyordu. Gaze- teciler arasında ise ölümünün 730. gününde Metin Gökte- pe'yi anmak duyarlığı bir avuç ve çoğu gencecik medya emekçisine kalmıştı. Medyanın "akıllı, dengeli, ılımlı" kalem er- babı uzak durmayı yeğlemişti. Akıllı olmaya da, dengeli ol- maya da, ılımlı olmaya da ana avrat düz gidip gazeteye dön- düm. Mizah herzaman kurtan- cıdır. Oturdum, hıncımı bilgisa- yarın tuşlanndan almacasına, başmakaleler döktürmeye layık görülecek kadar 'akıllı, denge- li ve ılımlı" medya starlannın dilinden, "akıllı, dengeli, ılımlı" bir Tırrnık yazdım. Bizim Halil Nebiler, bilgisa- yanmın ekranından ve omuzu- mun üstünden okudu."Herifle- ribirde çekip vursaydın be abi" dedi. Gülüştük. Yazıyı gazete- nin anabilgisayarına yolladım. Öfkemi bu kez de kahve finca- nı ile cigarada yatıştıımaya ça- baladım. ••• Yazı önceki gün çıktı. Dün de bu kez "Akılsız, dengesiz, ılım- sız" bir yazıyla kendimce işin özünü, yargının tıkanmışlığını, hatta çürümüşlüğünü tınmıkla- maya çabaladım. İlk yazı epey tepki topladı. "Nasılböyle düşûnûr, böyleya- zarsın" filan diye soranlar oldu. Dünkü yazıyla ilgili ise bir te- lefon geldi. Bir erkek sesi "Ben ara sıra sizi de okurum beyfen- di" dedi. "Bir gün önce ne ka- dar objektifbiryazı yazmıştınız. Bugün birilerine bir diyet mi ödüyorsunuz diye sorma ihti- yacını duydum." • • • Tamam. Pes ediyorum!.. Adam yolda gidiyormuş; karşıdan gelen biri "Saatiniz var mı?" diye sormuş... POLİTİKA GÜMJÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 'Ellerin Avucumda../ Uyurken seni seyrettim uzun uzun... Kış bahçelere vurmuştu... Dışanda ruzgânn ıslığı gülümseyen birgülü anım- satıyordu bana... Yüreğimde titreşen bir sevda ürkütülmüş korkj- lan getiriyordu... Seni düşündüm sabaha dek... Ve kendi kendime sordum: "Neden böyle oldun, niçin kendini feda ettin?" Sen uyuyordun... Sabah olmak üzereydi... Bense salonda tek başıma oturuyordum... Zamansız acılann içinde kaybolan düşlerim, ni- san sabahlannda kaçıp giden aşklanm geldi aklı- ma... Sonra Nihat Behram'ın "Ellerin avucumda iki ateş damlası" şiiri... "Çiçeğinde yeni yeni kamaşan zerdalisi ömrû- mün, gülüşümde çekirdeği sertleşmemiş ilk çağlam, kızım benim, nazım benim, gurbet elde sazım benim, yalazlanmış can tanem, körpe dalım bir tanem.. Sisini gözlerimin, içimdeki dumanı seziverdin de sanki acılandın uykunda, sızlandın huysuzlandın.." Artık sabah olmuştu... Bir telaş, bir koşuşturmaca başlıyordu sokaklar- da... Kendi türkülerinden habersiz bir gece Wallece Stevens'tn dizelerinde kalmıştı... Delice ötesinde o bilinen yalnız olmalann gölge- leri senin gözlerine düşüyordu... Bir anda yerimden kalktım... Başucuna oturdum, saçlannı okşadım... Sen uyuyordun!.. Yarım bıraktığım şiiri okumaya başladım: "Dudaklann kurumuş, ter içindesin yavrum! Kolsuz kanatsız kalmış geceden beri başucundayım.. Çırpınarak anlamını arayan binlerce sözcük kabuklan kopanlmış yaralargibi uğulduyor beynimde.. Itiraf etmeliyim ki yavrum çekip gitse de bir bir ekmeğe, özgürlüğe, insanlık ve hayata dair içimi dişleyen düşünceler, senin bir gülücüğün şimdi yaşamam için bana yeter. Geceden beri başucundayım.. Işte, sabaha dayandı gün! Aşsız, işsiz, kuruşsuz bir ıssız bayırdayım.. Bebeğim, canımın kıvırcığı, boranda fırtınada sürgün vermiş tomurcuk, üzüm tanem, nar tanem, acaryanım, bir tanem.." ••• Yürekte hüzün söner mi hiç? Ben bu soruyu sorduğumda sen hâlâ uyuyordun çocuğum! Perdeleri iyice çektim dışarıdan ışık sızmasın di- ye... Saçlannı okşadım, alnından öptüm!.. Ivan Bunin'in bir şiirini yüksek sesle okudum: "Gün gelir yürekte hüzün de söner artık; Ne mutluluğun, ne acılann olduğu biryerde Düşler de anımsayışlar da silinir gitgide Kalırsadece, her şeyi bağışlatan biruzaklık..." Gözlerimde bir iki damla gözyaşı vardı... Bilirsin ben az gülen, az ağlayan adamımdır... Ağlatmayı başardın sağol!.. Bir evin içinde sadece ikimizdik çocuğum... Ümrt Otan'la konuştum... Son kitabı "Aşk Geri Dönene Kadar"dan (Çınar Yayınlan) bir bölüm okudum... Kimin kararmıştı, Ayşenur'a odaklanan evreni? Ümit yanıt verdi: "Oğlumun!.." Yaşama sevinci dolu bakışlar 17-18 yaşlannda nasıl doludizgin olur, nasıl buğulanırdı bilirdim... Sokağaçıktım... Kordonboyu'nda yürüdüm, simit peynir yedim, Pasaport Kahvesi'nde çay içtim... Sevgililer geçiyordu kol kola... Ocak güneşinde deliler gibi koştum. Gençliğimin Kahramanlar semti, AJsancak bana hiç yabancı de- ğildi... Birden Sunullah Ansoy'un bir dizesini anımsa- dım: "Bütün yeryüzü, bütün gökyüzü En namuslu vaktini yaşar sabahlan." ••• Yaşam acılan da içinde taşır çocuğum! Yaşam he- sap sorar gün geldiğinde!.. Yüzündeki çizgiler birdenbire çoğalır... Sabah güneşleri kahreder insanı... Bir gün gelecek sen de anlayacaksın hatalannı... Tek başına ayakta kalmayı öğreneceksin, tek ba- şınayaşamayı da... Uyan artık çocuğum! Güzelim, bebegim uyan!.. Bak dışanda pınl pınl bir kış coşkusu var... Kuşlar havalanıyor evlerin çatılarından, çocuklar okullarından dönüyorlar... Fırtınalarda sürüklenip gideceksin hiç farkına var- madan... Juan Roman Jimenez'in bir yıldız ve bir damla gözyaşıyla kaybolan yıllar çabuk geçer... Bir sevdayla kör olur gökyüzü... Yıldızın kaygısı, gözyaşının ışığıdır sakın unut- ma!.. E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (a raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 DinozoR Antiemperyalist Antifaşist Antiseksist Delikanlı dergi ÇIKTI... ÇIKTI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle