14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUBİYET 11 OCAK1998PAZAR HABERLER Gericilere karşı kazandığı tazminat davalannm parasmı ilerici derneklere veriyor Ozden: Tek kuruşınn yok Fadime 5. kez hayat verdi • BURSA (AA) - Denizli'nin Güney ilçesinde. cınnet geçiren annesi tarafından öldürülen 4 yaşındakı Fadime Gökoğlan'ın organlan 5. kez hayat verdi. Fadime'nin bir böbreğı, Bursa'da bir hastaya nakledildi. Södeşmelilerin yüzde 30 zammı • ANKARA (Cumhuriyet) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. çeşitli kanunlara göre çalıştınlan sözleşmeli personelın ücretlerinin yüzde 30 oranında arttınlmasına ilişkin Bakanlar Kurulu karannı onayladı. 'Emekliler de zam alsın' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa Ga2alcı, öğretmenler ıçın tasarlanan yüzde 18"lık iyıleştirmenin emekli öğretmenlere de yansıtilması gerektiğinı söyledi. Emekli ögretmenlerin maaşlanna da zam yapılması gerektığinı vurgulayan Gazalcı, "Öğretmenlik, çalışanı. emeklisi ile bir bütündür"' dedi. Demirel'e Altın Gül Barış Ödülü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e "Bosna'nın Dostu-Altın Gül Banş Ödülü" verildi. Demirel ödülü, "ıyı ve kötü günlerinde her zaman Bosna-HersekJi kardeşlennin yanında bulunan Türk ulusuna verilmiş olarak kabul ettiğıni" bildirdi. 'Ankara'nın yükü azaltılsın' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Türk tdareciler Günü" dolayısıy la düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Anadolu'nun tanhın hiçbir dönemmde bugünkü kadar kalabalık olmadığını behrterek, "Merkeziyetçıhkle Türkıye'yı ıdare edemeyız. Ankara'nın yükü azaltılmalıdır" dedi. - Erbakan Baypam'ı savundu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Başkanı Necmettın Erbakan, milletvekjli dokunulmazlığının "olur olmaz nedenlerle" kaldınldığmı behrterek, bunun demokrasiyi zedeleyeceğıni savoındu. Erbakan, RP'li Mustafa Bayram'ın yıllar önce yargılandığma dıkkat çekerek, "Dokunulmazlığının kaldınlmasını gerektırecek hiçbir ağırhk yok ortada" dedi. MÜSİAD iftamnda orduya eteştiri • ANK\RA (Cumhuriyet Bürosu)-MÜSİAD'ın düzenlediğı ıftar yemeğınde Türk Sılahlı Kuvvetlen eleştirildi. MÜSİAD Başkanı Erol Yarar. "hükümetm bastona tutunarak ayakta kaldığmf savunurken. Yenıden Doğuş Partisi Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, hükümetin arkasında "bir a\"uç holdıngin" olduğunu öne sürdü. Iftara katılan RP liden Necmettın Erbakan da. yerli sermayemn güçlenmesinin küçük bir azınlık tarafından engellendığini söyledi. Kanal 7'ye 59 milyar • ANKARA (UBA) - Devlet Bakanı Yücel Seçkıner. YozgatRPMillehekili Abdullah Örnek'in kamu bankalanndan televizyon kuruluşlanna \erilen kredilerle ilgili soru önergesini yanıtlarken, REFAHYOL hükümetı döneminde Ziraat Bankası'ndan Kanal 7 televizyonuna "Bedelsi? Ithalat Döviz Hesabı" reklam kampanyası için toplam 59 milyar 400 mılyon lira ödendiğinı bildirdi. TAI'dan eleştîri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Ha\ acılık \ e Uzay Sanayii (TAI) Genel Müdür Yardımcısı Birol Altan, Orman Bakanlığı'nın yangm söndürme uçaklanna yılda 5.5 milyon dolar kira ödedığini, oysa en az 30 yıl kullanacakları kendi uçaklan için toplam 41 mılyon dolar gerektiğini bildirdi. MİYASE İLKNUR Yekta Güngör Özden uzun yıllann ar- dından yorgun olduğunu söylerken din- lenmeye karar verdiğini açıldıyor. Gerek- çeleri arasında ciddi sayılabilecek sağlık sorunlan da var. Özden. bu tablonun içi- ne psikolojik yorgunluğu ekliyor. "O ne- denle asgari üç ay dinlenmek zorunda- yım'* dıyor. Özden sorulanmızı şöyle ya- nıtlıyor. - PekL" Kesinlikle politikaya girmeye- ceğim" diye geleceğe de bir ipotek koyu- yor musunuz? Özden - Hayır.. hiçbir şey koymuyo- rum. Sıyaset benim işim değil. Ben siya- setin kalıbına ve kabma sığacakbir adam değilim. Devingenliğim var ama. delido- lu bir adam anlamında getirmiyorum. Oranın disiplini, belli kurallan, benim öz- gürlük, benim demokrasi ve hukuk anla- yışımla pek bağdaşır biçimde değil. Çok sevdiğim, saydığım insanlar var ama, on- lan da yeterlı bir güç olarak görmüyorum. O bakımdan siyaseti düşünmüyorum. Başka bir iş olabilir. Beş büyük üniversi- teden teklif aldım. Bugün bir büyük ga- zeteden köşe yazan olmam konusunda cıddı bir teklif aldım. Bunlann birisine karar vereceğim. Dereyi görmeden paça- lan sı\ amam. Yoğun istek var ama, benim niyetim yok. Maaşımın dışında...' - Bu yoğun istekler artarak sürerse ka- ranruz değişebilir mi? Özden - O zaman belli olur. Önceden bir şey söyleyemem ki... Koşullara bağlı. Niye yalan söyleyeyim. Ülkem için bana bıçilen görev üstesinden gelebileceğim bir görev olursa. koşullar da uygunsa dü- şünülebılir. Belli bir yere geldik. Bana olan güveni sarsmak istemem. Saygınlı- ğimı yitirmek istemem. Tabii siyasete atıl- makla saygınliğım gitmez de, böyle bir ortamda Mechs'in tablosuna bakın, par- tilerin tutum ve durumlanna bakınız, mil- letvekili seçimi niteliklerine. koşullanna bakınız... - Siyaset yapmak için yüklüce bir para- ya ya da sizi fınanse edecek birine ihtiya- cıntz var? Mali dunımunuz iyi mi? Özden - Maaşımın dışındatek kuruşum yok. Sonra niye siyasete gireyim, siyaset bana ne kazandıracak ki? Ülkeme bir şey- ler getireceksem o zaman düşünülür. Şu an ne hiçbirine evet ne de hayır diyorum. - Sizi resmen partilerine bir tek RP yö- ' neticiteri çağırdı. Biraz müstehzi ve gâvri samimi oLsa da~ Diğerpartilerden hiç öne- ri aldınız mı? Özden - Öbür partilerin milletvekille- rinden ve örgütlerinden var ama.. yöne- timlerinden "Partimizegelh^bekleriz" ya da "Ne yapıyorsunuz, hayırh otsun" diyen bile yok. Bundan ahnganlık da göster- mem.. doğal karşılıyorum. Çünkü tanıdı- ğım bildiğim insanlar. RP Genel Sekrete- ri"nin içtenlikle söylemediğıni biliyoruz tabii. Ozden, Çiller'le ilgili açıklamalanrun zamanının henüz gelmediğini söylüyor. - Tansu Çiller'le ilgili belgelerden söz et- tiniz ve zamanı gelince açıklayacağuuzı söylediniz. Bu kavga nereden çıkü? Özden - Çiller'le ilgili söyleyeceğim çok şey var. Ama daha zamanı gelmedi. Çünkü siyasetçilerimizin çoğu bir saldın hazırlığında. Kimisi de insanı ısırmaya çalışıyor. O bakımdan polemiğe girmem. Düzeyimi de değiştirmem. Geçenlerde onlara boş adam olmadığımı, kanıtsız ko- ler'in hazırladığı bildiriye ilişkin görüşü- mü sordular. Duyduğumu, ancak bunun Anayasa Mahkemesı'ne yönelik olduğu- nu sanmadığımı bildirdim. "BizeyöneHk- se bir hadsizliktir. ölçüsüzlüktür. Kaldı ki, bu konuda söz söyleyeceklerin en sonun- da Tansu ÇUler gelir"* dedim. Benim bu konuşmama Meral Akşener "Bu konuş- mayı Ozden'e yakıştıramadım" demiş. Ben de ona vanıt olarak "Çiller'le benim ç iller'le benim ikili konuşmalanm, tartışmalanm var. Tanıklanm var. Aynca yazılı belge de var ama bunu şimdi açıklamayı düşünmüyorum. nuşmayacağımı söyledim. Tansu Çiller'in Anayasa Mahkemesrndeki dava göriişü- lürken, yarginrnbağımsızlığından sözfct- mesi, sanki Anayasa Mahkemesı baskı al- tındaymış, tehdide açıkmış gibi ımalarda bulunması çok çirkindi. Ben o konuşma üzerinde durmadım. Bundan 15 gün ön- ce bir kurumdaki "Türkiye sorunlan ve çözümlerr konulu sempozyumda hiç Çil- ler'i amaçlamadan, yargıya saldıranlan ve etki altında bırakmaya çalışanlan. "Ay- mazlar, yalancuar,bağnazİar, çıkarcüar ve terbiyesizler" diye açıkladım. Sonra top- lantı bittı. Dışan çıkarken gazeteciler Çil- konuşmalanmı, tartışmalanmı ve buna- iıgn koBularuıı o bilmez. O zaman "^SRflSb3e değîtdi. Ben delilsiz konuşmam elimde bdgelerim var" diye cevap verdim. Bunun üzenne Hasan Ekinci ile Mehmet Gölhan ">'e belgen varsa çıkar" diye da- yılandılar. "Ben, bekliyorum.. zamanı ge- lince konuşurum" diye yanıtladım. Bu kez de "Ama biz iktidardadeğiliz ki, iktidarda olanlar baskı yapar" demeye başladılar. Sanki ben şımdi baskı yapı- yorlar demışim. 6 ay önce ıktidar değiller miydi? ÇillerTe benim ikili konuşmala- nm, tartışmalanm var. Tanıklanm var. Ay- nca yazılı belge de var ama bunu şimdi açıklamayı düşünmüyorum. - Görev siireniz içinde gerici basınla da çok uğrasünız ve şimdi buna gerici safta yer almayanlar da kaüldı gibL Gericiler açıklamalannızın içeriğine.. diğer saftaki- ler çok konuşmamza takmış dunımdalar. Epey tazminat davası kazandınız mı? Özden - Evet. Birçok gazeteyi ve yaza- n mahkûm ettirdim. Az önce de bir taz- minat davasının parası geldi. Tazminat da- valanndan kazandığrmparalan ilerici der- neklere aktanyorum. Ben görevim dışın- da bir şey yapmryorum. Çok konuşmama gelince.. eğer görevimle ilgili değilse yurttaşhk görevimi yapıyonım, kime ne? Son bir televizyon kanalında beni Şevki Yıunaz'la eşdeğer tuttular. Çok çirkin bir benzetme. Efendim güya Türkiye'nin yüzde 90'ı laikmiş de.. benim laiklik mi- litanhğı yapmam doğru değilmiş. Bir ke- re ben militan falan değilim. tki, Türki- ye'nin bırakın yüzde 90'ını, yansı laik ol- sa Türkiye bu duruma düşer miydi? Han- gı konuşmam ülkeye zarar verdiyse söy- lesinler. Şimdi televizyon kanallan ve ga- zeteler çoğaldığı için bir yerde konuşuyo- rum, hepsi birden verince çok konuştu- ğum sanılıyor. İrtica gerilemedi' -RP davası yargılama aşamasuıda oldu- ğu için bu konuda soru yöneltmeyeceğim. Ancak gerek MGK'nin gerekse yaratdan kamuoyunun baskısıylaREFAHYOL hü- kümctinin istifa etmesive radikallerin şim- dilik uslu durmalan Türkiye'de irticai fa- aliyetlcrin gerilediği anlamına gelir mi? Ozden - Hayır. Sadece maskelenme ve yer altına inme var. Devletin değişik or- ganlannda, değişik birimlerinde tanıdık- lanm var. İyi kötü kafam değerlendirme yapmaya elverişli. Hiç kimsenin. din devleti isteyenlerin bu istelderinden vazgeçtikleri kanısında değilim. Tersme daha çok bileniyorlar. Bu işin çözümü o kadar kolay değil. Önce eğitim, sonra devlet kadrolannın gerici- lerden anndınlması, üniversitelerin tari- katçılardan anndınlması, öncelikle Milli Eğitim, Adalet ve lçişleri Bakanlığı'nın ele alınarak yeniden düzenlenmesi, bun- lara olan devlet desteğinin tümüyle çekil- mesi, son olarak da denetim zorunlu. - Bu dediklerinizi yapacak kararlılıkta bir siyasi parti ve kadro görüyor musu- fluz? *"*Özd«ı- Bana göresiyasetçilerin çogu bunlara ödün \enyor. Hâlâ kendilçrine oy vermeyeceklere yaltaklanarak, yatınm yaparak oy alacağına inananlar var. Tür- kiye'nin 70 yıllık bir devlet olduğu bili- nip ona göre davTanılmalıdır. Aydmlanmız 1998'den bakarak 1920'leri yargılıyorlar. Onlar o günün ko- şullannda yaşasalardı ne yaparlardı, onu düşünen yok. BİTTİ 52. gününe giren açlık grevinde müdahale edilen üç eylemcinin durumu iyiye gidiyor KESK'ten açhk grevlerine eylem desteğiYurt Haberleri Servisi - Erzu- rum Özel \ e E Tipı cezaevlennde 170 siyasi tutuklu ve hükümlünün sürdürdüğü dönüşümlü ve sürek- li açlık grevı 52. gününe girerken savcılığın emriyle Numune Has- tanesi'ne kaldınlan üç hükümlü- nün durumunun iyiye gittiği, ce- zaevindekı 13 eylemcinin sağlığı- nın da giderek bozuldugu bildinl- di. Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) grevin sona erdirilmemesi halindeTürki- ye'nin her yerinde eylem yapıla- cağı uyansındabulundu. İHD Ge- nel Başkan Yardımcısı Osman Baydemir ıse "Cezaevierinde ölüm vakalan meydana gelebilir" dedi. Türkiye'deki diğer cezaevle- nnde yatan siyasi tutuklularadına yapılan yazılı açıklamada da açlık grevine destek için önceki akşam- dan itibaren akşam sayımı verme- me ve havalandırma kapılannı 1 saat geç kapattırma eylemine baş- landığı bildirildi. Bartın ve Aydın cezaevleri ile Adana'da tutuklu yakınlannın destek grevleri de de- vam ediyor. Cezaevlerindeki bazı uygula- malan protesto eden 370 siyasi suçlunun, Erzurum'dakı cezaev- lennde 51 gün önce sürekli ve dö- nüşümlü olarak başlattığı açlık grevi kitle örgütlerinin tüm giri- şimlerine karşın sürüyor. Durumlan ağırlaştığı için önce- ki gün savcılığın emriyle Erzurum Numune Hastanesine kaldınlan Bülent Akar, Ne\zat Çeük ve Ah- met Adta'nın tedavileri devam edi- yor. Hastane yetkilileri, dahiliye servisinde tedavi altına alınan hü- kümlülerin durumunun iyi oldu- ğunu ve muhtemelen iki gün son- ra taburcu edilebileceklerini söy- lediler. Önceki gece cezaevinde görüşmelerde bulunan tHD Ge- nel Başkan Yardımcısı Osman Baydemir açlık grevlennde ölüm olaylannın yasanabileceğine dik- kat çekerek, cezaevındeki 13 ey- lemcinin sağlıklannın giderek bo- zulduğunu söyledi. Baydemir şu bilgileri verdi: "Mustafa Demir, Serikan Ka- ra, Süleyman Eleftoz. Resul A- cun, Yasin Aydın, Muslis Altun, Ramazan Nazlıer, Murat Çelik, Aydın Adıyaman. Şevket Aslan, Ali Mitil, Yusuf Demirvetbrahim Bezyar'm durumlan ağuiaşü. Bu kişilerde bilinç kaybı görülmeye başlandı." KESK'ten eyiem uyansı KESK Genel Sekreteri Faysal Ozçift ıse Erzurum"daki cezaevle- rinde ölüm olayı yaşanması ha- linde bunun sorumlusunun baş- ta Adalet Bakanı olmak üzere ANASOL-D hükümetı olacağını söyledi. Özçift, "KESK olarak hükümcrj uyanyoruz, yeni bedel- ler ödenmeden, yeni canlar veril- meden nıtsaklann talepleriderhal kabul edilmelidir. Aksi halde Tür- kiye'nin her yerinde mücadele alanlanndabuzulümvekıyun po- litikasının hesabını soracağiınızbi- linmelidir. Bütün kurum ve kuru- luşlan daha duyariı olmaya çağı- nyoruz" dedi. Erzurum Cezaevi Savcısı Nu- man Eroglu, grevin son bulması için savcıhk ve cezaevi yönetimi- nin özverili, hoşgörülü ve uzlaş- macı davTandığını belirterek "An- kara. İstanbul ve Dryarbakır'dan çeşitli dernek ve kuruluş temsilci- leri Erzurum'a gelerek hükümlü vetutuklularilegörüşme yapacak- lar. Daha sonra bu kişilerle biz bir araya geteceğiz'" diye konuştu. Erzurum Cezaevi'nde süren eylemi desteklemek amacıyla Bartın Özel Tip Cezaevi'nde, 33 PKK'li hükümlünün önceki gün başlattığı dönüşümlü açlık grevi sürüyor. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oral.calislar(« raksnet.com izmir Karşıyaka Müftüsü Na- dir Kuru'nun girişimiyle kadın- lann da cenaze namazına katıl- maları kabul edildi. Oluşan ha- vaya göre bundan böyle iste- yen kadınlar da cenaze nama- zı kılabilecekler. Bunun İslam dünyası için bir reform olup ol- madığı tartışılıyor. Bu bir reform, çünkü şimdiye kadarki uygulamalan ileri yön- de degiştiriyor. Karşıyaka Müf- tüsü, önemli bir adım attı. islam dünyasında, din alanında alış- kanlıklan değiştirmek kolay iş değil. Hele de erkek egemenli- ğinde süren bir ilişkiyi değiştir- mek daha da zor. Din tartışmalan başlar başla- maz, hemen erkeklerin ön pla- na çıktığını fark ettiniz mi? Bü- tün yorumcular, fikir yürütenler erkek. Bu erkek egemen koro, anında bir başka ses daha çı- kardı: "Erkeklerle kadınlann ay- nı hizada namaz kılması doğru değil. Kadınlar erkeklerin arka- sında dursunlar." Kadınlann erkeklerin arkasın- da durması hangi gerekçeyle önesürülüyor? Peygamberza- Neden Kadınlar Arkada Dursun? manındaki uygulamalaria. Ku- ranıkerim'de böyle bir emir var mı? Olmadığını biliyorum. Ku- ran'da böyle bir emiryoksa, ne- den ille de erkekler öne? Hadis ve sünnete dayandıklannı söy- lüyorlar. Işte buradan itibaren, erkek egemen söylem devreye giriyor. Islamiyetin kuruluşundan, Peygamber'in yaşadığı çağdan günümüze kalmış en orijinal kaynak Kuranıkerim, diğer bü- tün kaynaklar Hz. Muham- med'in ölümünden epeyce sonra kaleme alınmış. Örneğin, Sahih-i Buhari, ibni tshak'ın "Siyer"\, Sahihi Müslim gibi te- mel kaynaklann kaleme alınma tarihleri Peygamber dönemin- den 150yılsonradır. Bu kitaplardan hemen ilk ya- zılanı kabul edeceğimiz İbni ts- hak'ın kitabının orijinali, yazıl- dıktan sonra kaybolmuş ve da- ha sonra ibni Hişam'ın redak- siyonuna uğramış, yani yeniden yazılmış. Buhari, kitabını yaza- bilmek için Peygamber döne- mindeki rivayetleri toplamış, bunlann binlercesini eledikten sonra, kendince doğru olduğu- na inandıklannı kitabına almış. Bu durumda Peygamber'in hadisleri ve sünnetleri dıyebile- ceğimiz bütün kaynaklar, onun ölümünden çok sonra yazıya dökülmüş. Tabii bu arada çeşit- li değertendirmelere de uğra- mış. En erken 150 yıl sonra ka- leme alınan bu kitaplar iki üç kuşağın birbirine anlattığı riva- yetlere dayanıyor. Doğaldır ki, kitaplara geçen rivayetler, ak- taran insanın dünyaya bakışın- dan etkilenmiş, onların o dö- nemde yaşadıkianna uygun bir beyin süzgecinden geçmiş. Ayncarivayetleritoplayan ve kaleme alan insanlar da kendi yaşadıklan çağın ihtiyaçlarına uygun bir bakış açısıyla bu riva- yetleri elemiş ve yazıya dök- müşler. Bu uzun girişi yapmamın tek nedeni, Peygamber'in hadis ve sünnetleri denen bütün aktar- malann bu kaynaklara dayandı- ğını belirtmek için. Bu kaynak- lann hepsi erkekler tarafından kaleme alınmış. Onlann dünya görüşünün etkisi attında. Aynca bu metinlerin yazıldığı Emevi- ler-Abbasiler dönemi artık Isla- miyetin statükoya kavuştuğu, ilk atılımcı heyecanın geçtiği dönemler. islamiyetin kuruluşundaaktif olarak, şavaşçı olarak rol pyna- yan kadınlar, artık düzenin bir parçası haiine gelmiş, eve ka- panmıştı. Onlara, erkeğin geri- sinde durması gereken bir fonksiyon verilmişti. işte söz konusu kitaplartam bu dönem- de ortaya çıktı. Birçok araştırmacı bugün bu kaynakları sorguluyorve erkek- ler tarafından aktanlan rivayet- lerin birçoğunun erkek egemen mantıkla kaleme alındığını söy- lüyor. "Kadınlar cenaze nama- zı kılabilir" denir denmez, erkek din adamlannın, "Ama arkada dursunlar, Peygamber döne- minde böyleydi" demeleri, işte bu erkek egemen mantığın bir sonucu. Orijinal kaynak diyenlerin de sonunda gerçek olduğu tartış- malı rivayetlere dayanarak, er- kek önde duracak "fefva"sını vermeleri beni şaşırtmadı. is- lam dünyasında erkek egemen mantık, kökleri çok derinlere dayanan bir felsefeyi yansıtı- yor. Asıl bu felsefeyi tartışmak gerek. Bu tartışma aynca sadece dindarları ilgilendiriyor. Birçok insan, televizyonlarda, saatler süren, "Hangisi Islamiyete uy- gundur" tartışmalanna bir tür- lü anlam veremiyor. Çünkü Anadolu Islamı yüzlerce yıldır kendisine bir yol bulmuş. Onu yeniden kalıba dökmek ama- cıyla birtakım sözde "refotm- cu'iara ihtiyacı olduğunu da sanmıyorum. Yeni fetvacılar, Arap dogmatizmini allayıp pul- layıp yeniden sahneye sürü- yorlar. Televizyonlar, çok yanlış bir iş yapıyoriar. Bizden söyle- mesi. MİKRO DINÇ TAYANÇ Gelse 0 Şuh Meclis'e "Meclis" Arapça kokenli bir ad!.. Mustafa Nihat Ö2ön'ün "Osman/ıca-Türkçe Sözlük"ünde "1. Oturacak, toplanacakyer, 2. Biriş konuşmak için bir araya gelmiş insan topluluğu, 3. Devletişleri için bir başkan ile üyelerden vücuda gel- miş topluluk" olarak tanımlanıyor. Bendeniz de bu tanımlara bakarak, meclis türieri üzerine çeşıtlemelere girişiyorum: devlet meclisi, aşiret meclisi, aile meclisi, dost meclisi, ihtiyarlar meclisi, saz meclisi, içki meclisi, işret meclisi, racon meclisi... Bunlardan her birinin kendine özgü kurallan olu- yor ve kurah çiğneyen kulağından tutulduğu gibi meclisten atıhveriyor. Örneğin; aşiret meclislerinde ağanın tekerine taş koyana yer yok; tıpkı, içki mec- lisinde ağzı yerine burnuyla içip de dağıtana yer ol- madığı gibi... Dahası, kendilerine özgü kurallan olan bu türlü çeşitli meclislerin bir de ortak kurallan çıkıyor orta- ya; iki mechsin birbirine karıştınlmaması! Örneğin; iş- ret meclisinde devlet işleri konuşmak ya da devlet meclisinde kabadayı raconu kesmek hiç olmuyor! Aynca, kabadayının devlet meclisine girebilmesinin ya da sokak kadınının aile meclisine sokulmasının şakası bile edilmiyor. Bu kurallara uyulduğundan mı ne, eskiler "mec- lis-i ârâ" türünden bir de laf icat ediyoriar! Bugünün diliyle "mecliste yeri olan adam" falan anlamına ge- liyor... . Türk Dil Kurumu'nunTürkçe Sözlük'ü "mec//s"le- re "özel olarak" notuyla bir başka meclis daha ekli- yor: Türkiye Büyük Millet Meclisi!.. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 tari- hinde Ankara denılen bir bozkır kentinde, toplasa- nız ikiyüz metrekareyi aşamayan bir alana kurulu köhne bir binada çalışmaya başlıyor. Tavanlarından gaz lambalan sarkan, sıralan tah- tadan, başkanlık kürsüsü derme çatma merdivenle yükseltilmış bir "meclis" bu... Ne aşiret meclisine benzıyor, ne ışret meclisine ne de racon meclisine... Üyeleri arasında sanklısı da var, kalpaklısı da... As- keri de var, sivili de... Ağası da var, işçisi de... işte bu meclis; ileriki yıllarda sözlüklere, ansiklo- pedilere ve Tarih'e geçecek adıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi, böylesi koşullar altında toplanıyor. Yazlann boğucu sıcağından, kışlann dondurucu so- ğuğundan korunaksız; Kuvayı Milliye'nin başlattığı Kurtuluş Savaşı'nt soluksuz yaşıyor... Kimi zaman Istanbul'un fetvalarından ürken ya da jM^Kuvvetierı'nin gücünden yılan ya da Yi|nan^pr- ^ûsönun AnadoluMakı ilerieyışini sürekli sanrna ya- nılgısınadüşen üyelerin birbirierine düştüklerineta- nıkolunuyor... Kimi zaman, günler ve haftalar boyu süren tartjş- malar yüzünden, Anadolu Devrimi'nin aydınlan- ma'yla tamamlanacağı günlerin doğuşu geciktirili- yor... Kimi zaman "dahili ve harici bedhahlann" oyunu- na düşülüyor ve iş "gaflet ve dalalet ve hatta hıya- nef'e dek varabiliyor... Kimi üyelerin kollanndan tutulup kapı dışan edil- meleri, hatta yargılanıp cezalandınlmalan kaçınılmaz oluyor... Ama sonunda "o" meclis, başkanı Mustafa Ke- mal'in Söylev'indeki deyışiyte "(...)Mecliste beliren ulusal istencin yurdun yazgısına doğrudan doğ- ruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'nin üstünde bir güç yoktur. (...)" dedirtiyor. Ve "o" meclis, onun "(...) Baylar, bu ilkelere gö- re kuruian bir Hükümet'in niteligi kolayca anla- şılabilir. Böyle bir Hükümet, ulusal egemenlik te- meline dayalı halk Hükümeti'dir Cumhuriyet'tir' deyişi ile Tarih'e yerinı kazıtıyor... "O" meclis, bütün bunlan; Tarih'in yazabileceği en zor, hatta olanaksız koşullar altında, hem iç hem de dış düşmanlara kar- şı savaşarak başarıyor... Çünkü "o" meclis, ne dini ticaret eylemiş karayo- bazlara yer veriyor ne yurtdışında malı mülkü olup da bunlann hesabını veremeyenlere; ne uluslarara- sı sermayenin uşaklarını banndınyor, ne devlet için- de silahlı çeteler kurup da aşiret düzenini sürdürme- ye kalkışanlan... Çünkü "o" meclisin çatısı altında Kurtuluş Sava- şı'ndan Aydınlanma Devrimı'ni yaratan orduyu des- tekleyenlerden hiç biri de ne maaşını arttırmayı öner- meyi ne yoğuracağı çiğ köftenin kıvamını tavanda denemeyi ne yek diğeriyle mahatle kansı dalaşına girmeyi ne de oturmaya zaman bile bulamadığı ku- ru tahta sıralardan ranatsızlık duyup da halkın ken- dilerine emanet ettiği alın terierinden kıçlanna yas- tık yapmayı aklından bile geçirmiyordu! Ana fikir: Kışilik değişimlerinin, bir kişiliğin diğe- rine dönüşümünün getireceği sonuçlan nereden bi- lebilinz ki. (Dostoyevski/ Budala) Ana fikrin ana fikri: Dervişlik baştadır, tacda de- ğitdir; kızdırmak oddadır, sacda değildir. (Yunus Emre) STÖIerden Ozden'e destek 'Yalnız değflsiniz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Eski Anayasa Mah- kemesi Başkanı YektaGüngörÖzden'in gazetemizde ya- yımlanan demecinde. '"Yauıız kaldun" değerlendırmesi- ne sivil toplum kuruluşlan, -Yalnı/.değüsiniz'" karşılıgı- nı yerdıler. Özden'in Cumhuriyet'te dün yayımlanan demecini il- giyle okuduklannı belirten çeşitli dernek ve kuruluşlarm temsikileri, Özden"in 'pasir bir yaşam seçmeye hakkı ol- madığını söyledıler. Başta ADD'nin çeşitli şubeleriobnak üzere pek çok sivil toplum kuruluşu (STK) düşünceleri- ni aktardı. ATASEV kurucusu .\rif Çavdar, vakfin başkanhgım Ozden'e %ermeye hazırolduğunu söyledi. ADD Avustur- ya Şubesi Başkanı Erol GüçBi de, Özden'i ADD'lerin başında görmeyi arzu ettıklerini söyledi. Çeşitli kurum temsilcılerinm değerlendirmelen şöyle: "Cteden.dc\ lcteolan görevini fazlasıyla yapnuşnr. Amabu görev bitmemiştir. Pek çok kişinin değinmeye cesaret ede- mediği konularuı üzerine cesurca gitmiş, düşüncekrini aktarmışur. Ülkemizde böyle değerlerin, yaşamının han- gi diliminde olursa olsun kenara çekilmemesi \a da kena- ra çekümeyezorlanmaması gerekir. Sayuı Ozden kesinlik- le yalnız değildir. O, toplumun belieğinde yerini abıuştnf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle