23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23EYLUL1997SAL HABERLER T e r ö r - g ü v e n l i k ö n l e m i s a r m a l ı n d a O r d u Şeriatçı gösteriye ötutuklama • İstanbul Haber Servisi - Beyazıt Meydam'nda geçen cuma günii cami 8 yıllık kesintısiz eğitim yasasını protesto etmek amacıyla şeriatçı göstenye döniişen eylemde gözaitına alınan 39 kişiden 5'ı tutukJanarak cezaevine göndenldi. fstanbul Emnıyet Müdûrlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nden sabah saatlennde adJiyeye getirilen sanıklar Kemal Aktaş, Nevzat Özbay. fbrahim Ethem Degeriı. Kadir Giiven ve Serkan Aydoğmuş daha önce de yasadışı gösterilere katjldıklan gerekçesiyle tutuklandı. Cuma eylemlerine tepki • YOZGAT(AA)-Içişleri Bakanı Murat Basesgioğlu, "Camılerde yapjlan cuma eylemlen, son zamanlarda amacından çıkmıştır. Eylem yeri olarak camilerin seçilmesi de ayn bir yanlıştır" dedi. Yozgat'ta bulunan Başesgioğlu, gözaltına alınan eylemciler arasında sol örgiit mensuplannın da bulunduğunu belirterek "Örgütlenmiş gruplar, cuma eylemlerinı farklı yönlere çekmeye başlamışlardır" dedi. Kesebir'in iddiası • ANKARA (Cunıhuriyet Börosu) - Edime Bağımsız Milletvekili Erdal Kesebir, dün Parlamenro'da düzenlediği basın toplantısında hakkındaki disiplin karannm iptalı üzerine. DSP milletvekili olduğunun Meciis kayıtlanna geçınlmesini talep ettiğını, TBMM Başkanı Vfustafa Kaiemlı'nın başkanlık seçiminde "DSP'den oy aiabilme hesabıyla bu talebinı geri çevırdığini" ıleri sürdü. Kesebir, Kalemli'nin bu rutumuyla 'hukuku çignediğini" iddia ederek. "Bu nedenle TBMM Başkanlığı seçımlerinde Sayın Kalemli'yi desteklemeyeceğimi açıklamak isterim" dedi. Mezra baskını • Ml'Ş(AA)-Muş'ta. önceki gece saat 19.00 sıralannda bir grup terörist, Eralan ve Kurt mezrasına baskın düzenlemek ıstedi. PKK'lilerle köy koruculan arasında çıkan çatışmada, 3 terörist öldü. 2 terönst yaralı ele geçiriidi. Bölgede operasyoniann sürdüğü bildinldı. f> Ordu'da hidlv Jıızla sflahlanıyor Yalnız Ordu'da 200 silah dağıtıJmış. Aybastı'da son aylarda pompalı silah alanlann sayısının 2 bine çıktığı ileri sürülüyor. CHP İJ Başkanı: Silah dağıtılanlann çogunJukla MHP yandaşı olduğu söyleniyor. Dilerim, bu silahlar halka yönelmez IŞIKKANSU/ ERDOĞANERİŞEN ORDU - Mesudiye'de Gölköy'de, Ordu mer- kezde kiminle konuşsa- nız, açık ya da kapalı te- rörün abartıldığmı söy- lüyor: "Dibektaşı mevkiinde 2 ay önce Orman İdare- si'nin şantiyesi yakıldı. Ama sonra kimin yakbğı açıklığa kavuşmaaV "Öyle beiirgin bir olay yok da, millet huzursuz. YaylaJar bosalûkü. turiz- me darbe vuruldu." "Susurluk davası sanı- ğı eski özel tim müdürii Ibrahim Şahin Reşadiye- li. Köyü Ordu suunna çokyakın. Haberyapıldı, 'Teröristler fbrahim Şa- hin'in köyünü basacak' diye. Ardından olaylar arttı. Sonra da tbrahim Şahin tahliyeoMu." "Bizim buralara,hatta her köyeGüneydogu'dan en az bir şehit cenazesi gelmistir. PKK gefee, ru- tunamaz kL Kim yedire- cek,kim kollayacak? AJır dersini gider." "Bak arkadaş, ben onu bilmem. Bir oyun dönü- yorya,yeni bir uyuşturu- cu yoJu mu açıhyor desem, Gü- neydoğu'dan getirilen özel tim, burada rahat, yerini kaybetme- mek için gerginlik yaratıyor mu desem... Ama, elde delil yok." Ordulunun kafası kanşık. Na- sıi olmasın? Birkaç olayın ardın- dan, Güneydoğu'dakıne benzer güvenlik önJemleri ile karşılaşı- venniş. Asker sayısı artmış, öze! tim gelmiş. Üstüne üstiük halka daha pa- kerinden yeni çıkmış gıcırgıcır tam otomatik silahlar dağrtılma- ya başlanmış. Şimdilık "göniil- İfi". köy koruculuğu oluşrurulu- vermiş. Aybastı'da, Mesudiye'de. Göl- köy'de, yalnızca olası terör teh- likesine yakın küçük yerleşim birimlerine değil, hemen hemen tüm köylere silah verilmiş. CHP Ordu 11 Başkanı Hiiseyin Avni Şeker'in eleştirileri var bu nok- tada: "Hani köye, jerleşim birimle- rineuzak, az kişinin \aşadığı dağ başıoda yaşayanlara dağıtılsa bir derece.Oanlaşılabüir.Ama,içer- deki, Ordu'ya yakın köylere de dağmjjyor. Hem kimi söylentile- re bakılırsa. silahlar daha çok MHP egilimli Irişilere veriliyor- muş. Dileriz, bu namlular daha sonra başka amaçlar uğnına in- sanJara dönmesin." Resmi rakamlara bakılırsa Ordu'da 200 silah dagıtılmış gö- nüllü köy koruculanna. Ama, tedirginlik yüzünden yalnızca Aybastı ve çevresindeki yurttaş- iann son birkaç ayda 2 bin pom- pah tüfek satın aldıklan ileri sü- rülüyor. Yani bir silahlanma yanşm- dan söz edilebilir. Bu da derin kaygılara yol açıyor. Karadeniz bölgesi insanınm çabuk sinirle- nebildiğinden, yöredeki arazi tartışmalanndan, siyasi görüş aynlıklanndan dem vurulup. bütün bunlann hepsinin birer bi- Köy koruculuğu şimdilik gönüllü Ordu'daGüneydoğu'daldnebenzergüvenlik önlemlerialınmış.Asker sayısı artmış,özeltimgelmiş. Üstüne üstiük halka daha paketinden yeni çıkmış gıctrgıcır tam otomatik silahlar dağıûlmaya başlanmış. Şimdi- lik "gönüllü" köy koruculuğu oluşturuluvermiş. Aybastı'da, Mesudiye'de, Gölköy'de,yalnızca olası terör tehlikesine yakın küçük yerleşim birimlerine değil, hemen hemen tüm köylere silah verilmiş. rergöz önünde rurulmadân, hal- kın silahlandınlmasımn yanlış- lığına dikkat çekiliyor. Silah dağıtımındaki bir baş- ka çelişki de yöre halkına göre şu: "Ahmetli köyüne 12 silah ve- riimiş. .\eden Âhmetli? Ahınet- li'nincevresine gözatalım. Terör sızıntısı oiduğu belirtilen Tokat ve Sıvas sınınndan sonra Ah- metli'ye ulaşanadeğin arada çe- şitli kövler. Dü/yayla. Karaha- san, Alanyurt beldeleri, Gölköy \eAybasö ilçeJerivar. Hani terö- ristler, siJahlanan Ahmerii'ye ulaşabilmek için epey bir köy, Vali Malay, silah dağıtımına karşı olduğunu sezdiriyor. belde ve ilçeden geçmek zorun- dalar. Silah verilirken Ahmet- li'nin seçilmesi dikkat çe(dci." Birkaç ayöncesine değin işin- de gücünde, huzurlu bir ortam- da yasayan Ordulunun sıkıntıla- nnı Güneydoğu deneyimi ya^a- mış, eskıden Şırnak'ta görev yapmış Ordu Valısi IVfustafa Malay 'a aktanyoruz. ÖncelikJe terörün birbölgeye yerleşmesinin nedenlerini akta- nyor bize: "Bir bölgeyedevletokul getir- miyor, ebe, hemşire vermiyor, o \ örenin işsizük ve ekonomik st- kıntısını gidermiyor, adalet me- kanizmasuu i>i işletemiyorsa, iç ve dış güçlerce beslenen terör oraya daha kolay yerlesiwr.' n Malay'ın şu tümcesinin altını kalınca çizmek gerekiyor: "Bir yerde devlet varsa, gü- venlik hâldmiyeti ile vardır, Gü- venlik hizmeti mutlakadevlet ta- rafindan yapılır. Bu işin yol. ba- raj gibi ihalesi olmaz," Bu sözlerin birgirizgâh oldu- gunu. söyleşi koyulaştıkça anlı- yoruz. Devam ediyor Malay: "Güvenligin bir başka boyu- ru şu: İyiyetiştiriimiş, iyi seçilmiş polis vejandarmaca üstlcnilme- sigerekiyor. Mesleğiniibadetya- parnuş gibi sevenlerce gerçek- leştirilmesi gerekiyor. Gelişnftş* ülketerde güvenlik giiçleri oku- lagirerken seçiliyor. Okul birtik- ten sonra da davranışlan takip ediliyvr. Bizde nasıl olmuş? Es- kiden Hergele Meydam'ndan alınıp üzerine üniforma giydiri- lince ne olduğunu şaşırmjş, va- tandaşa nasıl muamele edÛece- ğini bilememişk'r. Sonra, mesle- ğe girerken, atanırken torpil ol- muş. Halbuki güvenlik giiçleri uzman kişilerce eğitilmeti, seçil- melidir. Ozaman şebekelere, po- litik tercihlere değil, devlet ve nıillere hizmet ederler." Malay, böylesi bir girişten sonra Ordu'daki olaylan anlat- tı: "Ordu, 1980'den bu yana Türkiye'nin en hu/uriu bölgele- rinden biriydi. Mayıs 1997'den itibaren Güneydoğu ağırhklı DHKP-C ile işbMiği yapan 13 kisi olduklan bilinen PKK'U bir grubun karakol tarama. asker ve polisierimizin şehit edilrnesi oiayianna katıldığı saptandı. Bu gruplann gitrikJeri yerlerde, halktan yiyecek, içecek istedik- lerini büiyoruz." Malay, bölge halkının hassa- siyeti nedeniyle terörün Ordu ilinde bannmasının mümkün olmadıf ma değiniyor. "Neden bu bö^eyı seçtiler sizce?" diye soruyoruz. Yanıtı şöyle oluyor: "Rahatsıziık,huzursuzlukya- ratmak, kendilerini gündemde rutmak istiyoriar. Arazi yapısı çok haşin,haberleşme konusun- da sıkıntılar >ar. Ama, terörist- lerin bu bölgede yaz aylannda bannmalan söz konusu olabilsc de, kışın bunu yapabilmeleri mümkün değil." Ordu ilinde çok eleştirilen ko- nuyuanımsatıyoruz. Köykoru- culugunu yani. Malay, deneyimlenne daya- narak, Güneydoğu'dan ömekler veriyor: "Devtet, koruculara 'Benim "Devlet adına kurşun atmak di- yet ister. Altından kalkamayız." parçamsın' demiş, Maaşveriyor. ıhbarlanna da inanıyor. Ama, devieti yoizde 80-90 yanlış yön- lendiriyorlar. VerdikJeri ihbara dayalı o evi ya da köyü basıyor- sun. bir bakıyorsun masum va- tandaş oruruyor. Böylece na- muslu vatandaşdevietinegüven- sizlik duyuyor. Baalan vakti zamamnda eş- kıvalık yapmış. Şimdi korucu- luk ile hem eşkıyalığını, kaçak- çıhğını sürdürmeyi amaçlaran- lar, örgüte isrihbarat verenler var. Hatta Şırnak'ta devletin araçlaruu kullanarak.evüıinya- pılmasını bile isteyenier çıkmış- ü. Silah vennişsin, maaşını ödü- yorsun,yetmiyor. Yanda- ki komşusunun evi eski- si gibi dururken, onun evini devlet aracı ile ya- parsan, köyde dcngesiz- likdoğar."" Malay, 1993 yılında dönemin îçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in başkan- hğında yapılan olağa- nüstü hal bölgesi valile- rinin katıldığı bir toplan- tıda, köy koruculannın sayısının artfinlması ile ilgili istemekarşı çıktığı- nı, koruculann zamanla eririlerek, bu sisteme son verilmesi gerektiğini sa- vunduğunu aktardı bize. Malay'a göre bu savının gerekçeleri şöyleydi: "Köy koruculan, bu sistemin devam etmesini isterler. Bolgenin güven- sizliğjnin sürmesinden yana oluriar. Terörün birmemesini isterler. Bit- se bile kendi aralannda terör yaratuiar, olaga- nüstü hal tazminarj al- makiçin senaryx)lar üre- tirler. Güvenlik, parayla, devletin dışmda güçlerle sağlanamaz, zarann ne- resüıden dönülürse kir- djr." Malay'ın, gönüllü ya da paralı "konıculuğa", geniş anlamıyla güvenlik göre- vinin "ihale edilmesi"ne karşı oldugu açıkça belliydi. Sıra, halka silah dağıtımına gelmişti. Sorduk, karşılığını verdi: "Köy Kanunu'na göre, çok ücra noktada yaşayan, mesela ancılık yapanlara, yabani hay- vana, eşkıyaya karşı kendisini konımakiçin silah verilebilir. Bu silah, oradaki insanlar için bir güvence oiabitir. Benim izinli ol- duğum bir dönemdeJandarma Bölge Komutanı (Velı Küçük) Paşa. talep edenlere ödünç silah verilebilecegini öngörmüş. Or- du'da 200'e vakm silah dağrtıl- nuş. Aldıgım bü^iye göre, Gfr*- sun dahil, dağıtdan silah sayısı 500." Silahlann dağıtımmın hangi kıstaslara göre yapıldığına ge- lince. Malay" ın değerlendirme- si şöyle: "Yöre insanı silaha he- vesli. Amacı, terör ounasa da si- lah aunak. Stlah dagıömı amaa dışına çıkar, soygunda. siyasi olaylarda kuUanılır,işçtğınndan çıkarsa ya da silahlar layık ol- mayanlara verilmişse derhal bunlann toplatıiması için giri- şimde bulunacağım." Ya silah alanlann, gönüllü köy korucusu olanlann operas- yonda kullanılması? Malay yi- ne çok çarpıcı bir açıklama ya- pryor: "Silah alan kişt kesinlikle gü- >enh'k güçleriyle operasyonda göre\1endirilmeyecek. Devlet adına kurşun atmak diyet ister. Bunun altından kalkamayız." Ordu Valisi'nin, olaylara kimi çevrelere oranla çok daha so- ğukkanlı bakan, kuşkuları gi- dermeye çalışan bir yapısı var. Umanz, dediklerini duyanlar, deneyimlerinden ders çıkar- maya çabalayanlar, düşün- celerini değerlendirenler çıkar. Yoksa, Ordu ve çevresi de Güneydoğu'da yaşanan birçok acıva tanık olabilir. Yargısız infazın tanığı küçük Ümit anlatıyor: Ağabeyleruni gözlenmin önünde poUsleröldürdü Mesudiye'ye bağh Güneyce köyü, 23 Temrnuz günü yaşananlann acısını üzerinden atamarnış. Köyde, dedeierinin evinden dönen iki çocuğun. Turgay Metin ile Cihat Metin'in özel timler taraftndan "terörist" olduklan sanılarak öldürülmesine tanıkhk edenlerin arasında Ü.M. de var. 10 yaşındaki Ü.M. de aynı olayda yaralanmış. Küçük çocuk, o günü şöyle anlatıyor: •'••M < "Eski mahalleden gelivorduk üçümiiz. Elimizde ışıldakJar vartiı. Polis arabalannı gördük Bir şey yapmavacakJanm bfliyorduk. Durun filan demcden üzerimize ateş edildi. Ben kaçmaya çalıştun. tki ağabeyiın yere düşünce, ben de yere yatbm. Baktım, ağabeylerim ölmüş. Annemi çağırmaya başİadım. Polisler, Teröristler bastı' diye koy muyoriardı annemi o tarafa. Sonra ağabcylerimi abp gittiJer." (Fotoğraflar: HASAN AYMN) UZ YAZII ORHAN BİRGİT Ekim ayının ikinci yansında, Istan- bul'da önemli bir uluslararası kongre daha toplanıyor. Turizmciler, 17-24 ekim günlerinde Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'nda yapıfacak olan "Dünya Tu- rizm Örgütû" toplantısı için "HABI- TAT'tan sonra ayağımızagelen en bü- yük fırsat"deyimini kullanıyoriar. Böyle söylerken, haklı olduklarını göstermek için de 133 ülkenin turizm bakanı ile 1500'den fazla turizm oto- ritesinin. bu toplantıya katılacağmı söyluyorlar. Türkiye, ayağına gelen bu büyük tanıtma fırsatını iyi kullanabil- mek için vargücü ile çalışıyor. Cumhur- başkanı ve Turizm Bakanı, böylesine seçkin turizm uzmanlannı ağırfamak için Istanbul'a gelecekler. Türkiye'nin bir turizm cenneti olma- sına ve özellikle Akdeniz-Ege böfge- lerinde hızlı bir gefişme görünmesine karşın, ilgililerin sektör için beslediği somut kuşkular, dünkü "Cumhuri- yetln arka sayfasına manşet olan ha- berde yatıyordu. Artan turist sayısının, turizm gelirle- rinde beklenilen düzeye ulaşmayışı, ülkemızi dar gelirli konuklann tercih et- tiğinin bir kanıtı olarak, sektörde bir tür tehlike çanlan olarak değerfendiri- liyor. Bu nedenlebütün dünyanın haklı bir biçimdeönemverdiği "seçkinierturiz- mi" için ekim toplantısı, bir tür kapıya Trabzon, Valisiyle Gurur Duyuyor!' gelen fırsat olarak değerlendirilebilir. • • • Ama ah, o dar kafalı, o şoven yapı- lı bazı yöneticilerimiz olmasa... Ingiliz "The Guardian" gazetesinın dünkü sayısı "Aşıngörüşlü Türkler, ÇevreFo- rumu'nda Yunanlıları taşladı" başlıkiı haberi ile o fırsatı bir hayli uzaklara ka- çırdığımızın belgelerinden birisi olarak önümüzde. Birisi olarakderken, Trabzon'da ser- gilenen ve nedense medyamızın yete- rince yansıtmadığına inandığım ola- yın, birkaç gün içinde mesela Kanada televizyonunda nasıl yer alacağını ve oradan bütün dünyada ülkemize turist gelmemesini isteyen lobilerce nasıl değerlendirileceğini de bayağı merak ediyorum. Çünkü hakçası Ingıliz gaze- tesi, benim Trabzon'daki güvenilir meslektaşlanmdan edindiğim bilgile- rin tamamını, belki de bizı kayırmak amacıyla haberine almamış. The Gu- ardian, Karadeniz'in temızliği için Trabzon'da başlayan ve 20 ülkeden 400 kadar din adamı, politıkacı. bilim adamı ve çevrecinin katıldığı forumda Yunanlıların taşlandığını, papazlann aşın milliyetçi gruplann elinden zor kurtulduğunu yazıyor. Ama mesela, o otuz kişi dolayında- ki "Bozkurtlar"\r\, 19 Eylül akşamı sa- at 16.00 sulannda Trabzon Havaala- nı'na inen THY uçağının getirdiği din adamlanna, edep yerlerini gösterecek kadar kendilerinden geçtiğini anlatmı- yor. "Polisin müdahale etmek isteme- mesi üzerine, Yunan Ortodoks kilise- sinden din adamlannın öncedenplan- lanmışsaldırılardan kurtulabilmekiçin koşmak zorunda kaldıklannı" söylü- yor. Hatta okonuklann, kendilerini kar- şılayanlann yollanna halı serecekleri- ni sandıklannı da bildiriyor. Ama Trabzon Valisi İsmet Gürbüz Civelek'in, Bilim ve Çevre Konferan- sı'nın toplanacağı "Venizelos" tran- satlantiğine "ayağının ağndığım" ileri sürerek katılmadığını, yerine gönder- diği Vali Yardımcısı Osman Nuri Er- tuğrul'un, kentteki bu bir avuç çapul- cunun terbiyesizliğinin devleti ve Trab- zonluyu üzdüğünü söylemek zahme- tinebıle katlanmayışının, konuklarara- sında ciddi bir kuşkuya neden olduğu- nu da Ingiliz gazetesi yazmıyor. Oysa Trabzon'daki MHP'lilerin pro- testosu ertesi gün de limanın girişin- de ve polisin umursamaz tanıklığı için- de sürüyor. Kocaman transatlantiğin kamara pencerelerinin arkasına gizle- nen turistler, bir an önce Trabzon'dan aynlma isteklerini ilgililere iletiyorlar. Yolcuların içinde daha önce de Trabzon'a gelmiş, hatta ünlü Sümela Manastın'na gitmiş olan din adamla- n, asıl Trabzonlunun sıcak konukse- verfiğini bilerek korkuya kapılanlan teskin etmek istiyoriar. Gemideki Türk- ler, utançtan kıpkırmızı kesilmişler. Bazı Ortodoks papazfan, ruhani giy- silerini çıkanp sivil giysilerle nhtıma çı- kıyor ve bir taksi ile Sümela'ya hare- ket ediyor. Onlan, gemideki Amerikalı, Avust- ralyalı, Kanada ve Yeni Zelandalı bir tu- rist grubu da minibüs ile izliyor. Süme- la'daki Turizm Bakanlığı görevlileri, ge- lenlere fotoğraf çekme yasağı uygulu- yorlar. Aynı yasak akıl almaz bir man- tıksızlık içinde bir adım daha ileri gidi- lerek Kanada televizyonunun kame- ramanı için de konuluyor. Böylece bu dünyanın gerçekten emsalsiz yapısı. o yaslandığı görkem- li yeşillikler arasından bugünün insan- larına "Ben Trabzon'daydım. Türki- ye'ye gelin ve benim nasılayakta dur- duğumu görûn" diye seslenebilme olanağını kaçınyor. Belki de bu sonu- cu, kendisi için bir fırsat olarak görü- yor, değerlendiriyor. Böylesine bağ- naz ve akılsız bir avuç insanla onlar- dan daha kötüsü, böylesine sorum- suz Idarecilerin elindeki bir kentten, aynı gün The Guardian sayfalanna ge- çecek şu satırlardı kendi fotoğrafı ile görüntülememek için: "...OlayaynıgünAnkara'daA vrupa Biriiğiyetkililerine Türkiye'de aşın gö- rüşlülen'n bulunmadığı ve AB'ye gir- meye hazırolduğunu ikna etmeye ça- lışan TünX Dışişleri'niküçük düşürdü." Trabzon Valisi İsmet Gürbüz Cive- lek, bu yasaklarla da kalmıyor. O ge- ce gemiye Karadeniz halk oyunlanmı- zı sergilemek için gelen bir ekibe de Vali Yardımcısı ŞakirÖzdikici'yi liman kapısına dikerek yasak koyduruyor. Trabzon Valisi'nin ülkemizi Ingiliz gazetesinin de yazdığı gibi iki gün için- de bunca beceri ile küçük düşürmesi karşısında, ister istemez "Acaba RE- FAHYOL mu iktidarda? Erbakan baş- bakan mı" diye kendi kendime sora- caktım. Ama öğrendim ki bu ünlü valiyi, Ri- ze'den hemşerisi olduğu için başba- kanımız. bundan önceki iktidarı sıra- sında hem de tekli kararname ile Me- sudiye Kaymakamlığı'ndan alıp Trab- zon'da devletin "/" numaralı maka- m/na oturtmuş. Merakımı gidermiş ol- dum. Anlaşıldı. Sadece Trabzon değil, Başbakan da bu vali ile gururduyuyor! Keskin: TEAŞ'ta 10 trilyonluk zarar var ANKARA (Cumhurt- yetBürosu)-CHPGenel Sekreten Adnan Keskin, RP'lı eski Enerji Bakanı Recai Kutandöneminde TEAŞ'ta açılan. ancak sonuçlandınlmayan tra- fo ihalesinin şartnamesi- nin belirli şirketJere göre hazırlandığını bildırdi. Enerji Bakanlığı'nda ihalenin sürdürülmesi eğiliminin hakim oldu- ğunu belirten Keskin, TEAŞ'ı 10 trilyon lira za- rara uğratacak ihaleyle il- gili usuîsüz ışlemlerin durdurulmasını istedi. Keskin, dün düzenle- diği basın toplantısında. 8 yıllık kesıntisiz eğitime karşı izinsız gösteri ya- panlann gazetecilere sal- dınlarını eleştirdi. Eylemlere karşı İçişle- ri Bakanlığı'nı göreve çağıran Keskin, "Baca- nak olavma bu dünya gö- züyle bakanlar, bastn mensuplannın dövüldü- •l. ! : . ! diye bakarak bu işi öbür dünvava havale etmckte- dirler. Gerekliönlemlerin ahnmasuu istiyoruz. Bu olaylar sürerse basın mensuplan görev vapa- maz duruma gelecektir" diye konuştu. Kişi ve kurumlara gö- re düzenlenen ihale şart- nameleriyle "kayınna- mn kamu ihaielerinin ana ekseni" haline geldı- ğini belirten Keskin, de- netimsizlik ve denetim elemanlanna uygulanan baskının yağma ve yol- suzluklan daha da yay- gınlaştırdığını kaydetti. Keskin, RP'li eski Bakan Recai Kutan döneminde TEAŞ'ta 55 adet trans- formatör merkezinin 7 grup halinde yapılması için açılan ihalenin şart- namesinin firmalann bi- rimlerini, teknik dona- nımlannı, kaliteyi orta- dan kaldıran bir anlayış- la düzenlendiğini söy- lcdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle