Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 1997 SAU
OLAYLAR VE GORUŞLER
Once Oğretmen
MEHMETBAŞARAN
eni asıl yaratan, öğ-
retmenim Aris-
to'dur; gerçek ba-
bam odur benim.
Annemle babam
düıryaya gelmemi
sağlamtş sadcce' dermiş Büyükİskender.
Gerçekten de. her insanın yaşamında öğ-
retmenın yer. böylesine önemlidir. Bu
yüzden de güc ıştiröğretmenlik. Bilgı, bi-
linç. deneyirr birikimi, ustahk ister. Bo-
>una "ÖğretmeııHkbirsaiJatür'' denme-
miş. Umutsuzluğu umuda, karamsarhğı
yimserliğe, başansızlıgı başanya dönüş-
rürenbir ugraş... Özveri, sabır, sevgi uğ-
-aşı... Böylebıruğraşerini yetiştırmekde
<ola> değildir.
Oğretmen yetıştirme işine büyük
jnem vermiş, toplumlar. ayn bir saygın-
ık kazandınnış bu uğraşa (mesleğe).
Eğitbilimciler, kafa yormuş bu alanda;
lasıl bir ortamda. hangi uygulamalar
çinde nitelikli oğretmen yetiştirebiliriz
Jiye düsünmüşler. Çok bilgıli olmak, ünı-
«ersite filan bitirmek, oğretmen olmaya
/etmez çünkü.
Önce oğretmen, nitelikli, örgütlü öğ-
-etmen... Çıkar çevrelerinin yozlaştıncı
"utumlanna karşin direnen, eğitime ağır-
lığını koyabilen, yön verebilen öğret-
nen..
Yasa, "Özel bir uzmanlık uğraşı'' diye
tammlıyor öğretmenlıği. "Her üniversi-
te bitiren Idşi bu işi yapar" denilen yerde.
gerçek eğitimden söz edilemez. Aynca
nitelikli öğretmenler de örgütsüzse, hem
uğraşlan hem ülke, büyük zarar görür
bundan. Yaz-boz tahtasma döner işler.
Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı'nın özü-
ne uygun bir ilke saptanuş eğitim dizge-
si için: Laik, ulusaL çağdaş eğitim_ Ba-
şöğretmen Mustafa Kemal, "Fîkri hür,
irfanı hür, vicdam hûr*1
kuşaklar yetışti-
rilmesini istemiş öğretmenlerden;
"Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak
olan sizkrdniz" demiş. Bu anlayışla, oğ-
retmen yeti^tirme işine dört elle sanlmış
oğretmen okullan. Önce "Saü BeyÖfret-
men Okulu" örneğinden yararlamlmış.
Daha sonra kurulan Gazi Eğitim Enstitü-
sû, cumhuriyet eğitimini geliştiren, ona
açılımlar kazandıran eğitimciler. yöneti-
ciler yeriştiren ocakJar olmuş. Işte o eği-
timciler yurt gerçekJerini, toplum ger-
çeklenni değerlendirerek oğretmen yetiş-
tirme işini yeni bir aşamaya ulaştırmış-
lar Köy Enstitüleri'yle. Gazi Eğitim yö-
neticiliğinden tlköğretim Genel Müdür-
lüğü'ne getirilen Tonguç, yasamı eğitim
ortamına dönüştüren üretici eğitimin. sü-
rekii eğitimin, toplumsal ve ekonomik ya-
şamı canlandıran eğitimin öğretmenleri-
ni yetiştirmeyi gerçekleştirmiş. tkinci
Dünya Savaşı'nın koşullannda. aydınlık
bir eğitim seferberliğini gerçekleştirmiş
enstıtülerle.
1946'dan beri doğrudan Atatürk'e.
cumhunyete saldıramayanlar, öğretme-
ne. eğitim kurumlanna, Köy Enstitüle-
ri'nesaldırmayabaşlamışlardır. 1950'den
sonra daha da yoğunlaştırılmış saldın.
Oğretim Birtiği Yasası çiğnenerek akılcı
eğitim yolundan sapılmıştır. Gıderek oğ-
retmen yetiştiren kaynaklar kurutulmuş,
eğitimin içeriği, dili yozlastınlmış; Sayın
Kışlah'run dediği gibi, "milli ihanet ba-
kanhğma" dönmüştür bakanlık.
Bugün sancısı çekilen sorunlann, kan-
serleşen terörün her alanda gittikçe yay-
gınlaşan kökü, elli yıldan beri eğitim ala-
nında sürdürülen kargaşadadır. Artık
Köy Enstitüleri yok; oğretmen okullan,
eğitim enstitüleri. Gazi Eğitim Enstitüsü,
Yüksek Oğretmen Okulu vok... Büyük
bir aymazlıkla, ıhanetle, kurutuldu oğ-
retmen yetiştiren kaynaklar. Çağdaş eği-
timi, nitelikli öğretmenliği. örgütlü öğret-
menliği savunanlar, yabancı güdümle-
melere karşı çıkanlar, yıllarca süriildü,
kıyıldı. kovalandı, öldürüldü. Politikacı-
lar, başansızlıkJarının suçunu öğretmen-
lere yüklediler... Darbeciler. öğretmen-
lere yüklendiler. Meslek olmaktan çıktı
öğretmenlik, saygınlığını yıtirdi. Evete-
fendimcı. uyducu, köşe dönücü anlayış
egemen oldu eğitime de. Çiftliğine ya-
naşma tutan ağa kafasıyla, özel amaçlıst-
navlarla atanmaya başladı öğretmenler.
"Üniversitelere oğretmenyetistirmegi-
bi çok stratejik bir görev verihrken. bu-
nun çok i>ı düşünühnesi ve örgüüenme-
si, hukuki ve mesleki zeminlere oturtul-
masımutlak zorunlu iken,yalnızcafakü]-
te olmak gibi bir isim değişikliği uğruna,
onca yılnk oğretmen yetistinne deneyim
ve bilgismin bir anda kenara itilmesL tüm
yasal yetküerin işin uzmanlanndan ah-
narak konunun tamamen yabana Idmse-
lere teslim edilmesi, böylece mesleği ayak-
ta tutan ve genç cumhuriyctin kurulma-
smda ve yaşaülmasında büyük emekleri
geçmiş öğretmenleri yetiştiren kurumla-
nn birden yok edilmesi, ortadan kakünl-
ması_" dıyor ve üzuntülerini belirtiyor:
"Öğretmenlik Mesieği ve Meseleleri" ad-
lı yapıtında Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yü-
man.
Aslında düpedüz toplumun geleceği-
ne indirilmiş brr darbe değil mi bu? YOK
üniversiteleri, daha üniversite olamamış-
larken oğretmen yetiştirme işini üstlene-
bilirler mi?
Sekiz yıllık zorunlu eğitim, büyük re-
form... Güzel güzel de...
Milli Eğitim Bakanlığı'run bir araştır-
ması, ortaokullarda çalışan öğretmenler-
den yüzde 63.4'ünün, lisede çalışanlar-
dan yüzde 20'sinin gerekli mesleksel for-
masyona sahip olmadığını ortaya çıkar-
mış (yetmişli yıllar). Bir baska araştır-
maya göre eğitimci kadrolannın yüzde
62'sini eğitimci olmayanlar dolduruyor.
Bu sayınm yüzde42'si de imam-hatip çı-
kışlı...
Oğretmen Okullan Genel Müdürlüğü
kaldınldı: "Oğretmen eğrtimi program-
lanndan sorumlu, bunlann hazırlanma-
su uygulanması ve denettenmesiyle görev-
li yasal bir organ ya da birim bulunma-
maktadır. Bu yüzden oğretmen eğitimin-
de koordinasvon sağlanamamaktadır"
(Yrd. Doç. Dr. M.Yahm).
Temeleğitimin izlencesi, içeriği,oizlen-
ceyi uygulayacak nitelikli eğjtimcL.
Ne güzel söylüyor Sayın Oztin Akgüç:
".- Saptanan amaç, içerik, izlence doğ-
rultusunda genç kuşaİdan kimler eğhe-
cektir? Eğhmen; bilgisl değer vargılan,
davranış biçimiyle etldleyen, yönkndiren
kişidir. (_.) Kim. kimler geniş ufuklu. ya-
ratia kültürtü, kişttikli, demokrasni insan
haklannı özümsemiş gençleri vetiştire-
cek?"
Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin
başanya ulaşması ülkeyi, toplumu aydın-
lığa çıkaracaktır. Ama oğretmen yetiştir-
me düzeltimiyle (reformuyla) birlikte.
Bu alanda da Köy Enstitüleri birikimimiz
var, yararlanabilene... 21 oğretmen lise-
si yeni bir öze, yapıya kavuşturulmayı
bekliyor.
Hukukun Onünü Açmak...
BERIN TAŞAN Hukukçu
S
usurluk olayından sonra "temiztop-
lum" özlemiyle "hukukun üstünlü-
ğü" için çetelere karşı, yolsuzlukla-
ra karşı milyonlarca imza toplanıp
kamyonla Büyük Millet Meclisi'ne
götürüldü. "Sürekli aydınlık için"
otuz beş gün bütün yurtta ışıklar bir dakika sön-
dürülüp yakıldı. Bütün ^rtta aylarca süren açık
hava gösterileri, yürüyüşler, paneller düzenlendi.
İstanbul'da, Izmir'de binlerce avukat "hukukun
önünü açmak" için, "hukukun üstünlüğü" için
cüppeleriyle yürüdü. Bütün gazetelerde tam say-
fa ilanlar çıktı:
"Kamvondan sonra, Meclis, yurttaş, iktidar,
muhalefet, yargı, ünhersite, yerel yönetimler, ka-
mu görev lileri, sivil toplum, medya,
Artık eskisi gibi olamaz. Bütün I ürkiye yeni-
den"
Bugün, bu yazının yazıldığı gün itibariyle, Su-
surluk olayından on, yukanda yazılı ilanlann ga-
zetelerde çıktığı günden dokuz ay sonra değişen
nedir? O günün iktidan tarafından toplumsal bas-
kıyı hafifletmek amacıyla sözde Susurluk olayı-
'li brrmilfervekilininbaş-
kanlığında kurulan bir komisyon TV kameralan
önünde her gün görünerek, demeç vererek hiç bir
çözüm getirmeden dağılıp gitmıştir. Susurluk ola-
yınm kahramanı iki milletvekili hakkında düzen-
lenen 'dokunulmazuklann kaldınlmasrna dair
dosya, hiç gerekçe gösterilmeden RP'li başbaka-
nın sumeni altında. Anayasa hükmü hiçe sayıla-
rak aylarca bekletildikten sonra BMM Karma Ko-
misyonu'na gönderilmiş. Kaıma Komisyonca da
çok sayın milletvekillerine ait dosyalar, üstelik
ANAP ve DSP'li milletvekillerinin yardımıyla
yeni yasama yılında görüşmelerine karar verile-
rek dokunulmazlıklann kaldınlması bir başka ba-
hara ertelenmiştir. Kısaca, toplumun bu kadar saf
ve masum beklentisine karşın Susurluk olayında
bugüne kadar somut hiç bir çözüme ulaşılama-
mıştır. (Son günlerde bu konunun üstüne gitmek
için birdenbire kükreyen iktidann ne yapacağını
hep birlikte bekliyoruz.)
Anayasanm, milletvekillerinin dokunulmazlık-
lanyla ilgili 83. maddesi değiştirilmediğinden ya
da öyle yorumlamak işlerine geldiği için, baga-
jmda kaçak silahlar saİdı bir arabada, kaçak bir
çete reisiyle birlikte bulunan milletvekilinin ifa-
desi alınamamıştır. (Olaydan hemen sonra Tan-
su Hanım tarafından ziyaret edilen, TV aracılığı
ile günlerce nasıl ifade vermesi gerektiği konu-
sunda akıl verilen milletvekilinin aylar sonra ya-
pılacak sorgusu neyi çözecek?)
Çağdışı bir "Memurin Muhakematı" yasası
hâlâ yürürlükte olduğu için Metin Göktepe'yi öl-
dürmekten sanık polisler hakkında, ölüm olayın-
dan 284 gün sonra dava açılabilmiştir. "Hâldm-
ler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nda Adalet Baka-
nı ve müsteşar üye olarak bulunduğu için bir Ada-
let Bakanı kalkıp Genelkuımay'a davet edilen
yargıç ve savcılara toplantıya gitmemeleri için
genelge yayımlamak cür'etini kendisinde bulabi-
liyor.
Kanıtlann kaybolmadan hemen sağlıklı bir şe-
kilde toplanabilmesi ve Adli Yargı'nın bağımsız-
lığı yönünden zorunlu olan "Adli Kolluk Yasası"
hâlâ çıkanlamamıştır.
Seçım yasasmda siyasal partilerin "ön seçûn''
yapma zorunluluğu olmadığı için parti genel baş-
kanlannın atamalan ile Meclis'e gelen çoğu mil-
letvekili, genel başkanlannın yolsuzluklanna kar-
şı "soruşturma açümaması" için kurşun askerler
gibi hep birlikte parmak kaldırabiliyorlar.
Hukukun üstünlüğünü sağlamak içinhukukun
önündeki bu engellerin daha fazla zaman kaybet-
meden hemen kaldınlması gerekir. Ancak bu ya-
salarla da bir şeyler yapılabilir. Bu bir yasama gö-
revidir, siyasal partileri ilgilendirir deyip bekle-
menin, bir köşeye çekilip susmanın bağışlanır bir
yanı yoktur. Savcı olarak, yargıç olarak da yok-
tur. Sözümüz havada kalmasın, somut birkaç ör-
nek verelim. Normal emeklilik sürelerini doldur-
muş. güvenceli Yargıtay üyelerinin dönemin Ada-
let Bakanı istedi diye Metin Göktepe dosyasını
güvenlik gerekçesiyle Istanbul'dan Aydın'a, ora-
dan Afyon'a göndermesinin savunulur bir yam
var mı? Dava dosyasının bir ilden bir ile bir ayda
gitmesine seyirci kalmak da mı yargı bağımsız-
hğı ile ilgili?
Toplantı günü dav^ıl zurnayla ilan edilen mil-
letvekillerinin dokunulmazlıklarmın kaldınlma-
sıyla ilgili Karma Komisyona katılmayan, katılıp
da çekimser oy kullanan ANAP ve DSP'li ko-
misyon üyelerinin bağışlanacak bir özürleri ola-
bilir mi? Hele hele yolsuzluklann üstüne gitmek
için güvenoyu alarak iktidar olan Mesırt Yılmaz'la
iktidar ortağı Bülent Ecevit'in bu milletvekilleri-
ni en azından disiplin kuruluna vermek varken,
onlan savunmalan nasıl hoşgörülür?
Karanlığa karşı açılan bu kapıyı da kapatmaym.
YILDpNUMU VE ODAJtJ^MNI
"' r,.\'-'.-\-'. . ' ^ ^ H F •<*
YORUMCU: YAVUZ BINGOL
GAZETECİ YAZARîORALÇ
, ÇAGDAŞ HALK MUZİGI: EDIP AKBAYRAM - SELOA BAGCAN
GAZETECİ:'
SJKMA FILM1: EŞKİYA ^M 3 MÛtf&üLLÂ--
DUZELTME
İLANI
15.09.1997 tarihli ga-
zetemızde 40245 basın
nosu ile Bursa 7. lcra
Müd'nün 1996/1169 Tal.
sayılı dosyasından ya-
yımlanan G.Menkul satış
ilanında: Satış Şartlan:
Başlığı altında 5. satırda;
Sehven "taşınmazm 1.
Satışı 02.10.1997 günü"
olarak belirtilmiştir.
Doğrusu "21.10.1997
günü"dür.
Duyurulur.
Basın Tashih
A. MAHSUNİ ŞERİF
ÇEVRE ODUU): BERGAMA KOYLUÜRI
BAYKURT
2 ? E Y L Ü L 1 9 9 7 - 1 9 . 3 0 - H A R B İ Y E A Ç I K HAVA T İ Y A T R O S U A Y R I N T I L I B İ L G İ İ Ç İ N : Y A Ş A M R A D Y O T E L ( 0 . 2 1 2 ) 2 3 1
İSTANBUL
GÜMRÜKLERİ
BAŞMÜDÜRLÜĞÜ
'NDEN
tLANEN TEBLİGAT
M. Sabn, Şöhret oğlu
Muş Bulanık doğumlu.
Muş ili, Bulanık ilçesı.
Gûnbatmaz köyü nüfusu-
na kayıth olup halen ts-
tanbul ili, Mercan Tacir-
hane Sokak, No: 28'de
oturur kaçakçıhk suçun-
dan sanık Rahmı Coşkun
hakkında tstanbul Binncı
Asliye Ceza Mahkeme-
si'nin E. 1994/610,
K. 1996/1130 sayılı,
27.11.1996 tanhli kesin-
leşmış karan gereği mah-
kûm olduğu 160.311.800
TL. ağır para cezasma ait
ödeme emri tüm aramala-
ra rağmen adı geçene teb-
liğ ettirilemetniştir.
llanen tebliğ olunur.
Basın: 41186
Cumhuriyet Bayramında
BUDAPEŞTE
25-29 Ekim 4 Gece-5 Gün
YEŞIL ELMA
Seyahat Acentası
Taksim: (212) 24952 11-24952 17
Levenf. (212) 284 2124-284 24 17
••• 449$ **** 519$
Ukşım, OK konaklama, Şehir turvjransierier, Rebıberl'ık Hizmetleri dahil.
30 Eylül'e kadar yapılan rezen/asyonlarda % 5 indirim.
BURSA 6. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı 1996'587
Davacı Volkan Araç tarafından davalı Makbule Anaç
alevhine mahkememıze açılmış bulunan boşanrna davasının
dava dilekçesı tüm aramalararagmendavalı Makbule Anaç'a
tcblığ edilememiştir Adı geçen davanın duruşması
24 10 1997 günü saal'W 30'a bırakılmıştır. Bellı gün ve sa-
atte duruşmada bizza; hazır bulunmanız veya kendimzi bir
vekılle temsıl ettirmnız. aksı halde yargılamaya yokluğu-
nuzda de\arn edilip karar avenlece^i hususu dava dilekçesı
veruıe kaım olmak iizere ılanen tebliğ olunur.
16.9.1997 Basın: 41332
Asken kımlik karamı
kaybettim. Hükümsûzdür.
MISTAFA KESUL
GEMİCİOĞLL
.'Vnadolu Ajans'ına ait
kimlık kartımı kaybettim
hükümsûzdür.
ERHAS SEVESLER
İSTANBUL GÜMRÜKLERİ
BAŞMÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
ILANEN TEBLİGAT
Seferoglu ve lmhan oğlu Sherek doğumlu Şanlıurfa ili,
Siverek ılçesi. Hayriye mah;kö>r
ü hane: 3 sayfa no: 701,
kütük sıra no. 007/09 nüfusuna kayıtlı olup, haien istanbul
ili Bakırköy ilçesi. Yenımahalle mah/köyü, 10 Temmuz so-
kak, no: 14'te oturur. Kaçakçıhk suçundan sanık Hasan
Gelener hakkında tstanbul Birinı Asliye Ceza Mahkeme-
si'nin E: 1995ı705 K: 1996/967 sayıli 22.10.1996 tarihli
kesinleşmiş karan gereği mahkûrn olduğu 336.284.300-
TL ağır para cezasına ait ödeme emri tüm aramalara rağ-
men adı geçene tebliğ ettirilememıştir. llanen tebliğ olunur.
Basın: 41188
Askeri kimlik kartımı kaybettim. Hükümsûzdür.
MUSTAFA KEMAL GEMİCİOĞLL'
AFYON 2. ASLİYE HUKUK MAHKEME-Sİ'NDEN
EsasNo: 1997/264
Davacı:Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ Genel Müdürlüğü Ankara Vekili: Avukat Hayrettin
Ayyaji/Afyon Davalı: Yalçın Erdoğan, (A.Hamdi oğlu) Dava:Kamulaştınna nedeniyle tescil
ve irtifak hakkı tesısı Dava tarihi: 29.5.1997 puruşmagünü: 11.11.1997 saat 10.00 Davacı
Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafindan davalı Yalçm Erdoğan aley-
hine açılan kamulaştırma nedeniyle tescil ve irtifak hakkı tesisi davasını yapılmakta olan açık
yargılamasında; Davacıvekılı 29.5.1997 tanhli dilekçesınde: Afyon Merkez Nuribey kasa-
bası Kelbekir mevkiinde kain pafta: K25d24d, paffsel: 2920 sayılı dava konusu taşınmazm
kamulaştırma krokisinde gösterildiği üzere 206 m2'lik yer üzerinde davacı TEDAŞ Genel
Müdürlüğü adma irtifak hakkı tesisi ve tescilıne karar verilmesini istemiştir. Davalı A.Ham-
di oğlu, Yalçın Erdoğan'ın duruşma günü olan 11.11.1997 günü saat 10.00'da dava ile ilgili
ibraz etmek istediği delil ve belgelen ile birlikte bizzat gelerek davayı takip etmesi, gelme-
diği takdirde kendisine temsilen bir vekil göndermesı, gehnediği ve bir vekil göndermediği
takdirde yargılamanın yokluğunda yapılıp karar verileceği davalı Yalçın Erdoğan adma ila-
nen tebliğ olunur. Basın: 40908
BAKTRKÖY ÜÇÜNCÜ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ
Sayı: 1994/896
Dosya No: 1994-896 E. / Karar No: 1997/344 K.
Davacı Semiha Keser tarafindan dahilı davalılar alevhine mahkememızde açıbnış bu-
lunan gaiplik davasınm mahkememizde yapılan açık duruşma sonunda,
Davanın kabulü ile İstanbul Gûngören Tozkoparan Mah. C. 059^03, S. 13 K. 147'de nü-
fusa kayıtlı, Salim ve Durkadın oğlu, 15 Aralık 1341 doğumlu Ruhsat Keser'in 65 yaşla-
nnda iken 10 Ekim 1989 yıhndan beri kendisinden bir haber ahnamadığı gibi Türkiye Ga-
zetesi'nde yapılan ilana ve ilan tarihınden itibaren 1 seneden müddet geçmiş olmasına
rağmen davacının eşı Ruhsat Keser'in hakkında bir malumat da alınmamış ve dolayısıy-
la ölümü de muhtemel görülmesine bmaen M.K. 31 ve müteakıp maddeleri gereğince Sa-
lım ve Durkadm oğlu 15 Aralık 1341 doğumlu Ruhsat Keser'in 10 Ekim 1989tarihinden
itibaren gaıpligine, peşin alınan harcın mahsubu ile bakıye 369.000.- TL harcm davacıda
tahsilıne dair Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen 18.6.1997 tarih ve 1994-896 esas,
1997-344 sayılı karar sayılı hüküm ilanen tebliğ olunur. 15.9.1997. Basın: 41200
PENCERE
Zamammızın Zulmü...Martin Luther, 1513'te VVittenberg Üniverstte-
si'nde ders verirken tedirgin mi tedirgin!.. Inandığı öğ-
retrye kişiliğini birtürlü sığdıramıyor; dört yıl sonra fîe-
fomı'unu başlatacaktır.
Papa 10'uncu Leo, Reform'un öncüsünü ceza-
landırdıktan sonra ne oluyor?.. Saksonyalı Fried-
rich'in ünlü VVartburg Şatosu'nda saklanan Luther,
Incil'i Almanca'ya çevirmeye başlıyor; ardından bü-
yük savaşlar kopacak, Hıristiyanlık sarsılacak, 'Ay-
dınlanma'nın ilk ışınlan alacakaranlıkta belirecektir.
•
Luther 1513te VVittenberg Üniversitesi'nde ders-
lerine başlarken Yavuz Suttarı Selim tahtta ilk yılını
dolduruyordu. Sultan babasını öldürtmüş, ardından
bütün kardeşlerinin veyeğenlerinin köküne kibritsu-
yu ekmiş, öfkelendikçe de sadrazamlannı boğdurt-
muştu.
Luther 757 7'de Reform'unu açıklarken, Yavuz Mı-
sır seferinde El Mütevekkil'den aldığı halifeliği pa-
dişahlığına ekliyordu.
Osmanlı'nın yazgısı değişmiş, dinsel devlet niteli-
ği mühürlenmişti. Avaıpa'da laikiığin ilk tohumlan atı-
lırken Anadolu'da devlet Sünnileşiyordu.
•
Yavuz Farsça şiir yazardı...
Divanı var.
1514'te Çaldıran'da Yavuz'un karşısında yenilgiye
uğrayan Şah Ismail de şiir yazardı.
Yavuz'un mahlası 'Selimi' idi; Şah Ismail'inki 'Ha-
fay/'dir, bugün bile Anadolu'da Hatayi'nin şiirleri el-
den ele dilden dile dolaşır.
Şah Ismail de zalim bir hükümdardı; ama kan dö-
kücülükte Yavuz'la yanşabilir miydi?..
Geçenlerde Türkiye'ye gelen Profesör Iren Meli-
kof bu konunun uzmanıdır, ona sordum:
Dediki:
"- Zaman zalimdi."
Kısa tümce Z ile başlayan iki sözcükten oluşuyor-
du; ama yalın yapısında hem tarih bilincini saydam-
laştınyor, hem bilimsel birgerçeği vurguluyordu:
"Zaman zalimdi."
Aradan yaklaşık beş yüzyıl geçmişti...
Bugün zaman daha mı az zalimdi?..
16'ncı yüzyılın gaddariığı 20'nci yüzyılın acımasız-
lığı yantnda sütten çıkmış ak kaşık gibidir. Avrupalı
iki dünya savaşında 50 milyon insanı yok etti; türki-
ye'de bugün akan kan duruyor mu?..
Peki, 'eski' ile 'yeni' arasındaki fark ne?
•
16'ncı yüzyılda ne insan haklan vardı, ne temel öz-
gürlükler, ne Birleşmiş Milletler, ne de Avrupa Birli-
ği!.. Sultanlann yaptıklan doğal sayılır, padişah ve
krallarTann vergisi yetkilerini kullanmış oluriardı; bu-
na göre Yavuz'un ve Şah'ın anlaşılabilir özürleri var-
dır.
Ya bugün Anadolu'da canlara kryan canavarlara ne
söylenebilir?..
Günümüzde zaman zalim değil...
Peki kim zalim?..
Bu çağın insanı mı?
insanoğlu tarihin abece'sini öğrendikten sonra so-
nuncu harfe takılıp kalmış...
Zamane zulmü başka nasıl acıklanabilir...
TEŞEKKÜR
11 Eylül 1997 günü hakkın rahmetine
kavuşan sevgili kızım, sevgili ablamız,
sevgili hala ve teyzemiz
AYŞE SOLMAZ
KALMK'ın
vefatı dolayısıyla bizleri yalnız bırakmayarak
cenaze törenine iştirak eden, çelenk
gönderen, hayır kurumlanna bağışta bulunan,
mektup, telefon veya telgrafla veya bizzat
evimize kadar gelerek acımızı paylaşan
tüm dost, akraba ve arkadaşlanmız ile
merhumenin can komşulanna
teşekkürlerimizi sunarız.
Annesi: REBL4 MESADET ADAKAN,
KARDEŞLERİ ve YEĞENLERİ
BAŞBAKANLIK GÜMRÜK
MÜSTEŞARLIĞIHALKALIGİRİŞ
GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ
Avido Satış Mağazalan Ltd. Ştı. adresinde mukim
Değirmenyolu Sok. Kutay lş Merkezi Bostancı/lstanbul
firması adına gümrük ginş beyannamelerinden doğan
ve karşılannda mıktarlan gösterilen kamu alacaklannın
tahsili için çıkartılan teblıgatlar fırmasuıın adreste bu-
lunamaması sebebıyle ıade edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 31. maddele-
n gereğince tebligat yerine kaim olmak üzere llanen teb-
liğine karar verilmiştir.
Yukanda belirtile nedenlerle anılan adreste faaliyet
gösteren şirketın belirtilen borcunun 15 gün içinde
gümrüğümüz savmanlığma ödenmesi, aksi halde 6183
sayılı A.A.T.U.H. Kanunu'nun 55-60 ve 114'üncü mad-
deleri gereğince işlem yapılacağmın bilinmesi ilanen
tebliğ olunur.
Dosya Beyanname Tarihi: Amme alacağı
No: No: miktan:
44705
44703
44704
40720 26.04.1996
82100 14.08.1996
74398 24.07.1996
Basın: 41270
6.684.000
30.231.000
19.884.000
İSTANBUL GÜMRÜKLERİ
BAŞMÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
İLANEN TEBLİGAT
Hüseyin ve Hatice oğlu 20.5.1950 doğumlu, Tun-
celi ili, Merkez ilçesi, Kocakaçköy köyü. hane:
027/01, sayfa no: 7, kütük sıra no: 9 nüfusuna kayıt-
lı olup, halen istanbuJ ili, Yenibosna ilçesi, Zafer
Mah. Gülbahar Sokak, No: 2, D.5'te oturur, kaçak-
çıhk suçundan sanık Hasan Yalçın hakkında Fatih 1.
Asliye Ceza Mahkemesi'nin E: 94/1045, K: 95/100
sayılı, 28.3.1995 tarihli kesinlenmiş karan gereği
mahkûm olduğu 14.401.000 TL. ağır para cezasma
ait ödeme emri tüm aramalara rağmen adı geçene
tebliğ ettirilememiştir.
llanen tebliğ olunur.
Basın: 41184