23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLUL1997 PAZAR 12 KULTUR Çağdaş dünya edebiyatma Italya'dan yeni bir soluk getiren ünlü yazar Antonio Tabucchi Istanbul'da Küçtikrastlaııüiar, büyük yolcuhıklar AHL ANTMEN Rastlantılara inanmak ge- rektiğım iddıa eden bir ya- zar AntonioTabucchi; yaşa- mına bazı rastlantılann kı- lavuzluk etmiş olmasından belki... Yazarhk macerası, bir tren yolculuğunda başlı- yor. Hiç tanımadığı bir yaza- nn - sonradan Portekiz dili- ni öğrenmesine. kitaplannı îtalyanca'ya kazandırması- na, bir kitabım Portekizce yazmasma. Portekiz edebı- yatı dersleri vermesine ve hatta belki de yaşamını Por- tekizli bir kadınla birleştir- mesine neden olan Feraan- do Pessoa'dan başkası değil bu - rastlantı sonucu okudu- ğu kitabı nedeniyle, yazar olmaya karar veriyor. Kıtaplanndaki insanlar da ketKÜsine benziyor. Kü- çük rastlantılar, onlan bü- yük yolculuklara çıkanyor... lnsanm, kendine doğru çık- tığı yolculuktan daha uzun yol kattettiği bir başka yol- culuk var mt? Antonio Ta- bucchi, bir bakıyorsunuz Lizbon'da, Femando Pes- soa'mn peşine düşmüş,, bir bakıyorsunuz Pereira'nm ensesmde; Portekiz'de faşiz- min ktşisel tarihini tutuyor. Hindistan'da, kayıp bir dos- tunu anyor, bir başka dostu- nun bakışlannda bilmedığı- miz bir coğrafyanın 'ufuk çizgisi"nı seyrediyor. 'Requ- iem'de, kilıse orguyla değil, bir sokak çalgısıyîa ağıtlar yakıyor, 'kendini eviat edi- nen 1 Portekiz'e... Az sözle çok şey söyle- yen, düşle gerçeği harman- layan, okurunuyaşamın, kü- çük kınntılar halinde kendi yakaladığı gizine onak e- den, ayncahklı hissettiren bir yazar Antonio Tabucchi. Çağdaş İtalyan edebiya- tma yeni bir soluk getiren ünlü yazar, Türkiye'de AFA Yaymlan'ndan çıkan "Re- quiem"\ "Fernando Pes- soa'nın Son Üç Günü", "Hint Gece Müziğr, "Ufuk Çizgisr ve "Pereira tddia Ediyor" kitaplanmn tanıtı- mı için îstanbul'da bulunu- yor. Onunla AFA Kitabe- vi'ndebuluştuk... - Yazartık serûveniniz FernandoPessoa tutkusuyla başhyor» Bu nasılbir tutku- dur kisizianadilinizdenbaş- ka bir dile daha yoğun bir yakınhk duymaya itiyor? Hatta "Requıem"i 'başka bir dilde yazılamayacağV için Portekizce yazdünız- Evet, Portekiz dilinde bir rotnan bıle yazdım. Ben de kendı anadili dışında kimi zaman yazan yazarlardan biriyim... u Requiem''i Por- tekizce yazmak benim için bir maceraydı. Ama bu ko- nuda benden daha radikal yazarlar var. SamuelBeckett sözgelimi, Fransızca'yı son- radan öğrenmiş olmasına karşın kımi kitaplannı tngi- hzce değil. Fransızca yaz- mıştır. tngilizce yazan Na- bokov. bir diğer örnek. - TabüPortekiz, yalnızca dili ve edebiyaüyla değil, ta- rihi ve kttttürüyk yaprtian- nız için önemli bir esin kay- nağı otuşturuyor... Dil, bir aysbergin yalnız- ca bir bölümü... O aysber- gin altındayaşam var. lnsan, kendini başka bir dilde ifa- de etmek istediği zaman, di- lı yalnızca bir üetişim yolu olarak ele almaz. Amaç. ruhsal bir iletişim kurmak. Bu ruh da yenen yemeklere. yaşanan tecrübelere, yaşan- mış arkadaşlıklara ve yaşa- mın kendisine dayanır. An- latılanlar, o dilde yaşanan amlarabağlıdır. Ben "Requ- ietn"i Pans'te yazmıştım, yazarken Portekizce yaz- mak bana normal gelmişti. Kitap bittiği zaman bazı şeylerin farkına vardım ve bunlan anlamlandırmaya çalıştım. Sosyologlann, dıl- büimcilerin, psikanalistlerin dil konusunda kitaplannı okudum, ama doğrusu tat- min edici hiçbir cevap bula- madım... Yalnızca bir cüm- le. ilgimi çekti: "Bir düde unutulan bir olgu, başka bir dilde anımsanabilir" - Yapıtlannızda 'yokluk' farkh bir varoluş biçimiola- rak karşımıza çıkıyor. Bir- çok kitabımzda kaybolmuş insanlannpeşinedüşen,yol- culuklaraçıkan, kimizaman bu yolla kendine varan in- sanlar var. Bu bir anlamda, bugûn vitirdiğjnüz bazı de- ğerİerin peşine düşmek gibi de algdanabîlir rni? Bu noktada bir özlemden bahsetmek gerek. Nostalji- Ünlü İtaJyan yazar Antonio Tabucchi, 'kadere inannuyor, randevulara inanıyor'... (Fotoğraf: UĞVJR DEMtR) nin değişik formlannı oldu- ğuna inanıyorum. Ben yaşa- mımda tanımış olduğum pek çok ınsanın özlemini duyuyorum. Geçmişte olan bir deneyimin bir daha ya- şanması mümkün değil. ts- terdim ki bu insanlar, şu an- da benimle Îstanbul'da ol- sunlar. Belki bu duygular, yazınımda bu garip formu ortaya çıkanyor. - "Fernando Pessoa'nın Son Cç Günü'' kitabınızda, "Yaşamı çözmek mümkün değil, asla soru sormamak, asla inanmamak gerekir. Her şey giz içinde" diyor Pessoa. Ona kaülıyor musu- nuz? Okurun hayal üe ger- çek arasında kalıverdiğj ki- taplannızda, bu düşünceyi doğrulayan bir giz içinde karşınuza çıkrşor yaşam» Yaşamda, yaşanılanlar ile algılananlar arasında bir iç içe geçiş söz konusu. lnsan bazı şeyleri yaşandıktan o- tuz yıl sonra anlamlandıra- bıliyor, ama o zaman da ge- nelde o olayın bir anlamı kalmıyor! Edebıyat, zaten n yaşadığımıza inanarak ya- şıyoruz. Beynimizyaratıyor bu sahte anılan. - Rastlantılara büyük önem vem orsunuz. Sözgeti- mi Pereira"mn övküsünü kı- larainanıyonım" diyor... - "Pereira İddia Edryor" dünya çapında çok başanlı oldu, hatta sinemaya da uyarlandı. Pereira'nın bu denh' başarüı obnasnu neye L_ nsantaerhangibir yaşta değişebilir. Belli bir yaştan sonra değişememesi, bence totaüter bir düşünce... Yaşam zaten kısa. tnsanm, yirmi yaşından sonra kendini değiştirmemesi bir tür intihardır. Ölmediği sürece özgürdür insan... hep hayal ile gerçek arasın- da gıdip gelir. Sanatsal yön- den insanın kendı kendini ifade etmesinin bir yöntemi belki de. OUverSacİöile av- nı ekoldenbir nöroloğunbir araştırmasını okumuştum, ınsanın belirsiz, yanlış anı- lan olduğunu öne sürüyor- du. Biz işte h m fjahlf anila- zınızın yaşgünü olan 25 Ağustos'ta bitirmiîj olmam- za özel bir aniam yüklüyor- sunıız» Kadereinanıpinan- madıgınızı merak ediyorum. Bu soruyu, çok hoşuma gittiği için bir Fransızın söz- lennin arkasma saklanarak yanulayacağım. "Kadere inanaııyoruınaiBarandevu- Bunun pek çok nedenle- ri olabilir. Öncelikle, sıra- dan bir şahsiyet oluşu Pere- ira'nın... Kahramanlardan hoşlanmıyorum ben. Aynca yalnız, şisman, dul. mutsuz bir adam. Ben mutlu insan- lardan da pek hoşlanmam. - Pereira'nmtw afnTSP vilmesinin bir nedeni de 1930'hı yıOann son yansın- da, Portekiz'de Salazar dik- tatörlüğü sırasındayaşadık- laruun bir ölçüde günümü- ze de seslenmesi olabilir nü? Freud'un öğrencilerin- den Melanie Klein, insanla- nn belli bir yaştan sonra de- ğişemediklerini öne sürü- yor. Pereira ise yaşhhğında düşüncelerini. ruhunu, her şeyini değiştiren bir insan. Belki bu durum insanlann hoşuna gitti. Bu şekilde dü- şünmek benim de hoşuma gidiyor. lnsan herhangi bir yaşta değişebilir. tnsanın belli biryaştan sonra değişe- memesi, bence çok totaliter bir fıkir. Yaşam zaten kısa. tnsanın yirmi yaşından son- ra kendini değiştirmemesi bence bir tür intihar. lnsan ölmediği sürece özgürdür. T 8 8 R " Pereha'mn okurun P A Z A R SAAT:19.05 ılcmazv Yonetmen Mahinur ERGUN Yapımcı SeUm ÂŞK1N Ovuncular FİKRET KUŞKAN DERYA ALABORA FÜSUN DEMÎREL ZLHAL GENCER HAKAN TANFER CEM DAVRAN BDRASIŞAŞIFELER Ç1KMAZIDÜNYANIN TAM ORTASI. BURADA YAŞAYAN RAD1NUR ATMACA GtBİDİR. BURADA YAŞAYAN ERREKLER SON DERECE TITKULIJDUR. BURADA YAŞAYAN ÇOCUKLAR KAFALARINI DİNLEMEK İÇİN BÜYÜKLERİNİN ERKENDEN UYIJMASINIİSTERLER. BIRASIŞAŞIFELEK ÇIKMAZI DİİNYANIN TAM ORTASI. sempatisini çekmesinin ne- denlerinden biri de bilinç- lenmesi ve kitabın içerdiği politik mesaj olabilir. Faşız- me karşı çıkıyor Pereira. Günümüzde faşizm, 1930'lu yıîlarda yaşandığı gibi yaşanmıyor, ama örtü- lü bir biçimde benzerlikler var. - Öyleyse modern de- mokrasilerde insanlar gerçekte ne kadar özgür? Ozgürlük, hele bireysel özgürlük çok zor. Sözgeli- mi günümüzde Amerikah- lann 'poütkalK correct' de- dikleri tavır, gerçekte sert bir otosansürden başka bir şey değil. Sözgelimi benim zenci bir arkadaşım var, ona 'negro' dememeliyim... A- ma ben onu gördüğümde, 'Ne haber pis zenci' diye espri yapmak istiyonım, o da bana 'S_. git solukbeniz'1 diyor. George Onvell'in "1984'te yazdıklan, görüyo- ruz ki büyük ölçüde dogru- landı. Politik olmasa da to- taliter bir rejimdi o, büyük bir 'kardeşKk' kurulmuştu belki, ama her şeye o hük- mediyordu. - Müthiş bir küttürelyoz- laşma yaşamyor günümüz- de. İnsanlar artık düşünce üretmeye nedenbukadar is- teksiz? Ben bu düşünceye katıl- mıyorum. Bence insanlar göründüğünden daha akıllı. Sözgelimi geçenlerde Flo- ransa'nın en önemli müze- lerinden bırinde Eh»n John'un binbir çeşit gözlü- ğü sergilendi. Gazeteler yazdı, televizyonlar her gün duyurdu, mütiıiş reklamı ya- pıldı... Ama sergiye giden olmadı. Bugün Amerikan sinemasının tüm dünyada bu denli etkin olmasının ne- deni de büyük bir endüstri olması... Amabuendüstriyi Holrywood değil, BeyazSa- ray yönetiyor. Ama bence bunun dışında kalan, iyi filmler üreten bir başka ^-Amerikan sineması daha var. Booker Ödüllerî Adaylar açıklandı Küftür Servisi - Kazanan yazann bütün yaşamını ve kariyerini değiştiren, Ingiltere'nin en önemli ede- biyat ödüiü "Booker Ödül- fcri*nin bu vılki finalistlen belirlendi. Ödül sonuçlan ise HEkim'deaçıklanacak. 1969 yılından bu yana dü- zenlenmekte olan "Booker ÖdüBeri"ne aday olan ya- zaTİann kitaplanndan bö- lümler Ingiliz basmında ilk defa bu yıl ödülün açıklan- masından önce yer aldı. MickJackson "The Un- derground Man". Jim Cra- ce "Quarantine", Bernard MacLaverty "Grace No- tes", Tim Parks "Europa". AnındatbiRo> "The God of Small Things", Madelaine StJonesda "The Essence of the Thıng" isimli kitaplany- la bu yılki "Booker Odülle- ri"nin adaylan. "The Lnderground Man" isimli kitapta Mick Jackson, geçmişinden kur- tulmanın çarelerini arayan ve bunun simgesi olarak da evininbahçesine gizh bir tü- nelkazan 5.PortlandDükü, William John Cavandish- Bendick-Scott'un iç karma- şasını aktanyor. Jim Crace "Ouarantine" isimli kita- bında kutsal topraklara hac ziyareti yapan ve bu ziyaret- lerini hızlandırmak isteyen bir grubu anlatvyor. Bernard Maclaverty'nin, "Grace Notes"u, besteci CathenneMcKenna'nınba- basının cenaze törenı için Glasgovv'danBelfast'a doğ- ru seyabatiyle başlayan ki- tap, Catherine'nin "Vernic- k" isimli ilk bestesini dinle- meye başlamasıyla da sona eriyor. Tim Parks ise "Europa" isimli kitabında bir grup dil konferansçısmın, Avrupa Parlamentosu'ndaki çalış- ma haklan konferansı için Strasbourg'a yaptıklan yol- culuğu anlatıyor. Hindistan- lı yazar Arundathı Roy da ilk kitabı "The God of Sİnafi Thmgs"de Hmdisun'da bir Hıristiyan kadınla bır Hint- li'nin yaşadığı aşkıhdan söz ediyor. Madeleine St Johns da "The Essence Of the Tning'" isimli üçüncü kita- bıyla fınalistler arasında. KÖ^EBENT ENtS BATUR Paparani'ye Papara Olmak Globalleşen dünya, gündelik yaşamımızı kav- ramlarta topatutuyor bir yandan da. IMFden, UE- FA'dan çıkıp gelen bir kavram da olabiliyor bu; "El nino"ya da "paparazzi" gibi apayn kaynaklardan doğup yayılanlara da tanık olunuyor. "Paparazzi" kavramına nicedir aşinaydık gerçi, ama son bir ay içinde, bütün yeryüzünün onu konuk ettiğini gör- dük. Goethe'nin, Shakespeare'in eşcinsel olup ol- madıklan yotundaki "araştırma"\ar da son bir ay içinde medya organlannda gündeme tırmandı. Do- ğan Hızlan, "Edebiyatta Paparazzidlik" üzerinde eleştirel bir bakışla dururken haklıydı şüphesiz. Ge- ne de sormadan edemiyor insan: "Küttürazzi"r\\n mucidi kimdi acaba, Gösteri'nin son sayısının ya- yın yönetmeni acaba kimdi? Ote yandan, toplumsal yaşamda paparazzi kav- ramının yeri iyi kötü belli de, edebiyat gibi bir alan- da, sanat ya da bilim alanında ne tür bir yeri olabi- lir sorusu gerçekten de yanrtı aranan bir soru; Hız- lan' ın girişimi dilerim bir sorgulama başlatır. Bu alanın ilk önemli örnegi, Plutarkos'un "Para- lel Hayatlan"ö\r desem. bilmem bu yaklaşımda, bir paradoks tutkusunun izleri mi görülür? Şunu de- meye çalışıyorum: Kültürel bağlamda paparazzi anlayışı ister istemez yaşantıya geniş pay bırakan türlene serpilmiştir: Yaşamöyküsü denemeleri, gün- lükler, mektup kitaplan, "itiraf yazısı" kapsamına sokulabilecek bütün yapıtlarla. "Büyük "ler her zaman merak uyandırmıştır, hem araştırmacılann, hem de okurun katında: Cervan- tes'in, Dante'nin, Mevlana'nın "özel hayatı" nasıl- dı? Kişilikleri, hayatlannın odağında yer alan olay- lar, cinsellikleri didik didik edilmiştir. Leonardo'yla ilgili fîlmleri, Troyat'nın ve Zweig'ın biyografi çalış- malannı anımsamak yeterii. Paparazzi mantığı, "konu"sunu "ma/zeme"yle orantlı biçimde seçmeye ayarlanmıştır. Öyie sine- ma oyunculan, şarkıcılar vardır ki yaşamlan "ilginç" olmadığı, mazbut bir çizgi çektiği için hedef olmaz- lar. Buna karşılık, yazar ya da bilim adamı "çekici" bir ıçerik taşıyordur, üstüne gidilir. Edebıyat dünyasına dönüp bakalım. Henry Ja- mes, paparazzi perspektifıne malzeme sağlamaz; tam tersine, Oscar Wilde ya da Sartre, show-biz starianna taş çıkartacak zenginlikte bir skandal yel- pazesi sunanar, onun için de herkes üzerierine üşü- şür! Paparazzi konusunun yarattığı etik sancılar işte burada devreye giriyor. Onlar, Lîchtenberg'in afo- rizmasını hatırlatacaklardır. Uzerine bir nişan tah- tası çizersen, oraya ateş edileceginden emin ola- bilirsin. Edebiyat, sanat alanında da geçerli bir durum. Hayatı çalkantılı, eseri "teşhir" kapsamında zengin bir program sunan yazar, sanatçı hedef olacaktır. Terazinin bir kefesinde yatan gerçek. Ama paparazzi hak edenle sınıriıyor mu kendini, sınırtamıyor. "Konu"yu seçti mi, üzerine giderken karşı taraf bunu istiyor mu bakmıyor. Kişi, ille de düzgün, olaysız bir hayat yaşayacak diye kural ko- yamaytz herhalde. Çalkantılı bir yaşama biçimi ya da ilgi çekecek özellikler kesinkes görunme isteği- nebağlanamazki. Yakınlarda, Salinger örneğinde olup bitenlere değinmiştim. Görünmeyen yazar, görünmediği için ilgi odağı olmuştu. Görünmek isteyenle çalışsın pa- parazziler, görünmek istemeyenlere ilişmesinler, ol- maz mı? Olmuyor işte. Etik alanında biraz daha sağlam ölçüler oturt- mak gerekiyor. Bunlan bulup oturtmak için uzun uzun tartışmak belki detek çözüm yolu. Insanın kö- peği ısırmasını özieyerek olur mu bu? Hâmiş: Barış Pirhasan'ın yeni filmi çıktı çıkıyor. SchuberTm 200. dogum yılı kutlamyor • Kültür Servisi - Ünlü besteci Franz Schubert'in 200. doğum yılı 22 Eylül Pazartesi akşamı saat 18.30'da CRR'de düzenlenen bir törenle kutlanacak. AvTjsturya K.ültür Ofısi işbirliğiyle gerçekleşen törende, Vıyana'dan davet edilen The Artis Yaylı Sazlar Quarteti bestecinin yapıtlannı yorumlayacak. 31 Ocak 1797 yılında 15 çocuklu bir ailenin son çocuklanndan biri olarak Lichtental Viyana'da dünyaya gelen romantik besteci Franz Schubert, ilk derslerini babasmdan almıştı. 1818 yılından sonraki yaşamını tamamen sanatına adayan Schubert, 31 yıllık kısa yaşamma sığdirdığı senfoni, kilise müziği, piyano ve oda müzıği kompozısyonlan ve lıedlenyle müzik tanhınin en büyÂik bestecileri arasında yer alıyor. 1828 yılında yılında yoksulluk ve ıstırap içinde Viyana'da ölen besteci doğumunun 200. yılında dünyanm bütün sanat kurum ve kuruluşlannda anılıyor. Diana anısına albüm çıkarılıyop • Kültür Servisi - Paul Mc Cartney, Eric Clapton ve Phil Collins Noel döneminde çıkanlacak bir Diana albümünde bir araya gelecek. Albümün geliri "Prensesin Anısını Yaşatma Fonu"na aktanlacak. Albüm için hüzünlü parçalan bir araya getirecek olan Rıchar Branson. önümüzdeki yaz da prensesin ölüm yıldönümünde üç rock konseri düzenleyecek. Branson, albümün rock'ın en hüzünlü parçalannı bir araya getirdiğini ve Elton John'un 'Candle in the Wind' parçasını da albüme katmak istediklerini açıkladı. Mc Cartney "m Ringo Starr'ın ilk eşi Maureen için yazılan 'Lıttle Willow', Eric Clapton oğlu Conor'un ölümünden sonra yazdığı 'Tears in the Heaven' Phil Collins de 'Since I Lost You' adlı parçalan seslendireceği albüm için aynca Annie Lennox, Peter Gabriel, Bryan Adams, Sting, Lesley Garret ve Pavarotti gibi sanatçılarla görüşülüyor. 'Usta Beni Öldürsene' kasımda gösterimde I Kültür Servisi - Bilge Karasu'nun aynı adlı öyküsünden esinlenerek Banş Pirhasan'ın hem senaryosunu yazıp hem yönertıği "Usta Beni Öldürsene", kasım ayında gösterime girecek. TürV; Alman, Macar ortak yapımı olan ve hazırlıklan üç sene süren fılm Türkiye, Macaristan, Almanya ve Polonya'da iki buçuk ayda çekildi. Teknik ekibi Rus. Alman, Macar, Polonyalı ve Türklerden oluş fılmin görüntü yönetmeni ise Jürgen Jürges. Banş Pirhasan, filmde Julia Brendler, Hugh O'Connor gibi yabancı sanatçılann yanı sıra Meltem Cumbı Cem Özer, Hale Soygazi, Haluk Bilginer, Tunce! K.urtiz gibi Türk oyuncularla da çalıştı. "Usta Be Öldürsene". 1997 Altın Portakal Film Festivah'n de katılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle