Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EYLUL 1997 PA2AR CUMHURİYET SAYKA
HABERLER
PiPinçlik Ussü
Genelkunmay'a
• DtYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
ABD'nin yönetimindeki
Pinnçlik Dmlenme Üssü,
30Eylül"deTürk
Genelkurmay
Başkanlığı'na devTediliyor.
Harb-îş Dıyarbakır Şube
Bas.kanı Mehmet Durmuş,
üsse7. Kolordu
KomutanlığTnın
yerleştirileceğini söyledi.
7. Kolordu Komutanlığı'na
bağlı birlikJerin üs'te görev
almasının ardından
Amerikalılar tarafindan
işlenne son verilen 270
Türk işçısınden 80'ınin de
yenıden işe alınacağı
belırtildi.
Kışkırtıcı imam
tutukjandı
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Cuma
hutbesinde halkı 8 yıllık
eğitıme karşı sokağa
dökülrneye çağırdığı
belırtilen imam Orhan
Hazır, gözaltına alındıktan
sonra nöbetçi mahkemece
tutuklandı. Yurttaşlar
gü\enlikgüçlerine
başvurarak Site
Camısi'nde imam Orhan
Hazır'ın yaptığı
konuşmada. "Bu işler
Istanbul'da 3-5 bin kişiyle
olmaz. On milyonlarca
toplanırsak o zaman galip
gelebilıriz" dıye
İconuştuğunu belirterek
şikâyetçi oldular. "Halkı
suç işlemeye teşvik"
suçlamasıyla gözaltına
alınan Hazır, tutuklanarak
Buca Cezaevi'ne konuldu.
İşçi kıyımma
tepki
• RİZE (Cumhuriyet)-
Çay Işletmeleri Genel
Müdürlüğü'nde (Çay-Kur)
çalışan 71 işçinin, iş
akıtlennin askıya
alınmasına Tek Gıda-tş
Sendikası Rize Bölge
Şubesi'nden tepki geldi.
Sendika Başkanı Ismail
Topçu, sıyasilerin işçiler
üzerinde politik oyun
ojTiadıklannı vurguladı.
Uygulama için Çay-
Kur 'un tasarruf
gerekçesinı uydurma bulan
Topçu. aynca kurumun
uzman kadrosu adı altında
bazı kişilere nıaaş
ödediğini, görevinden
alınmış iki eskı genel
müdür ile 15 genel müdür
yardımcısına da ekstradan
tnaaş odendiğine dikkat
çekti.
Seval Tüpkeş'in
iddiası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
MHP'nin kurucusu
Alpaslan Türkeş'in eşi
Seval Türkeş, kendisine ve
evliliğine yönelik
suçlamalann
"yakınlanndan
yapıldığını" açıkladı.
Kimseye verecek
hesabının bulunmadıgını
söyleyen Türkeş, "îftira
kampanyasını açanlar daha
başka şeylere de cesaret
edebilecekler. Bunu hangi
menfaatler karşılığmda ne
içın yaptıklan v e kimler
olduklan tarafimdan tespit
edilmiştir. Zamanı ve yeri
gelince açıklanacaktır"
dedi.
Öymen Irak'a
gidiyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Dışişleri Bakanlığı
Müsteşan Büyükelçi Onur
Öymen, siyasi istişarelerde
bulunmak üzere yann
Irak'a gidecek. Dışişleri
fcakanlığı'ndan yapılan
açıklamada, Irak Dışişleri
Bakanlıgı Kıdemli
Müsteşan Saad El
Faysal'ın geçen mart
ayında Türkiye'yi zıyaret
ettiği ve siyasi istişarelerde
bulunduğu anımsatıldı.
Açıklamada, Öymen'in
Bağdat'ta yapacağı
temaslarda. ikili ve
bölgesel ilişkilerin ele
alınacağı bildirildi.
Menderes'in
basın toplantısı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP'nın sözcüsü
Genel Başkan Yardımcısı
Aydın Menderes RP Genel
Merkezi'nde düzenlediği
basın toplantısında,
hükümetin ekonomi
politikasını eleştirirken,
"Orta solundaki halkçı
Ecevit'in duyarlılığı ancak
kendi arabasının
markasıyla sınırlanacak
kadar gerilemiş" dedi.
Hükümetin Güneydoğu çalışmalan topraktaki 'feodal' dağılımı ortaya çıkardı
Toprağm yüzde 3O'u ağanın
EMİNEKAPLAN
ANKARA-55. hüküme-
tin, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'ne "teşvik
paketi'
7
için yaptığı çalış-
malarda, bölgedeki çiftçile-
rin yüzde 40'ının topraksız
olduğu saptandı. Arazilerin
yüzde 30'u toprak ağalan-
nın elinde bulunurken, köy-
lerde topraksız çiftçi oranı
yüzde 85'e kadar ulaşıyor.
Teşvik paketini 16Eylül'de
Siirt'te açıklayacak olan hü-
kümet, işletmelere verilen
elektrikte yapılacak indirim
oranını yüzde 30 olarak be-
lirledi.
Hükümet, 16 Eylül günü
Siirt'te yapılacak GAP
Yüksek Kurulu ile Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Illeri
Koordinasyon Kurulu top-
lantılanna teşvik paketi ile
gidiyor. Elektrik indirimi-
nin yanı sıra belirli sayının
üstünde işçi çahştıran işlet-
melerce elde edilen kazanç-
lar üzerinden üç yıl süresin-
ce gelir ve kurumlar vergi-
si alınmayacak. Aynı işlet-
melere 7 yıl boyunca da
vergi indirimi sağlanacak.
Işverenin SSK primi belli
bir süre devletçe ödenecek.
Kurulacak istihdam yaratı-
cı işletmelere bedelsiz arsa
sağlanacak. Kız öğrenciler
için yatılı ilkoğretim okul-
lan açılacak. Yatılı ilkoğre-
tim bölge okullanndaki öğ-
rencilerin tüm giderleri
devletçe karşılanacak. 2000
yılına kadar yapılacak 250
yatılı ilkoğretim bölge oku-
lunun büyük bölümü bölge
illerinde hizmete girecek.
tstanbul Menkul Kıymetler
Borsası'nın anahtar teslimi
yapacağı en az 150 yatılı il-
koğretim okulu bölgede ya-
pılacak.
Köy envanter etütlerine
göre bölge nüfusunun yüz-
de 56'sı 8 il, 70 ilçe, 82 ka-
saba olmak üzere toplam
160; yüzde 44'ü de 3 bin
923 köy ve 4 bin 840 alt köy
olmak üzere toplam 8 bin
763 yerleşim yerinde yaşı-
yor. Tanm topraklannın ai-
leler arasındaki dağılımın-
da büyük dengesizlik yaşa-
nırken, kırsal yerleşim yer-
lerinde çiftçilerin yüzde
40'ının toprağı bulunmu-
yor. Diyarbakır'da bu oran
yüzde 45'e çıkarken, köy-
İerde topraksız olan çiftçile-
rin oranı yüzde 85'e ulaşı-
yor.
Toprak, ağalann
Tanm topraklannın yüz-
de 30'u toprak sahiplerinin
yüzde 5.4'ünü oluşturan
ağalann elindebulunurken,
50 dönümden az olan işlet-
melerin oranı yüzde 46.4,
100 dönümden küçük işlet-
melerin oranı yüzde 65.8
olarak belirlendi. Topraksız
çiftçilerin yüzde 27'si or-
takçılık yaparak, yüzde 9'u
da toprak kiralama yoluyla
geçimini sağlayabiliyor.
Toprak ağalannın duru-
munda 1980 sonrasında ba-
zı değişikliklerin olduğuna
dikkat çekildi. 1967 verile-
rine göre bir kişinin elinde
bulunan köy oranı Şanlıur-
fa'da yüzde 19, Gazian-
tep'te yüzde 17, Mardin'de
yüzde 13, Diyarbakır'da
yüzde 11. Siirt'te yüzde 7,
Adıyaman'da yüzde 1 o-
larak belirlendi.
ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART
Kadm
vekil
bunalımı
AYŞE SAYEV
ANKARA - Ülkelerin
parlamenter düzeyde
çağnlı olduğu
Malezya'da geçen yıl
yapılan "Kaduı
Konferansı"na, kadın
mıllenekili olmaması
nedeniyle Hanımlar
Komisyonu üyelerini
göndererek siyasi
skandala yol açan RP,
yeniden benzer bir
bunalımla karşılaştı.
TBMM Başkanhğı'nın,
25-28 Eylül tarihleri
arasında Helsinki'de
yapılacak "Kadın
KonferansTna siyasi
partilerin birer kadın üye
görevlendirmesi
yönündeki karanna
RP'liler, "Bu karanlan
bizim haberimiz yok.
Kadmlan bir erkek de
temsil edebilir" diyerek
tepkı gösterdiler.
TBMM'de kadın
milletvekili bulunmayan
tek siyasi parti grubu
olan RP, kadınlara ilişkin
uluslararası toplantılarda
temsil olanağı bulamıyor.
RP'liler, kadın
konferanslannda,
erkekJerin de kadınlan
temsil edeceğini
savunurken, TBMM
Başkanlığı, bu tür
çağnlarda RP'yı devre
dışı bırakıyor. Bu konuda
son örnek, Helsinki'de
yapılacak Kadın
Konferansf nda yaşandı.
'Çoğulculuk ÖDP'yi zenginleştirdi'
ÖDP Istanbul îl Kongresi'nde îl Başkanı Mehmet Atay üzerinde uzlaşılırken yönetim
kurulu üyeliklerinde gruplann eşit temsili için benimsenen formül yaşama geçiriliyor
tstanbul
Haber Servisi
- Özgürlük ve
Dayaruşma
Partisi'nin
(ÖDP) önceki gün başlayan ts-
tanbul II Kongresi, bugün Zey-
tinburnu Spor Salonu'nda sona
erecek. Parti tabanının tümünün
iradesinin yönetime yansıtılma-
ya çalışıldığı ÖDP il kongresin-
de, İl Başkanı MehmetAtay üze-
rinde uzlaşma sağlandı.
Yönetim kadrolannın belir-
lenmesinde çoğulculuk ilkesinin
benimsendiği ÖDP'nin Istanbul
II Yönetim Kunılu'nda, beş ayn
grubun temsil edilebilmesi sağ-
lanacak.
Ozgûrifikçfl sol
Geniş Açı, Sosyalist Emek
lnisiyatifi, Birleşik Emek înisi-
yatifı, Kurtuluş Inisiyatifı ve Öz-
gürlükçü Sol Inisiyatif adlı grup-
lar. üzerinde uzlaşılan yönteme
göre 18 kişilik il yönetim kuru-
lu için kendi tercihleri olan 10
ya da 12 kişilik listelerini hazır-
layacaklar. Geri kalan 6 veya 8
kişiyi de diğer gruplann hazırla-
dığı isimlerden seçecekler. Alı-
nan bilgiye göre 253 kişilik il de-
legeleri de yine adı geçen grup-
lann hazırladığı 170 kişilik liste-
den seçilirken geri kalan 83 kişi
de diğer gruplann listelerindeki
isimlerle tamamlanacak. Böyle-
ce sayısal olarak çoğunlukta olan
gruplann, yönetimde de çoğun-
lukta olmasının ve diğer grupla-
nn aleyhine ağırlık kazanması-
nın önüne geçilmesi hedefleni-
yor. ÖDP Istanbul tl Başkanı
Mehmet Atay, bu yöntenıle par-
ti içinde çoğulculuğu yaşama ge-
çirdiklerini söyledi. Oy aynm ve
sayım işlemlerinin bilgisayarlı
optik okuyucularla yapılacağını
belirten Atay, bu yöntemin bir
siyasi parti tarafindan ilk kez uy-
gulandığını belirtti.
Partisinin Istanbul II Kongre-
si'nde konuşan ÖDP Genel Baş-
kanı Ufuk Uras, çeşitlilik içinde
solun birliğini, gruplar arası
olumlu rekabetin dinamiği ile
sağlamaya çalıştıklannı belirte-
rek Temel dinamik olarak birey
hukukuna dayalu halkın somut
sorunlanna somut yanıtjar üret-
meyihedefledik" dedi. ÖDP'nin
başlattığı, çoğulcu, çoksesli par-
ti projesinin kökleştiğini ifade e-
den Uras, dünyada da monolitik
lider sultasına dayalı tek bir sol
parti kalmadığını söyledi. Bu
yaklaşımı dünya solu açısından
da önemli gördüklerini kayde-
den Uras, "Her biıiik, aym za-
manda bir aynşma anlamına ge-
lir. Herkesin eşit olduğu, azınlığa
düşmediği bir yapı ÖDP'yi zen-
güüeştirmiştir
T
' diye konuştu.
DSP'li Eğitim Bakanı Uluğbay, sosyal demokrat bürokratı görevden aldı
DSP solcu kıyımını sürdürüyorŞANLIURFA (Cıımhuriyet)
-Milli Eğitim Bakanı
HikmetLluğbay,
"Atatürkçû"ürfa Milli
Eğitim Müdürü Reşat
Hervaa'dan sonra eski CHP'li belediye
meclisi üyesi olan Milli Eğitim Müdür
Yardımcısı Hüseyin Kıbç'ı da görevden
aldı. Urfa'daki görevden almalar "sofcu
kıyımı" olarak nitelendirildi.
ANASOL-D hükümetinde Milli Eğitim
Bakanlıgı'nın DSP'li Hikmet Uluğbay'm
sorumluluğuna verilmesiyle toplumda
başgösteren umut, Şanlıurfa'da hüsrana
dönüştü. Tarikatlann üs haline getirdiği
Milli Egİtim Müdürlüğü'ne Atatürkçü
kimliği ile tanınan Reşat Helvacı'yı
getirdikten 20 gün sonra "gerekçesiz"
görevden alarak yerine Bolu ilkoğretim
müfettişlerinden Halit .Vdzoğlu nu atayan
bakanlık, demokrat yapılı müdür
yardımcısı Hüseyin Kılıç'ı da bu
görevinden alarak Karaköprü îlköğretim
Okulu'na öğreönen olarak atadı.
Tepkiyte karşdandı
Urfa Milli Eğitim Müdürlüğü'nde
-tarikatçı" olduklan bîlinen Sabahattin
Sancar, Mehmet Gürbüzer ile Halil
Osmanoğlu gibi müdür yardımcısı ve
şube müdurleri dururken "sofcu"
Hüseyin Kılıç'm görevden almması
tepkiyîe karşüandı. Şanlıurfa'da özürlüler
için Eğitim ve Uygulama Okulu'nun
açılmasını sağlayan. öğretmenlerle
kurduğû iyi ilişkilerle dikkat çeken ve bir
dönem belediye meclisi üyeliği de
yapmış olan Hüseyin Kıhç'ın görevden
almmasını kınayan demokrat çevreler,
DSP'yi solcu kıyımı yaparak tarikatlann
ekmeğine yağ sürmekle suçladılar. Eski
Milli Eğitim Müdürü Öner Ergcnç'in
kurumda örgütlediği ve çoğunluğunu
tarikatcılann olusturduğu yöneticiler,
kentte 500'ü aşbn öğretmen ile yüzlerce
ilkokul öğrencismin türbanla derslere
girmesini sağlamakla gündeme
gelmişlerdi.
IRMIKI AYDIN ENGtN
(Perşembe günkü yazı bit-
memiş, "devamı yann "olmuş-
tu. Gel gör ki bir önceki günün
devamı niteliğindeki Tırmık,
benim bilgisayardan çıktı da
gazetenin bilgisayannda kay-
boldu. Arayıp bulduk ama ara-
dan biri boş iki gün geçti. İki
günden dolu olanı ise ÖDP Is-
tanbul İl Kongresi'ne aynldı.
Okuyucunun ferasetine sığı-
nıp, kaldığımızyerden pişkince
devam etmekten başka çare
yok.
İlk, lotocular fark etti. Artık
her loto kolonunda 10 bin lira
"sekizyılzammı" ödeniyor. Ra-
kıcılar, cigara tiryakileri zaten
zamma alışıklar.
O yüzden Tekel ürünlerine
gelen son zammın içindeki
"sekiz yıl farkı"mr\ farkında bi-
le olmadılar. Uluscak ve elbirli-
ği ile Refah'ın yükselişini önle-
mek, kadro kaynağını kurut-
mak ve laikliği güvenceye al-
mak için pamuk ellerimizi cebe
atıyoruz. Atmayanlara attınyo-
ruz.
Az buz değil, sekiz yıllık ke-
sintisiz eğitimin yıllık maliyeti
Her Üç Liranm îkisi...
400 trilyon lira. Devletin ola-
naklan bu kadar parayı eğiti-
me ayırmaya yetmiyor. Zaten
devletin memur maaşlarını
ödemeye bile güç yetiremedi-
ği aylar oluyor. Devletin parası
yok.
Peki devletin neden parası
yok?
Bir soru daha: Devletin ne
zaman parası olacak?
Son sorunun yanıtından
başlayalım: Devletin -bu gidiş-
le- hiç parası olmayacak.
Şimdi bir kez daha ilk soru:
Devletin neden parası yok?
Bu soruyu bu yalınlıkta As-
lan Başer Kafaoğlu'na sor-
dum. Aynı yalınlıkta yanıtladı:
- Bu devlet aldığı herüç lira-
lık verginin iki lirasını alacaklı-
lara faiz olarak ödemekteyse o
devletin parası olmaz. Bu böy-
le gittikçe o devletin ileride de
hiç parası olmaz.
Demek devlet borçlu. Hem
de gırtlağa kadar borçlu. Bu
kadar borçlandığına göre de-
mek devlet çok savurgan
(müsrif). Tutumlu olması, zo-
runlu olmayan harcamalan kıs-
ması gerek.
Aslan Başer Ağabeyim göz-
lüklerinin üstünden kötü kötü
baktı:
- Ne gibi?
Gazete okuyor, televizyon
dinliyoruz ya, başladık sayma-
ya:
- Şu Mercedes otomobil tut-
kusu örneğin. Lüks arabalan
kıssınlar.
- Kıstılar zaten. Baksana
Ecevit Kartal marka biraraba-
yı makam arabası yaptı.
- Yani iyi yaptı.
- Hayır, eğer bizimle dalga
geçmiyorsa kendinikandınyor.
- Nasıl yani?
Başladı anlatmaya:
- Bak, bugün bankalarbiryıl-
lık mevduata, yani yurttaşlann
tasamıflanna yüzde 80 faiz ve-
riyor. Gün geliyor faiz artıyor
yüzde 110 'a kadar filan çıkıyor.
Bankalar bizlerden topladıkla-
n bu paralan ne yapıyorlar?
- Banka ne yapar, küçük ya
da büyük tasarruflardan topla-
dıklannı sanayiciyeyatınm kre-
disi, tüccara ihracatya da itha-
lat kredisi olarak verir. Aradaki
küçük farktan da banka kaza-
nır.
Tınmadı bile. Güldü üstelik:
- Osenin dediğin ekonomiel
kitaplannda yazıyor. Bizde
bankalar yüzde 80, bilemedin
yüzde lOOfaizle topladıklan ta-
sarruflaha devlete yüzde 120
hattayüzde 140 faizle borç ve-
riyor. Devlet aldığı borçla (gü-
ya) işlerini döndürüyor. Topla-
dığı verginin herüç lirasının iki-
sini borcunu ödemek üzere
bankalara veriyor. Yetmiyor,
bankalardan yeniden borç alı-
yor. Saadetzinciri böyle sürüp
gidiyor.
- Peki Güneydoğu 'daki şu
kiıii savaş için yapılan harca-
malar...
- Savaş kirli, doğru. Silahlı
silahsız, asker sivil yurttaşlan-
mız ölüyor. Çokyazık. Ama sa-
vaş için harcanan para, tefeci
bankalara aktanlan paranın sa-
dece üçte biri. Hükümet ban-
kalara aktardığı kaynaklan bir
puan düşürse 60 trilyon lira ka-
zanır. On puanlık bir indirim-
den 400 trilyon elde edilir ve
bu sekiz yıllık kesintisiz eğiti-
min bir yıllık giderini karşılar.
Devlet, kazançlarını vergilen-
diremediği büyük şirketlere,
bankalara kucak dolusu para
aktarmaya devam ettiği süre-
ce bu kanama durmaz. Yurt-
taş, yüzde 80 faizle bankalara
yatırdığı paralannı, aynı banka-
lannyüzde 140'lara varan faiz-
le devlete borç venp akıl almaz
kâhar elde ettiğini fark etmez;
üstelik bir avuç vurguncunun
yüksek yaşam düzeyine bakıp
kalkmdık sanır...
•••
Şu Aslan Başer Kafaoğlu'yla
ne zaman sohbet etsem içimi
(kapkara) bir sıkıntı basar. Ta-
aa, onu tanıdığım 1971 yılın-
dan beri bu böyle.
Bir daha onunla konuşma-
yacağım...
POLİTtKA GU1NLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Acı Aşk...
Sonbahar şafağında uzanıyor ellerin gölge
yığjnlarının üzerine...
Ölü suların durgun yüzünde bir sevda sona
eriyor kimseler farkına varmadan...
Oysa o milyonlarca istiridye avcısı gibi süt-
beyaz bir sevdanın diplerinden bulup çıkarmış-
tı onu...
Ayrılıklar bilmiş, acılar yaşamıştı...
Ama hüznün akşamında bitmişti her şey...
Kötü geçen bir güzü ve umutsuz bir aşkı an-
latan, rüzgârla savrulan kâğrt parçalanna yazıl-
mış bildiriler gibiydi o son mektup...
Şöyle demişti:
"Sen bu şiiri okurken belki ben bir başka şe-
hirde ölürüm..."
Son telefon konuşmasında şöyle seslenmişti:
"Sen biraçmazın içindesin..."
Sonbahar, aynlıklar mevsimiydi...
O gece Behçet Aysan'ın dizelerinde aradı
sevdayı, Henri De Regnier ve Arthur Rimba-
ud'yla buluştu deniz kıyısında...
Martılarla konuştu, sarhoş gemicilerle kafa-
yı çekti...
Âhşap evlerin balkonlanndan kadınlar ba-
kıyorduona...
Hiç aldırış etmedi, yürüyüp geçti o dar sokak-
lardan...
Avazı çıktığı kadar bağırdı:
"Sevdiysek böyle büyük
Böyle hüzünlü böyle sevinçli
Senin gözlerini sevdik."
Kimse duymuyordu onu...
İçinde sıkıntı giderek büyüyor, bedeni alev atev
yanan mavi gözlü bir kadının çocuksu yüzün-
den güç almaya çalışıyordu...
Hiç duymadığı bir sesle irkildi...
Odanın içindeki gölgeler çoğalmaya başla-
dı...
Ses giderek yükseliyordu:
"çıkann rüzgânn kelepçesini
size soracak yıldızlar
dağlar koşacak denize doğru
günler ise özgürlüğe doğru
çıkarın rüzgânn kelepçesini."
Bir aşk bitmiş, yenisi başlamıştı...
Siyah gözlü kadının yerini şimdi mavi gözlü
kadın almıştı...
Ama o, kulaklarını sağır eden sesten irkiliyor-
du:
"Çıkann sözün ağzından kilidi
size soracak sonrageleceğiniz
evlere giden kanlı giysilerie
baharda açan kardeşim gelincik
çıkann sözün ağzından kilidi."
Gölgeler hınzırca gülümsüyordu silahlarını
doğrultarak...
Gökyüzünün uçsuz bucaksız denizi durulmuş-
tu?
Güllere değecek miydi kuşların kanadı? Zincir-
lerimizle, yaralarımızla ırmaklar geçilecek fırtına-
terdinecek miydi? f -
O gece hep bunları düşündü...'
:
" '
A
'
M
'-J
••• " " ' "'
Unutulmuş bir akşamdı, solmuş çiçekler ara-
sında siyah bir su yürürdü. Gülümserdi bize ha-
yat ince tüller arasında...
Yitik adreslere mi benzerdi ölüm, yanık otlar gi-
bi? Bir kaçış sence avuntunun görünmeyen yü-
zü müydü hiç haber vermeden?..
Bak, bir sonbahar şafağı bu, ardından masma-
vi pazar günü...
Artık yıldızlar da çekilmiş yuvalarına, kırlangıç-
lar kanat çırpmıyor havada, o adam konuşmu-
yor deniz kıyısında martılarla...
Onun başının üzerinde mazgallarda nöbet-
çilerin ayak sesleri yok...
Gölgesinde gölgelenmiş güneşin, umudun öl-
dürülüşünü de seyretmiyor artık...
Haydi ses ver, sulann yelesini bırak aksın,
söz ver!
Gölgeler hınzırca gülümsemesin, bakmasın
ahşap evlerin balkonlanndan kadınlar...
Bırak haykırsın, bir sabah ağaçlara, kuşlara
seslensin:
"Acılara batmamış bir aşk söyle bana
Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle
Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama
Inan ki senden artık değil yurt sevgisi de
Bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlanna
Mutlu aşk yok ki dünyada
Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa"
•••
Bu bir sonbahar hüznü, bu bir sevda arayı-
şı...
Masmavi gözlü kadının alev alev yanan bede-
ninde çocuksu bir çırpınışın resmi belki...
Sütbeyaz bir sevdanın derinliklerinden yaka-
lanan kadın yok artık...
Geriye kalan birkaç damla gözyaşı. birfotoğ-
raf, kitaplar olacak....
Yıldızsız bir gecede eski bir gramofondan ad-
sız kentlerin şarkıları yükselecek...
O şarkının adı 'Dönmeyecek olan şarkı' olarak
uzun yıllar yazılı kalacak...
"Ne kadar acı varsa bırakacağım
söylenmemiş sözlerle yalan aşklan
paslı zinciheri, mahpus türkülerini
kara bir sis gibi çöken umutsuzluğu
bir gün çekip gideceğim ben bu şehirden"
E. Posta: Hikmet.CetinkayaCa raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
DİNOZOR
KESİNTİSİZ
ZORUNLU MİZAH