Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 1997 PAZAR
12 KÜLTtfR
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
Caz sanatına yaldaşırkeıı...Uğraşı yazı yazmak olan bır ınsanın.
1997 \ılında "BenHomeros'u,Swift'i,
Poe'yu okumam abi; Evliya Çelebi ile,
Rabelais ile, Sterne ileoyaianamam ar-
tk. Bunlar bitmiş, gitmiş. devirlerini ta-
mamlamış işler. Modern bile devrini ta-
mamladı, postmodern bile bitmek üze-
re_." gibı şeyler söyleyeceğini düşüne-
bilır mıyiz? Elbette mümkün değildir
bu. Yazm tarihinin en eğlenceli on ro-
manından ikisini kaleme alrruş James
Joyce'u okumadan olmaz. Öte yandan
okumayı. "gerçekten" seven yazarlar
için Joyce düzeyindeki yazarlann sayı-
sı yüz yirmi kadardır. Yazar başına or-
talama üç yapıt düşse. kafadan üç yüz
altmış kitap okumak gerekiyor önce.
Buysa başlıbaşına bir ıştir. Haftada bir
kitap okusak, üç yüz altmış kitap için
360 hafta "harcamaımz" gerekecektir.
Bu sayının ıçınde inceleme, deneme ve
eleştiri yapıtlan yoktur henüz!
Yazını bir tarafa bırakırsak diğer sa-
natlarla baş başa kalıyoruz. Örneğin
heykel sanatı. Felsefeye bence en yakın
duran bu sanat dalı ülkemizde hep
anıtabide ile kanştınlmıştır ya dabazı
öğretilerin manifestolanyla. Büyük bir
düşünce yoğunluğu ve berraklığı gerek-
tirir oysa heykel sanatı. Birçok yaşam-
sal olgunun bileşimidir, ama genellikle
öyle algılanmaz bizim memlekette. Da-
ha çok sanatçı ile belediye arasında bır
pazarlık alanı gibidir.
Son on yılda kentli (kentlerde yaşa-
yan demek istiyorum) hemen herkes ta-
rafından sevilen, benimsenen, üstünde
yazılıp çizilen yeni bir sanat daha eklen-
di listemize: Caz.
Zeki Müren, Ajda Pekkan,Gönül Ya-
zar gibı "sanatçılar"ın sanatıyla yeti-
şen iki kuşağın arasında miniminnacık
bir azınlık, yıllardır emek \ eriyordu bu
müziğe. Gerçekten tutkulu bır azınlık.
Bir avuç kahraman ınsan. Sonra caz
usul usul moda olmayabaşladı. Moda-
nın başladığı yıllardaysa çoğunluk baş-
ka ha\ adaydı. Sezen Aksu, Carmına Bu-
rana'yı "okuyordu" örneğin. İbrahim
Tatiıses'in Luciano Pavarotti'den daha
büyük bır ses olduğu söyleniyordu. Er-
r
.^^tfİKâgl ^^»
• Cazın atardaman olan 'standard'lardan uzak duruyor yeni caz
ustalanmız. Duke Ellington, Monk, Mingus gibi sıkı ve önemli
bestecilerin yapıtlanna eğileni yok gibi. Cole Porter, Rodgers ve
Hart, Gershwin çalan da yok plaklarda. Bill Evans'ı sevdiğini ya da
anladığını söyleyen bir caz müzisyeninin çok iyi bilmesi gereken
bir avuç isim vardır. Bu isimlerin her biri başlı
başına birer deryadır.
tuğrul Özkök, Hürriyet'teki bir yazısın-
da ıVlüslüm Gürses'in müziğini muhte-
şem sıfatıyla süslüyor, bu ademoğlunun
müzığini "oratoryo" olarak niteliyor-
du. Bense Melih Gürel'den Seİçuk
Sun'a. Emin Fındıkoğiu'ndan ErolPek-
can'a, Nejat Cendeli'den Neşet Ru-
acan'a kadar uzanan bu büyük müzis-
yenlerin kısa listesini kuruyordum ak-
lımda. Bu caz kahramanlannın sonun-
cusu Tuna OteneJ'dir. Tuna, Türkiyeli
caz takımı içinde; festivaller, caz barlar,
ed'ler filan ortaya çıkmadan önce bu
müziğe yüreğiyle ve akJıyla sürekli tu-
tunmuş son isimdir. Öyle ya. yetmişli
yıllarda Türkiye'de caz çalan insanlann
sayısı otuzu geçmezdi.
Seksenli yıllardaysa caz artık popü-
ler bir sanat. Festivalleri, barlan, cd'le-
ri, dergileri var. Sanat sayfalannda yeri
var. Dinleyicisi ve seyircisi artıyor gün
geçrıkçe. Herbie Hancock, Chick Co-
rea, Jan Garbarek, VVynton Marsalis,
Keith Jarret, Pat Metheny konuşuluyor.
Miles Davis, Elvin Jones, Coltmne artık
"baba" olarak arulıyor yazılarda. BiH
Evans'ın da büyük bir piyanist olarak
adı geçiyor artık. Tabii bu arada caz ile
pek ilgisi ve ilişkisi olmayan bir sürü
isim de giriyor caz listelerine. Bizim
cazcılanmız da caz çalmakla yetinme-
yip fikirlerini beyan ediyorlar, yazıyor-
lar, anlatıyorlar ve izah ediyorlar bize
cazm ne menem bir müzik olduğunu.
Caz artık canlı ve kanlı bir konumda.
Beni düşündüren bir küçük ayrtntı var
bu konuda. Cazcılanmızın piyasaya sü-
rülen plaklanna bakarsak. hepsinin ic-
racı yeteneklerinin yanı sıra, aynı za-
manda birer büyük besteci olduklannı
görüyoruz. Cazın atardaman olan
"standard"lardan uzak duruyor yeni
caz ustalanmız. Hemen hepsi kendi öz-
gün kompozisyonlannı çalıyorlar. Du-
ke Effingtoo, Monk, Mingus gibi sıkı ve
önemli bestecilerin yapıtlanna eğileni
yok gibi. Cole Porter, Rodgers ve Hart,
Gershnvin çalan da yok plaklarda. Ör-
neğin Laura, SteUa by Stariight, Round
Midıüght, Stardust, I Cover the VVaterf-
ront gibi büyük ve zamansız besteleri
onlann çalgılanndan dinleyemiyoruz
plaklarda. Bill Evans'ı sevdiğini ya da
anladığını söyleyen bir caz müzisyeni-
nin çok iyi bilmesi gereken bir avuç
isim vardır. Lennie Tristano'yu bilme-
den olmaz örneğin. Wristano'ya baka-
caksanız, o zaman da Earl "Fatha" Hi-
nes ile Teddy Wilson'u öğreneceksiniz
demektir. Hepsinin kaynağına eğilmek
gerekirse bu sefer de Bilh1
Kyle'ı bulup
dinleyeceksiniz. Bu isimlerin her biri
başlı başına birer deryadır. Uzun sözün
kısası, her sanat gibi caz da bir emek ge-
rektirir, durup dururken Bill Evans'ı
sevmek yeterli olmayabilir.
tmer Demirer'den Kerem Gûrsev'e
birçok iyi caz müzisyeni çıktı son yıl-
larda. Türkiye'de caz müziğinin yavaş
yavaş rayına oturacağı belli oluyor. Bir
de Paul Gonsarves, Johnny Griffin,
Lucky Thompson, Coleman Hawkins
gibi çok beste yapmayan saksofon us-
talannın Red Garland, Hank Jones,
Tomıny Flanagan gibi çok beste yapma-
yan pıyano ustalannın isimlen ortalık-
ta daha fazla geçmeye başlarsa sonınun
büyük kısmı çözülmüş olacak.
Joffrey Bale, önümüzdeki sezon Mehmet Sander'in 'Inner Space' adlı yapıtını sahneleyecek
Alışılmışın ötesiııcle bir dans!
NURDAN CfHANŞÜMÜL
9-27 Eylül tarihleri arasında dü-
zenlenen Yapı Kredi Sanat Festi-
vali '97 kapsamında Türkıye'ye
gelen Joffre> Bale, ilk kez 1993 yı-
lında prömiveri yapılan. rock yıl-
dızı Prince'in müziği üzerine ku-
rulu "Bülboards" isimli rock ba-
leyi lstanbul'dan sonra 17 Eylül
çarsamba günü Efes Antik Tiyat-
ro'da saat 21.00'de yineleyecek.
Sanat yönetmenliğini Gerald
Arpino"nun yaptığı Joffrey Ba-
le'nin dört farklı bölümden olu-
şan "Billboards" isimli gösterisı-
nin koreografısi Laura Dean.
Charles Moulton, Peter Pucci ve
Margo Sappington'a aıt. "BüTbo-
ards" tasanmlan ise HerbertMig-
doll'a ait.
Gerald Arpino ile topluluk ve
gösteri üzenne bir söyleşi gerçek-
leştirdik. Jofrre> Bale'yi 1956 yı-
lında RobertJoffrey ile birlikte ku-
ran Gerald Arpino, sekiz yıl top-
luluğun başdansçısı olarak çalıştı.
Bu dönemın en yüksek perfor-
mansı ise Robert Joffrey'in sah-
neye koyduğu "Gamelan". Arpi-
no, lopluluğun sahıp olduğu reper-
tuvann üçte birinin koreografısıni,
son olarak da George Balanchi-
ne'in kayıp danslanndan birini
gündeme getirdi. Joffrey Bale'mn
yanı sıra başka topluluklarla da ça-
lışan Arpino, aynca Broadway
müzikalleri ile televizyon dizile-
rinde koreografiler ve zaman za-
man da yönetmenlik yaptı. Çalış-
malarının karşılığını birçok ödül-
le alan Arpino, aynı zamanda genç
sanatçılara ve koreograflara büyük
şanslar tanıyor.
Dans etmeye karar verdiği dö-
nemde ailesinin buna karşı çıktı-
ğını söyleyen Arpino bu isteğin-
den vazgeçmeyerek, Man Ann
Joffre> Bale, İstanbul'da bu akşamki son gösteriden sonra çarsamba günü Efes Antik Tiyatro'da.
VVells'ten dans dersleri almaya
başlamış.
Arpmo, iyi bir dans tarihçisi ve
müzisyen olarak Amerika'da
önemli bir yere sahip olan VVells'in
öğrencisi olduğu için çok şanslı
görüyor kendisini: "\\ells, etnik
öğeleri dansın içinde çok ryi birfcş-
tiren bir dansçn dı. Birçok öğeyi
bir araya getirerek mükemmel
kompozisyonlar oluşruruyordu.
Bana yalnızca dans etmeyi değfl
aynı zamanda dans tarihini de oğ-
retti." Aynca Tudor, Balanchine
gibi sanatçılardan etkilendiğini de
belirtiyor.
1956 yılmda ise Robert Joflrey
ile birlikte Joffrey Bale'yi kurdu.
6 kişilik bir grup olarak dans dün-
yasına atılan Joffrey Balle, kurul-
duğunda gezici bir topluluktu.
"Joffrey Bale'nin kurulması bir
düşün gerçeldeşmesiydi" diyen
.\rpıno şunlan anlatıyor: "Hepi-
mizçokgençtik vedansetmeyiçok
seviyorduk. Buise soyunduğıimuz-
da niçbir şeyimiz yoktu, yalnızca
düşlerimiz vardı. Yetenek. disiplin
\t dans sevgisiJoflre> Bale'nin bu-
günlere gelmesinde etkili oldu."
Klasik ve çağdaş dans
Içlenndeki yenilikçi dans isteği,
dans dünyasına getirdiği Ameri-
kan yaklaşvmı, sahnelediği göste-
rilerdeki performansı ile Ameri-
ka'nın ve dünyanın sayılı dans top-
luluklan arasında yerini alan Joff-
rey Bale, Amerika'nm bütün eya-
letlerinde ve dünyanın çeşitli ülke-
lerinde başanlı çalışmalan ile
"Amerikan klasiğT olarak tanım-
lanıyor. Topluluğun Mozart'tan
VTvakü'ye, Prince'e kadar uzanan
genış repertuvan ise "2O.yûz>ilın
en basanlı repertuvan" sayılıyor.
FrederkAshton,George Balanchi-
ne, Leonide Massine. Bronislava
Nijinska, Vaslav Nijinsky. Jerome
Robins ve .\ntony Tüdor'un ya-
pıtlannı yeniden canlandıran JofT-
rey Bale, aynca John Cranko.W&-
liam Fors)the. Jiri Kyiian ve Glen
leHey'in de çalışmalannın en kay-
da değer örneklerini sahneledi.
Topluluk aynı zamanda ünlü Rus
balesi Diaghflev'in kayıp dansla-
nndan "Parade", u
La Sacre Du
PrintEmps", "The Three Corne-
red Hafi yeniden ortaya çıkardı.
Kurulduğundan bu yana Joffrey
bale ile çalışan Arpino, başka top-
luluklardan yöneticiMk teklifi gel-
se de aynlmayı hiç düşünmediği-
ni ve bundan sonra aynlmayacağı-
nı söylüyor.
• Jofifrey Bale'nin sanat
yönetmeni Gerald Arpino,
Mehmet Sander'in 21.
yüzyılın en ilginç ve en
başanlı genç
koreograflanndan biri
olduğunu belirterek,
"Böyle bir yetenekle gurur
duymalısınız" diyor.
Arpino, topluluğun bu denli ba-
şanlı olmasınm nedenlerini ise
şöyle sıralıyor: "Klasik bir toplu-
hıkolmamızarağmen klasikdans-
la çağdaş dansı birteştirrv oruz. Ay-
nca birçok genç ve yaradcı beyin-
leçahşıyomz. Amacımız. Ideviciye
ahşılmışın ötesinde bir dans göste-
risisunmak."
Eleştirmenlerin, "Oluşturduğu
bedensel merkezii modern hareke-
ti klasik baleyle birleştirmeyi başa-
ran ve bu sayede baleye farklı bir
yaklaşun katan bir sanatçı'' olarak
tanımladığı Arpino kendini şöyle
anlatıyor: "GenişbirdüşünceaU-
nını olduğu na inanıyorum, öğren-
ciKk ydlanmdan bu yana yenflik-
lerehiçbirzaman kapaholmadım,
dünyaya karşı kaü kurallanm of-
madL." Farklı yerler görmenin,
farklı kültürler tanımanın kendısi
CSO'nun açılış konseri 8 yıllık eğitim için
ANKARA (AA) - Cumhuriyet
tarihinin en eski sanat kurumlanndan
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
(CSO), yeni sezonu anlamlı
konserlerle açıyor. CSO, sezonun ilk
konserlerini, Atatürk Spor
Salonu'nda, tüm gelirini
bagışlayacağı 8 yıllık kesintisiz temel
eğitim için verecek.
İİd gün boyunca Ankaralı
sanatseverlere açılış konserleriyle
müzik ziyafeti verecek olan
orkestraya. Türkiye'yi dünyada
başanyla temsil eden sihirli
parmaklar eşlik edecek. Piyanist Fazıl
Say'm solist olarak karılacagi
konserde, orkestrayı şef Gürer Aykal
yönetecek. Geçen aylarda ilginç bir
mekânda, taş ocaklannda mavinin
dansım yaşatan Gershwin'in ünlü
"Rhapsody in Blue" adlı yapıtı,
Çay kovski'nın ünlü "Fındıkkıran''
uvertüründen çeşitli bölümler,
Suppe'nin "Hafîf Süvari üvertûrû"
ve Liszt'in "Macar Danslan" bu
anlamlı konsere renk katacak.
CSO Müdürü Mehmet Erten, açılış
konseriyle 8 yıllık kesintisiz temel
eğitime destek vermekten gurur
duydukiannı belirtti. Konserin tüm
gelirini katkı payı olarak
bağışlayacaklannı anlatan Erten,
sanatseverlerin de konsere ilgi
göstereceğine inandıklaııru kaydetti.
Erten, tüm Ankaralı
sanatseverieri 8 yıllık kesintisiz temel
eğitime destek için açılış konserlerine
davetetti.
Atatürk Spor Salonu'nun iki gün
boyunca dolmasmdan onur
duyacaklannı ifade eden Erten,
konser için özellikle bu yeri
seçöklerini belirtti
Bunun CSO Salonu'nda verikcek on
konsere bedel olduğunu vurgulayan
Erten. müzikseverlerin de böylelikle 8
yıllık kesintisiz eğitim seferberligine
müzik dinleyerek destek vereceklerini
söyledi.
Konserde protokol sıralannı
kaldırarak vatandaşın daha yüksek
katılımla gelmesini sağlayacaklannı
ifade eden Mehmet Erten, konsere
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve
Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın da
davetli olduğunu bildirdi.
için çok önemli olduğuna değini-
yor: "Farklı düşünme tarzlan, ye-
ni alanlar, yeni yaraocıiıklar görü-
>t>r, sJzindışınızdaki insanlann na-
sü yaşadığını öğrenryorsunuz. Bun-
lar bir şekilde dansa da yansryor.
Örneğin. Myana'da. gösterOerimi-
zi sunduğumuz dönemde bir bara
gittik. Burada bütün insanlar, genç
kaduüaria yaşh erkekler, babalar-
la ktdan, kardeşler eDerini kakn-
rarak bep birtikte dans ediyorlar-
dL Bu görüntü beni çok etkUedL
Ulkeme geri döndükten biryılson-
ra ise Vîyana motifleri taşıyan. VI-
vanadansmıyansrtan'Kettentanz'
isimli yapıan koreografisini yap-
um. tstanbul'da bulunduğum süre
içinde de buradaki yaşamı ve in-
sanlan gözJeyeceğim " diyor.
İlk çahşmalan sahnelemek
Joffrey Bale, klasik sanatçılann
yanı sıra aralannda Tw>1a Tharp,
Ahin Afley. Laura Dean. Randy
Duncan. Peter Pucci ve Anna So-
koiow gibi birçok ünlü koreogra-
fin da ilk çalışmalannı sahneledi.
Amerikalı genç koreograflann ye-
tişmesinde büyük katkılan olan
Gerald Arpino; önümüzdeki dö-
nem bir Tüirk koreografi, Mehmet
Sander'in "Inner Space" isimli
çalışmasını sahneleyecek. Meh-
met Sander'le ilk kez Londra'da
karşılaştıklannı ve Sander'in ça-
lışmalanndan çok etkilendiğini
anlatan Arpino, Mehmet San-
der'in 21. yüzyılın en ilginç ve en
başanlı genç koreograflanndan bi-
ri olduğunu söylüyor. Sander'in
yarancı bir koreograf olduğu gö-
rüşünde ve sahneyi kullanma tar-
zı, düşünme biçimi ve malzeme-
leri kullanma konusunda çok ye-
tenekli buluyor. Dünyaca ünlüko-
reograf Mehmet Sander için
"Türkterböylebiryetenekle gurur
duvTnah" diyor.
Arpino seçtiği genç koreograf-
lann hepsinin başanlı olacağma
inancında: "Bu tipla küçük bir ga-
lerkfc yıDarca köhnebir köşededu-
ran bir tabionun günün birindede-
ğeri anlaşılarak dünyanın en bü-
yük müzelerinde sergilenmesi gi-
bl"
Başanlı bir dansçının dısiplınli
bir şekilde çalışması gerektiğini
ve iyi öğretmene gereksinimi ol-
duğunu vurguluyor.
Joffrey Bale önümüzdeki sezon
Mehmet Sander'in "Inner Space",
KurtJours'un "GreenTabte", Ar-
pino'nun "VTva Vlvaldi'', Peter
Pucci'nin "Moon of Falling Le-
aws", Gerald Arpino'nun "Round
ofAngefe", Pflohu'nun "Untitfcd"
isimli çalışmalannı sahneleyecek.
Philippe Noiret
sahneye geri dönüyor
• Philippe Noiret,
Pans'te Pone-Samt
Martin Tiyatrosu'nda
sahnelenecek bir oyunla
1960 yılmda bıraktığı
riyatro sahnelerine geri
dönüyor. Noiret,
Bertrand Blier'in yazdığı
ve solcu bir adamın
hayatı sorgulamasıru
anlattığıa
LeCoto
Lettes"de ro1 alıyor.
• Sydney Pollack
ve ltalyan sinema
sanatçısı Gina
LoOobrigida 24. Felmish
Uluslararası Film
Festivali'nin onur
konugu. 7-18 ekim
tarihleri arasında
düzenlenecek olan Film
festivalınde Amerikalı
yönetmen Pollack'ın
"OutofAfrica"ve
"TheyShootHorses,
Don'tThe\?"ısımh
fılmlen gösterilecek.
• Roy Schneider
1970 yılmda "Jaws"
filminde oynayan sanatçı
geçen cuma günü sinema
alanındaki
çalışmalanndan dolayı
"Piper-Heidsieck
Ödülü"nü aldı. Her yıl
Amenka'da venlen bu
ödül, sinema yaşamı
boyunca oynadığı ya da
çektiğı fılmlerde büyük
riskler alan sanatçılara
venliyor. Bu ödülü daha
önce Jodie Foster. Al
Pacinove Susan
Sarandon almıştı.
Schneider' ın son filmi
"TheMythof
Fingerprints" ise 23.
Amerika Film
Festivali'nin yanşma
filmlen kategorisinde.
• James Levine
Münih Filannoni
Orkestrası"nın yeni şefi.
Orkestranın uzun süre
şefliğini üstlenen Sergio
Cetibache'nin
ölümünden sonra yenne.
NewYork Metropolitan
Orkestrası'nın şefliğini
yapan .Amerikalı şef
Levine geçecek.
Yetkililer, Levine ile
yaptıklan görüşmelerde
olumlu sonuç aldıklannı
söyleseler de kesin karar
ekim ya da kasım ayında
belli olacak.
• Sviatoslav
RİCİTter'ı anmak için
geçen salı gecesi bır
anma konseri
düzenlendi. Rusya'nın
önde gelen müzisyenleri
ve sanatçının
hayranlannın katıldıgı
gecede, mezzo-soprano
Irina Arklopava. çello
sanatçısı Natalia Natalia
Gutmann \e keman
sanatçısı Yuri Bashmet
şef Yevgeny Kolobov
eşüğinde Çaykovski'nın
yapıtlannı seslendirdiler.
1 Ağustos'ta yaşamını
yitiren ünlü Rus piyanisti
anmak için bir araya
gelenler, sanatçının
anısına saygı için
sahneye çiçek bıraktılar.
• Mikhail
Barışnikov, i9E>iüi5
Ekim tariplen arasında
Fransa'da düzenlenen
"Noue^au Festival
International de Danse de
Paris" festıvaline
katılacak. Festivalde
aynca Kralıyet
Balesi'nin başdansçısı
Sylvie GuiDem, Ballet
National de Nancy et de
Lorraine ve Les Ballets
de Monte Carlo
topluluklan da katılıyor.
Avrupa'nın en büyük
sergisi Titanik
Hamburg'da açıldı. Sergi,
1985 yılından bu yana
geminin tayfası, gemi
parçalan ile ilgili elde
edilen 600 fotoğraftan
oluşuyor. Sergi 9 Kastm'a
dek görülebilecek.
• David Lynch in
"Lost Highway",
Michae! Haneke'nin
"Funny Games", Pal
Sletaune'nin "Junk
Mail" isimli fılmleri
Saraybosna Film
Festivali'nde gösterilen
filmler arasında.
Festivalde aynca Damjan
Kozole'nin "Stereotype"
isimli filminin dünya
prömiyeri
gerçekleştirildi.
• John Lee Hooker,
Mıck Fleetvvood ve Ben
Harper"ın da yıldızlan
Holly^vood Walk of
Fame'de. 11 Eylül'de
gerçekleşen törende
Hooker, aynı zamanda
müzik dünyasındaki 50.
yılını da kutladı.
• Ouentin
Tarantino, yeni fılmi
"Jackie Brown"un
çekımlennı bıtirdi. Bır
gangster komedı olan
fılmde Robert DeNiro,
Bridged Fonda, Michael
Keaton, Pam Grier rol
alıyor.
• Tom Selleck ile
Kevin Kline'ın
u
in
.\nd Out" isimli filmde
uzun uzun dudak dudağa
öpüşmeleri
Hollyvvood'da olay oldu.
Bugüne dek sert erkek
tiplemeleriyle ekranlarda
yer alan Tom Selleck
konuyla ilgili yaptığı
açıklamada, insanlann
şaşırmasma şaşırdığını
belirterek eşcinsellerin
de beyazperdede yeri
olduğunu belirtti.
• Elton John un
Lady Diana'nın cenaze
törenınde söylediğı
u
CaiMDeinTheWTnd"
isimli parçayla birlikte
şansı açıldı. CD olarak
piyasaya sürülen
"CandleinTheWind"de
John. heyecandan sesi
titrediği için cenaze
törenindeki kaydı
kullanmamış. Aynca,
.Amerika'daki tumesinin
ilk konsenndekı 14 bin
biletin tümünü satan
John'un diğer konser
biletleri de tükenmek
üzere.
• Cerard
Depardieu.K
Unpont
entre deux rives" adlı
fılmin hem yönetmeni,
hem yapımcısı hem de
başrol oyuncusu. Alain
Leblanc'ın duygusal
romanından
beyazperdeye aktanlan
filmde aynca Carole
Bouquet rol alıyor.
Depardıeu, bundan 13 yıl
önce "Tartuffe" isimli
filmi yönetmişti.
• Placido
DOmİngO. Sarah
Brightman, Riccardo
Cocciante, Heunut Lotti,
21 aralıkta düzenlenecek
olan "Christmas in
VTenııa-Viyana'da Noel"
konserinde bır araya
geliyor. Sanatçılar, şef
Steven Mercurio'nun
yöneteceği Viyana
Senfoni Orkestrası
eşliğinde konser verecek.
Sanatçılann gösterisi 50
ülkede televizyondan
izlenebilecek.
• Pierce Brosnan,
Roger Spottiswoods'un
yönettiğı "Tomorrow
Never Dies" isimli filmde
MicheleYeoh'la birlikte
oyunuyor. Film. en yeni
007 filmi, "Casino
Royale"ve''NeverSay
Never" isimli filmler
sayılmazsa, 18. Bond
filmi. James Bond, bu
kez dünya savaşı çıkanp
izlenirlık oranmı
arttırmak isteyen
medya patronlanyla
savaşıyor.