27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLUL1997 PAZAR 10 HABERLEREV DEVAMI Istanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Izmır Manisa Aydın Denizli PB PB PB PB A A A A 25 27 25 25 30 30 32 30 Zonguldak PB 22 Antalya Sinop Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskişehır Konya Sıvas PB PB PB PB PB PB PB PB 23 24 24 25 24 27 24 22 33 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkârı Van A A A A A A PB PB 3b 33 31 32 29 28 24 23 PB 19 4L Yurdun kuzey ke- simleri parçalı bulutlu, öteki yer- ler az bulutlu ve H e l s i n k l açık geçecek. S t o c k h o l m Hava sıcaklığı bi- r3 r a — razartacak.Rüz- B g ^ m gar kuzey ve do- ğu yönlerden ha- fıf olarak esecek. Y 21 Milano Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire Y Y PB PB Y PB PB A 1/ 31 26 33 18 27 20- 31 Şam 33 0Açık Parçal. bulutlu Sısl k Çok bulutlu Yağmuriu aAAAAt Karlı Sulukar t Gck gurultulu G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK I Baştarafi 1. Sayfada Kimileri trilyonlarca kredileri iade etmiyor. Kimileri devlet yönetiminde oldukları sıralarda keselerini doldurdular. Örnek mi? Sonradan görmeve paraedinen had- dini bilmez TV sahibinin Diyarbakır Cumhuriyet Bürosu'nu basması gibi. Yurtdışında oteller, hanlar, villalar edindiler. Siyasal kadrolar "temiz siyasetçi" arayışına ne zaman yanıt verecek? Ciddiyetine inandığım bir siyaset adamı, geçen gün, bu konuda olabileceklere dair bilgı vermek- ten özenle kaçındı; ama. yüzündeki mimiklerte "ba- zı şeylerin olabileceğini" anlatmak istiyordu. Bu bile, umudumuzu kamçılıyor. Toplum ne hal- de, düşünebiliyor musunuz? "Temiz siyasetçi"ye ulaşmanın önündeki büyük engel, Şaibe Hanım'la kocası. Bireylerın Şaibe Hanım hakkındaki yargıları, artık eylemlerle sokak- lara taşınıyor. Yatındaki görkemli lüks yaşamından zaman ayı- rabildiğı günlerde ilçelerde, kasabalardaki gezin- tilerde yüzüne, "Bu kadını konuşturmayın" diye bağınyorlar. Vız geliyor! Halkı kör ve budala sanan bir mantığı var. Aklı sıra, halka "tertemiz siyasetçi" olduğunu kanıtla- yacak. Savundukça biraz daha batıyor. Önce gazeteci- ye kocasının "sürekli gayrimenkuller almak istedi- ğini" birgüzel itiraf ediyorve.. bir hayıflanma: "Keş- ke Özer'i frenlemeseydim" diyor. Pes! Kuşadası'ndaki çiftlik, neredeymiş biliyor mu- sunuz: Dağ başında! Karısı siyasete atılıp, hele beleşten başbakan oluncaadam neyapacağını şaşırmış. Gitmiş "dağ başında çiftlikalmış". Pardon koca almamış, borç verdiği "özel hizmetlisi" Suna Pelister alıvermiş! Sürsün mü rezalet? Aaa, bakmış ki; Suna Pelister. sevgili özel hiz- metlileri dağ başında oturacak. Kıyamamış. "Ol- maz" demişler karı koca ve dağın ta tepesindeki 90 bin 553 metrekarelik "birşeyi" alıvermişler. Oysa, Şaibe'nin frenlemesine karşın Özer'ciği- nin eliyle edindiği mallar, paralar, gün geçmiyor ki bir yayın organında yer almasın. Dilerseniz; bugün, "malı ortaya koymakiçin" ör- nek bir iki rakamla yetinelım. Hem de resmi mal varlığı beyanındaki rakamlarla: Ailenin ABD'deki gayrimenkullerinin değeri 1 mil- yon 303 bin 557 dolarrr! Taşınmaz bu malları al- mak için ABD'ye dolarların Şaibe'nin ekonomiden sorumlu Bakan iken nasıl transfer edildiği "tam bir esrar". Yasal dayanaklarla savunuya geçılse bile, eko- nomiden sorumlu olan bir Bakan'ın ABD'ye dolar transferi "siyasal etik" ile ne ölçüde bağdaşabilir? Yine kendi beyanlanna göre Yeniköy'deki yalı- dan Bilkent'teki binaya kadar gayrimenkullerinin değeri: 648.467 ABD Dolan! Aynı gayrimenkullere emlakçilerin saptadığı de- ğer: 21.100.000 ABD Dolan. Aradaki fark; 20.451.533 dolar. Aile böylece 20 milyon küsur "kadar", yalan demiyoruz, yanlış mal beyanında bulunuyor. ABD'deki varlıklarına emlakçilerin kestiği fiyat- la, beyan ettikleri rakam arasında 1 milyon 638.000 dolar farktan söz ediliyor. Bir saptama yapalım: TBMM'de kurulan -soruşturma da değil- kısıtlı olanaklı araştırma komisyonu aracılığıyla Şaibe Hanım. aklanmadı. TBMM'deki oylamayla Şaibe Hanım, hakkında- ki suçlamalann hesabını vereceği Yüce Divan'a gitmekten kurtuldu. O kadar! Sürekli söylüyor; "Bağımsızyargı önünde hesap vermeye hazınm" diye. Ama, şimdi TBMM'nin -siyasal yapılı- kararına sığınıp, kaçıyor yargıdan. Saymakla bitmez, sayfalara sığmaz Şaibe ile eşinin serveti. lyisi mi, izin verin; bir süre tatil yapayım. Dönünce "temiz siyasetçi" aramayı sürdürür ve Şaibe Hanım'ın serüvenlerine kaldığımız yerden devam ederiz. Bugünden itibaren... Bir süre için hoşça kalın! Hak arayan öğrencilere 414 yıl hapis ANKARA / İZMİR (Cumhuriyet) - Susur- luk davası sanıklannın tahliyesi, öğrencilere verilen hapis cezalannı yeniden gündeme ge- tirdi. "Cürüm işlemek üzere çete oluşturmak ve çeteye üye olmak"la suçlanan özel timciler tahliye edilirken Ankara ve Manisa'da öğren- cilere toplam 414 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Öğrencilerin yargılama süreci şöyle gelişti: Üniversite harçlannı protesto etmek amacıyla 1995 yılının sonbahannda başlayan eylemler zincirinde, öğrenciler topladıklan 350 bin im- zayı 20 Ekim 1995 'te kitlesel bir basın açıkla- ması yaparak, TBMM Başkanlığı'na teslim ettiler. Ankara ÜniveTSİteleri Öğrenci Koordi- nasyonu olarak çalışmalar gerçekleştiren öğ- renci grubu da bu eylemlerin içinde etkin ola- rak yer aldı. 5 Şubat 1996'da Milli Eğirim Bakanlığı'nın bahçesinde gerçekleştirilen basın açıklaması- nın ardından öğrenci temsilcilen dönemin Mil- li Eğitim Bakanı Turhan Tayan'la görüşerek sorunlannı anlattılar. Öğrenciler, harçlannı ödemedikleri gerekçesiyle üniversiteye kayıt yaptıramayan arkadaşlannın Daruştay"a yap- tıkian başvuru için yeniden Ankara'da buluş- tular. Kızılay'da 23 Mart 1996'da biraraya gelen öğrencilerin eylemi Ankara Ünıversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde olaylı bittı. Po- lisin göz yaşartıcı bomba eşliğinde düzenledi- ği operasyon sonucu 100'ü aşkın öğrenci ya- ralandı. 26'sı tutuklu olmak üzere 270 öğren- ci hakkında kamu malına zarar, izinsiz göste- n ve öğrenim özgürlüğünü engellemek suçla- masıyla dava açıldı. 24 Nisan 1996'da Istanbul'da yapılması planlanan kitlesel eylemin Ankara'daki hazır- lıklannı yürüten Ankara Üniversiteleri Öğren- ci Koordinasyonu'na yönelik 17-19 nisan ta- nhlerinde düzenlenen operasyonlar sonucu 35 öğrenci gözaltına alındı. Ankara Devlet Gü- venlik Mahkemesi, 15 günlük gözaltı süresi- nin ardından mahkemeye çıkanlan aralannda 7 tutuklunun da bulunduğu 18 öğrenci hakkın- da "örgüt üyesP suçlamasıyla dava açtı. 8 ay süren dava, 6 aralıkta sonuçlandı. Ankara 2 No'lu DGM, saruklardan EfifKah- yaoğlu, Deniz Kartal ve Nurdan Bayşahan'ı 3 yıl 9'ar ay, Mahmut Yümaz'ı 12 yıl 6 ay, Ab- met Aşgın Doğan, Bülent Karakaş, Ozgiir Tü- fekçive Metin Murat KalyoncugU'ı 18'er yıl hapis cezasına çarptırdı. 8 öğrencıye verilen hapis cezasının toplamı 96 yıl oldu. Kararda, öğrencilerin gözaltında bulunduk- lan sırada işkence altında verdiklerini iddia et- tikleri ifadeler kanıt olarak değerlendirildi. Tfirk-İş eylemcileri Türk-Iş eylemine katıldıklan için gözaltına alınarak MLKP örgütü üyesi olduklan, örgü- te yardım ve yataklık yaptıklan suçlamasıyla yargılanan 22 öğrenci, 4 şubatta çeşitli hapis cezalanna çarptınldı. Sanıklardan Hasan Yalçm, Yöcei Sançoban ve Eylem Nalbantoğlu, 3 yıl 9'ar ay; Mustafa AKan, Özgür Soylu, Hilal l şenti. Banu Bilgic, Murat Yavuz, Başak Otiu, Banş Gülal, Ali Top- rak, Kemal Bolat, Ayşe Öztürk, Erkut Direk- çi, Deniz Sevimli, Yıîdınm Yeldemir v e Çiçek Oİüu, örgüt üyesi olduklan gerekçesiyle 12 yıl 6' şar ay, Gül Dağdevir, Hakan Yalçın, Sibel Al- tay ve Deniz Bakır yine örgüt üyeliğinden 8 yıl 4'er ay, Murat ÖzçeJik, örgüt üyesi olmak ve çeşitli yerlere patlayıcı madde atmak suçlann- dan 20 yıl ağır hapis cezasına çarptınldılar. 30 öğrenci toplam 239.5 yıl hapis cezasına mah- kûm edildi. 25 Aralık 1995'te gözaltına alınanve 11 gün süre ile Manisa Emniyet Müdürlüğü'nde yo- ğun işkence gören Manisalı gençlerin yargılan- masına 12 Mart 1996'da Izmir DGM'de baş- landı. Manisalı gençler duruşmalarda gördük- leri işkenceleri anlattılar ve işkence altında alı- nan ifadelerinin geçersiz olduğunu öne sürdü- ler. Gençlerin avukatlarının başvurusu üzerine Manisa Cumhuriyet Savcılığı, Manisa Emni- yet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli 10 polis memuru hakkında gözaltında- ki çocuklara işkence yapmaktan 70'er yıl ağır hapis cezası ıstemiyle Manisa Ağır Ceza Mah- kemesi'ne dava açtı. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan işkence davasının ilk duruşmasına katılan sa- nık polıs memurlan, duruşmaya katılan genç- ler tarafindan teşhis edildi. Sorgulan yapılan polisler diğer duruşmalara gelmediler. Gençlere işkence yaptıklan savıyla haklann- da 70'er yıl ağır hapis cezası istenen sanık po- lis memurlan duruşmalara katılmamakta ısrar ederken, lzrnir DGM'de örgüt üyesi olmaktan yargılanan gençler, duruşmalarda sürekli iş- kence gördüklerini, DHKP-C örgütüyle hiçbir ilişkileri olmadığını söylediler. lzmir DGM'de gençlere ceza yağdı. AB Göktaş, Faruk Deniz, Emrah Sait Erda, .Aşkın Yeğin, Levent Kılıç 12'şer yıl 6'şar ay, JaleKurt 3 yıl 9 ay, Münire Apaydın, A.JV1JL, Sema Taşar, Abdullah Yiicel Karakaş, Ozgür Zeyfoek 2'şer yıl 6'şar ay ağır hapis cezasına çarptınlırken, M.G., Hüseyin Korkut, Boran ŞenoL, Fulya Apaydın, Erdoğan Kıbçın bera- atlerine karar verildi. Gençlerin avukatlan, lzmir DGM'nin ver- diği karara Yargıtay'a başvurarak itiraz ettiler. Avukatlar. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nde göriilmekte olan işkence davasının sonucu beklenmeden lzmir DGM'nin verdiği ağır ha- pis cezalannın ise hukuka aykın olduğunu be- İirttiler. Çiller'in Susıırluk sevînci Bürokratlar görev başında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- DYP Genel Başkanı Tansu Çilkr, es- kı Emniyet Genel Müdürlüğü Istih- barat Daire Başkanvekili Bülent Orakoğlu ile Susıırluk skandalında yargılanan özel tim görevlilerinin tahliyelerini sevinçle karşıladı. Su- surluk ve köstebek davalarının sa- nıklan İbrahim Şahin ile Bülent Ora- koğlu'nun görev lenne ıade edilme- sini isteyen Çiller, Batı Çalışma Gru- bu'nun da Türk Silahlı Ku\ r vetleri'ne yük oluşturduğu gerekçesiyle lagve- dilmesi gerektiğıni savundu. Kendı başbakanlığı döneminde gelişen Susıırluk skandalı nedeniyle suçlamalara hedef olan Çiller, dava- lardaki tahliye kararlan üzerine dün genel merkeze gelerek basınla soh- bettoplantısıdüzenledi. Orakoğlu ve eski Özel Harekât Dairesi Başkanve- kili tbrahim Şahin'den övgüyle söz e- den Çiller, bu sanıklann görevine ia- de edilmesini ve Batı Çalışma Gru- bu'nun lagvedilmesini istedi. tbra- him Şahin'e karşı iftira kampanyası başlatıldığını öne süren Çiller. "Şa- hin, bu kampanyanın odağı vapıkü. Özel tim Çiller'in silahlı çetesi olarak gösterildL Türk ba> rağının ve devle- tinin şerefıyk oynanch. Medv'a, hak- kımdaki sahte betgelerle sevinç nara- lan atü. Şimdi İbrahim Şahin'den ve Özel Harekât'tanözürdflenmetLGö- rev ine iade edilmeü" diye konuştu. Casusluk yaptıgı ıddıasıyla tutuk- lanan Bülent Orakoğlu'nun savunur- ken "köstebek" diyen Çiller, emniyet görevlisi ve istihbaratçı diye nitelen- dirdığı Orakoğlu'nun anayasal göre- vinı yerine getirdiğini iddia etti. Genelkurmay bünyesinde irticai faaliyetlen izlemek için kurulan Ba- tı Çalışma Grubu'nu eleştiren Çiller, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu birim TSK degüdir. Hiç kimse bilginin içi- ne bakmıyor. Neymiş, Orakoğlu iç tehdit konusunda önceden aldıgı bfi- gi\i üst makamlara iletmiş. Bunu yapoğı için bürokrat suclanrvor. Bu iletuği bugi nedir? Bu birimin yasal mesnedi var mı? Med>a patronlan kendilcrinin rışlenmesinden rahatsız otanuvor, calışanlannın fişlenmesiıt- den rahatsız ounuyor. Herkes sus- pus." Çiller, BÇG'nin demokrasi plat- formunun üstüne çıktığını, bu neden- le TBMM'nin buna el atması gerek- tiğini savundu. Çiller. "Mecfisel koy- malıdır bu konuya, çünkü TSK için- de yük haline geldi. Lağvedilmesi la- znn.Medis'i göreveçağuTVorum" de- dı. Dokunulmazlıklann arkasına sı- ğınmadıklannı kaydeden Çiller, hü- kümetin Susurluk'un faturasını bu yolla çıkarmak istediğini öne sürdü. "Meclis'te hesaplaşahnı dedüderi şey budur. Siyasi istismar \e ŞOT J aparak, sahte belgeleri >argıya gönderecek- ler" dıyen Çiller. tahlıyelen yargının zafen olarak nitelendirdi. Çiller, "Susuriuk konusunu hafiflettiginiz anlaşılrv'or. tddialar. kaybolan silah- lardancinayctkre kadar uzamyor. Si- zin bir millcrvtkiliniz dekatiiain zan- lısıyla birtikte arabada bulunuyor" sorusuna, "Bunu bana nive soruyor- sunuz. De\1etçetediyenleresorun. İs- tihbaratÇiDer'in özel çetesidir diyeu- lerc sorun. Devlet ellerinde, çıkarsm- larbeJgeteri" karşılığını verdi. Çiller, u De>1et içinde çete örgüdenmesi yok mu diyorsunuz" sorusunu yanıtla- madı. Aydınhk eylemi ffündemde C u n t a d e v a m • Baştarafi 1. Sayfada şına çıkarma yönünde bir anlaşma olabileceği- ne" değinerek yargı bağımsızlığına güvendiğı- ni söyledi. Sağlar. "Sanıklann tahliye edilmesi talebinde bulunan İstanbul DGM Başsavcısı Ayhan Götek- merdan'uı Adalet Bakanhğı Müstesan yapüma- sının gündeme gelmesi; samklann Istanbul Em- niyeti'ne ait makam otolanyla vargıya teslim edU- meteri ve duruşmalar sırasında Başsavcı Götek- merdan'a yönelik. dışanda Türkiye seninle gu- rurduyuyor" biçinıindcslıjganlaratılmasıgibiun- surlar. yargının bağımsızhğınm engellendiği kuş- kusunu doğunıyor" dedı. Mesut Yıbnaz başbakanlıgındaki hükümetin REFAHYOL'dan farklı olmadığını savunan Sağ- lar. Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın dokunul- mazlıklannın kaldınlması hakkında fezlekenın görûşüldüğü komisyona AKAP'lı ve DSP'li üye- lerm katılmadığını anımsattı. DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindonık. Su- surluk olayı ile ilgili duruşmalarda tahliye karan venlmesini doğal karşıladığını belırterek "Savcı- lar.hâkimler önlerine konulan dosyalara göre ka- rar verirler. Gerçek suç dosyalan Mecüs'te açıl- raahdır" dedi. SİP Basın Bürosu'nca yapılan açıklamada. da- vanın görüldüğü öncekı günün 12 Eylül olduğu- na dikkat çekilerek "Tarihsel bir ironi olarak ay- lardır 'temızlikten' bahsedilen bir ülkede karan- uğn başlangıç tarihinin yudönümünde bir karan- lıkolay daha yaşandı ve çeteciler serbest bırakıl- dı'denıldi. ÇHD Genel Başkanı Avukat Ayduı Erdoğan yaptığı açıklamada, ıbret vericı olarak değerlen- d'rdiğı gelışmeleri "çetenin üstünün örtülmesi yönünde bir mutabakat sağlanması^olarak yo- rumladı. Erdoğan, halkın tepkisı nedeniyle örtbas edilemeyen olaylann bugün kapatılmaya çalışıl- dığını belirterek "Çeteler, haklannda açılan yar- gı sa>iasugerçekleri ortadan çıkarmadan, sorum- lulann hak ettikleri cezayı almalan sağlanmadan kapaüldığı takdirde bu süreçten güçlenerek çıka- cakür. Hesap sorulamaması siyasal iktidann çe- telere tesum olduğu anlamınageJir. Devletin arşh- leri, olanaklan ellerinde™" görüşünü dile getirdi. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak da Susur- luk'un hesabı sorulmazsa ülkenin hukuktan, de- mokrasiden umudu keser hale geleceğini savTin- du. Budak. şu görüşlere yer verdi: "Halk Susuıiuk olayından sonra duyarlı bir sü- rece gu-mişken ve arkasından gerek parlamento- da başlaülan Susurluk soruşturma», gerek yargı tarafindan verilen ve olayın failleri olarak büinen kişikrin tutuklanmasıtoplumdahukukun işleme- sine yönelik bir umut ışığı olmuşken. bunca detil ve bunca ifade ortada varken yapılan tahliyeleri anlamak her yurttaş gibi bcnim için de zordur." Eski ÇHD Genel Başkanı Avukat Şenal San- han ile avukat Nusret Senem. Susurluk ve Kös- tebek davalanndakı tahliye kararlannı değerlen- dirirken, tahliye gününün 12 Eylül darbesinin yıl- dönümüne denk geldiğine dikkat çektiler. Cumartesi Anneleri'nin 122. eylemine katılan kayıp yakınlan da "devlet içindeki çetelerin" ser- best bırakıldığını belirterek "Susurluk'tan,evlat- larunızın katülerinden halk hesap soracak" dedi- ler. İHD Istanbul Şube Başkanı Ercan Kanar. dev- letin Susurluk kazasıyla bırlikte ortaya çıkan çe- teyle, demokratik kıtle örgütleri ve yurttaşlar ka- dar uğraşmadığını belirtti. Baştarafi 1. Sayfada gösterdiğini söyledi. Köstebek davası sanığı Bülent Orakoğlu'nun da aynı gün tahliye edildiğine dikkat çeken Perinçek, "Baü Çalışma Grubu'nu (BÇG) iz- lemekle görevli Orakoğlu da artık serbest Bir uygulama paketidir bu. Her unsuru yek diğerine yakışıyor. Sanki bu hükümet, BÇG'nin faahye- tine son vermek. Refah Partisi'ni ce- saretlendirmek ve Susurluk suçiula- nnı kurtannak için kuruldu gibi bir manzara var" diye konuştu. 12 Ey- lül'ün yıldönümüne denk düşen tah- liyelerin 'cuntanın devam ettiği- ni'gösterdiğini savunan Perinçek, "Mesut Yümaz hükümeti sürdüre- ceğine Çillerve Erbakan'a devretse\- di"dedı. Yılmaz'ın, '28 şubabn zoruyla la- ik olduğunu' savunan Perinçek, hü- kümeti kurduktan sonra BÇG'ye karşı çıkmasmı da eleştirdi. "IMF amentüsüy lelaik ohınmaz" diyen Pe- rinçek. "Bir IMF amentüsü var: OzeOeştinne, SSK'yi yıkma. işçi kıyı- nu, taşeronlaştınna, sendikasızlaştır- ma. mezarda emeklilik. Bu hükümet de aynı amenrüyü okuyor. O Nakşi- bendi müridi Özal'lann, Nakşibendi ortagıÇiDer'lerin ekonomi progranu yeniden revaçta" dedi. Perinçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Ece- vit'in önerdiği toprak reformunu, 'acı ilacın yutulmasmı kolaylaştiran tauandıncı madde' olarak tanımladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir, haksız servet edindikleri gerekçe- siyle haklannda açılan soruşturma sonucu malvarlıklanna "ihuyati ted- bir" karan konulan 16 bürokratı gö- revden almadı. TÜRKSAT uydula- nnm ihalesinin, en pahalı teklifi ve- ren Fransız Aerospatile firmasına verilmesmde, daha soma bu firma- ya genel müdür olan dönemin Iha- le Komisyonu Başkanı Ilhami Ay- gün'ün etkili olduğu öne sürüldü. 300 trilyonluk yolsuzluk soruş- turmasını yürüten Cumhuriyet Sav- cısı Ahmet Adil Kubat'ın istemı üzerine Ankara 12. Sulh Ceza Mah- kemesi'nce servetleri gözaltına alı- nan bürokratlar arasında kilit öneme sahip olan Türk Telekom Genel Mü- dürü Cengiz Bulut suçlamalann asılsız olduğunu savundu. Cengiz Bulut, Cumhuriyefe, yaptığı açık- lamada, TÜRKSAT uydulan için yapılan işlemlerin yasalara uygun olduğunu iddia ederek şunlan söy- ledi: "Joint-Venture (JV) şirketindeki amaç iki tarafta bir scyler koyar or- taya. Mesela bir taraf teknolojisini kurmuştur, Türk Telekom da uydu işleönesindeki deneyinüni koymuş- tur. Aerospatile fırmasıyla böyle bir işbirüğiyapılması, hem sürehem pa- zar paymı yakalamak açısından hem de ekonomi yönünde en uygun ter- cih olacağı düşünülmüş." TÜRKSAT uydusunun alımı için yapılan ihalenin diğer firmalara oranla 276 milyar lira daha pahalı teklif veren Aerospatile'de kalma- sında, dönemin thale Komisyonu Başkanı llhami Aygün'ün etkili ol- duğu iddia edildi. thalede usulsüz- lük yapıldığı saptamasında bulunan teftiş kurulu müfettişlerinin görev- den alınması yönünde görüş bildir- diği Aygün, istifa ederek, uydu iha- lesini alan Aerospatile'ye transfer oldu. llhami Aygün, yüzde 51 'i Te- lekom'a, yüzde 49'u Aerospatile'ye ait olmak üzere 8.11.1995 tarihinde kurulan JV şirketine genel müdür oldu. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emeklı Oramiral Güven Erkaya, 28 Şubat tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, Aerospatile şirketiyle yapılan anlaşmanın Tür- kiye'nin ulusal çıkarlanna aykın ol- duğunu belirterek, dönemin Başba- kanı Tansu ÇiDer'e şikâyette bulun- muştu. Çiller'in, toplantıda "Baka- nz" demesi üzerine Güven Erka- ya'nın, "Neyebakacaksınız.Herşey ortada. Gereğiyapdmair dedıği ba- sına yansımıştı. Telekom Genel Müdürü Bulut, "hurda yolsuzluğu soruşturmasıy- la" ılgılı olarak da. beledıyelere ya- pılan satışlann. Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu'nca (MKEK) belirlenen fiyatın 3 katına verildiği- nı ileri sürdü. Bulut. "Hurda oldu- ' ğu içinkurum bunlantıir yeriere satmak zorunda. Bu fıyattan talep edilen belediyelere verümiş" dedı. Ancak Veti Bettemir başkanlığında toplanan PTT Yönetim Kurulu'nun 10 Şubat 1995 tarihli ve 3 no'lu top- lantıda aldıgı 71 no'lu karannda, "ünitelerde biriken hurda kablola- nn, ambar sahası yetersiz olduğu için satıldığı" belirtılmıştı. Bulut, PTT'nin gereksinimlerinin ötesinde 4 milyon direk ithal edile- rek kurumun 22 trilyon lira zarara uğratıldığına ilişkın savı yanıtlar- ken, ithal edilen direk sayısının top- lam 1 milyon 600 ile 1 milyon 800 bin arasında değiştiğini söyledi. PTTnın o dönemde gereksinim- len oranında direk ithal ettiğini sa- vunan Bulut. direklenn elde kalma- sının nedenini de 5 Nisan ekonomik kararlannın ardından gelen "tasar- ruf tedbirlerine" bağladı. 900'lü hatlarla kurumun zarara uğratıldığma ilişkin savlan anlama- dığmı söyleyen Bulut, "ParayıTete- kom toplar ve örneğin sizin hisseniz yüzde 40 mı, sizin yüzde 40'uuzı ve- rir. Tahsilattan sonra karşı tarafin hakkı olan oranda veriliyor" diye konuştu. Gereksiz yere alındığı ve uzun sü- re stoklarda bekletildiği belirtilen çok kanallı yayın dağıtım sisteminin (MMDS) "Türkiye'nin uhısal çıkar- lan doğrultusunda" alındığını öne süren Bulut, "Bunlar8merkezimiz- de ve daha ziyade Türkiye'nin kıyı bölgelerinde vardır. Baü bölgeleri- mizde korkunç bir Yunan televizyo- nu etkisi var. Burada bizim yay ınla- nmız da, bu etkiden dotayı sağükh iz- lenemiyor. Onun için ozamanki dev- let politikası doğnıltusunda bu sis- temler alınarak takdmışrjr" dedi. Savcının. "delillerinyokedilebile- ceği" kuşkusuyla bürokratlar hak- kında tutuklama isteminde bulun- masma karşm, Ulaştırma Bakanlı- ğı'nın görevden alma ışlemine baş- vurmaması dikkat çekti. Ulaştırma Bakanhğı Müstesan Süreyya Yücel Özden'in, "yargı karannın bekle- neceğine'' ilişkin açıklaması, bürok- ratlann bir süre daha görevde tutu- lacağı yönünde yorumlandı. Cumhurbaskanı Süleyman Demirel 'Geçmiş için diziımzi dövnıeyiz' • Baştarafi 1. Sayfada "Geçmişin içinden iyi şeyier çı- karmak lanm. Her gün otunıp dizdövecek değiliz. Geleceğe iyi bakmak lazun" dedi. Demirel, cumhurbaşkanının tarafsızlığının partiler siyase- rinde olduğunu, demokratik la- ik cumhuriyete tehdit yönelme- si durumunda taraf olması ge- rektiğini söyledi. Gazeteciler Cemiyeti'nin "Yıhn Adamı" ödülü "demokrasinin yeşertil- mesine katkılanndan dolayı" Demirel'e, "Yıhn Gazetecisi" ödülü Hulki Cevizoğlu'na ve "Yıhn Sanatçısı" ödülü Cemal Karababa'ya, Çankaya Köş- kü'nde dün düzenlenen tören- le verildi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada olanaksız. Kentin hemen her yerinden şehit mezarlıklan görünüyor. Savaşta "eşit" olan insanlar şimdi de- ğil... Bu yanını sonraya bırakıp Saraybosna'da sava- şın başından sonuna dek hiç susmayan Oslobo- denje gazetesine gelelim. Oslobodenje, Boşnakça özgürlük anlamına ge- liyor. Okunuşu, Oslobojenye. Gazetenin merkezi Selimoviça Bulvan üzerinde. Dış görünüm savaşın bütün dehşetini sergileme- , ye devam ediyor. Beton salkımlan her an düşecek- miş gibi... 1992 yazında başlayan saldırılarla önemli bir bölümü kullanılmaz hale gelen binanın önden girişini bu beton salkımlan "süslüyor"... Derdimi anlatıp içeri girdim. Dışandan harabe gi- bi görünen binanın içinde onlarca insan gazete- nin yannki sayısı için çalışıyor. Üst katlar hâlâ kul- lanılamaz durumda, ama kimi bölümleri temizle- mişler. Sırpların, "Savaşta ilk saldınlacakyer" ilan ettikleri gazete, savaş boyunca binanın bodrum katındaki 70 metrekarelik nükleer sığınağında çı- kanlmış. Bugün baskı ve teknik işleri binanın kullanıma açılmış bölümünde yapılıyor. Yazıişlen, kent mer- kezinde Başçarşı'ya giden yol üzerindeki işhanın- da. Gazetenin polrtika editörü Rasim Kerimagiç'le bir saat kadar sohbet ettik. Gazete ortamı içinde doğal olarak konuşmamız dört-beş telefon, bir o kadar da muhabir görüşmesiyle kesildi... Kerimagiç savaş günlerini anlattı: - Bir gün bile ara vermedik. Ne tür kâğıt bulur- sak onunla basıyorduk. Beş ayrı renkte kâğıda baskı yaptığımızı anımsıyorum. Bir gün sarı kâğıt buluyoruz, bir gün beyaz... - Gazetenin boyutlan, sayfaları ve baskı sayısı da sürekli değişirdi. Büyük boy kâğıt bulurduk, kocaman bir Oslobodenje çıkardı. Tabloid bulur- duk, boyut değişirdi. Kâğıt azsa 400-500 basar- dık, çoksa beş-altı bin... - Uç arkadaşımız göreve gidıp-gelirken yara- landı. Ailelerimiz sürekli tehdit altındaydı... - Elektrik, su olmadığı için jeneratör ve yağmur- kar sulanndan yararlanırdık. Bir litre benzin bulmak için 30-40 mark verdiğimiz günler oldu. Bağımsızlığın bedeli... Kerimagiç "o günleri" anlattıktan sonra "bu günlere" geldi. Savaş döneminin zorlu koşullan bitmiş. Ama, zorluklar bitmemiş. Belki de daha ağır bir dönem başlamış. - YugosJavya'nın dağılmasmdaosorvagazeterun ı dağıtım sahası da daralmış. Sadece Bosna Her- sek'te satılıyor. Bir de dış baskı var. On bin kadar Bosna Hersek'te, bir o kadar da Avrupa'da satılı- yor. Istanbul satışı da 200... Dünyanın pek çok ülkesinden 5Q'ye yakın odül alan gazete şimdi de ekonomik savaşım veriyor. Kerimagiç bunun da üstesinden geleceklerini söy- lüyor ama, en az savaş dönemi kadar zorlu birdö- nemeçte olduklannı da vurgulamadan geçemiyor. Gazete çalışanlanna iki ayda bir maaş veriliyor. Tutarı 400 mark. Bosna Hersek'te Alman Markı da t geçerii para birimi. Yüz dinar bir mark. Çarşıda pa- zarda istediğiniz para birimi üzerinden ödeme ya- pabiliyorsunuz. Etiketler ise mark olarak yazılı. Bir kilo domates iki mark. Oslobodenje muha- birleri ayda yüz kilo domates alabilecek kadar ka- zanıyorlar. Ayda 200 mark Saraybosna'da yaşamak için • zor, ama pek çok Saraybosnalı için çok iyi para... Atasözüdür: Savaşlar, arkasında üç ordu bırakır; gaziler or- dusu, gözü yaşlılar ordusu, hırsızlar ordusu... Bu atasözü SarayDOsna'da da geçerii... Oslobodenje çahşanlan, tüm zorluklara inat, Sa- raybosna'nın tanıklığını sürdürüyor. Kerimagiç ekonomik sıkıntılannın bir nedenini de şöyle açıkladı: "Hükümete, hemangi birpartiya da gruba bağ- lanmak istemiyoruz... Bağımsızlığımızı korumak istiyoruz..." Altındagfa tepki DİYARBAKIR(Cumhu- riyet Bürosu) - Gazetemizin Diyarbakır Bürosu'nu ön- ceki gün silahlı adamlanyla birlikte basarak temsilcimiz ZiyaAksoy'u tartaklayan ve ölümle tehdit eden Söz TV ve Söz gazetesinin sahibi Mehmet Ali Alündağ a tep- kiler büyüyor. Dün polise ifade veren Altındağ. sahibi olduğu yayın organlanndan gazetemiz ve çalışanlanna yönelik hakaretlerini sürdü- rüyor. Çakmakçılıktan milyar- derliğe inanılmaz bir yükse- Hş gösteren ve "Hizbul- lah'uı fînansörierinden" ol- duğu öne sürülen Mehmet Ali Altındağ'ın Cumhuriyet Diyarbakır Bürosu'na yö- nelik saldınsı ile ilgili sav- cılık somşturması sürüyor. Altındağ. dün savcılığın ta- limatı ile Diyarbakır Emni- yet Müdürlüğü Asayiş Şu- besi'ne giderek ifade verdi. Gazetemiz temsilcisi Ziya Aksoy ve tanıklar da bugün Emniyet Müdürlüğü'ne gi- derek ifade verecekler. Mehmet Ali Altındağ'ın gazetemiz bürosuna yöne- lik saldınsına kitle örgütle- rinin tepkileri de devam edi- yor. Diyarbakır Demokrasi Platformu Dönem Başkanı Ali Crküt, gazetemiz büro- suna yönelik saldınyla ilgi- li yaptığı açıklamada şunla- ^ n söyledi: . "Bu saldınlar Alündağ- lar tarafindan demokratik kurum ve kuruluşlara yapı- lan ne ilk ve ne de son saldı- ndır. Bu saldınlar birtakun karanlık odaklaıia da bağ- lantüıdır. Çıkar gruplan ve • çıkar çevreleri tarafindan • yapılan bu saldın, daha 5n- . ce sık sık tekrarlannuşb." Diyarbakır 1 Nolu Tes-lş , Şube Başkanı AK Öncü ile Belediye-lş Şube Başkanı , VezirPtrişanve ANAP Di- yarbakır tl 2. Başkanı Resul Özbey ise yaptıklan açıkla- mada, saldınyı kınadıİar. Diyarbakır'da kamu ku- rum ve kuruluşlan ile kitle örgütlerine yönelik saldın- lanyla kamuoyunun tepki- - sini çeken Söz TV ve Söz gazetesi. gazetemiz ve çalı- şanlanna yönelik hakeret dolu yayınlannı da sürdürü- yor. tki yayın organı Altın- dağ'ın büromuza yönelik saldınlannı sert bir dille kı- nayan Güneydoğu Gazete-., ciler Cemiyeti yönetimini de hedef gösteriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle