Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 AĞUSTOS 1997 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Özelleştipmede
hızlı hafta
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Özelleştirme
Idaresı Başkanlığı (ÖÎB),
daha önce teklıflenni aldığı
9 işletmenin satışı ıçin
yapılacak ihaleleri bu hafta
gerçekleştirecek. ÖİB'den
yapılan açıklamada, 9
işletmenin satışı için
yapılacak pazarhk
görüşmelennin noter
huzurunda ve kamuoyuna
açık olarak
gerçekleştirileceği belirtildı.
ORÜS Orman Lrünleri
AŞ'ye ait Eskipazar ve
Bartin ışletmelen ile
Kurtalan Çimento ve
Bozüyûk Seramik'in
ihaleleri bugün; ORÜS'e ait
Dursunbey, Yenıce. Kalkım
ve Demirköy ışlemıelerinin
ihaleleri yann: Meybuz'un
ihalesi de çarşamba günü
yapılacak. ÖİB'den yapılan
açıklamada. ihaleleri bugün
vapılacak ORÜS Bartın
İşletmesi için An Ticaret.
Çevik Orman Ürünlen, Or-
Sa. Okumuşlar Dış Ticaret
ve Özdemir tnşaat-Orgem
ortak gınşımınm; ORÜS
Eskipazar İşletmesi için de
An Ticaret ile Eslcipazar
Çalışanlan Ortak Gınşim
Grubu'nun teklif verdiği
bıldınldi. Kurtalan Çimento
ıçın Rumelı Holding ile
Canlar Otomotıv Inşaat Ltd.
Şti'nin teklif verdiğınin
kaydedıldığı açıklamada,
Bozüyük Seramık'e de
Ercan Tunzm. tbrahım Polat
Holding ve Termal
Seramik'in talip olduğu
belirtildı.
10 yıl vadeli
borçlanma
• ANKARA (AA)-
Türkiye. eylül ayında ılk kez
ABD Dolan cinsinden 10
yıl vadeli borçlanmaya
çıkacak. Daha öncelen.
mark ve yen cinsinden 10
yıl gibi uzun vadeli
borçlanmayı deneyen
Hazine, dolar bazmda ılk
kez çıkacağı uzun vadeli
ihraçta, talep yönünden.
mark ve yen piyasalanna
göre daha düşük seyreden
bu piyasayı da denemış
olacak. Türkiye'nın ABD
Dolan cinsinden eylül
ayında gerçekleştirmeyi
planladığı tahvil satışında,
faiz oranının. Libor artı
yüzde 3.5 oranında
gerçekleşeceği tahmin
ediliyor.
Düsseldorf'taki fabrikanm kapatılarak otomotiv üretiminin Türkiye'de yapılması gündemde
Mercedes üretimîni Türldye'ye taşıyor
HAYRİYE MENGÜÇ
Dünyanın bır numaralı oto-
motiv üretıcısı Alman Merce-
des-BenzA.G., Düsseldorf'ta-
ki fabrikasını kapatarak 4-5 yıl
ıçinde otomobil dışındaki bü-
tün üretimıni Türkiye'ye kay-
dırmayı planlıyor. Mercedes-
Benz A.G. Yönetim Kuru-
lu'nun, yaklaşık 10 bin kışinın
çalıştığı Mercedes Benz fabn-
kasının kapatılarak Türkiye'de
üretim yapma planlanyla ilgili
olarak bir Alman danışmanlık-
denetim şırketıne rapor hazır-
lattığı öğrenıldi. Mercedes-
Benz'in Alman kamuoyundan
tepki almamak için uzun vade-
ye yayarak gerçekleştıreceğı
üretımi taşıma projesinın oto-
büs, minibüs ve traktör üreti-
mıni kapsadığı, şırketin otomo-
bil üretımıne ise Amerika'da
devam edeceği bildırilıyor. Mercedes Benz A.G.'nin üretimini Türkiye'ye kaydırmasmdaki temel nedenin ucuzişçilikolduğu bedrtiliyor.
Mercedes Benz'in üretimini Türkıye'ye
kaydırmasmdaki asıl nedenlenn. ucuz işçi-
lik ve Türkıye'nin gümrük birliği ile elde et-
tiği "local content" statüsü olduğu ifade edi-
liyor. Çünkü Avrupa Birliği'ne (AB) üye ül-
keler arasındaki mevzuata göre, birlık bün-
yesinde satılan her ürünün belli bir bölümü-
nün AB'ye üye ülkeler tarafindan üretılme-
si gerekiyor. Otomobılde bu oran, bazı ürün-
lerde yüzde 50 veya 40'lara düşse de en faz-
la yüzde 6O'ı AB'ye üye ülkelerin desteğiy-
le gerçekleşıyor. Türkiye'nin AB'ye tam üye
olmadan kazandığı bu statü avantajının sa-
dece Alman Mercedes Benz firmasının de-
ğıl, otomobil yan sanayicilerinın de dikka-
tinı çektığı ve bu çerçevede üretimlennı
Türkıye'ye kaydırma girişimleri bulunduğu
belirtilıyor. '•Local content" ve ucuz per-
sonel gıderlerının yanı sıra Mercedes
Benz'in Türkiye'deki üretim kalite standar-
dından memnun olduğu ve potansıyel genç
nüfusla bırlıkle giderek artan otobüs kulla-
nımının da burada üretim fikrine etken ol-
duğu kaydediliyor.
Mercedes Benz'in uzun vadede üretimi-
ni Türkiye'ye kaydırma plarundaki esas ka-
ran, ıç pazann büyüklüğü ve burada üreri-
len mallar konusunda yaptırdığı araştırma
sonuçlanna göre olacağı ifade ediliyor. Şir-
ketin üretimine Türkiye'de devam etme yö-
nünde alacagı karar karşısında, Almanya
Düsseldorf'taki yaklaşık 10 bin kişinin ça-
lıştığı fabrikasındaki işçilerin işine "birtn-
da" son vererek Alman kamuoyunda tepkı
yaratmaktan çekindiği ve olası tepkilen
azaltmak ıçın geçış sürecıni 4-5 yıla yaya-
cağı kaydediliyor.
Mercedes Benz'in "Almanya'da 2 bin Id-
şiyi işten aöp, yan fiyaöna araç üreteceğinüz
Türkiye'de3 bin kişiyi işe alaca-
ğız" şeklınde bır açıkJama yap-
maktan kaçınacağına da dikkat
çekiliyor.
Böylece gümrük bırliğinden
sonra > abancı sermayenin üre-
tim merkezi olarak Türkiye'yi
kullanma isteklennin giderek
yoğunlaştığı ve bu anlamda
özellikle Avrupalı üretici fir-
malar tarafindan Ortadoğu ve
Uzakdoğu pazarlanna bir "sıç-
rama noktası" olarak kabul
edileceğı tezi de doğrulanmış
oluyor. Konu ile ilgili görüşle-
rine başvurduğumuz Koreli ve
Japon pek çok otomobil üreti-
cısı fiımanın danışmanlığını
yürüten KPMG denetim-danış-
manlık şirketi Başdanışmanı
Sina Afra, Mercedes Benz'in
yatınm alanı kapsamını geniş-
leten FİAT ve Türk ortaklıklar-
la Türkiye'de üretim yapan Ko-,
relı ve Japon otomobil üretici-'
lere karşılık böyle bir karar aşamasına gel-
miş olabileceğini söyledi.
Mercedes Benz'in şu an "Almanya'dald
üretimi durduğunda aynı kaüteyi Türkiye'de
tuttunıp rurruramayacağını ve Tiirkiye'den
sahp satamajacağınj" düşünebileceğını
söyleyen Afra, "*Bu düşüncenin arkasında
da Avrupa pazariannı terkedememe zorun-
luluğu yaüyoroImaİL Türkiye'nin "localcon-
tect' statüsü tabii ki önemli bir avantaj. Ay-
nca bu durum Türkiye'nin otomobil sanayii
açısından da ciddi bir gelişme" diye konuş-
tu.
Vulkan Tersanesi 500 Türk'ü issiz bıraktı
Almanya'da krîz büyüyor
REMZİCENGİZ
BREMEN - Almanya gemi yapım sek-
törii büyük bır krizin içinde. Geçen haf-
ta 104 yıllık geleneksel büyük tonajlı
Bremen Vulkan Tersanesi de kapılanna
kilıt vurdu.
Aralannda 500'e yakın Türkiyeli
emekçinin de bulunduğu 3 bine yakın
emekçi işsiz kaldı. 10 yıl kadar önce yi-
ne Bremen'de 5 bine yakın ınsanın çalış-
tığı Ag Weser gemı tersanesi kapanmış-
tı. Tersane çalışanlan son olarak yaptık-
lan 111 'ınci geminin suya indirilişi son-
rası işyerlerini kaybetmenin üzüntüsünü
göstermek için tüm vinçlere siyah çe-
lenk ve siyah bezler bağlayıp saJ landıra-
rak federal hükümeti protesto ettiler.
Bilindiği gibi Almanya'da deniz-ge-
mileri tersanelerinin tümü Kuzey Al-
manya'da bulunuyor. 25 ayn kıyı şehrin-
de bulunan tersanelerde 1990 yılında 63
bin kişı çalışırken bu sayı bugün 25 bine
düştü. 1996yılmdaki 1185tonilatotona-
jındaki yeni gemi yapımı inşaatı.
1997 'nin ilk 6 ayında sadece 410 bin to-
najında kaldı.
Öte yandan. F. Almanya'da tüm alan-
larda firma iflaslan hızla sürmektedir.
Ekonomi Araştırmaları Şirketi Dun -<•
Bradstreet'in yaptığı açıklamaya göre bu
yıl sonuna kadar geçen yıla göre yüzde
3 artarak 26 bin fırmanın iflasının bek-
lendiğini bildirmiştir. Yine aynı açımla-
mada 1996 yılında ıse 25 bin 530 firma
ülke çapında iflas etrq^§ ve sonunda 500
bin kişi işlenni kaybederek işsiz kalmış-
lardı.
Cek Cumhuriyeti Türkiye ucuşlarını iptal etti
Prog Turizm'e iflas baskısı
Ekonomi Servisi - Çek Cumhuriyeti'nde
1990 yılından bu yana faaliyet gösteren Türk
tur operatörü Prog'un iflas ettiği ve şirket or-
taklanndan Dr Turgut Akyol'un tutuklandı-
ğı yolundaki haberler yalanlanırken. Dr.
Akyol'un Çek Hava Yoflan ile Çek televız-
yonunu dava etmeye hazırlandığı ifade edi-
liyor.
Prog Tunzm yetkililen Süıan Akyol ve
Mehmet Fatih Ozrûrk yaptıklan açıklama-
da, Çek Hava Yollan (CSA)'nın. parası ön-
ceden ödenmış Bodrum ve Antalya uçuşla-
nnı iptal etmesı ve Çek televizyon kanalının
Prog'un iflas ettiğıni duyurmasıyla Türk tur
operatörlerinin Çek Cumhuriyeti'ndeki tu-
rizm pıyasasından çekilmeye zorlandığını
savundu. Yetkilikr, 16-17 Agustos tarihle-
rinde Türkiye uçuşlannı gerçekleştirmeyen
CSA'nın 18 Ağustos'ta herhangi bir ödeme
yapmadıklan halde Tunus uçuşunu gerçek-
leştirmesini hayretle karşıladıklanna da dik-
kat çektiler.
1997 Mayıs ayında, Çek Cumhuriyeti'nin
kuruluşundan beri ilk kez yapılan yüzde 11
oranındakı devalüasyon ile ülkedeki turope-
ratörlennın zor duruma düşerek haziran ve
temmuz aylannda 3 büyük ve 4 küçük tur
operatörünün iflas ettiğinı belirten Prog Tu-
nzm yetkilileri. şunlan söylediler: "Çekşir-
ketkrinin iilası nedeni ile pazar payımızı ild
misline çıkarma şansına sahiptik. Şirketimiz
başına gelmiş bu iflas ettirme harvkâtının
yurtdışında tur operatörü sahibi olan tüm
Türk şirketlerinin geleceği açısından da ör-
nek teşkil ettiğini düşünüyoruz. Bu durum-
dan, sadece Türkuçakşirkeaeri veTürkotel-
cileri degiL turizm sektörü içinde yer alan
yüz binleree çalışan etküenecektir."
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA
"Tarih yapıyoruz. Uyuyan devi
uyandırdık. Diğer sanayi kollannda
işçilerin gözleri üzerimizde. Diğer ül-
kelerdeki işçilerin gözleri üzerimiz-
de"...
VVashington'lu kamyon sürücüsü,
UPS işçisi, Ron Crigger'in bu söz-
leri UPS şirketine karşı Teamsters-
Sendikası'nın yaklaşık üç hafta ön-
ce başlattığı grevinin ABD işçi hare-
keti açısından ne kadar önemli oldu-
ğunu gösteriyordu ve de işçilerin
mücadele azmini.
20 yıldır özlenen büyük
zafer...
Dünyanın en büyük kargo şirket-
lerinden UPS'ye karşı 190 bin ABD
işçisinin başlattığı grev, büyük bir za-
ferle sonuçlandı. Bu, Ronald Re-
agan, 1981'de hava trafik kontro-
lörleri grevini orduyu devreye soka-
rak kırdığından bu yana bir gerileme
dönemine giren ABD işçi sınfının, 20
yıldır elde ettiği ilk büyük zafer oldu.
Daha geçen sene 17 ay süren Ca-
terpillar grevi, Gm grevi ve Detroit
gazete grevleri yenilgiyle sona er-
mişti. Şimdi UPS işçilerinin zaferi,
bu gerileme döneminin bittiğini ve
artık ABD'de işçi-işveren ilişkilerin-
deki işçilerden yana köklü bir hava
değişikliğinin başlamakta olduğunu
düşündürüyor. Nitekim, grevi ger-
çekleştiren Teamsters Sendikası'run
Başkanı Ron Carey'e göre "Işçiler
ricat halindeydi. Artık değiller. Bu
grev yeni bir dönem başlattı".
ABD'nin önde gelen araştırma şir-
ketlerinden Peter D. Hart'ın Direk-
törü Goefrey Garin'e göre "Şirket
yöneticileri artık istediklerini, iste-
diklerı gibi yapamayacaklar. Bundan
böyle işçılerinden gelecek olan di-
renişleri, göz önüne almalan gereki-
yor" (International Herald Tribune)
20.08.1997). ABD Sanayi Işveren-
leri Ulusal Biriiği'nin halkla ilişkiler
bölümü başkan yardımcısı Michael
Barooder ise grevin "örgütlü işçi
hareketinin mücadele taktiklerinin
giderek daha atak hale geldiğini
gösteren en son örnek olduğuna"
inanıyor. (Financial Times,
19.08.1997).
The Economist, Financial Ti-
mes, New York Times gibi muha-
fazakâr medya, bu havayı kırmak
için karşı bir propaganda başlattı.
Çeşitli yorumcular zaferin bir defa-
ya özgü ve şirket yöneticisinin hâlâ
çok güçlü olduğunu ileri sürdüler,
sendikalı işçilerin sayısının 1970'te
17 milyondan 1996'da 9.4 milyona
ve sendikalaşma oranının da yüzde
10'un altına düştüğünü yazarak mo-
ral bozmaya çalıştılar. (Financial Ti-
mes 19.08.1997), The Economist
'Yirmi Yıldır Uyuyan Dev Uyandı'
Dünyaca ünlü kargo şirketi UPS'ye karşı 190 bin işçinin başlattığı grev, büyük bir zaferie sonuçlandı.
23.08.1997). Bazıları da örneğin,
New York Times'dan Louise Usc-
hille, daha grev başlar başlamaz; iş-
çıleri, ulusun ekonomik refahını teh-
likeye atmakla eleştirdi: Grevlerin
ve yüksek ücret taleplerinin ya-
yılması halinde, ABD ekonomisi-
nin bir süredir yaşamakta olduğu
ekonomik büyüme tehlike artına
girer (New York Times
10.08.1997). Bu yavuz hırsız tavrı
halkın, zaten yaklaşmakta olan dur-
gunluktan işçileri ve sendikalan suç-
lu tutmasına zemin hazırlamaya ça-
lışıyordu. Ancak büyük sermayenin
bu tür avukatlannın unuttuğu bazı
gerçekler var. Örneğin, 1. Clinton-
dönemi Çalışma Bakanı Reich'ın bir
araştırmasına göre bu çok sözü edi-
len ekonomik toparlanma sırasında,
geçen 5 yılda, şirket gelirleri yılda or-
talama yüzde 19 arttı, ancak ortala-
ma ücretlerde hâlâ bir durgunlukya-
şanıyor. Tam işsizlik azalmışken ve
işçilerin pazarhk gücü biraz yüksel-
mişken ve de yarım-gün işçilik kor-
kusu etrafı sarmışken işçilerin hiç
nasiplenemedikleri bu toparlanma-
dan, ücretlerini biraz arttırmak yo-
luyla pay almak istemeleri hakları
değil mi?
Dev uyanırken...
UPS grevinin önemini çok iyi kav-
rayan bir başka muhafazakâr gaze-
te Wall Street Journal ise diğerle-
rinden çok farklı bir tutum sergiledi.
WSJ, değişen havanın önemini işve-
renlere kavratabilmek ıçin grevi, Da-
vid Mac Donald ısımlı işçinin hikâ-
yesini anlatarak verdi. David, yılda
50.000 dolar kazanan tam gün ve
kamyonunda tek başına çalışan bir
UPS sürücüsü. Sendika ile ilgisi
ödeneğini vermekten öteye hiç geç-
memiş. Ve hiçbir siyasi etkinliği ol-
mamış yaşamında. Ancak ilk grev
hattına gittiği gün, polis tarafindan
tutuklandıktan sonra radikal bir şe-
kilde değişmiş David. Artık David
"Şirketler bugüne kadar üzerimiz-
den paspas gibi geçtiler. Hiç sendi-
kaya bu kadar gereksinimimiz olma-
mıştı" diyen, kendisi tam gün çalış-
masına rağmen yarım gün alışan iş-
çiler için "UPS bunlan çiğneyip, su-
yunu çıkanp, posasını atmak istiyor.
Bunlan kim savunacak" diyen, kol-
ları sıvayıp grev bölgesinde grevci-
lere yemek bulma işini üstlenen ve
bundan sonra aktif sendikacılık yap-
maya karar veren biri. (Wall Stret
Joumal, 20.08.1997). VVSJ'ye göre
David uyanmakta olan devin ufak a-
ma tipik bir örneği.
Devin uyanmakta olduğunu gös-
teren başka işaretler de var. Teams-
iers grevi başta AFC-CIO Sendika
Konfederasyonu olmak üzere işçi
hareketinin tam desteğini aldı. Ya-
rım-günlük işçilerin tam günlüklerle
aynı oranda ücret alması ve bunlar-
dan 10.000 tanesinin tam güne çev-
rılmesı talebini başa koyan Teams-
ters tüm işçi hareketinin gözlerini
diktiği bir "öncü savaşçı" konumu-
na yükseldi. AFC-CIO gerektiğinde,
Teamsters'e haftada 10 mılyon do-
lar yardım vermeye hazır olduğunu
açıkladı. Diğer sendikalar da destek
vereceklerini açıkladılar. Grevin bit-
tiği günlerde mali destek vaadinin
hacmi haftalık 50 milyon dolara ulaş-
mıştı.
ABD halkı da Teamsters'in ne yap-
mak istediğini iyi kavradı. Halkın ço-
ğu, artık borsa tavana çarparken
kendileri borç içinde yüzmekten ve
her gün işlerini kaybetme korkusu
ile yaşamaktan bıkmışlardı. Yapılan
kamuoyu yoklamaları halkın yüzde
55'inin Teamsters'\ desteklediğini
ortaya koydu. UPS'yi destekleyen-
lerin oranı ise sadece yüzde 27 idi.
(VVashington Post 20.08. 1997).
Böylece Teamsters grevi bütün
işçi sınıfı için yapılan bir grev oldu.
Tüm işçi hareketinin ve halkın da
desteğini aldığı için zaferie sona er-
di. Bu zafer, bu bileşenleri bir araya
getirebildiği için de işçi hareketinin
yeni beceriler geliştirmeye başladı-
ğına ve halk arasında 20 yıldır görül-
meyen bir etkinliğe ve desteğe sa-
hip olduğuna işaret ediyordu. Bu
grevin getirdiği moral gücün sendi-
kalaşma oranını hemen etkilemeye
başlaması beklenıyor.
Üstelik Le Nouvelle Observate-
uer' de ekonomist Eric Chaney'in
tespıt ettiği gibi ABD ekonomisi hız-
la ısınıyor. Bu işçilerin pazarhk gücü-
nün artmaya başladığının bir işareti
olduğu kadar, işçiler açısından
olumlu bir pazarhk ortamı da yaratı-
yor. Ancak bunun arkasından bir re-
sesyon döneminin yaklaşmakta ol-
ması, bir süre sonra işverenlerin de
sendikalarla uzlaşmakta giderek da-
ha isteksiz davranmaya başlayaca-
ğını düşündürüyor.
Küreselleşmenin yıkıcı
etkilerine karşı omuz omuza
Küreselleşmenin yıkıcı etkilerine
karşı ilk baş kaldın, 1995'te Fran-
sa'da başladı ve kısa zamanda diğer
Avrupa işçilerini de etkiledi. Direniş
dalgası, geçen sene Kore işçilerinin
protestolarıyla yükselmeye devam
etti. Fransa'da ve Kore'de halkın ezi-
ci çoğunluğunun da işçileri destek-
lediği görüldü. Şimdi bu direniş dal-
gasının ABD'yi etkisı altına aldığı gö-
rülüyor.
Diğer taraftan, tüm göstergeler
dünya ekonomisinin şiddetli bir eko-
nomik durgunluğa doğru ilerlediğıni
düşündürüyor. Bu durgunluğun ilk
nedeni ise işçilerin ücret arttırması
değil, kapitalizmin çılgın küresel re-
kabet yarışı içinde yarattığı üretim
ve sermaye fazlası. 7 ağustos tarih-
li Wall Street Journal Monterey
California'da yapılan bir toplantıyı
aktardı. Mobil, Union Carbide,
Dow Chemical gibi dünyanın en
büyük çokuluslu ABD şirketlerinin
yöneticilerinin katıldığı, bu iki günlük
toplantı, yaklaşan ekonomik reses-
yonu tartıştı.
Toplantıya katılanlardan Mercer
Management Consultants'\n Direk-
törü Duan Dickson "Ekonomik ge-
rileme (down trıın) başladı bile. Ne-
reye kadar gideceğini bilemem, a-
ma çok berbat bir durum ortaya çı-
kabilir." Wall Street Jorunal'a görey-
se sorun hızla büyümüş olan kapa-
site fazlası ve bu sadece petrol, kim-
ya, kâğıt sanayileriyle ve ABD ile sı-
nırlı değil, hammadde işleyenleri de
etkiliyor. VVSJ'ye göre bu sefer so-
run küresel; Asya, Latin Amerika,
Avrupa pazarları da kapasite fazla-
sından sıkıntı çekiyorlar. Bu sorun,
özellikle kimya, otomotiv, havacıhk-
sanayi alanlarında hızla derinleşiyor.
VVSJ'nin unuttuğu bir şeyi de ben
ekleyeyim. Bu kapasite fazlası krizi,
önce Âsya'dan başlayıp iki aydır
dünya döviz piyasalarını ve borsala-
rını allak bullak eden bir para krizi-
nin ortasında gelişiyor.
Her zaman olduğu gibi bu sefer de
sermaye, krizi birbirini yiyerek atlat-
maya çalışacak. Bu arada rekabet
edebilmek için de maliyetler ve üc-
retler üzerindeki basıncı arttırarak fa-
turayı işçilere ödetmek isteyecek.
Önümüzdeki yıllarda küreselleşme-
ye karşı uluslararası direnişin artaca-
ğını gösteren bir başka işaret de bu.
UPS grevi, belki de bu sürecin ilk
büyük zafer oldu...
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Devleti Batıran Devlet
Toplumlann gelişmişlik ölçütlerinden biri "kurum-
laşma" düzeyleridır. Etkin ve verimlı işleyen ve ka-
lıcılık kazanan kurumlann çoğalmasıyla ekonomik
gelişme hız kazanıyor.
Kuruluşu 1938 tarih ve 3640 sayılı KİT Yasası'na
giden Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (Y-
DK), nitelikli işgücü ve araç-gereç yetersizliklerine
karşın, başanlı kurum örneklerinden biri olmayı sür-
dürüyor. YDK, geçen günlerde "7995 Kamu Iktisa-
di Teşebbüsleri (KİT) Genel Raporu "nu yayımladı.
Rapor, öncekiler gibi KlT'i değişik yönleriyle ele alı-
yor. Raporun sonunda, önceki raporlarda yapıldığı
gibi KlT'in "sorunlan" ile bunlara ilişkin "çözüm
önerilerine" yer veriliyor.
"Vönef/m"sorunlannın, KlT'in "tüm öbürsorun-
lannın kaynağı ya da nedeni olduğu" söylenebilir.
Yani bozulmanın kokuşmaya başladığı yer, yöne-
timdir.
Raporda (s.281) yönetim sorunlan arasında sa-
yılan üç nokta, çok açıklayıcı özellikler taşıyor. Ra-
por:
"Kuruluşundan itibaren KlT'lerin 'ekonomik ge-
reklere göre özerk bir tarzda' yönetilmeleri gereği
üzerinde önemle durulmasına ve bu husus mev-
zuatta da sürekli olarak yer almasına rağmen, uy-
gulamada, özerklik ilkesiyle bağdaşmayan müda-
haleler yapılagelmektedir."
"Yönetim kurullannın oluşumunda, gerekli bilgi
birikimi ve deneyimin ön planda tutulması gerek-
mesine karşın, yönetim kurullarına yapılan üye ata-
malannda bu hususa yeterince özen gösterilme-
mektedir."
"Üst düzeyyöneticilerinin.. değeriendirme(si) ya-
pılmaksızın sık sık değiştirilmesi, yönetimde istik-
rarsızlığa ve doğal olarak orta ve uzun vadeli plan
ve programlann yapılamamasına, yapılanlann ise
uygulanamamasına neden olmaktadır" diyor
Ozetle, KİT, siyasetçilerin işlerine çok karışması
nedeniyle ekonomik kurallara uygun çalışamıyor;
karışmanın yönetime ilişkin iki çok somut uzantısı
var: Yönetim kurullarına "uzman olmayanlar" ata-
nıyor ve üst yönetimler çok sık değiştiriliyor.
Doğrusunu isterseniz, değil binleree çalışanıyla
büyük bir işletme, sıradan bir mahalle bakkalı bile
bu tür bir yönetim uygulamasına dayanamaz; ba-
tar.
Vurgulanması gereken en önemli nokta da şudur;
burada belirtilen sorunlann YDK'nin yıllık raporla-
nnda, "onyıllardır" yeralıyor. Yani bu "yanlışlar" hiç
de 1995'e özgü ya da "yeni değildir"; yıllardır, özen-
le vurgulanıyor. Devleti yönetenlerbu hastalıkları bi-
liyor. Toplum adına KİT denetimı, TBMM, KİT Ko-
misyonu aracılığıyla yapılıyor. Yalnız YDK'nin genel
raporu değil, komisyon çahşmalarında KİT, tek tek
ele alınıyor, tartışıhyor ve çalışmaların sonuçları oy-
lanıyor. Denetleme sürecine, ilgili bakanlığın, DPT
ve Hazine'nin temsilcileri de katıhyor.
Ve yine "yıllardır, YDK'nin somut önerileri", tam
anlamıyla boşta kalıyor; "bilinçli ve kasıtiı olarak
uygulanmıyor". Siyasetçi çözüm önerilerini içeren
raporu onaylıyor, ancak sıra bunun gereklerıni yap-
maya gelınce, en yumuşak deyımiyle görevini yap-
mıyor; savsaklıyor.
Ulkenin gelışmesi için gereken mal ve hizmetle-
ri üretmek üzere halkın alınteri ile oluşturulan KİT,
çok partili yaşama geçildikten, özellikle de 1983'ten
sonra siyasetçilerin "at oynattığı "bker "arpalık"öu-
rumuna getirilmiş bulunuyor. Siyasetçi, kendıni des-
tekleyen sıradan insanlara iş bulma, beceriksiz ya-
kınlarına yönetim kurulu üyeliği venrne, kendisini
destekleyen işadamlanna buralardan ihale, alım-
satım yollanyla çıkar sağlama gibi yöntemlerle, KlT'i
yıllardır, kendi kişisel çıkarı için kullanıyor. Her hü-
kümet "kendizenginini yaratma" amacıyla, KİTola-
naklarını kullanıyor. Ve KİT zarar ediyor. Zararlar,
bütçe yoluyla halkın sırtına yükleniyor. llginçtir, KİT
yağmasında, yönetime hangi partinin geldiği, sağ-
cı, solcu ya da merkezci olması, çok fazla fark et-
miyor; ya da bunlar arasında kimi yıllarda bir dere-
ce farkı gözleniyor; bunun ötesinde yağma, tam bir
"ulusal birlik ve beraberiik içinde "sürüyor. Son on
yılın özelleştirme döneminde de KİT yağması, kimi
zaman bir nitelik değişikliğiyle de olsa, tüm hızryla
sürüyor.
KİT konusundaki siyasetçi tutumu, gerçekte,
devletin kendi eliyle kendıni batırmasının açık bir
göstergesidir.
Üretimin yarısını karşılıyor
GAP 'beyaz
altın'ı kaptı
OZCAN GUNEŞ
ŞANLIURFA - GAP
kapsamında su tanmına
açılan Şanlıurfa'da, bu yıl
350 bin ton pamuk elde
edilmesinin beklendiğı, bu
rakamm Türkiye'nin top-
lam pamuk üretiminin ya-
nsına ulaştığı bildirildi.
GAP'ın bu yıl pamuk re-
koltesinde. Antalya ve Çu-
kurova'mn yanı sıra Ege
bölgesıni de geçtigi belir-
tıldi.
Tanm İl Müdürlüğü yet-
kilileri, geçen yıl 26 bin
hektan GAP sulan ile bes-
lenen 100 bin hektar alan-
da pamuk ekıminin gerçek-
leştigini,bu yıl ise 119.044
hektar alana pamuk ekildi-
ğini kaydettiler. Geçen yıl
275-30Ö bin ton olan rekol-
tenın bu yıl 350.044 ton dü-
zeyinde beklendiğini açık-
layan yetkililer, Şanlıurfa
ve Harran'daki pamuk üre-
timinin bu yılki Türkiye
üretiminin yansına yakla-
şacağını söylediler. Yetkili-
ler.u
Antalya'da31.500,Çu-
kurova'da 222.152, Günev-
doğu Anadolu'da 260.450,
Ege'de ise 278312 ton pa-
muk üretimi bekleniyor.
Şanburfa'daki beklcnti ise
350526 ton" dediler.
GAP kapsamında sula-
maya açılan alanın. bu >ıl
62.500 hektara çıkanldığı-
na. sulanan arazilerin ge-
nışlemesiyle pamuk üreti-
minin daha da artacağına
dikkat çeken Tanm İl Mü-
dürlüğü yetkilileri, birkaç
yıl içinde Şanlıurfa'da Tür-
kiye'nin toplam üretimi
kadar pamuk üretilebilece-
ğini vurguladılar. GAP pa-
muğunun ülke ve bölge
ekonomısi ile Türk tekstil
sanayisine büyük katkı
sağlayacağını, pamuğun is-
tihdam yaratmaya ve yöre-
de sanayinin gelışmesine
yol açtığını anlatan yetkili-
ler, şu görüşleri dile getir-
diler: "GAP daha tam an-
lamıyla devreye girmeden
be>az altın pamuğu kaptı.
Sadece Şanlıurfa'daki pa-
muk üretimi Türkiye üreti-
minin yansına yakın bir
miktan oluşturuyor. Ekim
alanı olarak Şanlıurfa, Çu-
kurova ve Ege yöresini he-
nüz geçemedi, ama üretim-
de soüadı. Bu büyük hirge-
ILşnıedir. GAP'ın tamam-
lanmasıyla 1.7 milyon hek-
tar alan sulamaya açılacak.
Bu alanda yetiştirilecek pa-
muğu düşünecek olursak
ortava çıkan rakam baş-
döndürücüdür"