Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 AĞUSTOS 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İki Türkçe öğretmeni, okullarda okutulan bakanlık onaylı 11 ders kitabını inceledi
Ders ldtaplarmda rezalet
FİGEN ATALAY
"Peygamberler ve Allah niçin peygam-
berieri göndermiştir?. ~._Zorokumakda-
ha sevapür". Biitün gazete kitap kâğıtla-
n bLze her gün neleri bağınp durmakta-
dırlar?'", "Çok yazar mı okınnah, az ya-
zar rnı okumalı?"\ "Her iyi aynı olmadığı
gibi her kötü de aynı değüdir". "İçimiz
bederamizde bedenimizdeçevrembde ya-
şar".
Sizlen gûlümsettığıni sandığımız bu
alıntılar nereden dersiniz? Ne yazık ki
Milli Eğıtım Bakanlığı Talim ve Terbiye
Kurulu'nun onayıyla ilkokul, ortaokul ve
liseleTde okutulan çeşitli ders kitaplann-
dan...
Tûıkçe öğretmenleri Gülsiin Ozakın ve
Muammer Karadaş, ilkokuldan lise so-
nuncu sınıfa kadar okutulan kitaplardan,
dizgesel olmayan bir biçimde örnekleme
yoluyla değişik derslerden 11 kıtap seç-
tiler \e bunlan aylar boyunca her açıdan
incelediler. tşte, nelerle karşılaştıklan:
"Hem bilimsel mannk hem de resmi
mannk açısuıdan sözcüğün tam ve gerçek
anlanuyla bir 'facıa'yla karşı karşıya ol-
duğumuzu gördük. İnsaıu, ulusu, yurdu,
bilimi önemsemeyen. hiçleyen bir anlayış-
la elc alınmıs, genelde kitapîar. Bilimi ve in-
sanı önemsememeleri çok da bilinmeyen
bir şe>' değil. Ne \ar ki kendi içinde de bir
tutarhhklan vok, kendilerini de önemse-
• Türkçe öğretmenleri Gülsün
Özakın ve Muammer Karadaş,
ilkokuldan lise sonuncu sınıfa
kadar okutulan kitaplardan,
dizgesel olmayan bir biçimde
örnekleme yoluyla değişik
derslerden 11 kitap seçtiler ve
bunlan aylar boyunca her açıdan
incelediler. îşte, nelerle
karşılaştıklan: "Hem bilimsel
mantık hem de resmi mantık
açısından sözcüğün tam ve gerçek
anlamıyla bir 'facia'yla karşı
karşıya olduğumuzu gördük. tnsanı.
ulusu, yurdu, bilimi önemsemeyen
anlayışla ele ahnmış kitapîar." Kitapta ışığın soldan gelmesi istenirken resimde ışık sağda gösteriliyor.
miyorlar yani. Yalnız dili bakımından de-
ğil. anlaümı. dizgisi. tasarlanması. baskı-
su estetik görünüşü, bakış açılan, yorum-
lan vb. bakımından da kitapîar.'korkunç'
nitelemesine hak kazamyor."
Ortada çok yaşamsal bir sorun bulun-
duğunu vurgulayan Özakın ve Karadaş,
"Ne yapdmair sorusuna şu yarutı verdi-
ler: "
"Sorun anlayışla ilgili olduğu için ol-
dukça köklü bir sorun. Madem sekiz yü-
lık kesintisiz, zorunlu temel eğitin] gerçek-
leşiyor, bunun adına reform, dataası dev-
rim denhorsa, soruna biraz da içeriden
bakmakta yarar var. Aynı Talim Terbiye
Kunılu'y la. aynı kitaplarla. aynı bakış açı-
sıyla sürdürütecekse eğitim, sekiz değil,
yirmi sekiz yıl da olsa sorunu çözmüş ola-
mayız. En kısa sürede, bu anlayış, bu ba-
kış açısı değişmcli. Bu 'zalim' terbiye kı-
sa sürede ortadan kaldınlmalı. yerine bi-
limsel dünya görüşünü savunan, devlet-
ten bagımsız bir seçici kurul oluşturulma-
b. Bu tiır kitaplarla bir ders yılı daba ge-
çirilmemelL"
tkı öğretmenin hazırladıklan 134 say-
falık çalışma, "Sözcük Yanlışlan", "Öğe
Yanlışlan". "Manük Yanlışlan", "Yeri
Yanhş Olan Sözcükler*'. "Yabana Tûm-
ce KalıplarT, "Laf Salatası", -Bilineni
Yinelenıe", "Kötû Örnekteme", "Koşul-
landırma"', "Yazun KuraHan", "Nokta-
lama İmteri","Yabana Sözcük" ve "CMa-
sı Dizgi YanhşlarT ana başlıklanndan olu-
şuyor.
Mantıkyanhşlan
tncelemeden bazı örnekleraldık. Tır-
nak içinde yer alan cümleler, ders kitap-
Bakanlık dikkatli
Sanklı
Türkçe
kitabma ret
EBRU TOKTAR
ANKARA-1997-1998
öğretım yılında kesintisiz 8
yıllık eğitime geçmeye
hazırlanan Mıllı Eğitim
Bakanlığı (MEB), çağdaş
eğitim hedefıne uygun
olmayan ders kitaplanru
ayıklamaya başladı. MEB,
Zaman gazetesinin
şirketlerinden Gaye
Yayuıcılık'ın Türkçe Orta 1
kitabını 1997-1998 öğretim
döneminde okutulacak ders
kitaplan listesinden çıkardı.
Bu kitaptaki okuma
parçalannın yanında sarıklı,
türbanli çocuklar ve üç
hilalli yeşil bayraklı
resimlerin bulunduğuna
dikkat çekildi. Milli Eğitim
Bakanlığı Talim Terbiye
Kurulu'nca belırlenen ders
kitaplannın büyük
bölümünün, 8 yıllık
kesintisiz eğitımin
amaçlanyla çeliştiğine
dikkat çekilirken bakanlık
konuya el attı. Gaye Ders
Kitaplan Yayıncılık
tarafından çıkanlan, Doç.
Dr. Mustafa İsen, Doç. Dr.
Leyla Karahan, Yardımcı
Doçent Doktor Kâmil
Akarsu tarafindan 6. sımflar
için yazılan kitap,
Atatürk'le ilgili makalelere
"Serbest okuma" parçalan
olarak yer veriyor. Kitapta.
Ingiliz romancı Charks
Dkkens'ten alınan bir
parçanın yanmdaki resimde
küçük kıza türban
giydırilmesi dikkati çekti.
Okuma parçalannın büyük
bölümündeki resimlerin de
sank, fes ve türban giymiş
kişilerden oluştuğu
vurgulandı. Kitapta yer alan
Kayıkçı Kul Mustafa
tarafindan yazılan Genç
Osman Destanı'nın üst
bölümündeki temsili
resimde "üç hilalli yeşil
bayrak" taşıyan asker
fıgürünün bulunması da
dikkat çektı. Öğrencilerin
dılbilgisim gelıştirme,
konuşma, yazma ve anlama
potansiyelini geliştirme
amacı taşıyan Türkçe
kitaplannda, tarüı
kitaplanndan daha fazla
sayıda cumhuriyet öncesı
dönemin kıyaflerini ve
simgelerinı yansıtan
resimlere yer \enlmesi,
"örtülü mesaj" olarak
değerlendirildi. Milli
Eğitim Bakanlığı. Gaye
Ders Kitaplan
Yaymcılık'tan yayımlanan
bu Türkçe kitabını. 1997-
1998 öğretim döneminde 6.
sınıflarda okutulacak kitap
listesinden çıkardı. Özer
Uçuran Çifler'in makalesine
yer veren Nazmi Şentürk'ün
yazdıgı İlköğretim Okullan
Için Türkçe Ders Kitabf nın
da aralannda bulunduğu,
yeni öğretim döneminde
okutulacak kitap listesinden,
çağdaş eğitimin
gereksinimlerine uygun
olmayan diğer kitaplann da
ayıklanması bekleniyor.
lanndan alındı. Altmdakiler ise Özakın
ve Karadaş'm yorumlan.
- "Sizce çocuklar biierek veya bOme-
yerek yapüklan kazalardan sonra nasıl
davTanmalıdır? (1/S.148)
'Bilerek kaza' nasıl olur?
- "Bayrağm ancak kendi miltetimizm
olduğuna inandıracak biçimde okuyu-
nıız."(3/S.10)
Bayrağımıza sahip çıkan başka bir u-
lus daha mı var? Hem, kimi inandıraca-
gız? Neyi "okuyunuz?" Aynca tümce-
nin nesnesi yok.
- "Istiklal marşımız niçin milli marşt-
mızdır?(3/S.10)
Böyle bir soruya nasıl yanıt verilir?
- "Devlette dayanışma >r
ardır. Bir dev-
letin miUetini oluşturan bireyter, millet
tehükede ise devletin birtiği alünda bir-
leşir ve mücadele eder."(7/S.5O)
Devlette nasıl bir dayanışma olabilir?
Susurluk'ta ortaya çıktığı gibi olabilir
örneğin!
-"Peygamberler ve Allah niçin pey-
gamberleri göndermjştir?" (8/S.47)
Yorumsuz!
- "Bedenimizin temizliği ara sıra y>
kanmakla bıtmez. OzeUikleeDerimiz, ağ-
amız ve ayaklanmız sürekli temiziik is-
ten"(8/S.l'07)
Çok yıkanırsa bedenin temizliği biter!
Bedenimizi az mı yıkayalım? Çok mu?!
Kim ne ister?
- "Bir yandan vatannıın
topraklannı savunmak için
cepheye giden askerimiz,
öte yandan yakınlannın ha-
yatından endişe ederek sa-
vaşıyonta.''(l'S.182)
Yorumsuz!
- "_Buluşlar, özgün dü-
şüncelerin çiçekleridir."
(3/S.56)
!!!
- "Bütün gazete, kitap kâ-
ğıtlan bizfere her gün nele-
ri bağınp durmaktadır-
Iar?"(3/S. 145)
Bakın siz şu şirret gaze-
te, kitap kâğıtlanna!
- "Kınk, kemiklerin zora
gelerek kınlmasına de-
nir."(6/ S.60)
Yine bir deha örneği:
'Kınk kırılmay-a denir.'
"Kadjnlannuz tek başla-
nna sinemaya, tiyatroya gi-
debilmektednier. Bu du-
rum toplum tarafindan da
hiç yadırgannu-
YıDardır hiçbir şekflde denetienmeyen deniz motorian şans eseri de olsa bugüne kadar büyük bir kazaya neden ohnadL
Her biri günde 2 bin kişiyi taşıyan deniz motorian 4 yıldır denetlenmiyor
istanbulBoğımyenikazmkınıgcbe
OZKAN GUVEN
Son dönemde Istanbul'da kent içi trafiğine al-
tematif olarak sunulan deniz ulaşımı. karayol-
lan trafıği kadar olmasa da >
r
urttaşlann can gü-
venliğini tehdit ediyor. Kötü hava koşullannda
bile birçok kuralı ihlal ederek denize açılan ve
günde bınlerce yurttaşın seyahat ettiğı Marma-
ra Denizi'ndeki yaklaşık 300 deniz motorunun
tam 4 yıldır hiç denetlenmediği ortaya çıktı.
tstanbul'da karayollan trafığinın yoğun oldu-
ğu saatlerde tercih edilen deniz motorian, bütün
kurallan altüst ederken İstanbul Boğazı'nı da
yol geçen hanına çevıriyor. Marmara'da faaliyet
gösteren yaklaşık 300 deniz motoru. özellikle
deniz trafığinin en yoğun olduğu 07.09.00 ile 17.
00-20.30 saatleri arasında kapasitesinin üzerin-
de yolcuyu taşıyor.
Bunun yanı sıra deniz motorlannm çoğu tam
teçhizatlı olarak denize açılmıyor. Birçoğunda
pusula. radargibi deniz aracmın sahip olması ge-
reken en önemli malzemeler yok. Bazılannda
can yeleğı, can simidı ve yangın tüpleri bile bu-
lunmuyor. Motorunda can simidi bulunduran-
lartn bile işin kolayına ve ucuzuna kaçtığı belır-
tiliyor. Tehlike anında yolculann canlannı kur-
taracak olan can simitlerinden bazılannın suyu
attığınız anda dibe battığı ilen sürülüyor. Kar.
yağmur demeden çalışan deniz motorlaruıdan
her biri günlük ortalama 2 bın kişiyi taşıyor. De-
niz motorlanna olan ilginin en büyük nedeni ise
Şehir Hatlan ve deniz otobüslerinden daha ucuz
olması. Şehir hatlan vapurlanndan 20 bin lira da-
ha ucuz seyahat etme imkânı sunan bu araçlar-
dan bazılan 120. bazılan ise 420 yolcu kapasi-
teli. İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ (İDO) Genel
MüdürYardımcısı GökşinTürkmen, kötü hava-
larda yeterli donanıma sahip olmadan sefer ya-
pan deniz motorlanndan çekindiklenni söylü-
yor. 1987 yılından beri hizmet eden İDO'ya ait
araçlann en son teknolojiyle donandığı halde
sisli havalarda seferlere çıkanlmadığına işaret e-
den Türkmen, şunlan söylüyor:
*Deniz otobüslerini özellikle Eminönü ve Ka-
dıköy arasındaçahşürmıyoruz. Bunun en önem-
li nedeni deniz motorlannm buralarda yoğun ol-
ması. Bu küçük araçlaria kaza yapmamak için
o gün o bölgedeki tüm seferier iptal edflıyoıf
Kumkapı'ya da gidebilir-
ler mi?
- "Her iyi aynı olmadığı
gibi her kötü de aynı değÜ-
dfaf (8/ S.35)
Anlaşılmıyor?
Incelenen ders kitaplan
ve kod numaralan:
1. Türk Dili ve Edebiya-
tı 1 (MEB)
2. Türk Dili ve Edebiya-
tı Kompozisyon I (MEB)
3. Türkçe 6 (Salih Sanca/
Mustafa Gündüz)
4. Türk ve Islam Tarihi 3
(Prof. Dr. Oktay Aslanapa)
5. Fen Bilimleri 2 (Hay-
rettin Sönmez,'Şake Al-
pay/ElifPekel)
6. Milli Güvenlik Bilgisi
(MEB)
7. Vatandaşlık Bilgileri
(Konca Gezer)
8. Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi 5 (Prof. Beyza Bil-
gin)
9. Türkçe 3 (Nazmi Şen-
türk)
10. Ortaokullar Matem-
atik 1 (MEB)
ll.EdebiMetmlerl(Dr.
Ayşenur tslarn/Nermin Öz-
türk)
BİRÇOK YAZIİŞLERİ MÜDURU HALA İÇERİDE
Hükümlü gazetecflere destek
KEREM1LGAZ / ALPER TURGUT
Sorumlu yazıişleri müdürlerinin basm
yoluyla işledikleri suçlann cezalanmn er-
telenmesinin ardından gözler diğer suçla-
n nedeniyle halen içeride bulunanlara yö-
neldi. Sivil toplum örgütlerinin bu konu-
daki çalışmalan sürüyor.
Aralannda eski Özgür Gündem gazete-
sı Yazıişleri Müdür Işık Yurtçu'nun da bu-
lunduğu 8 yazıişleri müdürü, geçen hafta
çıkan yeni yasa sonrasında teker teker ce-
zaeUennden çıkıyor. Ancak bu yasanın
kapsamı dışında kalan çok sayıda yazıiş-
leri müdürü hâlâ dört duvar arasında bulu-
nuyor. Özgür Gelecek gazetesı Yazıişlen
Müdüriiyken 4 yıl 10 ay hapis cezası alan
ve Sakarya Cezaevi'nden çıkan Mustafa
Demirdağ; de\letin, özellikle sosyalist ba-
sm çalışanlanna karşı her zaman örgüt üye-
liği suçlamasında bulunduğunu dile getir-
di. "Ozgür Gelecek dergisi yaznşleri müdür
obnam nedeniyle ha kkımda TİKKO örgü-
tü üyesi olduğum iddiasry la da dava açıkü.
Bu davadan tutuksuz yargüamyorum. 178
gazetecinin cezae\1erinde bulunduğu Tür-
kiye'de 7 kişinin tahliyesi gündeme geldi"
diye konuşan Demirdağ. muhalif dergiler-
de ve gazetelerde çalışan basın mensupla-
nnın "terörist" diye tanıtılmak ıstendiğini
iddia etti. Bunun en iyi örneğinın Adalet
Bakanı Oltan Sungurlu'nun "Cezaevlerin-
de bulunan gazeteciler teröristar" sözleri
olduğunu söyleyen Demirdağ, bu şekilde
haznlanan zeminin zaman zaman kendisi-
ni polis copuyla ve baskısıyla da gösterdi-
ğini öne sürdü.
Halen cezaevinde bulunan gazeteciler-
le ilgili çalışmanuı çok dikkatli yapılma-
sı gerektiğine dikkat çeken Türkiye Ga-
zeteciler Cemiyeti Başkanı NaO GürelL
"Biz basm yoluyla işlenen suça, düşünce-
lerin açıklanmasıyla ilgili suçlara karşı-
JTZ" diye konuştu. Gazetecilere yönelik
suçlamalann hangisinin 3713 sayılı Te-
rörle Mücadele Yasasına ya da başka ya-
saya girdiğinin tartışılması gerektiğini
ifade eden Güreli, somut bir örneğin ön-
lerine gelmesi durumunda konunun irde-
lenebileceğini söyledi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ts-
tanbul Şubesi Başkam Murat Inceoğlu.ye-
ni çıkan yasanın düşünce özgürlüğunün
sağlarunası açısından önemli bir adım ol-
duğunu dile getırdı. Sadece muhalif yayın-
larda çalıştıklan gerekçesiyle çok sayıda
gazetecinin örgüt üyeliği suçlamasıyla kar-
şı karşıya kaldığını \-urgulayan Inceoğlu,
"Bunun benrlenmesi için hafıy elik yapmak
gerekir. Adil bir yargılama sonucu anlaşı-
labilecek bu suçlamayla ilgili olarak bir şey
yapmak bizim görevimiz değiL Bunun için
yargıya güvenmek gerekir, ancak bu her
zaman gerçekleşmiyor" diye konuştu.
Wir suchen zum sofortigen Einritt
SEKRETÂRINNEN
mit folgenden Qualifikationen:
• Sehr gute Deutschkenntnisse in Wort und
Schrift
• PC- und Englischkenntnisse
Schriftliche Bewerbungen (Lebenslauf
in Deutsch, Lichtbild und Zeugniskopien)
richten Sie bitte an:
Mercedes-Benz
Mercedes - Benz Türk A.Ş. Personalabteilung
Askeri Fınn Yolu Burmalı Çeşme Sokak No 2 Davutpaşa 34022 İSTANBUL
AYDINLANMA
EJV1RE KONGAR
Traji-Komik Bir
Tahterevalli Öyküsü
1) 1950 yılında serbest seçimleri kazanarak ikti-
dara gelen Demokrat Parti Yöneticileri, çok par-
tili demokratik rejimi kuran ve bu seçimlenn yapıl-
masını sağlayan Cumhuriyet Halk Partisi Yöne-
ticileri'nden daha dindar değillerdı, ama demokra-
siyi daha az özümlemişler ve çok daha az benim-
semişlerdi.
2) Demokrat Parti Yöneticileri, sayesinde ikti-
dara geldikleri 'çok partili demokrasinin' kurallan-
na uymadılar. Demokrasiyi sadece 'çoğunluğun yö-
netimi' olarak uygulamak istediler. Insanlann temel
hak ve özgüriüklerini ve bu arada basının, sendika-
lann ve muhalefetin haklannı geliştireceklerine kısıt-
ladılar. Böylece bir baskı rejimine yöneldiler.
3) Ikinci Dünya Savaşı sonrası dış konjonktür,
Sovyetler Biriiği'ne karşı uygulanan Soğuk Savaş
stratejisi çerçevesinde 'siyasal Islam'm, Türkiye'de
de desteklenmesini gerektiriyordu. Bu eğilim, De-
mokrat Parti'nin iç politikada, Cumhunyetin kuru-
luşuyla, ellerindekı iktidarı kaçırmış olan 'siyasal Is-
lam' önderierinin desteğini aramataktiği ıle bütün-
leşti. Dönemin Başbakanı siyasal Islamdan ara-
dığı desteği, kamuoyunun önünde bir 'dini liderin'
elini öperek simgeleştirdi.
4) Demokrat Parti, Meclis'te kurduğu, hem sivil
hem asker, hem savcı hem yargıç yetkileriyle donat-
tığı ve kendisine görev olarak 'muhalefetin rejim
aleyhtan 1'aaliyetlerini araştırmayı' verdiği, ünlü 'Tah-
kikat Komisyonu' ile çok partili düzene geçildikten
sonra ilk rejim darbesini yaptı.
5) Sivillerin bu darbesi, askerlerden tepki gör-
mekte gecikmedi: 27 Mayıs müdahalesı, bir yandan
ülkenin geleneğine 'siyasal amaçlı infazlan' sokmak
gibi tarihselbiryanlışıüretirken, öte yandan, 'çoğun-
luğun diktatöriüğünü önleyici, çağdaş ve demok-
rat' bir anayasa yoluyla, Türkiye'ye demokrasi yo-
lunda çağ atlamanın yollannı açtı.
6) Fakat 'siyasal Islam' konusundaki uluslararası
konjonktür, egemenliğini aynıyla sürdürüyordu.
Kentleşme ve kapitalistleşme süreçlerinde devlet'
olanaklannın kullanılması yoluyla siyasal iktidann
güçlendirilmesi alışkanlığı da. Böylece 'siyasal Is-
lam ' yine iç ve dış dinamik öğelerinin 'ortak payda-
sı' olarak ortaya çıktı.
7) Bu çerçevede Dönemin Başbakanı, sürekli
olarak 'anayasanın fazla özgüriükçü' yapısından ya-
kındı. Bir yandan imam-hatip okullannın açılması,
öte yandan 'komünizmle mücadele' derneklerinin
güçlendirilmesi, bu 'fazla bol' olduğu ıddia edilen
anayasa ile mücadelede zorunlu stratejiler olarak
sürdürüldü. Sonunda bu propagandanın da etkisiy-
le askerter, on yıl önce kendi yaptıklan anayasayı de-
ğiştirmek üzere 12 Mart 1971 'de yine yönetime el
koydular. İç ve dış konjonktürde bir değişme olma-
dığı için 'siyasal lslam'\n bu kez de 'askerierin göl-
gesinde' desteklenmesi sürdü.
8) Askerier, 12 Mart'ta, 27 Mayıs Anayasası'nı ye-
terince törpüleyemediklerini görerek, 12 Eylül
1980'de bir kez daha darbe yaptılar. Bütün partile-
ri kapattıklanndan, toplumu çapraz kesen bir des-
tek arayışı içinde, 'lslam'\ kullanmak onlara olduk-
ça işlevsel geldi. Aynca dış konjonktür de aynıyla
devam ediyordu. İç ve dış dinamik öğeleri bir kez
daha 'siyasal Islam' üzerinde buluştu ve 'siyasal Is-
lam 'a destek, askerier tarafindan artık bir 'anayasal
kurum' haline getirildi.
9) 199O'lı yıllarda hem dış dinamik hem iç dina-
mik ööeleri değişti. Sovyetler Biriiği'nin çöküşü, 'si-
yasal ıslam 'ın dış konjonktür açısından önemini yok
etti. İç dinamik öğeleri açısından ise artık kendi ser-
mayesini, kendi eğitimini ve kendi dış ilişkilerini sağ-
layan 'siyasal Islam', dışardaTürkiye'ye rejim ihraç
etmek isteyen komşularla, içerde ise 'bölücü faali-
yetler' ile flörte başlamış izlenimi veriyor ve bu ni-
teliği ile demokratik rejimi tehdit eder görünüyordu..
10) 'Siyasal lslam'\ bu güce ve konuma eriştirme
sorumluluğunu taşıyan askerier ve Cumhurbaş-
kanı, yine iç ve dış dinamik öğelerinin kesiştiği nok-
tada, eski yaptıklannı düzeltmek için, bu kez işbir-
liği halinde, 'rejime' değil, ama 'duruma' müdaha-
le ettiler. Bu bir 'anayasal müdahale' idi. 'Bir kısım
medya'nın ve Meclis'in desteğiyle sonuca ulaştı.
Sınırian içinde kalınan ve müdahale mekanizması
için 118'inci maddesi kullanılan anayasa ise yüzde
91.4 gibi ezici bir çoğunlukla onaylanmış olmasına
karşın, sadece yapısı itibanyla değil, referandum
öncesi, aleyhte konuşulması yasaklandığı için, "Sen
bu anayasaya olumlu oy vermeyeceğim" dedi diye
hapse atılan Oktay Akbal örneğinin de kanıtladığı
gibi, oylama süreci itibanyla da 'tümüyle anti-de-
mokratik' bir anayasa idi.
11) Çok partili düzene geçildikten sonra, 'müda-
haleler' geleneğini başlatan olay, Demokrat Parti
Yöneticileri'nin 'Tahkikat Komisyonu' aracılığı ile
yaptığı 'sivil darbe' idi.
12) Askerierin müdahale ettikleri her durumda,
'sivillerarasında rejim anlaşmazlığı vardı'. Buna, 28
Şubat 1997 müdahalesi de dahildir.
Sonuç: Hem iç hem dış dinamik öğelerinin etki-
siyle, 'siyasal Islam'm gücü ve ağırlığı gittikçe aza-
lacak gibi görünüyor.
Önümüzdeki günlerdeki gerilimin dozunu, 'Islam-
cı' örgütlerin ve liderlerin davranışlannın bu eğilime
uyup uymadığı hususu belirleyecek.
Dilerim tahterevallinin iki ucuna yerleştirilen ağır-
lıklar, tahtayı yine ortadan kınp herkesin kafasını gö-
zünü yarmaz.
Medya notu: 28 Şubat müdahalesi, MGK'nin as-
ker kanadı ileCumhurbaşkanı'nın işbiriiğine, 'birkı-
sım mecCya'nın destek vermesi ve 'Meclis'in birbö-
lümünün' katılmasıyla gerçekleşti. Artık tarihe mal
olmuş bulunan bu gerçeği 'bir kısım medya'y\ öv-
mek, ya da yermek için değil, bir saptama olarak
kaydediyorum.
Tabii Türkiye'nin siyasal tarihinde bu denli geniş
bir ittrfaka ilk kez yol açtığı için, REFAHYOL hükü-
metini de kutlamak gerek!
İLAN
T.C.
EDİRNE 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas: 1996'334
Karar: 1997-195
Ayverdi Karataş ve Vıldan Karataş arasındaki boşan-
ma davası sonuçlanmış olup. mahkememizın
15.05.1997 tarüı ve 1996/334 esas 1997/195 karar sayı-
lı ilamı ile taraflann boşanmalanna karar verilmış ol-
makla;
Karann, adresi tespit edilemeyen davalı Vildan Kara-
taş'a tebliğine, teblığ tanhınden ıtibaren yasal 15 gün-
lük süre içerisinde temyiz yoluna gıdılmediği takdırde
karann Vildan Karataş yönünden kesınleşecegı, tebliğ
yerine kaim olmak üzere ılanen tebliğ olunur.
Basın: 25153