Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kutlamalara
yasaklama
• İZMİR(Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Sıvas
Valiliği, Atatürkçü
Düşünce Derneklerinin
Sıvas Kongresi'nin 78.
yılını Sıvas'ta
kutlamalanna izin
vermedi. ADD Sıvas
Şubesi'nin öncülüğünde 4
eylülde Sıvas'taki kongre
binasında yapılması
planlanan toplantı ve
etkinlikler için Kültür
Bakanlığı'nın katkılanyla
bir kutlama programı
hazırlanmıştı. Sıvas
Valiliği'nin iptal karan
özerine bir açıkJama yapan
lzmir Merkez Şube
Başkanı Metin Aydoğan
"Türk halkının ve
demokratik kitle
örgütlerinin yoğun
desteğini alan 55.
hükümet, öyle
gözükmektedir ki bu
desteği uzun süre
sürdüremeyecektir" dedi.
Yaşar Kemal'den
BONN(AA)-Yazar
Yaşar Kemal, Almanya'da
haftalık olarak yayımlanan
"Der Spiegel" dergisıne
verdiği demeçte,
Türkiye'deki insan hakJan
uygulamasını eleştirdi.
Türkiye "deki birçok
politikacıyı Güneydoğu
sorununun çözecek kadar
cesur ve gerçek demokrat
olmamakla suçlayan
Kemal, yazarlann siyaset
yapmalanrun gerekli
olduğunu belirterek ekim
ayında Frankfurt'ta
yapılacak ödül töreninde
yapacağı teşekkür
konuşmasının siyasilere
yönelik bir çağn olacağını
kaydetti.
Cezaevleri
tartışması
• ANKARA (AA)-
Adalet Bakanı Oltan
Sungurlu, cezaevlerinde
hücre tıpı bir yapılanmaya
gidılmedıgıni, 5 veya 20
kişinin kalabileceği
koğuşlann olabileceğini
söyledi. Hukuki anlamda
Avrupa cezaevi kurallanna
bağlı oldukJannı belirten
Sungurlu, cezaevlerinde
insani koşulların nasıl
sağlanabileceğinin
araştınldıgını kaydetti.
Mahkûmlann çeşitli
gerekçelerle cezaevlerinde
genel koğuş uygulaması
istediğini belirten
Sungurlu, "Bir cezaevinde
1, 5 veya 20 kişilik koğuş
da olur. Tek tip yapmamak
lazım. Çünkü tek kalmak
isteyenler de oluyor" dedi.
ÖDP yasak
ANKARA (UBA) -
Özgürlük ve Dayanışma
Partısı (ÖDP), Ânkara
Valiliği tarafından
toplumda kin ve nefret
duygulan oluşturuyor
gerekçesiyle yasaklanan
'Düşünce Özgürdür' ve
'Politik cinayetler
aydınlatılsın' adlı afışlerini
Başbakan Mesut Yılmaz ve
Başbakan Yardımcısı
Bülent Ecevit ıle Ismet
Sezgin'e postaladılar. ÖDP
Ankara II Başkanı Haydar
llker, "ÖDP olarak bu
afişleri belki kendilerinde
de kin ve nefret duygulan
uyandınr diye Başbakan ve
yardıcılanna postalıyoruz'"
dedi.
RP'nin kapatılma
davası
• ALTINOLUK(AA)-
Refah Partisi'nin hukukçu
milletvekilleri, 5 eylülde
Anayasa Mahkemesi'ne
verilecek son savunma
üzerindeki çahşmalannı,
Genel Başkan Necmettin
Erbakan başkanlığında
aralıksız sürdürüyor.
Erbakan'ın Altınoluk'taki
yazhğında 6 gün önce bir
araya gelen RP
milletvekilleri Şevket
Kazan, Yasin Hatipoğlu,
Mustafa Kamalak,
Süleyman Arif Emre,
Mehmet Alı Şahin, Ali
Oğuz ve Şeref Malkoç, gün
boyu süren toplantılarda
savunmaya son şekJini
veriyor.
Karadayı'dan
Yılmaz'a ziyaret
• BODRUM(AA)-
Başbakan Mesut Yılmaz,
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İsmail Hakkı
Karadayı'yı, Bodrum'daki
yazlık konutunda kabul
ederek bir süre görüştü.
Yaklaşık 50 daklka süren
görüşme sonunda bir
açıklama yapılmadı.
Muğla Üniversitesi öğretim üyelerinden Kuloğlunun araştırması
Diyanet Vakfi kartelleştiANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Muğla Üniversitesi öğretim
elemanlanndan Nazan Kuloğlu.
Türkiye Dıyanet Vakff nın, "ls-
lanı dininin gerçek amacıylatanı-
ülmasu toplumun din konusun-
da aydınlablmasT amacından pa-
rasal çıkar sağlamaya yöneldiği-
ni belirtti.
Kuloğlu'nun araştumasına gö-
re, inşaattan temizliğe ve ihraca-
ta kadar çeşitli işlen yapan 3 şir-
keti ve 6 ortakJığı bulunan vakıf.
yayınevlen aracılığıyla da mil-
yarlar kazanıyor. Muğla Üniver-
sitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğ-
retim üyelerinden Nazan Kuloğ-
lu'nun "Türkiye'de Diyanet tşte-
ri Başkanuğı Sorunu" başlıklı
araştırmasında. 1975 yılında 150
bin liralık sermaye ile kunılan
Türkiye Diyanet Vakfi'nın, his-
selerinin yüzde 97'sine sahip ol-
duğu Gıda Inşaat Neşriyat ve Tu-
rizm AŞ'nin (GINTAŞ) camiler-
den yurtlara. dekorasyondan ba-
kım-onanm işlerine kadar Diya-
net Işleri Başkanlığı ve başka ku-
ruluşlara ait pek çok işi yürüttü-
ğü; Azerbaycan, Kazakistan gibi
Türk cumhuriyetlerinde de cami
inşaatlannı üstlendiği belirtildi.
Yine vakfin yüzde 51 hissesine
sahip olduğu GÖKTÜR'ün GIN-
TAŞ ve Azerbaycan Ansiklope-
di Müdürlüğü'nce kurulduğuna
dikkat çekilen araştırmada, Tür-
kiye Diyanet Vakfi'nın 1989 yı-
lında da yüzde 88 hissesine sahip
olduğu Bakım-Onanm-Pazarla-
ma-Temizlik Sanayi Ticaret
AŞ'yi (TEMSAŞ) kurduğu kay-
dedildi.
İslami sermaye
Araştırmada, TEMSAŞ'ın
özellikle devlet daireleri ve ban-
kalardan iş aldığı vurgulanırken,
aynı şirketin temizlik malzeme-
leri üretimine de başladığı belir-
tildi. Türkiye Diyanet Vakfi bün-
yesinde 1991 yılında kurulan Ko-
catepe Modern Mağazacılık Iş-
letmeleri Sanayi Ticaret AŞ'nin
(KOMAŞ) ortaklan arasında Ül-
ker Gıda'run sahibi Sabri Ülker,
Vakıflar Bankası Genel Müdür-
lüğü, vakfin şirketleri TEMSAŞ
ve TÜDAV, Et ve Balık Kurumu
Yardımlaşma Vakfi'nın ve lzmir
Belediye Başkanı Burhan Özfa-
tura'nın yer aldığı ileri sürüldü.
tthal ve yerli ürünlerin satışının
yani sıra yurtdışına ihracaat da
gerçekleştiren KOMAŞ"ın Türk
Diyanet Vakfi ile birlikte thlas
Sigorta AŞ'yi kurduğu kaydedi-
len araştırmada, vakfin 1992 yı-
lı itibanyla sahip olduğu taşın-
maz mallar şöyle sıralandı:
"1313 cami, 695 Kuran kursu,
21 imam-harip lisesi, 227 nıüfrü-
lük, 1 eğitim merkezi, 513 kıjnıan.
181 dükkân, 132büro,6işyeri,32
sosyal tesis, 1454 arsa, 343 çıplak
mülkiyet (bina, arsa), 291 arazL"
D İ Y A I V E T İ Ş L E R İ B A Ş K A N I M E H M E T N U R İ Y I L M A Z
'Siyaset dine karışırsa
laiklik elden gider'tstanbul Haber Scrvisi - Hiçbir
sıyası görüş veya partinin Diyanet
İşleri'ne kanşamayacağını belir-
ten Diyanet Işleri Başkanı Meh-
met Nuri Yılmaz, "Siyaset dine ka-
nşırsa laiklik elden gider" dedi.
Türkiye'de 880'i yatılı olmak üze-
re toplam 5003 Kuran kursu bu-
lunduğunu söyleyen Yılmaz, Ku-
ran kurslannda devlet, rejim düş-
manlığı gibi zihni bulandıran söz-
lere iltifat edilmemesini istedi. Sa-
nk ve cüppeyi, Diyanet Işleri Baş-
kanı ve camilerde görevli din
adamlannın gıyebileceğini belir-
ten Yılmaz, "Sokaktaki insan da
bu kıyafeti giyiyor. Neden general
kıyafeti giymiyoriar?" dedi.
Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel tarafından önceki gün kabul
edilen Diyanet Işleri Başkanı
Mehmet Nuri Yılmaz dün Maçka
Oteli'nde basın toplantısı düzen-
ledi. Yılmaz, son günlerde gün-
demden düşmeyen cuma namazı
gösterileri, ezan genelgesi, sank-
cüppe ve Kuran kurslan konusun-
daki görüşlerini açıkJadı.
Camilerin protesto mekânı ol-
madığını belirten Yılmaz, "Gös-
terilerde aklıselim davranışlar ye-
rine hırs ile hareket ediliyor. Ku-
ran'ın gösterilerde araç olarak
kullanılması ve zincire vurulması
insani tahrik etmektir. Allah'ın ko-
ruması altındaki Kuran'ı kimse
zincire vuramaz. Hangi konuda
olursa olsun camilerin gösteri ye-
ri olması kötüdür. Basına ve poK-
se yönelik hereketleri tasvip etmi-
yonız. Hiçbir Diyanet görevlisi bu
gösterilere kanlmamıştır. Bu dışa-
ndan organize edilen bir hareket-
tir" dedi.
8 Yıllık Kesintisiz Teme] Eği-
tim Yasasf nın Kuran kurslannı
kapatmadığını belirten Yılmaz.
"880'i yaüln)lan 5003 Kuran kur-
sunda 6 bini aşkın eğfâmci ders ve-
riyor. Kurslarda denetim sorunu
yok. MHB Eğitim Bakanlığı neyse
Diyanet de odur. Diyanet, 1925 yı-
lında Atatürk'ün emriyle açılan ilk
kurstan bu yana eğitim veriyor.
Kuran kursu,yaygın eğitinıdir. di-
kiş-nakış kursu gibi. Kurslarda.
Milli Eğitim'in yanında Diyanet
İşleri de denetleme > apabilecekrir.
Kurslar, müftüler. Diyanet ve Mil-
li Eğitim müfettişleri kurs müdür-
leri, murakıplartarafından denet-
lenir. 3 ayda bir denetim raporla-
n başkanlığa iletilir. 5442 sayılı İl
İdaresi yasalanna göre, vali ve kay-
makamın denetim haklan da sak-
bdır" diye konuştu.
Kuran kurslanna kayıtlann baş-
ladığını vurgulayan Yılmaz, söz-
lerine şöyle devam etti:
"Kuran kurslanndan korkul-
mamaüdır. Kuran Kurslan Yö-
netmeliği'nin değiştirflen 2 mad-
desine göre, yaz kurslannda ve
hafla sonlaruıda 5. suufi tamam-
layan çocuklar eğitim görebile-
cek."
Sank ve cüppev i, Div anet İşleri Başkanı ve camilerde görevli din adamlannın gıyebileceğini anlatan Yıl-
maz, şöyle konuştu: "Sokakta simit satan 12 yaşındaki çocuktan bakkala kadar herkes sank ve cüppe gi-
yiyor. Bana kanunla verilen sank ve cüpp€>i. pey nir tartan birisinin gi\ me hakkı yoktur. Pev gamberimi-
rin böyle bir sanğı yoktu, aynca benim gibi gi> inin dememiştir. Sank ve cüppe üniformadır. Bir genera-
Kn elbisesini bakkal giyebiByor mu? Ben bunu hoş görmüyonım." (Fotoğraf: ALPER TURGUT)
Genel başkan yardımcıları Menteşe ile Erek'ten de destek alamadı
Kurmaylan Çüler'isavunamtyor
Çiller'in lzmir turu bitti
İZNftR (Cumhuriyet) - DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller, ülkenin erken seçime gitmesi
gerektiğini belirterek seçmenlerden "kır ata
yem" vermelerini istedi. Çiller'in. Izmir
Anakent Belediye Başkanı Burhan
Özfatura'nın havaalanmda topladığı işçilerin
karşılamasıyla başlayan, kentin boş
sokaklannda süren dört günlük lzmir gezisi,
dün sona erdi. Çırpı, Bayındır, Ödemiş, Kiraz,
Beydağ ve Tire ilçelerini dolaşan Çiller, yaptığı
konuşmalarda ANASOL-D hükümetinin
kumarhane paralanyla kurulduğunu öne sürdü.
HÜLYA KARABAĞLI
ANIC\RA - Partisi mu-
halefete düştükten sonra fı-
re vermeye devam eden
DYP Genel Başkanı Tansu
Çflkr'i, bazı kurmaylan da
savunmamaya özen göste-
riyor. 55. hükümetin kunıl-
masından sonra yaz aylan-
nın önemlı bir bölümünü
Marmaris'te geçiren Çiller,
etkili muhalefet için genel
merkezde bıraktığı isimler-
den genel başkan yardım-
cılan Nahit Menteşe ile Ali
Şevld Erek'ten de bekledi-
ği desteği alamadı. DYP
Genel tdare Kurulu'nda
(GİK) oybirliğiyle göreve
getirilen Menteşe ve Erek,
seçilmelerinin üstünden bir
ay geçmesine karşın bir ba-
sın toplantısı bile düzenle-
mediler.
Kurmaylann, tatilde bu-
lunduğu dönemlerde Çil-
ler'e ulaşamadıklan ve
güncel konularda görüş
alışverişi yapamadıklan
öne sürüldü. Çiller'in, ta-
tildeyken sadece basın mü-
şavirliğiyle temasa geçerek
TV'lerde kendisiyle ilgili
yayımlanan haberler konu-
sundabilgi istediği öğrenil-
di. DYP'de, 54. REFAH-
YOL hükümeti döneminde
aksatılmayan basın toplan-
tılan rafa kaldınldı. Genel
başkan yardımcılan Meh-
met Gölhan ve Hasan
Eküıci. bu kuralı bozma-
maya özen gösterirken,
Hayri Kozakçıoğlu, Cihan
Paçacı, Rıza Akçalı, basın
toplantılannın sayısını
azalttılar.
Araştırmada, Diyanet İşleri
Başkanlığı'na yardımdan yurtdı-
şındaki ticari ve dini bağlantıla-
ra kadar çeşitli cahşmalar yürü-
ten Türkiye Diyanet Vakfi'nın
parasal gelirleri ve faaliyetleri
şöyle anlatıldı:
Kültür hizmetieri: Ankara ve
lstanbul'da 3; Adana'da 2; lzmir,
Aydın, Samsun, Trabzon, Elazığ,
Erzurum ve Çomm'da 1 'er ol-
mak üzere toplam 15 yayınevi
bulunan vakıf, 1995 yıltnda 47
milyar lirası ihracattan olmak
üzere 176 milyar 252 milyon li-
ralık satış yaptı. lslam Ansiklo-
pedisi için 1986-1994 yıllan ara-
sında toplam 336 milyar 617 mil-
yon lira; Kutlu Doğum Haftası
etkinlikleri için 1994 yılın-
da 1 milyar; aynı yıl düzen-
lenen 1. Din Şûrası için 2
milyar liralık harcamada
bulundu.
Eğitim hizmetieri: Vakıf,
Konya Erkek Öğrenci Yur-
du, Kastamonu Kız Öğren-
ci Yurdu, Altındağ Kız Öğ-
renci Yurdu, Kayseri Kız
Öğrenci Yurdu, Bursa Er-
kek Öğrenci Yurdu, çeşitli
il ve ilçelerdekı Kuran
kurslan bünyesinde de top-
lam 14 bin 221 öğrencinin
kaldığı 171 yurda sahip bu-
lunuyor. Bütçesinden 1994
yılında 6 milyar lira ayırdı-
|ı burslardan 1994-1995
öğretim yılında 22 bin 84
öğrenci yararlanırken;
Türk cumhuriyetlerinden
gelen 10 bin öğrenciye kar-
şılıksız burs veren vakıf,
ilahiyat fakülteleri ve i-
mam-hatip liselerine 1994
yılmda 70 milyon lira ak-
tardı.
Diyanet İşleri'ne destek:
Vakıf, Diyanet İşleri Baş-
kanlığı'na 1985-1994 yıl-
!an arasında günümüzün
para değeriyle 133 milyar
404 milyon lira; Eskişehir
Yolu üzerindeki hizmet bi-
nasıiçin 1990-1994 yıllan
arasında bugünün değeriy-
le 74 milyar 807 milyon li-
ra aktardı. Vakfa ait olan
Ankara ve tstanbul'daki bi-
rer rnisafirhane, Antalya,
Manisa, Kastamonu, Bo-
lu'da eğitim merkezi bina-
lan, 610 lojman, 246 müf-
tülük büıası Diyanet Işleri
Başkanhğı'nca kullamlı-
yor.
Vakıf, Almanya, Hollan-
da, Belçika gibi Türk işçi-
lerinin yoğun olduğu Avru-
pa ülkelerinden yeni kuru-
lan Türk cumhuriyetlerine
kadar dini oluşumlann sağ-
lanması için öncülük etti ve
parasal destek sağladı. '
Raporda,"Türkiye Diya-
net Vakfi, Orta Asya'daki
Türkcumhunyetierive Ba-
tı Trakya'daki Türkler ile
sıkı işbiriiğine girerek, bu
ülkelerde de irtkai faaliyet-
lerin yürütülmesi için ge-
rekli altyapı çahşmalanna
başlamıştır" denıldi.
Dini kuruluşlaria işbirü-
ği: Ait katlaniı genelikle iş-
letme olarak kullanılması
nedeniyle cami yapımında
"pasta payının" büyüdüğü-
ne dikkat çekildi. Cami ya-
pımı için vakfin 1984-1994
dönemini kapsayan 10 yıl-
da bugünkü değerle 1 tril-
yon 142 milyar 982 milyon
liralık ödenek ayırdığı be-
lirlendi. Vakıf, Kuran kurs-
lanna da yine bugünkü de-
ğer üzerinden aynı dönem
içinde 466 milyar 249 bin
lira aktardı. Raporda, vakfa
cami yapılmak üzere bagış-
lanan arsa ve parasal yar-
dımlara da dikkat çekildi.
IRMIKI AYDIN ENGİN
Umurumda değil. Şiir uzman-
lannın, şair azmanlannm diye-
cekleri umurumda bile değil.
Arkadaşım şiir yazmış. Bana
verdi.
Okudum. Bir gün basılırlarsa
-ki basılırlar-, kitaplaşırlarsa -ki
kitaplaşırlar- ayncalığımın tadı-
nı çıkaracağım. "Ben bu şiirleri
basılmadan okurnuştum" diye-
ceğim.
Arkadaşım şiir yazmış. Şiir
benim için bir buluşma. Şairte
okurun buluşması. Seslerin çar-
pışmasından, uçuşan sözcük-
lerden, birbiri ardına fışkıran
çağnşımlardan örülmüş bir bu-
luşma. Okurken şiir bir kez da-
ha üretiliyor. Şairin hiç düşün-
mediği, hedeflemediği çağrı-
Şimlar, yaşam dilimcikleri ile şi-
ir zenginleşiyor. Her okur bir
zenginlik katıyor şiire. Şiir, şairin
belki hiç bölüşemeyecegi de-
rinlikler kazanıyor.
Ahmed Arif demir kapılar-
dan, kör pencerelerden süzdü-
ğü şiirinde "zulamdaki mahzun
resmin" dediğinde gördüğü fo-
Arkadaşım Şiir Yazmış
toğraf nasıldı acaba? Bilemem.
Bildiğim, benim baktığım fotoğ-
raf değildi. O dizeleri bölüşmüş
binlerce ve binlerce şiir okuyu-
cusunun fotoğraflanndan örül-
müş bir mahzun resim değil mi-
dir artık o? Herkesin tanıdığı ve
kimsenin tanımadığı...
Turgut Uyar acep hangi üşü-
melerinden çekip çıkarmıştı
"Üşürdük, çok üşürdük I üşür-
dü ellerimiz, aşkımız I sonsuz
uzun sakallarımız" dizelerini?
Ben şunca yıllık yoksul yaşa-
mımdan pek çok üşümeyi taşı-
yorum. Örneğin ılık bir nisan ak-
şamında, eski Park Otel'in eski
bahçesinden çiçeğe durmuş
iğde kokulan yayılırken, Ayaz-
paşa'da bitmiş bir aşkı bitinme-
nin (saat) ertesinde nasıl üşüdü-
ğümü, nasıl unuturum! Ve yü-
rekte boğumlanmış boğuntu ile
o dizeleri yinelerken, Turgut U-
yar'ın üşümelerine ne kadar ya-
kın ve ne kadar uzaktım...
Arkadaşım şiir yazmış. Şair
değil. Ama sözcük jonklörü.
Ses çarpışmalarının cambazı.
Dil hünerbazı. Birde...
Bir de gülerken gözlerinin bir
yerlerinde bir keder, bir hüzün
yakalanm hep. Nedenini bilme-
diğim, ama hep yakaladığım ve
bana pek tanıdık gelen bir ke-
der, bir hüzün...
Arkadaşım şiir yazmış. "O
Çocuk"a. Yani "Ben Çocuk"a.
Yani "Sen çocuk"a:
"Çocukluğumun bütün kedi-
leri geçiyor sokaktan I Çenesi-
nin altını kaşıdığım /kafasını ba-
cağıma sürten / kuynjğu dik
beli çukur sesi mınl I Elimin al-
tından kayarak kabararak ge-
çen bütün kediler I Tırnaklan
ıçeri çekili patileri yumuşacık I
boynumda uyuyanlar I hepsi
Yavaş sessiz hüzünlü bir ge-
çit töreni
Gözlerinde bir soruvar/ Ara-
da durup bakıyorlar I Bu adam
oçocukmuydu
Sonra usulca çekıp gidiyorlar
Kediler bitmeden daha I kö-
pekler katılıyor törene I Ekmek
verdiğim köpekler I Çimenler
üstünde boğuştuğum I Coş-
kuyla sıçrayıp üstüme atlayan-
lar I Dili bir kanş dışanda küçük
bir kıpırtı bekleyerek I soluk so-
luğa gözümün içine bakanlar I
Kalkıp iki ayağını omuzuma da-
yayanlar
Sessizce geliyor I Karşımda
bir an durup I başlannı yana
eğip sorarcasına bakıyorlarI Bu
adam o çocuk muydu
Üzgün bir müzik eşliğinde I
ve derin bir iç çekiş gibi I Kim-
se farkına bile varmadan I ses-
sizce sona enyor I Her şey.
Ve sonra I sokağın ucunda I
bir an durup arkasına bakan I
ve el sallamadan yürüyûp gi-
den I birini görüyorum I küçük
birini
Bir soru takılıyor kafama IO
çocuk I bu adam mıydı"
Şiiri bir yana savur. Haydi,
düş o çocuk'un peşine. Kendi
belleğinin aynasında ara onu.
Henüz okula bile gitmeyen, ka-
fası üç numara traşlı o çocuk'u
anımsa. Kırağı düşmüş bir Ege
kışında, handiyse boyu kadar
küçük bir mandalinanın yaprak-
lannda çiy tanelerini gördüğü o
sabahı anımsa. Gözlerinin me-
rakla açıldığını, çiy damlasına
dokunduğunu anımsa. Merak,
sevinç, bilinmezlik, bilemezlik,
merak, şaşkı!
Gün boyu siyasilerin demeç-
lerini okumuş, Göktepe dosya-
sının yapraklarını çevirmiş, Su-
surtuk la kirlenmiş, Jitem'le ürk-
müş ve yorulmuş ve bıkmış bu
adam o çocuk muydu? Bu
adam arkadaşının gülen gözle-
rinin dip derinliklerinde saklan-
mış kederi o yüzden mi hemen
ve hep farkediyor?..
Arkadaşım şiir yazmış...
POLTriKA GUMAJGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Kederli Irmaklar...
O saçlarına aklar düşüren zor günler, bir sonba-
har esintisi getiriyor sana; dikenli tellerden geçen
aşklar, yasak buluşmaları sararan gün ışığında
kaybediyor yeniden...
Tüm zamanlardan akan o kederli ırmaklar, ço-
cukların bağırtılanyla birleşiyor; hüznün keyfi olan
yalnızlık, düşlerin yağmurlu bir geceyansı serinli-
ğinde buluşuyor...
Avuçlann sımsıcak o saatlerde senin!..
Gözlerin gri sevişmelerden yorgun düşmüş!..
Pien Çö-lin, belki de altın ışıklanyla dolu bir ara-
bayı çekerken batan güneşin yeniden doğacağı-
nı bilmiyor...
Deniz sakin, mavi giderek lacivertleşiyor...
Seni arıyorum; o çocuksu bakışını, balıkçı ge-
mileri iskeleye yanaşırken...
Karşı tepelerde köhnemiş ağaçlar eski bir şar-
kıyı mırıldanıyor...
Gökyüzünde ıslık çalan ses, o sonbahann hüz-
nüyle nedense ortaya çıkmıyor, bir yerlerde sak-
lanıyorsun...
Yüreklerin tahta evciklerle donandığı bir akşa-
mın kapalı kapılannı açmak istiyorum. Çiçekleri,
kokulan, ışığı, senin gözlennde, omuzlarında, saç-
larında görmek ve duymak için çırpınıyorum...
Biliyor musun kınk yıldızlan anyorum gökyüzün-
de kimselere belli etmeden; kuşların kanadında
sana ulaşıyorum elimdeki gülleri kurutmadan...
Fırtınaya tutulmuş denizlerde sana sesleniyo-
rum "Güzelim, esmerim, aşkım" diyerek; şu çıl-
gınca sevişen çiçeklerle buluşuyorum gözJerimi
kapatarak...
Bir şiir okuyorum sonra...
Kara balçıkta ahşap bir güney rüzgân esiyor o
sırada...
Söyle bana; aşk, taşa kazılmış belirsiz bir yüz
mü?
•••
Sana her şeyi anlatmam zor, şu sıkışık saatler
içinde...
Inan ki beni en iyi anlayan, beynimi ve yüreğimi
en iyi bilen Vrtezslav Nezval'dir...
Soğuk, boğucu bir gecede, Luxembourg Par-
kı'nın oralarda yürüyordum...
Saatler on ikiyi gösteriyordu; sokaklar bomboş-
tu...
Belleği olmayan bir adam gibi yürüyordum...
Kuşlar çevreme toplanmıştı, sabahın perdeleri-
nin açılmasına daha çok vardı...
Bilmiyordum neydi birden büyüleyen beni? Yal-
nız kendi soluğumu hatıriıyordum!..
Parkın ağaçlan beyaz sargılarla örtülmüştü; bir
genç kız gecenin sessizliğinde şarkılar söylüyor-
du:...
Ben o gece, o parkta Robert Desnos'u tanı-
dım...
Dedim ki:
"Sen varsın feda edilmiş, beklediğim son ge-
cede..."
Zaman zaman tuhaf yüzler doğuyor ve yitiyor-
du uykuda...
Ben ayaktaydım, ben yürürken düşler kuruyor-
dum...
Toprağın ve yıldızlann kokuları içindeydim, bi-
linmeyen aşklann ülkesindeydim...
Daha da güzeldin nemli ve derin bir zamanda;
daha da sıcaktın umutsuz bir yağmurla...
Hiç duymamıştın adını Jean Jouve'nin...
Olsun; sevişmelerin, bakışın ve yürüyüşün o-
nun dizelerindeki gibiydi...
Bırak kahkaha ve şamatayla yol alsın fırtına...
Haydi söyle, bir çift şahane göz dalıp gitsin mi
boşluğa; gözyaşı pınarlan kalsın mı taptaze?
Unutma, insanın çıplak güçlerin ölü olduğu bir
saattir bu!..
Istiyor musun ölümcül silahların uğultusunu; is-
tiyor musun o karaniık işleyişini yeryüzünün?
• • •
Dinle, bu bir sonbahar esintisidir...
Avuçlann sımsıcak saatlerin içindeyken gözle-
rin gri sevişmelerden yorgun mu düştü yine?
Hüznünü ve yalnızlık düşlerini inan ki kıskanıyo-
rum; tek başına kurduğum içki sofralannda belki
seni anyorum...
O anda gizli bir yeraltı sevinci sıçrayıp gidiyor
benden uzaklara...
Bir ışıl gök mavileri çınlıyor, turuncu gülüşler esi-
rim oluyor...
Sanki bir başka evrende koşuyorum, Fethi Gi-
ray'ın dizelerinde avunuyorum...
Yapraktan, çiçekten ötede bir şey yeşeriyor, bir
şey büyüyor içimde...
Masmavi benekli birtırtıl, rahat uzanmış yapra-
ğın üstünde...
Bak yağmurlu bir geceyansı serinliği içindeyiz;
bak ikimiz de hüzünlü, ikimiz de yalnızız...
Perdeyi aç, balkondaki çiçekleri sula, annene
haber ver "geç geleceğim" diye; saçlannı kuşla-
rın kanatlanna koy ve beni bekle...
Çocuksu savaşların zalim süsünü unut artık!..
El var, ayak var; göz var, kulak var; kalp var, du-
dak var; zulüm, işkence benim üstümde...
Bense tüm zamanlarda akan kederli bir ırma-
ğım...
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Ezan genelgesi
müftülüğe ulaşmadı
İstanbul Haber Servisi -
Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın, "Ezanın
daha güzel okunması ve
ses kanşıklıklanna
meydan verilmemesi
için merkezlerdeki
camilerden mikrofonla,
diğerlerinden şerefeye
çıküarak okunması"
yönündeki genelgesinin
henüz İstanbul
Müftülüğü'ne
ulaşmadığı belirtildi.
İstanbul Müftü Vekili
Dr. Vahdettin Akgün,
"Genelgenin
yayımlandığuu 10 gün
kadar önce Anadolu
Ajansı'nın haberinden
okudum, ancak henüz
müftülüğümüze
ulaşmadr dedi. Dr.
Akgün, genelgenin
kendilerine gelmesi
durumunda uygulamaya
ilişkin taslak bir plan
hazırlanarak onay için
Diyanet İşleri
Başkanlığı'na
sunulacağını kaydetti.
Bu arada Silivri
Ka>Tnakamlığı ve
müftülüğünün ortak
girişimi ile ilçe
merkezindeki 5
camiden ikisinde
mikrofon ile
diğerlerinde
çıplak sesle ezan
uygulamasının
başlatıldığı belirtildi.