27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kutlamalara yasaklama • İZMİR(Cumhuriyet Ege Bürosu) - Sıvas Valiliği, Atatürkçü Düşünce Derneklerinin Sıvas Kongresi'nin 78. yılını Sıvas'ta kutlamalanna izin vermedi. ADD Sıvas Şubesi'nin öncülüğünde 4 eylülde Sıvas'taki kongre binasında yapılması planlanan toplantı ve etkinlikler için Kültür Bakanlığı'nın katkılanyla bir kutlama programı hazırlanmıştı. Sıvas Valiliği'nin iptal karan özerine bir açıkJama yapan lzmir Merkez Şube Başkanı Metin Aydoğan "Türk halkının ve demokratik kitle örgütlerinin yoğun desteğini alan 55. hükümet, öyle gözükmektedir ki bu desteği uzun süre sürdüremeyecektir" dedi. Yaşar Kemal'den BONN(AA)-Yazar Yaşar Kemal, Almanya'da haftalık olarak yayımlanan "Der Spiegel" dergisıne verdiği demeçte, Türkiye'deki insan hakJan uygulamasını eleştirdi. Türkiye "deki birçok politikacıyı Güneydoğu sorununun çözecek kadar cesur ve gerçek demokrat olmamakla suçlayan Kemal, yazarlann siyaset yapmalanrun gerekli olduğunu belirterek ekim ayında Frankfurt'ta yapılacak ödül töreninde yapacağı teşekkür konuşmasının siyasilere yönelik bir çağn olacağını kaydetti. Cezaevleri tartışması • ANKARA (AA)- Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, cezaevlerinde hücre tıpı bir yapılanmaya gidılmedıgıni, 5 veya 20 kişinin kalabileceği koğuşlann olabileceğini söyledi. Hukuki anlamda Avrupa cezaevi kurallanna bağlı oldukJannı belirten Sungurlu, cezaevlerinde insani koşulların nasıl sağlanabileceğinin araştınldıgını kaydetti. Mahkûmlann çeşitli gerekçelerle cezaevlerinde genel koğuş uygulaması istediğini belirten Sungurlu, "Bir cezaevinde 1, 5 veya 20 kişilik koğuş da olur. Tek tip yapmamak lazım. Çünkü tek kalmak isteyenler de oluyor" dedi. ÖDP yasak ANKARA (UBA) - Özgürlük ve Dayanışma Partısı (ÖDP), Ânkara Valiliği tarafından toplumda kin ve nefret duygulan oluşturuyor gerekçesiyle yasaklanan 'Düşünce Özgürdür' ve 'Politik cinayetler aydınlatılsın' adlı afışlerini Başbakan Mesut Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ıle Ismet Sezgin'e postaladılar. ÖDP Ankara II Başkanı Haydar llker, "ÖDP olarak bu afişleri belki kendilerinde de kin ve nefret duygulan uyandınr diye Başbakan ve yardıcılanna postalıyoruz'" dedi. RP'nin kapatılma davası • ALTINOLUK(AA)- Refah Partisi'nin hukukçu milletvekilleri, 5 eylülde Anayasa Mahkemesi'ne verilecek son savunma üzerindeki çahşmalannı, Genel Başkan Necmettin Erbakan başkanlığında aralıksız sürdürüyor. Erbakan'ın Altınoluk'taki yazhğında 6 gün önce bir araya gelen RP milletvekilleri Şevket Kazan, Yasin Hatipoğlu, Mustafa Kamalak, Süleyman Arif Emre, Mehmet Alı Şahin, Ali Oğuz ve Şeref Malkoç, gün boyu süren toplantılarda savunmaya son şekJini veriyor. Karadayı'dan Yılmaz'a ziyaret • BODRUM(AA)- Başbakan Mesut Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'yı, Bodrum'daki yazlık konutunda kabul ederek bir süre görüştü. Yaklaşık 50 daklka süren görüşme sonunda bir açıklama yapılmadı. Muğla Üniversitesi öğretim üyelerinden Kuloğlunun araştırması Diyanet Vakfi kartelleştiANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Muğla Üniversitesi öğretim elemanlanndan Nazan Kuloğlu. Türkiye Dıyanet Vakff nın, "ls- lanı dininin gerçek amacıylatanı- ülmasu toplumun din konusun- da aydınlablmasT amacından pa- rasal çıkar sağlamaya yöneldiği- ni belirtti. Kuloğlu'nun araştumasına gö- re, inşaattan temizliğe ve ihraca- ta kadar çeşitli işlen yapan 3 şir- keti ve 6 ortakJığı bulunan vakıf. yayınevlen aracılığıyla da mil- yarlar kazanıyor. Muğla Üniver- sitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğ- retim üyelerinden Nazan Kuloğ- lu'nun "Türkiye'de Diyanet tşte- ri Başkanuğı Sorunu" başlıklı araştırmasında. 1975 yılında 150 bin liralık sermaye ile kunılan Türkiye Diyanet Vakfi'nın, his- selerinin yüzde 97'sine sahip ol- duğu Gıda Inşaat Neşriyat ve Tu- rizm AŞ'nin (GINTAŞ) camiler- den yurtlara. dekorasyondan ba- kım-onanm işlerine kadar Diya- net Işleri Başkanlığı ve başka ku- ruluşlara ait pek çok işi yürüttü- ğü; Azerbaycan, Kazakistan gibi Türk cumhuriyetlerinde de cami inşaatlannı üstlendiği belirtildi. Yine vakfin yüzde 51 hissesine sahip olduğu GÖKTÜR'ün GIN- TAŞ ve Azerbaycan Ansiklope- di Müdürlüğü'nce kurulduğuna dikkat çekilen araştırmada, Tür- kiye Diyanet Vakfi'nın 1989 yı- lında da yüzde 88 hissesine sahip olduğu Bakım-Onanm-Pazarla- ma-Temizlik Sanayi Ticaret AŞ'yi (TEMSAŞ) kurduğu kay- dedildi. İslami sermaye Araştırmada, TEMSAŞ'ın özellikle devlet daireleri ve ban- kalardan iş aldığı vurgulanırken, aynı şirketin temizlik malzeme- leri üretimine de başladığı belir- tildi. Türkiye Diyanet Vakfi bün- yesinde 1991 yılında kurulan Ko- catepe Modern Mağazacılık Iş- letmeleri Sanayi Ticaret AŞ'nin (KOMAŞ) ortaklan arasında Ül- ker Gıda'run sahibi Sabri Ülker, Vakıflar Bankası Genel Müdür- lüğü, vakfin şirketleri TEMSAŞ ve TÜDAV, Et ve Balık Kurumu Yardımlaşma Vakfi'nın ve lzmir Belediye Başkanı Burhan Özfa- tura'nın yer aldığı ileri sürüldü. tthal ve yerli ürünlerin satışının yani sıra yurtdışına ihracaat da gerçekleştiren KOMAŞ"ın Türk Diyanet Vakfi ile birlikte thlas Sigorta AŞ'yi kurduğu kaydedi- len araştırmada, vakfin 1992 yı- lı itibanyla sahip olduğu taşın- maz mallar şöyle sıralandı: "1313 cami, 695 Kuran kursu, 21 imam-harip lisesi, 227 nıüfrü- lük, 1 eğitim merkezi, 513 kıjnıan. 181 dükkân, 132büro,6işyeri,32 sosyal tesis, 1454 arsa, 343 çıplak mülkiyet (bina, arsa), 291 arazL" D İ Y A I V E T İ Ş L E R İ B A Ş K A N I M E H M E T N U R İ Y I L M A Z 'Siyaset dine karışırsa laiklik elden gider'tstanbul Haber Scrvisi - Hiçbir sıyası görüş veya partinin Diyanet İşleri'ne kanşamayacağını belir- ten Diyanet Işleri Başkanı Meh- met Nuri Yılmaz, "Siyaset dine ka- nşırsa laiklik elden gider" dedi. Türkiye'de 880'i yatılı olmak üze- re toplam 5003 Kuran kursu bu- lunduğunu söyleyen Yılmaz, Ku- ran kurslannda devlet, rejim düş- manlığı gibi zihni bulandıran söz- lere iltifat edilmemesini istedi. Sa- nk ve cüppeyi, Diyanet Işleri Baş- kanı ve camilerde görevli din adamlannın gıyebileceğini belir- ten Yılmaz, "Sokaktaki insan da bu kıyafeti giyiyor. Neden general kıyafeti giymiyoriar?" dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel tarafından önceki gün kabul edilen Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz dün Maçka Oteli'nde basın toplantısı düzen- ledi. Yılmaz, son günlerde gün- demden düşmeyen cuma namazı gösterileri, ezan genelgesi, sank- cüppe ve Kuran kurslan konusun- daki görüşlerini açıkJadı. Camilerin protesto mekânı ol- madığını belirten Yılmaz, "Gös- terilerde aklıselim davranışlar ye- rine hırs ile hareket ediliyor. Ku- ran'ın gösterilerde araç olarak kullanılması ve zincire vurulması insani tahrik etmektir. Allah'ın ko- ruması altındaki Kuran'ı kimse zincire vuramaz. Hangi konuda olursa olsun camilerin gösteri ye- ri olması kötüdür. Basına ve poK- se yönelik hereketleri tasvip etmi- yonız. Hiçbir Diyanet görevlisi bu gösterilere kanlmamıştır. Bu dışa- ndan organize edilen bir hareket- tir" dedi. 8 Yıllık Kesintisiz Teme] Eği- tim Yasasf nın Kuran kurslannı kapatmadığını belirten Yılmaz. "880'i yaüln)lan 5003 Kuran kur- sunda 6 bini aşkın eğfâmci ders ve- riyor. Kurslarda denetim sorunu yok. MHB Eğitim Bakanlığı neyse Diyanet de odur. Diyanet, 1925 yı- lında Atatürk'ün emriyle açılan ilk kurstan bu yana eğitim veriyor. Kuran kursu,yaygın eğitinıdir. di- kiş-nakış kursu gibi. Kurslarda. Milli Eğitim'in yanında Diyanet İşleri de denetleme > apabilecekrir. Kurslar, müftüler. Diyanet ve Mil- li Eğitim müfettişleri kurs müdür- leri, murakıplartarafından denet- lenir. 3 ayda bir denetim raporla- n başkanlığa iletilir. 5442 sayılı İl İdaresi yasalanna göre, vali ve kay- makamın denetim haklan da sak- bdır" diye konuştu. Kuran kurslanna kayıtlann baş- ladığını vurgulayan Yılmaz, söz- lerine şöyle devam etti: "Kuran kurslanndan korkul- mamaüdır. Kuran Kurslan Yö- netmeliği'nin değiştirflen 2 mad- desine göre, yaz kurslannda ve hafla sonlaruıda 5. suufi tamam- layan çocuklar eğitim görebile- cek." Sank ve cüppev i, Div anet İşleri Başkanı ve camilerde görevli din adamlannın gıyebileceğini anlatan Yıl- maz, şöyle konuştu: "Sokakta simit satan 12 yaşındaki çocuktan bakkala kadar herkes sank ve cüppe gi- yiyor. Bana kanunla verilen sank ve cüpp€>i. pey nir tartan birisinin gi\ me hakkı yoktur. Pev gamberimi- rin böyle bir sanğı yoktu, aynca benim gibi gi> inin dememiştir. Sank ve cüppe üniformadır. Bir genera- Kn elbisesini bakkal giyebiByor mu? Ben bunu hoş görmüyonım." (Fotoğraf: ALPER TURGUT) Genel başkan yardımcıları Menteşe ile Erek'ten de destek alamadı Kurmaylan Çüler'isavunamtyor Çiller'in lzmir turu bitti İZNftR (Cumhuriyet) - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, ülkenin erken seçime gitmesi gerektiğini belirterek seçmenlerden "kır ata yem" vermelerini istedi. Çiller'in. Izmir Anakent Belediye Başkanı Burhan Özfatura'nın havaalanmda topladığı işçilerin karşılamasıyla başlayan, kentin boş sokaklannda süren dört günlük lzmir gezisi, dün sona erdi. Çırpı, Bayındır, Ödemiş, Kiraz, Beydağ ve Tire ilçelerini dolaşan Çiller, yaptığı konuşmalarda ANASOL-D hükümetinin kumarhane paralanyla kurulduğunu öne sürdü. HÜLYA KARABAĞLI ANIC\RA - Partisi mu- halefete düştükten sonra fı- re vermeye devam eden DYP Genel Başkanı Tansu Çflkr'i, bazı kurmaylan da savunmamaya özen göste- riyor. 55. hükümetin kunıl- masından sonra yaz aylan- nın önemlı bir bölümünü Marmaris'te geçiren Çiller, etkili muhalefet için genel merkezde bıraktığı isimler- den genel başkan yardım- cılan Nahit Menteşe ile Ali Şevld Erek'ten de bekledi- ği desteği alamadı. DYP Genel tdare Kurulu'nda (GİK) oybirliğiyle göreve getirilen Menteşe ve Erek, seçilmelerinin üstünden bir ay geçmesine karşın bir ba- sın toplantısı bile düzenle- mediler. Kurmaylann, tatilde bu- lunduğu dönemlerde Çil- ler'e ulaşamadıklan ve güncel konularda görüş alışverişi yapamadıklan öne sürüldü. Çiller'in, ta- tildeyken sadece basın mü- şavirliğiyle temasa geçerek TV'lerde kendisiyle ilgili yayımlanan haberler konu- sundabilgi istediği öğrenil- di. DYP'de, 54. REFAH- YOL hükümeti döneminde aksatılmayan basın toplan- tılan rafa kaldınldı. Genel başkan yardımcılan Meh- met Gölhan ve Hasan Eküıci. bu kuralı bozma- maya özen gösterirken, Hayri Kozakçıoğlu, Cihan Paçacı, Rıza Akçalı, basın toplantılannın sayısını azalttılar. Araştırmada, Diyanet İşleri Başkanlığı'na yardımdan yurtdı- şındaki ticari ve dini bağlantıla- ra kadar çeşitli cahşmalar yürü- ten Türkiye Diyanet Vakfi'nın parasal gelirleri ve faaliyetleri şöyle anlatıldı: Kültür hizmetieri: Ankara ve lstanbul'da 3; Adana'da 2; lzmir, Aydın, Samsun, Trabzon, Elazığ, Erzurum ve Çomm'da 1 'er ol- mak üzere toplam 15 yayınevi bulunan vakıf, 1995 yıltnda 47 milyar lirası ihracattan olmak üzere 176 milyar 252 milyon li- ralık satış yaptı. lslam Ansiklo- pedisi için 1986-1994 yıllan ara- sında toplam 336 milyar 617 mil- yon lira; Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri için 1994 yılın- da 1 milyar; aynı yıl düzen- lenen 1. Din Şûrası için 2 milyar liralık harcamada bulundu. Eğitim hizmetieri: Vakıf, Konya Erkek Öğrenci Yur- du, Kastamonu Kız Öğren- ci Yurdu, Altındağ Kız Öğ- renci Yurdu, Kayseri Kız Öğrenci Yurdu, Bursa Er- kek Öğrenci Yurdu, çeşitli il ve ilçelerdekı Kuran kurslan bünyesinde de top- lam 14 bin 221 öğrencinin kaldığı 171 yurda sahip bu- lunuyor. Bütçesinden 1994 yılında 6 milyar lira ayırdı- |ı burslardan 1994-1995 öğretim yılında 22 bin 84 öğrenci yararlanırken; Türk cumhuriyetlerinden gelen 10 bin öğrenciye kar- şılıksız burs veren vakıf, ilahiyat fakülteleri ve i- mam-hatip liselerine 1994 yılmda 70 milyon lira ak- tardı. Diyanet İşleri'ne destek: Vakıf, Diyanet İşleri Baş- kanlığı'na 1985-1994 yıl- !an arasında günümüzün para değeriyle 133 milyar 404 milyon lira; Eskişehir Yolu üzerindeki hizmet bi- nasıiçin 1990-1994 yıllan arasında bugünün değeriy- le 74 milyar 807 milyon li- ra aktardı. Vakfa ait olan Ankara ve tstanbul'daki bi- rer rnisafirhane, Antalya, Manisa, Kastamonu, Bo- lu'da eğitim merkezi bina- lan, 610 lojman, 246 müf- tülük büıası Diyanet Işleri Başkanhğı'nca kullamlı- yor. Vakıf, Almanya, Hollan- da, Belçika gibi Türk işçi- lerinin yoğun olduğu Avru- pa ülkelerinden yeni kuru- lan Türk cumhuriyetlerine kadar dini oluşumlann sağ- lanması için öncülük etti ve parasal destek sağladı. ' Raporda,"Türkiye Diya- net Vakfi, Orta Asya'daki Türkcumhunyetierive Ba- tı Trakya'daki Türkler ile sıkı işbiriiğine girerek, bu ülkelerde de irtkai faaliyet- lerin yürütülmesi için ge- rekli altyapı çahşmalanna başlamıştır" denıldi. Dini kuruluşlaria işbirü- ği: Ait katlaniı genelikle iş- letme olarak kullanılması nedeniyle cami yapımında "pasta payının" büyüdüğü- ne dikkat çekildi. Cami ya- pımı için vakfin 1984-1994 dönemini kapsayan 10 yıl- da bugünkü değerle 1 tril- yon 142 milyar 982 milyon liralık ödenek ayırdığı be- lirlendi. Vakıf, Kuran kurs- lanna da yine bugünkü de- ğer üzerinden aynı dönem içinde 466 milyar 249 bin lira aktardı. Raporda, vakfa cami yapılmak üzere bagış- lanan arsa ve parasal yar- dımlara da dikkat çekildi. IRMIKI AYDIN ENGİN Umurumda değil. Şiir uzman- lannın, şair azmanlannm diye- cekleri umurumda bile değil. Arkadaşım şiir yazmış. Bana verdi. Okudum. Bir gün basılırlarsa -ki basılırlar-, kitaplaşırlarsa -ki kitaplaşırlar- ayncalığımın tadı- nı çıkaracağım. "Ben bu şiirleri basılmadan okurnuştum" diye- ceğim. Arkadaşım şiir yazmış. Şiir benim için bir buluşma. Şairte okurun buluşması. Seslerin çar- pışmasından, uçuşan sözcük- lerden, birbiri ardına fışkıran çağnşımlardan örülmüş bir bu- luşma. Okurken şiir bir kez da- ha üretiliyor. Şairin hiç düşün- mediği, hedeflemediği çağrı- Şimlar, yaşam dilimcikleri ile şi- ir zenginleşiyor. Her okur bir zenginlik katıyor şiire. Şiir, şairin belki hiç bölüşemeyecegi de- rinlikler kazanıyor. Ahmed Arif demir kapılar- dan, kör pencerelerden süzdü- ğü şiirinde "zulamdaki mahzun resmin" dediğinde gördüğü fo- Arkadaşım Şiir Yazmış toğraf nasıldı acaba? Bilemem. Bildiğim, benim baktığım fotoğ- raf değildi. O dizeleri bölüşmüş binlerce ve binlerce şiir okuyu- cusunun fotoğraflanndan örül- müş bir mahzun resim değil mi- dir artık o? Herkesin tanıdığı ve kimsenin tanımadığı... Turgut Uyar acep hangi üşü- melerinden çekip çıkarmıştı "Üşürdük, çok üşürdük I üşür- dü ellerimiz, aşkımız I sonsuz uzun sakallarımız" dizelerini? Ben şunca yıllık yoksul yaşa- mımdan pek çok üşümeyi taşı- yorum. Örneğin ılık bir nisan ak- şamında, eski Park Otel'in eski bahçesinden çiçeğe durmuş iğde kokulan yayılırken, Ayaz- paşa'da bitmiş bir aşkı bitinme- nin (saat) ertesinde nasıl üşüdü- ğümü, nasıl unuturum! Ve yü- rekte boğumlanmış boğuntu ile o dizeleri yinelerken, Turgut U- yar'ın üşümelerine ne kadar ya- kın ve ne kadar uzaktım... Arkadaşım şiir yazmış. Şair değil. Ama sözcük jonklörü. Ses çarpışmalarının cambazı. Dil hünerbazı. Birde... Bir de gülerken gözlerinin bir yerlerinde bir keder, bir hüzün yakalanm hep. Nedenini bilme- diğim, ama hep yakaladığım ve bana pek tanıdık gelen bir ke- der, bir hüzün... Arkadaşım şiir yazmış. "O Çocuk"a. Yani "Ben Çocuk"a. Yani "Sen çocuk"a: "Çocukluğumun bütün kedi- leri geçiyor sokaktan I Çenesi- nin altını kaşıdığım /kafasını ba- cağıma sürten / kuynjğu dik beli çukur sesi mınl I Elimin al- tından kayarak kabararak ge- çen bütün kediler I Tırnaklan ıçeri çekili patileri yumuşacık I boynumda uyuyanlar I hepsi Yavaş sessiz hüzünlü bir ge- çit töreni Gözlerinde bir soruvar/ Ara- da durup bakıyorlar I Bu adam oçocukmuydu Sonra usulca çekıp gidiyorlar Kediler bitmeden daha I kö- pekler katılıyor törene I Ekmek verdiğim köpekler I Çimenler üstünde boğuştuğum I Coş- kuyla sıçrayıp üstüme atlayan- lar I Dili bir kanş dışanda küçük bir kıpırtı bekleyerek I soluk so- luğa gözümün içine bakanlar I Kalkıp iki ayağını omuzuma da- yayanlar Sessizce geliyor I Karşımda bir an durup I başlannı yana eğip sorarcasına bakıyorlarI Bu adam o çocuk muydu Üzgün bir müzik eşliğinde I ve derin bir iç çekiş gibi I Kim- se farkına bile varmadan I ses- sizce sona enyor I Her şey. Ve sonra I sokağın ucunda I bir an durup arkasına bakan I ve el sallamadan yürüyûp gi- den I birini görüyorum I küçük birini Bir soru takılıyor kafama IO çocuk I bu adam mıydı" Şiiri bir yana savur. Haydi, düş o çocuk'un peşine. Kendi belleğinin aynasında ara onu. Henüz okula bile gitmeyen, ka- fası üç numara traşlı o çocuk'u anımsa. Kırağı düşmüş bir Ege kışında, handiyse boyu kadar küçük bir mandalinanın yaprak- lannda çiy tanelerini gördüğü o sabahı anımsa. Gözlerinin me- rakla açıldığını, çiy damlasına dokunduğunu anımsa. Merak, sevinç, bilinmezlik, bilemezlik, merak, şaşkı! Gün boyu siyasilerin demeç- lerini okumuş, Göktepe dosya- sının yapraklarını çevirmiş, Su- surtuk la kirlenmiş, Jitem'le ürk- müş ve yorulmuş ve bıkmış bu adam o çocuk muydu? Bu adam arkadaşının gülen gözle- rinin dip derinliklerinde saklan- mış kederi o yüzden mi hemen ve hep farkediyor?.. Arkadaşım şiir yazmış... POLTriKA GUMAJGU HİKMET ÇETİNKAYA Kederli Irmaklar... O saçlarına aklar düşüren zor günler, bir sonba- har esintisi getiriyor sana; dikenli tellerden geçen aşklar, yasak buluşmaları sararan gün ışığında kaybediyor yeniden... Tüm zamanlardan akan o kederli ırmaklar, ço- cukların bağırtılanyla birleşiyor; hüznün keyfi olan yalnızlık, düşlerin yağmurlu bir geceyansı serinli- ğinde buluşuyor... Avuçlann sımsıcak o saatlerde senin!.. Gözlerin gri sevişmelerden yorgun düşmüş!.. Pien Çö-lin, belki de altın ışıklanyla dolu bir ara- bayı çekerken batan güneşin yeniden doğacağı- nı bilmiyor... Deniz sakin, mavi giderek lacivertleşiyor... Seni arıyorum; o çocuksu bakışını, balıkçı ge- mileri iskeleye yanaşırken... Karşı tepelerde köhnemiş ağaçlar eski bir şar- kıyı mırıldanıyor... Gökyüzünde ıslık çalan ses, o sonbahann hüz- nüyle nedense ortaya çıkmıyor, bir yerlerde sak- lanıyorsun... Yüreklerin tahta evciklerle donandığı bir akşa- mın kapalı kapılannı açmak istiyorum. Çiçekleri, kokulan, ışığı, senin gözlennde, omuzlarında, saç- larında görmek ve duymak için çırpınıyorum... Biliyor musun kınk yıldızlan anyorum gökyüzün- de kimselere belli etmeden; kuşların kanadında sana ulaşıyorum elimdeki gülleri kurutmadan... Fırtınaya tutulmuş denizlerde sana sesleniyo- rum "Güzelim, esmerim, aşkım" diyerek; şu çıl- gınca sevişen çiçeklerle buluşuyorum gözJerimi kapatarak... Bir şiir okuyorum sonra... Kara balçıkta ahşap bir güney rüzgân esiyor o sırada... Söyle bana; aşk, taşa kazılmış belirsiz bir yüz mü? ••• Sana her şeyi anlatmam zor, şu sıkışık saatler içinde... Inan ki beni en iyi anlayan, beynimi ve yüreğimi en iyi bilen Vrtezslav Nezval'dir... Soğuk, boğucu bir gecede, Luxembourg Par- kı'nın oralarda yürüyordum... Saatler on ikiyi gösteriyordu; sokaklar bomboş- tu... Belleği olmayan bir adam gibi yürüyordum... Kuşlar çevreme toplanmıştı, sabahın perdeleri- nin açılmasına daha çok vardı... Bilmiyordum neydi birden büyüleyen beni? Yal- nız kendi soluğumu hatıriıyordum!.. Parkın ağaçlan beyaz sargılarla örtülmüştü; bir genç kız gecenin sessizliğinde şarkılar söylüyor- du:... Ben o gece, o parkta Robert Desnos'u tanı- dım... Dedim ki: "Sen varsın feda edilmiş, beklediğim son ge- cede..." Zaman zaman tuhaf yüzler doğuyor ve yitiyor- du uykuda... Ben ayaktaydım, ben yürürken düşler kuruyor- dum... Toprağın ve yıldızlann kokuları içindeydim, bi- linmeyen aşklann ülkesindeydim... Daha da güzeldin nemli ve derin bir zamanda; daha da sıcaktın umutsuz bir yağmurla... Hiç duymamıştın adını Jean Jouve'nin... Olsun; sevişmelerin, bakışın ve yürüyüşün o- nun dizelerindeki gibiydi... Bırak kahkaha ve şamatayla yol alsın fırtına... Haydi söyle, bir çift şahane göz dalıp gitsin mi boşluğa; gözyaşı pınarlan kalsın mı taptaze? Unutma, insanın çıplak güçlerin ölü olduğu bir saattir bu!.. Istiyor musun ölümcül silahların uğultusunu; is- tiyor musun o karaniık işleyişini yeryüzünün? • • • Dinle, bu bir sonbahar esintisidir... Avuçlann sımsıcak saatlerin içindeyken gözle- rin gri sevişmelerden yorgun mu düştü yine? Hüznünü ve yalnızlık düşlerini inan ki kıskanıyo- rum; tek başına kurduğum içki sofralannda belki seni anyorum... O anda gizli bir yeraltı sevinci sıçrayıp gidiyor benden uzaklara... Bir ışıl gök mavileri çınlıyor, turuncu gülüşler esi- rim oluyor... Sanki bir başka evrende koşuyorum, Fethi Gi- ray'ın dizelerinde avunuyorum... Yapraktan, çiçekten ötede bir şey yeşeriyor, bir şey büyüyor içimde... Masmavi benekli birtırtıl, rahat uzanmış yapra- ğın üstünde... Bak yağmurlu bir geceyansı serinliği içindeyiz; bak ikimiz de hüzünlü, ikimiz de yalnızız... Perdeyi aç, balkondaki çiçekleri sula, annene haber ver "geç geleceğim" diye; saçlannı kuşla- rın kanatlanna koy ve beni bekle... Çocuksu savaşların zalim süsünü unut artık!.. El var, ayak var; göz var, kulak var; kalp var, du- dak var; zulüm, işkence benim üstümde... Bense tüm zamanlarda akan kederli bir ırma- ğım... Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Ezan genelgesi müftülüğe ulaşmadı İstanbul Haber Servisi - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, "Ezanın daha güzel okunması ve ses kanşıklıklanna meydan verilmemesi için merkezlerdeki camilerden mikrofonla, diğerlerinden şerefeye çıküarak okunması" yönündeki genelgesinin henüz İstanbul Müftülüğü'ne ulaşmadığı belirtildi. İstanbul Müftü Vekili Dr. Vahdettin Akgün, "Genelgenin yayımlandığuu 10 gün kadar önce Anadolu Ajansı'nın haberinden okudum, ancak henüz müftülüğümüze ulaşmadr dedi. Dr. Akgün, genelgenin kendilerine gelmesi durumunda uygulamaya ilişkin taslak bir plan hazırlanarak onay için Diyanet İşleri Başkanlığı'na sunulacağını kaydetti. Bu arada Silivri Ka>Tnakamlığı ve müftülüğünün ortak girişimi ile ilçe merkezindeki 5 camiden ikisinde mikrofon ile diğerlerinde çıplak sesle ezan uygulamasının başlatıldığı belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle