07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Milas Havaalanı Almanya'da yaşayan ve tatilini Datça'da geçiren Dr. Tülin Tarakçıoğlu'nun Bodrum'dan Datça'ya giden feribotta dokuz Alman turistle tanışmasından sonra Muğla Valiliği'ne yazdığı mektup: "Frankfurt'tan Milas Havaalanı'na gelen grup, Havaş'ın servis otobüsüyle Bodrum'a inmek istemiş. Havaalanındaki taksi şoförleri, yollannı kesmiş ve otobüse bindirmemiş. Hatta, 'yabancılar binemez' diyerek otobüsten zorla indirmişler. Otobüs şoförü de bir şey söylememiş. Polis çağırmışlar. Polis önce 'binebilirsiniz' demiş, taksicilerle konuştuktan sonra şoförlerin tarafını tutmuş. Alman grup, iki saat kadar güneşin altında beklemiş ve mecbur kalıp taksi başına 100 mark ödeyerek Bodrum'a gelebilmiş. Tatilin başında yaşadıklan bu kötü intibayı nasıl silebiliriz bilmiyorum ama başka turistlerin aynı olayları yaşamaması için tedbir almanızı rica ediyor ve olayı düşündükçe hâlâ sinirleniyorum." tntemet http: / / www.ptanetcom.fr / Xn Etektronik posta: Denfe.Someplanetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Tiryakilerin parasıyia her hafta 15 okul vapılacakmış... "lcki ve siaaranın vararian!" onradan edinilen bilgi ve deneyimlerden oluşan bellek bir canlıdan ötekine aktan- labilir mi? Bilim adamlanndan James V. McConnell 1950'lerin sonunda, George Ungar da 1970'lerin ortasında bu sorunun yanıtının "evet" olduğunu düşünerek yola çıkmış... Yolu ve yöntemi bulunduğu anda ciltlerle kitabın bir "hap" şeklinde belleğe aktanlacağına düşün- mek bile heyecan verici olmalı... McConnell, ilk deneylerini yassı solucanlar üze- rinde denemiş. Su dolu bir teknenin dibinde yüzdük- leri sırada parlak bir ışık yakmış ve hemen arkasın- dan vücutlannı yay gibi eğmelerine ve büzülmele- rine yol açacak hafif bir elektrik şoku vermiş. Sonuçta solucanlar ışıkla şoku özdeştirmiş ve şok olmasa da her ışık yanışında tepki vermeye başla- mış. Sonra, solucanlann yamyamlığından yararlanarak eğitilmiş solucanlann kıyılmış kısımlarını, eğitilme- Yenebilir bilgi miş kardeşlerine yedirmiş ve bu yolla beslenenle- rin ötekilere göre ışığa birbuçuk kat fazla tepki gös- terdiğini bulmuş. Deney sonuçlarını açıklarken, bel- leğin kimyasal yolla aktarılabileceği olgusu ortaya çıkmış. Derken George Ungar, sıçanlar üzerinde çalışma- ya başlamış. Önlerine aydınlık ve karanlık kafesler konan sıçanlar doğal olarak karanlığı seçtiğinde ka- fes kilitleniyor ve elektrik şokuna uğruyormuş. Sı- çanlar bir süre sonra karanlıktan kaçmayı öğrenmiş. Urgan, sıçanlann beyninde yeteri kadar 'karanlıktan korkma' maddesinin oluştuğuna emin olunca eği- tilmiş sıçanları öldürmüş. Beyinlerinden parçalar alıp başka sıçanlara yedirmiş ve bunlann eğitilme- den aydınlık kafesi seçtiği görülmüş. Belleğin kimyasal aktarımı ya da bir başka deyiş- le "yenebilir bilgi" tabii ki bilim çevrelerinde hemen kabul görmemiş ama bazı deneylerin başarısızlığa uğramasına rağmen kazanılmış davranışlann beyin parçaları yoluyla aktarılabileceği olasılığının gözden uzak tutulamayacağı benimsenmiş. Bunları bize Zeki Yemez'in Türkçe'ye çevirdiği "Bilim Hakkında Bilmemiz Gereken Her Şey" kita- bında Harry Collins ve Trevor Pinch anlatıyor. Sarmal Yayınevi'nden çıkan kitabın bir de ana başlığı var: Golem. Golem, efsanevi bir yaratık... Bazı efsanelerde korkunç bir şeytan, bazılarında ne gücünü, ne de beceriksizliğinin ve bilgisizliğinin derecesini bilebi- len kaba saba, aptal bir yaratık. Kitapta "Golem" şeytansı bir yaratık olarak değil de, küçük bir kaçık olarak ele alınıyor... Ve adının Golem'in alnına kazınmış bir sözcükten türediği ha- tırlatılıyor: Gerçek! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Erzurum'un Çifteminareli Medresesi Doğu Anadolu'nun en ünlü tarihi eserlerinden, Erzurum'un simgesi, Selçuklu döneminden kalma Çifteminareli Medrese, rant peşinde koşan Refahlılar tarafından çaybahçesine çevrildi. Yıllardır müze olarak kullanılan bu kültür mirası REFAHYOL döneminde Vakıflar'dan Refahlı Yakutiye Belediyesi'ne devredildi. Kültüre ne kadar değer verdiği bilinen zihniyet de kentin simgesi olan tarihi yapıyı iki hafta kadar önce çaybahçesine dönüştürdü. Medreseyi 150 kişilik çaybahçesine dönüştürmekteki maksat para kazanmak... Yakutiye Belediyesi'nin başkanvekili Samih Uylaş, medreseye ne olduğunu soranlara şu yanıtı veriyor "Eğer, Anıtlar Yüksek Kurulu planımızı onaylarsa burayı restore edeceğiz. Çay bahçesi bir deneme, seneye kalkabilir." Tarihi yapının deneme yanılma metoduyla çay bahçesine dönüştürülmüş olması en çok Erzurum'a gelen turistleri şaşırtıyor. Turistler, ellerindeki fotoğraf makinelerini nereye çevirse çay- kahve, gazoz-ayran içen müşterilerle karşılaşıyor. Hele müşteriler cüppeli ve karaçarşaflı olarak öbekler halindeyse turistlerin şaşkınlığı tedirginliğe dönüşüyor. PALAS PANDIRAS Postmodem Türk deyimleri serisi: "Gülû seven dikenine mazoşist!" IMûfrtBozacı ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt Kartera'nın Kule Evleri Foça ıle Yeni Foça arasındaki kıyı yolunda ilerlerken hep deni- ze doğru değil, biraz da kara yö- nüne bakın. Özellikle koylann ge- risindekı yeşil vadilerin yamaçla- nnda Ege'nin ünlü "kule evle- ri"ni görürsünüz. Kimi yerde yolun hemen kena- nna kadar sokulan bu yüksek taş evler, ashndabirer "bağevi" ola- rak yapılmıştır. 1922'deki "mü- badele" ile birlikte Anadolu Rumlarrnın bu evleri de terket- mesinden bu yana da sadece "ta- rihin tanığı" olarak ayakta dur- maya çalışıyorlar... Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim ve Belediye Meclis üyesi Sabahattin Karaca ile birlikte, kule evlerin yoğun olarak bulun- duğu "Kart Dere" denilen vadi- de dolaşıyoruz. Vadinin ortasmdan geçip güzel 6ir koyda kumsalla buluşarak Ege'ye dökülen derenin Rumca adı ise "Kartera." Aynı zamanda buradaki eski bağ yerleşmesinin de adı olan Kartera. ilginç bir yakıştırmayla zaman içinde Kart Dere olmuş. Vadiyi süsleyen "metruk" ve ço- ğu yıkılmış durumdaki en az 100 yıllık kule evler de sanki bu "kart" yakıştırmasında tek baş- lanna "esin kaynağını" oluştur- muşlar... Çünkü geri kalan her şey, ağaclar, yeşıllikler, bahçeler ve eşiyle birlikte yarım yüzyıldır burada yaşayan 60 yaş,ındaki tAznn Acar, inanılmaz bir "ta- zelik" içinde... Acarlar'ın yamaçtaki "yaşa- yan" taş evlerinin önünde kahve- mizi içerken, Kartera'nın öykü- sünü dinliyonız. Evin üzerinde *1922" yazıyor. Demek ki Rum sahibi bu evi yaptıktan hemen sonra mübadeleyi yaşamış. "Ev- lerinin sefasını bile sürememiş- ler" diyor Azmi Acar. Sonra da aynı ydlarda Kavala'dan gelen anneannelerinin sözlerini anımsı- yor: "Bizimkiler de tavuklan- mız yumurtlarken bıraktık gel- dik derlerdi; kimbilir. bu evin sahibi ne kadar üzülmüşrür..." Kartera, 70-80 kule evin bulun- duğu. yaklaşık 300 haneli bir Rum yerleşmesiyken, bağlanyla birlikte adını özellikle "Foça ka- rası" denilen eşsiz lezzetteki si- yah üzümleriyle de duyurmuş. 1930'lara kadar bu üzüm ve on- dan yapılan şarap Foça'nın sofra- larından eksik olmamış. Sonra bağcılık terk edilince, bunlar da kule evlenn anılanyla birlikte ta- rihe kanşrnış... Işte böylesine bir "duygulu" ve "talihsiz" bir tanhi yaşayan Kartera vadisi. 1980'lerden bu yana bir "kooperatif" tarafindan "tatil köyüne" dönüştürülmek istenıyor. Foça Belediye Meclisi de yakmlarda yeniden gündeme gelen "imar planı tekliflerini" inceliyor. Aynı zamanda "doğal SİT" olan bu eski bağ yerleşme- sinin "konıma-kullanma den- gesini" bulmaya çalışıyor... Bu hassas dengenin. sonunda "doğadan ve insandan yana bir çözümde" durabilmesı için, hiç kuşkusuz öncelikle "Karte- ra'nın dokusunu ve anılarını yaşatan" bir proje gerekli. Bu- nun için de "elde kalan tüm ku- le evlerin"vadideki ağaçlar ve yeşil dokuyla birlikte komnarak, yeniden Ege'ye ve Foça'ya ka- zandınlması projenin temelini oluşturmalı... Yıllardır antik Phokaia kenti ile Foça'nın birlikte'yaşaması için önemli bir deneyim kazanan Fo- ça Belediyesi'nin, şimdi de ken- tin 10 km. dışındaki "dost bir kültürûn" izlerini tarih ve doğa tanıklığıyla "gözeteceğine" ina- nıyoruz. Yeter ki gündemdeki imar planı, Kartera için bir "im- haplanı"olmasın... Foça bölgesindeki Rumlardan kalma Kule Evler, zamana karşı direnerek bir "dost kurtarıcı" bekliyor. (Fotoğraf: OKTAY EKÎNCÎ) KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK HARBİ SEMtU POROY MIRMIRLAR VĞVR DURAK TARİHTE BüGUN MÜMTAZARIKAN 24 Ağustos İLK CJK/l#TfL/IN PETROL.. fSSS'DA SL/&ÛN,AM£KİICA'OA İLK KEZ AÇt- LAN KUYUDAM PETROL Ç/KTT. ME&KEZİ COAÂPANY* TAKAFINDAN SĞ/ZerLEN&B- LEN, EMEtUJ DEMİeYOLU MAK/NİSTİ£DtWN L. OKAKE 'İN AÇTlRDlgl KUYUY&U BU- PENNSYLUANIA 'Û4, TITUSV/LLS yAK/NLAON- OAKİ Ü/i£TİM YEJ&NPE 2f ME7TZEYE MİL - D/Ğl SIRAOA PETROL BOLUHMUÇTU. &ÜNDE JO UTTŞE S'Bl KÜÇÛK ÇAP7M gfc ÜRETİMİ OLAN ILJCEL KUYU, BU tiONUOA ÖNCÜLÜKTEN BAŞKA /fE •MBAMAMrÇTf. B/R YfL SOMSA, AYNI YÖ££P£ ?O HCUYU AÇtLACAK,SOOSİN VA&İLLİK ÜR£T7M£ ULAŞ/LACAfCr/ / SOLPA, İLKEL KtlYUSU VE 7AHTA kULESİ ÖNÜNDE EDU/fNL. CSİÜNDie ŞAPKAU), ALTTA, PET- eOUJAJ İLK TİCARt ÛRÛNÛ OLAN İLAÇ. ÜSTİJNDE MA&IRA VEKOLEKA'm 6ELDİ& AKDAĞMADENİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN 1994'158 Esas 1996/120 Karar Davacı Akdağmadeni Orman Işletme Müdürlüğü tarafından davalılar Dursun Ankan ve arkadaşlan aleyhine açılan kadastro tespitinin iptali davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda. mahkememizm 1994/158 esas. 1996' 120 karar sayılı dosyası ile; Akdağmadeni Abidur- rahmanlı köyıi 107 ada, 52 no'lu parsel hakkında açılan davanın kabulüne, yapılan tespıtı iptali ıle bu parselin orman vasfında Hazine adına ta- puya kayıt ve tesciline, Akdağmadeni Abdurrahmanlı köyü 107 ada, 51 no'lu parsel hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi- ne, yapılan tespitin ıptaline. F.Bılırkişı Sabit Savcıoğlu tarafından düzenlenen raporda. B harfi ıle gösterilen 8602 m2'lik kısmının orman vas- finda Hazine adına, A harfi ile göstenlen 21500 m2'lık kısmının tarla vasfında dursun Ankan adına tapuya kayıt ve tesciline, Akdağmadeni Ab- rurrahmanlı köyü 107 ada, 53 no'lu parsel hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, yapılan tespitin iptaline, F. bilirkişi Sa- bit Savcıoğlu tarafından düzenlenen raporda, D harfi ile gösterilen 25489 m2'lik kısmın orman vasfında Hazine adına, C hafi ile göstenlen 1800 m2'lik kısmının tarla vasfında Solmaz Caner adına tapuya kayıt ve tesciline, Akdağmadeni Abdurrahmanlı köyü 107 ada, 54 no'lu parsel hak- kında açılan davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine. yapılan tespitın iptaline. F. bilirkişi Sabit Savcıoğlu tarafindan düzenlenen raporda, F harfi ıle gösterilen 9952 m2'lık kısmının orman vasfında Hazıne adına. E harfi ile gösterilen 5500 m2'lik kısmının tarla vasfında Halıl Doğan adına tapuya kayıt ve tesciline, Dair verilen hüküm ve temyiz dilekçesının açık adreslen tespit edilemeyen davalılar Zıhnı, Bahn. Bahnye, Meh- diye, Gülten ve Cevdet Çağlar adlanna teblığ edılemedığinden, hüküm ve temyiz dilekçesının ılanen tebliğıne karar verilmiş olup. ilan tarihin- den itibaren 15 gün ıçmde karar ve 10.12.1996 tarihlı temyiz dilekçesı ılanen teblığ olunur. Basın: 36178 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 1 2 m 3 - 4 5 6 7SOLDAN SA- ĞA: 1/ Modacılıkta ve dekorasyon- da kullanılan deri taklidi sen- tetıkmalzeme... Şampiyon. II Cehennem... Namaz çağnsı. 3/ Ağırlık ve 6 uzunluk ölçüle- ri ıçın kabul edilmış yasal ölçü modelı... Belırti 4/"Ben de - - - edemedim kız ile / Aldı benı cılve ıle naz ıle" (Karacaoğlan)... Felsefede, birdurumdan 2 başka bir duruma geç- 3 meye venlen ad. 5/ lyı, güzel, tam. 6/ Eski dıl- de göz... Afrika'da yaşa- yan, bacaklan beyaz 6 çizgılıbırhayvan. 7/Bir gösterme sıfatı... Ben- „ 1 zenden türeven ve boya ' sanayısınde kullanılan zehırlı bir madde. 8/ Dürüst, iyi ahlaklı... "Erbâb-ı ke- mâli çekemez nâkıs olanlar Rencide olur i hufTaş ziyâdan" (Zıya Paşa). 9/ Sıvas'ın bir ılçesi... Bir kadın giysisi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Son zamanlarda oldukça popüler olan ve müzık eşliğinde yapılan bir çeşitjimnas- tik... Ahşap gemılerin omurgalanna, borda kaplamalan- nı yerleştırmek ıçın açılan yuva. 2/ Judo ve karatede ha- reketleri çabuklaştırmak için yapılan bir dızı egzersize venlen ad... Hayvanın sırtına, eyerin altına konulan bel- leme. 3/Kadınsavas.çı... Utançduyma. 4/Hayvanyemi olarak yetiştinlen bir bıtkı... Soyundan gelinen kimse. 5/ Yapay dokuma ıpliğı. 6/ Kuşun yavrusuna taşıdığı yem... Bir cins şeker. II Sulak yer... Yüzeyi ışığa karşı duyarlı bir maddeyle kaplı kâgıt üzenne, kalıptan çekilmış resım kopyası. 8/ 'Bir selama - - - oldum < Verir amma neden sonra" (Âşık Ömer)... Bır çeşit ınce ekmek 9/ Mezopo- tamya halklannın ay tannsı... Argoda çok çalışan öğren- cıye verilen ad. KJÖRÜŞ/DENtL KAVUKÇUOĞLU Temel Eğitim Relonmu ve "Kenan Evren Okullan" II. Dünya Savaşı'ndan sonra Batı Avrupa ülkele- riride gerçekleştirilen eğitim reformlannın amaçlan aşağı yukan ortaktı. Bu ülkeler eğitim reformlan yo- luyla yeni yetışen kuşakları 20. yüzyılın ilk yansında bu toplumlara egemen olmuş "totaliter" ve "otori- ter" rejimlerin düşünsel etkilerinden kurtarmayı he- defliyorlardı. "Faşizm", "nazizm", "falanjizm" gibi antidemokratik siyasal-toplumsal düzenlerin yarat- tığı "tek tip insan"\ özgür bireyiere dönüştürmek is- tiyorlardı. Bu reformlar sonucu "monolitik" rejimle- rin düşünsel kökleri kurutulacak ve özgürlükçü-ço- ğulcu-demokratik toplum yeniden yaratılacaktı. Ba- tı Avrupa'nın birçok ülkesi bu zorunlu süreçten ge- çerek günümüzdeki çağdaş kimliğine kavuştu. "Ka- ranlıktan Aydınlığa" parolasıyla Türkiye şimdi ben- zer bir sürecı yaşıyor. Türkiye yüzde 10'luk baraj uy- gulamasıyla milyonlarca seçmenin siyasal tercihini yok sayan antidemokratik seçim sistemine, mıllet- vekillerini parlamentodan yaka-paça atmayı müm- kün kılan ve evrensel-demokratik ölçülerde anlaşıl- ması zor yasalanna rağmen, temsili-demokratik bir sistemleyönetiliyor. Bu açıdan bakıldığında söz ko- nusu "totaliter" ve "otoriter" yönetimlerle "biçimsel" bir benzerlik göstermiyor. Fakat Türkiye'nin kendine özgü siyasal-toplum- sal yapısı içinde sürekli olarak, geçmişte birkaç kez yaşanmış askeri darbe örneklerinde ve siyasal Isla- mın merkezi iktidar ve yerel yönetim pratiklerinde görüldüğü gibi "otoriter" ya da "teokratik-otoriter" eğilimler banndınyor. Diğer bir deyişle, -tarihsel, top- lumsal, siyasal, geleneksel gerekçeleri ne olursa ol- sun- Türkiye toplumu bu antidemokratik eğilimleri üretip besliyor. "Burası rürfeye.'"formülasyonunda somut ifadesini bulan bize özgü siyasal kültürümüz içinde bu "otoriter" eğilimler "her an" müdahale, darbe ya da temsili-demokratik yoldan "siyasi ikti- dann en yakın adayı" konumuna geçebiliyorlar. Böy- lesi bir "iktidar talebi"r\\n söz konusu otoriter yapı- lanmalarda doğrudan dile getirilmediği, hatta düşü^ nülmediği koşullarda bile, çok büyük bölümü de- mokratikleşememiş bireylerden oluşan kitleler bu güçleri "göreve"çağınyor. Kendisini bu otoriter güç- lerden birisi karşısında tehlikede hisseden kesimler diğer bir otoriter güçten yardım umuyor ve onun ta- rafından "kurtanlmayı" bekliyor. Çağdaş demokrasiler ise variıklannı, demokratik- leşmiş bireylerinin özgüvenleri temeline dayandm- yorlar. Bizde neredeyse her türlü sorun bir siyasal krize yol açarken, demokrat bireylerden oluşan top- lumlar en karmaşık siyasal ve toplumsal sorunlan kendi iç dinamikleriyle ürettikleri demokratik yön- temlerle çözebiliyoriar. Tüm Batı toplumlannda eği- tim, yurttaşlan daha ilkokuldan başlayarak bu yete- neklerie donatmayı amaçlıyor. Türkiye'den de geçen hafta yasalaşarak yürürlü- ğe giren "TemelEğitim Reformu"\\e "Amerika'yıye- niden keşfe kalkmadan!" benzer hedefler doğrultu- sunda adımlar atması bekleniyor. Eğer bu reform gerçekten, "sefez yıllık kesintisiz zorunlu temel eği- tim" beliriemesi ve bu süreye uygun "ders planla- ması" gibi nicel ölçülerdışında: "Karanlıktan Aydın- lığa!. ." parolasının ifade ettiği önemli nitel dönüşüm- leri öngörüyorsa, bu hedefin çerçevesinin de somut olarak çizilmesi gerekiyor. Bu reformun başarısı toplumun bu "dönüşüm önerisi"n\ benimseyip özümsemesine ve taşıyıcılı- ğını üstlenmesine bağlı. Bu da tüm Türkiye'de ge- niş bir zaman dilimine yayılacak, saydamlık ve iç- tenlik temelinde sürdürülecek krtlesel "Aydınlatma Kampanyalan'm gerekli kılıyor. "TemelEğitim Refor- mu" ancak o zaman bugünkü maddi destek kam- panyalannın ötesinde toplumun uzun erimli deste- ğini kazanabilecek. ANASOL-D hükümetinin daha bugünden bir dizi yan önlemler alarak topluma inandıncılığını kanrtla- ması gerekiyor. Örneğin, Türkiye'nin dört bir yanına yayılmış "Kenan Evren Üsesi", "Kenan Evren Orta- okulu", "Kenan Evren llkokulu", "Kenan Evren Par- kı" gibi anti-demokratik simgeler ortadan kaldınlma- dan nasıl inandıncı olacaksınız? Demokratik eğitim yoluyla aydınlığa götürmeyi hedeflediğiniz 0 küçük insanlan, çocuklanmızı her gün, Türkiye toplumuna bir türtü kurtulamadığı deli gömleği giydirmiş "dar- becipaşanın" adı yazılı okul tabelasının altından ge- çirinken, özgür bireyler olarak yetiştirmeniz mümkün mü? Çocuklar size. "Neyaptı da böylesine onurian- dınldı?" diye sorduklannda ne yanıt vereceksiniz? "Temel Eğitim Reformu" nitel bir dönüşümü amaçlıyorsa, mutlaka bu tür küçük fakat önemli yan önlemlerin alınmasını da zorunlu kılıyor. ANASOL- D hükümetinin, yılların oluşturduğu bu bataklığı ku- rutmaya ne ölçüde kararlı olduğunu reformun tek- nik-bürokratik uygulamalan kadar, bu uygulamala- rı inandıncı kılacak demokratik girişimler de göste- recek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle