27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 4 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Fotoğrafın dev ismi Henri Cartier-Bresson 89. yaşını kutluyor; sessiz sedasız... Çağuuyunsıtan 'görüntüZEYTNEPSAVGI PARİS - Fotoğraf tarihinjı mi- lıenk taşlanndan biri Henri Car- tier-Bresson 89 yaşma bastı 22 -Ağustos'ta; sessiz sedasız. Sanat- çının yaşadığı kent Paris'se bugün meşgul; Papa'yı ağırliyor. Sokak- lar, parklar, raetro dünyann dört bır yanından gelen ve sayıları üç yüz binı bulan Katolık gençlığuı yapmacıklı sevınç göstenlenne sahne oluyor. "KatoKkgenctiğin'' yaş sının 35.. Oysa Bresson bu- gün 89 yaşında. Eğerbırakrıaraış olsaydı fotoğrafı, tüm butantana- yı onun objeknfınden izleme ola- nagına sahıp olacaktık belki de... Kendısıni bir "görüntü tursızT olarak adlandıran \e yaptığı işı "dünyayla üeaşim kurmak" ola- rak niteleyen bır fotoğrafçının ob- jektıfınden... 22 Ağustos 1908'de Chantelo- up'ta kumaş tüccan bır ailenin oğ- lu olarak dünyaya geldi Henn Cartier-Bresson. Adından söz et- tiren birçok önemlı fotoğrafçının aksıne. fotoğrafa 20'li yaşlannda, yani haylı geç başladı. Gençlığın- de ilk tutkusu edebiyat olda Rim- baud'nun şiırleriyle şekillenen başkaldın ve "gtane" arzusu ya- şam görüşünu belırledı Böylelikle kentsoylu alın yazı- sına karşı çıktı ve resme yöneldi. 1927-1928 yıllannda Andre Lot- he atölyesinde modernızm. kü- bizm ve gerçeküstücülükle tanış- tı Cartier-Bresson fotoğrafının temelıru oluşturan estetik ve ge- ometri ustalığı, sanatçının bu yıl- larda aldığı resim eğıtimiyle açık- lanabilir. Bu görsel eğitim Strobe- im, Eiseinstein ve Dreyer gibı ses- siz film öncülennin eserlerinin keşfıyle tamamlanmış oldu. Leika'yı keşfedince... 1929 v ılmda Andre Breton "2. Gerçeküstücülük Maıüfesto- sn"nu yâyımladı. En sıradan gö- rüntünün ardındakı "olağanüs- tü"yü arayan bu sanat akımına birçok şaır, sinemacı ve fotoğraf- çı katılıyordu. Gerçeküstücülük- le rastlaşması Bresson'u yeni ara- yışlara yönelttı. "Fırça ucundan daha hızlı bir aletle dünyanın ya- nftârriia lantkhk etme* yî-düşlü- yordu sanatçı. Böylelikle "karar anJannı"hısseden ve ölümsüzleş- tiren fotoğraf makınesiyle tanıştı. 1931 yılındaAfrikayolculuğusı- rasında bır fotoğraf makinesi sa- • "Fotoğraftek başına benim ilgi alanıma girmiyor. Beni büyüleyen, dünyayla kurduğum iletişimdir. El kadar bir makineyle katıldığım bir danstırfotoğraf..." diyen Henri Cartier-Bresson, 1974yılında dans etmeyi bırakıp gençlik tutkusu resme adadı yaşamını. "Gözümün uzantısı" dediği Leika 'sı ise sanatçının yanından ayırmadığı çantasının içinde eşlik ediyor bu maceraya. Fotoğraf] varolmanın sevinci olarak niteleyen Bresson'un 1930larda Marne krydannda ve 1947'de New York'ta çektiği fotoğraflar. A r a G ü l e r B r e s s o n ' u a n l a t ı y o r 'Dünyanın yaşayan en büyük fotoğraf sanatçısı' Henri Bresson'un Avrupa konulu fotograflannm yer aldığı 'Avnıpahlar' başlıklı sergısınde lstanbul fotoğraflan da yer alıyor. Sanatçı. 1968 yılında Türkıye'ye davet edilmiş bu davetin ardından da 'Türkiye'deD İztenimler' başlıklı bir sergi açmış, aynca birçok sergısınde Türkıye fotoğraflanna da yer vermiş. Ara Güler bır süre bırlıkte çalıştıklan Henn Cartier Bresson'u "Dunyanın yaşayan en büyük fotoğraf sanatçısı" olarak tammliyor. Güler, "Paris'e her girtigimde mutlaka yanına uğranm Bresson'un. Hatta benim kitabınu gördüğünü ve çok beğendiğini söylemişti son konuşmamızda. Bresson. 1968 yılında Türkiye'ye davet edildigini bana bir mektupla bildirmiş \e bu dönemdc de bir aylık bir görüşmemiz olmuştu. Şimdilerde fotoğrafçılığı bırakan Bresson resimle uğraşıyor" diye anlatıyor Bresson'la olan ılışkısini tın aldı ve çalışmaya başladı. An- cak tropikal bir hastalığa yakala- nıp Fransa'ya gen döndü. Kullan- dığı tüm bobinler nemden zarar görmüştü. 1932 yılında Fransa'da çektiği fotograftar yayimlandi ve sergi- tehdu-Ayna^Leika'sina ka#iış-' tu. Bu onun için modern fotoğra- fa sıçramayı simgeliyordu: "Le- ika'yı kesfettim ve gözümün bir uzanösı oldu o günden beri Bütün gün yoUarda dolaşıp bir süreci an- latan o tek anı yakalamaya çaba- byordum''. Sonrakı yıllarda ltal- ya, Meksika ve lspanya'da ara- dı"karar anı"nı. Bu dönemde kendıne özgü stıli oluşmaya baş- lıyordu: "fotoğraf çeken" fotoğ- rafçının aksıne Bresson, olaylan "fctoğrafiryordu" Paul Straaft;' JeanRenoirgibi sınemacılarlaça- lıştıktansonra 1940-43 yıllannda Almanya'da savaş tutsağı oldu. Toplama kampından kaçış öykü- sünü "Dönüş" adlı filminde anla- tacaktı. 1947'de ABD'yı fotoğraf- lamaya karar verdi llginç bir te- sadüf eseri New York Modern Sa- natlar Müzesi aynı yıl merhum Cartier-Bresson anısına birretros- pektif düzenledi. Bresson'un sa- vaş sırasında öldüğü sanıhyordu. Aynı yıl bır grup fotoğrafçıyla Magnum Fotoğraf Ajansı'nı kur- du. Sonrasmda her bıri fotoğraf tanhi açısmdan büyük önem taşı- yan Uzakdoğu, Rusya ve Çin rö- portajlan gibi çahşmalara imza attı. 1974 yılında fotoğrafi bırakıp gençlik tutkusu resme adadı yaşa- mını. Bunca yılın ardından hıçbir anısının olmadığmı söylüyor. Kendisinı bütünüyle resme ada- mış. Resim meditasyona eş Bres- son'agöre: "Üstelikbeğenmdfiği- nizzaman süebiliyorsunuz!" Yıne de Leika'sını hep yanında taşıyor. Bu kez kompozısyonun keyfini çıkarmak ıçın fotoğraf çekiyor. Yine de bastonuna yaslanıp resim yapmaktan daha çok keyif aldığı- m gözlemleyebilırsiniz. Sanatçının son olarak Paris'te açılan "Avrupahlar'' başlıklı fo- toğraf sergisi gördüğü yoğıın ılgi nedeniyle ay sonuna dek uzatıldı. Sergiyi, 1988 yılında sanatçı adına bır fotoğraf ödülü vermeye başlayan Ulusal Fotoğraf Merke- zi düzenliyor. Avrupa Fotoğraf E- vi'nde (MEP) yer alan sergi bo- yunca sanatçıyla ilgılı belgeseller ve imzası bulunan sinema yapıt- lan meraklılann ilgısine sunuldu. Uzun yıllardır her türlü röportajı reddeden Bresson'a ulaşmarun tek yolu da bu belgeseller. Sanat- çı, yakın bir tarihte iki eski dostu Sarah Moon ve Robert Delp- hin'in belgesel teklifını geri çe- virmeyerek kendisiyle görüşme şansı olmayan gazetecilere açık bır kapı bırakmış. Uç sözcükle fotoğraf Arte için hazırlanan belgeselde Bresson'un kendı sesinden sana- tına ve yaşamına ulaşabihyorsu- nuz. Sanatçı üç sözcükle özetliyor fotoğrafi; "seçme - odaklama - dekJanşöre basma". "Avrupab- lar" sergisi, sanatçının 1955 yılın- da aynı adla yayunladığı fotoğraf albümünde yer alan eserlerden oluşuyor. Sefalet ve açlığın hü- küm sürdüğü savaş sonrası Avru- pası'nın küçük bir portresi olan "Avrupahlar"ın önsözünde Bres- son şöyle diyor: "lster sürekli is- terse geçici bir süre için yaşadığı- mız bir ülkeyi ya da bir olayı an- latmanın en iyi yolu insanlarla et- kileşim içine girmektir. Yaşamak zaman alır, ancak kök salmak za- man ister." Sergi kataloğunda yer alan ya- zısında Jean Clair ıse bu sözlen Pronst'tan bir alıntıyla doğrulu- yor: "Her sanatçı tanımadığı bir vatanın evbKhâa? Bresson birbı- nnden korkan Avrupalmın portre- sini çiziyor bu sergide, Avrupah- nın ilişkisınin özetinin "korku" olduğunu söylüyor, birleşmeye dönüî: her türlü gücün onlan bir şeyler olmaktan alıkoyduğunu da... Paris'te sayılan artsın diye yaş sınırmm-35'e yûksehildiği 300 ^ııf^crçîfnsanıı^atıtaığı bır bü-, _ luşma yaşanıyor. 300 bın genç ın- san Papa'yla buluşuyor ve birleş- meyi gerçekleştirdiklerine ınanı- yorlar: Bresson'un fotoğraflann- da gerçekleşmeyen bırleşmeyi... Can Dündar'm 'San Zeybek' adlı belgeseli televizyondan sonra tiyatro sahnesinde Ata^ııııı son 300 gününden ahntılar NURDAN CİHANŞÜMUL Can Dündar'm Atatürk'ün son 300 günü- nü ve ölümünün hikâyesını anlattığı "San Z*ybek" belgeseli, Tiyatro Bakış tarafindan tiyatro sahnelenne taşınıyor. 29 ekımde Me- cidiyeköy FM Sanatevi'nde, 10 kasımda da Beşıktaş, Akatlar Kültür Merkezi'nde sahne- lenecek olan San Zeybek belgeselinı Nezihe Araz oyunlaştırdı. Hakan Ahıner'in sahneye koyacağı oyunda Mustafa Kemal Atatürk'ü Haluk Kurtoğlu, Zübeyde Hanım'ı Tomris Oğuzalp, Latife Hanun'ı Sermin Hürmeriç, Ismet İnönü'yü ıse Hadi Çaman canlandınr- ken Halkk Edip Hanım'ı oynayacak oyuncu henüz belırlenmedı Mesut Akusta, Ozlem Çakar,Yonca Cevher,MümtazSevinç,Ayberk^ Atilla, Mim Kemal Öke. Mehmet Ula>, Erhan İşözen ve Kemal Bekir' m de rol aldığı oyunun dekorlan Figen Soysal'a, kostümlen ise Se- vimÇa\r dar"aait. "Mustafa Kemal'in, Medis'e gkfen yol üze- rinde bir ağacı vardır; her günönünden geçer- kenetrafindakilere, bunun'kendi ağacf oldu- ğunu söyler. Bir gün yine Medis'e giderken ağacın kesildiğini görür \e etrafta çahşan işçi- lere koşarak ağaca ne olduğunu sorar. İşçÛer deyol genişletme çabşmalan nedeniyle ağacın kesildiğini söylerkr Atatürk'e. Arabasına ge- ri dönen Mustafa Kemal hıckıra hıçkıra ağla- maya başlar." İnsani yönleriyk Atatürk Bu öyküyü daha önceki tarihlerde bir tele- vizyon programında anlatmak isteyen gazete- ci-yazar Nezihe Araz. "AtatürkağMunaz" ge- rekçesıyle ızin venlmedığinı ifade ederek. "Çünkü bizetanralanveöğretilen, Atatürk'ün ölümsüzotduğuydu. Ölümünün üzerinden >il- lar geçmesine rağmen insanlar onun ölmedi- ğini, duvarlara resimlerini asarak, çocuklara marşlar ezberleterek kanıtiamay a çalışıyorlar. Atatürk'ün ölümsüzlüğü yapükİanndadır. Biz bu oyıınla. Atatürk'ün bugüne kadar konuşıü- mayan insani yönlerini ortaya çıkarmaya ça- faşük" diyor. "San Zeybek" belgeselini oyunlaştıran Araz. oyunun sahnelenme aşamasında nasıl çalıştığını ıse şöyle anlatıyor: "Belgesel yön- temİBden ve yazı tarandan şaşmadım. Ancak oyunda salt son üç yüz gün değiL, son üç yüz günden ahnnlaryer auyor. Hastahğı dönemin- ifledoktorlann yapnğı bir hatavar; Atatürk'ün hastabğuıa yanlış teşhis koyuyoriar ve bu sü- reçte Atatürk'ün yanında ne annesu ne Latife Hanm ne de Halide Edip bulunmaktadır. Mustafa Kemal'in bu dönem içinde çok rüya gördüğünü, hayal kurduğunu biliyoruz. Bun- dan n>laçıkarak khapta olmadığı halde anne- 'Sarı Zeybek'te rol alan oyunculara, rolleri hakkındaki düşüncelerini sorduk Can Dündar'm San Zev bek'ini Nezihe Araz oyunlaştırdı, Hakan Altiner yönetiyor. si Latife Hanım ve Halide Hanun gibi haya- nnda önemli bir yere sahipolan kadmlarla ko- nuşmalanna yer verdbn." Bugüne kadar kitap, televizyon ve sinema aracılığıyla karşırruza çıkan Mustafa Kemal Atatürk'ü ılk defa tiyatro sahnelerine taşıya- cak olan San Zeybek' in provalanna böylece başlandı. Oyunun yönetmeni Hakan Altıner, San Zeybek'ı tiyatro sahnelerine taşıma fık- rinin nasıl oluştuğunu şöyle anlattı: "San Zey- bek'i ilk iziediğim günden itibaren kafamda böyle bir proje \ardı. daha sonra Idtabı oku- duğumda gördüm ki içindeki dramatik yapı da tiyatroya u>gun. Önce Can Dündar'la ko- nuştuk, ancak çakşmalan dola> ısı> la San Zey- bek'i oyunlaştırmaya vakti olmadığmı sö\ ledi. Bu arada "Cahıde'de çok iyi bir işbûüği yap- nğımız, aynca başanh bir araştumaa ve oyun yazan obn Nezihe Araz, San Zeybek'i oyıın- laşûrmak istedi ve böylece proje başlanuş ol- du." - San Zeybek'i oyunlaşünrken neteri göz önünde buhındurdunuz? HAKAN ALTINER - Bu oyunla Mustafa Kemal'in insani yönlerini anlatarak yıllardan beri okullarda okutulan resmi tarihin de dışı- na çıkmış oluyoruz. Özellikle yoğun tartışma- lann yaşandığı şu günlerde bu oyunla bir an- lamda büyük bir risk de almış oluyoruz. An- cak metm üzerinde çok dikkatli çalıştığımız için kımse bize bu böyle olmadı diyemez. Ata- türk hastahğı dönemınde büyük yalnıziıklar yaşamış ve sıcak bir elin hasretiyle yaşama ve- da etmiş. Bu dunım çok etkileyici ve oyunda mutlaka yer almasını istedım. Oyun belgese- lın tam tersı bir yapıyla başlıyor. Belgesel, hastalığın ilk belirtısınden başla- yıp ölümüyle noktalanırken: oyun da ölümüy- le başlayıp geriye doğru dönüyor. Aynca oyu- na eklediğımız hayal sahnelen de var. Örne- ğin annesiyle hayalınde konuştuğu sahnelen bız ekledık. - Oyunculann secûni nasıl gerçekleşti? ALTESER- Her rejısörün kafasında belir- li isimler vardır ve tiyatronun 'A' takımıyla ça- lışmak ister Oyunda sanatçılann deneyimli olmalanndan yola çıktık. Bu yüzden hiçbir oyuncuyu canlandıracağı karaktere tıpıtıp benzetmemek gerekir. Oyuncularyalnızca bu karakterleri yorumlayacaklar - Oyuna destek veren kurum ve kuruluşlar varmı? ALTINER - Şu anda belirli bir kurum yok ancak sponsorluk teklifı yapan kurum ve ku- ruluşlar var. Oyunun önemli bir desteğe ıhti- yacı var. Ölüme karşı verilen savaşın öyküsü -TiyatroBakış olarakflerikiprojeleriniz ne- ler? ALTESER-Tiyatro Bakış'la ilk defa Talim- hane'de çalıştık. Yerin adı Talımhane olduğu için Talimhane Sahnesi olarak anıldıL "Ca- hide", "Çıplak Ayak" ve bir de çocuk oyunu sahneledık, bu yi\ da bu repertuvan aynen ko- ruyoruz. Repertuvanmızayalnızca "SanZey- bek"i ekledık. Yıl sonuna doğru da Deniz Türkali ile bir projemiz var. Yayımlandığı dönemde gerek bir televiz- yon dizisi gerekse bir belge-kitap olarak bü- yük ılgı gören San Zeybek' in yazan Can Dün- dar ise konu hakkında şu yorumu getiriyor: "Benim bukonudahiçbirpayim yok. BanaSa- n Zeybek'i oyunlaştınna önerisiyle geldikle- rinde seve seve kabul ettim. San Zeybek'i Ne- zihe Araz gibi önemli bir yazann ovunlaştır- ması ise gurur verici. Oyunun benimle doğru- dan bir Ogisjyokashnda.Belgesel,bir insanola- rak Atatürk'ü ekrana taşuna kküasmdaydı ve bugüne kadarortaya konan klasiksöylemin dı- şına çıkarak, o kadar güçlü bir insanın. ölüme karşı verdiği savaşın hikâyesiydi. Yayımlan- dıktan sonra büyük ilgi gören San Zeybek'in tiyatro sahnelerine taşınması gurur vericL" HALUK KURTOĞLU-Bir tiyatro oyuncusu için 20. asnn dehası kabul edilen böyle bir insani, Atatürk'ü canlandır- mak büyük bir onur. Ancak bu rolün getirdiği büyük sonımlu- luklar var. Atatürk, yapüklany- la, yaşantısıyla, duygulanyla hâlâ içimizde. Türkiye'de ya- şayan 60 rrülyon insan varsa, bir o kadar da Atatürk hayalı var. O açıdan, Atatürk rolünü yorumlamak, beraberinde bâ- yük sorumluluklan da getiri- yor. Biz bu oyunda özelikle Atatürk'ün bilinen taraflannı değil de insani yönlerini yo- nımlayacağız. TOMRİS OĞLZALP - Zü- beyde Hanım, sağduyusu güç- lü, ileriyi gören ve dinine bağ- lı bir kadın. Genç yaşta dul ka- lan Zûbeyde Hanım oğluna çok düşkün ve onu kimseyle pay- laşmak istemiyor. Atatürk'ün üzerinde büyük etkileri olan bu kadını canlandırmak benim için ayn bir anlam taşıyor. Ay- nca Atatürk'ün böyle bir dö- nemde, özellikle sanatçılar ta- rafindan tekrar gündeme geti- rilmesi çok güzel. SERMİN HÜRMERİÇ - Atatürk'ün ilk defa insani yön- lerinin yorumlanacağı bu oyun- da rol almak oldukça önemli benim için. Latife Hanım,o za- manın Türkiyesi 'ne göre güçlü. ne istediğini bilen ve cesur bir kadın. Bunun çok güzel bir ça- lışma olacağına ınanıyorum. HADİ ÇAMAN - Bu oyun- la birlikte ılk defa Yeditepe Oyunculan dışında bir oyunda oynayacağım. Aynca lsmet lnönü gibi 20. yüzyıla damga- smı vurmuş bir insani yorum- lamak benim için önemli. Tür- kiye'yı tkinci Dünya Sava- şı'nın dışında üıtmayı başaran ve ulkeye, gerçek demokrasiye geçme karannı veren böyle bir insani canlandırmak biraz da ürkütücü. Yanlış bir şey yap- mak istemiyorum, bu yüzden de lnönü ailesinin fertleriyle görüşüp lsmet lnönü hakkında daha fazla bilgi almaya çalışa- cağım. MESLiT AKUSTA - Oyun- da yaş ortalaması biraz yüksek, böyle bir oyunda rol almak onur verici. Özellikle birçok tartışmalann yaşandığı bu dö- nemde Atatürk'ün tekrar gün- deme gelmesı çok büyük an- lamlar taşıyor. Umanm insan- lar bundan bir şeyler öğrenir. Oynacıdarokuınaprovasında. (Fotoğraf: CANAN YILMAZ) Y A P R ? Boy George yaşamını yazdı Julia Roberts • Susan Sarandon ve Julla Roberts aynı filmde rol alacak. 'Stepmom' adlı filmde, kocasından boşandıktan 'sonra vücudunda tümör olduğunu öğrenen ve daha sonra eski kocasmın birlikte olduğu kadınla dostluk kuran bir kadının yaşamı anlatılıyor • PlcasSO'nun bugüne kadar hiç görülmemiş bir tablosu Catalan ressam Joan Miro'nun torunu tarafindan bulundu. 34 yıldır Piar ve Joan Miro Vakfi'nda bulunan tablo, 1963, "Mıro'ya sonsuza dek dostu, Picasso" ımzalı. • Woody Allen m yenı filminde Kenneth Branagh, Kım Basmger. Leonardo Dicaprio ve Drew Barrymore rol alacak. Venedik Film Festivali'nin açılışı, Allen'in "Deconstructing Henry" ısımli fihni ile gerçekleşmişti. • Rolling ? Susan Sarandon çevnlen "Gtoria" isimli filmin ikinci versiyonu Sydney Lumet tarafindan çekiliyor. Daha önce Gena Rowlands'ın rol aldığı filmde bu kez Sharon Stones oynuyor. • Fablo Carpi'mn "Homer-Portraıt of the Artist as an Old Man" ve Francesco Rosi'nin "La tregua" isimli filmleri, 22 ağustosta Montreal Film Festivali'nde • gösterilecek. • Brecon Cazz Festlvali. Carnegie Hall Jazz Band ile başladı. tngiltere'nin en iyi festıvallerinden biri olarak tanımlanan festıvale aynca John Faddis, Diana Krall. Courtney Pine, Scott Hamilton, Django Bates ve Jools Holland gibi isimler katıldı. • Drottningholm Tlyatro Festivali'nde Luigi Rossi'nin 1647 yılında Paris'te sahnelenen ve o tarihten sonra da Isveç'te bır daha sahnelenmeyen "Orfeo" balesi sahnelendi. Orfeo'nun, Stockholm'de düzenlenen festıvalde yer almasını sağlayan ise Stephan Stubbs. g to Babylon" Amenka tumesi için biletler satışa sunuldu. 3 şubata dek 23 Amerika ve Kanada şehrinde konser verecek olan Rolling Stones konserlen Güney Amenka, Güneydoğu Asya ve Avrupa'da devam edecek. • Francis Ford Coppala nın kızı Sophia Coppola, kısa metrajh bir film çekmeye hazırlanıyor. Daha önce "The Godfather-2 ve 3 "te rol alan Sofıa Coppola, kendini sinemaya yakın hissettigıni söylüyor. • John Cassavetes tarafindan 1980 yılında • Cidon Kremer Isviçre'de düzenlenen Menuhin Festivali'nde. Kremer, 8 ağustosta Kremerata, 9 ağustosta da Borodm Quartet ile sahne aldı • Rembrant m portre, peyzaj ve Incil'den sahneleri anlattığı "LaPetite Tombe" isimli ünlü tablosundan oluşan bir sergi Isvıçre'mn Vevey kentinde açıldı. Sergi, 7 eylüle dek devam edecek. • Boy George çok yakmda otobiyografısini yayımlayacak. Yazarlığa devam edip etmeyeceğinı bılmedığını belirten Boy George. otobıyografisini 7 yılda tamamladığını açıkladı. Dansçı ve koreograf Serge Peretti öldii • Kültür Servisi - ltalyan asıllı Fransız dansçı ve koreograf Serge Perettı, Pans yakmlanndaki Yvelınes bölgesinde yaşamını yitırdi. 92 yaşında hayata gözlerini yuman Peretti, müzik yaşantısının büyük bölümünü Pans'te öğrenci olarak başladığı Gamier Operası'nda sürdürdü. Sanatçı 1. ve 2. Dünya Savaşı yıllan arasmda birçok balede rol aldı. "Prometheus" "Creatures", "Gıselle" ve "The Life of Polichinelle" gibi birçok bale göstensıyle akıllarda yer etti. 1945 yılında Garnier Operası'nı terk eden Peretti, çalışmalanna bir süre yurtdışında devam etti. Daha sonra yine Garnier Operası'na geri dönen Peretti, Roland Petıt, Nicolas Feriche ve Ressy gibi önemli sanatçılann yetişmesine katkıda bulundu. Madrid Operası yeniden açılıyor • Kültür Servisi - Uzun süredir devam eden restorasyon çalışmalannın ardından Madrid Operası, Placido Domingo'nun vereceği bir konserle ekim ayında yeniden açılıyor. 11 ekimde gerçekleşecek olan açılışta Manuel de Falla'nın "La Vida Breve-Life is Short" ve "El Subrero tres piros- The Three-cornered Hat" isimli operalan sahnelenecek. Daha sonraki aylarda ise Placido Domingo'nun da yer alacağı, Ramon del Valle- Inclan'm "Divınas palabras-Divine Words" isimli operası yer alacak Madrid Operası'nda. Yetkililer daha önceleri "Royal Theatre" olarak adlandınlan Madrid Operası'mn dünyanın en iyi sahnesine sahip olduğunu belirtiyorlar. Restorasyon çalışmalan için 128 milyon dolar harcanan Madrid Operası, 1700 kişilik. Opera yöneticileri, 1997-1998 sezonu için bilet satışlannın başladığını, ancak sezonun ilk gösterisinin biletlennin tükendiğini bildırdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle