29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 AĞUSTOS 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Vantilatör Izmir Milli Eğitim Müdürlüğü'nde Orta Öğretim Atama Şube Müdürü Yaşar Nebi Un- cu'nun adı son günlerde "Vantilatör Yaşar"a çık- mış... Anlatıyoriar "Bizim Yaşar, daha düne kadar badem bı- yıklı, gümüş yüzüklü bir eğitimci-bürokrattı. Cu- malan da günün kutsal- lığını gereğince değer- lendirir, namazını kaçır- mazdı. Yeni hükümet kurulduktan sonra bir de baktık ki, badem bı- yığının yerinde yeller esiyor; kesmiş. Parma- ğında gümüş yüzük yok; çıkanp atmış. Son gün- lerde Öğretmen Evi'nde görüyoruz bizimkini; bi- ra içiyor. İlla siyaset ya- panlar vantilatör gibi dö- necek değil ya, bizim Yaşar da dönüyor!" Uçan Yol Kültür Bakanıv Istemihan Talay, Refahlı Trabzon Be- lediyesi'nin Trabzon Ka- lesi'nin üzerinden geçir- mek istediği ve bir küütür katliamı olmasına karşın koruma kurulunun izin verdiği "Uçan Yol" pro- jesinin Karayollan Genel Müdürlüğü'nce iptal e- dildiğini açıkladı. Intemet http: / / www41ta1etcom.tr / Xn Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212^12 44 97 tfeve çıkılıp ezan okunmasına karşıvmış. "Bayrak inmez. hooahör susmaz!" M ılliyet'ten Yavuz Donat, 30 Ağustos'ta emeklı olacak Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramıral Güven Erkaya ile konuşuyor... i 1 Batı Çalışma Grubu'nun "kilit ismi" Erka- ya, 28 Şubat'taki Milli Güvenlik Kurulu toplantısın- da altı kalın bir şekilde çızilen ırtica tehlikesine kar- şı nasıl birtutum izlediklerıni anlatırken son biryıhn değerlendirmesini şöyle yapıyor: "Bir yıldır Türkiye'de bir prova yapıldı. Laik, de- mokratik, sosyal hukuk devleti gitsin, yerine 'baş- ka bir model' gelsin. Din devleti modeli. Kesintisiz sekiz yıl temel eğitime karşı çıkma adı altında 'aynı prova'ya devam ediliyor. Bunlann meselesi imam- hatip meselesi falan değil. Bunlann derdi rejimi de- ğiştirmektir. Onun provasını yapıyorlar." Oramiral Erkaya sözü bugüne de getiriyor ve se- kiz yıla karşı düzenlenen toplantılara değinirken faz- la kabalalık toplanmamasına dikkati çekiyor: Bir anda fazla kalabalık toplamıyorlar. Onbinleri Asıl vakıa toplasalartoplum 'neleroluyor' diyecek. Bunlarön- ce küçük kalabalıklarla provaya başladılar. Maksat- ları toplumu yavaş yavaş alıştırmak. Herkes 'canım ne var bunda, alt tarafı birkaç bin kişi işte, bağırıp, çağınp, giderier' diye düşünecek. Toplum alışınca da toplanıp yürüyecekler. İşte kalabalığı o zaman gör. Tekrar ediyorum, sekiz yıl konusunda bugün 'rejimi değiştirmenin' provası yapılıyor." Evet... imam-hatip bahane... Şeriatçıların bir ka- nadı zaten yıllar önce imam-hatiplerden vazgeçti, kendi özel okullarını açtılar. Epey de yayıldılar, ilko- kuldan üniversiteye dek kolları yurtdışına kadar uzandı. Kolejlerin yanı sıra dershaneleriyle öğrenci yurtlarıyla ağlarını ördüler. Temel amaçları askeri okullara sızmaktı, polis okullanna girdiler. Anımsar- sanız, Genefkurmay'ın irtica brifinglerinde yobaz sürüleri arasında emekli vaiz Fethullah Gülen'in de fotoğrafı vardı. El öptürüyordu. Ama bugün bakıyor- sunuz ki, Fethullah sekiz yılı el üstündetutuyor, des- tekliyor... Çünkü kendi eğitim altyapısını, devletin is- tediği biçime göreceli uydurup kurdu. "Prova"ya gereksinim yok; ölçüyü yıllar önce aldılar, kalıbı çı- karttılar, çoktan seri üretime geçtiler. llginçtir, Ora- miral Erkaya'nın söyleşisinin yayımlandığı gün aynı gazetede emekli vaiz Fethullan'ın Amerika'dan ver- diği vaazlar da yayımlanmaya başladı. Brifingde fo- toğrafı çıkınca hastalık bahanesiyle soluğu Ameri- ka'daalan Fethullah, vaazlanna devam ediyor: "Son bir iki asırdır suni ve taklide dayalı bir başkası olma yanşına girdiğimiz ve bunun neticesinde adeta hiç- bir şey olamadığımız bir vakıadır." Erkaya, sokak- taki şeriatçının toplumu yavaş yavaş alıştırdığına dikkati çekiyor ama asıl vakıa, şeriatın gizli kalmış sinsi yüzüne toplumun çoktan alıştınldığı... PALAS PANDIRAS Yağmur yağar taş ustüne, dağ-taş gelır üstüme üstüme... Imza: Istanbul. —\MüfHBozact I— SESSİZSEDASIZ(!) NURÎKURTCEBE Ağabeyi TRT Genel Müdürü olunca Mesleğe I968'de TRT'de başlamış- tı Mustafa Yener. Kurumun her ka- demesinde çalışmış ve Istanbul Tele- vizyonu'nda müdür yardımcılığına ka- dar yükselmişti. Başarılı bir yayıncıy- dı ve fakat iktidardaki kadroların ada- mı olmak yerine mesleğinin adamı ol- mayı yeğlemişti hep. TRT Genel Mü- dürlüğüne Tayfun Akgüner atanın- ca kızağa alınmış ve denetleme şubesinegönderilmişti... Gün oldu devran döndü. Tayfun Akgüner git- ti, TRT'nin başına TRT'nin içinden bi- ri geldi; Yücel Yener Genel Müdüriü- ğe atandı... TRT'nin yeni Genel Müdürü Yücel Yener, kızaktaki eski yayıncı Mustafa Yener'in ağabeyi idi... Ağabeyi Genel Müdür olunca yıl- lardır kızakta tutulan Mustafa Yener'in hak ettiği bir göreve atanması bekle- niyordu ki, Mustafa Yener bir kızaktan başka bir kızağa alındı; Genel Müdür- lük danışmanlığına atandı... Türkiye'de ifratla tefrit galiba atba- şı gidiyordu... Kimisi oturduğu koltuk- tan güç alıp bilgisi, becerisi, görgüsü olmayan akrabalarını en üst kadrola- ra atıyor, hatta hanedanlık kuranlar oluyor; kardeşler, dayılar, yeğenler, enışteler, kayınbıraderler köşe baş- lannı tutuyor... Kimisi de akrabalık ilişkisi yüzünden TRT'de yönetici konumuna gelemiyor. Evet, akrabalık ilişkisinin haksız makam edinme, haksız yükselme aracı olarak kullanıldığı biliniyor ve bunun engellenmesi gerekiyor ama böylesi de galiba ilk kez yaşanıyor. Aslında TRT'de bölge müdürlüğünü çoktan hak etmiş Mustafa Yener, ak- rabalık ilişkisi yüzünden bir kızaktan alınıp başka bir kızağa çekiliyor... Ya ifrat, ya tefrit! KUITUR • SANAT 293 89 78 (3 HAT) KlM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK BREGOViCHARBİYE AÇIKHAVA TİYATROSU 18-19-20-21 AĞUSTOS 1997 M9İY nnrtru i/vriAiı BİLETLER SATIŞA SUNULMUŞTUR A.K.M. GİŞESİ: 0212-292 08 02 ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI r HARBİ SEMtH POROY MIRMIRLAR VĞVR DURAK BAŞSAĞLIĞI Ülkemizde çağdaş eğitimin gelişmesini hiçbir gösteriye kaçmadan, sevgiyle destekleyen gerçek bir değer, Istanbul Menkul Değerler Borsası Başkanı TUNCAYARTUNu şükran ve minnetle anıyoruz. BİZİM ÜLKE DERNEĞI Doğanevler, Ümraniye, Bayrampaşa, Sanyer Yaz Okulu öğrencileri adına Prof. Dr. AYSEL EKŞİ TARİHTE BUGUN 13 Ağustos MEVLİT Eşim S. GÖNÜL ERSOY için 17 Ağustos Pazar günü ikindi namazından sonra Erenköy-Bağdat Caddesı Galip Paşa Camisrnde Kuran ve Mevlit okunacaktır. İsteyenlerin katilmalannı dilerim. M. Vâsıf ERSOY KÜBA'NfN T/ĞEiy OUNYAYA GEUYOR.. 1927'DE 8UGÜN, KİİBAU ÜAILÜLJO€R HO£L CASTRO COĞDU. 1/AKUtU.t 8/K TVPRAK SAHİ8İNİAJ OĞLU OIAN CMSmO, HUKUK ÖĞtiENİMtN oeu SONRA, pizmrö/? FUL&£NÇIO B/rm'cm'fjtn " ASIO YÖNETlMİAfE KAgŞt MÛC/\D£L£Ye İ&Ş YtUNDA, MOHCAO* K/ŞU*S/'AIA SALOI " CANACAK. H4P/STEN ÇHCJUO4 MSKSİHA 'VA SİPE- CeKTİR. OKAPA, AK&U**ŞlAetYt/i BİR GEfZİLLA SAVAŞI İÇİN H4ZfR.UK YAPAN FIP£L CASTRO, Kü BA'IH ÇJKAB/İK Sİ&CAÇ Yft, SAVAŞACAKTl. 1353 AŞLARINM, tCÛBA AMS/NDA SOSyAÜST 8İR V&fJETİM KURULACAfC, &CJAJU İZLEyEN y(LLA(ZDA AME&KA 8İ&LeçiK OEVLBTLERİ'rLE SORUMLAR. CIKA- CAKTI. ANCAK, BÜTÜU SU SARSlNrtLAGA KARŞIM, FİPEL CASTRO,KARİZMATIK LİDERÜĞİNİ R POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL İnsan Sesiyle Ezan... Bayar'lı, Menderes'li DP döneminde köydeki seçmenin politikacıdan isteği bir iki kalemdi: "Su isteriz... Yol isteriz..." Bunu da birkaç metre boru, bir buldozerle karşı- lamak kolaydı. Köye gelen politıkacı seçmene so- rardı: "Bir isteğiniz var mı?" "Su isteriz... Yol isteriz..." Zaman geçti. Istekler de değişti; hoparlör moda- sı geldi. Köylü hoparlör istemeye başladı: Soruyorlardı: "Bir istediğiniz var mı?" Düşman çatlatırcasına, "Hopariör isteriz..." diyorlardı. Hoparlör de türlü türlüydü. Dunmadan da yenile- ri çıkıyor, müezzin çatlatanı piyasayı kaplıyordu. "O camide var, bizimkindeyok" yenileri aranıyordu. Öy- le "ciğeryandılan" vardı ki birkaç kılometreden du- yuluyordu. Müezzin bastı mı düğmeye.. bir cayırtı- dır kopuyordu. Her şerefeden bir makamı höykürü- yordu. Zaman elbette geçiyordu. Hoparlör modası de- ğişiyordu. Minareler hoparlöre doydu. Minareden minareye gerçekten bir cayırtı kopuyordu. Biri alı- yor, ötekıne veriyordu. Bir rekabettır sorma... Sabahın erken saatinde güzel okuyanı da var, ku- lak cırtatanı da: Ailah-ü ekber... Allah-ü ekber... Birsamt-ı ulvt; güya tabıat... Hamuş hamuş eyler ibadet. Allah-ü ekber... Allah-ü ekber Bir samt-ı nâlân: güya avalim Pinhan ü peyda, nevvârü muzlim etmekte zikr-i Hallaak'ı dâim Allah-ü ekber.. Allah-ü ekber. Bir samt-ı ulvf kalb-i tabiat Birsamt-ı nâlân: Ruh-ı avalim etmekte zikr-ı Halaak'ı daim etmekte rahşan rahşan ibadet Şiir Tevfik Fikret'indir, "Sabah ezanında" diye yazmış. Gerçekten de sabah ezanında verılen sa- laya doyum olmaz. Alaca karanlıkta suzulerek ge- len sesle insanın ıçine bir hüzün çöker. Makinede değil, insan sesinde güzeldir. Kimı kendini bilmez müezzinler var, ezanın da tadını kaçırmışlar, saba- hın alacasına bir gürültü halıne sokmuşlardır. Türkçe ezan gerçekten güzeldi, ama şarlatanlar yozlaştırdılar. "fann uludur... Tann uludur..." güzel değil mi? Nediro makineyle okunan (hoparlör) ezan şamatası? Hele minareye çıkmak zahmetıne katlan- mayan müezzinler. ya da nezleli, bed seslı olanlar! Minareler çıkılsın, ezan okunsun diye yapılmış. İlk müezzin Bilâl-i Habeşi döneminde hoparlör var mıydı? Bir taşın üstüne çıktı, oradan okudu. Dıya- net Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın yaptığı düzenleme yerindedir. "Ezanlar, merkezı bir camiden, sesi güzel müez- zin tarafından mikrofonla, küçük camilerde de şe- refeye çıkılarak okunsun!" Ezanlar minareden okunmadığı için minareler kuş yuvasına dönüşmüştür. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Osmanlı dev- letınde üst düzey yetkihlenn vekıl ve yardımalanna verilen unvan. 2/ Kımhğt behrle- 4 nemeyenuzaycı- sunlenne venlen ad. "Halk ıçın- 6 demuteberbır— -, — yokdevletgi- bı / Olmaya dev- 8 let cıhanda bir _ nefes sıhhat gi- bi" (Kanuni Sultan Süley- man) 3/ Eskiden kum fa- lına bakan kımseye ven- len ad... " — günlük fanı 2 dünyada / Ölmeden gülen 3 öğünsün" (Karacaoğlan) 4/ Afhka'da bir ülke 5/ Fazla bön, avanak.. Bir nota. 6/ Kuşku.. Fas'ın 6 plaka ışaretı.. Uzaklık ışa- 7 retı. 7/ Hayat arkadaşı... „ Ucu dövülüp fırça duru- ö muna getinlen ve dış te- 9 mızliğınde kullanılması Müslümanlıkça sünnet olan ağaç çu- buğu. 8/ Ustünde namaz kılınan kılim, post gibı şeylerden ya- pılmı; seccade. 9/ Otobüs, uçak gıbı şeylenn volcu alıp buâk- tıklanyer. YUKARIDADAN AŞAĞIYA: 1/ Isırgan batmasına benzer deri hastalığı. 2/ Kabadayı.. Ne- şe, sevinç. 3/ Kuyumculukta kullanılan yüzde seksen bakır, yüzde yirmi çinkodan oluşan san renklı alaşım... Kuzu sesı. 4/ Doğu Anadolu'da kullanılan bir tür küçük zurna. Esk] dılde yılan 5/ Başhca üyesı Fransız yazan Jules Romains olan ve toplumun ortak bilincını dıle getirmeyı amaçlayan edebıyat akımı. 6/ " .. eder ınsanı bu dünya / Bu gece. bu yıldızlar, bu koku / Bu tepeden nrnağa çıçek açmış ağaç" (Orhan \'elı) . Temel olarak alınan. 7/ lskambilde bir kâğıt... Neodun elemen- tının sungesı... Bir ılımiz. 8/ Çıplak vücut resmı . Padışah ve vezır kavuklarmda bulunan, tüy ya da püskül bıçımındekı sor- guç. 9/ Uyku hastalığmı aşılayan sınek . Us ANMA Sendikal hareketin yılmaz savunucusu, kurucu genel başkanımız HUSEYIN PALA'yı ölümünün 9. yılı olan 14.8.1997 günüsaat 11.00'de Zincirlikuyu'daki mezan başında saygı ve sevgiyle anıyoruz. BELEDtYE-tŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle