Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 AĞUSTOS 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
ALLECRO EVİN ÎLYASOĞLU
Çağımızın en büyük piyanistlerinden
Sviatoslav Rihter, 1 Ağustos 1997 günü
82 yaşında Mosko%
ı
a'da öldil Rihter'in son
konserlerinden binsi de Cemal Reşit Rey
Salonu'ndaKasım 1993"te yeralmıştı. Is-
tanbul'a ilk gelişinden tam otuz yıl son-
ra. Bu konsere tanık olmak bile tarihi bir
olaydı. Doğal ki yaşının verdiği yoğun-
lukla belleği yeterince güçlü değildi, no-
ta ile çahyordu. Ve şöyle biraçıklama ge-
tirmışti: "Birçokyapıüöylesineçokçal-
mışnm, övlesine benim olmuş ki belki de
dinamiklerin (sesteki yüksdip alçalmala-
nn) aslına bağlı değUim aruk. Tam nere-
den başladığını, bestecinin tam hangi nok-
tada doruk istediğini doğnı olarak vere-
bflmek içio nota kuDanmayı yeğ tutuyo-
rum" diyordu. Son zamanlardaki her
konserinde olduğu gibı İstanbul resitalin-
den de bir süre önce kaygılar başlamış-
tı: "Ya son dakikada çalmaktan cayarsa,
ya konseri iptal ederse!" Cemal Reşit Rey
Salonu, işı garantiye almak için sanatçı-
nın öncekı durağı olan Atina"ya bir Li-
musin gönderdi. Çünkü uçağa binmeme-
si de ayn bir sorunuydu. Hep gemilerle
arabalarla ulaşımı sağlanıyordu.
Rihter, bu gelişinde Istanbul'da iki re-
sital vermişti. İlk dinletide J. S. Bach'ın
Prelüd ve Fantazilen; Beethoven'ın Pate-
tik Sonatı ve Schubert'ın Gezgın adlı
fantezisini, ikinci gece ise Norveçli bes-
teci Grieg'in 150. doğum yıldönümü ne-
deniyle baştan sona onun lirik parçalan-
nı sesleiKÜrmişti. tlk resitalin ardından yaz-
dığım yazı, onu dinlemekten ne denli et-
kilendiğimin göstergesıydi:
"Karanlık sahnede küçük san bir ışık
pjyanonun tuşlannı ancak aydınlanyor.
Oniinde notasıy la, piyano kapağuun ya-
nm arahğmda Sviatoslav Rihter'den J. S.
Bach dinliyoruz. Ahşagelmediğiıniz bir
yorum: Piyanonun sesi bazen bir klavse-
ne bazen birorga dönüşüyor. Yüzünde hiç-
bir anlaüm vok. Ne çalarken ne selamlar-
ken. Bir büst gibi sessiz ve donuk. Salon-
da bir nlsımlı esintL, bir büyülenmiş ses-
sidik var. Sanki piyanodan değü. bedenin-
den yükselen birsonorite. Seksenine mer-
, soyadı gıbi Alman
diven dayamış bir koca çınar, tam altmış
yıldır. 1934'ten bu yanaçağımızın piyano
yorumuua ışık tutmuş. Bir zamanlann
dünyavı sarsan Rihter'i değil doğal ki.
Yülar yıh çahp kendiyle ödeştirdigi yapıt-
larda tempo değiştirmeye. kendine özgü
yorum oetirmeje bestecisi gibi hak tanı-
yor, bir filo/of edasında. Beethoven'ın Pat-
hetique Sonaü'nda ağır tempolu bir Ron-
do dinliyoruz,ama arüko Rihter'in ohnuş.
Beethoven'ın olduğu kadar. Hatta yanhş
bastığı akoriar bile onu bu yönden temi-
ze çıkanyor. Schubert'in Gezgin'inde ka-
natianıp uçuyor sanki. Ve bis olarak bir
sonraki gecenin programından ödünç ahp
Grieg'in lirik parçaianndan ikisini çah-
yor."(10 Kasım 1993 - Cumhunyet)
Konser sonrasında pek çok söylenti
dolaşmıştı: "Arük iyice yaşlanmış, par-
maklan titrivor! Nasd bir Bach \orumu
bu böyle! Ne de oba yıDardır ruhsal so-
runlan var. baksamza son Füg'ü geri ge-
lip baştan çaldu esti aklma. Arük çok en-
der çılayormıış sahneye. Orkestra ile hiç
çalmryormuş. Ne basınla ne dinleyicisi ile
ilişkisi kalmış. İnsanlardan kopmuş." Hat-
ta hıç çalmasa daha ıyı dıyenler bile çık-
tı. Oysa Rihter'i tüm bu gerçeklere kar-
şın dinlemek tarihi bir olaydı.
Son yıllarda içine kapanmışü
Rihter. yıllardır kımseyı görmek iste-
miyordu. Ne söyleşi yapıyor, ne kutlama
alıyor. ne de onuruna venlen çağnlara ka-
tılıyordu. Onun bututumuna kızan birga-
zeteci, "Adı gibi Rus, soyadı gibi .\lman;
ilkelerinden ödün vermeyen kaskan bir
adam" olarak söz etmişti. Rihter'e İs-
tanbul konserleri sırasında biz de ulaşa-
madık. Ancak onunla her yere giden ltal-
ıyanonun sesı
bazen bir klavsene
bazen bir orga
dönüşüyor. Yüzünde
hiçbir anlatım yok. Ne
çalarken ne
selamlarken. Bir büst
gibi sessiz ve donuk.
Salonda bir tılsımlı
esinti, bir büyülenmiş
sessizlik var. Sanki
piyanodan değil,
bedeninden yükselen
bir sonorite. Seksenine
merdiven dayamış bir
koca çınar, tam altmış
yıldır, 1934'ten bu
yana çağımızın piyano
yorumuna ışık tutmuş.
yan emprezaryosu bayan Milena. bize
yardımcı olmuştu. Milena, tüm program-
lan düzenliyor, ısteklerinı ilgılilere ileti-
yor ve onun adına basından gelen soru-
lan yanıtlıyor, bir yerde onu dış dünya-
ya bağlıyordu. Istanbul'dakı resitalleri ile
ılgılı sorulanmızı yanıtlarken Milena'dan
pek çok şey öğrendik. Rihter, Amerika'yı
hiç sevmiyordu. Aynı eşi ile yıllardır
Moskova'da yaşıyor, bu yaşına karşın sü-
rekli turneler yapıyordu. Hatta bir önce-
ki yıl 120 konser verdiğini duyunca şa-
şırdık. Onlü orkestralann programlan
çok önceden yapıldığından ve Rihteruzak
vadeli programlar yapmak istemediğın-
den artık orkestra ile çalmıyordu. Yakın
yıllarda geçirdiği by- pass ameliyatı ile
6 damarı değişmiş. Sağlığma özen gös-
termesi gerekiyordu. Aynca orkestra ile
çalmanın gerilimini ve de şefleri sevmi-
yordu. Son yıllarda anlaştığı tek şef Esc-
henbach olmuştu. Onu insanlardan uzak
tutmayı başaran Bayan Milena ekliyor-
du: "Ne gazete okur ne de TV izler. Top-
lumdaki kargaşadan, politikadan, savaş-
lardan nefret ediyor. Piyanosunun dışın-
da onu ilgilendiren hiçbir şey yok gibL Iti-
tap okur, ama gazete asla. Sanki gazete-
nin boyası ellerini küietecek gibi tiksinir.
Dolayısıyla toplumsal hiçbir şeye katü-
mak istemiyor. Partfler. kokteyDer, hepsin-
de konuşulan boş boş şeyler onun için.
Boş konuşmaya zorunlu olmaktan nefret
ediyor. Bir Clavinova'sı var. piyano ben-
zeri bir klavye. Her gün saatierce onunla
çabşır. Sessizce çalmaya, kunsevi rahatsız
etmemeye özen gösterir. Neredej'se üç aj-
da bir hâlâ yeni bir eser katar program-
lanna. İstanbul'da çaldıgı Bachlar yepye-
niydi Grieglcr de bu yıl kabldı dağarcı-
ğuıa. Cemal Reşit Rey Salonu'ndaki pi-
yanolann ikisini de beğenmedi. Çok yeni
ve henüz açılnıanuş olduğunu söyledi. Va-
maha ona çoğu yerde piyano taşıyor. Bu
kez de adamlannı gönderdi akort için."
Bu arada genç pıyanistleri de izlediğını
öğreniyoruz. Omeğin Gavrilov'u çok be-
ğeniyordu. ama artık fazlasıyla popüler
olduğunu, piyano dünyasında yeterince
yoğunlaşmadığını söylüyordu. MeBkof u
ve Dezsö Ranki'yi çok beğeniyordu.
Rihter'in ressamlığı
Aynı zamanda çok iyı bir ressammış
Rıhter. Hatta Kokoschkaonun için "Eğer
piyano çalmasay du çağımızın önde gelen
ressamlanndan biri olurdu" demiş. Ken-
di resımlerinın yaru sıra tüm dünyadan top-
ladıgı büyük bir sanat koleksiyonuna sa-
hıpti. 1993'te Moskovatia açılan Puşlan
Müzesi'nin bir bölümü Rıchter'e ve ko-
leksiyonuna aynlmıştı.
Rihter her şeyin özünden. saflığından
şaşmasınakarşıydı. Yaldızlara. süsleme-
lere, yapay da\Tanışlara, sıradan şeylere
yer yoktu onun dünyasında. Bu nedenle
olacak. Istanbul'un 30 yıl önceki halini,
o gizemlı tadını bulamadığından yakın-
mıştı...
Su 'aziz'dir, ekmek ^bereketli'...AHMETSAY
ANKARA - Dünyanın
en öaemlı yanşmaların-
dan biri olan "YoungCon-
certArtists" (Genç Konser
Artistleri) yanşmasında bu
yıl Avrupa bınncıliğinin
en güçlü adayı, genç piya-
nistimiz Emre EBvar. Bi-
lindiği gibi bu yarışma;
Avrupa, Asya ve Amerika
kıtalanndaki üstün yete-
nekleri bulup çıkarmak ve
dünya müzik piyasasına
armağan etmek amacıyla
Leipzig. Tokyo ve New
York'ta gerçekleştiriliyor;
sonra da "dünya birincili-
ği" için "kıtalararası fi-
nal" yapılıyor.
Yirmi bir yaşmdaki pi-
yanıstimiz Emre Elhar,
yanşmanın "Avrupa aya-
ğTnı kazanırsa fınali bü-
yük olasılıkla alacaktır.
Kusura bakmaym, "at ya-
nşı" anlatır gibi yazıyo-
rum, ana ne yapayım. ya-
nşmanın kapsamı beni bu
anlatıma zorluyor.
Üstelik konkurun Asya
ve Amerika "ayak"lannı
küçümser gıbi gözüktüm;
hayır, Japon, Koreli, Ame-
rikalı, Kanadalı, ne bile-
KÜLTÜR • SANAT
yim, Brezilyalı ve Vene-
züellalı üstün yetenekli
gençleri görmezlikten ge-
lemeyiz. Yine de "Avnı-
pa gekneği''nin ağır basa-
cağını düşünüyorum.
Leipzig'de yanşacak
Leipzig'de 8 eylülde baş-
layacak Avrupa yanşması-
na bu yıl 560 yetenek bav
vurdu. Referanslann de-
ğerlendirilmesi sonucun-
da bu sayı 150'ye düşürül-
dü.
Emre de yanşmaya ka-
bul edilen pıyanistlerin
içinde. Onun referanslan
şöyleydi: Ankara Devle
Konservatuvan. Prof. Kâ-
muran Gündemir ve Al-
man de\ let bursu smavını
kazanmış olması. Alman-
lann DAAD bursunu 40
kişilik Almanjürisinin ona-
yıyla kazanmış olmak. ta-
biiki
i
*uluslararası''biröl-
çüt: oysa bu başannın kay-
nağında yine konservatu-
var ve Gündemir bulunu-
yor.
Bütün dünya, bu gerçe-
ği biliyor \e Ankara Dev-
let Konservatuvan ile Gün-
demır'ın adı geçince akan
sular duruyor.
Tenç piyanist Emre Elivar, dünyanın en
önemli müzik yanşmalanndan biri olan
Genç Konser Artistleri'lerinin Avrupa
birinciliğinin en güçlü adayı... Leipzig,
Tokyo ve New York'ta gerçekleştirilen bu
yanşma, Avrupa, Asya ve Amerika
kıtalanndaki üstün yetenekleri bulup
çıkarmayı amaçlıyor.
Heyecan v encı bir olgu!
Kusura bakmayın, duygu-
dan duyguya geçiyorum,
ama bu iş Avrupa Birli-
ği 'ne üye olmaya hiç ben-
zemiyor: Türkiye müzik-
te favori!
Bilinç çahşması
Sevgılı dostum Erhan
Karaesmen, bu yanşma-
nın 1995 yılında yapılan
kıtalararası finali öncesin-
de Fazıl için "ben yanlış
ata oynamam, kazanır"
demişti. Karaesmen, hem
Fazıl'ın gelişim çizgısinı
başlangıçtan ben dıkkatle
izlemişti hem de dünya öl-
çeğınde yetenekli piyanist-
lerin \asiflanru genelde ta-
nıyor ve karşılaştırma ya-
pabiliyordu. Ben de şim-
di şunu söylüyorum: Bu
yıl Türkiye'nin "doğnı at"ı
Emre Elivar'dır. Çünkü Er-
han Karaesmen'in "gerek-
çe" olarak gösterdiği daya-
naklar yine geçerlidir.
Emre, aynı çizgiyi izle-
miştir: Konservatuvar,
Gündemir. DAAD bursu
başansı. Hatta şunu da söy-
leyebilirim: Bu çizgide
Emre daha "çileB" bir yol-
dan geçmiştir; çünkü onun
döneminde konservatuvar-
da nedense "üstûn yete-
nekli çocuklariçin özelsta-
tü" uygulanmamıştır; ho-
cası Gündemir'le sürdür-
düğü "hızb ve yoğun eği-
tim"i üç kez sıruf atlaya-
rak gerçekleştirmiş. son-
ra bir de master yapmıştır.
Bence Emre'nin asıl
avantajı. konservatuvarda
parasız yatlı okuyup kara-
vanaya kaşık sallamasıdır.
Hadi oğlum Emre, göster
farkını! Daha ilk "akor"da
bu fark anlaşılacaktır. Aç
yüreğini ve anlat farkını!
Şınl şınl akıt şiirini! Unut-
ma, su "aziz'Mir. ekmek
"berekeffi." Kuraldır. "yal-
nız çocuklar"a gülümse-
nir. Koş Emre! Şimdi her-
kes arkanda! Yurdunun en-
telektüel birikimi, bütün
ileri insanlık arkanda!..
Nereden aklıma takıl-
dıysa şunu merak ediyo-
rum: Yeni Kültür Bakanı
acaba bu duygulan payla-
şabilir mi?
293 89 78 (3 HAT)
Emre şu anda Dresden
Konservatuvan'nın küçük
bir çalışma odasında piya-
nosuyla baş başa. Yorul-
duğu zaman tabureden kal-
kıyor, geriniyor, pencere-
den bakıyor. Elbe Nehri
kıyısında yürümek çekicı
geliyor ona. Bir köprünün
üzerinden geçerken bütün
kıvançlan tek başına yaşa-
yabildiğini düşünüyor. Se-
rin ve ıslak bir riizgâr yü-
zünü yalıyor.
Artık "gûncel" olan her
şeyden annmış durumda:
Bach / Partita, Bcethoven
/ Appassionata, Schumann
/ Senfonik Etüdler... Yürür-
ken "bilinç çahşması" ya-
pıyor.
Telefonda ona "çok ça-
hşma, pry-anoyıı özle" diye
öğüt verdım, "o en derin-
de olan var ya, pençelerin-
de onu kavra, çek çıkart"
dedim, (bir yandan da eli-
mi karnıma bastırmış. ora-
dan bir şeyleri yukan it-
meye çahşıyordum.) "Ta-
mam. dûn ormanda gezin-
dim" dedi. "Yanşma ön-
cca son üçgünpiyanoyayu-
mulma sakın, derinJerde-
kmilaşkırt" diye uyardım.
"Ne önerirsin amca?"
"Dostoyevski oku! Mar-
maladov, Sonya, Raskolni-
kov! Haa. bana bir de fo-
toğrafgönder..."
Bu kumaş bizim!
Anlaşmıştık. Oysa Em-
re'den çıka çıka "vçsikahk"
bir fotoğrafgeldı. Avrupa
yanşmasına katılan bir pi-
yanistin elındeki fotoğraf
bu mu olmalıydı? Sevgili
Cumhunyet okurlan, siz
bu fotoğrafi tanırsınız. Bü-
tün "vesikahk"lar gibi bi-
raz buruk, ortak, küçük bir
resimdir. "İddiasız" gibi
görünür, hiç belli olmaz,
fotograftaki bu çocuk, dağ-
lan devırir! Biraz da "yok-
tan var etme"nin belgesi-
dir.
Kurtuluşun, kuruluşun
fotoğraflannı düşünün, ne
kadar gösterişsizdir... Ta-
rih bilinçle yazılır. fotoğ-
rafi arkadan gelir.
Yirmi bir yaşmdaki Em-
re Elivar, girdiği yanşma-
lan belki bu yıl kazana-
mayabilir. Ama gelecek
yıl. ertesi yıl, dış basmda
onun boy boy fotoğraflan
çıkacaktır. Hıç kuşkum
yok, bu "kumaş" bizim!
Onunla tüm ınsanhk
övünecektir.
ÇIKHAVATİYATROSU
15-16-17-AGUSTOS 1997
GEDİZ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1997-94
Davacı Maliye Bakanlığı Vekili Av. Olcay Çaldirik ta-
rafindan davalılar Nizamettin Çoban ve Selin Ruso
aleyhlerine açılan muvazaalı devir ışleminin iptali dava-
smda, davalılardan Selin Ruso'nun adresi yapılan tüm
tahkikatlara ragmen tespıt edılememiş ve kendısıne da-
va dilekçesi tebliğ edilememiştır. Davacı vekili, davalıiar
aleyhıne açmış olduğu muvazaalı devır işleminın ıptalı
davasında Lıden Madencılik Sanayı ve Ticaret Limıted
Şirketi'ni, Nizamettin Çoban 21.6.1993 tarihinde şirke-
ti kurmuş olup kendisine ait nomınal değen 270 000.000
TL. olan 2700 adet hisseyi diğer davalı Selin Ruso ara-
smdaki devir işleminin iptalını talep etmıştir. Davalı Se-
lin Ruso'ya adres yetersizliği nedeniyle dava dilekçesi-
nin ilanen tebliğ edilmesine karar verilmış olup. duruş-
ma 16.09.1997 günü saat 10 15'e talik edilmiştir.
Davalı Selin Ruso'nun işbu ilanın yayın tarihinden iti-
baren tüm delıllennı duruşma gününe kadar bildirmeniz
veya ibraz etmeniz, duruşmada bizzat hazır bulunmanız
veyahut kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksı tak-
dirde tahkikat ve yargılamaya yokluğunuzda devam edi-
lecegı ve hüküm venleceği ıhtar olunur. (HUMK. 213,
377. mad.)
İşbu ilan duruşma günü ve dava dilekçesi tebhğı yen-
ne geçmek üzere ilan olunur. Basın: 35099
Saim Akçıl Fılibe'de
• Kültür Servisi -
Bulgaristan'daki Uluslararası
Filibe (Plovdiv) Festivalf ne
davet edilen Saim Akçıl. 15
ağustos akşamı Filibe Devlet
Opera Orkestrasf nı yönetecek.
Bulgar solistlerin katılımıyla
tamamen Bach'ın yapıtlannı
seslendinleceği konser aynı
zamanda radyodan naklen yayımlanacak. Filibe'deki
bu konser geçen yıl ABD'nin Los Angeles kentinde
Saim Akçıl'ın yönettiği konserleri izleyen Bulgar şef
N. Todorov'un daveti üzerine gerçekleşti.
Fayton öykü dergisi çıkıyor
• Kültür Servisi - Mayıs 1997'de yayın hayatına
başlayan Fayton dergisi. Ocak 1998'de. Fayton öykü
dergisini de çıkaracak. Ağırlıklı olarak genç öykücü
ve incelemecilerin yapıtlanna yer verecek olan
derginin bu sayısında seçici kurul, Adnan Özyalçıner,
Ruşen Hakkı ve Necatı Mert'ten oluşuyor. Seçici
kurul, her sayı ıçın farklı ısımlerden oluşacak. Öykü
ve incelemeler, çift aralıkla daktılo edilmiş ve dört
kopya olarak gönderilecek. İncelemeler için sayfa
sınırlaması yok. Öyküler ve incelemeler en geç. 15
ekım tanhıne kadar, kısa bir özgeçmişle beraber.
Fayton Öykü Dergisi, Murat Kurt P.K. 6 41001 Izmit
Kocaeli adresine gönderilebilir.
Linda Sterling kansere yenildi
• Kültür Servisi -1940 ve 50'li yıllann sınema
dünyasının ünlü ısmi Linda Sterling, kansere yenik
düştü. California'da doğan Sterling 75 yaşındaydı.
Kariyerine model olarak başlayan Sterling, 1944
yılında "Republic Pıctures"ta oyunculuğa başladı. tlk
olarak kısa macera fılmlerinde rol alan oyuncu daha
sonralan, "Zorro's Alark Whıp". "TTıe Tiger
VVoman" gibi macera filmlerinde ve "Chernkee
Flash", "The Shenff of Cımarron". "The San
Antonio Kıd" ve "Vıgilantes of Dodge City" gibi
filmlerde rol aldı. 1953 yılında yönetmen ve yazar
Sloan Nıbley ile evlenen Sterling, ismini Linda Nibley
olarak değiştırdı. Daha sonraki yıllarda ıse Los
Angeles'ta bulunan Alendale Koleji'nde lngiliz Dili
ve Edebiyatı derslen verdı.
Yoko Ono 'Beaües'ın
filmi için anlaşma imzaladı
• Kültür Servisi - John Lennon'un eşi Yoko Ono,
Lennon'la yaşadıklannı film haline getirmek üzere
Colombia Pictures ile 45 milyon dolarlık bir anlaşma
imzaladı. Ono aynca Lennon'un "Imagine". "Gi\e
Peace a Chance" gibi parçalannın haklannı da
sözleşmenin bir parçası olarak Colombia Picrures'a
devTettı. Film, şu an 64 yaşında olan Yoko Ono'nun
Beatles'ın ünlü ismi John Lennon ile tanışmasından
1980 yılında vurularak ölümüne kadarki yaşamını
konu alıyor. John Lennon'u canlandıracak olan oyuncu
ıse sonbaharda seçılecek. Beatles'ın dağılmasına
neden olduğu gerekçesıyle suçlanan Yoko Ono,
Lennon'un yaşamını konu alan filmle bu tartışmalan
yeniden gündeme getirecek. Paul McCartney de,
sözleşmenin sonucunu alavcı birtavırla inceliyor
Öbson'ın son îHminin prömiyepi yapıMı
• Kültür Senisi-Mel
Gibson'ın son filmi
"Conspiracay Theor>"nin
Avrupa prömiyen
gerçekleşti. Sanatçı filmde
paranoyak bir taksı
şoförünü canlandınyor. Jon
Bon Jovi, Jay Kay. Chris
Eubank ve Pierce Brosuan
gibi sanatçılann yer aldığı
ilk gösterime filmin kadın oyuncusu Julıa Roberts
katılamadı. Gibson. basına yaptığı açıklamada rolü
için özel bir araştırmaya girmediğıni, ıçindeki taksi
şofor kendılığinden açığa çıktığını belirtti.
CRR'de Hindistan gecesi
• Kültür Servisi - tstanbul Hindistan
Başkonsolosluğu; Hındistan'ın bağımsızlık günü olan
15 ağustosta henüz yeni kurulmuş olan İstanbul Hint-
Türk Dostluk ve Kültür Derneği'nin de katkılanyla
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir gece
düzenleyecek. "5000 Yıllık Medenıyete Bir Bakış'
başlığında gerçekleştırilecek olan gösten. Indus
Vadisi'nden günümüzün bağımsız Hindistan'ına kadar
olan bütün medeniyet sahnelerinin sergileneceği bir
kostümlü ses ve görüntü programıyla
gerçekleştirilecek. Gecede aynca, Hindistan'm
güzellıklen, müzıği ve yemekleri hakkında bilgiler de
izleyenlere sunulacak.
Özkök 'Artakalan Zamanda' ile YKY'de
• Kültür Servisi - Ertuğrul Özkök'ün gazete
yazılannı topladığı ",^rtakalan Zamanda'" adlı kitabı
Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı. Hürriyet gazetesi
yazan ve genel yayın yönetmeni Özkök'ün kitabmda
topladığı pazar yazılan, ''kamu meselelerini, siyasetı,
mesleki sonınlan bir kenara bırakıp. kafasına başka
şeyleri taktığı anlarda", yanı kendi arta kalan
zamamnda kaleme alınmış. Filmlerden eski İzmir'e,
şarkılardan aşklara geçmışin ve geleceğin portresini
çizen yazılarda kendisiyle hesaplaşan ve banşan bir
insanın ve bir ülkenin gerçek öyküsü anlatılıyor.
BUGÜN
• İFSAK'ta saat 19.30'da İstanbul'u Fotoğraflayanlar
Grubu Etkinliği görülebilir.
• RLMELİHİSARI KONSERLERİ kapsamında
Rumelihısarfnda saat 21.00'de Nükhet Duru konseri
izlenebilir.
Oz musürinüzin tek mirasçısı
VEYS FM 87.7