29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 1997 PAZAR 10 PAZAR KONUGU Cumhurbaşkanı Petrosyan 'ın Türkiye işlerindeki başdanışmanı tarihçi Prof. Jirayr Libaridyan ülkesindeki şahinlere rağmen iyimser Ermenistan yeniden diyalogistiyor *3 LJI\ LJıŞ Dünyanın alevli noktalanndan birisi Kafkasya. Ermenistan ve Azerbaycan, Karabağ yüzünden savaşan, şu anda da birbirine can düşmanı iki kom- şu. Türkiye, 1915 yılındaki Ermeni soykınmı suçlamalannm etkisi ve Türk etnik kimliğinin savunulması gerektiği düşüncesiyle Azerbaycan'a tümüyle destek olur- ken Ermenıstan'a yıllardır ekonomik ambargo uyguluyor; petrol boru hattının Er- menistan üzerinden Türkiye'ye getirilmesi gibi bir proje bulunmasına karşın Er- menistan'la ilişkileri normalleştirmeye yanaşmıyor. Öte yandan fiili dunımlar, ya- şanan gerçekler var. Bazı Türk işadamlan, Türk şirketleri Ermenistan'la iş yapı- yorlar. Gürcistan ve îran üzerinden Ermenistan'a sokulan Türk mallan pazarlarda satıhyor. Bu arada Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan da Azerbay- can ve Karabağ sorununun çözümü için önlerinde bir öneri olduğunu açıklıyor, ancak ne gibi ödünler istendiğinden söz etmiyor. Bölgede nelerin olduğunu, gele- cekte bölgeyi nelerin beklediğini, Türkiye'nin politikasını, Erivan'da, Ter Petros- yan'ın Türkiye işlerindeki baş danışmanı Prof. Jirayr Libaridyan'la konuştuk. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU ^ • ™ ^ Siz, Ermenistan Cumhurbaşkanı Le- von Ter Petrosyan 'ın Türkiye İşleri Başdanış- manısınız. Sizin politikanız daha çok Türki- ye yle ipleri germek değil, diyalog yoluyla iliş- kileri normallestirmek. Bu nedenle Ermenistan içinde herhangi bir tepki alıyor musunuz? - Tabii ki alıyorum. Bu konuda iki çeşit tepki var. Birincisi şu: Neden Türkiye, soykınmı resmen kabul etme- den Türkiye ile ilişkileri normalleştirmeye çalı- şıyoruz? Ermenistan. Türkiye'yle ilişkileri nor- malleştirmenin önkoşulu olarak neden Türki- ye'nin soykınmı kabul etmesı gerektığini öne sürmüyor'1 Ermenistan'ın, ilişkilerin normalleştirilmesi ıçin gerçekten böyle bir önkoşulu yok. Bu da, Türkiye"nin Azerbaycan'a tam destek vermesi nedenıyle işleri güçleştiriyor. Üstelik Türkiye'nin bugün Ermenistan'a uygu- ladığı ekonomik ambargo. abluka var. Gelenek- sel olarak ve bugün de Ermeni aleyhtan olan bir ülkeyle neden ilişkileri normallestirmek istiyor- sunuz. diyorlar. Ikıncısı de, bir tarihçi olarak doğrudan beni hedef alan tepkıler. Bir tarihçi olarak ben soykı- nm ve soykınmın siyası sonuçlanyla ilgili çok şey yazdım. "Siz diyasporanın önde gelen kişile- rinden birisi olarak bu ülkeyle nasıl olur da ilişki- lerin normalleştirilmesini öngören bir politika iz- levebilirsiniz?" dive soruvorlar. ki: "Hayır, siz Türkiye'yle normal ilişki kuramaz- sınız. Türkiye sıradan bir ülke değiL Türkiye sal- dırgan bir ülkedir. Gecmişin saldırganlığı gele- cekte de sürdürülecektir. Türkiye, Ermeni aleyh- tandır ve her zaman Ermenistan ve Ermenileri yok etaıe eğüimindedir." Size tamşmanın mantığını anlatabilmek için bunlan söylüyorum. Türkiye bu durumda ilişki- leri normalleştirmeyi reddederek tümüyle Azer- baycan'ın yanını tutmaya, Karabağ sorunu nede- niyle Ermenistan'ı abluka altına almaya devam ettiği takdirde muhalifler kamuoyunda daha çok destek bulacaklardır. ^ M M ^ M Cumhurbaşkanı Ter Petrosyan iki hafta kadar önce bir açıklama yaparak Azer- baycan 'la Ermenistan'« bir öneri taslağı verü- diğini, bunda iki taraftan bazı ödünler de isten- diğini söyledL Bunun ayrıntılarını verebilir mi- siniz? - Ter Petrosyan Azerbaycan'la banş konusun- işi daha iyi yapar ve yapıyor da. Bir konu üzerin- de bu kadar çok konusulmaz. Çok konuşarak so- nunda süreci mahvedecekler. Üstelik bizi de kö- şeye sıkıştınyorlar. Bizim gazetecilerimiz de bi- ze, "Neden siz de bir şeytersöjiemiyorsunuz?" so- rusunu vöneltivorlar. ı Peki siz neden bir şey söylemiyorsu- nuz: Prof. JİRAYR LİBARİDYAN LosAngeles'taki California Üniversitesi (VCLA) tarih bölümü mezunu. Uzun yıllar Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde ders verdi. Amerikan vatandaşı olmasına karşın 1991 'in Ocak ayında Ermenistan 'ayerleşti. Bir süre Dışişleri Bakan Yardımcılığı ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan 'a danışmanlık yaptı. Şimdiki halde Ter Petrosyan 'ın özellikle Türkiye işleriyle ilgili başdanışmanlığı görevini yürütüyor. > Bu tepkiler durumunuzu güçleştiriyor mu! - Evet. güç bir durumdayım. Ama siyasi bir güçlüğüm yok. Bu, aynı zamanda cumhurbaşka- nımızın da tutumudur. O nedenle siyasi bir güç- lük içinde değilim. Başdanışmanı olarak ben cumhurbaşkanıyla ters düşersem ya da o benim görüşlerime ters düşerse görevime son verir. İş bu kadar basit. Bazı muhalefet partileri bizimle ay- nı görüşü paylaşmıyor. Ama hükümetin izlediği- miz bu politikayla hiç bir sorunu yok. Türkiye'nin Ermenistan'a beş-altı yıldır bu ambargoyu uygu- laması yüzünden bazılan cumhurbaşkanının si- yasetinin dogru olup olmadığını tartışıyor. Benim sorunuma ve güçlüklerime gelince... Benim sorunlanm aşın milliyetçiler ve komü- nistlerle... Rusya'ylayakın olan komünistler. Er- meni aleyhtan olan Türkiye'yle neden ilişkileri normalleştirmemiz gerektığini sorguluyorlar. Aşın milliyetçiler ve Taşnaklar'a gelince.. O noktada can güvenliğinızden kaygı duyabilirsi- niz. Ama sanıyorum hatkın büyük çoğunluğu bi- zim bu siyasetimizi destekliyor. Bakın, Ermenis- tan bağımsız cumhuriyet olalı beri bütün komşu- lanyla iyi ilişkiler oluşturma gibi bir politika iz- liyor. Ama Türkiye'nin kendine göre etnik, Azer- baycan'ı tümüyle destekleyen, Ermenistan'ı da ablukaya alan bir siyaseti var. Bu nedenle bugün bizim güttüğümüz politika tehlikeye girmektedir. m^mm Seden? - Bakın, bız ilişkileri normalleştirmek istiyo- ruz. Geçmişte olan geçmişte kalmıştır. O tarihi bir konudur. Ama bugün biz Türkiye'yle normal ilişkiler kurabilınz, diyoruz. Bazılan da diyorlar - Çünkü biz ciddi bir devletiz. Şu ya da bu so- ruya yanıt vermek için burada bulunmuyoruz. Biz de demeçler vermeye başladığımız zaman ortam öylesine zehirli bir hale gelir ki, görüşme- lerin açılması olasılıklan tam anlamıyla yok olur. Bizim görevimiz, görüşme sürecine zemin hazır- lamak; sürekli açıklamalar yapmak değil. ^ • ^ • ^ Bir süre önce G- 7 zengin ülkeler gru- bunun ABD 'nin Denver kentinde yaptığı top- lantıda gündemin başlıca maddeleri Kıbns ve Karabağ sorunlarının bir an önce çözümüydü. Kıbns 'la ilgili toplumlararası görüşmeler dört yıl gibi bir aradan sonra yeniden başladı. Öte yandan Ermenistan ve Azerbaycan dagörüşme masasına çekilmeye çalışüıyor. Bu gelişmeler Denver sürecinin işlemeye başladığmı mı gös- teriyor? - Süreç Denver değil, Minsk Konferansı süre- ci. Danver da ise Rusya Cumhurbaşkanı Boris Yettsin, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve ABD Başkanı Clinton bir araya geldıler. Bu üç- lü görüşmede Minsk sürecinin bir an önce işle- tilmesi gerektiğinde anlaşmaya vardılar. Minsk grubu içinde bırtakım temaslar oluyor. Ama şimdiki halde Ermenistan'la Azerbaycan arasında doğrudan hiç bir temas yok. Bildiğim kadanyla Minsk süreci işliyor ve ne yapılması ge- rektiğine onlar karar verecekler. M H H M Sizce Ermenistan ve Azerbaycan 'a Dayton tipi bir görüşme süreci uygulamak is- teyebilirler mi? E rmenistan bağımsız cumhuriyet olalı beri bütün komşulanyla iyi ilişkiler oluşturma gibi bir politika izliyor. Ama Türkiye'nin kendine göre etnik, Azerbaycan'ı tümüyle destekleyen, Ermenistan'ı da ablukaya alan bir siyaseti var. Bu nedenle bugün bizim güttüğümüz politika tehlikeye girmektedir. da üç noktaya değindi. Birincisi, iki tarafa da bir öneri verildiğinı, her konuda verilebilecek doğ- ru ödünlerin bulunması gibi güç bir durumda ol- duğumuzu anlattı Üstelik bu ödünlerin iki tara- fın da karşılıklı olarak üzerinde anlaşarak kabul edebileceği ödünler olması gerektiğine dikkat çekti. Ter Petrosyan ayncabunlann gizli tutulma- sının, sürecin ıleri doğru gidebilmesi bakımından zorunlu olduğunun da altını çizdi. Ama tabii giz- lilik hiç bir şekilde komplo anlamına da gelmi- yor. ^ • ^ ^ Bu ödünler neler? - Şımdi biz bu ödünlerin pazarlığını yapma aşa- masındayız. Bunlan size söyleyemem. Bakü bu ürkiye bu durumda ilişkileri normalleştirmeyi reddederek tümüyle Azerbaycan'ın yanını tutmaya, Karabağ sorunu nedeniyle Ermenistan'ı abluka altına almaya devam ettiği takdirde muhalifler kamuoyunda daha çok destek bulacaklardır. - Ermenistan ve Azerbaycan yetmez. Bunu Karabağ'a da kabul ettirmeleri gerek. Bu bir ola- sılık. Dayton, taraflann bir araya getirilerek bir çözümün onlara empoze edilmesi anlamına ge- liyor. Ne tür bir süreç ya da ne tür bir anlaşma olursa olsun buna görüşmeler yoluyla ulaşılacak- tır. Ben bunu anlıyorum. Minks'in üç eşbaşkanının akıllannda ne oldu- ğunu bilmiyorum. Ama görüşmeler bir sonuç vermezse taraflan bir yerde zorla masaya oturtup bir anlaşmayı kabul ettirmek isteyebilirler. Ama bu konuda konuşmak için daha şimdi erken ola- bilir. • M I ^ M Türkiye'yle ilişkiler normalleştiği takdirde 1915, bu ilişkileri de belirleyici rol oy- nayabilir mi? - Diplomatik ilişkiler konusunda biz, "Hiç bir önkoşulumuz yok" diyoruz. Ama günün birinde ilişkiler normalleşirse her zaman birtakım konu- lar ortaya atılacak ve bunlann çözümüne bakıla- caktır. Bizim için soykınm belki de bu ulusun ta- rihinde olan en önemlı olaydır. Ama buna karşın, "Soykınm bizim dış politikamrnn temeli degUdir" diyoruz. Bu vicdani, manevi, tarihi bir olaydır. Bu olayın tarihçiler tarafmdan incelenmesi, bırbirleriyle görüşmeleri için diplomatik ilişkiye de ihtiyaç yoktur. Biz iyi komşuluk, ticaret, yatı- nmlar, turizm, karşılıklı ilişkilerimizi bir güven- lik sisteminin yönlendirmesini istiyoruz. Bizler. hepimiz bölgesel bir güvenlik sistemi içinde yer alabiliriz. Türkiye'yle Ermenistan arasında nor- mal diplomatik ilişkilerimiz olmadığı için de gü- venlik için başka ülkelerle işbirliği yapmak zo- runda kalıyoruz. Azerbaycan'ın, Gürcistan'ın böyle sorunlan yok. Türkiye'nin Azerbaycan, Gürcistan ve bölgenin bütün ülkeleriyle ilişkile- ri var. Türkiye sadece bizimle ilişkiyi reddediyor. Buna karşı biz ne yapmalıyız? Biz de, "Madem Türkiye böyle davramyor ve şimdiki halde bizim bir güvenlik sistemimiz yok ve bizim buna ihtiyacımız var. başka yerlere bak- mak zorunda kalınz. Günün birinde Türkiye'yle normal ilişkiler kurarsak burada artık Rus üsle- rine ne gerek kalır?'" diyoruz. ^ ^ ^ • M Sizin Yunanistan 'layaptığınız birtas- lak güvenlik anlaşması vardu.. - Çok önemsiz bir anlaşma. Türkiye'nin Azer- baycan'la olan güvenlik anlaşması bunun on kat daha önemlisi. • ^ ^ • ^ Ermenistan 'ın, telekomünikasyon sistemi için açttğı bir ihaleye çok uygun koşul- lar vererek Türk kuruluşu Turkcell'in de katıl- dığı, ancak Ermenistan hükümetinin Türk şir- keti olması nedeniyle Turkcell'i reddettiği biçi- minde bir bilgi aldınu Bu konuyu sizden açık- Ukla öğrenmek isterdim... - Bizim telekomünikasyon sistemımizi yap- mak için Almanya, ABD ve Fransa'nın rekabet içinde olduklannı biliyordum, ama ilk kez sizden bir Türk şirketinin de bu ihaleye katılmak istedi- ğini duyuyorum. Türk firmasının başvuracağı- nı ve Ermenistan'ın buna hayır diyeceğine ihtı- mal vermiyorum. Belki işin içinde başka bir şey var. Belki başvurmakta geciktıler. Genelde Türkiye'yle olan bütün ilişkiler ben- den geçer. Bunu da bilmem gerekir. Ama hiç duy- madım. Biliyorsunuz. Ermenistan Sanayiciler Derneği Başkanı. Cumhurbaşkanı Petrosyan'm ağabeyi Teünan Ter Petrosyan"dı. Bir süre önce öldü. Türkiye'yle bu tür ilişkileri her zaman teş- vik ederdi. Sık sık Ankara'ya giderdi. Size şu kadannı söyleyeyim. tki ülke arasında normal ilişkiler olmadığı sürece en basit işler bi- le inanılmaz derecede zorlaşıyor. Bir gazete. di- yelım "Libaridyan ya da şu bakan şunu,bunu.de- di" diye yazıyor. Dışişleri Bakanlığı'yla temaslann kopukluğu, bu konuda yetkili makamlara ulaşmamızı çok güçleştiriyor. ^mmmm Peki, şimdiki hükümetin önemli ka- rarlar alacak güçte olduğunu düşünüyor mu- sunuz? - Hayır. Hatta uzun zaman işbaşında kalacağı- nı da sanmıyorum. Ama ordu ve laik kamuoyu- nun desteğiyle işbaşında kalabilirse hükümetten girmemek için öylesine enerji harcayacaktır ki, güçlü bir hükümet olamayacaktır. Güçsüz bir hükümet ne ülke ne de bölge için yararlı olur. Istikrar, süreklilik gerek. Türkiye çok önemli bir ülke. Türkiye Kafkaspolitikasını değiştirmeli Erbakan hükümetiy- le belirlisorunlannız oldu mu? - Öncekılerden fazla sorunu- muz olmadı. Erbakan, seçım kampanyası sırasında Ermenis- tan aleyhinde bazı sert konuş- malar yapmıştı. Ama bu bizi faz- la etkılemedı. 0 hükümet döneminde bir kez Ankara'ya gittım. Cumhurbaş- kanı Demirel'le görüştüm. O gö- rüşmede Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Onur Öymen de var- dı. Ama o sırada Başbakan Yar- dımcısı ve Dışişleri Bakanı olan Tansu Çfller çok meşgul olduğu ıçın görüşmede bulunamadı. Edindığim ızlenim. Erba- kan'ın Ermenistan sorununahiç eğilmediğidir. Bu sadece bir iz- lenim. 0 sırada gündeminde. onu ilgilendiren çok daha başka konular vardı. Hatta ben Erba- kan'ın Azerbaycan'a çok fazla yakınlık duyduğunu da sanmı- yorum. Erbakan. dış siyaseti tran. Lıbya, lrak gibi ülkelerle ilişki- leri geliştirerek renklendirmek amacındaydı. O başka bir şey vapmak istiyordu. Bizim o çer- çeve içinde yenmız yoktu. Sanıyorum, bu Türk hükiime- linin dış politikasında bazı zor- luklar da var. Yenı Dışışlen Ba- kanı (İsmail Cem) bölgesel si- yasete ağırlık vermekten söz et- ti. Birkaç ay önce bizim Parla- mento Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı. İsmail Cem'le Strasbo- urg'da bir görüşme yapmıştı. Sa- yın Cem'in, nereye yönelme ko- nusunda çok açık hedefleri \ ar. Ama bizim sorunumuzla nasıl ilgilenmesı gerektiği konusunda fazla bir fikre sahıp olmadığı ka- nısındayım. Başbakan Yardımcısı Sayın Ecevit'in bir demecı bizi biraz tedirgin etti. Evet, Ecevit yaşını başını al- mış, olgun, deneyimli birpolitı- kacı. Kıbns Harekâtı sırasında başbakandı. Ama konunun ay- nntılarını ne derece bildiğinden emin değilim. Uzun bir süre iktidardan uzak olduğunu biliyorum. Onunla hiç temasımız olmadı. Türkiye'den başka muhalefet liderleriyle ise temaslanmız olmuştur. Ecevit'in geçen haftakı ko- nuşmasında toprak ödünlerin- den söz etmesi. üstelik de Tür- kiye'nin Minsk Grubu içinde bulunması beni özellikle tedir- gin etti. Minsk Grubu başkanı bir öneriyle geldi. Şimdıyse Tür- kiye eski bir fikri yeniden orta- ya atıyor. Üstelik bu tutumuyla yeni bir sorun yaratmak istediğı izlenimini uyandmyor. Biz taraflar olarak önümüze uzatılan öneriye dikkatlerimizi odaklaştırmaya çalışırken Tür- kiye'nin yepyeni bir fikir ortaya atması dogru davTanış değil. Öneri kabul edilmeseydi her- kes yenı fikırler ortaya atabilir- di. ' Size îran örneğinı vereyim. Îran şeriat ülkesi. Ama Îran, böl- genin ve kendisinin çıkarlan ne- yi gerektiriyorsa o yönde karar- lar alıyor. Dini temel alan karar- lar almıyor. Buna karşılık lslam Konferansı Örgütü içinde de Er- menistan'ı kınıyor. "Ermenistan saldırgan ülkedir'1 diyor. Her şe- ye karşın dengeli bir politika yü- rütüyor. Öte yandan Türkiye'nin Er- menistan içinde nüfuzu sıfır. Peki. kendi kendimize sora- lım. Türkiye'nin Ermenistan'da hiç çıkannın olmaması kendi çı- kanna mı? Türkiye. Ermenıs- tan'ı daha fazla ödün vermeye itmiş mıdir? Her iki sorunun ya- nıtı da, kesinlikle hayır. Türkiye'nin politikası, ikili ilişkiler için kurmak istediğımız temele zarar vermiştir. Ermenis- tan "da hiç bir nüfuzunun olma- masına yol açmıştır. Üstelik bu politika. Türkiye'nin yapıcı bir güç ımajmdan yoksun kalması- na da neden olmuştur. Türkiye'nin bu politikası sa- dece Azerbaycan'ın çıkanna hizmet etmiştır. Türkiye'nin, Azerbaycan'ın tutumunu kayıt- sız şartsız desteklemesi Ba- kü'deki şahinleri güçlendirmiş- tir. Sırasında. Türk Dışişleri Ba- kanlığı ve Cumhurbaşkanı De- mirel'in Bakü'yü daha mantıklı bir tutum almaya ikna etmeye çalıştığını biliyorum. Ama Azer- baycan, Türkiye'nin politikasını değiştirmeyeceğini bildiğı süre- ce bu tür yaklaşımlara önem ver- miyor. .^mbargonun kaldınlma- yacağını, Ermenistan'la diplo- matik ilişki kurulmayacağını bi- liyorlar. Türk politikası sanki Azerbaycan'ın karılığının elin- de rehin gibi görünüyor. Türkiye. Azerbaycan'ı, Erme- nistan'ı, Karabağ'ı ödün verme- ye zorlasa durum çok farklı olur- du. Ama Türkiye hiç bir şey yap- madı. Bu da Bakü'deki şahinle- rin işine yaradı. Burada açıkça söylemek gere- kirse Türkiye'nin rolü, krizi kı- saltmak yerine uzatmak olmuş- tur. Rusların politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bana kalırsa, onlann bölge- de başka çıkarlan var. Türkiye bölgeyle ilgili sıfır- dan başlayan yeni bir politika üretti. Rusya ise zaten hâkim güçtü. Rusya'nın bölgedeki çı- karlan stratejik mi, ekonomik mi, yoksa ikısınin kanşımı mı?.. Sonra Rusya'nın bu bölgede hangi düzeyde varlık göstermek istediğı konusu var. Bu sorulann yanıtlan hâlâ çok net değil. Rusya'nın bir avantajı, bölge- yi çok iyi bilmesi. Rusya'nın de- zavantajı ise geri çekilmekte olan bir imparatorluk oluşu ve hâlâ güvenlik sistemi içindeki yenni belirleyemeyişi. Bildiğim bir şey, görüşmeler süreci için Minsk Grubu içinde etkın biçimde çalıştığı ve soru- nun çözümünün kendisinin de çıkanna olduğunun bilincinde bulunduğudur. Rusya'nın Ermenistan yanlı- sı olduğu savlan da son derece temelsız. Bir düşünün, Rus- ya'nın Azerbaycan gibi bir ül- kede nasıl ekonomik çıkarlan vardır. Üstelik Rusya, Azerbay- can ordusuna inanılmaz ölçüde yardım ediyor. Rusya, "Karabağ sorunu, Azerbaycan'ın toprak bütünlü- ğü temel alınarak cözülmelidir'' derse nasıl Ermenistan yanlısı olabılir? Biz bu tutumu. Erme- nistan aleyhtan ve Azerbaycan lehınde bir politika olarak değer- lendirivoruz. Güçlü bir hükümet Türkiye'nin iç politikası bu ilişkileri nasıl etkiliyor? - Özgüvenli, güçlü bir hükümet eksikliğinin hem banş süreci hem de ikili ilişkilerin önünde bir engel olduğunu görüyorum. Yani önemli kararlan almak için güçlü bir hükümetin olması gerekli. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde iç ve dış politika çok iç içe; Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan'da da bu böyle. Biz. ABD, Rusya gibi, kendileri dışında cereyan eden olaylarla fazla ilgilenmeyen ülkeler gibi değiliz. Bizler onlar gibi olma lüksüne sahip de değiliz. Diyelim ki kamuoyunun muhalefetiyle karşılaşabilecek bir karar aldınız. Bizim gibi ülkelerde böyle kararlan alacak hükümetlerin çok güçlü olmalan gerekir. Güçlü değilseniz o zaman çok önemli kararlar almakta isteksiz davranabilirsiniz. Bütün mesele, uzun zamandır Türkiye'de güçlü bir hükümetin bulunmaması ve sürekliliğin olmaması. Süreklilik çok önemli. Ben göreve geldiğimden beri tam beş ayn Türk Dışişleri Bakanı'na muhatap oldum. Azerbaycan Türkiye ye nasıl bu kadar güvenebiliyor? - Azerbaycan'm bu konuda birkaç tezi var. "Türkiye, Azerbaycan'a öylesine kendini angaje etti ki hiçbir Türk hükümeti Azerbaycan hükümetinin desteği olmadan bu politikayı değiştiremez'' diyorlar. Türkiye'nin tezi de şu: "AHyev ve öbür Azeri liderler Türkiye'de güçlü bir lobiye sahipler. Üstelik Azeriler doğrudan Türk kamuoyuna hitap edip yardım isteyebilirler. Bu da çok ciddi sorunlar yaratabilir.*' Bu tezin doğru olup olmadığını bilmiyorum. Türk hükümetinin, kurum olarak istediği zaman olumlu ya da olumsuz kamuoyu yaratabilecek derecede güçlü olduğunu biliyorum. Ama güçsüz bir hükümetin, Aliyev ya da başka Azeri liderlerin kalkıp "Türk hükümeti Türk davasına ihanet ediyor" suçlamalannda bulunmasıyla çok güç bir duruma düşebileceğini de biliyorum. Aslmda sınır kapısı açılabilir. Bu da sınır boyunda yaşayan halkın smır ticaretini rahatlatabilir. Bizim Türkiye'yle ticaretimiz var, ama doğrudan değil. Gürcistan ve Îran üzerinden bu ticaret yapılıyor. Gidin, Ermenistan'da çarşıya çıkın, pek çok Türk malının piyasada olduğunu göreceksiniz. Örneğin tenekede satılan Coca Cola Türkiye'den geliyor. Meyve sulan da öyle. Daha böyle bırtakım Türk mallan var. Ama bu ticaret doğrudan yapılabilse üç- dört misline çıkabilir. Turizm ilişkimiz olsa bütün taraflann bundan çıkan olur. \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle