25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER T~ 'T'emen hemen her gün bombaların patladığı ülkede r—f son üç günün terör bilançosu 22 ölü, 120 den J^ J* fazla yaralı. Cezayirliler her şeyden önce akan kanın durması umuduyla sandık başına gidecek. eçimlerinfavorisi cumhurbaşkanının partisi olarak bilinen Ulusal Demokratik Birlik Partisi. Isim değiştirerek seçimlere katılan HAMASpartisi, baş sloganını da "Çözüm Islamda " yerine "Çözüm barışta " olarak değiştirdi. Türkiye gibi başladılar, laikliği unuttular Cezayir, Türkiye ile arasında şaşırtıcı benzerlikler olan bir ülke. Zor bir kurtuluş savaşından sonra kazanılan bağımsızlık, uzun süre tek partili sistem ile yönetim, köklü reformlar. Tek partili dûzenden çok partili parlamenter sisteme geçiş ile birlikte tepkici siyasal gûçlerin özellikle de "köktendincilik'' akımının tırmanışa geçmesi. Cezayir ile Türkiye'yi karşılaştınrken tüm bu benzeriiklerin yanı sıra büyük farklılıklan da göz ardı etmemek gerekiyor. 132 yıl süren Fransız egemenliği altında ulusal kimliği tahrip edilmiş bir Cezayir var karşımızda. Bunun ötesinde en çarpıcı aynlık ise Cezayir'in Türkiye'nin aksine hiçbir zaman "laik ülke" kimliğini taşımamış olması. Cezayir'de köktendincilik akımına askeri yöntemlerle çözümler arandı. Islami partilerin iktidara gelmesi önlendi. Türkiye'de ise önce yerel seçimlerde başan gösteren Refah Partisi, bunun ardından ülke yönetiminde söz sahibi olmayı başardı. Refah'ın uygulamalanyla başlayan darbe tartışmalan "Cezayir örne^ni" daha da çarpıcı kıhyor. Cezayir'deınmıt seçmderiOZLEMYUZAK Cezayir halkı parlamento seçimleri için yann sandık başına gidiyor. Ancak şeriatın gölgesinde yaşayan, ölümün kol gezdiği bir ülke Cezayir. Seçım öncesinde ise her gün en azından 3 bombanın patladığı günler yaşanıyor. Son üç günün bilançosu 22 ölü, 120'den fazla yaralı. Cezayirli bu görüntüler arasında yaşamaya alışmış. Ancak günlük yaşamın dışındaki farklıhklar da var. Yüzlerce yabancı gazetecinin akın ettiği ancak hepsinin yoğun güvenlik önlemleri arasında ve korumalar eşliğinde görev yapmaya çalıştığı başkentte bir yandan da seçim kampanyalan yürütülmeye çahşılıyor. 'Medeni' kanun istiyorlar Bugün Cezayir'de her şey birbirine kanşmış durumda. Devlet de ona karşı savaşan radikal tslami örgütler de benzer yöntemleri kullanıyor. Karakollardan kamyonlar dolusu cesetler çıkarken şeriat yanlısı örgütler de insanlan kadın çocuk demeden acımasızca katlediyorlar. 29 milyon nüfuslu Cezayir'de seçimlere 39 parti katılıyor. Şeriatçı FIS ise yasaklı. Seçimlere iki Islami parti katılıyor. Ancak bunlann gerek isimleri gerekse programlan anayasal sisteme uygun olacak biçimde yeniden düzenlenmiş bulunuyor. Bunlann içinde en önemlisi eski adı HAMAS olan Banşçı Toplum Hareketi. Partinin lideri Mahfud Nahnah Mısır'daki Müslüman Kardeşler hareketine yakınlıgıyla tanmıyor. Hükümette iki bakana sahip bu hareket "Çözüm İslam'dır" sloganını "Çözüm banşür" şeklinde değiştirdi. FlS'a hâlâ yürekten bağlı olanlar ise Nahnah'ı "Ordunun oyununu oynamayı seçmekle" eleştiriyorlar. Ancak HAMAS hiç de öyle önemsenmeyecek bir parti değil. Öğrenci birlikleri ile iç ve dış kaynaklı yardım örgütlerinden oluşan büyük bir destek ağı bulunuyor. Seçimlerin en favori partisi ise dört ay önce kurulan Ulusal Demokratik Birlik Partisi (RND). Parti üyelerinin reddetmelerine karşın "Cumhurbaşkanının partisi" diye tanınıyor Partinin liste başında Başbakan Ahmed Uyafaya bulunuyor. Cezayir seçimlerinde yanşan diğer partiler ise şöyle sıralanıyor: Said Sadi liderliğındeki Kültür ve Demokrasi için Birlik Partisi, iktidar partisi gibi radikal Islamcılan kınıyor. Bu hareket, Kabilie'de üslenmiş bulunuyor. Sosyalist Güçler Cephesi, Hüseyin Aid-Ahmed liderliğinde bir parti. Aid-Ahmed "Allah adına cinayet işleyenlere karşı" en iyi mücadelenin, "görüşmeler'' olduğunu savunuyor. Diğer partiler ise hükümetteki Cezayir Yenilenme Partisi, Ulusal Kurtuluş Partisi ve tslamcı Ennahda Partisi. Seçimleri 25 Batı ülkesinden 100 kadar gözlemci izleyecek. tngıltere'de yayımlanan ekonomist dergisinin yonımuna göre bu seçimlerde ne banş ne de demokrasi var olacak. Ancak siyaset uzmanlan yine de Cezayir Cezayir kadını seçime sanldıKimileri başına türban takıyor, kimileri ise kot pantalonu, eteği ya da kolsuz bluzu tercih ediyor. An- cak Cezayir kadını siyasi tablo içinde yine de varlığını gösteriyor. 380 sandalyeli parlamentoda Gençler seçime ilgisizNe seçimlere katılacak olan partilerin yoğun kampanyalan ne de yeni sloganlar Cezayir genci- nin ilgisini çekebiliyor. Giderek artan işsizlik, yetersiz eğitim ve şiddetini günden güne arttiran te- rör kıskacı altında yaşayan genç- ler seçimlere alaycı ve umursa- maz bir tavırla yaklaşıyorlar. 29 milyon nüfusun yüz- de 75'ini 30 yaşm alündakile- rin oluşturduğu Cezayir'de genç- lerin bu ilgisizliğı ülkenin gele- ceği açısından olumsuz bir fak- tör olarak tanımlanıyor. Zamanı- nı balık avlayarak öldürmeye ça- lışan 22 yaşındaki Bualetn. yapı- lacak olan seçimi" Yalnızca at si- neğini kovmaya benziyor'" şek- linde tanımlıyor ve önemsemi- yor. Başkentin yoksul bir semti olan Bab el Ued de yaşayan 25 yaşındaki Yusuf da oy kullanma- yacağını, kendisinin eline bakan 9 nüfiısu nasıl besleyeceğini dü- şündüğünü belirtiyor. Gençliği kendilerini desteklemeye ikna yanşma giren partilerin ise bu konuda fazla başan sağlayama- dıklan belirtiliyor. milletvekilıği için yanşacak olan 7 bin 747 adaydan yalnızca 322"si kadın. Bu. 29 milyon nüfusun ya- nsını kadınlann oluşturduğu ülke- de adaylann sadece yüzde 4'ünün kadın olması anlamına geliyor. Ancak Cezayirli kadınlar yine de bu gelişmenin umut verici olduğu- nu söylüyorlar. Zıra Cezayir, işsiz- liğin yüksek boyutlarda olduğu, kadınlann yansından çoğunun okuma yazma bilmedıği, radikal lslamcı gruplann şiddet eylemle- rini özellikle kadına yönelttiği bir ülke. Hükümet içinde 4 bakanı olan ve kadınlann siyasal yaşama aktif katılımını destekleyen Ceza- yir Yenilenme Partisi'nin (PRA) bir sözcüsü "Bugüne kadar kadın- lar öyle sömürüldüier ki, bu geüş- me yine de sevinç veriyor'" diyor. Şenat yanlısı örgütlenn Cezayir kadını üstünde kurduğu baskı ve kadınlann maruz kaldığı tehdit, dövülme. ırza geçme öylesine yo- ğun ki, kadının seçimleri son çare olarak gördüğü belirtiliyor. Ceza- yir kadınının seçimlerle birlikte değişmesini istediği en önemli ko- nu ise, 1984 yılından beri uygula- nan Medeni Kanun. Zira bu kanun, kadını "kocasının ya da erkeğin yasal gardiyanlığında bir azınlık sınıf" olarak yaşamaya mahkum ediyor. ABD Dışişleri Bakanlı- ğı'nin Cezayir'deki insan haklan ile ilgili son raporunda kadını cin- sel laciz ve eşinin tecavüzüne kar- şı koruyacak hiçbir yasanm bulun- madığı belirtiliyor. Islami terör örgütleri tarafindan hedef seçilen kadınlar ise ya kaçı- nlıp "şeriatyolunda savaşan müca- hitierin" emnnde kendilerine "mübah" saydıklan şekilde cinsel köle olarak hizmet vermeye zorla- nıyorlar ya da boğazlanarak öldü- rülüyorlar. Şeriatçı örgütierle devlet güçlerinin çaüşmasında 60 bin Idşi öldü. Cezayirliler arük her şeyden önce banşın gehnesini istiyor. seçimlerine şu şansı da veriyorlar: "Hilesiz bir seçim gerçekleşebüirse parlamentoya yeni seçüecek olanlar Cezayir halkı ile yöneticiler arasında en azından güven inşa edebilirter" Seçim arifesinde Cumhuriyet'e bir değerlendirme yapan Cezayir'in Ankara Büyükelçisı Rabah Hadid ise şunlan söyledi: "Kasım 1995'de yapılan Cumhurbaşkankğı seçimleri ile Cezayir modem demokrasiyi kurma yolunda Uk adımlan da atmış oldu. Cumhurbaşkam Liamin Zerval'ın seçihnesine ve programma destek veren Cezayir halkı, terörün her çeşidine ve şiddetin destekçilerine de karşı çıkmaya başladı. Bu seçimler, halkuı "insan haklanna dayalı bir demokrasi~ ıstegınin bir göstergesi olacaktır. Islamcılar darbeyle bölündü Şeriatçı tslami Selamet Cephesi (FIS), 1992 seçimlerinde iktidara bir adım kala askeri müdahaleyle durduruldu. Kapatma karannın çıkmasıyla birlikte FIS yasal bir kuruluş olmakta çıkarak bir yeraltı örgütüne dönüştü. FlS'ın yönetıcilerinin teker teker tutuklanmalannın ardından, partideki ikinci ve üçüncü kuşak isimlerin lider kadrosuhda yer almalanyla birlikte bölünmeler de başladı. FlS'ın içinde öteden ben rekabet halinde olan akımlar kısa süre içinde iyice birbirlerinden koptular ve bağımsız terör eylemlerine giriştiler. Bugün FlS'ın en büyük askeri kanadı Silahlı tslami Grup (GIA) ile tslami Kurtuluş Ordusu (AIS). Ancak AIS, özellikle sivillere, kadınlara ve gazetecilere yönelik eylem yapan GIA'ya mesafelı duruyor. FtS ve kanatlannın Iran, Suudi Arabistan ve Somali rejimlennden aldığı destekle daha da güçlendiği belirtiliyor. Cezayir'de yasadışı örgütlenme ve karşı mücadele göründüğünden de kanşık. Silahlı mücadele veren gruplar, çeşitli akımlann etkisiyle değişik adlar altında çok kanlı eylemler yapıyorlar. Bölünme ve koordinasyon eksıkliği o denli yoğun ki çok kanlı eylemlerde FlS'ın doğrudan karan olmadığı ileri sürülüyor. Fransızlann kovulmasından sonra ülkeye bir ulusal kimlik kazandırmak amacıyla Arap-islam kültürü yaygmlaştınldı Şeriatçılar devlet eliylepalazlandı• Arap bilincini güçlendirmek amacıyla başlatılan dini eğitim kampanyası, daha sonra •komünistlere ve sosyalistlere karşı yürütüldü. Cezayir'de din olgusunun güçlenmesinde devletin de büyük payı var. Bağımsızhğın kazamlmasından sonra gerçekleştirilen Kültürei Devrim nedeniyle Fransızlara bir tepki olarak diğer Arap ülkelerinden Arap -Islam kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla getırilen "sözde" eğitimciler şeriatçı görüşleri yaymayı başardılar. Bunun yanı sıra camiye politikanın sokulması da önce devlet eliyle yapıldı, ancak sonra önü alınamadı. 1962 yılında kazanılan bağımsızhğın ardından Mısır. Lübnan, Suriye ve Irak'tan binlerce eğitimci getirildi. Gerekçe, öğretilecek Arapça'nm yanı sıra Arap-lslam kültürünü yaygınlaştırmaktı. Gelen bu binlerce eğitimcinin çoğunun asıl amacı radikal tslamcı görüşleri halka benimsetmekti. Bunda da başanlı oldular. Cezayir'de devlet eliyle yaptınlanlar dahil bütün Yozlaşan tek partî îktîdarı halkı islamcılara yöneltti Önce 300 yılı aşkın bir süre Osmanlı egemenliğinde ya- şayan Cezayir,1844 yılından sonra da 132 yıl Fransız kolo- nisi olarak kaldı.-Fransız egemenliği ülkenin diline, yaşam biçimine, kültürüne damgasını da vurdu. Asîen Berberi kö- kenli olan, ancak zaman içinde nüfusun büyük bir bölümü- nün Araplaştığı Cezayir'de ulusal kimlik bu dönemde acı- masızca tahrip edildi. Öyle ki eski Fransa Cumhurbaşkam sosyalist François Mitterrand bile bir zamanlar "Cezayir Fransa'dır" diyordu. 1954'te bağımsızlık savaşı başladığı zaman Fransa vah- şice yöntemlerle direnişi bastırmaya çalıştı. Bağımsızlık mücadelesi veren Ulusal Kurtuluş Cephesi FLN'nin tüm beyin takımmı ele geçirdi ve yok etti. îç çekişmelerle geri- ye kalanlann da yokedilmelerinden sonra yerlerini FLN'nin okuma yazma bilmeyen emekçi militanlan aldı. Bu insan- lann kaybedecekleri bir şeyi olmadığı için savaşı kazandı- lar. Ancak ideoloji olarak demokrasiyi benimsemiş kimse kalmamıştı arük FLN'in içinde. 1962'de bağımsız olunca tek parti yönetimini tercih ettiler. Bağımsız Cezayir'in ilk devlet başkanı olanAhmedBnıBellaülkeyi 1965 yılına ka- dar yönetti. 19 haziran 1965'de dönemin Savunma Bakanı Âibay Huari Bumedyen liderliğinde gerçekleştirilen bir as- ken darbe ile Bin Bella iktidardan devrildi ve hapse atıldı. Bumed>en'ml979'daölümüüzerine Devlet Başkanlığı'na ŞadB Bin Cedid getirildi. Bin Cedid 1992 seçimlerine ka- dar ıktidarda kaldı. Bu dönemde Cezayir'de rüşvet, yolsuz- luk. adam kayırma zirveye çıktı. Özellikle asker kökenli sı- nıfa büyük imüyazlartamndı. Ekim 1988'dehoşnutsuzhalk kitleleri kamu mallan ve güvenlik güçlerine karşı şiddet ey- lemlerini başlattı. Ordu ülkede kontrolü 3 günde sağlaya- bildi. Bu iç kanşıklıklar, o döneme kadar tek parti olarak varlık gösteren FLN yönetimini "Demokrasiye geçSş" yo- lunda tedbirler almaya yöneltti. 1989'da halk oylaması ile yeni anayasa kabul edildi ve çok partili sisteme geçildi. 1989-90'da Cezayir, Lübnan dışında hiçbirArap ülkesin- de görülmemiş demokratik bir dönem yaşadı. Sansür kalk- mış, basın Londra'daki kadar özgür olmuştu. Ekonomide liberalizme geçibniş, siyasi partilerin açılmasına izin veril- miş, 60'a yakm parti kunılmustu. Bu başdöndürücü özgür- lükte, kurulmak istenen demokrasi yerine Islam devleti gel- diğine karar veren ve kendini "Cezayir Cumhuriyeti'nm bekçisi'' olarak gören ordu, duruma el koydu. 12 Ocak 1992'deki ikinci turun iptal edilmesiyle, büyük çapta şid- det olaylan başladı. 11 Ocak 1992'de. Devlet Başkanı Şad- li Bincedid istifeetmekzorunda kaldı. 9 Şubat 1992'de ola- ğanüstü durum ilan edildi, 4 martta 1992'de FİS feshedil- di. Üç yıldan fazla süren şiddet olaylanndan sonra, ilk ço- ğulcu cumhurbaşkanlığı seçimleri 16Kasım 1995'teyapıl- dı. Devlet Başkanı olan Liamin Zerval, FÎS'in müttefıki muhalefet partilerinin boykot çağnsı ve silahlı tslamcı grup- lann tehditlerine karşın ilk turda, oylann yüzde 61,34'ünü alarak seçildi. 28 Kasım 19%'da Devlet Başkam*nm yet- kilerini arüran ve dini partileri yasaklayan yeni Anayasa, reıerandumda yüzde 84,60 evet oyuyia kabul edildi. camiler, eğitim ve vakıf kurumlan radikal tslamcılann denetimi altına girdi. Şeriatçılar bununla da yetinmediler, zaman içinde devletin en hassas ve en üst makamlanna da sızdılar. Radikal tslamın bu denli güçlenmesinde camilere politikanın önce devlet tarafindan sokulmasının da büyük payı var. Camilere politikanın eski cumhurbaşkam Huari Bumedyen tarafindan sokulduğu belirtiliyor. Bumedyen, bağımsızlık sonrası Cezayir'in ilk Devlet Başkanı Ahmed Bin Bella'yı bir darbeyle yönetimden alan bir albay. Daha sonra 1978 yılına kadar cumhurbaşkam olarak görev yapan Bumedyen, camilere politikayı dini inançlan yüzünden sokmadı. O da Mısır Devlet Başkanı Nasır gibi bir Arap milliyetçisi idi. tlericiydi, hatta Nasır gibi Müslüman Kardeşler'in yaydığı bütünleşme akımını çok tehlikeli görüyordu. Fransızlar döneminde yürütüldüğü şekilde din işlerini ve camileri kontrol etmeye başladı. Bumedyen. siyasi kararlannı halka kabul ettirmek için camilerde kendi kontrolü altında hazırlanan vaazlan verdirmeye başlattı. Böylece kendi eliyle camilere politikayı sokmuş oldu. Zamanla mahallelerin kendi topladıklan paralarla ve dış yardımlarla, Din tşleri Bakanlığı'dan bağımsız özel camiler yaptırması ile de dinin kontrolü bütünüyle raydan çıktı. Camiler, politika tartışılan "klüpler"e dönüştü. İktidar, siyasi nedenlerle dini şahsiyet ve kuruluşlarla ihtilaf halinde olmasına karşın El Kıyem gibi dini cemiyetlerin kuruluşunu da destekledi. Komünistlere, sosyalistlere ve sol milliyetçilere karşı kurulup büyümesine yeşil ışık yakılan kuruluşlar zamanla güçlenerek bir akım haline geldiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle