Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Demokrasi ve însan Haklan Savaşçısı Ekmekçi...
PlDf. Dr. CEYÂT GERAY Mersin Üni. Öğr. Üyesi
S
onsuzluğa uğurladığımız usta nik olanaklan ve ulaştm kolaylık hiç ge-
gazeteci Mustafa Ekmekçi ile
dostiuğumuz 1959 yilı sonla-
nna değın gider. Belleğıme
çok gü\endiğimden günce
tutma alışkanlığım olmadığı
için bu uzun dönemde Ekmekçi ile vaşa-
dığımız ortak anılanmı günlere, yıllara
açıklamamolanaksız. Belirtmemgereken
en önemli nokta Mustafa'nın dürüst. içten-
likli. özdenlıkli bir insan olduğu gerçeği-
dir.
Yaklaşık40 yıllık bir dönemde, çok bas-
kıci. bunaltıcı ara rejımlerde bile Ekmek-
çi bu ınsancıl çizgisinden ödün veımeyen
bir aydımmızdı. Kalemini hiçbir koşul al-
tında belli çevrelerin bınruğuna göre kul-
lanmadı. Nerede bir demokrasi. özgürlük
ve banş savaşımı, çabası \arsa Ekmekçi
oradaydı. 12 Eylül bile Onu yıldırama-
mıştı.
Mustafa ile tanışmamız 27 Mayıs 1960
devrimi öncesinm karanlık'gunlerinerast-
ladı. Yurtdişındakı akademik çalışmalan-
mı bitiripgen ddndüğümgünlerde\di. Si-
yasal Bilgiler'ın genç bir asıstanı olarak
Demokrat Parti ıktidannın son dönemin-
de giriştiği baskıcı. tüze dışı tutumlanna
karşı aydınlar arasında duyulmaya başla-
nan kavgılar. endışeler \e güçlenerı tepki-
ler benı de örgütiü bir sa\aş verme yoluna
itiyordu.
O yıllarda. kıtle iletışim araçlannın tek-
lişmemişti. Yalmzca teleks ve telefonun
sunduğu sınırlı olanaklardan yararlanıla-
biliyordu. Televizyon yoktu. Radyo yayın-
lan da devletin tekelindeydi. tktidarın bo-
razanı olarak ölmüş kişilerin ya da uydu-
ruk adlann Demokrat Parti hükümetinin
oluşturduğu "vatan cephesTne katıldığı
yaymacasım yapıyordu. Demokrasi ve öz-
gürlük savaşçısı MuammerAksoy "Parti-
zan Radyo" ile ilgili kitabında o günlerde
bu uygulamalan bütün örnekleriyle sergi-
lemiş. radyonun (sonradan TRT'nin)
özerk olması gereğini ilk ke2 ortaya koy-
muştu. Sıkıyönetim, gazeteler üzerinde
sansür uyguluyordu. Kısacası, yurtta,
özellikle siyasal yaşamımızda olup biten-
lerden haber alamıyorduk. Sonradan fa-
kültedeki arkadaşlar aramızda iş bölümü
yaparak Ulus gazetesi ile Mustafa'nın mu-
habiri olduğu Vatan gazetesinden yayım-
lanamayan haberleri her gün gidip almak
ve çoğaltarak dağıtmak yoluna gitmiştik.
Hiç unutmuyorum. Ekmekçi bir gün ya-
zı istemek bahanesiyle gazeteye uğrama-
mı istedi. Önemli bir haber olduğunu an-
lamıştun. Hemen, polisin sürekli gözetle-
mesi (tarassutu) altındatuttuğu Kızılay'da-
ki Vatan bürosuna koştum. Ekmekçi her
zamankı gülüşüy le hemen elime bir teleks
metni uzattı. Gazeteye yolladığı, fakat ya-
yın yasağı konduğu için yayımlanamayan
bu haberinde Ekmekçi, lsmet İnönü'nüjı
günün Başbakanı Adnan Menderes'e ve
arkadaşlanna Meclis'te yönelttiği "Sizfe-
ri suçlulann telaşı içinde görüyorum!_ Si-
zi ben bile kurtaramam!-" sözlerinin yer
aldığı tarihsel konuşmasını gününde biz-
lere iletmişti.
Demokrat Parti'nin tüze dışı tutumuna
karşı tepki olarak düzenlenen, daha doğ-
rusu çoğu kez Mülkiyeliler Birliği "nde ör-
gütlenen 555K (5. ayın 5'nde saat 5'te Kı-
zılay'da) gibi gösteri ve yürüyüşlere Ek-
mekçi yalnız izleyici gazeteci olarak de-
ğil, yurttaş olarak da katılırdı.
Bu etkinliklerde en çok rastlanan "si-
nu"lar arasmda AttanOymen,Deniz Bay-
kaL Turgut Erdem, Mehmet Selik ile bira-
rada olurduk. 21 Mayıs cumartesi günü
Kızılay'a çıktığımızda Harpokulu öğren-
cilerinin yürüyüşünde Ekmekçi ile buluş-
tuk.
Askeri öğrencileri, bugünkü Genelkur-
may kavşağında okullanna uğurladıktan
sonra, onlann yürüyüşünü izleyen kalaba-
lık bir sivil gençlik topluluğu olarak, po-
lisin müdahalesine karşı direnme gücü-
müz olsun diye dağılmak yerine, topluca
yürümeyi yeğledik. Kızılay'a dek düzen-
li biçimde"hükümetistifa'' sloganlan ata-
rak yürürken Ekmekçi ile kolkola idik. Kı-
zılay'a Güven Anıtı'na geldiğimizde gü-
venlik güçleri askeri okul öğrencilerine
gösterdiğı hoşgörüyü bir yana bırakarak
topluluğu dağıtmak için karşımıza askeri
birlikleri dikmişlerdi. Herhangi bir çaöş-
ma olmaksızın topluluk dağılırken Musta-
fa, u
Eğer Harpokulu öğrencileri sokakla-
ra dökülmüşse bir askeri darbe getiyor de-
mcktir" diye fisıldamıştı. Demokrat Parti
iktidan durumunu anlayamamış olacak ki
subaylara lojman ve maşa zammı vaatle-
rinde bulundu. Böylece, 27 Mayıs'ta aske-
ri darbelerin ilki gerçekleşmiş oldu.
27 Mayıs olduktan sonra Milli Eğitim
Bakanı Prof. Fehmi Yavıız öğretmenime.
Ekmekçi 'nin ilk sorusu "Köy Enstitûleri
ne zaman açılacak?" olmuştu. Fehmi Ya-
vuz öğretmenim, soruyu yanıtlarken ko-
nuyu inceleyeceğini söylemekle yetindi.
Gerçekten, aralannda Köy Enstitüleri'nin
kurucusu Hasan ÂU Yücd'in Prof. Dr. Ca-
>TtOrhanTütengilileeskiKarayoIlan Ge-
nel Müdürü Orhan Mersiııli'nin de bulun-
duğu bir kurul oluşturarak Milli Eğitim
politikalannı inceletmişti. Mustafa Ek-
mekçi'nin bu kurulun çalışmalannı en ya-
kından izleyen bir gazeteci olduğunu
anımsıyorum. Prof. Fehmi Yavıız Milli
Eğitim'den aynlıp Imar ve tskân Bakanı
olduktan sonra adı geçen kurul çalışmala-
nnın nasıl sonuçlandığını ben de anımsa-
mıyorum. Ekmekçi ile bir başka ortak
özelliğimiz ikimizin de Köy Enstitûleri
hareketinin savunucusu olmamızdı. O
denli ki her ikimizi de Köy Enstitüsü çı-
kışlı olduğumuzu sananlar vardı. Hatta çe-
şitli toplantılarda Ekmekçi ile benden Köy
Enstitüsü anılanmızı anlatmamızı isteyen-
ler olurdu. lstanbul'da doğmuş, lise öğre-
nimimi orada tamamlamış biri olarak ens-
titü mezunu olmadığımı anlatmam daha
kolay olurdu. Fakat, kimi dostlannca da
betimlendiği gibi "köylü" daha doğrusu
köy kökenli olarak nitelendirildiğinden,
enstitüler ve enstitüler konusundan bu
denli bilgi sahibi bir insan olduğundan Ek-
mekçi bunu anlatmakta güçlük çekerdi.
Doğru haber yazmakJa, anlaşılır bir ha-
ber Türkçesi kullanmakla okurlan, mes-
lektaşlan ve dostlan arasında güvenilir ki-
şiliğini yaşamı boyunca sürdürebilen en-
der rastlanan bir meslek adamıydı. 12 Ey-
lül dönemindeki baskılar karşısında dü-
riist kişiliğinden hiç ödün vermeden gaze-
tecilik işlevlerini yerine getirebildi. Ger-
çekte, Ekmekçi'nın biraydın gazeteci ola-
rak en etkin olduğu dönem 12 Eylül son-
rasıdır.
Cumhuriyet'teki köşesı, demokrasi ve
özgürlük özlemiyle tutuşan aydınlann bir-
biriyle ilgili gelişmeleri, değişmeleri izle-
menin en etkin -iletişim kutusu" durumu-
na gelmişti. tşkence görenler, tutuklanan-
lar, yargılananlar, hüküm giyenler ile top-
lumsal muhalefeti oluşturacak etkinlikle-
re katılanlar Ekmekçi aracılığıyla iletişim
kurabiliyorlardı. Bu gazetecilik görevleri
yanında, aydmlanmızın, halkın demokra-
si, insan haklan savaşımmda hep onlann
yanında yer almıştı. Bu anlattıklanm özet-
leyerek 40 yıllık dostluğun sağladığı bin-
bir anından yalnızca bir kesiti.
O güzel İcahkahasıyla, iyimserliğiyle
aydınlanmıza ve gelecek kuşaklara en bü-
yük güç kaynağı olmayı sürdürecek. yolu-
muzu aydınlatacaktır.
ARADABİR
AYŞE İLHAN
Acı Çarşamba
Hastaneye yatırıldığını duyduğumda yüreğim cız
etti; kafamı toparlayamadım; bir sezgi ile çaresiz-
lik içineyuvarlanırgibi oldum. Telefona sarılıp has-
taneyi aradım. Sevgili kızlanndan biriyle konuşa-
bildim. Bildiklerini aniattı; iki gözüm iki çeşmeydi,
ne diyebilirdi çocuk. Sonradan ulaşan haberler de
derde deva değildi pek. Gazetemizde çıkan bildi-
riler ise avuntu gibıydı. Büroya gidemiyordum. Ka-
pıdan girdikten sonra ne olacaktı? Başımı sağa
çevirip Ekmekçi'yi göremedikten sonra ne işim
vardı orada... Pazarlar. salılar, perşembeler geçi-
yordu; neredeydi Ankara Notları; neredeydi Ek-
mekçi? Tayınımızı kesmeye ne hakkı vardı? "Ah bir
gelse Ekmekçi, beş çeşit ağır hastalıkla hastane-
ye kaldınlmak ne demek, niçin kendini kollama-
dın, o yana bu yana ne demeye öyiesine koştur-
dun diye çıkışsam onal" diye düşünüyor, kendimi
avutmaya çalışıyordum.
21 Mayıs, 13.00 Haberleri: Ekmekçi ölmüş, ola-
cak şey miydi? Sonradan büroda Işık Kansu'nun
dediği gibi "Biryığınzararlı insan ortalıkta dolaşır-
ken, böyle güzel insanlar nasılyitip gidiyordu..."
Cumhuriyet'in bundan önceki bürosunda "İki
Gözüm Ayşe" için çalışırken tanıştık Ekmekçi ile.
O, Avrupa'da idi; odasında açttk dosyalanmtzı. Çok
sevdiği Sabahatttn Ali'nin mektuplan, onun ma-
sasında gün ışığına kavuştu ilk kez. Dönüp geldi-
ğinde güîer yüz gösterdi ve sürekli ilgilendi bizim-
le. Sevgili Uğur Mumcu. endişeler uyandıran ne-
denlerle evinde çalışmaya başlamıştı; büroya gel-
miyordu. Biz de dosyalarımızı onun odasında Sa-
kıncalı Piyade'nin Kuvayi Milliyeci gözlerinin önü-
ne taşıdık. Ekmekçi, her akşam uğrayıp yeni harf-
lere çevrilen mektuplan hoşlanarak okuyordu. Ne
sevimli adamdı; yazılarında annesinin "kara oğ-
lum" dediğınden söz eder, pek esmer imgesi uyan-
dırırdı hep. Oysa, kalbinin, kafası ve güzel ahlakı-
nın ışıklandırdığı yüzü, bana pırıl pırıl görünüyordu.
Odası, hacet kapısı gıbıydı. Kendi dertlerine hiç mi
hiç aldırmamış meğer.
ülkesi için böylesine çırpınan. haksızlıkları kor-
kusuzca ortaya döken, kılı kırk yararcasına belge-
lere bağlı; araştırmalarıyla sahipsiz kalmış gibi gö-
rünen birçok sorunu geçmişi ile aydınlatarak yü-
reklerimize su serpen şaşmayan değer ve kadirbi-
liriiğiyle bir Ekmekçi nasıl yetişir. bir düşünmeli. O
kıratta bir gazeteci altınla tartılamaz ki...
Evlere sığamıyordum; büroya koştum. Kalaba-
lıktı; odasında defter açılmtştı. Oraya giremeye-
cektim; Anadolu güneşinin ısıttığı o sıcacık sesi
nerelerde gizliydi acaba; bir kez daha duyabilsey-
dim!
Şu günlerde ne denli gerekliydi yazılarıyla...
Gülüşü ve kahkahalarıyla anımsanıyor Ekmek-
çi; ben neden gözyaşlarına boğuluyorum böyle...
Yerin doldurulamadıkça daha çok dövüneceğiz
aziz Ekmekçi!
Güle güle; yolun yüzün gibi ışıklı olsun, canım
Ekmekçi!..
ILAN
T.C.
TARSUS 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 199627
Davac; Orhan Sürmeli vekili tarafından davalı Oktay
Özer - Sefd Çat alevhine açılan menfi tespit davasında
yapılan \araılama sonunda:
Davanın kabulüne. Tarsus Emlak Kredi Bankası'nın
4004506 sayılı çekı ile 97.500.000.- TL davacı Orhan
Sürmeh'nin da\alılar Sefa Çat \e Oktay Özer'e borçlu
olmadığının tespitine:
Davacı tarafından yapılan 1.179.000.- TL dava açma
masrafi ile ılan masrafı 2.300.000.- TL toplam
3.479.000.- TL yargılama gıderi ile davacı vekilinin me-
saisine karşılık hesaplanan 9.750.00.- TL vekâlet ücreti
ve 2.639.000.- TL harcm davalıdan tahsiline karar veril-
miş olup Yargıta\ \olu açık olmak üzere davacı vekili-
nin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar,
davalılar tarafından itıraz edılmediğinden karann kesin-
ieşeceğı ilaıı olunur. 25.3.1997
Basın: 16634
ILAN
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ
i)
ANABİLlM DALI YLK. LİSANS DOKTORA
TÜRK YABANCI TÜRK YABANC1
DİLBİLİM 5 1 - -
ÖZEL EĞİTİM 10 - 5 -
2) Mcrkezi \abancı dil sınavlan TÖMER tarafından 14
Hazrar 1997 Cumartesı günü ^aat 14 OO'te yapılacaktır.
Basın: Tashih
Umutsuzluğu Yenecek Umut...
Prof. Dr. BEDİ N. FEYZİOĞLU
S
on gensorunun, TBMM'de 264'e karşı
271 oyla reddedilmesi. halkın Atatürkçü,
çağdaş, ilerici çoğunluğunda yeni bir
umutsuzluk yaratmış mıdır9
Atatürk. bu
gibi ve bundan çok daha agır durumlann
yanıtını 'GençBğe Hitabe'sınde vermiş bulunmakta-
dır. Ülkenin en umutsuz ve bitkin gözüktüğü "ahval
>« şeraitte dahi' Türk gençlığinin vazifesi 'Türk is-
tiklal ve cumhuriyetini' kurtarmaktır. Öyleyse, hü-
kümetteki iki partinin, sırfiktidan bırakmamak için.
karşılıklı tavizler ve akıl almaz vaatlerle halkı oya-
lamaya çalışmalan artık geçerliliğini yitirmiştir.
Çünkü hükümetin tutumu, hiç de güven vermez ve
tersine ulusu kamplara ayırarak bir iç savaşa süriik-
lemek tehlikesi yaratacak duruma gelmektedir.lşte
bu durumu gören bir vatan evladı, Cumhuriyet Baş-
savcısı, iktidann büyük ortağı partinin kapatılması
istemiyle Anayasa Mahkemasi'ne dava açmıştır.
Parlamento çoğunluğu, hükümeti denetleme, ona
doğru yolu gösterme. anayasaya aykın tutum ve dav-
ranışlarda bulunmama yönünde gerekli uyarma gö-
revi yapamamaktadır. iktidann büyük partisini ana-
yasa çizgisine çekebilmek, onu hatalı yoldan dön-
dürebilmek görevinin kendisine düştüğünü gören
Cumhuriyet Başsavcısı, bu partinin kapatılması is-
teminde bulunmuştur. Bu iddianın, anayasaya ve ya-
salara uygun olup olmadığını takdir etmek, elbette
Yüce Anayasa Mahkemesi'nin incelemesi sonucu-
Toplumsal Savdamlık Derneği Başkanı
na baglıdır. Şimdiden, bu iddiaya karşı, merkezi ve
mahalli siyasilerce kuvvet gösterisi yapmaya kalk-
mak, iktidann büyük ortağının yasa ve hukuk tanı-
maz tutumunun yeni birgöstergesidir. Aslında, yar-
gıya intıkal etmiş bir konu hakkında parlamentoda
dahi mütalaada bulunmak anayasaya aykındır (Mad.
138). Bu nedenle, siyasilere yakışan, yüce mahke-
menin tarafsız karannı beklemektir Aksine bir tu-
tumla, Başsavcıyı tehdit yoluna girmek. davada hak-
sızlığın daha baştan kabulü anlamına gelecektir. Ne
var ki. koalisyonun arhk ömrünü doldurduğu, yargı
karanna dahi gereksinim kalmadan bu hükümetin
sona ermek üzere olduğuna dair belırtiler çogalmak-
tadır. Sorun, bu koalisyondan sonra dunımun ne ola-
cağındadır. Bir olasılığa göre bu hükümet erken se-
çim karan alacaktır. Erken seçim karannı, iktidann
küçük partisinin kendi grubundan geçirmesi pek ko-
lay olamayacaktır. tktidardaki büyük partide, ima-
met usulü'geçerli olduğu için böyle bir karara vanl-
ması ihtimali büyüktür. Zira erken seçim. kapatılma
durumuna düşmeden. bu parti açısından yararlı da
olabilecektir: Hazır. sekiz yıllık kesintisiz eğitim sis-
temine geçilmeden, Kuran kurslan ve imam-hatip
okullan devam etmekte iken buradaki militantan se-
çim işlerinde kullanmak bu partiyi daha da güçlen-
direbilecektir.Başbakanlık sırasının seçim nedeni ile
Doğru Yol Partisi başkanına geçmesinin, sadece iki
parti başkanının gizli protokolde anlaşmalan ile ola-
mayacağı artık anlaşılmıştır. Aslında Doğru Yol Par-
tisi'nden disiplin kurulunca ihraç edileceklere, ken-
diliğinden aynlanlar da eklenince bu partinin baş-
bakanlığı isteyecek kadar bir gücü de kalmamakta-
dır. Kaldı ki bugünkü başbakanın bu mevkii boşalt-
maya pek istekli olması da beklenemez.Doğru Yol
Partisi'nin. bugünkü koalisyonu, ne pahasına olur-
sa olsun, olduğu gibi devam ettirmeye çalışmasın-
dan başka bir çaresi kalmamaktadır. Parti genel baş-
kanının en yakın destekleyicilerini dahi kendinden
uzaklaştırması, ümitsizlikten doğan hırçınlık sonu-
cudur. Bu itibarla yeni bir gensoru talebinin hükü-
meti düşürecek sayıya ulaşması ile bu durum bir so-
nuca bağlanacaktır. Sorun, ondan sonra nasıl bir hü-
kümetin kurulabileceginde odaklaşmaktadır. Halen
muhalefette olan partilerin uzlaşıp anlaşarak çoğun-
luğa dayalı bir yeni koalisyon hükümeti kurmalan
ihtimali de pek kolay görünmemektedir. Cumhur-
başkanmm, 45 gün içinde yeni bir hükümetin kuru-
lamaması halinde. geçici bir seçim hükümeti tayin
ederek ülkeyi seçimlere götürmesi beklenir mi? Bek-
lenir: Cumhurbaşkanı "Yetkinı olsa bu Medis'i fes-
hederün"dediğinegöre Meclis'in kendiliğindenbır
erken seçim karan alması da olasıdır: Milletvekille-
rinin henüz iki yıllannı dahi doldurmadan erken se-
çime gitme karan verecekleri pek sanılmamakla bir-
likte! Ülke için. bir iç savaşa müncer olacak zıtlaş-
malara götürülmeden, yeni ve uyumlu. ilenci ve say-
dam bir iktidann gelmesi ümit ve temennisini mu-
hafaza etmek ıstemekteyiz.
"UYUYAN GÜZEL" olarak bilinen PATARA'mn ilk belgeseli.
Alcöeniföe
SofanGüne
TRT'de
belgesel izkmenin
zevkini ve ayncahğım
yaşayacaksınız.
Yapım Arsal SOLEY • Yönetmen/Senaryo Korkmaz GÖÇMEN
B U G U
SAAT: 22.
PENCERE
Görevdeşlik
(Sinerji)...
"Enerji"y\ biliyoruz, her lafın başında doğru
yanlış kullanıyoruz, halsiz kaldığımızda yakınıyo-
ruz:
- Bugün hiç enerjim yok!..
(Gücüm yok...)
Ya sinerji?..
Bilim adamları gözlemlemişler: Bir hastada iki
ayn ilacın birlikte kullanıldıkları zaman gösterdik-
leri etki, ayn ayn uygulandıklan zaman göster-
dikleri etkiden çok daha güçlü oluyor.
Kimi zaman iki ayrı gücün güçbirtiği, iki değil,
dört katında kuvvet yaratabilen bu sinerji; Türk-
çede "görevdeşlik" sözcüğüyle dile getiriliyor.
•
Peki, diyelim ki RP ile DYP seçime birlikte ka-
tıldılar, sonuç ne olur?..
DYP son seçime "Türkiye'yiRefah tehlikesin-
den kurtaracağım" diye girmiş, halkın oylarını
toplamış, sonra da seçmene ihanet etmiş...
iki partinin güçbirliği bir "sinerji" üretebilir mi,
halkta güven yaratabilir mi?..
•
Yasol?..
İstanbul Milletvekili BülentTanla'nın, Cumhu-
riyet'te dün yayımlanan yazısından bir alıntı:
"Araştırmalar, solun güçbirliği durumunda,
merkez sağ seçmenin 3'te 1'inin, Refah'a oy
vermiş olanların 7'de 1 'inin merkez sola yöne-
leceğini gösteriyor."
Sinerji işte budur!..
Daha başka deyişle, sol güçbirliğinde 1 + 1 =
2 değil, 3 ya da 4 ediyor.
Öyleyse yol açık seçik: Solda güçbirliği, gö-
revdeşlik geregidir.
Peki, görevdeşliği (ya da sinerjiyi) yaratacak
birliğin özü nedir: Laik Türkiye Cumhuriyeti teh-
likededir, demokrasi şehatçılığın saldınsı karşı-
sındadır, devrimci cumhuriyetçiliğin vakti sa-
atidir.
Yurttaşlar soldan yükselecek ortak güçlü se-
se kulak vereceklerdir. Ya da solun solla itişip ka-
kışmasında yukarıdan aşağıya doğru parselle-
nip bölünecekler. şeriatçıların karşısında yenil-
giye uğrayacaklardır.
•
Solda "enerjiyi sinerjiye çevirmek" çok zah-
met isteyen bir iş de değil...
Soldaki liderler, yurtsever kişiler değil mi!..
Tümü de laik cumhuriyetin tehlikede olduğunu
söylemekte ağız birliği etmiyorlar mı!.. Eğersöy-
ledikleri doğruysa. hertür particilik kaygısını aşıp
güçbirliğine yönelmeleri gerekmez mi?..
Öyleyse görevdeşlik için işbaşına!..
Merkez sağ, DYP'nin Refah'ın kuyruğuna
takılmasıyla sinerji olanağını yitirmiştir.
Solun önü açık!..
(£ ÇAĞDAŞ YAYINLARI
OKTAY EKİNCİ
Bütün Yönleriyle
TAKSİM CAMİSİ
Belgeseli
300.000 TL. ıKDV dahıl)
ıa A.Ş. YereCatai Caddesi SafhımsoğLil Sokak No: 9/B Cagaıogtu tstanou
Tel 514 01 35/96 Posta çeki no 666322
VILLA
NERGİS
SWÎMMÎNG
POOL-BAR
RESTALTRANT
BİTEZ'
BODRUM
Rez.Tel: 0252343 16 95
Fax: 0252 343 10 75
Marmara Adası özel koy, doğa ile baş başa,
denize sıfır, nefis yemekler.
DENİZ OTEL
Rezenasvon: (0 266) 885 58 28
(0 216) 384 46 89
ILAN T.C.
AMASRA SULH HUKUK
MAHKEMESİ
Sayı: 1995/26 Esas.
Davacı Rukiye Leyla 'tüce vekili Av. Rıdvan Oktay
larafından da\alılar tapu sıcıl müdürlüğü ve Emin-Emi-
re Zühre adlanna mahkememıze açılan tapuda isim tas-
hihı davasının mahkememızde yapılıp bitirilen yargıla-
ması sonunda:
Mahkememizden verilen 05.03.1997 gün ve 1995/26-
1997/24 sayılı hüküm ile Amasra ilçesi Kum Mahallesi
1527 parsel nolu taşınmaz maliklerinden Abdullah Asım
kızı Münevver Öztekın'in ısmine Ayşe ismintn ilavesi
suretiyle Ayşe Münevver Öztekin olarak tashihine dair
hüküm davalılar Emin-Emıre-Zühre'ye ilanen tebliğine,
ilanın yayın tarıhinden 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayıla-
cağına, tebliğ tarihinden ıtibaren 15 gün içerisinde tem-
yiz edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ilanen
tebliğ olunur. '
Basın: 21914