05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Şevki Yûmaz'a fedeke hazırhğı EVİNGÖKTAŞ ANKARA - Ortaya çıkan konuşmalanyla günün adamı haline gelen RP'li Şevki Yıtmaz hakkında dokunulmazlığının kaldınlması içın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca fezleke hazırlandığı öğrenildi. Yılmaz hakkında başlatilan soruşturmayı yürütmesi içın savcı Nihat Arttıran görevlendırildi. MehmetAğar"ın dokunulmazlığının kaldınlması içın fezleke hazırlayan Arttıran hakkında Adalet Bakanı Şevket Kazan soruşturma başlatmıştı. Ankara cumhuriyet ve DGM başsavcılıklan Yılmaz hakkında ayn ayn soruşturma başlatırken lstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da Yılmaz hakkında ayn bir soruşturma açtı. Yılmaz hakkında soruşturma başlatan başsavcılıklar. söz konusu konuşmalara aıt kasetlen televizyon kanallanndan istediler. Şevki Yılmaz, dün milletvekillenne gönderdiği mektupta, özür dılerken "komployla karşı karşıya oMuğunu" savundu. TBMM Başkanvekıh MustafaKalenüi,CHP Genel Sekreten Adnan Keskin ve DSP Grup Başkanvekili Hikmet Uluğbay. Yılmaz hakkında ayn ayn suç duyurusunda bulundular. Savcı Arttıran, Kalemli, Keskin ve Uluğbay tarafından yapılan suç duyurulannın bırleştinldiğıni bildirdi. Kanal D'den gelen Şevki Yılmaz'a ait konuşma kasetlerinin. şu anda Ankara Emnıyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi'nde deşifre edildığinı kaydeden Arttıran, kaset çözümleri geldikten sonra prosedürü başlatacağını ve Yılmaz hakkında fezleke hazırlamak için Adalet Bakanı Şevket Kazan"dan izin alaeağını söyledi. Arttıran'ın verdiğı bilgıye göre Yılmaz hakkındaki soruştuıma Türk Ceza Yasası'nın 159. maddesine göre yürütülüyor. Ankara Başsavcılığı yetkilileri, Şevki Yılmaz'ın dokunulmazlığının kaldınlması içın ıleriki günlerde hazırlanacak olan fezlekenin, Bakan Şevket Kazan tarafından engellenebileceği kaygılannı da dile getırdıler. Meclis'te 'pezevenk' tarüşması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Rize Milletvekıli Şevki Yılmaz'ın milletvekillenne yönelik sözleri TBMM Genel Kunılu'nda gûndeme getırilerek sert bıçimde eleştirildi. CHP Erzincan Milletvekili Mustafa KuL, "Buna soytan mı diyelim, yoksa dalkavuk mu. yoksa 'P' ile başlayan sözcüğü mü söyleyelim" diyerek tepki gösterdi. ANAP Gaziantep Milletvekıli Ünal Yaşar da Şevki Yılmaz'ın ANAP'lı Mustafa Taşar ve Belediye Başkanı Ceİal Doğan'a ve ailelerinin namuslanna dıl uzattığını belirterek "Yılmaz onlaraı attıklan tırnak kadar bile olamaz* diye konuştu. Yaşar'ı yanıtlamak üzere kürsüye çıkan Içişleri Bakanı Meral Akşener, yerel yönetimlerle ilgilı konuşurken Şevki Yılmaz olayına hıç değınmedi. Bunun üzerine ANAP Grup Başkamekıli Cumhur Ersûmer, oturumu yöneten TBMM Başkanvekili RP'li Yasin Hatipoğlu'na tepki göstererek, "Yılmaz'ın Meclis'i hedef alan galiz küfiirlerivle ilgili bakanın bir şey sö> lememesi, sizin de hiçbir elestiride bulunmamanız dikkat çekmiştir" dedi. RP Grubu'nun basına kapalı bölümünde söz alan milletvekilleri ise Şevki Yılmaz'la ilgili rahatsızhklannı dıle getirdiler. Başbakan Necmettin Erbakan da Yılmaz'ın söylediklerinın partinin söylemi olarak kabul edılemeyeceğinı savunarak milletvekillerine, "Merak etmeyin gereği yapüır" dedi. YSK'den seçitn uyarısıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - REFAHYOL hükümeti erken tarihte seçim karan ahrken. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), TBMM Başkanlığı'na bir yazı göndererek, "uyum yasalannı çıkarmadan seçime gjdilmemesi" uyansında bulunduğu öğrenildi. Cumhuriyet'e bilgi veren yetkililer, nüfus sayımı yapılıp. seçmen kütükleri yenilenmeden 1995'te anayasadaki değişikliğe göre uyum yasalan çıkanlmadan seçime gitmenin ülke açısından büyük bir sorun olacağını belirttıler. Yurtdışındaki yurttaşlann bundan önceki seçimlerde olduğu gibi artık smır kapılannda oy kullanmamalan gerektiğini, sandığı bu • Yüksek Seçim Kurulu, Meclis Başkanlığı'ndan uyum yasalan çıkanlmadan seçime gidilmemesini isteyerek aksi halde seçimin sağlıksız olacağını bildirdi. seçmenin ayağına götürmek gerektiğini kaydeden YSK yetkilisi, TBMM'nin bu konuda bir an önce önlem ahnası gerektiğini söyledi. Türkiye'de nüfus ' sayımırun en son 1990 yılında yapıldığını, bugüne kadar nürusun çok büyük degişim gösterdiğini anlatan yetkıli. "Orneğin; Diyarbakır'ın nüfusu bugün 23 miryona, Istanbul'un aüfüsu 12-13 milyona ulaşmış durumda. On yıl öncesinin nüfusuna göre yapılan bir seçim halkın gerçek iradesüıi yansıtmaz" dedi. YSK yetkilisi, şunlan söyledi: "Türkiye nüfus hareketieri açısından dinamik bir ülke. Nüfus hareketieri yoğun şekilde yaşanmakta. kırsal kesimden metropollere sürekli göç yaşanmaktadır. Şu andaki mevcut yasa seçimin 1990 nüfus sayımına göre yapılmasını öngörüyor. Türkiye'nin nüfusu on yü öncesine göre çok büyük değişiklik göstermiştir. TBMM, hükümet ve YSK el ele verip bir an önce uyum yasalannı çıkarması gerekir. Seçim yasası hazırlanıp çıkanlabilir, belki baraj oranı yüzde 10'dan yüzde 5'e indirilebilir, ama asıl önemli olan uyum yasalanmn çıkanlmasıdır. Erken seçimin yapılmasına en az 6 aylık süre var. Bu çok uzun bir süre. TBMM ve hükümet isterse sıkı bir çalışmayla uyum yasalannı hemen çıkarabilir. Yoksa seçimlerde bundan önceki sonuçlar alınır. Parlamentonun yapısında hiçbir değişiklik olmaz. Ülkenin 4-5 triryonu boşa gitmiş olur. Biz bu konuda gerek cumhurbaşkanı gerekse TBMM'ye sık sık önerilerde bulunuyoruz. Biz sorumluluğumuzu bilip TBMM'ye ve hükümete sık sık önerilerde bulunmaya devarn edeceğiz.'' Aralannda Vedat TürkalTnin de bulunduğu sanatçı ve aydınlar, Ümraniye Cezae\i önünde Yurdatapan'ın "Şimdi İstanbuTda Olmak Vardı" şarkısını söylediler ve hukuka aykın bulduklan uygulamayı protesto ettiler. (Fotoğraf. HATICE TUNCER) Sanatçı ve aydmlar, özgürlük mücadelecilerine baskıyı protesto ettiler 'Yurdatapan'in tııtııklanmasiyasal değir İstanbul Haber Servisi - Bir grup sanatçı ve aydın, "Banş İçin Bir Araya Çalışma Grubu" sözcüsü sanatçı Şanar Yurdatapan'ın tutuk- lanmasının yasalara aykın ve hukuk dışı oldu- ğunu belirttiler. Aydınlar. banş ve özgürlük için mücadele edenlere gözdağı verme amaç- lı ve hukuka aykın uygulamayı protesto etti- ler. Aralannda Vedat Türkali'nin de bulundu- ğu sanatçı ve aydınlar. Ümraniye Cezaevi önünde Yurdatapan'ın "Şimdi İstanbul'da Ol- makVardı" şarkısını söyledıler. Ümraniye Ce- zaevi önünde saat 12.00 sıralannda toplanan sanatçı ve aydınlar, önce Yurdatapan'la görüş- me isteklerini içeren dilekçelerini Cezaevi Sav- cılığı'na iletmek istediler Ancak cezaevi önünde nöbet tutanjandarma ennden başka bir yetkiliye ulaşamadılar. Tür- kiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreten Emin Karaca ıle Mahir Günşıray, Münir Ceylan. Tomris Ozden, Orhan Alkaya. Ferhat Tunç. Orhan Aydın, Kemal Pariak, Menderes Sa- mancılar'ın da aralannda bulunduğu grup adı- na şair Suna Arastarafından basın açıklaması yapıldı, Açıklamada. Yurdatapan'a TCK'nin 169. maddesi uyannca dava açıldığı ve bu su- çun cezasının 3.5 yıl hapis olduğu anımsatıla- rak CML'K'a göre ancak 7 yıl ve üstünde ce- zalann tutukluluk halini gerektirdiği ifade edil- di. Savcının cezayı yüzde 50 arttırma isteğinin de infazla ilgili bir konu olduğu ve tutuklulu- ğu gerektirmediği belirtildi. Savcının iddiana- mesinde tüm delilleri elinde bulundurduğunu bildirdiğini. bu nedenle delillerin yok edilme gerekçesınin de tutukluluğu haklı göstereme- yeceğinin kaydedildiği açıklamada şöyle de- vam edildi: "Sanığın kaçma olasıhğı tutuklanmasını ge- rektirir. Oysa Şanar Yurdatapan yübaşuıdan bu yana birçok kez yurtdışına çıkrruş. ancak yargılandığı birçok davanın tüm duruşmalan- na katümışur. Yukanda beürttiğimiz nedenler de göstermektedir ki Şanar Yurdatapan'ın tu- tuklanması devletin. banş. özgürlük ve insan hakları mücadelesine karşı tahammülsüzlüğü- nün açık bir göstergesidir. Banş ve özgürlük için mücadele edenlere gözdağı verme amaçh ve hukuka aykın bu uygulamayı protesto edt- yor. sanatçı Şanar Yurdatapan'ın tutukluluğu- nun bir an önce sona erdirilmesini istiyoruzT Yazar Vedat Türkalı de kısa bir konuşma ya- parak Yurdapan'ın tutukluluğunun "insan hak- lan kavgası verenlerin başına gelebileceklere ti- pik bir örnek* olduğunu söyledi. "Banş İçin Bir Araya Çalışma Grubu" söz- cüsü Yurdatapan. yazar Cezmi Ersöz ve Mine Türk'ün, DGM Başsavcısı ErdalGökçenhak- kında, "Düşünceye özgürlükçük" adlı kıtaba yayıncı olarak imza atan yabancı yazarlann kendileri için suç duyurusunda bulunduklan gerekçesiyle şikâyette bulunmalan üzenne başlatılan inceleme kapsamında, Yurdata- pan'ın ifadesi alındı. lstanbul Cumhuriyet Baş- savcısı Ferzan Çitid'ye ifade verdikten sonra gazetecilerin sorulannı yarutlayan Yurdatapan, ıtirafçı Murat Demir ve Murat İpek'in ceza- evinde öldürülebileceklerini öne sürdü. Savaş'a suç duyurusu Yargıtay'a ıılaşıııacb ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) -RP'nin kapatılmasmı isteyen Yargıtay Cumhunyet Başsavcısı Vural Savaş hakkında, RP Genel Sekreten ve Grup Başkanvekili OğuzhanAstttürk imzasıy lahazır- lanan suç duyurusu dilekçesi Yar- gıtay BaşkanlığYna ulaşmadı. RP yetkilileri. Basın Yasası'nın ıddianamenin mahkeme öncesin- de basında yayunlarunasını yasak- layan 30. maddesi, Türk Ceza Ya- sası'nın görevi kötüye kullanmayı düzenleyen 240 ve suçateşviki ya- saklayan 312. maddeleri uyannca Savaş hakkında 27 Mayıs 1997 gü- nü Yargıtay Başkanlık Divanı'na suç duyurusunda bulunduklannı belirtirken, Yargıtay yetkilileri böyle bir başvurunun kendilerine ulaşmadığını söylediler. Yargıtay Genel Sekreteri Ergül GüryeL RP yöneticilerinın Başsavcı Vural Sa- vaş hakkında görevini kötüye kul- landığı gerekçesiyle şikayet ede- cekleri yolundaki açıklamalannı basından izlediklerini, ancak bu- güne kadar Yargıtay Başkanlığı'na bu yönde herhangi birbaşvurunun yapılmadığını bildirdi. Güryel. "Eğer böyle bir başvuru yapılmış olsaydu şimdiye kadar çoktan işle- me koyar ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na sevkederdik" dedi. Güryel. RP'nin, daha sonra bu şı- kâyetinden vazgeçmiş olabilece- ğini ileri sürdü. RP Grup Başkanvekili Oğuz- han Asiltürk, 21 Mayıs 1997 gü- nü RP aleyhine Anayasa Mahke- mesi'ne dava açılmasmın ardın- dan yaptığı açıklamada. iddiana- meyi hazırlayan Başsavcı Savaş'ı siyaset yapmakla suçlamış ve hakkında hem cezahem de mane- vi tazminat davası açacaklarını be- lirtmişti. Savaş hakkında açılan 20 mil- yarlık tazminat davasının görüşül- mesine 7 temmuz günü Ankara 28. Asliye Hukuk Mahkeme- si'nde başlanacak. 33 ü faaliyette 14 yılda 59 parti kapatıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye'de 14 yıl içinde 59 siyasi partinin fa- aliyetine son verildi. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasa- sı'na göre kurulduktan son- ra feshedilen, diğer partiler- le birleşen ve Anayasa Mah- kemesi'nce kapatılan siyasi parti sayısınm 59, halen fa- aliyetini südüren parti sayısı- nın da 33 olduğu bildirildi. Içişleri Bakanı Meral Ak- sener'in, CHP'lı Sabri Er- gül'ün soru önergesıne ver- dıği yanıtta. son 14 yıl için- de kurulduktan sonra feshe- dilen, diğer partılerle birle- şen ve Anayasa Mahkeme- si'nce kapatılan siyasi partı- lerle genel başkanlannın ad- lan sıralandı. Açıklamaya göre. kapatı- lan partiler şunlar: Büyük Türtdye PartisL Yüce Görev Partisi, Bizim Parti, Huzur PartisL, Milliyetçi Demokrasi Partisi, Büyük N atan Partisi Fazilet Partisi. Yeni Doğuş Partisi, Yeni Düzen Partisi; 1 Sosyal Demokrasi Partisi. Halkçı Parti. Hür Demokrat Partisi, Vatandaş Partisi. Bay- rak Partisi. Islahatçı Demok- rasi Partisi, Biriik ve Banş Partisi. Büyük Anadolu Par- tisi, Halk Partisi Sosyalist Parti, Medeniyet Hay-vanse- ver Ekonomi ve Taran Parti- si, Halk PartisL, Demokrat Merkez Partisi, Türkh« Bir- leşik Komünist PartisL De- mokrat Mücadele Partisi, \e- şil Türkiye Partisi, Demokra- tik Hareket PartisL Özgürlük ve Eşitlik Partisi. Milliyetçi Çalışma Partisi. Demokratik Katılım PartisL Özgürlük ve Demokrasi Partisi, Halkuı E- mek Partisi, Veni Lfuk Parti- si, Sosyalist Türkiye Partisi, Türkiye İçin Biriik PartisL, Cumhuriyetçi Demokrat Gençlik Partisi, Büyük Degi- şim Partisi, Yeşiller Partisi, Sosyal Demokrat Parti, Ana- dolu Partisi, Sosyalist Birük PartisL, Demokratik Hareket PartisL Demokrasi PartisL Demokrat Parti 2. Solda Ka- tılım Partisi, Birtiğe Çağn Partisi, Genç Demokrat Par- ti, Milli İrade PartisL Anav-a- tan İçin Bütünleşme PartisL, Söz Milletindir PartisL, Solda Biriik ve Bütünleşme Partisi, Yükselen Ülkii PartisL Öz Adalet Partisi, İkinci Degişim Partisi, Sosyal Demokrat Halkçı Parti, Demokratik Sosyalist Parti, Sosyalist Dev- rim PartisL Bütünleşme Par- tisi, Degişim PartisL SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Enişte sözcüğünden oldum olası hoşlanmam. Erkek ege- men bir söylemi yansıttığını dü- şünürüm. Erkeğin üstte durdu- ğunu hissettirmek amacıyla, "Enişteniz olur" deyimi kullanı- lır. "Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?" ifade- si de çok yaygın bir deyimi yan- srtır. Enişte öperse, mırtlaka işin içinde bir iş vardır diye düşünü- lür. Enişte ve öpme fıili, ülkemiz- de çoktandır bir arada kullanıl- maya başlandı. Enişte bizi uzun zamandan beri öpüyor. "Kim bu Enişte" diye soranlar oldu- ğunu bile söyleyebilirim. Uma- rım siz tanıyorsunuz. Bizim Enişte'nin çok marifetli olduğu- nu gazetelere yansıyan haber- lerden öğreniyoruz. Hemen her gün onun bir marifetinden söz ediliyor. Enişte, bu kadar yetki- li değilken bir bankayı batırmış ve bu bankanın paralarına kon- muştu. O gün bugündür Allah ona "Yürüya kulum" dedi. Susurluk Enişte Hep Öpüyor... olayı patlak verdi, altından çık- t. Ömer LütfüTopal'ın öldürül- mesine karışanlar ondan söz ettiler. Sedat Bucak, Mehmet Ağar Enişte'yle çok samimiydi- ler. Birlikte işlerçevirdikleri söy- lendi. Enişte her gün parasına para katıyordu. Çakjcı'nın öl- dürttüğü Ağansoy'un hemen yanıbaşında vurulan resmi po- lisler, Enişte'yi koruyanlar ara- sındaydı. TürkTicaret Bankası'nın yağ- malanıp pazarlanmasında da onun adı geçiyor. 20 milyon do- larlık avanta yüzünden taraflar birbirine girdiler, kan döküldü. Çakıcı yine ortaya çıktı ve Eniş- te'yle olan hesaplaşmasını an- lattı. Enişte, hükümete genso- ru verildiği dönemde yeniden gündeme geldi. Büyük Biriik Partısi'nin ikna edilmesinde epeyce para harcadığı dillere düşmüştü. Erken seçim anlaşmasıyla birlikte Enişte'nin önemi iyice arttı. Çünkü Enişte yeniden başbakan düzeyinde ilişkilerini sürdürmek olanağını elde ede- cekti. Yenge'nin başbakan ol- ması, Enişte'nin etki alanını ge- nişletecekti. DYPyönetimi, RE- FAHYOL'a muhalefet eden mil- letvekilleri nedeniyle zor günler yaşıyordu. Her zor duruma bir çare bulunabilirdi. Onun eli ko- lu iyice uzamıştı. Kamu banka- larını harekete geçirebilir, zor durumdaki milletvekillerini sap- tayarak onlan ikna edebilirdi. Daha önce bunu çokça yaptığı için sorunu kolaylıkla çözebilir- di. Enişte'ye bazılan çok kızıyor- lar. Onun ve sevgili eşinin adı- nın geçtiği yerde birçok insanın öfkeden tepesi atıyor. Böyle bir çiftin bunca şaibeye, kirienme- ye ve vukuata karşın nasıl ayak- ta kalabldiğine hayret ediyorlar. Her şey ortada olduğu halde, DYP gibi köklü bir partiyi daha dün siyasete atılmış bir ailenin nasıl çiftliğe çevirdiğini bir türlü anlayamıyoriar. Sinirlendikçe tansiyonlan yükseliyor, ortaya çıkan her skandaldan sonra Enişte'nin sonunun geldiğini sanıyoriar. Yıkılmayıncada mo- ral bozukluğu içine düşüyorlar. Enişte neden yıkılmıyor? Asıl sorun burada. Bunca kirienme- ye ve gerçeklerin ortaya dökül- mesine rağmen Enişte'nin kıy- meti neden eksilmiyor? Türki- ye'nin merkezi tercihlerine ba- karsanız, bunu anlarsınız. Gü- neydoğu'daki savaş yüzünden, siyasi ve ekonomik rant elde e- den bir kesim ipleri ele geçirdi. Kara paratrafiğinin dünyada en hızlı olduğu ülkelerden birisinde yaşıyoruz. Mafya ile devlet iç içe geçmiş durumda. Susurluk davasına bakın, Enişte'yi kavrayabilirsiniz. Ci- nayet, uyuşturucu ve yolsuzluk suçlamalanyla yargılanan özel timcileri destekleyen bir grup polis, "Türkiyesizinlegururdu- yuyor" diye slogan atıyor. Yeşil diye bir katilden söz ediliyor. Bu katil, devletin üst düzey yöne- ticileriyle içli dışlı. Emniyet bi- nalannda faaliyet yürütüyor. Adınayatınlmış paralann haddi hesabı yok. Kimse de Yeşil'in ne olduğunu, nerede bulundu- ğunu bilemiyor, öğrenemiyor. Uyuşturucu kaçakçılaina ye- şil pasaportlar, silah ruhsatlan sağlayan, daha binbir türlü ka- nunsuzluğun altından adı çıkan Mehmet Ağar, kasıla kasıla or- talıkta dolaşıp Meclis kürsü- sünden milletvekillerini tehdit edebiliyor. Enişte, böyle bir Türkiye'nin orta yerinde yaşıyor. Beş yıldır ipleri elinde tutuyor. Böyle ül- keye, işte böyle bir Enişte yakı- şır. Öğrencisinin en demokratik talebine copla saldıran bir ülke- yi de ancak böyle bir Enişte öpebilir. Sorun Enişte'de mi, yoksa bizde mi? Ne dersiniz. G L O B A L POLİTİKÜLTÜR ERGİN Y1LDIZOĞLU Varan İki... Siyasi iradeyi seçilmiş hükümetlerden alıp ser- best pıyasa tanrısının insafına terk etmeyi amaç haline getiren siyasi partiler teker teker iktidariar- dan uzaklaştırılıyorlar. Önce Ingiltere'de, sonra da Fransa'da muhafazakâr hükümetler genel seçim- lerde hezimete uğradılar. Şimdi sırada Almanya var. Ingiltere'de muhafazakâriar seçimleri kaybettik- lerinde, bunu açıklamak oldukça kolay oldu. "Halk bu kadrodan bıkmıştı"... "Seçim sonuçlannı neo- liberal politikalarda, piyasa ekonomisine ve küre- selleşmeye karşı bir tutum olarak görmeyiniz"... "Inanmıyorsanız seçimleri kazanan Işçi Partısi'nin küreselleşme ve özel teşebbüs/piyasa yanlısı eko- nomik programına bakınız". Ingiltere'de başka bir seçenek olmadığı için bu argümanı test etmek de mümkün değildi. Bu yüzden de serbest piyasa tan- nsına tapanlar kendilerini oldukça kolay bir şekilde avutabildiler. Ancak şimdi, Fransa seçimlerinden sonra, ser- best piyasa müritlerinin işi oldukça zor. "Yokcanım halk muhafazakâr politikalan reddetmedi" demek bu sefer öyle kolay değil. Sosyalist Parti, adını açık- ça koyarak, neo-liberalizme ve Thatcher'ci politi- kalara doğrudan saldırdı. SP seçimlere, devlet eliy- le iş yaratmak, iş saatlerıni haftada 39 saaten 35 saate indirmek. özelleştirmeyi durdurmak, Avrupa Birliği'ni. işsizliğin azaltılmasına ve ekonomik bü- yümeye öncelik verecek bir şekilde (hem de para piyasalannın ne diyeceğine pek aldırmadan, gele- neklerine bağlı olanlann, bu kelımelen okurokumaz, hemen birkaç kere tövbe, sonra da sağa ve sola doğru tü.. tü.. demeleri pek uygun olacaktır) yeni- den gözden geçirmeye kararlı olduğunu ileri süren bir programla girdi ve büyük bir zafer kazandı. Se- çim sonuçları "seçmenin, muhafazakârlara kızma- nın yanı sıra, Sosyalist Parti'yi de bilerek tercih et- tiklerini gösterdi" (International Herald Tribune 2/6/97). Ne Fransa'daki oylar bilinçsiz protesto oy- larıydı, ne de Jospen'in programı Blair'inkine ben- ziyordu. Bu yüzden, pazartesı sabahı, muhafazakâr ga- zetelerin yorumlannı okumak çok eğlenceli oldu doğrusu. Financial Times, VVall Street Journal, In- ternational Herald Tribune, Daily Telegraph vs.. gi- bi gazetelerin yorumculan hep bir ağızdan "Fran- sız seçmeni ne kadar tutucu olduğunu bir kere da- ha gösterdi, reformu değil, eskiye dönmeyi tercih etti... Gerçekçi olmayan bir tutum, hayalci birbek- lenti..." ıfadelerıni kendilerine kalkan yapıp, yavuz hırsız rolü oynamaya kalktılan Küreselleşme ve ser- best piyasa ilericidir, sosyal yardımlan arttırmayı is- temek, işsizliği, yoksulluğu, ış saatlerini azaltmaya kalkmak ise tutuculuk ve gericilik... "YeniZamanlarda Yaşıyoruz".., "Ideolojilerin So- nu" gibi ifadeleri duyduğumda çok iyi kavrayamı- yordum doğrusu. Şimdi kafam oldukça açıldı. 200 yıllık kapitalizmi, hem de artık tekelci aşamasını ya- şarken, reformist ve ilerici ilan edeceksiniz. Bunu yapmak için de son 150 yılın muhalefet söylemini unutturacak ve yerine 250 sene öncesinin, feoda- lizme karşı üretilmiş söylemini ısıtıp yeniden suna- ..iÇ^HŞiPK-..; Ancak bayat bu kadar basit ve insanlar' da genel olarak bu kadar saf değil... .„-»•. v •:«.-« Fransız seçmeni, aslında, son derecede gerçek- çi bir noktadan baktı manzaraya. Serbest piyasa ekonomisi ve küreselleşme, son 10 yıldır her yer- de işsizliği arttırıyor, zenginleri daha da zenginleş- tiriyor, yoksullan sürekli yoksulluğa mahkûm ediyor. Uluslararası mali sermayenin taleplerini "reform" adı altında sunuyor. Muhafazakâr hükümetlerin po- litikaları serbest piyasanın ve burada egemen olan uluslararası mali sermayenin kaprisine göre şekil- leniyor, sonuçta sosyal harcamalarda, yardımlarda kesinti, işten atmayı kolaylaştaran, sendikal hakla- rı kuşa çeviren yasalar ortaya çıkıyor. Bunlar son derecede katı gerçekler. Bu gerçek- lere tepki göstermek ve buna yol açan politikalara yeter demek de çok gerçekçi bir tutum. Daha faz- la kâr etmek ve spekülasyonu kolaylaştırmak için mali sermayenin dolaşımının daha da serbestleş- mesini ve hızlanmasını istemek de tabii aynı dere- cede gerçekçi. Ama bu iki gerçeğin farklı dünyala- ra karşılık geldiği de bir başka gerçek. Bu yüzden kendi çıkarlannı düşünerek, bu konuda bir şeyler yapmayı, siyasette katılımı da arttırmaktan bahse- derek, üstelik gündeme getiren bir partiye oy ve- renlere, "Siz ne yaptığınızı bilmiyorsunuz, tutucu- sunuz" demek ise eğer aptallık değilse, küstahlığın dik âlâsı. erginiaergin.demon.couk Ecevit'ten secim önerisi ^îttifaklar yerine baraj düşürübün' ANKARA (Cumhuriytt Bürosu) - DSP Genel Baş- kanı BülentEcevit "yapay seçim ittifaklan yerine, oy barajım makul bir düzeye indirerekdeğişikakımlann TBMM'de gerçek güçleri oranuıda tenısiline olanak veramesini" ıstedı. Ece% it. RP ile DYPnin "birbiri- nin eteğine tutunnıa"1 ; CHP'nin de "maceracı se- çim ittifaklanna girme" gereksınımi duyduğunu söyledi. 'Seçim macera' Ecevıt. dün \ aptıgı va- zılı açıklamada, 1995 yı- lında "hodri meydan" taf- rası satan D>T'nin de bu- na boyun eğenlerin de bü- yük oy kay bına uğradığını. seçime karşı çıkan tek par- ti olan DSP'nın ise oyları- nı en çok arttıran parti ol- duğunu söyledi. Ecevit, DYP ıle RP'nin yine "hodri meydan" taf- rası ıle ülkeyi seçim mace- rasına sürüklediğinı. buna karşı çıkan tek partinin de DSP olduğunu vurgulaya- rak şu görüşleri dile getır- di: ••DSP dışındaki partile- rin hiçbiri tek başına seçi- me girmeyi göze alamıyor. Hepsi ikiİi-üclü-dörtlü se- çim ittifaklan arayışında. Yani hiçbirinin kendi kim- Bğine güveni yok. DSP dı- şında hiçbir partinin doğ- rultu tutarulığına önem verdiğideyok.RPüeDYP kendi başlanna iktidar ol- ma iddiasındalar, ama Ud- si deseçimegklerken birbi- rinin eteğine tutunma ge- reğjni duyuyor. Odayetini- yor, baa küçük partilerle de ittifak yollarını anyor- lar. Onunla dayetinemiyor- lar, biryandan adaletsizse- çim sistemini büsbütün adaletsizleştirecek ve millet iradesini sapdracak tertip- ler peşindeler. Bu tertiple- rin içine ANAP da giriyor. CHP isesolun partisi obıca- ğına kendini inandırmışgi- bi göriinüp kamuoyunuda inandırmayaçalışjyor. ama o da birtakım maceraa se- çim ittifaklanna gereksin- me duv uyor. Bu parti, güç- lendiği iddiasına medya rüzgâny la inandıncıhk ka- zandırmaya uğraşıyor. Meydanlan da taşıma suy- la doiduruyor. Tekirdağ mitingi gerçekte, Tekir- dağ'dald lstanbul mitingiy- dL"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle