Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
Başbakanlık'tan
nakil genelgesi
• ANKARA(AA)-
Başbakanlık tarafından
yayımlanan genelgeyle,
kurumlar ve belediyeler
arasında yapılacak
karşılıklı atamalarda
Başbakanlık'tan izin alma
koşulu kaldınldı.
Başbakan Necmettin
Erbakan'ın imzasıyla
yayımlanan genelgede,
"Kurumlar arasında
yapılacak naklen atamalar
ile belediyelerden
belediyelere ya da
belediyeler dışındaki
diğer kurum ve
lcuruluşlardan
belediyelere yapılacak
naklen atamalar ile
belediyelerden diğer
kurum ve kuruluşlara
yapılacak naklen atamalar
için Başbakanlık'tan izin
alınmayacaktır" denildi.
THK'ıtin
kampanyası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türk Hava Kurumu
(THK), yann kutlanacak
Dünya Uyuşturucuyla
Mücadele Günü nedeniyle
"Uyuşturucuyla Değil,
THK ile Uç" kampanyası
düzenledi. THK'nin
açıklamasına göre,
kampanya kapsamında
Yüksel Caddesi'nde
tanıtım etkinliği
dûzenlenecek.
Kampanyada, "Gerçekten
uçmak istiyorsanız
THK'ye gelin" mesajı
verilecek.
Parsadan
yargılandı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Bazı ünlü kişilerin
isimlerini kullanarak 8
şirketin muhasebe
müdürlerini toplam 348
milyon lira dolandırdıklan
gerekçesiyle haklannda
dava açılan, aralannda
Celalettin Selçuk
Parsadan'ın da bulunduğu
4 sanığın, 24'er yıla kadar
ağır hapis cezası istemiyle
yargılanmasına devam
edildi. Ankara 4. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde
görülen davanın dünkü
duruşmasında.
müştekilerden Osman
Ahmet Erünlü dinlendi.
PKK'ye silah
MOSKOVA(AA)-
Rusya Dışişleri Bakanlığı.
Rusya'dan PKK'ye silah
aktanldığı haberini
ciddiye almadı. Sözcü
Gennadi Tarasov. "'Bu
gazete (Washington
Times), sonradan teyit
gerektirecek bu tür
sansasyonel keşiflerini ilk
defa yayımlamıyor" dedi.
Haberin içeriğini teyıt
edecekbirbilginin
ellerinde olmadığını
kaydeden Tarasov,
"Yanıtımı bu kadarla
sınırlı tutmak istiyorum"
diye konuştu.
Düzeltme
22Haziran 1997 tarihli
gazetemizin ikinci
sayfasında Metin
Erksan'ın "Fötr Şapka
ve Kasket" adlı yazısının
2. sütun, l. paragraf, 9.
satınndaki "tanıtma"
sözcüğü "tanıtunı"
sözcüğû biçiminde
olacaktır. ikinci sütun, 2.
paragraf. 9. satır. birinci
tümce ve onu izleyen
tümce şu biçimde
olacaktır: "Atatürken
güzel 'Fötr Şapka'Ian ve
'Kasket'leri gjyerek Türk
Ulusuna yetkin bir örnek
olmuştur. Atatürk'ün
İnebolu'daki. Ulusal
Bilinç ve Tarih Bilinci
içerikli devrimci önder
konuşmasından ve
tarihsel karanndan
sonra, 'Fötr Şapka' ve
'Kasket' Türk Ulusunun
coşkulu bir direnmeyle,
içten bir beğeniyle ve çok
estetik bir biçimde
kullanmaya başladığı iki
şapka türiidür."
Aynı yazı 3. sütun, 4.
paragraf, 8. satır. birinci
tümce ve onu izleyen
tümce şu biçimde
olacaktır: "Bu dönem
Atatürkçü
görünümündeki ilerici
ayduıiann 'Fötr' ve
'Kasket1
giymediği,
'Lenin Kas'keti' ve
'Estetiği Bozuk Bir
Kasket' giymeye
başladığı dönemdir.
Atatürkçü
görünümündeki ilerici
aydmlann bu davranışı,
Laik Cumhuriyetçi kafa
içterinin simgesi olan
'Fötr' ve 'Kasket'i iyfce
yokeder."
RP lideri, Demirel'e yaylım ateşi açarken Genelkurmay'ı ilk kez açıkça suçladı
Erbakan'dan askere tavırANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cum-
hurbaşkanı Süle>man Demirel'i eleştiren
Başbakan Necmettin Erbakan, Genelkur-
may'ı ilk kez açıkça suçladı. trticayı, Türki-
ye Cumhunyeti'ne yönelik öncelıklı tehdit
olarak gösteren Genelkurmay'a, Adalet Ba-
kanı Şevket Kazan'ın hazırladığı bir rapor-
la yanıt \eren Erbakan. "Rakamlar ortada.
Sol teröristier sağ teröristJerin 50 kan. Buna
rağmen sağ teroristler tehlikeli. sol terörist-
lerdaha aztehlikeli demenin anlamı yok" de-
di. Erbakan, şenatçı şirketlerle ilgili ambar-
go listesinede. "Türkiye'nin meselesi,asuas-
tan olmayan iddialaria kebapçıya, gazozcu-
ya mürtcci diyerek aynmcılık yapmak de-
ğü"* dıverek tepki gösterdi.
Erbakan, partisinin TBMM grup topian-
tısında. "tarihe geçecek bir olayı gerçekleş-
tirdigini. sadakat ve güvenilirlik örneği gös-
tererek samimiyetle istifa ettiğini" söyledı.
Demirel'e istifa dilekçesiyle birlikte RE-
FAHYOL'un Çiller'in başkanlığında dcva-
mı ıçin RP-DYP ve BBP'nin yaptığı anlaş-
ma metnını de sunduklannı anımsatan Erba-
kan şunlan söyledi: "İstifa dilekçesinde ne-
den aynldığıınız açıkça belirtilınişti. Koalis-
yon protokolünde öngöriildüğü için istifa
edildiği ifade edildi. Cumhurbaşkaıu. Ko-
alısyon protokolü benı bağlamaz" dedi".
Erbakan. u
30 senedir bö>le konuşmuyor-
dunuz Sayın Cumhurbaşkanı. 30 senedir is-
miniz geçtiğinde adeta berkes 226"yı haorlı-
yordu. Şimdi sayısal değil siyasal ağıriık di-
yorsunuz. Nereden çıkt bu siyasal ağıriık?
Bu, Halk Partisi zihniyeti. 1945 yıhnın rihni-
yetL Bunun üzerinden büyük 1946olayı geç-
ti. Siz 4S misiniz, 46 nu, önce buna cevap ve-
rin" diye konuştu. Demirel için "üzüldüğü-
nü'" belırten Erbakan. "Keşke sicilinde böy-
le bir olay olmasaydT dedi. Erbakan, Demi-
rel'e yönelik eleştirilerinin ardından Genel-
kurmay'ı hedef aldı. Adalet Bakanlığı'nın
yaptırdığı bir araştırmadan söz eden Erba-
kan, 1991 yılından itibaren sağ ve sol terö-
rist sayılanna dikkat çekerek, "sol terörist-
• RP Genel Başkanı
Necmettin Erbakan,
sol teröristlerin sağ
teröristlerden 50 kat
daha fazla olduğunu
söyleyerek, "Sağ
terör tehlikeli
demenin anlamı ne.
Türkiye'nin meselesi
kebapçıya, gazozcuya
mürteci diye
aynmcılık yapmak
değil" dedi. RP lideri,
Cumhurbaşkanı 'nın
demokrasi dışına
çıktığını ileri sürdü.
lerin sayısuun sağ teröristlerden 50 kat daha
fazlaolduğunu" savundu. Erbakan sözlerini
şöyle sürdürdü: "Şimdi bu gerçekler orta-
day ken. sağ teröristlerin daha büyükbir teh-
likc olduğunu söyiemenin anlamı yok. Bu dıs.
mihraklann ortaya atuğı bir propaganda.
Bir tarafta büyük bir terörist faaliyet var,
öbür tarafta yokdenecek kadaraz. Mütedey-
yin insan başkadın irtica başka. Hitler, Sta-
lin. Mussolını dönemlcrindc insanlann dini
yok sayümışür. Bu diktatör zihniyetier yaşa-
manuşür. Yeni dünya düzeninde din hürriye-
ti insan haklannın tenıel taşı olmustur. Bunu
ortadan kaldırmak mümkün değil. Ateist,
terörist faaüyetlere destek olmuş bir insanın
kitabı adeta ders kitabı otacak. bunadayana-
rak kebapcılan.gazozculan mürteci diyeay>
racaksınız. Ülkeye büyük hi/jneder veren in-
sanlan sırf bir vatandaşın 5 sene önce yazdı-
ğı kitaba dayanarak suçlayacaksınız. Bu yan-
hşur, gerçekle ilgisi yoktur. Ancak dış güçler
bu çeşit propagandalar yapabiliıier. Birileri-
nin çıkıp 70 milyonu uyarması lazun. Bu gö-
revi biz yapıyoruz; hayır, hayır. hay ır. Türki-
ye'nin meselesi kebapçıyı. gazozcuy u aslı as-
tan olmayan bir şekilde mürtecilikk suçla-
mak, aynmcıhk yapmak değildir. Gerçek
gündemi bir kenara bırakıp bunlarla uğraş-
mak yanhşür. Ama en kısa zamanda demok-
rasi mukadder olacaktır.''
RP grubunun basına kapalı bölümünde
üç milletvekilinin ihracı gündeme geldi. Alı-
nan bilgiye göre Erbakan, Şevki Yılmaz, tb-
rahim Hatil Çelik ve Hasan Hüseyin Cey-
tan'ın istifalanna karşın RP ile ilgili kapat-
ma davasına karşı hukuki dayanak oluştura-
bilmek için partiden ihraç edildiklerini savu-
narak "Aklandıktan sonra partiyegeri döner-
ler"diye konuştu. Erbakan, istifası konusun-
da konuşurken de, Demirel'in görevi Yıl-
maz'a vermesinden sonra Çiller'in pişman
olduğunu savundu. Erbakan, yaptıklan gö-
rüşmeyi, "ÇiDerbana 'Siz haklı çıktınız. İs-
tifa yerine erken seçim karan almalıydık'
dedj" diye anlattı.
A v r u p a l ı g a z e t e c i l e r , T ü r k m e s I e k t a ş I a r ı n ı e I e $ t i r d i
^Sıısıırlıık'ıın peşini bırakbnız'
DEVRİM SEVİMAY
BARIŞ DOSTER
Suç örgütleri ve mafya uzma-
nı Fransız, Alman ve ltalyan ga-
zeteciler. Türk meslektaşlannı;
"Susurluk skandalıru takip et-
medikleri için" eleştirdiler.
Mafya uzmanı Avrupalı gaze-
teciler. AB'nin, Türkiye'den Su-
surluk skandalını çözmesini
beklediği mesajını verdiler.
Fransız gazeteci Stoerkel mart
ayı başında Oral ÇeBk' in kendi-
sini telefonla arayarak, su-
ikast sırasmda Papa'ya
kendisinin de ateş ettiğini
söylediğinı anlattı. Fransız
Jean-Marie Stoerkel. ltal-
yan PaolodiGiannontonio
ve Alman Jürgen Roth.
Aydınlıkdergisinin Içışle-
ri Bakanlığı'nın engelle-
melerine karşın bir süre
önce gerçekleştırdiği
"Uluslararası Susurluk
Konferansı"na konuşmacı
olarak katıldılar.
Stoerkel. di Giannon-
tonio ve Roth'un ortalama
30 yıllık meslek yaşamla-
nnın son 15 yılında üze-
rinde çalıştıklan ortak
isimler. Türkiye kamuoyu-
nu da yakından ilgilendiri-
yor:
Abdullah Çath, Mehmet
Ali Ağca ve Oral Çelik.
Fransız gazeteci Stoerkel.
Oral Çelik'in Papa suikas-
ti ile ilgili aynntılan anlat-
ma karşılığında kendisin-
den önce 500 milyon dolar
istediğini, bu isteğinin ka-
bul edilmemesi üzerine
yaptığı pazarlıkta 50 mil-
yon dolara kadar düştüğü-
nü söyledi. Stoerkel,
"Kendisine 1 mihon frank
teklifettik. Ancak' Sen be-
nimle dalga mı geçiyor-
sun" dedi ve telefonu yü-
züme kapadı" diye konuş-
tu. Ağca. Çath \e Çelik'in
psikolojilen üzerinde de
çalıştığını belirten Stoer-
kel. Çelik'in "bir deli gi-
bi" da\randığını, onu gör-
düğü geçen eylül aymda
ellerinı süreklı masaya vu-
rarak, kendi kendine
"evet" sözcüğünü tekrarladığını
ve "ben demokrabm" dediğini
anlattı. Aralannda en çok kork-
tuğu kişinin Çath olduğunu be-
lirten Stoerkel, tüm bozkurtlann
onu bir "tann gibi" gördüğünü
söyledi.
Her zaman Türkeş'in altında
olmasına karşın, karizmatik ki-
şiliği ile Çath'nın bir reis oldu-
ğunu. Bahçelievler katliamıyla
da kendisini kanıtladığını kay-
deden Stoerkel, şöyle devam et-
ti: "Ancak hep kafamı kanştıran
işler de yaptı. Orneğin 1983'te
Paris'te 400 gram eroinle yaka-
lanması. Bu onun konumundaki
biri için çok az bir miktar. Sonra
Paris'teki sorgulamasının Muse-
vi ve solcu avukat Şarl Lingman
tarafından yapılmasL Üstelik bu
avukat Fransa'nın Amerika Bü-
yükelçiiiği'nin de avukatlığuu ya-
pıyordu. Arada bir bağlantı ol-
masıgerek."
Stoerkel, kendisini demokrat
olarak tanıtan Tansu Çiller'in sa-
hip çıkarak kahraman ilan etme-
si üzerine, Çath'nın gücünün bir
kez daha kendisini dehşete dü-
şürdüğünü ıfade etti. Stoerkel,
"ÇnierÖzelÖrgütü" savının bir
gün doğrulanmasına şaşırmaya-
cağını söyledi.
İsiamcüar daha ürkütücû
tslamcılann, Almanya'daboz-
kurtlardan daha tehlikeli olarak
değerlendirildiğini anlatan
Roth'un uzmanhk alanı ise Rus
mafyası. Roth, Rus mafyasının
ünlü şirketlerinden Solntsevska-
Kurtukış 9
a scdthnyıpmtesto
Kurtuluş Dergisi Ankara Bürosu'nun 21
haziranda kimliği belirsiz kişikrce
bombalanması, dergi çalışanlan tarafından
protesto edildi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
önüııde basın açıklaması yapan çalışanlar,
büronun "polis denedminde" obnasına karşın
bombaîanmasının düşündürücü olduğunu
söyledikr. "Düşünce ve basın özgürlüğüne, halka
karşı yapdan bu saldmyı nefretle protesto ediyor,
susmayacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz"
denilen açıklamada, duvarlıhk çagnsı yapıkfa.
Çağdaş Gazeteciler Derneği İstanbul Şubesi
Başkanı Murat İnceoğlu da yapöğı açıklamada,
bu gibi saldınlan kimden gelirse gelsin protesto
ettiklerini belirterek, "Arkadaşianmızın
ölmemesine sevinmek yerine, bu olaylann son
bulmasını istiyoruz" diye konuştu.
(Fotoğraf: KEREM ILGAZ)
ya'yla MHP'li Enver Altaylı'nın
ilişkisinin bilindiğini anlatarak,
yine Moskova mafyasının ünlü
isimlerinden Sergei Mikha-
Uov'un Isviçre polisinın hazırla-
dığı raporlara göre, lstanbul'da-
ki işadamlanyla da sık sık gö-
rüştüğünü belirtiyor. Roth, şu
bilgileri verdi: "FBI kayıtlann-
da uluslararası mafyanın önde
gelen isimlerinden Viktor Ave-
ri n' in aduun 1994 Temmuz aym-
da Akdeniz'de bulunan Savaro-
na yaünın yolcu listesinde görül-
düğü y azılı. Bu listede Ave-
rin'le birlikte Ivankov, Ga-
four Arslanbek ve Alemjan
Tokhtakhounov gibi maf-
yamn önde geien adlan da
görülüyoriar. Azerbay-
can'ın BM temsilcisiııin de
mafyayla ve ülkücülerleyo-
ğun ilişkide olduğu iddia
ediliyor."
'MİT'çiler Çatlı'dan
emir ahyordu' '
Di Giannontonio da,
Ağca'nın serbest bırakıla-
cak olmasına en çok sevi-
necek kişinin kendisi oldu-
ğunu, çünkü onunla ilk rö-
portajı kendisinin yapaca-
ğını söyledi. Gladio ile il-
gili araştırmalar yaparken
sıkıntıh dönemler yaşadı-
ğını belirten di Giannonto-
nio, ancak Türk meslektaş-
lannın işinin daha zor ol-
duğunu düşünüyor.
Mafyanın gizli servisler-
le bağlantılı olduğunu öne
süren di Giannontonio,
şunlan söylüyor: "Orneğin
Isviçre'de; Fransa'dayaka-
lanan kimi Türkler MİT
mensubu çıkmıştır ve ifa-
delerinde emirleri Çat-
h'dan akhklannı söylemiş-
lerdir. Bu çok ilginç. Şimdi
üzerinde çahşnğım bir boz-
kurt daha var. Önemli bir
bozkurt lideri ve ftalya'da
1994 yılında uyuşrurucu
kaçakçüığından y akalandı,
serbest bırakıldı. Pek çok
kişiye hükmeden birisiydi.
Şu anda A\ rupa'da. Ancak
adını açıklayamam, pek
yakında haberini ben ya-
pacağım."
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Refah Partililere göre "Islami
sermaye" olmaz. Çünkü para-
nın dininden, imanından, milli-
yetinden söz edilemez. Islami
sermaye" olarak irticaya des-
tek vermekle suçlanan kuaıluş-
lar da ülkeye hizmet eden, üre-
tim yapan. yanlarında çok sa-
yıda işçi çalıştıran vatansever
işyerleri.
Paranın dininin, imanının ol-
madığını biz solcular eskiden
beri söyleriz. Sermaye acıma-
sızdır. Sırf sömürmeyi ve para-
sınapara katmayı düşünür. Ka-
pitalizm; çevreyi, insanı tahrip
etmekten çekinmez. Çünkü
aslolan paradır. Kapitalist, ka-
zancına kazanç katmak ama-
cıyla doğayı ve dünyayı yok et-
mekten çekinmez.
Refah Partililer, sermayele-
rıyle ilgili birtartışma başlayın-
ca kapitalist olduklarını hatırla-
dılar. Haşim Bayram, Kom-
'îslami Sermaye' Olurmu?
bassan Holding'in Yönetim
Kurulu Başkanı. Yurtdışından
topladığı milyarlarca markla bir
büyük seımayedar haline dö-
nüşmüş durumda. Düne kadar
gariban bir kimya öğretmeniy-
ken Allah ona "Yürüya kulum"
demiş ve Türkiye'nin en büyük
işadamlarından birine dönüşü-
vermiş.
Haşim Bayram'ı bir Konya
gezisi sırasmda tanımıştım. Ti-
pik bir kasabalı görünümün-
deydi. Koşturup duruyor, yeni
yatınmlardan söz ediyordu.
Çok kısa sürede, olağanüstü
bir sermayeye kumanda eder
hale gelmişti. İlginç bir taşralı,
kapıtaliste dönüşmüştü. Ütü-
süz pantolonu, tıraşsız yüzüy-
le Istanbullu zenginlerden fark-
lı bir görünüm çiziyordu.
Haşim Bayram bir kapitalist-
ti ve Refah Partiliydi. Sermaye-
si, kendi bırikimlerine değil,
yurtdışındaki işçilerin tasarruf-
larınâ dayanıyordu. Konya Be-
lediyesi'nin de sağladığı des-
tek ve sunduğu olanaklarla bir
anda o yörenin tek hâkimi ha-
line dönüşmüştü. Birlikte gezi-
ye katıldığımız Abdurrahman
Dilipak, Haşim Bayram'a rek-
lam ve pazarlama hizmetleri
vermek için dil döküyordu. Bu
çabasının neticesini aldığı an-
laşıldı. Dilipak'la Bayram'ın bir-
takım şirketlere ortak oldukları
ortaya çıktı.
• • •
"Islami sermaye" olur mu?
Bence olmaz. Ama şurası bir
gerçek ki Türkiye'deki siyasi Is-
lamcılar, giderek büyük kapita-
listler haline geliyorlardı. Siya-
si güçleri arttıkça devletin ola-
naklannı da kullanarak zengin-
leşiyoriardı. Cemaat dayanış-
ması sayesinde elde ettikleri bu
zenginliği, değiştirmek istedik-
leri sisteme karşı da kullanıyor-
lardı.
Bugün CİIkemizde, siyasi Is-
lamcılann elinde biriken büyük
bir sermaye gücü var. Bu güç,
örgütlü bir şekilde geliştiriliyor
ve kullanılıyor. Böyle bir eko-
nomik büyüme, mutlaka ülke-
deki dengeleri yerinden oyna-
tabilecek bir gelişme.
Neler olabilir? Bu sermaye
gücünün de desteğiyle, siyasi
etkinlikleri daha da büyür ve
egemenlikleri artar. Sistemi de-
ğiştirmek amacıyla daha ileri
adımlar atabilirler. Bu büyüme-
lerini Istanbul'daki büyük ser-
maye aleyhine geliştirebilirler.
Bir başka gelişme de şöyle
olabilir: Büyüyen ve semiren Is-
lamcı kaprtalistler, sistemleça-
tışmaktan çekinip daha uzlaş-
macıyolagirebiliıier. "Parakor-
kaktır" hükmü, bu alanda da
kendini kabul ettirebilir. Bunla-
nn hepsi varsayım.
• • •
Gerçek şu ki: Siyasi Islamcı-
lar ekonomi alanında hızla bü-
yüyorlar. Bunun önümüzdeki
dönemde nelere yol açabilece-
ğini kestirmek de çok zor.
Birden aklıma geldi. Hani Er-
bakan komünizme de, kapita-
lizme de karşıydı. Şu anda ken-
disi Türkiye'nin en büyük kapi-
talistlerden birisi.
Allah'ın işi işte...
G L O B A L POLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Tony Blair İş Başında
Bazen insan yanılmış olmayı ne kadar da arzulu-
yor. Ancak bu sefer haklı çıkmaya mahkûmuz anla-
şılan. Hükümet kurmasının üzerinden daha iki ay
geçmeden gündeme almaya başladığı politikalar,
Tony Blair'in düne kadar muhafazakâr bir politikacı
olduğunu açıkça ortaya koydu.
'Yeni' işçi Partisi, seçimlerden önce muhafazakâr-
ları ulusal sağlık sistemini yıkmakla ve eğitim siste-
mini krize itmekle suçluyordu. Tony Blair bu iki alan-
da Muhafazakâr Parti'nin yarattığı tahribatı onara-
caktı. Seçmen, özellikle işçiler, işsizler, yoksullar,
emekliler ve öğrenciler, Tony Blair'in bu sözlerini,
sağlık ve eğitim sisteminin kendilerinden yana bir re-
forma tabi tutulacağı ve bu alanlara yeni kaynak sağ-'
lanacağı şeklinde okudular. Gerçi İşçi Partisi'ningöl-'.
ge Maliye Bakanı Gordon Brovvn, Muhafazakâr Par-.
ti hükümetinin saptamış olduğu kamu harcamalan
hedefine uyacağını söylemişti ama, belki de başka
seçeneği olmadığı için, seçmen bunu iyimser bir şe-
kilde yorumladı. Tony Blair'in "Zenginlere vergi ko-
yarak kaynak yaratmak gündemde değil" ifadelerini
de kimse duymak ıstemedi.
Gordon Brovvn'un aslında ne demek istediği, ge-
çen günlerde ortaya çıkmaya başladı. Yeni Sağlık
Bakanı Frank Dobson, ulusal sağlık sistemi kay-
naklannı gözden geçireceğini ve kaynak krizini çöz-
mek için bütün olasılıklan göz önüne alacağını söy-
ledi. Gerçekte, Dobson, kaynak krizini yoksullann
sırtından çözmeye hazırianıyor. Halen ücretsiz olan
mahalle doktortarı artık paralı oluyor. Devlet hasta-
nelerinde hastalardan yatak ücreti almaya başlaya-
caklar. Emekliler de bundan böyle ilaç alırken bir re-'
çete ücreti ödeyecekler.
Eğitim Bakanı David Blunkett'ın de emekçilere
bazı sürprizlen var. Blunkett. öğrencilerin yükseköğ-
renime devam edebilmeleri için 1000 steriin okul pa-
rası ödemelerini gerektirecek bir yasa değişikliği ha-
zıriıyor. Başbakan Yardımcısı John Prescott ise Mu-
hafazakâr Parti'nin seçmenden korktuğu için cesa-
ret edemediği özelleştirmeleri gerçekleştirmeyi plan-
lıyor. Prescott, emekçilerin temel ulaşım aracı olan
Londra Metrosu'nu özelleştirmeyi amaçlıyor.
Thatcher'cı ve serbest piyasa fanatiği Adam
Smith Enstitüsü'nün direktörü Madsen Pirte'in
"Seçmen, kendisine sunulan, serbest piyasa yanlı-
sı iki partiden en becerikli olduğuna inandığını seç-
ti" tespiti. bugün oluşmaya başlayan durumu çok iyi
açıklıyor. Pirle'ye göre Tony Blair, Heath ve Mac-
millan gibi muhafazakâr liderlerden çok daha sağ->
da bir politikacı."
Anlaşılan o ki 'Yeni' İşçi Partisi'nin görevi, Muha-!
fazakâr Parti'nin yeterli siyasi gücü olmadığı için ya-
nda bıraktığı işleri tamamlamak. İş çevreleri, doğal
olarak, bu gelişmelerden çok memnun. The Econo-
m/sf,iki hafta önce "Tony Blair, herşey daha iyi ola-
cak diyordu. Bugün bunun gerçekleşmediğini kim
yadsıyabilir" diyerek bu memnuniyeti ifade etti. The
Economist'e göre artık bu yeni dönemde " Herşey
mükemmel ve her şey olası" (14/06/97).
Seçimlerden önce İşçi Partisi'ni destekleyen bazı
köşe yazariannın içinde bulunduğu ruh hali ise çok
daha farklı. Guardian ve The Observer gibi sol libe-
ral gazetelerin yazarlan, Tony'nin aslında göründü-
ğünden daha sol olduğunu, seçildikten sonra başka
türtü davranacağıoı savunarak işçiler ve emekçüer
arasında yükselmekte olan endişeyi ve güvensizliği
yatıştırmaya çalışıyorlardı. Şimdi Guardian editörü-
ne göre "İşçi Partisi, muhafazakâriardan daha dokt-
riner olmaya doğru gidıyor." Observer'in yorumcu-
su Andrevv Rawnsey ise tam bir hayal kınklığı için-
de: "Bunlann hepsi bir rüyaydı. Şimdi bizi uyandır-
dılar. Bir de baktık ki o berbat muhafazakârtar yine
hükümet olmuşlar..."
Tony Blair'in elı Avrupa'ya da uzanıyor. Amsterdam
zirvesinde. Blair. Avrupa Ortak Para Birimi projesine
ilişkin olarak işsizlik sorununa ve ekonomik büyüme-
ye öncelik vermeye çalışan Jospin'in tecrit edilme-
sinde aktif bir rol oynadı. Blair, tüm diğer liderler gi-
bi emekçilere arkasını döndü. Kohl'le birlikte iş çev-
reterini, mali disiplin ve esneklik taleplerini savundu.
İşçi Partisi liderleri, sosyal hızmetlerde kesintiler ve
özelleştirme için "kaynakkıtlığı" bahanesinin arkası-
na saklanıyor. Halbuki, eğer bakacağımız yeri bilir-
sek kaynak çok. İşte hemen akla gelen birkaç ömek.
Eurofıghter ve Trident nükleer denizaltı gibi projeler-
de 27 milyar steriin yatıyor, Muhafazakârlann özel-
leştirdiği su işletmeleri, geçen sene ortalama 300-
400 miiyar steriin kâr etti. Boots eczaneler zinciri, his-
se sahiplerine 1.6 milyar steriin temettü dağıttı. Gı-
da pazarian zinciri Safevvay'in yönetim kurulu baş-
kanına, emekli olurken 1.8 milyar steriin değerinde
hisse senedi hediye edildi. The Energy Group'un di-
rektörierinden biri, John Devany 1995'te 1.3 milyon
steriin prirn almıştı, bu sene 380.000 steriin daha alı-
yor; bir diğeri Derek Bonham ise 900.000 steriin ala-
cak. 'Yeni' işçi Partisi bu rantiyeleri hedef alacağına,
kaynak elde etmek için elini, en az kaynağa sahip
olanların cebine sokuyor.
Türkiye'de de Tony Blair'i kendilerine ömek aldığını
söyleyen 'sosyal demokrat' liderler var. Bu işi nasıl
yapacaklar acaba?
TCS'nin mayıs ayı raporu
Cezaevindeld gazeteci
sayısı 121'e yükseldi
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Türkiye Ga-
zeteciler Sendikası
(TGS), REFAHYOL ik-
tidarının birçok alanda
yıprandığı mayıs ayı dö-
neminde basına yönelik
saldınlann önemli ölçü-
de arttığına dikkat çekti.
Yazdıklan ve yayımla-
dıklan nedeniyle hapse
mahkûm edilen gazeteci,
yayıncı ve yazar sayısı
121'e yükseldi.
TGS Ankara Şubesi
bünyesinde oluşturulan
"Basın Haklannı İzleme
Komisyonu" mayıs ayı
basın ihlalleri raporunu
açıkladı. Raporda, mayıs
ayında medyaya karşı sa-
vaş açıldığı belirtilerek.
"Türkiye'de medya üze-
rine oynanan oyunlar.
mayıs ayında iyice belir-
ginleşti. Mayıs ayında ya-
şanan olay lar, tam bir
medya meydan muhare-
besini andırdı" denildi.
Raporda. basın emek-
çilerinin yaşamını ve ki-
şisel haklarını tehdit e-
den, basın özgürlüğünü
ortadan kaldıran uygula-
malann, mayıs ayında
sıkça görüldüğü ve saldı-
nlarda hedefolarak basın
çalışanlannın yanı sıra
basın kuruluşlannın sa-
hipleri ve yöneticilerin de
yer aldığına dikkat çekiI-
di.
Mayıs ayında, aralann-
da Flash TV, Hürriyet ve
atv'nin de bulunduğu 5
basın-yayın kuruluşunun
silahlı saldınya uğradığı.
4 basın kuruluşunun ba-
sıldığı belirtilen rapor
şöyle devam etti:
" Başbakan yardımcısı
hakkındaki iddialardan
sonra Flash TV'nin basıl-
ması, başbakan ve yar-
dımcısının basın kuruiuş-
larına verilen teşvikleri
açıklayarak, itiraflarda
bulunmasından sonra
Hürriyet gazetesi ve
atv'nin silahlı saldınya
uğraması rastlanblarla
açıklanamaz ve demok-
ratik hukukdevteti kural-
lanyla bağdaştınlamaz."