Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA
10 KULTUR
Venedik Bienali, son 30 yılm sanatmı irdeleyen sergisiyle izleyiciyi bir zaman yolculuğuna çıkanyor
Çağdaşın peşindeld tarilıi bienal
AHU ANTMEN
VENEDİK - Venedik'te bu yıl yine
bır bienal yazı yaşanıyor. Turist keşme-
keşinin arasında, dünyanın dört bir ya-
nından; ustası, amatörü, Batılısı, Doğu-
lusu. binlerce sanatçı, sokaklan aşındı-
nyor bir sergiden ötekine. Tarihi kapı-
lardan giriyorlar, çağdaş pencerelerden
dünyayabakıyorlar. Uluslararası çağdaş
sanat etkinliklerinin arasında, artık salt
gelenekselliği itibanyla da olsa dünya
sanatçılannı hâlâ bünyesınde toplayabi-
len Venedik Bienali, başı çekiyor.
Sayısız çağdaş sanat yapıtının izleyi-
ciye sunulduğu bu tarihi bienal, aslında
kendi başına bir yapıt: Tanhin külleriy-
le örtülü, geçmişin ağır dokusunu üze-
rinde taşıyan bir kentte, eski dünya dü-
zenini simgeleyen 100 yıllık öyküsüyle
günü yakalamaya çabalıyor, bugüne
uyarlamaya çalıştığı yapısal değişiklik-
lenyle geleceğe uzanmaya ugraşıyor.
Bienalin bu yılki küratörü GermanoCe-
lant'm, Venedik'te 2000"e üç kala "Ge-
lecek-ŞimdKkçmiş" temasını ortaya at-
ması ne kadar yerinde!
Resım. heykel, fotoğraf, enstalasyon,
video. performans gibi çok çeşıtli alan-
larda ve Kabakov, Abramovk, Kiefer,
Cucchi gibı ustalann yanı sıra genç sa-
natçı1an n üretimıne yer veren 47. Ulus-
lararası Venedik Bienali, son yıllann sa-
nat serüvenini ortaya koyarken yarattı-
ğı soru ışaretleriyle anımsanacak ileri-
de: Sanatta 'Uerlemeden' söz edilebilir
mi? Sanatçılar, bugün 20. yüzyılın so-
nunda mı 21. yüzyılın başında mı sey-
rediyor? 2000'li yıllarda sanat dünya-
sındaönemli değişiklikleretanıkolacak
mıyız? Bienal sergilerinebaktığımızda,
sanatçılann arasında bir kesimin doğa-
ya dönüşü simgeleyen işler yaptığı, bir
dığer kesimin ise teknolojinin olanakla-
nnı kullanarak geleceğin boyutlarına
uzandığı görülüyor. Doğal malzemeler,
video ekranlarından yansıyan görüntü-
lere kanşıyor. Gelenek. çağdaşla bulu-
şuyor.
Günlük yaşamın koşuşturmacasında
makinalaşan ınsanın sorunlanna deği-
nen. izleyiciyi ruhanı boyutlara taşıma-
>açalışan sanatçılar dikkat çekiyor. Ka-
dın sanatçılar artık 'azınlık' değil; bu bi-
enal de gösteriyor ki "çağdaş sanat ta-
rihi" onlann isimleriyle yazılacak. 'Ba-
tılı olmayan' sanatçılar ise, düzenledik-
lerı sergilerle önümüzdeki yıllarda da-
ha etkın olabileceklerini ortaya koyu-
>orlar. Bu açıdan bakıldığında. bu yılki
bienal belki birdönem sonuna değil, dö-
nem başına işaret ediyor.
Pavyonlar ve açık mekân
Guggenheim Müzesi danışmanı, "Ar-
te Povera*' uzmanı Celant'ın çağdaş sa-
natta son 30 yılı temsıl eden üç sanatçı
kuşağı aracılığıyla irdeledıği, çeşıtli ül-
kelerden 70 sanatçının yer aidığı "Ge-
lecek-Şimdi-Geçmiş'". bienalin ana me-
kânlan olan Gıardini dı Castello ıçinde-
ki Italyan pavyonu ve Corderie dell'Ar-
senale'deki sergilerin yanı sıra birçok
farklı mekânda, yan etkinliklerle de des-
tekleniyor. Celant, 60/70'lı yıllarda ya-
şanan Amerika- Avrupa çekişmesi.
70 80"lerde egemen olan cinsel kimlik-
lenn ırdelenmesı ve 9O'lı yıllarda küre-
selleşme ideolojisinin bır sonucu olarak
çokkültürlülüğün sanat harıtasındaki
karşılıklarını bulmaya çalışıyor. Ce-
lant'ın bıenale seçtiği sanatçılann çoğu
'yeni' ışlerini sergiliyorlar ve geçmişle
geleceğin ıç ıçe girdiği bir zaman zemi-
nınde buluşuyorlar. Bu kapsamda, ara-
lannda Venedik Bienalı'nde daha önce
hiç yer almamış ünlü sanatçılann da bu-
lunduğu, Danicl Buren, Sol LeVMtt, An-
selm Kiefer, Gerhard Richter, Enzo
Cucchi, Roy Lkhtenstein, Marina Abra-
movic, Rebecca Horn, Annette Messa-
ger, Irva Kabakov, Juan Munoz, Mariko
Mori Cai Guo Quiang, \Volfgang Laib,
Jeff Koons, Luc' Tuymans, Dinos-Jake
Chapman, Douglas Gordon ve Sam Tay-
lor-\Vood gibi sanatçılara yer veriyor.
Söz konusu sanatçılar arasında özellik-
le genç kuşak, zaman boyutunun ötesin-
de, bir açık mekânda bir araya geliyor-
lar: Corderie sergisinin en büyük özel-
Dinos and Jake Chapman 'D.NA. Zygotic' 1997. Juan Munoz 'Dublin Conversation Piece' 1994.
u yılki küratör Germano Celant'ın çağdaş sanatta son 30 yılı temsil eden
üç sanatçı kuşağı aracılığıyla irdelediği, çeşitli ülkelerden 70 sanatçının yer
aidığı "Gelecek-Şimdi-Geçmiş", 47.Uluslararası Venedik Bienali'nin ana
mekanlanndaki sergilerin yanı sıra birçok farklı mekânda, yan etkinliklerle
de destekleniyor. Büyük sanatçılar, yeni yapıtlanyla değil, isimleriyle dikkat
çekerken, gençlerin parlak işlerinin yanı sıra aşın kolaycılar da vardı.
Mauriao Cattelan 'Bidibidobidoboo'
lıği, belki de bu. Tüm yapıtlar. hemen
hemen bir arada görülebiliyor. Ülke pav-
yonlannın sınırlanyla belirlenen sergi-
leme alanlannın yanında, bu sergi. kü-
ratörü Celant'ın, Venedik Bienali'nde
değişimden yana olduğunu ortaya koyu-
yor. Bu arada son 30 yılı değerlendirir-
ken akla gelen, Celant'ın ise "Getecek-
Şimdi-Geçmiş" sergisinde bilinçli ola-
rak dışanda bıraktığı, sözgelimi Joseph
Kosuth, Cindy Sherman ve hatta Rachel
Whheread gibi birkaç sanatçı da bienal
kapsamında farklı mekânlarda gerçek-
leştirilen sergilerde izleyiciyle buluşma
olanağı buluyor.
Venedik Bienali'nin ana mekânı olan
ve 60 küsur ülkenin belli sınuiar içinde,
kendilerine özgü mimari özellikleriyle
'demode' bir biçimde temsil edildiği Gi-
ardini di Castello'da bazı değişiklikler
yapılmıştı bu yıl. Ülkelerin bir yer edin-
mek için kıyasıya mücadele ettiği bi-
enal parkında, Arjantin'in yeni pavyo-
nu bahçenin kenanna ilişmişti; ne içeri-
1996. Rodney Graham
de, ne dışanda... "Çekoskjvakya"pavyo-
nu olduğu gibi duruyordu, ama bir tara-
fina Çek Cumhuriyeti, bir tarafına Slo-
vakya bayrağı asılmıştı ve Çek sanatçı
Ivan Kafka, pavyonun iç mekânını tü-
müyle kaplayan birbirine yönelmiş ok-
larla yapının kendisiyle müthiş bir kom-
pozisyon yaratmış ve bu komik durumu
lehine çevirmişti.
Genç kuşak ustalarla bir arada
Amerikan pavyonunda ilk kez Afrika
kökenli bir sanatçının. ünlü ressam Ro-
bert Colescott'un üstelik Amerikan sis-
temini, kültürünü ve yaşam biçimini
eleştiren figüratif resimleriyle, Rusya
payvonunda ülkesinin güncel sorunlan-
nı irdeleyen Maxim Kantor'un neo-
ekspresyonist tuvalleri arasında paralel-
likler kurulabiliyordu. Sanat ortamının
yükselen yıldızı Rachel Whiteread saye-
sinde Ingilizlerin pavyonu dolup taştı
bu yıl. Whiteread'in. Avusturyalılann
ısmarladığı ama iki yıldır sürüncemede
Vexation Island' 1997.
kalan 'soykınm kurbanlananırj'nın bir
ön çalışması olarak değerlendirilebile-
cek bir yapıtı sergıde yer alıyordu. Fran-
sızlar ise FabriceHybert'in interaktif işi
sayesinde 'sanat dünyasının sınırlannın
ötesine uzanmayı başardığı' gerekçesiy-
le en başanlı pavyon ödülünün sahibi
oldular ama ödül töreninde yuhalandı-
lar. Türkiye'de gerçekleştirdiği enstalas-
yonlarla tanıdiğımız Dimitri Alithinos
ise pavyonu kazarak altına yerleştirdiği
ve bienalin 9 kasımdaki kapanışında
sonsuza dek gömülü kalmak üzere üstü
örtülecek işiyle dikkat çeken bir diğer
sanatçıydı. Yunanistan'ın pavyonunu
sahnayı düşündüğü söylentileri göz
önünde bulundurulduğunda, Alithi-
nos'un işi farklı anlamlar da içeriyor.
Bu yılki bienalin önemli bir özelliği.
geçen yıllarda Aperto bölümünde bir
araya gelen genç sanatçılan bünyesine
alması. "Gelecek-Şimd>-Geçnıiş''te bi-
enalde daha önce yer almamış yirmi sa-
natçıyla temsil edilen genç kuşak, usta-
larla birlikte işlerini sergiliyorlar. Cor-
derie'deki sergide dikket çeken genç sa-
natçılar arasında, üç panolu video ens-
talasyonuyla bir erkek bir kadın arasın-
daki çok özel bir konuşmayı kalabalık
bir lokanta ortamında veren, yaşamın o
küçük ama 'yaşamsal' aynntılannı ele
alan Sam Taylor-Wood ile, 1900'lü yıl-
larda Fransız bir doktorun giyotinle öl-
dürülmüş bir adamın kesik başıyla kur-
duğu 30 saniyelik iletişimi izleyiciye ya-
şatmak için bir ampül ve metinle kurgu-
ladığı yapıtıyla ölüm olgusunu irdeleyen
Turnerödüllü Douglas Gordon'dı. Ulus-
lararası sanat ortamında, sanatçılann ne
denli çabuk parlayıp söndüğü düşünü-
lürse, 47. Uluslararası Venedik Biena-
li'nin yeni yıldız yaratmak gibi bir mis-
yon üstlenmediğini, yıldızı zaten parla-
yan gençleri bünyesine aldığını söyleye-
biliriz. Bu çerçevede, 40 yaşın altında-
ki üç genç sanatçıya verilen 2000 Ödül-
leri'ni tngiliz sanatçılar Douglas Gor-
don ve Rachel Whiteread ile tsviçreli
Pipilotti Rist'in ününe ün kattığını söy-
leyemeyiz. Öte yandan, Benesse Ödü-
lü'nü alan genç Yunan sanatçı Alexand-
ros Psychoulis'in adını bundan sonra sık
sık duyabiliriz.
En parlak yıldız Abromovic
Ödüllerden söz açılmışken; bu yıl ilk
kez iki yaşayan sanatçıya çağdaş sana-
ta katkılanndan dolayı verilen Altın As-
lan ödüllerinin sahipleri, Amerikan sa-
natında soyut dışavurumculuktan mini-
malizme geçiş sürecine katkılanyla ta-
nınan Kanadalı sanatçı Agnes Martin
ile ttalyan usta Emih'o Vedova oldu. An-
cak festivalin en parlak yıldızı, hiç kuş-
kusuz Marina Abramovic'tı. ttalyan
pavyonunda yer alan Balkan Barok ad-
lı enstalasyonuyla izleyiciyi şoka uğra-
tan Abramovic, "Sanat dünyasuıda son
25 yıldır kendisini sürekli yenileyebildi-
ği" gerekçesiyle Venedik Bienali'nin bu
yılki Uluslararası Ödülü'nün sahibi ol-
du.
Metaforik anlamlarla yüklü dehşet
verici enstalasyon ve performansında,
üç gün boyunca kilolarca etli kanlı ke-
mik temizleyen ve "Balkanlar'da fare-
lerden nasıl kurt fareler yaratıldjgını"
anlatan Abramovic'in işi nedeniyle ttal-
yan pavyonu günlerce leş koktu. Perfor-
mans sanatının kendı deyışiyle "büyü-
kannesi" sayabileceğimiz bu büyük sa-
natçı, Venedik Bienali'ne bu yıl damga-
sını vuran başlıca isimdi diyebiliriz.
1970'li yıllarda ülkesi Yugoslavya'yı
terk edaır ^bramovic'm bu işi aslında
Yugoslav pavyonu için düşünülmüş, a-
ma reddedilmiş. Ötekı Uluslarası Vene-
dik Bienali Ödülü'nün "20. yüzyü res-
mine katkılan" gerekçesiyle Alman sa-
natçı Gerhard Richter'e verilmesi ise
kimilerini şaşırttı. Bu ödülü Museo Cor-
rer'de kapsamlı bir sergiyle yer alan bir
diğer Alman sanatçı, Anselm Kiefer'in
alması bekleniyordu.
Baa değişiklikler gerekiyor
Bu yılki Venedik Bienali'nde. büyük
sanatçılar. yeni yapıtlanyla değil. isim-
leriyle dikkat çekiyorlardı. Gençler ara-
sında. çok parlak işler üretenlerin ya-
nında, aşın kolaycılığa kaçanlar bulunu-
yordu. Onlan birleştiren "30 vılhksanat
dilimi" içinden. kuşkusuz daha ilginç
bir sergi oluşturulabilirdi. Bienalin ken-
disine gelince, her geçen yıl işlevini bi-
raz daha yıtiren: zamanın biraz daha ge-
risınde kalan ve kendini yenilemediği
sürece de tıpkı Venedik gibi "tarihi bir
eser" olmaya mahkûm bu yapının,
2000'li yıllara bazı değişikliklerle gir-
mesi gerekebilir. Bienal kapsamında y-
er alan ve doğrusu ortama canlılık ve
farklılık katan. renklendiren "Saraj'bos-
na için Sanatçı Dayamşmasr ve Türki-
ye'den Serhat Kiraz ve İnci E>iner'in y-
er aidığı "Modernlikler ve Bellekler"
sergilerine ise önümüzdeki günlerde de-
ğineceğiz.
Venedik Bienali, 9 kasıma dek sürü-
yor. Sanatçılar ise çoktan yollara düştü!
Kassel Documenta ve her on yılda bir
gerçekleştirilen Münsterprojesı de rast-
lantı, bu yaza rastlıyor. Sonbaharda ise
sanat haritasında tstanbul Bienali var...
LabequekardeşlerAKM'de
Kültür Servisi - tstanbul
Kültür ve Sanat Vakfı'nın
düzenlediğı 25. Uluslararası
tstanbul Müzik Festivali
kapsamında gerçekleşecek
olan Katia \ e Marielle
Labeque kardeşlerin konseri
bugün saat 21.30'da Atatürk
Kültür Merkezi Büyük
Salon'da gerçekleştirilecek.
Müziğe çok küçük yaşlarda
tanınmış bir piyano eğitmeni
ve müzisyen olan
annelerinden aldıklan
derslerle başlayan Labeque
kardeşler sadece kendi
aralanndaki mükemmel
uyumla değil, Bach, Mozart
ve Schubert'ten Stravinski,
Gershwin, Bernstein ve 20.
yüzyılın avant-garde
bestecilerine kadar uzanan
geniş repertuvarlanyla da
beğeni topluyorlar.
Katia ve Marielle Labeque
Kardeşler, şimdiye kadar
aralannda Berlin Filarmoni.
Boston Senfoni, Chicago
Senfoni, Cleveland,
Amsterdam Concertgebouw,
Dresden Staatskapelle. Los
Angeles Filarmoni, New York
Filarmoni, Philadelphia
Filarmoni ve Viyana
Filarmoni orkestralannın
bulunduğu dünyanın en iyi
orkestralanyla konserler verdi.
Piyanistler aralannda, Semyon
Bychkov. Riccardo Chailh,
Colin Da\is, Charies Dutoit.
Jesus Lopez-Cobos, Zubin
Mehta, Serji Ozawa. Simon
Rattle, Giuseppe Sinopoli,
Leonard Slatkin ve Mkhael
Tilson Thomas gibi ünlü
• Katia ve Marielle Labeque
piyano ikilisi, bu akşam AKM
,. -... Büyük Salon'daki festival
li*•' *S < \M kapsamındaki konserde
Mozart, Debussy ve Çaykovski'nin yapıtlannı
seslendirecekler.
Boston Senfoni Osawa ile
Poulenc'in 'Ildli Konçertosu'.
Berlin Senfoni Semyon
Bychkovi ile Mendelsonn ve
Bruch'un "İkili Konçertolar'
biri Ispanyol diğeri Rus
müziklerine adanmış orijinal
transknpsiyonlanndan oluşan
iki disk ve çağdaş caz
parçalan koleksiyonu Çin'de
yer alan 'VVest Side Storv' ve
'Love of Story' kayıtlan
bulunuyor.
Labeque Kardeşler geçen
ekim ayında ise Luciano
Berio'nun 'İki Piyano İçin
Konçertosu'nu, bestecının
yönetimindeki La Scala
Filarmoni Orkestrası ile
orkestra şefleriyle de
çalışmalar yaptılar.
Berlin, Blossom, City of
London, Edinburg, Great
Woods, Hollyvvood Bowl. The
Proms, Mostly Mozart,
Ravinnia, Salzburg-Mozart,
Woche ve Tanglewood gibi
tanınmış festivallerin de
konuğu olan Katia ve Marielle
Labeque Kardeşler'in şimdiye
kadar gerçekleştirdikleri
kayıtlar arasında altın plakla
ödüllendirilen Gershw'in
'Rhapsody in Blue, Brahms'ın
'Macar Danslan'. Berlin
Filarmoni Semyon Bychkovi
ile kaydettikleri Mozart'ın
ikili ve üçlü konçertolan,
kaydettı. Aynca, Debussy'ye
adanmış olan, bestecinin iki
piyano ve dört el için
çalışmalannın kayıtlan da
tamamlandı.
Katia ve Marielle Labeque
aynca, Yağmur Ormanlan
Vakfı'nın çalışmalan
kapsamında Trudie Styler ve
Sting'in de içinde bulunduğu
bir projede yer aldılar.
Carnegie Hall'da düzenlenen;
Vlktoria Mullova, James
Galway, Eveh/n Glennie,
Misha Maisky, Gary Carr,
Richard Stoitzman ve Boby
Mc Ferrin'ın de yer aidığı
yıllık galaya katıldılar. Katia
Lebeque'in aynca. Dreyfus
Records için kaydettiği,
aralannda Herbie Hancock.
Chick Corea, Zoe Zawnul.
Ganzalo Rubalcaba ve
Michael Camilo'nun da
bulunduğu sanatçılarla ikili
kayıtlannın yer aidığı bir de
albüm bulunuyor.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Anlatımcı Şîir
Edip Cansever (1928-1986) öleli on bir yıl ol-
du. Büyük şairler kuşağının arkadaşları yakın ara-
lıklarla geldikleri dünyamızdan yakın aralıklarla
aynldılar. Turgut Uyar (1927-1985), Metin Eloğ-
lu (1927-1985), şiirleriyle olduğu gibi ölümleriyle
de meydan okudular dünyamıza.
"Ben dünyaya doğrv yürümekle meşhunım"
demiyor mu bir şair. Hepsi de nasıl cesaretle yap-
tılar bu işi diye şaşmadan edemiyor insan. Haya-
ta ilişkin heyecanlannı şiirin çevresinde ören şa-
irler kuşağıydı onlar. Yalnızca şiir yazdılar hayat-
lan boyu.
Şiir öyle bir şeydir, yazarsınız yazarsınız kimse
bilmez sizi. Sonra bir gün bir şiiriniz ünlenir, dile
düşer, tanınan biri olur çıkarsınız. Edip Canse-
ver'in "Masa da Masaymış Ha" şiiri bunlardandır.
Sonradan yazdığı pek çok başka güzel şiirden de
ünlüdür o. Külebi'nin "Hikâye"s\ gibi. Bu fazla
ünü nedeniyle sonradan sevmez olmuştu o şiiri-
ni Külebi, "Neden bu şiirim bu kadar ünlü de
öbürteri değil" diye.
Doğrusu şiirin hızı hiç kesilmiyor ülkemizde. Her
gün yeni yeni kitaplar çıkıyor, dergiler şiirie dolu.
Ne ki artık dillere düşen şiirlere pek rastlanmıyor.
Nedenlerini tam bilemiyorum, ama yazanı çok
okuyanı az olan bir şiir dünyamız oluştu.
Sonra kimi şiirler de sevilmek, benimsenmek
için zapiana gereksinim duyuyorlar. Yıllar geçtik-
çe artıyor değerteri.
Edip Cansever'in şiirieri de böyle oldu. Elbet ya-
şarken de aydınlar arasında beğenilen, değer ve-
rilen birşairdi; ama ölümünden sonra, özelliklede
genç kuşaklar arasında okur sayısı çok arttı. İki
ciltte toplanan Toplu Şiirieri her yıl yeniden bast-
lıyor.
Bu olguyu anlamakta güçlük çekiyorum der-
sem yalan olmaz. Çünkü Edip Cansever, kolay-
lıkla şiir dünyasına girilebilecek, dümdüz yazan bir
şair değil. Buna karşın şiirlerinde hayattan söz et-
tiği, hayatın anlatılamayan alanlanna ilişkin olanı
anlatmayı denediği açık. Bunu kendisi de söylü-
yor: "Sanat yaşamdır benim için. O yaşam ki, us-
ta bir elmas yontucusu gibi sözcükleri de yonta
yonta çokgörünüşlü birnesneye çevirir."(...) "Bir
sanatçının yaşamın bütün aynntılannı yazması,
yazabilmesi elbette olanaksız."
Cansever'in, hayati şiirde ya da şiirde hayatı
arayışı, bu yolda şiirler boyu giriştiği uzun serü-
ven mi çekiyor bugünün yeni kuşak okurlannı...
Oysa bu serüven içine baltklama dalınabilecek
bir şey değil. Armenak, Diran, Vartuhi, Amerikan
Bilardosu, Ruhi Bey, Bezik Oynayan Kadınlar vb.
bugünün yaygın kültür öğelerinden çok farklı.
Geriye kalıyor anlatım biçimi. Dize işçiliği, an-
latım yoğunluğu olan sıkı bir şiir değil Edip Can-
sever'inki. Şiirini uzun uzun anlatıyor. Desen def-
teri, birkaç çizgiyle değil, uzun karalamalar sonu-
cu ortaya çıkmış ürünlerie dolu bir ressam gibi.
Pek çok şairin büyük önem verdiği "dize ekono-
misi'ne aldırmıyor. Şiirin ucu kaçtı derken, bakı-
yorsunuz ortaya etkileyici bir bütün çıkıvermiş.
Sanınm bu anlatımcı yan çekici geliyor bugü-
nün okurlarına. Roman ya da öykü okumak den-
li uzun bir işe girişmenize gerek yok. Buna karşın
okurunu çok da yormayan bir şiir. Dizeler arasın-
da dolaşırken bir yerden takılıyorsunuz şiire. Üs-
telik ustaca yazılmış, ardında hayata ilişkin gön-
dermeler olan, duyu organlannızda yaygın ve güç-
lü tat bırakan bir şiir.
Anlatımcı olmanın bugünün okuruna çekici gel-
diğini günümüzün yeni kuşak şairleri arasında çok
satılanlara (Ataol Behramoğlu, Murathan Mun-
gan, küçük Iskender) bakarak da düşünebıliriz.
Günümüzün şiir okurlannın beğenilerine ilişkin
anlayamadığım bir nokta da şu: Orhan Veli, Can
Yücel, Özdemir Asaf gibi kısa ve çarpıcı şiirle-
riyle ilgi çekenler çok satılırken aynı kulvarda sa-
yılabilecek şiirler yazmış Metin Eloğlu, neden hiç-
bir okurun dikkatini çekmez?
Buna da "ülkemizin binbir tuhaflığından biri da-
ha" demekten başka bir yanıt bulamıyorum.
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
Bodrum'da Koruma, Kültür ve
Aydınlanma'Konferansı
• Kültür Servisi - Gazetemiz yazarlanndan yüksek
mimar Oktay Ekinci. Kültür Bakanlığı'nda sergilenen
çağdışı politikalann tarihsel kökenlerinı ele aidığı
'Koruma, Kültür ve Aydınlanma' konferansını bugün
Bodrum'da veriyor. Bodrumlu Gönüllüler Derneği ve
Bodrum Belediyesi'nce düzenlenen konferans, saat
18.00'de Bodrum Belediye Meclis Salonu'nda
yapılacak. Şeriatçı siyasetin çağdaş uygarlık kültûrü
karşısmdaki yıkıcı-radikal tutumlannı geçmişten
bugüne ömeİderle sergileyecek olan Ekinci,
konuşmasını şu başlıklar altında sürdürecek;
'Muhafazakâr REFAHYOL neden korumuyor?',
'Uygarlığa karşı kutsal ittifak: Yağma ve şeriat',
'Osmanlıdan cumhuriyete tarih bilinci ve koruma
kültürü'.
KULTUR Ç İZİK
KAMIL MASARACI