23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkaya • Yaznşlerı Müdürlerı. IbrahimYıldız (Sorumlu), DinçTavanç 0 Haber Merkezi Mudürü. Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Damşoğlu • tsiıhbarat: Cengiz Yüdının • Kıiltûr Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yöcelman • Makaleler Sami Karaören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge. Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın ICurulu İlhanSe»çuk(Baş)onL Orhan Erinç. Oktay Kurtböke, HikmetÇetinkaya, Şâkran Soner, Ergun Balo, Dinc; Tayanç. lbrahim Y'üdız. Orhan Bursalı, Mustıfa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbav 9 Haber Mudürü Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125. Kat.4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks. 4195027 • lznur Temsılcısı: S«rtiarKızık,H.ZıyaBlv. 1352S 23Tel:4411220, Faks: 4419117 •Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, inonuCd. 119S.No 1 Kat:l.Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 Koordınatön Ahmet Korulsan 9 Muhasebe: Bülenl Yener • tdare. Hüseyin Gürer • Işletme ÖnderÇetik#Bügı-lşlem Nail Inal # Bılgisayar Sıstem Mürûvet ÇUer MEDVA C: • Yönetım Kunılu Başkanı - Genel Mudür Gülbin Erduran # Koordınatör Reha Işıtman • Genel Mûdur Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 5139580-513846^61,Faks 5138463 Ya>ımla>an *e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın ve Yayıncıhk \ Ş TürkocağıCad.39 41 Cağaloğlu 34334 tst PK 246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hatl Faks (0 212)513 85 95 25HA2İRAN 1997 İmsak: 3.24 Güneş: 5.26 Öğle: 13.14 Ikındi: 17.12 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.40 Milli Piyango biletine zam • Haber Merkezi-Milli Pi>ango Idaresi (MPİ), bilet fiyatlannı yüzde 33, büyük ikramiye miktannı da yüzde 66.7 oranında arttırdı. MPİ Genel Müdürlüğü yetkililerinin verdiği bilgiye göre, yeni uygulama 1 temmuzdan itibaren başlayacak. Buna göre halen 150 bin liradan satılan çeyrek bilet 200 bin liradan. 300 bin liraya satılan yanm bilet 400 bin liradan, 600 bin liraya satılan tam bilet ise 800 bin liradan satılacak. Denizkurdu-97 tatbikatı • İZMİR(AA)-Deniz K.uwetleri Komutanlığı'nın planlı tatbıkatlanndan "'Denizkurdu- 97"nin 5. aşaması dün tamamlandı. Tatbıkat kapsamında, "Akdenizve Ege Denızrnın uluslararası sulannda çok tehditli ortamda konvoy intikali, konvoyun engellenmesi. denızaltı savunma harbiteknik ve taktikleri. gemicilik ve denizde ikmal eğitimleri ile uçaklarla ortaklaşa hava savunma harbi eğitimleri'" gerçekleştırildı. Olcay'ın Türküsü • Haber Merkezi - Özgürlük Türküsü grubunun eski solisti Zülfü Beyhan, ılk kişisel kaset çalışması 'Olcay'ın Türküsü' ıle müzikseverlerle bugün buluşuyor/'İlle de mermer" diyenlere inat, Anadolu'dakı farklı kültürlerin mozaiğini çalışmasında harmanlayan Beyhan'ın kasetinde yer alan parçalar tümüyle kendi bestelerinden oluşuyor. Zülfü Beyhan. sanatçı duyarlılığını ıfadelendirdiği ve kasetın kartonetinde yer alan yazısında 'Olcay'ın Türküsü'nü ecelsiz, genç ölümlere atfedivor. Libertad geliyor • İstanbul Haber Servisi- Dünyanın en büyük eğitim gemilennden biri olan, Arjantin Denjz Kuvvetleri'ne ait Fragata A.R.A. 'Libertad', 16-21 temmuz tarihleri arasında lstanbul'u ziyaret edecek. Uzunluğu 103.70 metre, genişliği de 12.50 metre olan gemınin geleneksel iyi niyet ziyaretinde, iki ülke arasında gelişen iyi ilişkilerin pekiştirilmesi amaçlanıvor. 1963yılmdan bu yana deniz seferlerine devam eden 'Libertad', halkın ziyaretine açılacak. TTB, Türkiye'de 15 bin kişinin hastalık mikrobu taşıdığmı belirterek Sağlık Bakanlığı'nı uyardı Verem yeııiden gündemdeANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Yoksulluk hastalığı olarak tanım- lanan ve 2010 yılmda bitirilmesi he- deflenen verem. Türkiye'nin de için- de yer aldığı bazı ülkeler içın yenı- den riskli hastalıklar kapsamına gır- di. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ta- rafindan hazırlanan raporda, Türki- ye'de 15 milyon kişinin verem mik- robu taşıdığı, tüm ölümler içensin- de de veremin ikinci sırada yer aldı- ğı belirtildi. Raporda. tedavisi bulu- nan ve artık tehlike yaratmadığına ınanılan veremin, 198O'lı yıllardan • Türk Tabipleri Birliği'nce hazırlanan raporda, veremin 1980'li yıllardan itibaren dünyada ve Türkiye'de yeniden tırmanışa geçtiği vurgulandı. Bu tırmanışta, Sağlık Bakanlığı'nın 1980'den sonra konuya gereken önemi vermemesi ve veremle savaşta yanlış stratejiler uygulanmasınm etkili olduğu belirtildi. sonra dünyada ve Türkiye'de yeni- den tırmanışa geçtiği vurgulandı. TTB. Türkiye Sağlık Bakanlığı'nın da 1980 yılından itibaren konuyu yetennce ciddiye almadığını, verem- le savasta yanlış stratejiler uygula- dığını ve uygulatıan tedavilerin ye- tersiz kaldığını bildirdi. TTB raporunda, her yıl dünyada 3 milyon kişinin verem hastalığından öldüğüne dikkat çekılirken "Tüm dünyada >etiskin gnıp içerisinde,ölü- me neden olan en önemli bulaşıa has- tahk veremdir" denildı. Dünyada 1.5 milyar kişinin. yani her dört kişiden birinin, verem mik- robunu taşıdığının belirtildiği rapor- da. dünyada ve Türkiye'de mücade- le yöntemlen konusunda göstenlen ihmalkârlık nedeniyle veremin -ye- niden tehdit" oluşturduğu bildirildi. Hastahğın tüm dünyada yaygınlaş- masına neden olan diğer etkenlerin, AlDS'in yaygınlaşması, sosyo-eko- nomik koşullann kötüleşmesi ve yok- sulluk olarak sıralandığı raporda, "Ancak asıl neden, veremle savaşın yeterince başanlamamasıdır" denil- di. Raporda, hastalıkta ilk adım olan enfeksiyon zincirini kırmak amacıy- la mikrobu yayan kaynaklann etkin yöntemlerle verem yayamaz hale ge- tirilmeleri gerektiği vurgulandı. Verem tedavisinde, 6 ay boyunca her gün doktor kontrolünde ilaç alı- narak uygulanan "doğrudan göze- timB yöntem"in en etkili yol oldu- ğunun belirtildiği raporda, Türki- ye'de de Sağlık Bakanlığı'nın za- man kaybetmeden, bu tedavi yönte- mine geçmesi gerektiği kaydedildi. )P POSONING SMİR BAY YEŞtLBARIŞ EYTEMDE - Izmir'de körfezi küieten kuruluşlan protesto eden Greenpeace ü\eleri (solda), Almanya ve Avustrah/a'da da eylemdeydiler. Greenpeace üyeterl Almanya'nın Bremenhaven limanına demirli Nueva Mediter- ranea isimli şilebin önünde,Almanya'nın çöplerini gizJicesuurdışına çıkarmasını protesto ettiler(sağda). 2000yüı Olim- piyat Oyunlan'nın yapılacağı Sydney 'de, Homebush Körfezi'ni zehirli atıklan ile kirieten çokuluslu ICI Kiıma şirke- tiıii protesto eden Greenpeace gönülİüleri (ortada), tesisin vakit geçirmeden kapatüması çağnsında bulundular. Greenpeace 'temiz üretim' istedi Uluslararası çevre örgütü üyeleri İzmir'de körfeze atık boşaltan sanayi kuruluşlannı protesto ettiler İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - 'Sirius' adlı gemileriyle önceki gün tzmir'e gelen ulus- lararası çevre örgütü Greenpeace'in eylemcı- len, körfeze atıklannı boşaltan sanayi kuruluş- lannı protesto ettiler. Eylemciler, eski Enerji Bakanı Ersin Faral- yah'ya ait olan ve mühürlenmesine karşın ya- sadışı çalıştınlan birderi fabrikasının giriş ka- pısını varillerle kapatıp kendilerini zincirle- yerek binaya giriş-çıkışı engellediler. Üzerin- de "Körfezi zehirlemeyi durdurun" yazılı bır de pankart açan eylemciler, daha sonra firma yetkililerinin uyansına rağmen tesislere girdı- ler. Fabrikadakı toksik madde üreten makine- lerden birini sembolik olarak mühürleyen Gre- enpeace eylemcileri, işçilere fabrikanın yol aç- tığı kirlilikle ilgilı broşürler dağıttılar. Greenpeace Akdeniz Toksik Maddeler lCam- panya Sorumlusu Toiga Temuge', fabrikanın 10 Temmuz 1993'te Izmir Anakent Belediye- sı Encümeni tarafından mühürlenmiş olması- na karşın uzun süredir çalıştınldığını ve kör- fezi kırlettiğinı belirtti. Temuge, Greenpe- ace'in 6 haziranda fabrikanın atıksuyundan ömek aldığını, yapılan analiz sonucunda su- da yüksek düzeylerde toksik ağır metallerolan krom, bakır ve çinko belirlendiğini söyledi. Eylem yerine gelen tZSU Genel Mudürü Yakup Basmacı da körfezi kirieten sanayi te- sislerini kapatma yetkisinin Izmir Valiliği' nde olduğunu belirtti. Basmacı. Greenpeace yetkilisi Tolga Temu- ge'nin. "Tekçözüm,sanayicilerui toksik mad- de üretmeden gerçekkştirecekleri "Temız Üre- tım' modetidir. Belediye, bu konuda çauşma- lar yapmaya ve Temiz LretimBirimi kurma- yusözwriyor mu" sorusu üzerme, telefonla ara- dığı İzmir Anakent Belediye Başkanı Burhan Ozfatura'nın onayını alarak en kısa zamanda böyle bir birim kurulacağı sözü verdi. ABD'DEKİ ANLAŞMA, ŞİRKETLERİ KÖŞEYE SIK1ŞTIRDI Sigarada tarihi dönemeçÇeviriSer- visi- ABDde sigaraüretici- leri ile sigara karşıtı kuru- luşlann müca- delesi önceki hafta imzala- nan tarihi bir anlaşma ile şimdilik son buldu. Anlaşmaya göre aralannda Phil- lip Morris, RJR Nabısco Holding gi- bi isimlerin de bulunduğu dev sigara şırketleri, aleyhlerinde açılan da\ala- nn düşmesi karşılığında, 25 yıl içınde 368,5 milyar dolar tazmınat ödeye- cekJer. Aynca, Amerikan Gıda ve tlaç Dairesi'ne (FDA) sigaranın ıçindeki ni- kotin miktannı 12 yıl içinde aşamalı olarak düşürme yetkısi verilecek. Haf- talık Tnnes ve Newsweekdergilerinde yer alan haberlere göre 40 eyaletin başsavcısı ile sigara üreticileri arasın- da vanlan bu anlaşma, ABD Kongre- sı tarafından onaylandığı takdirde ge- çerli olacak. Reklam aşamasından satışa kadar sigara sanayiinin tüm faaliyetini etki- leyecek olan 368.5 milyarhk anlaşma- nın harcama planı şöyle: Tazminat ödemeieri: Sıgara şirket- leri sağlık programlanna 50 milyar do- lar yatıracak. Bu paranın büyük bir kısmı yardıma muhtaç çocuklann sağ- lık harcamalanna gidecek. Bunun kar- şılığında, sigara şirketlerinın geçmiş fa- aliyetleri ile bağlantılı tazminat talep- leri düşecek. Yıllık ödemeler: Sigara şırketleri 2022 yılına kadar her yıl 15 milyar do- larlık bır miktan ödemekle yükümlü tutulacak. Bu para şu şekılde kullanı- lacak: • 5 milyar dolar sigaradan zarar gö- ren nikotın bağımlılanna tazminat ola- rak ödenecek. Ancak hiç kimseye yıl- da 1 milyon dolardan fazla tazminat ödenmeyecek. • 5 milyar dolar 40 eyalet arasında sağlık yardımı olarak bölüştürülecek. • 1.5 milyar dolar si- gara karşıtı kampanyalara, bağımlılık tedavisi için yürütülen çalışmalara ve spor faaliyetlerine kanalize edilecek. • 1.5 milyar dolar, sigara bağımlıla- nnı bu alışkanhklanndan kurtarmak için harcanacak. Reklam veeğitim Sigara karşıtı rek- lamlara ve gençlerin fğitimine ayn- lan mıktar şu faalıyetlen kapsayacak: • Sigara makineleri yasaklanacak • Tütün ürünlen tezgâhın altında sa- tılacak. • Reklamlar. yalnızca siyah ve beyaz olarak, fotoğrafsız ve resimsiz, yetişkinlerin okuduğu basın ve yayın organlannda yer alacak. • Açık hava panolan, dükkân ve stadyumlardakı sigara ilanlan kaldınlacak. • Sigara ilanlannda ve kutulannda Joe Camel gibi çizgi fılm karakterlerinin kullanıl- ması yasaklanacak. • Intemet'te ve sinemada sigara reklamlanna son ve- rilecek. Düzenlemeler: Anlaşmaya göre FDA'ya tütün ürünlerinı denetleme yetkisi venlecek. Nikotiru uyuşturucu ile aynı kefeye koyan FDA, sigaranın içindeki nikotin miktannı aşamalı ola- rak düşürüp, 2009 yılında tümüyle ya- saklayacak. Bu arada sigara paketle- rinin üzerindeki uyanlar, "Sigara öl- dürür" veya "Sigara kansere yol acar'" ömeğinde olduğu gibi daha da sertle- şecek. Çocuklarayöndikııyguhmalar Ge- lecek 5 yıl içınde sigara içen gençle- rin sayısı yüzde 30 dolayında, 7 yıl içinde de yüzde 50 dolayında azaltıîa- cak. Ve anlaşmanın onaylanmastndan 10 yıl sonra bu oran yüzde 60'lara ula- şacak. Bu hedeflerin gerçekleşmeme- si durumunda şırketler başansız ol- duklan her yüzde rakamı için 80 mil- yon dolar para cezasına çarptınlacak. Uygulama: Sigara şırketleri uygula- ma masrafiannı ödemekle yükümlü tutulacak. FDA'nın koyduğu yasakla- ra uymayan şirketler, giderek ağırlaşan para cezalan ödeyecek. EdebiyatFakültesVnde kepsiz mezuniyet e-posta : tan (â vol. com. tr İstanbul İ nhersitesi Edebiyat Fakültesi'nden 1996-97 döneminde mezun olan 536 öğrenciye dün düzenknen törenJe diplomalan vtrildL Fakülte Dekanı Prof. Dr. Süha Göney, fakültenin ve öğrencilerin 7^ milyon liraya mal olan kep ve cüppeye ayıracak para bulamadığını belirterek, "Başka fakültelerden ödünç cüppe alıyoruz" dedL Törende konuşan İstanbul Ünhersitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda, "Demokrasinin iyi işlemesi için toplum örgütlenmeİi, shil toplum kuruluşlan gibi üniversite de politika yapmalı w konuşmalıdır" dedi Mezun olan öğrenciler adına konuşan Coğrafya Bölümii öğrencisi Mesut Doğani "Vurmak kırmak. bize göre değiL Biz okuyan, düşünen, eleştiren. gelişen, özgür irade sahibi Atatürk gençliâyiz" dedi. Törende bir konser veren istanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan Yayh Çalgılar Orkestrası'nın çaldığı 'Dağ Başuu Duman Almıs' marşı salonda bulunanlarca alkışlarla söylendi. Tören. fakülte \e bölümlerinde dereceye gireıüere diplomalannın verilmesrvle sona erdL Birçok felakete yol açtılar Sabıkah ortakhk: Eurogold ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Berga- ma'da siyanürle altın çıkarma çalışmalanna, Danıştay karanna karşın devam eden Euro- gold şirketini oluşturan ortaklann, diğer ül- kelerde kendi alanlannda sabıkah olduklan bildirildi. Eurogold'un çeşitli tarihlerde ya- yımladığı broşürlennde ortaklan özetle şöy- le sıralandı: "Avusturyah Normandy Pose- idon Group Madencüik LTD. (Payı yüzde 60-En büyük ortağı Anglo American Corpo- ration-ACC). Kanadalı Inmet Mining Corpo- ration (Payı yüzde 33. Eski adı Metall Mining Corporation. Ana kuruluşu MetallgeseUsc- haftAG Group)." Merkezi lsviçre'de bulunan çevreci kuru- luş Dünya Kıliseler Birliği (WCC) üyesi Ro- ger Mood>'nin yaptığı araştırmaya göre Eu- rogold'la bağlantılı firmalara yönelik iddialar şöyle: AAC: Güney Afrikalı firmaya ait MINOR- CO şirketinin sahibi ErnestOppenheimer, si- yahlarla beyazlann ayn yerleşim yerlerinde oturmasını savunuyordu. Ernest Oppenhe- imer'in ardından şirketin başına geçen oğul- lan Harry ve Nicholas Oppenheimer de ay- nı ırkçı tutumu sürdürdüler. NUKEM: Alman firması Metallgesellsc- haft AG'nın sermayesinin büyük bölümünü NUKEM firması oluşturuyor. NUKEM, 1987 ıle 1989 yıllan arasında Kuzey Denizi'ne nükleer atık bırakmakla suçlandı. NUKEM'e bağlı DEGUSSA şirketi, Avrupa'nın en bü- yük siyanür üreticısı. Eurogold da Berga- ma'da kullanacağı siyanürü. DEGUSSA fir- masından almayı planlıyor. INCO: Bergama'da antma tesısini yapacak olan Kanadalı INCO firmasının Kanada'da maden alanında kullandığı kükürtdioksit, asit yağmurlannayolaçtı. FNCO'nun, Guatema- la'da. askeri diktatörlük döneminde, gene- rallerin büyük paralar vererek ülkedeki nikel madenini üretme izni aldığı savlandı. Normandy: Normandy Grubu'na dahil olan KCGM'nin en büyük ortağı ABD'li HOMESATKE fırması, Güney Dakota ve Ca- lifornia'daaltın üretimi yaptı. Firmanın altın hırsızlığı suçlamasıyla yargılandığı ABD Yüksek Mahkemesi, karannda. "Tarihimiz- de, bu kadar onursuz Uişkikri olan bir firma daha görülmemistir" hükmüne yer verdi. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Durum' Çok Benziyor da!.. /~\ cx;ukça hayretımi, unutabilmek ne mümkün?ll \g/ kokulda adlannı ezberlediğim devlet ve hükü- met 'büyüklehnin', tamamı 'sivil'di; millîbayramlar- da, tekmili, silindir şapkalan, fraklan ve kravatlany- la, törenlenje arz-ı endam ediyorlardı; günün birin- de, bunlann Kâzım Özalp'dan Kâzım Dirik'e, Saf- fet Ankan'dan Recep Peker'e, hepsinin 'askerkö- kenli' olduğunu öğrenmeyeyim mi? Çok sonralan, yakın tarihimizi eşeledikçe, Meşrutiyet döneminde olduğu kadar Cumhuriyet döneminde de, 'asker' aydınlanmızın, son derece 'tayin edici' bir rol oyna- dıklannı görecektim. 'Kuleli Vak'ası'ndan başlayarak, hemen her yer- de onlaria karşılaşınz, 'Şeref Vapuru' ile, Trablus- garb'a sürgüne gidenler kimlerdi? 'Ittihat ve Terak- ki', 'AskeriTıbbiye'üekurulmadımı?'Hüniyet'milâ- nı, Resne'li Niyazi Bey'le Enver Bey'in, kıtalanyla birlikte dağa çıkmalan üzerine gerçekleşmedi mi? 'Bâb-ı Âli Baskını' nedir, askeri bir müdahale değil mi? Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, 'Mü- dafaa-i Hukuk Cem/yef/'nin ileri gelenleri, 'asker ocağından' yetişmemiş midir? Daha o zamanlar, Türk romanının asker aydınla- ra ve oynadıklan role yeterince önem vermediğini dü- şünmüşümdür. • 'Zincirleme ara rejimler' 1960'lar, İstanbul, 'Aynanın Içindekiler'adını ver- diğim roman dizisini hazırlıyorum. Osmanlı'nın batış yıllanndan itibaren, aydınlann -bu arada elbet- te asker kökenli olanlann- ülkenin hayatında oyna- dıklan önemli rolü işleyeceğim. Bunda, 27 Mayıs 1960 müdahalesinin, 'taze' gerçekleşmiş olması da etki- li; çünkü çoğumuz, Inönü'nün cumhurbaşkanı ol- masında 'asker'm ne derece etkili olduğunu bilme- mekteyiz; o yüzden de, 27 Mayıs Harekâtı, Gâzi ta- rafından askerden anndınlmış Türk politika hayatı- na, Silâhlı Kuvvetler'in ilk müdahalesi gibi görünü- yor. Neresinden bakılsa, ilginç, biraz da korku verici- dir; bağımsız birgüç olduğu sürece, Silâhlı Kuvvet- ler, siyasi hayata açıktan müdahaleyi hiç düşünme- mişler; oysa NATO'ya ('Sistem'e) iltihakımızdan iti- baren, sık sık müdahaleyi âdet edinmişlerdir. 27 Ma- yıs'dan sonra, başanlı başansız, epeyce 'darbe've 'darbe teşebbüsü' yaşamadık mı? Bence, Demok- rasi'nin 'sağlıksız' gelişmesi, münhasıran siyasetes- nafının çapsız ve yetersiz olmasından değil, aynı za- manda bu müdahaleleryüzündendir: asker, ülke yö- netimine teorik planda kapsamlı olarak yön verebi- liyor; ama yönetici olarak iktidar olunca gündelik ve aynntılı işler arasında boğuluyordu. 27 Mayıs'ı hazırlayan, elbette, Kore Savaşı; bir onun kadarda.totaliterCHP'nin 'sivilkanadı' diye- bileceğimiz 'Demokrat Parti' yönetiminin, askerleri hafrfsemesi olmuştur; üstelık, 'Sistem'in ekonomik baskılanndan bunalan Menderes'ın, dahaozaman, Kruşçof'latemas araması (Havza Nutku), bardağı taşırandamlaolmuştu. Her ne kadar sonraki 'arare- jimler', ısraria Atatürkçü olduklarını açıklamış olsa- lar da, bütün bu 'müdahaleler' gagası, kanatlan ve ayaklan biraz daha kesilen demokrasimizin, büsbü- tün kuşa çevrilmesi sonucunu veriyordu. Şüphesiz, bu yolda hiçbirisi, 12 Eylül'ün kâbına varamaz! Silâhlı Kuvvetler'in, inönü döneminde biçimlen- dirilmiş, o klâsik 'Atatürk llke ve Inkılapları' doktri- nine bağlı olduğu kesindir de; bence, Anadolu Ih- tilâli ve Inkılâbı'nı ne derece doğru değerlendirdi- ği tartışılabilir. Hele, bünyesi itibariyle, Türk Ordu- su'nun,Batı'lı ordulardan çok farklı, bir halk ordusu olduğu hesaba katılırsa!.. Türk Ordusu, halkın ordusu'!.. 1960'lıyıllann ilkyansında, Paris'teolduğum, ma- lûm. Ülkeden taze haberler geliyor, bunlan Cla- ude'la paylaşıyorum. O bir Fransız ama, Almanya da Ingiliz de olsa farketmez: Batılı için, ordu, hele ordunun yüksek kumanda heyeti, mutlaka soyludur, dolayısıyla kiliseye ve hanedana bağlıdır. Fransız Ordusu'nun, 'gehciliği' ünlü, üstelik kökü Fransız dev- rimine kadar uzanan bir ordu bu; Ispanya'da faşiz- mi, General Franco Ispanyol Silâhlı Kuvvetleri'yle iktidara geçirdi ve pekiştirdi; Alman faşizminde, Prusya'lı junkerslerin en az çelik baronîarı kadar dahli olmuştur. Bunlann, NATO'nun, o son derece 'muhafazakâr' ABD'nin çıkarlanyla sınırlı, Ameri- kan Savunma idraki içinde kalmalan anlaşılabilirde, Türk Silâhlı Kuvvetjeri'nin 'NATO'ya bağh, CENTOVa bağlı' bir 'siyasiliğe soyunmalan', kolay arilaşılabi- lir bir şey değildir. Claude'a, 27 Mayıs 'darbesinin 'faşizm olmadı- ğını, anlatamıyordum; onca askeri bir müdahale, ancak 'militarist bir faşizm' olabilirdi; benim en çok üzerine bastığım nokta, elbette, Türkiye'de Silâh- lı Kuvvetler'in hiçbir zaman zadegân (saray er- kânı ve Tanzimat aristokrasisi) ve burjuvazi (komprador Meşrutiyet burjuvazisi, yeni burju- vazi) tarafından ilgi görmemesi idi, gerçekten de, Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin terkibinde, saraylı ya da burjuva soyunu bulabilmek, son derece müş- kül, hatta imkânsızdır. Hele Cumhuriyet'in ordu- su -ki Inkılâbın ordusudur-, değil mi ki 'Kuva-yı Mil- liye 'nin, 'muntazam ordu 'ya çevrilmesiyle oluşmuş- tur; büsbütün burjuvazinin uzağındadır: 'Kurtuluş Savaş/'nın başlangıcında, nice miralaylann, nice pa- şalann, civanmert halk çocuğu zeybekler ve efeler- le birlikte, 'düşman'a karşı savaştığı, bilinen şey! Aralannda 'kumandanlığı' efeye bıraktp, onun 'kur- mayl' gibi çalışan paşalarçıkmıştır. Bu kadar demok- rat! Günümüzde durum çok mu farklı? Siz -bir nesil- de, dünyanın sayılı servet sahipleri arasına gi- ren- yeni holding burjuvazisi ailelerinden; her- hangi birisinin oğlu ya da torununun subay ol- maya heveslendiğini işittiniz mi? Ben işitmedim, Silâhlı Kuvvetleri'miz astsubay ve subay yetiş- tirmek üzere, her yıl sınav acar; bu sınavlara, da- ha çok orta ve ortanın aşağısı toplum katlann- dan, çocuklar katılır. Şu anda bile. yüksek kuman- da heyetimizin çoğunluğu, yoksul değilse bile, ona yakın toplumsal çevrelerin çocuklan! Yanlış mıyım? Nasıl ki, -cumhurbaşkanından bakanlanna ve mil- letvekillerine kadar-, siyasi kadro da, tabanı halk olan bir kesimin çocuğu!.. Bence bu, cumhuriyetin büyük bir başansı, medâr-ı iftihan olmak lâzımdır. Oyledirde, Müdafaa-i Hukuk Doktrini, (üç) Mi- sak-ı Millî ve Kuva-yı Milliye, sıradağlar gibi arka- mızda dururken; bu halk ordusunun, soylulann, mu- hafazakâr ve ecnebı çıkarianna göre, kurduğu ve yö- nettiği 'NATO ve CENTO' mantığına uygun hare- ket etmesi, 'Kemalizm'\e ne dereceye kadar bağ- daşır, asıl merak konusu budur. Kuva-yı Milliye günlerinde olduğu gibi, dış tahriklerin kışkırttığı PKK ve 'yükselen' irtica; Silâhlı Kuvvetleri'mizi, 'Müda- faa-i Hukuk Doktrini'ni, daha derinlemesine ve et- raflı olarak incelemeye yöneltirse, ne mutlu bize! Durum çok benziyor da! http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle