Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Yabancı sermayede durgunlukRakamlarm geç açıklanması "gelen yok ki hesaplansın" şeklinde değerlendiriliyor
Ekili alanlar
sıdar altında
• TARSLS
(Cumhurivet Güney
flleri Bürosu) - Tarsus'a
bağlı sekiz köyde 20 bin
dekar ekili tanm arazisi.
sular altında kaldı. Seyhan
Barajı yetkililen ile DSİ
yöneticilerini
sorumsuzlukla suçlayan
yöre çıftçileri. olayın
barajda biriken sulann
kademeli olarak
bırakilmamasından
kaynaklandığını.
milyarlarca liralık zarar
meydana geldigini
belirttiler. Pamuk, rnısır ve
bugday eken çiftçiler. DSl
Adana 6. Bölge
Müdürlüğü ile Seyhan
Barajı yetkililerınin
sorumsuzluğu nedeniyle
perişan olduklarını dile
getırdiler.
Petrol
ürünlerinin
tiiketimi arttı
• ANKARA (AA) -
Türkiye clekı petrol
ürünleri tüketimı geçen
yıl. öncekı yıla göre
yüzde 4 oranında artarak
28 milyon 280 bin 496
tona ulaştı. Petrol ürünleri
tüketimi 1995 yılında 27
mi lyon 160 bin 410 ton
düzeyinde gerçekleşmişti.
Enerji ve Tabıi Kaynaklar
Bakanlığı'nın verilerine
göre 1996 yılında petrol
ürünlerinden süper benzin
tüketiminde yüzde 5
oranında gerıleme
görülürken kurşunsuz
benzin tüketiminde yüzde
74.9 oranında artış oldu.
1995 yılında süper benzin
tüketimı bır mılvon 441
bin 842 ton düzeyinde
iken 1996 yılında bu
rakam bir milvon 368 bin
n düzeyine geriledi.
nını
NLRTEN VALÇIN
Yabancı sermaye girışiyle ilgili
rakamlann açıİclanmasında
alışılmışın dışında gecıkme
yaşanması. yabancı sermaye
çevreleri arasında kuşku
yaratıyor.
Konuyla ilgili çe\reler
bu süreci "1996'da sermaye
girişinin az olması nedenivle
hiikümetin biliçli olarak
rakamları duyurmada
gecikmesi" olarak
değerlendiriyorlar. Geçen
haftaya kadar ocak-mayıs
dönemi rakamlannın
açıklanması. geçen hafta içinde
ise sadece ocak-kasım sermaye
gınş rakamlannın duyunılması
ve son rakamın sadece 528
milyon dolar olması. 1996
yılındaki vabancı sermaye
ginşinin beklenenin altında
olacağı sonucunu da ortaya
Dünya Bankası araştırma-
larına göre Türkiye'nin
Çin'den sonra gelişmekte olan
ikinci büyük pazar olduğu
belirtiliyor. Ancak yabancı
sermaye girişlerine bakıldığında Çin yılda orta-
lama 40 milyar dolarhk yabancı sermaye çeki-
yor. Türkiye'den yedi kat daha küçük olan Ma-
caristan ekonomisi ise yılda ortalama 7 milyar
dolar yabancı sermaye girişine tanık oluyor. Tür-
kiye'de ise bu rakam yıllardır ortalama 1 milyar
dolar seviyesinde. Dikkat çeken en önemli un-
sur ise son 4 yıldır yapılan yatınmlann tama-
mına yakını zaten Türkiye'de yerleşik olan ya-
îslam ülkelerinden
'yalancı sermaye'
bancı sermaye
tarafından ger-
çekleşmesi. Bir
diğer nokta ise
yeni yabancı ser-
maye girişlerinin büyük bir kısmını alt smır olan
50 milyon dolarhk yatınmlann oluşturması. Yet-
kililer, düşük tutarlı bu tür girişimlerin yatınm
sayılmasının mümkün olmadığını, zira bunla-
nn, daha çok tran, Irak, Suriye gibi İslam ülke-
lerden gelerek Türkiye'de küçük çapta alışveriş
yapan tüccarlann. işlerini hızlandırmak için Tür-
kiye'de büro açmalan amacıyla kullanıldığını
belirtiyorlar.
çıkarttı.
1990 yılına kadar dereceli
olarak artan. ancak 1990
yılından sonra yavaşlayan
yabancı sermaye girişlerinin
1996 yılında son 5 yıllık
ortalama 1 milyar dolar tutannı
yakalayamayacağı belirtiliyor.
Her ne kadar Yabancı Sermaye
Genel Müdürlüğü'nün
açıkladığı tahmini rakam 1.3
milyar dolar olsa da bizzat işin
içinde olan yabancı sermaye
çevrelerinin aynı iyimserliği
koruyamadığı gözleniyor. Ilk 10
ayda toplam 528 milyon dolara
ulaşan rakamın. son üç aylık
rakamlann eklenmesiyle de 1
milyar doları bulamayacağı
belirtiliyor.
Hükümet tarafından açıklanan
yabancı sermaye girişiyle ilgili
rakamlar birbirleriyle
çelişiyorlar. Hazine
Müsteşarlığı'na bağlı Yabancı
Sermaye Genel Müdürlüğü'nün
Kasım 1996 raporunda
1996'nın ılk altı aylık yabancı
sermaye gıriş rakamı 483
milyon dolar olarak belirtıldi.
Ancak 1997 yılının raporunda
bu rakam rev ize edilerek 57
3
milyon olarak gösterildi.
Rakamlardaki en büyük çelişki
ise geçen hafta açıklanan ılk 10
aylık verilerde ortaya çıktı.
Merkez Bankası tarafından
yayımlanan haftalık bültenin,
ödemeler dengesıyle ilgili
bölümünde 1996'nın ocak-
kasım yabancı sermaye girişi
toplamı 528 milyon dolar olarak
duyuruldu.
Böylece yabancı Sermeye Genel
Müdürlüğü'nün açıkladığı ocak-
haziran dönemi sermave girişi.
Merkez Bankası'nın açıkladığı
ilk on aylık rakamdan daha
yüksek oldu.
Çay üreticilerinde
kontenjan sıkıntısı
ÖMER ŞAN
RİZE - Çay kampanyasının açılmasının
ardından bir hafta geçmeden Çay lşletme-
leri Genel Müdürlüğü kontenjan uygulama-
sını başlattı. Daha kampanyanın başlangı-
cında uygulamaya konulan dekar başına 10
kg'lık kontenjan. çay üreticilerinin tepkisi-
ne neden olurken çay almakta zorluk çeken
özel çay fabrikalarının işine yara-
yacağı kaydediliyor.
Sönük başlayan 1997 yılı yaş
çav kampanyası, kontenjan uy-
gulaması ile şimdiden üreticinin
belini bükmeye başladı. Doğu Ka-
radeniz Bölgesi'nde çay tarımı ile
uğraşan 201 bin 500 aile çay ha-
satının bütünüyle başlamadan ge-
tırilen dekar başına 10 kg'lık kon-
tenjan uygulamasına bir anlam veremedi.
Ureticı dernekleri Çay-Kur'un zamansız
kontenjan uygulamasına tepki gösterirken.
uygulamanın çay alımında zorluk çeken
özel sektörün işine yarayacagını ileri sürdü-
. ier. Çay İşlçtmeleri Genel Müdürlüğü'nün
• Uygulamaya
konulan dekar
başına 10 kg'lık
kontenjan, çay
üreticilerinin
tepkisine neden
oldu.
bugünden itibaren uygulamaya koyacağı
dekar başına 10 kg'lık kontenjan üreticile-
nn ürünlennin tarlada kalmasına veya alter-
natif olarak özel çay fabrikalanna kayma-
sına neden olacak.
Çay-Kuryetkilileri tarafından kaliteli ku-
ru çay üretimi amacı ile kontenjan uygula-
masına gidildiği kaydedilirken: 1980 yılın-
dan itibaren sürdürülen uygulama, üretici-
nin ürün kaybı ile birlikte ekono-
mik kayıp vermesine neden olu-
yor.
Çay Işletmeleri Genel Müdür-
lüğü'nden yapılan bir açıklama-
da. Çay-Kur olarak üreticilerden
bazı istekleri bulunduğu belirtile-
rek. "Biz çayımızı artık ihraç
etmek mecburiyetindeyiz. İh-
racatın lemel şartı ise kaliteli
kuru çay üretmektir. Kaliteli çay iirete-
bilmek için. kaliteli ürün almak gerekir.
İşte bu noktada üreticilerimize büyük gö-
rev düşmektedir. Çay-Kur olarak üreti-
cilerimizden kaliteli yaş çay toplamaları-
nı rica edivoruz" denildi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
'Avrupa'nın Geleceğini ve Dengelerini' Belirlemek...
Bu yazıyı Fransa'da seçmenjl. turda
oy vermek için sandık başına gitmeye
başladığı saatlerde yazıyorum. Genel
seçimlerin ıkınci turunda Fransız Sosya-
list Partisi önderliğindeki sol blokun ka-
zanması bekleniyor. Fransız Sosyalist
Partisi Başkanı Leonel Jospin bu se-
çimlerin sonuçları sadece Fransa'nın
değil "Avrupa 'nın geleceğini ve denge-
lerini" belirleyecektir diyerek, yaşan-
makta olan sürecin öneminı vurguladı.
Avrupa önemli bir dönemece girdi.
1980'lerden bu yana egemen olan neo-
Hberal konsensüs hızla gerilıyor; ışsizli-
ğı azaltmaya, toplumsal eşitsizlikleri dü-
zeltmeye ve ekonomik büyümeye önem
veren bir sol dalga yükseliyor.
Henüz seçimleri kimin kazanacağı
belli degil. Ama içim oldukça rahat. Çün-
kü bu seçimleri kimın kaybettiği ve bu
yaşanan sürecin ne anlama gekjiği çok
açık. Fransa seçimleri sonucu ne olur-
sa olsun Avrupa'da seçmenin artık "Pi-
yasa en iyi düzenleyicidir, bu yüzden,
ekonomik istikrar ve büyüme için en iyi
yol serbestçe işleşmesinin önündeki en-
gellerin kaldtnlmasıdır" olarak
özetlenebilecek olan neo-libe-
ral dogmayı artık reddetmekte
olduğunu gösterdi. Büyük ölçü-
de bu ekonomik görüşler te-
mel alınarak mali disiplin, büt-
çe açığını azaltmak için kamu
harcamalarında ve toplumsal
yardım programlarında kesinti
yapmak prensiplerı üzerine ku-
rulmaya çalışılan Avrupa Para
Biriiği projesi de seçmen tara-
fından reddediliyor.
Fransız seçimleri ekonomik
liberahzmı benimsemiş olan
muhafazakâr partiler blokunun.
söylemlerının seçmen havası-
na ne kadar yabancı olduğunu
da ortaya koydu. Muhafazakâr
politikacılar ve hafta içinde ek-
ranlara çıkarak "yeniatılım"dan
bahseden Jacques Chirac,
dertlerini seçmene anlatamadık-
larını gördüler. Muhafazakâr
blok politıkasız kaldığını fark
şulları yeniden gözden geçırilecek ya
da... Düşünüyorum da. galıba başka bir
seçenek yok! Ha bır de Alman Sosyal
Demokrat Partisi lıderi Oskar Lafonta-
in'ın Fransız Sosyalist Partısı'ne yaptı-
ğı işbirliği çağnsını göz önüne alarak, iş-
sizliği azaltmaya, refaha ve ekonomik bü-
yümeye öncelik veren bir Avrupa Birlı-
^/olasılığı düşünülebilir. Bunun gerçek-
leşebilmesı için ise oyunun kurallarında
önemli değişiklıkler yapmak gerekıyor.
Ancak Avrupa solu henüz bu noktadan
oldukça uzak.
Fransız seçimleri, sonucu ne olursa
olsun, artık seçmenin tutumunun daha
uzun bir süre gert gelmeyecek bir şekil-
dedeğiştiğinı, "seçmenin toplumsal re-
faha sonra da işsizliğe öncelik verilme-
sini istediğini" gösterdi. (Wall Street Jo-
urnal 26.5.97). "Bonn'dan Roma'ya ve
Vıyana'ya kadar tüm sosyal demokrat
partiler..." Fransız seçimlerini "seçme-
nin refaha ve iş yaratmaya öncelik veril-
mesini istemesi olarak yorumladılar."
(International Herald Tribune 28.05.97).
Alman sosyal demokratlarına göre de
Fransız seçım sonuçları neo-li-
beral politikalann iflas ettiğini gös-
terdi: SDP liderı Oskar Lafonta-
in Fransız seçımlerinin "bütçeyi
ve sosyal harcamaları kısarak iş-
sizliği arttıran politikalann başa-
nsızlığa mahkûm olduğunu gös-
terdiğini" söyledi. Italya'da Komü-
nist Yenidenkuruluş Partisi Baş-
kanı Armanda Cossuto, seçim-
lerin 1. tur sonuçlarını yorumlar-
ken. bu sonuçların Ingiliz seçim
sonuçlarından daha önemli ol-
duğunu vurguladı ve "solun Fran-
sa 'da çok daha ilerı birplatform-
la mücadele ettiğine" dikkati çek-
tı. Avusturya'nın sosyal demok-
rat şansölyesi Vıktor Klima da
açık bir mektupla Jospeni'ı teb-
rık erti. (Reuters 26.5.97) Interna-
tional Herald Tribune göre Fran-
sız seçim sonuçları "Avrupa'nın
geleceği küreselleşmenin dayat-
Seçimler Fransa kadar Avrupa için de önem taşıyor.
b
& disiplinde mi, yoksa refah dev-
hıp Ulusal Cephe Partisi'run liderı Le
Pain "atın bunlan iktidardan" işaretini ver-
dikten sonra, bu bile artık çok zor) ken-
dilerini Sosyalist Parti'nin belırlediğı bir
toplumsalplatformda bulacaklar. Yeni hü-
kümet parasal istikrara, bütçe disiplini-
ne ve özelleştirmelere değil, ışsizliğiazal-
tıcı, ekonomik büyümeyi teşvik edici.
yoksulluğu azaltıcı polıtikalara öncelik
vermek zorunda kalacak.
Avrupa Para Birlıği'ne üye olmak is-
teyen ülkeler 1999'a kadar bütçe açık-
larını ve kamu borçlarını, GSMH'lerinin
sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 60"ının altı-
na düşürmek zorundalar. Bu koşullara
uymak için uygulanması gereken mali
disiplin, ışsızlığin ve özellikle küçük iş-
yerlerınde iflasların artmasına yol açtı-
ğından giderek daha fazla tepki çekiyor.
Fransız seçimleri bunu açıkça göster-
di. Şimdi yeni hükümet ışsizliği azaltma-
ya ve ekonomik büyümeye önem ver-
diği takdirde, Fransa'nın APB hedefle-
rine 1999'a kadar uyması mümkün de-
ğil.
Diğer taraftan Almanya'da da bütçe
ettı. Örneğin, emeklilik haklarına ilişkin
yasa tasarıları hafta içinde tartışma ko-
nusu olduğunda. bu güne kadar en sağ
ve "pıyasacı" görüşlenyle belirlenen Ala-
in Madelain, kamu emekçilerinin emek-
filik haklarının kısılmasına ilişkin proje-
yi, "Thatcherci" olarak niteleyip reddet-
mek zorunda kaldı. Jacques Chirac,
Başbakan Juppe'yi görevinden aldık-
tan sonra yerine bir değil. Seguin ve Ma-
delain gıbi görüşleri birbirine zıt ıki po-
litikacıyı birden atayarak son dakikada.
seçmene bır "sentez-uzlaşma" ışareti
vermeye çabaladı. Ama bu umutsuz
adım muhafazakârların daha da şaşkın
ve tutarsız görünmelerine yol açmaktan
başka bir işe yaramadı.
Jacques Chirac kemer sıkma politi-
kalarına destek aramak için erken se-
çimlere gitmişti. Seçmen Chirac'ın ta-
lebini geri çevirdi. Muhafazakârlar da
iki hafta boyunca, noe-liberal görüşle-
rinden sürekli olarak ödün vermek zo-
runda kaldılar. Bugün muhafazakâr par-
tiler bloku seçimleri, kıl payı farkla ka-
zansa bile, (ki işsizler ve vasıfsız işçiler
arasında odukça önemli bir desteğe sa-
açığı ve kamu borçları artma eğilimi
gösteriyor. Eğer, Maliye Bakanı Teo We-
igel'in altınları yeniden değerlendirerek
bir muhasebe oyunu ile APB önkoşul-
larını gerçekleştirme çabasında Bun-
desbank'm gösterdiği direnç kırılırsa.
diğer ülkelerin de benzen metotlarla ön-
koşullara uyması sağlanabilir ve APB
zamanında gerçekleşebilir. Gerçekle-
şebilir ama bu planlandığı gibi bir APB
ve güçlü bır EURO olmaz. Şüphesiz
Fransa, Ispanya ve Italya gibi ülkeler bu
gelişmeyi, memnunıyetle karşılariarama.
Almanlara marktan vazgeçerek bu ye-
ni ve daha zayıf parayı kabul etmeyi
onaylatmak mümkün olmaz.
Bundesbank'm itirazları dikkate alı-
nırsa, o zaman da çok şiddetli bir ke-
mer sıkma politikası uygulanmadığı tak-
dirde Almanya'nın APB önkoşullarına
uyması sağlanamaz. Eğer bu tedbırler
uygulanırsa ancak Almanya ve Lich-
tenstein birlikte bir APB kurabılirler. Fran-
sa, Belçika, Ispanya ve/fa/ya'nın 1999'a
kadar APB koşullarına uyacak hale gel-
mesı olası görünmüyor. Özetle ya APB
ertelenecek ve gerçekleşmesinin ko-
letinde mi" yatıyor sorusunun ce-
vabına ilişkin bir ışaret olarak kabul edi-
lecek.
Şimdi Wall Street Journal, The Eco-
nomist, Financial Times gibi muhafaza-
kâr gazete ve dergilerin yorumcuları Av-
rupa'da siyasi platformun "muhafaza-
kâr sağ "dan "merkez sol "a kaymaya
başladığını tespit ediyorlar. "Buyöneliş
sosyal demokrat partilerde duracak mı,
yoksa daha da sola kaymaya devam
edecek mi" sorusunu sormadan edemi-
yorlar. Dün "sağ-sol" ayrımının ıdeolo-
jilerın sonunun geldiği savunulan bir
dünyada, bugün tartışmaların bu nok-
taya gelmiş olması ilginç değil mi? Bir
başka ilginç gerçeğe de değinmeden
edemeyecegim: 1995'te Fransız iş ha-
reketi başladığında muhafazakâr basın
bu olayları anında bir sınıf mücadelesi
olarak kavradı ve "yüz yılın son büyük
çatışmasına" (Busines Week) yol açabi-
leceğine işaret etti. Liberalizmin etkısi al-
tındakı bir kısım "entelijansıya" ise "sı-
nıflann açıklayıcı kavramlar olmaktan
çıktığı" türünden bir sakızı çığnemeye
devam etti. Umarım bu sefer Fransız
seçimlerınden doğru dersı çıkarabilirız.
Rus gelinlerini
Türklergiydirecek
HAVRİVE MENGL'Ç ~
Türkiye'nin yurtdışında ilk
gelinlik satış mağazasını açan
Çağteks, Moskova'da gelinlik
üretmeye hazırlanıyor. "Rus-
ya'daki gelinlik pazannı ilk
biz başlattık" diyen Çağteks
Yönetim Kurulu Başkanı Meh-
met Ali Alp, Moskova'da Türk
sermayeli bir şırket kuracakla-
nnı ve gelinlik üretim tesisınin
arsasının dahi alındığını söy-
ledi. Sosyalist sistem yıkılma-
dan önce politbüro üyelerinin Çağteks de\ letin elindeki GimenneŞe talip
dügünlenndekı gelinlik ıhtıya- bır pazar olduğunu belırterek Tü'rk.ve'de-
c.nı karş.Iavan ulken.n tek gelınlıkç.sı ve k j v l ] h k ü r e t i m ı e r i m n o r t a |ama 20-22 bin
devlete aıt olan yjiz yıllık gelinlik mağa- ,eİ.nl,kolduSunuvebunun vaklaşıkvüz-
zas. Gımenneyı de satın alacaklannısoy- ^ 6 0 - ı m y u r t d ı ş m a l h r a ç ett,klennı 'söv-
leyen Alp. "Çağteks ın Moskova dakı |e(jj
ikinci satış mağazasın. 800 metrekare- A , a% r ] c a Z e y t i n b u r n u n d a k i ü r e I ı m
lık bır alanda, eylul avında açacagız tesislerin, sadece özel s.parişlere hizmet
dedı. Alp. Rusya nın gelinlik ve damat- iç i n k u ı,a n r n a y i p i a n ıa d ] k ıa r l n ı v e vurtdı-
lık gıbı ozel kostumler ve diğer tekstıl yapt,klan ihracat için üretimi i'se baş-
ürünlerı açıs.ndan -'alab.ld.ğ.ne boş k a w taş.yacaklann. da ifade etti.
A n t e n l e r i n i z i B D P ' y e ç e v i r i n
Artık yurtıçı pıyasaları ızleyeb.lmek ıçın bır TV antenı ve bılgısayar yete-lı BDP s
• İMKB Hisse Senedi Piyasası . .
Artık pprjmcıa var
Her hisse senedinin 28 adet
fiyat bilgisı.TL ve S bazında
grafikleri.
• 15 en yaygın gösterge ile
teknik analiz.»Hareketli
ortalamalardan Fibonnacci'
lere trend çizgilerine kadar
uzanan göstergeler.
• İMKB şirketlerinin mali tablo
ve bazı finansal oranları Üç,
altı, onikişer, aylık tablolar,
sirket bilgileri
• İMKB Tahvil-Repo Piyasası
• Bankalararası Döviz ve Faiz
Piyasası
• Serbest Piyasa Döviz ve Altın
Piyasası
• BDP Haber Ajansı kaynaklı
haberier. •Gelişmiş haber
tarama özellikleri
Cstelık tum bu bngflen er\ uygun ortam ve malfyette ekle etmenız mümkün
Daha aynntılı btlgı ve BDPUNE* yak.ından tâmmafc *çn btzı arayın
BDPnın ustun urünlen & tekntk h zmet Gu\"eicesıyte Di' kez daha tantş*n
}
z (D 212) 2"2 S3 90
{0 233} 441 01 £3
R1112J44C7G 1S
FİYAT DUYURUSU
Deneme
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Sola Doğru...
Kapitalizmin "doğum yeri" olan ingiltere'de,
mayıs başında yapılan seçimleri, Işçi Partisi, ezi-
ci bir çoğunlukla kazandı. Ingiltere gibi kapitalist
gelişmenin "ilk" ülkelerinden Fransa'da yapılan se-
çimlerin ilk aşaması da tüm beklentilerın tersine,
solun başarısıylasonuçlandı. Kapitalizmin doğum
yerlerinde yeniden b;
r sola yöneliş görülüyor. Da-
ha doğrusu halk sol şemsiye altına "kaçıyor".
Neden?
ingiltere'de yaklaşık 18 yıl süren tutucu yöne-
tim, yıllık yüzde 2-3 enflasyon ve yüzde 5 dola-
yında işsizlik oranıyla ekonomi politikasında ba-
şarılıydı; yine de halktan oy alamadı. Çünkü bu "ba-
şanlı" ekonomi politikası, sosyal devlet anlayışı-
nın dayanağı olan toplumsal yapıyı üç noktadan
"vuruyordu".
Bunlardan birincisi "eğitim"dir. Ingiltere hükü-
meti, özel girişimci bir tutumla eğitimi giderek
"paralı"yapmıştı. Eğitimde "olanak"yada "fırsat"
eşitliğini yok eden bu yaklaşım. kolayca anlaşıla-
bileceği gibi toplumun geniş kesimlerini tedirgin
ediyordu. İkinci nokta "sağlıktır". İngiltere'de ol-
dukça iyi işleyen "ulusalsağlıkdüzeni" vardır; tu-
tucu hükümetlerin bu düzeni bozmaları ve sağlık
hizmetlerinin de eğitim gibi özelleştirilmesı süre-
cine girilmesi, doğal olarak halkın tepkisini çeki-
yordu.
Üçüncü ve bunların altyapısı olabilecek olum-
suzluk, "ge//roö/üşümunde"görülüyordu. "Başa-
rılı" ekonomi politikası, en az-en çok gelir ''aralı-
ğının" açılmasıyla. daha doğrusu, gelir eşitsizlik-
lerinin büyümesiyle sonuçlanıyordu.
Kısaca Ingiliz seçmenler bu üç olumsuz geliş-
meyi durduracağı, "olabildiğince tersine çevire-
ceğisözünü veren" işçi Partisi'ni yönetime getir-
diler.
Fransa'da durum daha karmaşık; işsizlik oranı
yüzde 12'lere çıkmış bulunuyor. Fransa ekonomi-
si "küreselleşme" ve bunun bir alt başlığı olarak
Avrupa Biriiği süreçleri için gerekli yapısal dönü-
şümleri gerçekleştirmede güçlük çekiyor. Halk,
"bütçe harcamalannın" azaltılmasına dayalı bir
yapısal dönüşümün sancılarını çekiyor ve buna kar-
şı çıkıyor.
• • •
Kuşkusuz, Türkiye'de bu konulara gelmeden
yapılması gereken çok iş var; devletin işleyişinin
"çete" özelliğınden çıkarılarak "hırsızlıklardan ann-
dırılması"; demokratik. etkin ve verimli kılınması;
sonra da enflasyonun dizginlenmesiyle kararlı bir
ekonomik ortam yaratılması, solcusu- sağcısıyla
siyasetin "ılk işlevi" olmalıdır. Türkiye sağının bu
alanlardaki yetersizliklerini de "solkesim"üstlen-
mek durumundadır.
Türkiye'de devlet, eşitlikçi eğitim ve düzenli
sağlık hizmetlerini karşılamada sürekli yetersiz
kalmış, dahada kötüsü, zamanla, halkın "özelel-
lerdesoyulmasının" yollarını açmıştır. Bugün, eği-
tim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma olanağı,
kişinin parasal olanaklarıyla doğru orantılıdır. Ge-
lir eşitsizliklerinin "büyüklüğü"de "yasa/"en azüc-
retin aylık 11.4 milyon lira olduğu bir ortamda yi-
ne "yasal" en çok
maaşm. milletveki-
li aylığının. bunun
"30 tei£/"olabilme-
sidir. Yasadışı ge-
lırlerın yarattığı
"uçurum" ve "yı-
kımlar" ise ayrı bir
konudur.
• • •
Genel anlamda
solun, yalnızca
eğitimde olanak
eşitlıği; kamusal
sağlık hizmeti ve-
eşitlikçi gelir bö-
lüşümü "üçlüsüne
indirgenemeyece-
ği" açıktır. ıngiliz
ışçi Partisi, bunla-
ra "özel girişimin
toplumsal sorum-
luluğu" ve daha
çok "katılımcı" de-
mokratik süreçle-
ri, "özgürlük, eşit-
lik ve dayanışma"
temelinde yaşama
geçirmeyi amaç-
lıyor.
Gerçekte bu
noktalara dayalı
seçim sonuçları,
kapitalizmin do-
ğum yerlerinde
halkın, solun on
yıllar süren sava-
şımlarıylaeldeet-
tiği kazanımların
"özüne"sahipçık-
tığını kanıtlıyor.
Dizginsiz serbest
piyasacılığm ve
özelleştirmecı uy-
gulamalann eme-
ği ezen fırtınası
karşısında halk,
her zaman oldu-
ğu gibi sol limana
sığınıyor. Kuram-
sal tartışmalar bir
yana, sol için ise
bu yaklaşımlar. kü-
reselleşme belir-
sizliğinde bir "ge-
çiş döneminin"
son "tutunma"si-
perleri biçiminde
de algılanabilir.
Günümüzün
Türkıyesi söz ko-
nusu olunca. laik
ve demokratik iş-
leyen, dürüst ve
etkin devlet yöne-
timi başta olmak
üzere, tüm bu
noktalar gerçek-
ten "yaşamsal" bir
özellik taşıyor. Ve
kendisine solcu
diyenlerin, bunla-
n gerçekleştirmek
üzere. yeniden, bir
yerlerden "başla-
ması" gerekıyor.
zler ıçın BDPLINE hazırladı
• Excel ve DDE aktarımı
• Metastock'a veri aktarımı,
• Otomatik sıralama, döngu,
alarm,
• Hisse senetlerine ait tüm
fiyat bilgilerinin toplandığı
ve son 10 işlemin görüntü-
lendiği ayrıntı pencereleri
• Anlık Portföy izleme
(Accountvvatch)
• Anlık Zaman-Satış (Time &
Sales) tabloları
• İslemlerinizi hızla gerçekles-
tirmenizi sağlayan sürükle-
bırak (drag & drap) özelliği
• Ve Windows ortamının ge-
tirdiği diğer birçok kullanım
kolaylığı