27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Yabancı sermayede durgunlukRakamlarm geç açıklanması "gelen yok ki hesaplansın" şeklinde değerlendiriliyor Ekili alanlar sıdar altında • TARSLS (Cumhurivet Güney flleri Bürosu) - Tarsus'a bağlı sekiz köyde 20 bin dekar ekili tanm arazisi. sular altında kaldı. Seyhan Barajı yetkililen ile DSİ yöneticilerini sorumsuzlukla suçlayan yöre çıftçileri. olayın barajda biriken sulann kademeli olarak bırakilmamasından kaynaklandığını. milyarlarca liralık zarar meydana geldigini belirttiler. Pamuk, rnısır ve bugday eken çiftçiler. DSl Adana 6. Bölge Müdürlüğü ile Seyhan Barajı yetkililerınin sorumsuzluğu nedeniyle perişan olduklarını dile getırdiler. Petrol ürünlerinin tiiketimi arttı • ANKARA (AA) - Türkiye clekı petrol ürünleri tüketimı geçen yıl. öncekı yıla göre yüzde 4 oranında artarak 28 milyon 280 bin 496 tona ulaştı. Petrol ürünleri tüketimi 1995 yılında 27 mi lyon 160 bin 410 ton düzeyinde gerçekleşmişti. Enerji ve Tabıi Kaynaklar Bakanlığı'nın verilerine göre 1996 yılında petrol ürünlerinden süper benzin tüketiminde yüzde 5 oranında gerıleme görülürken kurşunsuz benzin tüketiminde yüzde 74.9 oranında artış oldu. 1995 yılında süper benzin tüketimı bır mılvon 441 bin 842 ton düzeyinde iken 1996 yılında bu rakam bir milvon 368 bin n düzeyine geriledi. nını NLRTEN VALÇIN Yabancı sermaye girışiyle ilgili rakamlann açıİclanmasında alışılmışın dışında gecıkme yaşanması. yabancı sermaye çevreleri arasında kuşku yaratıyor. Konuyla ilgili çe\reler bu süreci "1996'da sermaye girişinin az olması nedenivle hiikümetin biliçli olarak rakamları duyurmada gecikmesi" olarak değerlendiriyorlar. Geçen haftaya kadar ocak-mayıs dönemi rakamlannın açıklanması. geçen hafta içinde ise sadece ocak-kasım sermaye gınş rakamlannın duyunılması ve son rakamın sadece 528 milyon dolar olması. 1996 yılındaki vabancı sermaye ginşinin beklenenin altında olacağı sonucunu da ortaya Dünya Bankası araştırma- larına göre Türkiye'nin Çin'den sonra gelişmekte olan ikinci büyük pazar olduğu belirtiliyor. Ancak yabancı sermaye girişlerine bakıldığında Çin yılda orta- lama 40 milyar dolarhk yabancı sermaye çeki- yor. Türkiye'den yedi kat daha küçük olan Ma- caristan ekonomisi ise yılda ortalama 7 milyar dolar yabancı sermaye girişine tanık oluyor. Tür- kiye'de ise bu rakam yıllardır ortalama 1 milyar dolar seviyesinde. Dikkat çeken en önemli un- sur ise son 4 yıldır yapılan yatınmlann tama- mına yakını zaten Türkiye'de yerleşik olan ya- îslam ülkelerinden 'yalancı sermaye' bancı sermaye tarafından ger- çekleşmesi. Bir diğer nokta ise yeni yabancı ser- maye girişlerinin büyük bir kısmını alt smır olan 50 milyon dolarhk yatınmlann oluşturması. Yet- kililer, düşük tutarlı bu tür girişimlerin yatınm sayılmasının mümkün olmadığını, zira bunla- nn, daha çok tran, Irak, Suriye gibi İslam ülke- lerden gelerek Türkiye'de küçük çapta alışveriş yapan tüccarlann. işlerini hızlandırmak için Tür- kiye'de büro açmalan amacıyla kullanıldığını belirtiyorlar. çıkarttı. 1990 yılına kadar dereceli olarak artan. ancak 1990 yılından sonra yavaşlayan yabancı sermaye girişlerinin 1996 yılında son 5 yıllık ortalama 1 milyar dolar tutannı yakalayamayacağı belirtiliyor. Her ne kadar Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü'nün açıkladığı tahmini rakam 1.3 milyar dolar olsa da bizzat işin içinde olan yabancı sermaye çevrelerinin aynı iyimserliği koruyamadığı gözleniyor. Ilk 10 ayda toplam 528 milyon dolara ulaşan rakamın. son üç aylık rakamlann eklenmesiyle de 1 milyar doları bulamayacağı belirtiliyor. Hükümet tarafından açıklanan yabancı sermaye girişiyle ilgili rakamlar birbirleriyle çelişiyorlar. Hazine Müsteşarlığı'na bağlı Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü'nün Kasım 1996 raporunda 1996'nın ılk altı aylık yabancı sermaye gıriş rakamı 483 milyon dolar olarak belirtıldi. Ancak 1997 yılının raporunda bu rakam rev ize edilerek 57 3 milyon olarak gösterildi. Rakamlardaki en büyük çelişki ise geçen hafta açıklanan ılk 10 aylık verilerde ortaya çıktı. Merkez Bankası tarafından yayımlanan haftalık bültenin, ödemeler dengesıyle ilgili bölümünde 1996'nın ocak- kasım yabancı sermaye girişi toplamı 528 milyon dolar olarak duyuruldu. Böylece yabancı Sermeye Genel Müdürlüğü'nün açıkladığı ocak- haziran dönemi sermave girişi. Merkez Bankası'nın açıkladığı ilk on aylık rakamdan daha yüksek oldu. Çay üreticilerinde kontenjan sıkıntısı ÖMER ŞAN RİZE - Çay kampanyasının açılmasının ardından bir hafta geçmeden Çay lşletme- leri Genel Müdürlüğü kontenjan uygulama- sını başlattı. Daha kampanyanın başlangı- cında uygulamaya konulan dekar başına 10 kg'lık kontenjan. çay üreticilerinin tepkisi- ne neden olurken çay almakta zorluk çeken özel çay fabrikalarının işine yara- yacağı kaydediliyor. Sönük başlayan 1997 yılı yaş çav kampanyası, kontenjan uy- gulaması ile şimdiden üreticinin belini bükmeye başladı. Doğu Ka- radeniz Bölgesi'nde çay tarımı ile uğraşan 201 bin 500 aile çay ha- satının bütünüyle başlamadan ge- tırilen dekar başına 10 kg'lık kon- tenjan uygulamasına bir anlam veremedi. Ureticı dernekleri Çay-Kur'un zamansız kontenjan uygulamasına tepki gösterirken. uygulamanın çay alımında zorluk çeken özel sektörün işine yarayacagını ileri sürdü- . ier. Çay İşlçtmeleri Genel Müdürlüğü'nün • Uygulamaya konulan dekar başına 10 kg'lık kontenjan, çay üreticilerinin tepkisine neden oldu. bugünden itibaren uygulamaya koyacağı dekar başına 10 kg'lık kontenjan üreticile- nn ürünlennin tarlada kalmasına veya alter- natif olarak özel çay fabrikalanna kayma- sına neden olacak. Çay-Kuryetkilileri tarafından kaliteli ku- ru çay üretimi amacı ile kontenjan uygula- masına gidildiği kaydedilirken: 1980 yılın- dan itibaren sürdürülen uygulama, üretici- nin ürün kaybı ile birlikte ekono- mik kayıp vermesine neden olu- yor. Çay Işletmeleri Genel Müdür- lüğü'nden yapılan bir açıklama- da. Çay-Kur olarak üreticilerden bazı istekleri bulunduğu belirtile- rek. "Biz çayımızı artık ihraç etmek mecburiyetindeyiz. İh- racatın lemel şartı ise kaliteli kuru çay üretmektir. Kaliteli çay iirete- bilmek için. kaliteli ürün almak gerekir. İşte bu noktada üreticilerimize büyük gö- rev düşmektedir. Çay-Kur olarak üreti- cilerimizden kaliteli yaş çay toplamaları- nı rica edivoruz" denildi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA 'Avrupa'nın Geleceğini ve Dengelerini' Belirlemek... Bu yazıyı Fransa'da seçmenjl. turda oy vermek için sandık başına gitmeye başladığı saatlerde yazıyorum. Genel seçimlerin ıkınci turunda Fransız Sosya- list Partisi önderliğindeki sol blokun ka- zanması bekleniyor. Fransız Sosyalist Partisi Başkanı Leonel Jospin bu se- çimlerin sonuçları sadece Fransa'nın değil "Avrupa 'nın geleceğini ve denge- lerini" belirleyecektir diyerek, yaşan- makta olan sürecin öneminı vurguladı. Avrupa önemli bir dönemece girdi. 1980'lerden bu yana egemen olan neo- Hberal konsensüs hızla gerilıyor; ışsizli- ğı azaltmaya, toplumsal eşitsizlikleri dü- zeltmeye ve ekonomik büyümeye önem veren bir sol dalga yükseliyor. Henüz seçimleri kimin kazanacağı belli degil. Ama içim oldukça rahat. Çün- kü bu seçimleri kimın kaybettiği ve bu yaşanan sürecin ne anlama gekjiği çok açık. Fransa seçimleri sonucu ne olur- sa olsun Avrupa'da seçmenin artık "Pi- yasa en iyi düzenleyicidir, bu yüzden, ekonomik istikrar ve büyüme için en iyi yol serbestçe işleşmesinin önündeki en- gellerin kaldtnlmasıdır" olarak özetlenebilecek olan neo-libe- ral dogmayı artık reddetmekte olduğunu gösterdi. Büyük ölçü- de bu ekonomik görüşler te- mel alınarak mali disiplin, büt- çe açığını azaltmak için kamu harcamalarında ve toplumsal yardım programlarında kesinti yapmak prensiplerı üzerine ku- rulmaya çalışılan Avrupa Para Biriiği projesi de seçmen tara- fından reddediliyor. Fransız seçimleri ekonomik liberahzmı benimsemiş olan muhafazakâr partiler blokunun. söylemlerının seçmen havası- na ne kadar yabancı olduğunu da ortaya koydu. Muhafazakâr politikacılar ve hafta içinde ek- ranlara çıkarak "yeniatılım"dan bahseden Jacques Chirac, dertlerini seçmene anlatamadık- larını gördüler. Muhafazakâr blok politıkasız kaldığını fark şulları yeniden gözden geçırilecek ya da... Düşünüyorum da. galıba başka bir seçenek yok! Ha bır de Alman Sosyal Demokrat Partisi lıderi Oskar Lafonta- in'ın Fransız Sosyalist Partısı'ne yaptı- ğı işbirliği çağnsını göz önüne alarak, iş- sizliği azaltmaya, refaha ve ekonomik bü- yümeye öncelik veren bir Avrupa Birlı- ^/olasılığı düşünülebilir. Bunun gerçek- leşebilmesı için ise oyunun kurallarında önemli değişiklıkler yapmak gerekıyor. Ancak Avrupa solu henüz bu noktadan oldukça uzak. Fransız seçimleri, sonucu ne olursa olsun, artık seçmenin tutumunun daha uzun bir süre gert gelmeyecek bir şekil- dedeğiştiğinı, "seçmenin toplumsal re- faha sonra da işsizliğe öncelik verilme- sini istediğini" gösterdi. (Wall Street Jo- urnal 26.5.97). "Bonn'dan Roma'ya ve Vıyana'ya kadar tüm sosyal demokrat partiler..." Fransız seçimlerini "seçme- nin refaha ve iş yaratmaya öncelik veril- mesini istemesi olarak yorumladılar." (International Herald Tribune 28.05.97). Alman sosyal demokratlarına göre de Fransız seçım sonuçları neo-li- beral politikalann iflas ettiğini gös- terdi: SDP liderı Oskar Lafonta- in Fransız seçımlerinin "bütçeyi ve sosyal harcamaları kısarak iş- sizliği arttıran politikalann başa- nsızlığa mahkûm olduğunu gös- terdiğini" söyledi. Italya'da Komü- nist Yenidenkuruluş Partisi Baş- kanı Armanda Cossuto, seçim- lerin 1. tur sonuçlarını yorumlar- ken. bu sonuçların Ingiliz seçim sonuçlarından daha önemli ol- duğunu vurguladı ve "solun Fran- sa 'da çok daha ilerı birplatform- la mücadele ettiğine" dikkati çek- tı. Avusturya'nın sosyal demok- rat şansölyesi Vıktor Klima da açık bir mektupla Jospeni'ı teb- rık erti. (Reuters 26.5.97) Interna- tional Herald Tribune göre Fran- sız seçim sonuçları "Avrupa'nın geleceği küreselleşmenin dayat- Seçimler Fransa kadar Avrupa için de önem taşıyor. b & disiplinde mi, yoksa refah dev- hıp Ulusal Cephe Partisi'run liderı Le Pain "atın bunlan iktidardan" işaretini ver- dikten sonra, bu bile artık çok zor) ken- dilerini Sosyalist Parti'nin belırlediğı bir toplumsalplatformda bulacaklar. Yeni hü- kümet parasal istikrara, bütçe disiplini- ne ve özelleştirmelere değil, ışsizliğiazal- tıcı, ekonomik büyümeyi teşvik edici. yoksulluğu azaltıcı polıtikalara öncelik vermek zorunda kalacak. Avrupa Para Birlıği'ne üye olmak is- teyen ülkeler 1999'a kadar bütçe açık- larını ve kamu borçlarını, GSMH'lerinin sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 60"ının altı- na düşürmek zorundalar. Bu koşullara uymak için uygulanması gereken mali disiplin, ışsızlığin ve özellikle küçük iş- yerlerınde iflasların artmasına yol açtı- ğından giderek daha fazla tepki çekiyor. Fransız seçimleri bunu açıkça göster- di. Şimdi yeni hükümet ışsizliği azaltma- ya ve ekonomik büyümeye önem ver- diği takdirde, Fransa'nın APB hedefle- rine 1999'a kadar uyması mümkün de- ğil. Diğer taraftan Almanya'da da bütçe ettı. Örneğin, emeklilik haklarına ilişkin yasa tasarıları hafta içinde tartışma ko- nusu olduğunda. bu güne kadar en sağ ve "pıyasacı" görüşlenyle belirlenen Ala- in Madelain, kamu emekçilerinin emek- filik haklarının kısılmasına ilişkin proje- yi, "Thatcherci" olarak niteleyip reddet- mek zorunda kaldı. Jacques Chirac, Başbakan Juppe'yi görevinden aldık- tan sonra yerine bir değil. Seguin ve Ma- delain gıbi görüşleri birbirine zıt ıki po- litikacıyı birden atayarak son dakikada. seçmene bır "sentez-uzlaşma" ışareti vermeye çabaladı. Ama bu umutsuz adım muhafazakârların daha da şaşkın ve tutarsız görünmelerine yol açmaktan başka bir işe yaramadı. Jacques Chirac kemer sıkma politi- kalarına destek aramak için erken se- çimlere gitmişti. Seçmen Chirac'ın ta- lebini geri çevirdi. Muhafazakârlar da iki hafta boyunca, noe-liberal görüşle- rinden sürekli olarak ödün vermek zo- runda kaldılar. Bugün muhafazakâr par- tiler bloku seçimleri, kıl payı farkla ka- zansa bile, (ki işsizler ve vasıfsız işçiler arasında odukça önemli bir desteğe sa- açığı ve kamu borçları artma eğilimi gösteriyor. Eğer, Maliye Bakanı Teo We- igel'in altınları yeniden değerlendirerek bir muhasebe oyunu ile APB önkoşul- larını gerçekleştirme çabasında Bun- desbank'm gösterdiği direnç kırılırsa. diğer ülkelerin de benzen metotlarla ön- koşullara uyması sağlanabilir ve APB zamanında gerçekleşebilir. Gerçekle- şebilir ama bu planlandığı gibi bir APB ve güçlü bır EURO olmaz. Şüphesiz Fransa, Ispanya ve Italya gibi ülkeler bu gelişmeyi, memnunıyetle karşılariarama. Almanlara marktan vazgeçerek bu ye- ni ve daha zayıf parayı kabul etmeyi onaylatmak mümkün olmaz. Bundesbank'm itirazları dikkate alı- nırsa, o zaman da çok şiddetli bir ke- mer sıkma politikası uygulanmadığı tak- dirde Almanya'nın APB önkoşullarına uyması sağlanamaz. Eğer bu tedbırler uygulanırsa ancak Almanya ve Lich- tenstein birlikte bir APB kurabılirler. Fran- sa, Belçika, Ispanya ve/fa/ya'nın 1999'a kadar APB koşullarına uyacak hale gel- mesı olası görünmüyor. Özetle ya APB ertelenecek ve gerçekleşmesinin ko- letinde mi" yatıyor sorusunun ce- vabına ilişkin bir ışaret olarak kabul edi- lecek. Şimdi Wall Street Journal, The Eco- nomist, Financial Times gibi muhafaza- kâr gazete ve dergilerin yorumcuları Av- rupa'da siyasi platformun "muhafaza- kâr sağ "dan "merkez sol "a kaymaya başladığını tespit ediyorlar. "Buyöneliş sosyal demokrat partilerde duracak mı, yoksa daha da sola kaymaya devam edecek mi" sorusunu sormadan edemi- yorlar. Dün "sağ-sol" ayrımının ıdeolo- jilerın sonunun geldiği savunulan bir dünyada, bugün tartışmaların bu nok- taya gelmiş olması ilginç değil mi? Bir başka ilginç gerçeğe de değinmeden edemeyecegim: 1995'te Fransız iş ha- reketi başladığında muhafazakâr basın bu olayları anında bir sınıf mücadelesi olarak kavradı ve "yüz yılın son büyük çatışmasına" (Busines Week) yol açabi- leceğine işaret etti. Liberalizmin etkısi al- tındakı bir kısım "entelijansıya" ise "sı- nıflann açıklayıcı kavramlar olmaktan çıktığı" türünden bir sakızı çığnemeye devam etti. Umarım bu sefer Fransız seçimlerınden doğru dersı çıkarabilirız. Rus gelinlerini Türklergiydirecek HAVRİVE MENGL'Ç ~ Türkiye'nin yurtdışında ilk gelinlik satış mağazasını açan Çağteks, Moskova'da gelinlik üretmeye hazırlanıyor. "Rus- ya'daki gelinlik pazannı ilk biz başlattık" diyen Çağteks Yönetim Kurulu Başkanı Meh- met Ali Alp, Moskova'da Türk sermayeli bir şırket kuracakla- nnı ve gelinlik üretim tesisınin arsasının dahi alındığını söy- ledi. Sosyalist sistem yıkılma- dan önce politbüro üyelerinin Çağteks de\ letin elindeki GimenneŞe talip dügünlenndekı gelinlik ıhtıya- bır pazar olduğunu belırterek Tü'rk.ve'de- c.nı karş.Iavan ulken.n tek gelınlıkç.sı ve k j v l ] h k ü r e t i m ı e r i m n o r t a |ama 20-22 bin devlete aıt olan yjiz yıllık gelinlik mağa- ,eİ.nl,kolduSunuvebunun vaklaşıkvüz- zas. Gımenneyı de satın alacaklannısoy- ^ 6 0 - ı m y u r t d ı ş m a l h r a ç ett,klennı 'söv- leyen Alp. "Çağteks ın Moskova dakı |e(jj ikinci satış mağazasın. 800 metrekare- A , a% r ] c a Z e y t i n b u r n u n d a k i ü r e I ı m lık bır alanda, eylul avında açacagız tesislerin, sadece özel s.parişlere hizmet dedı. Alp. Rusya nın gelinlik ve damat- iç i n k u ı,a n r n a y i p i a n ıa d ] k ıa r l n ı v e vurtdı- lık gıbı ozel kostumler ve diğer tekstıl yapt,klan ihracat için üretimi i'se baş- ürünlerı açıs.ndan -'alab.ld.ğ.ne boş k a w taş.yacaklann. da ifade etti. A n t e n l e r i n i z i B D P ' y e ç e v i r i n Artık yurtıçı pıyasaları ızleyeb.lmek ıçın bır TV antenı ve bılgısayar yete-lı BDP s • İMKB Hisse Senedi Piyasası . . Artık pprjmcıa var Her hisse senedinin 28 adet fiyat bilgisı.TL ve S bazında grafikleri. • 15 en yaygın gösterge ile teknik analiz.»Hareketli ortalamalardan Fibonnacci' lere trend çizgilerine kadar uzanan göstergeler. • İMKB şirketlerinin mali tablo ve bazı finansal oranları Üç, altı, onikişer, aylık tablolar, sirket bilgileri • İMKB Tahvil-Repo Piyasası • Bankalararası Döviz ve Faiz Piyasası • Serbest Piyasa Döviz ve Altın Piyasası • BDP Haber Ajansı kaynaklı haberier. •Gelişmiş haber tarama özellikleri Cstelık tum bu bngflen er\ uygun ortam ve malfyette ekle etmenız mümkün Daha aynntılı btlgı ve BDPUNE* yak.ından tâmmafc *çn btzı arayın BDPnın ustun urünlen & tekntk h zmet Gu\"eicesıyte Di' kez daha tantş*n } z (D 212) 2"2 S3 90 {0 233} 441 01 £3 R1112J44C7G 1S FİYAT DUYURUSU Deneme ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Sola Doğru... Kapitalizmin "doğum yeri" olan ingiltere'de, mayıs başında yapılan seçimleri, Işçi Partisi, ezi- ci bir çoğunlukla kazandı. Ingiltere gibi kapitalist gelişmenin "ilk" ülkelerinden Fransa'da yapılan se- çimlerin ilk aşaması da tüm beklentilerın tersine, solun başarısıylasonuçlandı. Kapitalizmin doğum yerlerinde yeniden b; r sola yöneliş görülüyor. Da- ha doğrusu halk sol şemsiye altına "kaçıyor". Neden? ingiltere'de yaklaşık 18 yıl süren tutucu yöne- tim, yıllık yüzde 2-3 enflasyon ve yüzde 5 dola- yında işsizlik oranıyla ekonomi politikasında ba- şarılıydı; yine de halktan oy alamadı. Çünkü bu "ba- şanlı" ekonomi politikası, sosyal devlet anlayışı- nın dayanağı olan toplumsal yapıyı üç noktadan "vuruyordu". Bunlardan birincisi "eğitim"dir. Ingiltere hükü- meti, özel girişimci bir tutumla eğitimi giderek "paralı"yapmıştı. Eğitimde "olanak"yada "fırsat" eşitliğini yok eden bu yaklaşım. kolayca anlaşıla- bileceği gibi toplumun geniş kesimlerini tedirgin ediyordu. İkinci nokta "sağlıktır". İngiltere'de ol- dukça iyi işleyen "ulusalsağlıkdüzeni" vardır; tu- tucu hükümetlerin bu düzeni bozmaları ve sağlık hizmetlerinin de eğitim gibi özelleştirilmesı süre- cine girilmesi, doğal olarak halkın tepkisini çeki- yordu. Üçüncü ve bunların altyapısı olabilecek olum- suzluk, "ge//roö/üşümunde"görülüyordu. "Başa- rılı" ekonomi politikası, en az-en çok gelir ''aralı- ğının" açılmasıyla. daha doğrusu, gelir eşitsizlik- lerinin büyümesiyle sonuçlanıyordu. Kısaca Ingiliz seçmenler bu üç olumsuz geliş- meyi durduracağı, "olabildiğince tersine çevire- ceğisözünü veren" işçi Partisi'ni yönetime getir- diler. Fransa'da durum daha karmaşık; işsizlik oranı yüzde 12'lere çıkmış bulunuyor. Fransa ekonomi- si "küreselleşme" ve bunun bir alt başlığı olarak Avrupa Biriiği süreçleri için gerekli yapısal dönü- şümleri gerçekleştirmede güçlük çekiyor. Halk, "bütçe harcamalannın" azaltılmasına dayalı bir yapısal dönüşümün sancılarını çekiyor ve buna kar- şı çıkıyor. • • • Kuşkusuz, Türkiye'de bu konulara gelmeden yapılması gereken çok iş var; devletin işleyişinin "çete" özelliğınden çıkarılarak "hırsızlıklardan ann- dırılması"; demokratik. etkin ve verimli kılınması; sonra da enflasyonun dizginlenmesiyle kararlı bir ekonomik ortam yaratılması, solcusu- sağcısıyla siyasetin "ılk işlevi" olmalıdır. Türkiye sağının bu alanlardaki yetersizliklerini de "solkesim"üstlen- mek durumundadır. Türkiye'de devlet, eşitlikçi eğitim ve düzenli sağlık hizmetlerini karşılamada sürekli yetersiz kalmış, dahada kötüsü, zamanla, halkın "özelel- lerdesoyulmasının" yollarını açmıştır. Bugün, eği- tim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma olanağı, kişinin parasal olanaklarıyla doğru orantılıdır. Ge- lir eşitsizliklerinin "büyüklüğü"de "yasa/"en azüc- retin aylık 11.4 milyon lira olduğu bir ortamda yi- ne "yasal" en çok maaşm. milletveki- li aylığının. bunun "30 tei£/"olabilme- sidir. Yasadışı ge- lırlerın yarattığı "uçurum" ve "yı- kımlar" ise ayrı bir konudur. • • • Genel anlamda solun, yalnızca eğitimde olanak eşitlıği; kamusal sağlık hizmeti ve- eşitlikçi gelir bö- lüşümü "üçlüsüne indirgenemeyece- ği" açıktır. ıngiliz ışçi Partisi, bunla- ra "özel girişimin toplumsal sorum- luluğu" ve daha çok "katılımcı" de- mokratik süreçle- ri, "özgürlük, eşit- lik ve dayanışma" temelinde yaşama geçirmeyi amaç- lıyor. Gerçekte bu noktalara dayalı seçim sonuçları, kapitalizmin do- ğum yerlerinde halkın, solun on yıllar süren sava- şımlarıylaeldeet- tiği kazanımların "özüne"sahipçık- tığını kanıtlıyor. Dizginsiz serbest piyasacılığm ve özelleştirmecı uy- gulamalann eme- ği ezen fırtınası karşısında halk, her zaman oldu- ğu gibi sol limana sığınıyor. Kuram- sal tartışmalar bir yana, sol için ise bu yaklaşımlar. kü- reselleşme belir- sizliğinde bir "ge- çiş döneminin" son "tutunma"si- perleri biçiminde de algılanabilir. Günümüzün Türkıyesi söz ko- nusu olunca. laik ve demokratik iş- leyen, dürüst ve etkin devlet yöne- timi başta olmak üzere, tüm bu noktalar gerçek- ten "yaşamsal" bir özellik taşıyor. Ve kendisine solcu diyenlerin, bunla- n gerçekleştirmek üzere. yeniden, bir yerlerden "başla- ması" gerekıyor. zler ıçın BDPLINE hazırladı • Excel ve DDE aktarımı • Metastock'a veri aktarımı, • Otomatik sıralama, döngu, alarm, • Hisse senetlerine ait tüm fiyat bilgilerinin toplandığı ve son 10 işlemin görüntü- lendiği ayrıntı pencereleri • Anlık Portföy izleme (Accountvvatch) • Anlık Zaman-Satış (Time & Sales) tabloları • İslemlerinizi hızla gerçekles- tirmenizi sağlayan sürükle- bırak (drag & drap) özelliği • Ve Windows ortamının ge- tirdiği diğer birçok kullanım kolaylığı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle