Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ
10 DIŞ HABERLER
ABD'üen yeni tip
nüMeer bomba
• NEVVYORK(AA)-
ABD'nin hıdrojen
bombalannm yeniden dızayn
edilmiş şekli olan yeni tıp bır
niikleer bomba geliştirdıği
veB-61 adı verilen
bombanın ABD tarafindan
"serkeş devletler" (rogue
states) ilan edilen ülkelere
karşı kullanılacağı bildirildi.
New York Tımes gazetesi.
Pentagon kaynaklanna
dayanarak bınnci sayfadan
verdıği haberde, soğuk
savaşın sona ermesinden bu
yana ılk kez geliştirilen yeni
sılahın yeraliında ınşa edilen
fabrika \e laboratuvar
benzeri tesıslerin yanı sıra
koruganlann ımhasında
kullanılacağını açıkladı.
Uupiye sının
yakında açılabilip'
• BAĞDAT(AA)-Irak.
Suriye ile olan sınınn
yakında tıcaret amacıyla
açılabileceğini açıkladı. Irak
Tıcaret Bakanı Muhammed
Mehdi Saleh, düzenlediği
basın toplantısında, Iraklı bir
heyetin Suriye ile tıcaret
anlaşması imzalamak üzere
yakında Şam'a
gidebileceğini belirtti.
Fılistin'de
yeni bir örgiit
• Kl DÜS (AA) - Batı
Şeria'da öncekı gün
Israillilere toprak satan bir
Filıstinlinın öldürülmesi
olayımn sorumluluğunu. adı
ilk kez duyulan "Kutsal
Toprağm Koruyuculan"
adındaki bır grup üstlendı.
Fılıstın "El-Hayat el-
Cedıde" gazetesinin
habenne göre, Arapça
konuşan bır kişi gazeteyi
arayarak "Kutsal Toprağın
Koruyuculan Grubu"nun,
tsraillilere toprak sattığı için
Ali Muhammed Cumhur'u,
Batı Şena'ın Ramallah kenti
yakınlannda öldürdüğünü
söyledi.
Rum eşcinsellep
destek apıyop
• LEFKOŞA (AA) - Kıbns
Rum kesımınde.
eşcinselliğın suç olmaktan
çıkanlmasını öngören
yasanın bir an önce çıkması
ıçin Rum eşcinseller.
tnternet aracılığıyla
kendilerine destek anyor.
Internet aracılığıyla Rum
eşcinsellere destek veren
çeşitli ülkelerdeki
eşcinseller, yasagın
kaldınlmaması halmde bir
daha Rum kesimine
gitmeyeceklerinı bildirdiler.
Çin'de maden
patlaması: 50 ölü
• PEKİN(AA)-Çın'in
Liaonmg eyaletinde bir
kömür madeninde meydana
gelen patlamada yaklaşık 50
madencinin öldüğü
bildirildi. Liaoning Daily
gazetesi. eyaletteki Fushun
kentinde bulunan kömür
madeninde olay anında 68
kişınin bulunduğunu \e
patlamadan sonra yüzeye
yaklaşık 50 kişinin cesedinın
çıkanldığını belirtti.
Çevreciler, "21. yüzyıl ya çevre yüzyılı olacak ya da bizler artık var olmayacağız" diyerek uyanyor:
Şimdi uyanmazsan hep uyuyacaksın• Yüzyılın bilançosu: 1.5 milyar
insan hava kirliliği kurbanı. 1
milyar kişi içilebilir sudan yoksun.
Dünya nüfiısunun yüzde 25'ini
oluşturan gelişmiş ülkeler, atıklann
yüzde 75'ini üretiyor. Dünyada su
seviyesi giderek düşüyor. Her gün
150 canh türü yok oluyor.
Dış Haberier Servisi - "21. yüzyıl ya 'çev-
re yüzyıir olacak ya da bizler artık \ar ol-
mavacağız.'* Hırçın hatta yobaz diye tanım-
lanabilecek bazı çevreciler. dünyanın sonu-
nun yaklaşmakta olduğunu söylüyorlar. Bel-
kı bıraz abartıyorlar. Ancak onlann bu gö-
rüşü. "Yaşlı kıtaya bir şey olmaz" dey ip, ön-
lemler almayı göz ardı eden ıyimserlerin gö-
rüşünden çok daha az tehlikeli değıl mi?
Fransa'da yayımlanan haftaiık Courner
Intemational dergisi son sayısında çevre ko-
nusuna geniş yer verdi. Yerkürenin gerek
nüfus yogunluğu. gerek kirlenme, gerekse
doğanın tahribatı açısından içinde bulundu-
ğu durumu gözler önüne seren dergi. hükü-
metlerın bu konuda neleri "\apmadiklan-
nı" da ortaya koydu. Rio de Janeıro'da ya-
pılan "Çevre ve Kalkınma* konulu ulusla-
rarası konferansın üzerinden tam beş yıl geç-
tı. Rıo soluksuz kaldı. Tabii Rio ile birlikte
tüm dünya da. Ülke liderleri önümüzdekı gün-
lerde bu kez New York'ta bır araya gelecek-
ler. Dünyaya nefes aldırabilme yolunda ne
kadar ilerlediklenne ya da ne kadar gerile-
dıklenne bakacaklar.
20. yüzyılın son günlennin bilançosu ise
şu: Hava kirliliği yüzünden sağlıklan tehli-
keye düşen 1.5 milyar ınsan. İçilebilir sudan
yoksun 1 milyar kişi. Dünya nüfiısunun yüz-
de 25"inden azını oluşturan gelişmiş ülke-
lenn dünya tüketiminin yüzde 75"ini gerçek-
leştırmelen ve atıklann yüzde 75"inin bu
ülkelertarafından oluşrurulması Bunun ya-
nı sıra 5 kıtada su seviyelerinin giderek azal-
ması, her gün 150 tür canlı neslinın yok ol-
ması. Ve çevre konusu yüzünden ülkeler
Umursamazlık
ekofaşizmi
doğurdu
Ekolojınin uzun süreli tahribatı bir çe-
şit "ekofaşizm'*in doğmasına neden oldu.
Ekofaşıst akımın temsilcileri. "Çevre-
sel tahribatı \e kaçmılmaz sonumuzu ön-
leyici tedbirler hızla alınıp uygulanıyor
mu" diye soruy orlar. Buna yanıtın ıse be-
lirsiz olduğunu belirtiyorlar. Zıra hem ın-
sanlann edindikleri çevresel tahribata yol
açan alışkanlıklar dizisi çok kabank ve
bundan vazgeçmek haylı zor hem de hü-
kümetlerin çıkarcı politıkalan bu önlem-
lerin alınmasını güçleştiriyor. Ekofaşist-
lerintemel doktnni kolektifbiracil durum
hissiyatı ile hükümetler düzeyinde çevre
konusundakalıcı önlemlerinahnması. Di-
ğer bir deyişle dünya çıkarlan adına, halk-
lara v e kişilere kendi başlanna asla uygu-
layamayacaklan bir disıplini benimset-
mek. Ekofaşistler, komünıst Çin'in nüfu-
su kontrol altına almak amacıyla 'tek ço-
cuk' politikasını. öne sürdükleri teze do-
laylı bir ömek olarak gösteriyorlar.
Doğayı kuruttukça birbirimiziyiyeceğizÖnlem alınmadığı takdırde çevre konusunda-
kı anlaşmazlıklann büyük savaşlara yol açma
riskinı artık askerler bıle kabul ediyor. Yakın bir
gelecekte bütün güvenlık politikalarının çevre
olgusu üzenne kurulacağı düşüncesı yavaş yavaş
sıyasetin içinde kendıne sağlam bir yer edinme-
ye başladı.
NATO'nun çevre sorunlan ile potansiyel sa-
vaşlar arasındaki bağlantılan değerlendiren ça-
hşmalara malı destek verdiğı bilinıyor. Bunun ya-
nı sıra Pentagon ve CIAnın "ekoloji-gmenlik"
konulannda peş peşe deklarasyonlar yayımladı-
ğı bıliniyor.
Kanada'da Toronto Üniversitesi'nde ekoloji
konusunda büyük bir araştırma yürüten Thomas
Homer- Dixon. gelişmekte olan ülkeler arasmda
yaptığı ıncelemede. gerılımlen arttırabilecek 3 te-
mel faktör olduğunu ortaya koydu: Kaynaklann
azalması, nüfus artışıvekaynaklanndağılımı.Ba-
zen bu faktörlerin üçü de bır arada bulunabılıyor.
Gazze ömeğınde olduğu gibi önce içilebilir su kay-
naklan azalıyor. ardmdan nüflıs yogunluğu ile bir-
likte talepte bir artış gözleniyor. Nihayet toplu-
mun bir bölümü -Israilliler- kontrolleri altında-
kı su>u Fılıstinlerin artan su gereksınımlenne
vetmekten kaçınıyorlar. Gazze Şeridf nde yaşa-
nan şıddetın tek sebebı tabii valnızca su değil, an-
cak su\un eksikliğı şiddet olaylannı arttıran bir
faktör olarak kabul edıliyor. Homer-Dıxon'un
araştırmalan, kısıtlı olan kaynaklan zengın ve güç-
lünün tekelıne aldığını ortaya koyuyor. 1989'da
siyahı Montanyahllann Senegal ırmağından Mağ-
ripliler tarafindan kovuimalan bunun bır göster-
gesi. Yine I969"da SaKadorlu voksul çıftçilerın
Honduras'a "fiıtbol maçT bahanesiyle gelip 5 bin
kışınin öldüğü olaş ları çıkarması da çevre çatış-
masının bir sonucu. Homer Di\on. 1994'te Ylek-
sika'da Chıapas'ın başkaldınsmın ardmdakı önem-
lı bır faktörü de ekolojik tahribatın çifçilerın
üzeindeki etkısıne bağlıyor.
arası çatışmalann giderek artacak olması.
1990 yılında Washington'da bulunan ve
çevre konusunda geniş araştırmalar yapan
Worldwatch Enstitüsü40 yıllık bir süre biç-
tı. Bu süre dünyanın sonunun gelmesi için
değildi. Çevre açısından istikrarlı birtoplu-
mun kurulması için tanınan bir sınırdı. Ens-
titünün başkanı Lester Brown bu süre için-
de dünyanın dengelı bır çevre toplumu ha-
line gelmemesi halinde. çevresel tahribatın
ekonomik çöküş ile birleşerek artık önü alın-
mayacak felaketler zincirinı beraberinde ge-
tireceğini savunuyor.
Küreselleşmenin kurbanı: Çevre
ÇevTe. ekonominin küreselleşmesi uğru-
na kurban edildi. Uzunca bir süre gözler yu-
muldu. kulaklar tıkandı. Kuzeyin gelişmiş
ülkelerinin oluşrurduğu küresel politik ya-
pılanmalar süregıdiyordu. Kuzey ıçin dün-
yanın gen kalanı "ePdi, "yaban"dı. Yanı
önemsizdı. Reformcu ekonomik uygulama-
lann öncülüğünde çevTe göz ardı edildi. An-
cak 1960'lardaABD"deçevreciyasalaroluş-
turulmaya başlandı. Neslı tükenmek üzere
olan canlı türlerının korunmasına ya da ha-
va kirliliginin önlenmesine yönelik.
10 yıl sonra Avrupa'da çevreci oluşumlar
ve siyası örgütlenmeler başladı yavaş ya-
vaş. 1980'lerin sonlarında sermayenın do-
laşımı ile yeni bir ekonomik küreselleşme
akımı yaşandı. Ticarette ülke sınırlan yok ol-
maya başladı. Bunun sonucunda ekonomi.
çevre ve ınsan haklannın aslında bırbırlenn-
den asla aynlmaz bır bütün oluşturduklan
anlaşıldı. \'e sonra uluslararası konferanslar.
örgütlenmeler. alınan kararlar. uygulamalar
\e ekonomik çıkarlar daha ağır bastığı için
uygulanamav anlar.
Eğer hükümetler isteselerdi
Hükümetler isteselerdi. enerji tüketimine
ve kirlilik oluşturan maddelere daha yüksek
\ergiler koyabılırlerdi. Uzmanlar hem çev-
re> i koruy ucu yöntemler geliştirmenin hem
de aynı zamanda yeni iş olanaklan yaratma-
nın mümkün olduğunu söylüyorlar. Ancak
haylı zor. Büyük vaatler vererek işbaşına
gelen hükümetler "çevre vergilerini'* bir tür-
lu olması gerektıği gibı uygulamaya geçire-
mivorlar. tngıltere'de 2002 yılına kadar ik-
tidarda kalacak olan Işçi Partısı lıderi Tony
Blair seçim kampanyalan sırasında uygula-
maya geçireceğı yüksek orandakı çevre ver-
gılennı (gelınn yüzde I2"si)zorlukladaol-
sa halka anlatabildi. Ancak madalyonun ter-
si de var. Tanm ılaçlanna getirilen yüksek
vergi. çiftçıleri Londra kapılanna dayandı-
rırken, çe\ re vergisı yüzünden bir petrol ra-
finensinin kapatılması yüzlerce kişinin iş-
siz kalmasına yol açtı.
Siyanürle altın bölge sularında yaşamı bitirdi
Bergama
y
ya Peru örneğiDtş Haberler Servisi - Latin Ame-
nka"nın en büyük altın madenlennin
bulunduğu Peru'da yatınm yapan ya-
bancı şirketler. her yıl mılyonlarca
dolar kazanırken kullandıklan siya-
nür ve diğer zehirlı maddeler yüzün-
den ülkenin birçok yerinde doğanın
dengesini altüst ediyorlar.
ABD'de yayımlanan Covert Acti-
on Quarterly dergısı. Peru'nun doğal
zenginliklerini işleyen yabancı şir-
ketlerin, doğaya verdiği zaran gözler
önüne seriyor. "Bölge halkının yaşa-
mınıdeğjştirme" v aatlenyle gelen şir-
ketler. madenlerin bulunduğu bölge-
lerde yaşam düzeyini yükseltmek için
hiçbir katkıda bulunmuyor. Yılda or-
talama 300 miryon dolar değerinde al-
tın çıkartılan madenlerin çevTesinde-
ki kasabalann hiçbirinde su, elektrik
ve kanalizasyon sistemleri bulunmu-
• Üç yıl önce balıklann yaşadığı ırmaklardan su
içen hayvanlar anında zehirleniyor. Altın çıkaran
yabancı şirketler, doğayı zehirlerken çevre halkına
bir kuruş bile vermiyor.
yor. Bu şirketlerin yerli halktan hiç
kimseye iş vermediklen de biliniyor.
Burunlan dibinde çıkartılan milyon-
larca dolarlık altından kendilerine bir
fayda gelmeyeceğini artık bilen böl-
ge halkı, üstüne üstlük madenlerde
yüksek miktarlarda kullanılan siyanür
ve diğer kimyasal maddelerin doğa-
yı zehirlediğini söylüyorlar.
Yanacancha Valisi Gil Paisk, şu an-
da tamamen ölmüş durumda bulu-
nan ırmaklardan bundan sadece üç yıl
önce binlerce balığın tutulabıldiğini
söylüyor. Vali Paisic. "Yağmurlar
başladığında madenlerden gelen su
ırmaklara kanşıyor. Atlar ve inekler
ırmaktan su içtiklerizaman şiddetti ka-
nn sancısı başhyor ve bazen ölü>or-
lar" diyor.
Negritos Altos'ta çiftçılen koru-
mak için kurulan Çiftçı Devrıyesı
grubu liderlennden HiribertoVentu-
ra,altın çıkartan şırketlenn bazen çok
daha cıddi felaketlere de yol açabil-
diklerinı vurguluyor. Ventura. geçen
ağustos aytnda şırketin içinde siyanür
stok etmek için kullandıklan. ancak
daha sonra attıklan plastik kaplardan
su ıçen dört kişinin öldüğünü belırtı-
yor.
RADİKAL SOLDAN SiYASAL İSLAM'A
VAROSLARDAKİ DEMOKRASİ
28 ŞUBATTA ALINAN
MGK KARARLARININ
UYGULANABiLiRLiĞi TARTISIUYOR
HERKES SEÇiM KANUNUNDAN ŞiKAYETÇi.
ANCAK, TÜRKİYE SECİM TRENDİNDE
ERKEN SEÇiM AMA NASIL?
ULUSLARARASI TERÖRÜN 1996 BİLANÇOSU
DYP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI
CiHAN PAÇACI: "REFAHYOL HATAYDI"
ÖDP VE HADEPTEN KARNAVAL GiBi MiTîNG
• TURKIYÎ EGmy OONÜLLÜLERI VAKFI -KARANLKİA BR MUM D» SC YtKIN'
• TURK ÇOCUKLARININ SAGÜK /kKIBETI
• BUHAH TEKNOLOJtSHOEN UZAY ÇAOlN* RAHM M. KOÇ SAMAYI HÜZESI
• BIR UATB1A PJTflONU OKTAY DURAN
• HEUSIRELERIN UMUDU YENI YASAOA
• IRAN DEG1Ş4MI CYLAOI
• PEMTAGSAH DA SENTCT YAPT1
•ANKARA KUUSI VE HUSA KARTM ÇCGILERI
VILLA
NERGİS
SWÎMMtNG
POOL-BAR
RESTAURANT
BİTEZ/
BODRUM
Rez.Tel: 0252 343
Fax: 0252 343 10 75
Sah
div\letileri
Leman 5am
Vedat Sakman
Saat 21.3O
CABARET
CİNE
Yeşılpınar Sok. No 2 Amavutkoy
Tel 2^74 38
Romanlarınız ve
ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04
YAVUZELI SLLH
HUKUK
MAHKEMESİ
Sayı: 1995 115
Davacı Telli Türkas-
lan tarafindan davalı
Ömer Türkaslan ve ar-
kadaşlan aleyhıne açı-
lan ortaklığın gıderıl-
mesi davasında tüm ara-
malara rağmen davalı-
lardan Ömer Türkas-
lan"ın adresı tespit edi-
lemedığınden
P.6.1997 tarihinde
(duruşma günü olan) sa-
at 09.00"da mahkeme-
mizde hazır bulunması
veya kendısını birvekıl-
le temsil ettırmesı. gel-
medığı takdırde duruş-
manın vokluğunda de-
\am edeceğı ve karar
venleceği davetıye
yerine kaım olmak
üzere teblığ olunur.
28.8.1996
Basın: 108476
Yeltsin bir 'tarih' daha yazdı
Son haftalarda Rusya Devlet
Başkanı Boris Yeltsin hangı an-
laşrnaya imza koysa "tarihsel" bır
adım atmış oluyor Çeçenlerte ba-
nş, Belarus'la bırleşme, NATO'yla
sözleşme derken, şimdı de kom-
şu Ukrayna'yla "yenibirdonem"
başladığı açıklandı. Yeltsın'ın Ki-
ev ziyaretı sırasında taraflar ara-
smda 4 anlaşma yapıldı: Dostluk
ve ışbıriıği, Karadenız Fılosu, uzay
çalışmalarında ışbırliğı ve Rusya-
Ukraynaortakaçıklaması. Bunların içinde ensomutiçe-
rığe sahıp olanı. Karadeniz Filosu'yla ılgili olanıydı. An-
laşmaya göre filonun yüzde 8O'ı Rusya'ya geçiyor.
Rusya gemılerinin ıse tartışmalı Kınm lımanlarında üs-
lenmesı karara bağlanıyor. Bunun Moskova'ya mali-
yeti yılda 97 mılyon dolarlık kıra harcaması. Ama Ki-
ev'in elıne 1 dolar bıle para geçmeyecek. Çünkü bu
para, Ukrayna'nın Rusya'ya olan 3 milyar dolarlık bor-
cundan silinecek.
Ikı Slav halkının ılişkilen Sovyetler Bırliğı'nın dağılma-
sından sonra geçen 6 yıl içınde bunalım halmde. Her
ıkısı de bırbirlerınden çok Batılı ulkelerle dıyalog kur-
mada daha rahat davranıyoriar. (Yeltsin'in Kıev zıyare-
tinın, her iki ülkenin de geçen gün-
lerde NATO'yla özel anlaşmalar
yapmasından sonra gerçekleş-
mesi ilginçtir.) Yeltsin, Haziran
1992'de dönemin Ukrayna lideri
Kravçuk'la filonun yüzde 50'şer
paylaşımını öngören bir anlaşma
yapmıştı. Aynı yılın ağustosunda,
Yalta'da, filonun yüzde 70 Rus-
ya'ya ve yüzde 30 Ukrayna'ya ve-
rilmesi gundeme geldı. 1995 Şu-
batı'nda taraflar arasında dost-
luk ve işbıriiğı anlaşması metnı hazırlandı. Daha son-
radan ılişkiler neredeyse donduruldu. Öncekı gün Ki-
ev'de ımzalanan ve "tarıhi" olduğu açıklanan anlaşma,
ışte ıkı yıl önce hazırlanan ve o dönemler "oldukça ye-
tersız" bulunan metindi. Herşeye karşın Karadeniz Fi-
losu'nun paylaşımı ve Yettsın'in Kiev ziyareti, taraflar
arasındaki buzların çözulmesı yolunda bır gelışmeydı.
Rusya komünıstleri bu adımı hemen destekledı. (Za-
ten son zamanlarda Rusya'da iktdann tutumundan fark-
lı bir onerı ya da behrgın bir muhalefet kalmadı.) Yal-
nızca Rusya sağının en önemli lideıierınden bırı olan
Moskova Belediye Başkanı Yuriy Lujkov, "Kınm Rus-
tur, Rus kalacaktır" diyerek anlaşmalara karşı çıktı.
KAFKASYA ISLAM
Kafkas halklan
birlik arayışında
Öncekı gün Kislovodsk kentinde yapılan
toplantıya Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan
ve Rusya'nın temsilcileri, Çeçenistan da dahil
Kafkasya'dakı bütün cumhuriyetlerin
Volgograd, Stavropol, Krasnodar ve Rostov
bölgelerinin sözcüleri katıldı. Kafkasya'nın
bütün halklannın temsilcilerini bir araya getiren
böyle bır forum ılk kez düzenlendi. Bu
toplantının, önemli ölçüde Rus-Çeçen barış
anlaşmasından sonra mümkun olduğunu
belirten katılımcılar, barış ve ışbirliğl anlaşması
imzaladılar. Toplantıda Kafkas halklannın
koordinasyon konseyinın kurulması karan
alındı. Boylece Kafkasya'nın sorunlannın,
özellikle de barışa yönelik tehdıtlerin acil olarak
Kafkasya halkları temsilcileri tarafindan
çözülmesi öngörlılüyor. Çeçen Başbakan
Yardımcısı Movladi Udugov, bölgesel
sorunlan, örneğin, Karabağ krizini, Kafkas
halklannın. ABD ve Fransa'dan çok daha kolay
çözebileceğini söyledi.
Bu durum, bir yandan Moskova'yı, Kafkasya'ya
yönelik operatif kararlar alırken sık sık yaptığı
yanlışlardan koruyor. Ancak öte yandan
Rusya'nın, Kafkasya'daki gelişmeleri etkılemesi
olanaklarını azaltıyor. Kafkasya Koordinasyon
Konseyi'nin, Rusya Güvenlik Konseyi'yle nasıl
bir ilişki içine gireceği belli değil. Belli olan,
Kislovodsk toplantısıyla birlikte, Kafkasya
halklarının kendı kaderleriyle ilgili gelişmelerın
inisiyatifinı Moskova'nın elinden alma yolunda
önemli bir hamle yapmış olması.
'Moskova
Müslümanları
anlamıyor'
Afganıstan'daki gelişmeler Rusya'yı tedırgin etme-
yi sürdürüyor. Moskova, bır yandan zaten hassasden-
geler üzerinde duran Bağımsız DevletlerTopluluğu'nun
(BDT) güney sınırlannı pekiştırmeye çalışıyor; gerekti-
ginde askeri harekâta hazırtanıyor. Bir yandan da geç-
mış Afgan savaşınm deneyımlerine ve bugün Rus-
ya'nın oldukça zayıflamış olması gerçeğine dayanarak,
sorunu diplomatik kanallar yardımıyia çözmeye çalışı-
yor.
Taleban hareketinin en açık destekçisi durumunda-
ki Pakıstan'dan gelen bır habere göre 7 haziranda is-
lamabad'da Rusya Dışışlerı Bakan Yardımcısı Viktor
Posuvalyuk ıleTaleban'ın Dışışlen Bakanı Molla Mu-
hammet Gaus arasında bır göruşme düzenlenecek.
Öta yandan Rusya basınında konuyla ılgılı farklı görüş-
len yansrtan yazılaryayımlanmaya devam ediyor. Ne-
zavısımaya gazetesinin aylık dın ekınm manşetınde
"Islam devrimi BDT güney sınırlannda" başlığıyla yer
alan yazıda, Moskova'nın Müslümanlara bakışı eleş-
tiriliyor. Kremlın'in. islam dünyasının farklı özellıklerini
anlamak yerine, onu hep "bizden olanlar ve olmayan-
lar" şeklınde ikıye ayırdığmı ve sonuçta genellikle dış-
landığını vurgulayan Sergey Knmskiy, Rusya nüfusu-
nun yüzde 20'sinın de Müslümanlardan oluştuğuna
dıkkat çekiyor. Afgan olaylannın Rusya'ya, Müslüman-
larla açık ve dürüst bır dıyalog içıne gırmek için yeni
bırfırsat verdığmi yazan Knmskı, Taleban'm zaferinın,
Rusya'nın Islam dünyasına karşı daha açık ve esnek
brtutum ızlemesi yolunda bırrtkıolabileceğıni savunuyor.