25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI GAP'ta serbest bölge heyecanı ŞANLIURFA (AA) - Sulu tanma geçılmesıyle bırlikte özelhkle pamuğa da>alı sanayınin giderek gelıştiği GAP'ta ikincı Serbest Bölge'nin Mardin'den sonra Şanlıurfa'da kurulması için geri sayım başladı. KOSGEBveOrganıze Sanayı Bölge Müdürü Mustafa Bilgel. Şanlıurfa 2. Organıze Sanayi Bölgesı'nin içerisinde 1000 dönüm alana kurulacak serbest bölge ile ilgıli Dış Ticaret Müşteşarlığı'na başvurarak işlemleri başlattıklarını bildirdi. Bilgel. Valı Şahabettın Harput başkanlığında Serbest Bölge Müteşebbıs heyetinin kurulduğunu ve fizıbilite raporlanrun da hazırlandığını belirtti. Mahkûmlar özel sektörde gün sayacak EDtRNE (AA) - Edirne Tanm Açıkcezaevf nde kalan hükümlülerden 25"i. özel sektörde çalışmaya başladı. Türkiye genelinde bu tür uygulamaya ılk kez Edirne Açıkcezaevi'nden başlandığını belirten yetkilıler, özel sektörde çalışan hükümlülenn ayda 400 milyon lıralık bir gelir sağladıklarını kaydettiler. Cezaevine sûrekli ekonomık gelir sağlanması yönünde çalışma > apan cezae\ i yetkihlerı. son olarak "Harfivat" ekibi oluşturduklarını ıfade ederek üç araçtan oluşan kazı ekıbi ile günde 25 milyon lira net gelir elde edebileceklerinı söylediler. Üniversiteler, prgjelerden danışmanlığa kadar birçok konuda KOBl'lere destek oluyor KOBIlerin harçlığı üniversiteye FATMA KOŞAR Küçük \e ona boy işletmeler (KOBİ) bankalardan alabildikleri cep harçlıklarını iiniversitelerde harcıyor. Büyük işletmeler gibi ge- rekli deney. araştırma ve numune hazuiama şekiindeki ihtiyaçlannı kendi bünvelennde gerçekleşrirme olanağına sahip olmayan ve sayıla- n 200 bınin üzerinde olan KO- Bİ'ler. üniversiteler için yeni bir çalışma alanı olarak değerlendiri- lıyor. Büyük bir potansiyel oluştu- ran KOBÎ'ler, üniversitelere para- sal kaynak yaratmanın yanı sıra te- oriğı uygulama olanağını da sunu- yor. Hizmet ağlannı genişleten yaklaşık 35 üniversıte. proje geliş- • Sayılan 200 binin üzerinde olan KOBÎ'ler, üniversiteler için yeni bir çalışma alanı olarak değerlendiriliyor. KOBFler. üniversitelere parasal kaynak yaratmanın yanı sıra teoriği uygulama olanağmı da sunuyor. tırmekten teknik desteğe. danış- manhktan laboratuvar hızmetıne kadar birçok alanda KOBt'lere destek oluyor. thracat yapmayı düşünen bir sa- nayicinin, ürünün nem oranından. malzemenin sertlik derecesine ka- dar her konuda yardımcı olabildı- ğini belirten üni\ersite yetkilileri, deney in özellikleri. yapıldığı alan ve zaman ile kullanılan araç gere- ce göre fiyatlann değişebildığinı ifade edıyorlar. 2547 sa>ilı yasa- nın 58. maddesine göre belirlenen ücretler. üniversiteler arasında de- ğişebıli>or. Çalışmanın gelirınden öğretim üyelerine düşen pa). top- lam gelirın yüzde 20'sı kadar olur- ken. yüzde 5"i araştırma fonuna. yüzde 30'u çalışma>ı vapan bıri- mın araç ve gereç ıhtiyacına ayn- lıyor Geri kalan kısmı da gelir ver- gisine aynlan pay olarak hesapla- nı\or. Batı'da üni\ersite-sanayi işbırli- ğınin yaklaşık 200 yıllık bir dene- yımi olduğunu anımsatan Cumhu- rıyet Ünıversitesi öğretim ü>esı Prof. Dr. AhmetDemirci."Sanayi- ci ünh ersitedeyapılacakaraştırma va da analian sonucunun sağlıklı olacağını anlama>a başlarken. üni- versiteler de beda\a yapılan araşür- mayı Idmsenin ciddhe almadığını farketmeye başladı" dıye konuştu. Büyük işletmelerın halen. kendi bünyelenndeki laboratuvarlarda ya da yurtdışındaki üniversitelerde ih- tiyaçlarını karşıladıklarını ifade e- den Demırcı. "KOBİ'ler para yü- zü görünce ünhersitelere yöneldi. Bu işbirliği birazdaha gelişince bü- vük işletmeterin de katılabilecekle- rini düşünü>orum" dedı. Gaziantep Üniversıtesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer GökseL fi- yatlann değişken olduğunu belirte- rek. "Aynı dene>, üniversitelerde farklı koşullarda daha değişik fiya- ta yapılabüir. Ömeğin. numune ha- zuiarken, numuneyi ne şekilde \e hangi standarda göre hazırlayaca- ğınız. kullanacağınız araç-gereç, fi- vatın değişmesinde rol oynar" de- dı. Ortadoğu Teknik Ünıversitesi öğretım üyesi Prof. Dr. Ahmet Acar da. öğretim üyelerinın KO- Bflerle çalışma olanağı buldukla- nnı belırterek. eğitim \e danışman- lık ile alty apı konusunda faalıyet- leri olduğunu belirtti. Acar, parasal gelir elde etmek için bu alanda ça- lışan öğretim üvelerinin azınlıkta olduğunu kaydetti. FAO: Herkes için ekmekANKARA (AA) - BM Gıda ve Tanm Örgütü (FAO). geçen yıl kasım ayında ya- pılan Dünya Gıda Zırvesi'nde alınan ka- rarlan hayata geçırebılmek. pek çok ül- kede açlık ile burun buruna yaşayan ınsan- lara bıraz olsun "gıda giivencesi" sağlaya- bilmek için büyük bir kampanyaya hazır- lanıyor. Halen birçok ülkede, 'beslenme' mad-. deleri olan gıdadan çok, 'kann" doyurma- nın belki de en ilkel şeklı olan ekmek bul- manın bıle bü\ük sorun olduğuna dikkati çeken FAO yetkihlerı, bu nedenle kam- panyanın 'herkes için gıda 1 sloganı yenne 'herkes için ekmek" sloganı adı altında y ü- rütüleceğinı kaydettiler Kampanya ile 800 mılyonun üzerinde olan aç insan sayısının 2015 \ ılında vanva indırilmesı hedeflenı- yor. Düşük gelirli. gıda açığı olan 82 ül- kedeki. özellikle kadın \e çocuklardan oluşan yoksul kesimın, gıda yardımların- dan çok kendi üretimlerıne güvenebile- ceklerı bir yapıya kavuşturulması planla- nıyor 82 ülkeden 18'ınde'GıdaGüvence- si İçin Özel Program' başlatan FAO. diğer 64 ülkede de fon oluşturulmasına karar verdı. TÜRMOB Başkanı Özyürek 'Asgari ücretten vergi aknmasın' ANKARA (AA) - Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerve Yeminli Mali Müşavirler Odalan Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanı Mustafa Özyürek, asgari ücretten vergı alınmasının 'insafla bağdaşmadığuu' belirterek asgari ücretin vergi dışı bırakılmasının vergi kaybına neden olacağı görüşünün, Türkiye gerçeğini kesinlikle yansıtmadığını söyledı. Özyürek. asgan ücretin vergi dışı bırakılmasının sosyal adalet açısından kaçınılmaz olduğunu iddia ederek "Asgari ücretin asgari geçinme ücreti olduğunu, bu ücretten bir de yüzde 25"lik vergi almanın insafla bagdaşma> r acagmı" söyledı. Özyürek. "Daha ciddi vergi denetimi \aparsiniz, akaryakıttan 1-2 puan fazla \ergi alırsınız. Bu yöntemler. asgari ücretin \ergi dışı bırakılmasının ka\ bını telafi eder. 6 katrilyonluk bir bütçede 190 trihonluk bir \ergi kaybından bahsetmek komik. 4 katrilyonluk vergi gelirimiz var. Bunun içindeki 190 triKon liralık asgari ücret vergisi nedir ki" diye konuştu DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGIN YILDIZOĞLU / LONDRA Lütfen kemerlerinizi bağlayınız. Dünya eko- nomisinde üç noktada fırtına tehlikesi artıyor. Önümüzde çok sarsıntıh bir dönem var. Avrupa Ortak Para Birimine, (AOPB) geçışe 18 ay ka- la Almanya ile Fransa arasındaki cıddı görüş aynlıklan su yüzüne çık- tı. ABD ve Japonya ara- sında, dolar-yen paritesi üzerinde yeni bir çatış- manın işaretleri belirdi. Borsalar, rekor üzerine rekor kırarak yükseliyor. Ancak yatırımcılar şaş- kın. Ertelemek ya da ertelememek... Küresel mali piyasalar tüm projeksiyonlarını AOPB'ye geçişin önce- den planlanan tarihte gerçekleşeceğını varsa- yarak yapıyorlardı. Ge- çen sene Dublin toplan- tısında, Almanya tarafın- dan üye ülkelere dayatı- lan "istikrarpaktı"n\n bu pazartesi günü Amster- dam'da yapılmakta olan zirvede onaylanması bekleniyordu. Şimdi he- saplar altüst oluyor. Alman hükümeti, büt- çe açığını AOPB geçiş koşullarına uygun bir dü- zeye, olağan yollarla çe- keneyeceğıni anlayınca bir muhasebe oyununa başvurdu ve Bundes- bank'ın elindeki altın re- zervlerini yeniden değer- lendırmeye tabi tutaca- ğın açıkladı. Ancak Bun- desbank, lider ülke ko- nurnunda olan Alman- ya'nın böyle bir uygula- maya gitmesi halinde, tün Avrupa'da mali di- sip'inin bozulacağına işa'et ederek hükümetın kararına karşı çıktı. Eğer ortak para birimine gere- ken süre ıçinde hazır ol- mak istiyorsa, Kohl hü- kümetınin de elinde, ka- m ı harcamalarını kıs- maktan ve vergilerı arttır- maktan başka bir seçe- ne< kalmadı. Ne ki bu tür bir uygulama, günümü- züi yüksek işsizlik orta- mnda (Fransa'da Chi- rac'ın başına gelenlerin de gösterdıği gibi) Kohl hikümeti için adeta siya- si birintiharanlamınage- liyor. Üstelik Kohl, kesin- tisz 14 yıldır ıktidarda. doayısıyla seçmen mu- hafazakâr hükümetten Lütfen Kemerlerinizi Bağlayınız! bıkmış durumda. Şimdi, Almanya'da hükümeti oluşturan partiler arasın- da bütçe açığına ilişkin anlaşmazlık hızia derin- leşiyor. Hükümetin çök- mesi ve bir erken seçi- min gündeme gelmesi olasılığı var (Wall Street Journal 12/06/97). Ka- muoyu yoklamalarında ise sosyal demokratlar, belirgin bir şekilde önde. Alman Sosyal Demokrat Partisi de Fransız Sosya- list Partisi gibi işsizliğı azaltmak. ekonomık bü- rar paktı"r\\r\ ekonomık büyümeye ve işsizlıği azaltmaya öncelik vere- cek bir şekilde yeniden gözden geçirilmesini is- tedi, bu haliyle imzala- maya hazır olmadıklarını belirtti. Geçen hafta bo- yunca Fransa ile Alman- ya arasında bir uzlaşma noktası bulma çabaları cuma günü hâlâ bir so- nuç vermemişti. Avrupa Birliği üst düzey ekono- mik sorumlusu Leon Brirtan a göre Amster- dam zirvesine bu "çok Marktan daha zayıf bir Euro istemeyen Alman- ya için ise bu koşullarda ortak para birliğine git- mek imkânsız. Sosyalist partinın ise Almanları tat- min edecek bir taviz ver- mesi çok zor. AOPB tari- hini ertelemeden Fran- sızları tatmin etmek mümkün değil. Ertele- meye ise Almanlar kesın olarak karşı. Bu belirsiz- liğin mali pıyasalarda za- yıf Avrupa paralarından dolara ve marka yönelik fırtınalı bir hareket yarat- etkilenecek ve koruma- cılık eğilimleh güçlene- cektir" (International Herald Tribune 12/06/97) diyerek hoş- nutsuzluklannı belirtti. Pi- yasalar hemen mesajı al- dılar ve dolar 9 mayısta 123 yen iken 12 mayısta 110 yene geriledi. Ancak Japonya Maliye Bakanlı- ğı'ndayenın değerini be- lirlemekle görevlı Saka- kibara, "Japon hükü- metının döviz piyasala- rında aşırı hareketlere kesinlikle karşı olduğu- nu" (Wall Street Jour- nal 13/06/1997) ifade etmesi üzerine piyasa tekrar yön değiştirdi ve dolar 114 yen düzeyine sıçradı. Böylece ABD ve Ja- ponya arasında dolar- yen paritesi üzerine dış ticaret dengelerine bağlı olarak bir uyumsuzluğun gelişmekte olduğu da or- taya çıktı. ING Barings, Tokyo'nun baş ekono- mistl Richard Jerram'a göre "Japonya'nın cari hesap fazlası artmaya devam edecek". Bura- dan pıyasalara gelen işa- ret, doların düşme eğılı- minin devam edeceği doğrultusunda. Ancak Avrupa'dan gelen ters basınç göz önüne alındı- ğında belirsizlik ve dal- galanmalarla dolu bir dö- nem beklemek yanlış ol- maz. gündeme gelıyor. (Fi- nancial Times 14/06/97) Bu verilere, ABD'de devrevi ekonomikdalga- lanmalara göre önümüz- deki 18 ay içınde bir dur- gunluk evresinin günde- me gelmesıne ilişkin bek- lentiyi ekleyince, görün- tünün 1980'lehn sonuna benzemeye başladığını söylemek mümkün. Atlantık'in öbür yaka- sına, Avrupa'ya geçer- sek, burada da borsalar güçlü. Ancak Financial Times'dan Martin Woh"agöre bu yükselme eğilimi üç ayak üzerinde duruyor: Avrupa'da eko- nomik büyüme güçleşe- cek. EMU'yazamanında geçilecek; özelleştirme- lere ve emek pıyasasında esnekleştırmelere devam edilecek (10/06/97). Yu- kanda aktardığım man- zaranın gösterdıği gibi bu üç ayağın bir arada bu- lunması çok zor olduğu gibi her birinin varlığının giderek öbürüyle çeliş- meye baştadığı görülü- yor. Üstelik Lombard Street araştırma şirketi- nin direktörü Brian Re- daing'e göre Avrupa ekonomilerini önümüz- deki ıki yıl içinde bir de çok ciddi tehlike bekliyor. Avrupa'nın belli başlı ekonomilerinde üretken- lık düşüyor, yaşlı nüfus ve işsizlik artıyor. Bu eğilim- ler, bir taraftan sosyal harcamaların artacağına, diğer taraftan da bu har- camalar ıçın gerekli kay- nakların hızla daralmakta olduğuna işaret edıyor. (Financial Times 14/06/97). Bu tespitler doğruysa EMU'nün bu- günkü önkoşullarda ger- çekleşmesi neredeyse imkânsız. Dünya ekonomisınde bırbırine ters rüzgârlar güçleniyor. Bunların kar- şılaştığı noktalarda uçuş emnıyetı zayıflıyor. Oyley- se kemerlerı bağlamakta ve sıkı tutunmakta yarar var. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Cep... Cepönemli.Sonyınardayaşamınekonomikve teknolojik yönlerini cep belirliyor. Bununla da kalmıyor, "düşünce yaşamı" cep ile dönüyor. Nasıl? Türkiye, giderek artan bir oranda "cepten konuşuyor". Yolda, izde, evde, işyerinde, araba- da, vapurda. Hemen her durumda, cep telefon- ları çıkarılıyor ve sürekli konuşuluyor. Ne konuşulduğu, yani konuşulanların "içeriği" hiç önemli değil; ne kadannın "içinin dolu ya da boş" olduğu göz ardı edilebiliyor; giderek cepten konuşmanın "ekonomık yönü" yani "getırisi ve götürüsü" de tümüyle "hesap dışı" tutulabiliyor. O zaman, cepten konuşma, doyum duygusu ya da "bastırılmış konuşma dürtüsünün dışavuru- mu" biçiminde yorumlanabilir. Bu nokta bir yana "cepten konuşan" Türkiye, çok ilgınç bir düşünsel süreç yaşıyor: ülkede "Kimse kimseyi dinlemiyor". En önemlisinden önemsizine uzanan birsorunlarçizgisinde, kimse kimseyi dinlemediğinden, çözüm üretilmesi de hiç mı hiç, gündeme gelmiyor. Devletin tepesin- den en küçük birimlere dek hemen her toplum- sal ilişkiler ağında, birbirini dinlememek o derece yaygınlaştı ki sıradan iletişim yitiriliyor ve bu ne- denle de toplumsal yaşamı düzenleyen devlet kurumlannın olağan işleyişi sağlanamıyor. Bu konuda artık "örnek" vermek gerekmiyor; dinle- mezlik ve duymazlık iyice genelleşti; kural oldu. • • • Gerçekte cep, ekonomik bir kavram. Bireysel ekonomi "cebe giren-çıkan" ile ölçülür. Başta temel tüketim ürünleri olmak üzere, mal ve hizmetlerin fıyatlannın sürekli olarak arttırılması, birilerinin cebini doldururken birilerinin cebini de boşaltıyor. Yaz geliyor. Tarım kesiminde yoğun üretim dönemi başlıyor. Hükümet bu yıl seçim olasılığını da göz önünde tutarak kimi ürünlere oldukça yük- sek sayılabilecek bir destekleme fiyatı verdı. An- cak daha buğday hasadının başlarında, yeni ürün piyasaya çıkmadan ekmek fiyatlan beş bin lira arttınldı; 20 bin lıradan 25 bin liraya çıkarıldı. Ücretleri ve maaşlan bu sırada yüzde 25, yanı dörtte bir oranında artmayanlar, evlerine aldıklan ekmek sayısına göre bu ölçüde yoksullaştılar. Bu sırada bir başka gelişme yaşanıyor; ilk buğday hasadının başladığı Çukurovayöresinde, 31 bin 350 lira destekleme fiyatı verilen yemeklik yumuşak buğdayın fıyatının, borsada28 bin liraya düştüğü görülüyor. Buğday üreticileri de ürettik- leri buğday miktarına göre bu süreçten kayıpla çıkıyor; cepleri boşaltılıyor. Buğday fıyatının düşmesine, "dışsatım amacıyla buğday dışalımı yapılmasının" neden olduğu vurgulanıyor. Özetle, "cep düzeninin işleyişi", tüketicilerin, yani ekmek satın alanların cebinden ekmek başına beş bin lira; buğday üreticılerinin cebinden de kilo başına 3 bin 350 lira çıkmasına yol açmış bulunuyor. ••• Türkiye, aslında, yıllardır ceple yatıp ceple kalkıyor. Doğruluk, dürüstlük, erdem gibi toplum- sal yapının dayandığı ahlak değerleri ayaklar altına alınmış bulunuyor. En etkili gücün para, yani cep olduğu, topluma hergünacımasızcaşırıngaediliyor. Kişinin, nebil- gi ve beceri düzeyi; ne üretime yaptığı katkılar ve ne de sanatsal ya da kültürel alanda yaptıklan, iıerhangi bir değer taşıyor. Başannın da değerin de tek ölçütü ceptir. Ve üstüne üstlük Türkiye "içinde bulunduğu durumu" ya da "ekmeği" konuşmuyor; çünkü "cepten" konuşuyor. Ekonomik belirsizlik Japonları ürkütüyor TOK\'O (AA) - Japon Toyota"nın Başkan Sf'ar- dımcısı Akira Yokoi, Ja- pon \atınmcıların bir ül- kede öncelikle, politik, ekonomık \e sosyal istik- rar bulunup bulunmadığı- na baktıklarını söyledı. Avnı zamanda. Japon- ya'nın TÜSlAD'ı olarak dakabuledılen KEÎDAN- REN'in en etkin üyelenn- den biri olan Akıra Yokoi, Türkiye ekonomisini ya- kından takip ettiklerini ve makul ölçülerdeki bir po- litik değişıme karşı olma- dıklannı v urgulayarak, bir Avrupa Ortak Para Birimi'ne geçiş öncesinde Amanya ile Fransa kapışıyor. Ve borsalar yüme ortamı sağlamak için gerekirse AOPB'ye geçiş tarihinin ertelene- bileceğini düşünüyor. Fransız Sosyalist Par- tisi işsizliğı azaltmaya ve ekonomik büyümeye öncelik tanımak, Avrupa Para Birliği gerçekleşme koşullarını, bu iki önceli- ğe göre yeniden şekillen- dırmek gerektiğini savu- narak seçimleri kazandı. Seçimlerın ardından ma- li piyasalarda, "Eğer Kohl, JospinV dize geti- remezse ortak para biri- mine geçiş, zamanında gerçekleşmez" düşün- cesi, dolayısıyla da bir gerginlik ortaya çıktı. Amsterdam toplantısı öngörüşmelerinde de Fransa hükümetinin tu- tumu piyasaların haklı ol- duğunu gösterdi. Fran- sız maliye bakanı "istik- ciddi sorunla" gıriliyor. (Associated Press 14/06/97) Fransız sosyalistleri, ekonomik büyümeye ve işsizliğe öncelik verme- nin yanı sıra, dolar ve yen karşısında yumuşak bir Euro (AOPB), Avrupa Merkez Bankası'nın sı- yasi kontrol altına alın- ması, olmazsa ortak bir ekonomik hükümetle dengelenmesini ve Italya ile Ispanya'nın da ilk aşa- mada Euro'ya katılması- nı istiyorlar. Muhafazakâr analistlere göre eğer Fransa'nın istediği gibi büyümeye ve işsizliğı azaltmaya öncelik verile- cekse, tüm Avrupa'da sosyal harcamaların art- ması, faizlerin düşürül- mesi, dövizlerın zayıfla- ması kaçınılmaz (Finan- cial Times 10/06/97). maması ise neredeyse imkânsız. Yine dolar-yen paritesi Dolar ve markın yük- selmesi ise bu iki ülkenin Japonya ve Asya ülkele- ri karşısında rekabet gü- cünü olumsuz etkiliyor. Özellikle ABD ile Japon- ya arasında siyasi sür- tüşmelere neden oluyor. Geçen hafta açıklanan veriler, Japonya'nın cari hesap fazlasının bir ön- cekı yıla göre yüzde 93 arttığını ortaya koydu. Dış ticaret fazlası ise yüz- de 90 artmış. ABD tica- ret bakanı yardımcısı, "Japonya eğer ekono- mik toparlanmayı des- teklemek için ihracatge- lirlerine dayanmaya de- vam ederse, küresel bü- yüme bundan olumsuz ABD ve ingıltere bor- salan, yatırımcılann şaş- kın bakışları önünde re- kor üzerine rekor kırarak yükselmeye devam edi- yorlar. Tüm iyımser olma ısteğine rağmen. yatırım- cılar, piyasaların sonsuza kadar yükselmeye de- vam etmeyeceğıni biliyor ABD'de şirket gelirlennin artış hızında tepe nokta- sının geçtiğine dair işa- retler artıyor. Teknolojı hisse senetlerınde yine bir sarsıntı olasılığı var. Şirketlerin borsa değer- lerinin aşırı yükselmesin- den dolayı şirket satın alanların yüklendiği risk artıyor. ABD ekonomisin- de yüzde 4.8 düzeyine gerileyen işsizlik ve girdi fiyatlarında kendini gös- teren artışlar, enflasyo- nıst basıncın arttığına işaret edıyor. Böylece fa- izlerde bir artış tekrar Küçük Yatırımcılar Dikkat! SPEKÜLATÖR HANGİ KAĞITLARDA? Sigortacılara aracı kurum kıyağı İMKB'de yazılım savaşlan EGS gayrimenkul yatınm ortaklıgı kuni)Of APEKS hallta açıkyor KOMBASSAN neden gözaltında? Tanju Argun; "Türkiye'nin temel sorunu toplam kalite yöntemi ile yönetilmemesi..." BORSADAKİ REHBERİNİZ ülkedeki politik gelışme- lenn, toplumda kanşıklık doğuracak nitelıkte olma- sının. Japon yatınmcılar tarfından kabul edilemez bir durum olduğuna dik- kati çekti. Türkiye'nin ge- leceğınden umutlu oldu- ğunu ıfade eden Yokoi, gerekli ekonomık yeniden yapılanmanın sağlanması durumunda, belırli bir sü- re içinde Türkıye'nın AB'ye üye olacağına inandığını. fakat yüksek enflasyonun de\am etme- si durumunda, Türki- ye'nin AB'ye üye olama- yacağını ileri sürdü. Akira Yokoi, Japon ışadamlan- run Türkiye"dekı yüksek enflasyondan kaygılan- dıklannı ve bu nedenle de Türkiye'nin yüksek enf- lasyonun üstesinden gel- mek için yoğun çaba har- caması gerektiğini sövle- dı. Toyoto-Sa ve Sabancı grubu ile olan ilişkilenne de değinen Akira Yokoi. kendileri gibi Sabancılann da ülkeleri için çalıştıkla- nnı belırterek Toyota ola- rak Sabancı grubu ile or- taklık yapmaktan mem- nun olduklannı belirtti. Maden ihale yönetnıeliği değişti ANKARA (AA) - Ma- den Kanunu çerçe\esinde ihaleye açılacak olan ma- den sahalan, 60 gün ile üç ay süreyle ilan edilecek. Resmi Gazete'de yayımla- nan yönetmeliğe göre Ma- den Kanunu'nun 22"nci maddesi kapsamında iha- leye açılacak olan sahalar; 60 gün, 30'uncu maddesi kapsamında ihaleye açıla- cak olan sahalar üç ay sü- reyle ılan edilecek. Bu ilan- larda, ihaleye açılan saha- lar ile ıhale tarihlerı belır- tilecek. İhaleye bırden faz- la başvuru yapılmış olma- sı halinde açık arttırmaya çıkılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle