Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
GAP'ta
serbest bölge
heyecanı
ŞANLIURFA (AA) -
Sulu tanma geçılmesıyle
bırlikte özelhkle pamuğa
da>alı sanayınin giderek
gelıştiği GAP'ta ikincı
Serbest Bölge'nin
Mardin'den sonra
Şanlıurfa'da kurulması
için geri sayım başladı.
KOSGEBveOrganıze
Sanayı Bölge Müdürü
Mustafa Bilgel. Şanlıurfa
2. Organıze Sanayi
Bölgesı'nin içerisinde
1000 dönüm alana
kurulacak serbest bölge
ile ilgıli Dış Ticaret
Müşteşarlığı'na
başvurarak işlemleri
başlattıklarını bildirdi.
Bilgel. Valı Şahabettın
Harput başkanlığında
Serbest Bölge
Müteşebbıs heyetinin
kurulduğunu ve fizıbilite
raporlanrun da
hazırlandığını belirtti.
Mahkûmlar
özel sektörde
gün sayacak
EDtRNE (AA) - Edirne
Tanm Açıkcezaevf nde
kalan hükümlülerden
25"i. özel sektörde
çalışmaya başladı.
Türkiye genelinde bu tür
uygulamaya ılk kez
Edirne
Açıkcezaevi'nden
başlandığını belirten
yetkilıler, özel sektörde
çalışan hükümlülenn
ayda 400 milyon lıralık
bir gelir sağladıklarını
kaydettiler.
Cezaevine sûrekli
ekonomık gelir
sağlanması yönünde
çalışma > apan cezae\ i
yetkihlerı. son olarak
"Harfivat" ekibi
oluşturduklarını ıfade
ederek üç araçtan oluşan
kazı ekıbi ile günde 25
milyon lira net gelir elde
edebileceklerinı
söylediler.
Üniversiteler, prgjelerden danışmanlığa kadar birçok konuda KOBl'lere destek oluyor
KOBIlerin harçlığı üniversiteye
FATMA KOŞAR
Küçük \e ona boy işletmeler
(KOBİ) bankalardan alabildikleri
cep harçlıklarını iiniversitelerde
harcıyor. Büyük işletmeler gibi ge-
rekli deney. araştırma ve numune
hazuiama şekiindeki ihtiyaçlannı
kendi bünvelennde gerçekleşrirme
olanağına sahip olmayan ve sayıla-
n 200 bınin üzerinde olan KO-
Bİ'ler. üniversiteler için yeni bir
çalışma alanı olarak değerlendiri-
lıyor. Büyük bir potansiyel oluştu-
ran KOBÎ'ler, üniversitelere para-
sal kaynak yaratmanın yanı sıra te-
oriğı uygulama olanağını da sunu-
yor. Hizmet ağlannı genişleten
yaklaşık 35 üniversıte. proje geliş-
• Sayılan 200 binin üzerinde olan KOBÎ'ler, üniversiteler için yeni bir çalışma
alanı olarak değerlendiriliyor. KOBFler. üniversitelere parasal kaynak yaratmanın
yanı sıra teoriği uygulama olanağmı da sunuyor.
tırmekten teknik desteğe. danış-
manhktan laboratuvar hızmetıne
kadar birçok alanda KOBt'lere
destek oluyor.
thracat yapmayı düşünen bir sa-
nayicinin, ürünün nem oranından.
malzemenin sertlik derecesine ka-
dar her konuda yardımcı olabildı-
ğini belirten üni\ersite yetkilileri,
deney in özellikleri. yapıldığı alan
ve zaman ile kullanılan araç gere-
ce göre fiyatlann değişebildığinı
ifade edıyorlar. 2547 sa>ilı yasa-
nın 58. maddesine göre belirlenen
ücretler. üniversiteler arasında de-
ğişebıli>or. Çalışmanın gelirınden
öğretim üyelerine düşen pa). top-
lam gelirın yüzde 20'sı kadar olur-
ken. yüzde 5"i araştırma fonuna.
yüzde 30'u çalışma>ı vapan bıri-
mın araç ve gereç ıhtiyacına ayn-
lıyor Geri kalan kısmı da gelir ver-
gisine aynlan pay olarak hesapla-
nı\or.
Batı'da üni\ersite-sanayi işbırli-
ğınin yaklaşık 200 yıllık bir dene-
yımi olduğunu anımsatan Cumhu-
rıyet Ünıversitesi öğretim ü>esı
Prof. Dr. AhmetDemirci."Sanayi-
ci ünh ersitedeyapılacakaraştırma
va da analian sonucunun sağlıklı
olacağını anlama>a başlarken. üni-
versiteler de beda\a yapılan araşür-
mayı Idmsenin ciddhe almadığını
farketmeye başladı" dıye konuştu.
Büyük işletmelerın halen. kendi
bünyelenndeki laboratuvarlarda ya
da yurtdışındaki üniversitelerde ih-
tiyaçlarını karşıladıklarını ifade e-
den Demırcı. "KOBİ'ler para yü-
zü görünce ünhersitelere yöneldi.
Bu işbirliği birazdaha gelişince bü-
vük işletmeterin de katılabilecekle-
rini düşünü>orum" dedı.
Gaziantep Üniversıtesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Ömer GökseL fi-
yatlann değişken olduğunu belirte-
rek. "Aynı dene>, üniversitelerde
farklı koşullarda daha değişik fiya-
ta yapılabüir. Ömeğin. numune ha-
zuiarken, numuneyi ne şekilde \e
hangi standarda göre hazırlayaca-
ğınız. kullanacağınız araç-gereç, fi-
vatın değişmesinde rol oynar" de-
dı. Ortadoğu Teknik Ünıversitesi
öğretım üyesi Prof. Dr. Ahmet
Acar da. öğretim üyelerinın KO-
Bflerle çalışma olanağı buldukla-
nnı belırterek. eğitim \e danışman-
lık ile alty apı konusunda faalıyet-
leri olduğunu belirtti. Acar, parasal
gelir elde etmek için bu alanda ça-
lışan öğretim üvelerinin azınlıkta
olduğunu kaydetti.
FAO: Herkes için ekmekANKARA (AA) - BM Gıda ve Tanm
Örgütü (FAO). geçen yıl kasım ayında ya-
pılan Dünya Gıda Zırvesi'nde alınan ka-
rarlan hayata geçırebılmek. pek çok ül-
kede açlık ile burun buruna yaşayan ınsan-
lara bıraz olsun "gıda giivencesi" sağlaya-
bilmek için büyük bir kampanyaya hazır-
lanıyor.
Halen birçok ülkede, 'beslenme' mad-.
deleri olan gıdadan çok, 'kann" doyurma-
nın belki de en ilkel şeklı olan ekmek bul-
manın bıle bü\ük sorun olduğuna dikkati
çeken FAO yetkihlerı, bu nedenle kam-
panyanın 'herkes için gıda
1
sloganı yenne
'herkes için ekmek" sloganı adı altında y ü-
rütüleceğinı kaydettiler Kampanya ile 800
mılyonun üzerinde olan aç insan sayısının
2015 \ ılında vanva indırilmesı hedeflenı-
yor. Düşük gelirli. gıda açığı olan 82 ül-
kedeki. özellikle kadın \e çocuklardan
oluşan yoksul kesimın, gıda yardımların-
dan çok kendi üretimlerıne güvenebile-
ceklerı bir yapıya kavuşturulması planla-
nıyor 82 ülkeden 18'ınde'GıdaGüvence-
si İçin Özel Program' başlatan FAO. diğer
64 ülkede de fon oluşturulmasına karar
verdı.
TÜRMOB Başkanı Özyürek
'Asgari
ücretten vergi
aknmasın'
ANKARA (AA) - Türkiye Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlerve
Yeminli Mali Müşavirler Odalan
Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanı
Mustafa Özyürek, asgari ücretten vergı
alınmasının 'insafla bağdaşmadığuu'
belirterek asgari ücretin vergi dışı
bırakılmasının vergi kaybına neden olacağı
görüşünün, Türkiye gerçeğini kesinlikle
yansıtmadığını söyledı. Özyürek. asgan
ücretin vergi dışı bırakılmasının sosyal
adalet açısından kaçınılmaz olduğunu
iddia ederek "Asgari ücretin asgari
geçinme ücreti olduğunu, bu ücretten bir
de yüzde 25"lik vergi almanın insafla
bagdaşma>
r
acagmı" söyledı. Özyürek.
"Daha ciddi vergi denetimi \aparsiniz,
akaryakıttan 1-2 puan fazla \ergi alırsınız.
Bu yöntemler. asgari ücretin \ergi dışı
bırakılmasının ka\ bını telafi eder. 6
katrilyonluk bir bütçede 190 trihonluk bir
\ergi kaybından bahsetmek komik. 4
katrilyonluk vergi gelirimiz var. Bunun
içindeki 190 triKon liralık asgari ücret
vergisi nedir ki" diye konuştu
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGIN YILDIZOĞLU / LONDRA
Lütfen kemerlerinizi
bağlayınız. Dünya eko-
nomisinde üç noktada
fırtına tehlikesi artıyor.
Önümüzde çok sarsıntıh
bir dönem var. Avrupa
Ortak Para Birimine,
(AOPB) geçışe 18 ay ka-
la Almanya ile Fransa
arasındaki cıddı görüş
aynlıklan su yüzüne çık-
tı. ABD ve Japonya ara-
sında, dolar-yen paritesi
üzerinde yeni bir çatış-
manın işaretleri belirdi.
Borsalar, rekor üzerine
rekor kırarak yükseliyor.
Ancak yatırımcılar şaş-
kın.
Ertelemek ya da
ertelememek...
Küresel mali piyasalar
tüm projeksiyonlarını
AOPB'ye geçişin önce-
den planlanan tarihte
gerçekleşeceğını varsa-
yarak yapıyorlardı. Ge-
çen sene Dublin toplan-
tısında, Almanya tarafın-
dan üye ülkelere dayatı-
lan "istikrarpaktı"n\n bu
pazartesi günü Amster-
dam'da yapılmakta olan
zirvede onaylanması
bekleniyordu. Şimdi he-
saplar altüst oluyor.
Alman hükümeti, büt-
çe açığını AOPB geçiş
koşullarına uygun bir dü-
zeye, olağan yollarla çe-
keneyeceğıni anlayınca
bir muhasebe oyununa
başvurdu ve Bundes-
bank'ın elindeki altın re-
zervlerini yeniden değer-
lendırmeye tabi tutaca-
ğın açıkladı. Ancak Bun-
desbank, lider ülke ko-
nurnunda olan Alman-
ya'nın böyle bir uygula-
maya gitmesi halinde,
tün Avrupa'da mali di-
sip'inin bozulacağına
işa'et ederek hükümetın
kararına karşı çıktı. Eğer
ortak para birimine gere-
ken süre ıçinde hazır ol-
mak istiyorsa, Kohl hü-
kümetınin de elinde, ka-
m ı harcamalarını kıs-
maktan ve vergilerı arttır-
maktan başka bir seçe-
ne< kalmadı. Ne ki bu tür
bir uygulama, günümü-
züi yüksek işsizlik orta-
mnda (Fransa'da Chi-
rac'ın başına gelenlerin
de gösterdıği gibi) Kohl
hikümeti için adeta siya-
si birintiharanlamınage-
liyor. Üstelik Kohl, kesin-
tisz 14 yıldır ıktidarda.
doayısıyla seçmen mu-
hafazakâr hükümetten
Lütfen Kemerlerinizi Bağlayınız!
bıkmış durumda. Şimdi,
Almanya'da hükümeti
oluşturan partiler arasın-
da bütçe açığına ilişkin
anlaşmazlık hızia derin-
leşiyor. Hükümetin çök-
mesi ve bir erken seçi-
min gündeme gelmesi
olasılığı var (Wall Street
Journal 12/06/97). Ka-
muoyu yoklamalarında
ise sosyal demokratlar,
belirgin bir şekilde önde.
Alman Sosyal Demokrat
Partisi de Fransız Sosya-
list Partisi gibi işsizliğı
azaltmak. ekonomık bü-
rar paktı"r\\r\ ekonomık
büyümeye ve işsizlıği
azaltmaya öncelik vere-
cek bir şekilde yeniden
gözden geçirilmesini is-
tedi, bu haliyle imzala-
maya hazır olmadıklarını
belirtti. Geçen hafta bo-
yunca Fransa ile Alman-
ya arasında bir uzlaşma
noktası bulma çabaları
cuma günü hâlâ bir so-
nuç vermemişti. Avrupa
Birliği üst düzey ekono-
mik sorumlusu Leon
Brirtan a göre Amster-
dam zirvesine bu "çok
Marktan daha zayıf bir
Euro istemeyen Alman-
ya için ise bu koşullarda
ortak para birliğine git-
mek imkânsız. Sosyalist
partinın ise Almanları tat-
min edecek bir taviz ver-
mesi çok zor. AOPB tari-
hini ertelemeden Fran-
sızları tatmin etmek
mümkün değil. Ertele-
meye ise Almanlar kesın
olarak karşı. Bu belirsiz-
liğin mali pıyasalarda za-
yıf Avrupa paralarından
dolara ve marka yönelik
fırtınalı bir hareket yarat-
etkilenecek ve koruma-
cılık eğilimleh güçlene-
cektir" (International
Herald Tribune
12/06/97) diyerek hoş-
nutsuzluklannı belirtti. Pi-
yasalar hemen mesajı al-
dılar ve dolar 9 mayısta
123 yen iken 12 mayısta
110 yene geriledi. Ancak
Japonya Maliye Bakanlı-
ğı'ndayenın değerini be-
lirlemekle görevlı Saka-
kibara, "Japon hükü-
metının döviz piyasala-
rında aşırı hareketlere
kesinlikle karşı olduğu-
nu" (Wall Street Jour-
nal 13/06/1997) ifade
etmesi üzerine piyasa
tekrar yön değiştirdi ve
dolar 114 yen düzeyine
sıçradı.
Böylece ABD ve Ja-
ponya arasında dolar-
yen paritesi üzerine dış
ticaret dengelerine bağlı
olarak bir uyumsuzluğun
gelişmekte olduğu da or-
taya çıktı. ING Barings,
Tokyo'nun baş ekono-
mistl Richard Jerram'a
göre "Japonya'nın cari
hesap fazlası artmaya
devam edecek". Bura-
dan pıyasalara gelen işa-
ret, doların düşme eğılı-
minin devam edeceği
doğrultusunda. Ancak
Avrupa'dan gelen ters
basınç göz önüne alındı-
ğında belirsizlik ve dal-
galanmalarla dolu bir dö-
nem beklemek yanlış ol-
maz.
gündeme gelıyor. (Fi-
nancial Times 14/06/97)
Bu verilere, ABD'de
devrevi ekonomikdalga-
lanmalara göre önümüz-
deki 18 ay içınde bir dur-
gunluk evresinin günde-
me gelmesıne ilişkin bek-
lentiyi ekleyince, görün-
tünün 1980'lehn sonuna
benzemeye başladığını
söylemek mümkün.
Atlantık'in öbür yaka-
sına, Avrupa'ya geçer-
sek, burada da borsalar
güçlü. Ancak Financial
Times'dan Martin
Woh"agöre bu yükselme
eğilimi üç ayak üzerinde
duruyor: Avrupa'da eko-
nomik büyüme güçleşe-
cek. EMU'yazamanında
geçilecek; özelleştirme-
lere ve emek pıyasasında
esnekleştırmelere devam
edilecek (10/06/97). Yu-
kanda aktardığım man-
zaranın gösterdıği gibi bu
üç ayağın bir arada bu-
lunması çok zor olduğu
gibi her birinin varlığının
giderek öbürüyle çeliş-
meye baştadığı görülü-
yor. Üstelik Lombard
Street araştırma şirketi-
nin direktörü Brian Re-
daing'e göre Avrupa
ekonomilerini önümüz-
deki ıki yıl içinde bir de
çok ciddi tehlike bekliyor.
Avrupa'nın belli başlı
ekonomilerinde üretken-
lık düşüyor, yaşlı nüfus ve
işsizlik artıyor. Bu eğilim-
ler, bir taraftan sosyal
harcamaların artacağına,
diğer taraftan da bu har-
camalar ıçın gerekli kay-
nakların hızla daralmakta
olduğuna işaret edıyor.
(Financial Times
14/06/97). Bu tespitler
doğruysa EMU'nün bu-
günkü önkoşullarda ger-
çekleşmesi neredeyse
imkânsız.
Dünya ekonomisınde
bırbırine ters rüzgârlar
güçleniyor. Bunların kar-
şılaştığı noktalarda uçuş
emnıyetı zayıflıyor. Oyley-
se kemerlerı bağlamakta
ve sıkı tutunmakta yarar
var.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Cep...
Cepönemli.Sonyınardayaşamınekonomikve
teknolojik yönlerini cep belirliyor. Bununla da
kalmıyor, "düşünce yaşamı" cep ile dönüyor.
Nasıl?
Türkiye, giderek artan bir oranda "cepten
konuşuyor". Yolda, izde, evde, işyerinde, araba-
da, vapurda. Hemen her durumda, cep telefon-
ları çıkarılıyor ve sürekli konuşuluyor.
Ne konuşulduğu, yani konuşulanların "içeriği"
hiç önemli değil; ne kadannın "içinin dolu ya da
boş" olduğu göz ardı edilebiliyor; giderek cepten
konuşmanın "ekonomık yönü" yani "getırisi ve
götürüsü" de tümüyle "hesap dışı" tutulabiliyor.
O zaman, cepten konuşma, doyum duygusu ya
da "bastırılmış konuşma dürtüsünün dışavuru-
mu" biçiminde yorumlanabilir.
Bu nokta bir yana "cepten konuşan" Türkiye,
çok ilgınç bir düşünsel süreç yaşıyor: ülkede
"Kimse kimseyi dinlemiyor". En önemlisinden
önemsizine uzanan birsorunlarçizgisinde, kimse
kimseyi dinlemediğinden, çözüm üretilmesi de
hiç mı hiç, gündeme gelmiyor. Devletin tepesin-
den en küçük birimlere dek hemen her toplum-
sal ilişkiler ağında, birbirini dinlememek o derece
yaygınlaştı ki sıradan iletişim yitiriliyor ve bu ne-
denle de toplumsal yaşamı düzenleyen devlet
kurumlannın olağan işleyişi sağlanamıyor. Bu
konuda artık "örnek" vermek gerekmiyor; dinle-
mezlik ve duymazlık iyice genelleşti; kural oldu.
• • •
Gerçekte cep, ekonomik bir kavram. Bireysel
ekonomi "cebe giren-çıkan" ile ölçülür. Başta
temel tüketim ürünleri olmak üzere, mal ve
hizmetlerin fıyatlannın sürekli olarak arttırılması,
birilerinin cebini doldururken birilerinin cebini de
boşaltıyor.
Yaz geliyor. Tarım kesiminde yoğun üretim
dönemi başlıyor. Hükümet bu yıl seçim olasılığını
da göz önünde tutarak kimi ürünlere oldukça yük-
sek sayılabilecek bir destekleme fiyatı verdı. An-
cak daha buğday hasadının başlarında, yeni ürün
piyasaya çıkmadan ekmek fiyatlan beş bin lira
arttınldı; 20 bin lıradan 25 bin liraya çıkarıldı.
Ücretleri ve maaşlan bu sırada yüzde 25, yanı
dörtte bir oranında artmayanlar, evlerine aldıklan
ekmek sayısına göre bu ölçüde yoksullaştılar.
Bu sırada bir başka gelişme yaşanıyor; ilk
buğday hasadının başladığı Çukurovayöresinde,
31 bin 350 lira destekleme fiyatı verilen yemeklik
yumuşak buğdayın fıyatının, borsada28 bin liraya
düştüğü görülüyor. Buğday üreticileri de ürettik-
leri buğday miktarına göre bu süreçten kayıpla
çıkıyor; cepleri boşaltılıyor. Buğday fıyatının
düşmesine, "dışsatım amacıyla buğday dışalımı
yapılmasının" neden olduğu vurgulanıyor.
Özetle, "cep düzeninin işleyişi", tüketicilerin,
yani ekmek satın alanların cebinden ekmek
başına beş bin lira; buğday üreticılerinin cebinden
de kilo başına 3 bin 350 lira çıkmasına yol açmış
bulunuyor.
•••
Türkiye, aslında, yıllardır ceple yatıp ceple
kalkıyor. Doğruluk, dürüstlük, erdem gibi toplum-
sal yapının dayandığı ahlak değerleri ayaklar
altına alınmış bulunuyor.
En etkili gücün para, yani cep olduğu, topluma
hergünacımasızcaşırıngaediliyor. Kişinin, nebil-
gi ve beceri düzeyi; ne üretime yaptığı katkılar ve
ne de sanatsal ya da kültürel alanda yaptıklan,
iıerhangi bir değer taşıyor.
Başannın da değerin de tek ölçütü ceptir.
Ve üstüne üstlük Türkiye "içinde bulunduğu
durumu" ya da "ekmeği" konuşmuyor; çünkü
"cepten" konuşuyor.
Ekonomik belirsizlik
Japonları ürkütüyor
TOK\'O (AA) - Japon
Toyota"nın Başkan Sf'ar-
dımcısı Akira Yokoi, Ja-
pon \atınmcıların bir ül-
kede öncelikle, politik,
ekonomık \e sosyal istik-
rar bulunup bulunmadığı-
na baktıklarını söyledı.
Avnı zamanda. Japon-
ya'nın TÜSlAD'ı olarak
dakabuledılen KEÎDAN-
REN'in en etkin üyelenn-
den biri olan Akıra Yokoi,
Türkiye ekonomisini ya-
kından takip ettiklerini ve
makul ölçülerdeki bir po-
litik değişıme karşı olma-
dıklannı v urgulayarak, bir
Avrupa Ortak Para Birimi'ne geçiş öncesinde Amanya ile Fransa kapışıyor. Ve borsalar
yüme ortamı sağlamak
için gerekirse AOPB'ye
geçiş tarihinin ertelene-
bileceğini düşünüyor.
Fransız Sosyalist Par-
tisi işsizliğı azaltmaya ve
ekonomik büyümeye
öncelik tanımak, Avrupa
Para Birliği gerçekleşme
koşullarını, bu iki önceli-
ğe göre yeniden şekillen-
dırmek gerektiğini savu-
narak seçimleri kazandı.
Seçimlerın ardından ma-
li piyasalarda, "Eğer
Kohl, JospinV dize geti-
remezse ortak para biri-
mine geçiş, zamanında
gerçekleşmez" düşün-
cesi, dolayısıyla da bir
gerginlik ortaya çıktı.
Amsterdam toplantısı
öngörüşmelerinde de
Fransa hükümetinin tu-
tumu piyasaların haklı ol-
duğunu gösterdi. Fran-
sız maliye bakanı "istik-
ciddi sorunla" gıriliyor.
(Associated Press
14/06/97)
Fransız sosyalistleri,
ekonomik büyümeye ve
işsizliğe öncelik verme-
nin yanı sıra, dolar ve yen
karşısında yumuşak bir
Euro (AOPB), Avrupa
Merkez Bankası'nın sı-
yasi kontrol altına alın-
ması, olmazsa ortak bir
ekonomik hükümetle
dengelenmesini ve Italya
ile Ispanya'nın da ilk aşa-
mada Euro'ya katılması-
nı istiyorlar. Muhafazakâr
analistlere göre eğer
Fransa'nın istediği gibi
büyümeye ve işsizliğı
azaltmaya öncelik verile-
cekse, tüm Avrupa'da
sosyal harcamaların art-
ması, faizlerin düşürül-
mesi, dövizlerın zayıfla-
ması kaçınılmaz (Finan-
cial Times 10/06/97).
maması ise neredeyse
imkânsız.
Yine dolar-yen
paritesi
Dolar ve markın yük-
selmesi ise bu iki ülkenin
Japonya ve Asya ülkele-
ri karşısında rekabet gü-
cünü olumsuz etkiliyor.
Özellikle ABD ile Japon-
ya arasında siyasi sür-
tüşmelere neden oluyor.
Geçen hafta açıklanan
veriler, Japonya'nın cari
hesap fazlasının bir ön-
cekı yıla göre yüzde 93
arttığını ortaya koydu.
Dış ticaret fazlası ise yüz-
de 90 artmış. ABD tica-
ret bakanı yardımcısı,
"Japonya eğer ekono-
mik toparlanmayı des-
teklemek için ihracatge-
lirlerine dayanmaya de-
vam ederse, küresel bü-
yüme bundan olumsuz
ABD ve ingıltere bor-
salan, yatırımcılann şaş-
kın bakışları önünde re-
kor üzerine rekor kırarak
yükselmeye devam edi-
yorlar. Tüm iyımser olma
ısteğine rağmen. yatırım-
cılar, piyasaların sonsuza
kadar yükselmeye de-
vam etmeyeceğıni biliyor
ABD'de şirket gelirlennin
artış hızında tepe nokta-
sının geçtiğine dair işa-
retler artıyor. Teknolojı
hisse senetlerınde yine
bir sarsıntı olasılığı var.
Şirketlerin borsa değer-
lerinin aşırı yükselmesin-
den dolayı şirket satın
alanların yüklendiği risk
artıyor. ABD ekonomisin-
de yüzde 4.8 düzeyine
gerileyen işsizlik ve girdi
fiyatlarında kendini gös-
teren artışlar, enflasyo-
nıst basıncın arttığına
işaret edıyor. Böylece fa-
izlerde bir artış tekrar
Küçük Yatırımcılar
Dikkat!
SPEKÜLATÖR
HANGİ KAĞITLARDA?
Sigortacılara aracı kurum kıyağı
İMKB'de yazılım savaşlan
EGS gayrimenkul yatınm ortaklıgı kuni)Of
APEKS hallta açıkyor
KOMBASSAN neden gözaltında?
Tanju Argun;
"Türkiye'nin temel sorunu toplam
kalite yöntemi ile yönetilmemesi..."
BORSADAKİ REHBERİNİZ
ülkedeki politik gelışme-
lenn, toplumda kanşıklık
doğuracak nitelıkte olma-
sının. Japon yatınmcılar
tarfından kabul edilemez
bir durum olduğuna dik-
kati çekti. Türkiye'nin ge-
leceğınden umutlu oldu-
ğunu ıfade eden Yokoi,
gerekli ekonomık yeniden
yapılanmanın sağlanması
durumunda, belırli bir sü-
re içinde Türkıye'nın
AB'ye üye olacağına
inandığını. fakat yüksek
enflasyonun de\am etme-
si durumunda, Türki-
ye'nin AB'ye üye olama-
yacağını ileri sürdü. Akira
Yokoi, Japon ışadamlan-
run Türkiye"dekı yüksek
enflasyondan kaygılan-
dıklannı ve bu nedenle de
Türkiye'nin yüksek enf-
lasyonun üstesinden gel-
mek için yoğun çaba har-
caması gerektiğini sövle-
dı. Toyoto-Sa ve Sabancı
grubu ile olan ilişkilenne
de değinen Akira Yokoi.
kendileri gibi Sabancılann
da ülkeleri için çalıştıkla-
nnı belırterek Toyota ola-
rak Sabancı grubu ile or-
taklık yapmaktan mem-
nun olduklannı belirtti.
Maden ihale
yönetnıeliği
değişti
ANKARA (AA) - Ma-
den Kanunu çerçe\esinde
ihaleye açılacak olan ma-
den sahalan, 60 gün ile üç
ay süreyle ilan edilecek.
Resmi Gazete'de yayımla-
nan yönetmeliğe göre Ma-
den Kanunu'nun 22"nci
maddesi kapsamında iha-
leye açılacak olan sahalar;
60 gün, 30'uncu maddesi
kapsamında ihaleye açıla-
cak olan sahalar üç ay sü-
reyle ılan edilecek. Bu ilan-
larda, ihaleye açılan saha-
lar ile ıhale tarihlerı belır-
tilecek. İhaleye bırden faz-
la başvuru yapılmış olma-
sı halinde açık arttırmaya
çıkılacak.