27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 John Ashbery, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncıhk'ın davetlisi olarak İstanbul'daydı 'Biçim içerîktir, içerik biçımdir'Kültür Servisi - Amerika'nın yaşa- yan en büyük şain olarak kabul edilen John Ashbery, Yapı Kredi Kültür Sa- nat Yayıncılık'ın davetlisi olarak îs- tanbul'a geldi. Önceki gün The Marmara'da okur- lanyla buluşan Ashbery. 'Setf Pörtra- it in a Convex Mirror - Dışbükey Ay- nada Otoportre' ısımli kitabında yer alan şiirlerini okudu. Aynca Yapı Kre- di Yayınlan tarafından Türkçeye çev- rilecek olan kitabından şiirler okudu. Self Portrait in a Convex Mirror, As we Know, A Wave. April Galeons ve Flow Chart gibi şiir kitaplan olan. Amerika'nın belli başlı ödüllerini al- mış olan John Ashbery, aynı zamanda sanat eleştirileriyle de ün yaptı. Post- modernist şiirin en önemli temsilcisi sayılan şair, 1983 yılında American Academy of Arts and Sciences'a se- çildi. Ingiliz şair John Ash'ın aracılığıyla tstanbul'a gelen Ashbery'nin okuma gününe. John Ash ve Yapı Kredi Ya- yınlan Genel Yayın Yönetmeni Gü- ven Turan da katıldı. Uzun şiirlerin şairi John Ash. Ashbery'nin yalnızca iyi bir şair değil, aynı zamanda da harika bir insan olduğunu söyley erek "İnsan büyiik bir şairin yanındayken farklı duygular yaşıyor" diye konuştu. Bir eleştiride *Ashbery'nin şiirlerini oku- duktan sonra bir dizesini bile hatıria- mazsınız" denildığini belirten Ash. uzun şiirlere imza atan Ashbery'nin bir dizesini ezberden oku> arak bu id- diayı çürütmüş oldu. Aynca böyle bir okuma günü düzenledıkleri için Yapı Kredi Yayınlan'na, Güven Turan"a ve Enis Batur'a teşekkür etti. Güven Turan ise Ashbery'nin şiir- lenni tanıtıcı bir konuşma yaptı. Ko- nuşmasında, eleştirmenlerle akade- misyenlerin pek iyi geçinemediğini söy leyen Turan. eleştirmenlerin büyük çoğunluğunun aynı zamanda akade- misyen olduğu Amerika'da bıle bunun böyle olduğunu belirterek Amerika'da her iki tarafın da John Ashbery'nın Amerika'nın yaşayan en büyük şairi olduğu konusunda hemfikir oldukla- nnı söyledı. 1927 yılında New York'ta doğan af nceki gün The Marmara'da okurlarıyla buluşan John Ashbery, 'SelfPortraitina Convex Mirror - Dışbükey Aynada Otoportre' ve Yapı Kredi Yayınlan tarafından Türkçeye çevrilecek olan kitabından şiirler okudu. Amerika'nın belli başlı ödüllerinin sahibi olan Ashbery, Post- modernist şiirin en önemli temsilcisi sayılıyor. (Fotoeraf: KADER TUĞLA) Ashbery. şu anda 70 yaşında. Onive- site öğrenimini Harvard College'da ta- mamlayan Ashbery, Colombia Üni- versitesi'nden de master derecesi alır. llk kitabı Some Trees (Bazı Ağaçlar). zamanında genç şairler arasında gizli bir yanşma konusu olan Yale Younger Poet dizisinden çıkar. Yoğun görseüik 1955-1966 yıllan arasında Paris'te yaşayan Ashbery. bir dönem Herald Tribune gazetesinde sanat eleştirmen- lığı yapar. Güven Turan. Paris'in ve sanat eleştirmenliğinın Ashbery'nin şiirlerindeki etkisinin yalnızca coğraf- ya ile sınırlı kalmadığını, aynı zaman- da doğrudan şiınnı etkilediğini belir- terek Ashbery'nin Paris'te yaşadığı dönemde Ravmound RousseL Pierre Reverdy. Ma\ Jacobgıbı şaırlerden et- kilendiğini ve şiirinin köklü bir deği- şim geçirdiğini sövledi. Ashbery'nin 1962 yılında yayımla- nan ikinci kitabı 'The Tennis Court Oath" ortalığı bir anda kanştırır. Tu- ran. Ashbery'nın bu kitabında cut-up. kesip yapıştırma tekniğini kul landığı- nı, rastgele izlenımi taşıyan bir bolük pörçükle kurulduğunu anlattı. Özellikle Europe- Av rupa adlı uzun şiirinde bu yöntemi en uç noktaya ge- tırdiğinı. Ashbery'nin destekçıleri da- hil herkesin bu şiirlere karşı çıktığını. Herald Blumegibi Ashber>- hakkında olumlu yazan eleştirmenlerin bıle bu kitabı 'ürkütücü bir facia" olarak ad- landırdığını belırttı. Aynca Ashbery'nın bu durum kar- şısında "Şiirin nasıl işlediğini anlanıak içinparçaladımonu" vanıtını anımsa- tan Turan. bu girişimin o zamanlar adı konulmasa da şiirde postmodern yak- laşımın temelını atan bir girişım oldu- ğunu söyledi. 1966 yılında yayımladı- ğı "Riversand Mountains" adlı kitabın- da şıirı yeniden bir araya getiren Ash- bery, 1970 yılında 'TheDoubteDream of Spring* adlı kıtabını çıkanr. Bu ki- tap adını Giorgio de Chirico'nun bir resmınden almıştır. "Self Portrait in a Con>e\ Mirror' adlı kitabında ise Parmigianio'dan et- kılenen Ashbery'nin resımle kesişme- si v alnızca kitap adlarında kalmaz. şi- ırlerinde betimsel olmayan yoğun gör- selliğin etkisi vardır. 'Self Portrait in a Convex Mirror' çıktığında bütün eleştırmenlerce gök- lere çıkanldığını ve Ashbery'e Ame- rika'nın en önemli üç ödülünü; 'Pulit- zer Prize", 'The National Book Avvards, The National Book Critics Circle'ı ka- zandırdığını anımsattı. Aynca kıtaba adını veren şiirin Ashbery'nın en faz- la antolojileşmiş şiiri olduğunu da söz- lerine ekleyen Turan. "Antolojik şiir- lere şairierin \erdiği tepkiyi Ashbery de göstermiş ve bu şiiri sevmediğini, neden bu kadar ilgi çektiğini anlama- dığını. kitapta çok daha iyi şürlerinin olduğunu söylemiştir" dedi. Çağdaş ahlak bilinci 1975 vılından sonra. 85 yılında seç- me şiirlerini çıkarana dek Ashbery'nin üç oyundan oluşan bir kitap da dahil olmak üzere altı kitabının yayımlandı- ğını söyleyen Turan, Ashbery'nin 1987'de yayımlanan 'April Galeons' ve 1991 yılında yayımlanan 'FUm Chart' isımli kitaplanyla büyük ilgi çektiğini. özelükle Flovv Chart'ın. 216 sayfalık bu kitabın bir şiirden oluşru- ğunu belirttı ve bu kitabın fars havası taşımakla birlikte, çağdaş ahlak bilin- cinin ve ınsanın yaşam deneyimlerinin karmaşasını anlattığını söyledi. Ashbery şiir yazmayı ve yayımla- mayı sürdürüyor. halen Brooklyn Col- lege'da yaratıcı yazın dersleri veriyor. Newsweek'de sanat eleştirmenliği ya- pıyor ve The Ne\v Yorker'da yazıyor. Güven Turan. Ashbery'nin 1984 yı- lında Poetry Review'da yayımlanan sözlerinı anımsatarak konuşmasını ta- mamladı: "Şiirlerimin içeriğinin ne olduğunu bUmiyorum. biçiminin ne olduğunu da bümiyonım. Hiçbir şey bilmeden baş- lanm ve bittiğini hissettiğimde de yaz- mayı keserim. Biçim denilen şev bana göre içeriktir. içerik denilen şey de bi- çimdir." Güven Turan'ın Ashbery'nin şiirle- rini tanıtıcı konuşmasından sonra. Ashbery kendı şiirlenni okudu. Ashbery şiirlenni okumadan önce yaptığı konuşmada, buraya geldiğın- de hiç şaşırmadığını. çünkü zaten da- ha önce burada olduğu hissine kapıl- dığını söyledi: "İstanbul'a daha önce hiç gelmesem de kendimi buraya airmişim gibi hisse- divorum." Misha Rachlevsky yönetimindeki Kremlin Oda Orkestrası ' bugün saat 19.00'da Aya Irini'de bir konser verecek. Mürikteyeni Moskova ekolüKültür Servisi - Istanbul Kültür v e Sanat Vakfı tarafindan düzente- nen 25. Uluslararası Istanbul Mü- zik Festivali kapsamında bugün sa- at 19.00"da Aya trini'de Misha Rachlevsky yönetimindeki 'Krem- lin Oda Orkestraa'nın (KOO) kon- seri yer alıyor. 1991 yıhnda, Misha Rachlevsky önderliğinde Moskova'nın seçkin müzisyenlerinin bir araya getiril- mesiyle kurulan KOO kısa sürede yüksek müzik standartlanna sahip Moskova'da ilgi odağı oldu. 1976 yılında ABD'ye yerleşerek sanat yaşamını sürdüren Rach- levsky, 1991 yazındalsviçreliplak şirketi Claves'nin getirdiği teklifi değerlendirerek uzun süredir plan- ladığı Moskovalı müzisyenlerle Rus repertuvan kaydetme projesi- ni gerçekleştirdı. KOO'nun kadro- su bu aşamada ortaya çıktı. KOO'nun müzik kayıtlan kurul- duktan hemen sonra çalışmalara başlandı. 1992 yılında biri Çay- kovski,diğeri Şostokoviç'in eserle- rini içeren iki CD çıkaran topluluk, kayıtlann hemen ardından Ispan- ya'da on iki konseri içeren bir tur- neye çıktı. KOO. tspanya'nın yanı sıra Fransa, Portekiz, Finlandiya ve Isviçre'de çeşitli konser ve turne- lerle dinleyicılenne ulaştı. Orkest- ra. ihtiyaç oldugunda çoğaltılan 17 yaylı çalgıdan oluşuyor. Barok ve klasikrepertuvarı vorumlamasının yanı sıra 19. ve 20. yüzyıl repertu- vanna da yer veriyor. Kremlin Oda Orkestrası, bu ak- şam Aya Irini'de Rossini'nin 'Yay- lı Çalgılar İçin Sonat, No: 5', Stra- vinsky'nın "Re Tonunda Konçer- to\ Devienne'in 'Flüt Konçertosu, No: 2 Re Minör' ve Çaykovski'nın 'Souvenir de Florence Op. 70' baş- lıklı yapıtlannı seslendirecek. KOO'ya konserde, Almanya Tros- singen Müzik Akademisi'nde gö- revîi olan Prof. GülşenTatuflütüy- le eşlik edecek. Festivalde bu akşam aynca, ge- leneksel müziğimizın modern formlarda yorumlanacağı bir kon- ser yer alıyor. Aziz Şenol Filiz ve Bi- rol Yayla'mn önderliğındeki toplu- luğun "Yansımalar'dan Bab-ı Es- rar'a" başlıklı konseri saat 21.30'da AKM'de gerçekleşecek. Temelde akustik bir tınıya sahip topluluk. Klasik Türk Müziği ge- leneğinın çağdaş çizgiler içinde vurgulanmasını öngören, gelenek- sel müziğimizden yola çıkarak gü- nümüzü yansıtan ve geniş bir yel- pazeye açılabılen dingin bir müzik anlayışı benimsiyor. Topluluk konserde Bulutlar, Göç, Serzeniş-Yabangülü-Son Kuş- lar, Sardunya, Akl-u Hikmet. Soh- bet-i VTsaL Ferahfeza, Geçiş Taksi- mi, Muhayyer Saz Semaisi, Taksim, Muhayyer Tekke Semaisi, Akde- niz-Yollarda-17/8, Türkü, Günev adlı parçalann yanı sıra ve bir de aronim beste yorumlayacaklar. Çocuk gözüyle anlatılan gerçekler ESRA ALİÇAYUŞOĞLU Tarihı Darphane-ı Amire bi- nalanndaki kültür ve sanat et kinlikleri. kapılannı bu kez ço- cuklar için açtı. 5 ile 7 yaş. ara- sında İstanbul'da yaşayan ço- cuklann çalışmalanndan olu- şan 'Aile Bağlan - Dün, Bugün Vaşadığımız Mekân" başlıklı sergi. içinde yaşadığımız dün- yanın gerçekliğıne ayna tutuyor küçücük parmaklann tuttuğu fırçalarla... Sergıyi gezdiğıniz- de, aılenın, yaşamın ve dünya- nın ancak bu kadar güzel ve gerçek anlatılabileceğinı düşü- nüyorsunuz. 1.5 ay açık kala- cak olan sergı: Tanh Vakfı. Ka- dın Emeğinı Değerlendirme Vakfı. EKKA Okullan ve Özel Ortadoğu Lısesi işbirliğiyle gerçekleştinlen 'Çocuk Sanat AtöKesi' kapsamında açıldı. Çocuk Sanat Atölyesi. ço- cuklara kalıplaşmış estetik an- layış. hazır düşünceler sunmak yerine. onlara sadece ortam. malzeme ve teknık bilgi suna- rak çocukların içinde bulunan yaratıcılığı çıkartmayı amaçlı- vor. Sergiye, Kocasinan Beledi- yesi Çocuk Ev ı. Pendik Beledi- yesi Çocuk E\ i, Güngören Be- lediyesi Çocuk Evı, Esenyurt Belediyesi Çocuk Evi, ENK,\ Okullan Anaokulu ve Ilkokul 1. Sınıfı. Özel Ortadoğu Lısesi Anaokulu ve Ilkokul 1. Sınıf öğrencileri katılıyor. ENKA Okulları Sanat Da- nışmanı Leyla Sakpınar, Sonja Böhlanderfannse>er,Özel Or- SergûSakpınar, ^'azar ve Tannsever'den oluşan eğitmen kadrosu denetiminde oluşturuldu. tadoğu Lısesi Anaokulu Sanat bağlı olarak gelıştiğını, geçen larlaberaber, benzerşeylenhis- Danışmanı Pelin Yazar'dan olu- şan eğitmen kadrosu deneti- minde oluşturulan sergide. ço- cuklann yaşama nasıl baktıkla- n. çızgı. resim. baskı. kolaj ve 3 bovutludenemeleriyleçocuk- ların aıle bağlan konusundaki deneyimleri. beklentileri ve sor- gulamalan vansıtılıyor. Kentsel sorunlar, göç ve yerleşim değı- şiklikleri gibi yaşamsal süreçler de çocuk gözüyle sergide ver alıyor. Çocukları bir araya getirerek onlara resım sanatının dünya- lannı açan Lev la Sakpınar. Son- ja Böhlander Tannsever ve Pe- lın Yazar. böyle bir sergi düzen- leme düşüncesinin tesadüflere Vedat Günyol, serginin açılışında çocuklarla birlikte. v ıl Tarih Vakfı'nın Darphane'de düzenlediği tstanbul Dünya Kenti Sergisi ve Anadolu'da Konut ve Yerleşim - Tarihsel Bir Perspektıf adı altındaki ser- givle bu serginin bütünleşece- ğinı düşündüklerinı belirtiyor- lar. Ozgür bir atöhe ortamı Aynca, Istanbul çocuklan için kendilerini özgür hissede- bılecekleri bir atölye ortam ör- neği oluşturmanın. projenin ana hedefı olduğunu da ekliyorlar. Le>la Sakpınar: 5- 7 yaşgru- bu çocuklann çok cıddiye alın- mayan bir yaş grubu olduğunu, özellikle Türkiye'de çocuklara yönelik faaliyetlerin olmadığı- nı belırtirken, böyle bir sergi ile Istanbul'un çeşitli kesımlerin- den çocuklan bir araya topla- dıklarını belirriyor. Sonja Böhlander Tannsever. "Bu sergiyi oluşturduklannda çocuklar. vaşavan şimdiyi vege- leceği tcmsil etmiş olacaklardT diyor: "Onlannçizgiçahşmala- nnda saf yürekli grafik dilleri ile başka dilleraracılığıylaakta- nlması mümkün olmayan dü- şünce ve duvgulannı yansıtan anlatımlan karşısında, biz yc- tişkinlerde bir ihtimal. kendiço- cukluğumuzu sezebUiriz." Sergide çalışılan konu başlı- ğı Tarih Vakfı'nın önerisiyle ol- muş. Öncelikle burada bir fo- toğraf sergisi düşünülüyoımuş aile albümlerinden oluşan. Fa- kat sonra çocukların çalışmala- nndan oluşan serginin daha an- lamh olacağına karar verilmiş. Pelin Yazar, sergı>i birçok farklı okulla ortaklaşa yapma- ya çalıştıklarını belirterek so- nuçta. çocukların hangı mekân- da yaşarlarsa yaşasın. farklılık- settıklenni. gördükjerini söylü- yor. Çalışmada yer alan çocuk- lann hiçbirinde özel bir yetenek aranmamış. Önemli olan çocuk gözüyle dünyayı, yaşadığımız çevreyı renk ve çızgilerle aktar- mak olmuş. Lev la Sakpınar, kendi çocuk- lannın da yer aldığı çalışmalar ıçm "Çocuklarlaçaltşniayabaş- ladığımız andan itibaren onlan özgür bırakmavı ana hedefola- rak belirledik. Çünkü önemli olan, onlann neyi nasıl anlat- mak istedikleriydL Mümkün ol- duğu kadarözgür bir ortam ya- ratmava çalıştık çocuklara" di- yor. Tannsever, çocuklann istedi- ği şeyi ıstediğı biçimde söyle- yebıldıği zaman estetiğin de or- taya çıktığını belirtiyor Çalış- malann geleneksel anlamda bir resim dersi olmadığına değinen Pelin Yazar. çalışmalann bütün çocuklara açık olduğunu. önemli olanın anlatmak istedi- ği şeyı anlatabilmesi ve malze- meyi kullanması olduğunu söy- lüyor. Bu yaş grubuna aıt çocuklar için her şeyin mümkün olduğu- nu söyleyen Sakpınar. çocukla- nn bakış açısının çok farklı ol- duğunu belirtiyor: "Çokdirekt bir katilım oluyor çocuklar ta- rafindan. tçinden ne geliyorsa. hangi malzemeler varsa onlan kullanıyor. Çoğu kolektif çalış- ma zaten." Pelin Yazar, grup ça- lışmalannda ilkokuldaki gibi belli bir öğretınin var olmadıği- nı belırtirken çocuklann ne is- tediklenni büyüklerden daha ıyi bildıklenni söylüyor: "Bas- kı yok. sanki bir oyunmuş gibi. Oranı kirtetme, buranı kirletme gibi sorunlar vok. Çocuklar. çok rahat ve özgürier.J" BU AŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKÜL Zorunlu Yinelemeler Laik cumhuriyet karşıtları yok sayıyorlar kaç yüz- yılın kültür birikimini. Bu birıkim ki, getirdikleri yaşamda doğrulanmış bir evrim sürecinin ürünüdür, eski kurumlar düze- nini silip süpürmeyı başardı tarih sahnesinden. Ne kağşamış medrese, Ne padişah kulluğu, ne halife saltanatı. "Hurafe"den üniversite kafasına. Tespihten pergeie. Bilimsel bilgiye. Yaşam damarlanmızı yenilemenin özünde ulusal bilinç. Ulusal bilincin özünde aydınlanma. • • • Bilmez misiniz, erken cumhuriyetin dinibütün ay- dınlanndan Dr. Şefîk Hüsnü, Behice Boran gibi Marksistlere kadar XX. yüzyıl kuşağının uygarlık öl- çütü saydığı beş sözcüğü var Mustafa Kemal imi- zin: "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." Bir anlamda laik cumhuriyetin kültür politıkasını simgeleyen bu düşünsel meydan okuyuşa dün giz- li kapaklı tepkı gösteren şeriatçı kafa, bugün örgüt- lü saldınya geçmiştir. Örgütlü saldırı Arap abecesınin kullanıldığı, eza- nın Arapça okunduğu, hilafet ve şeyhühslamlık ku- rumlarının tepemizde tutulduğu 31 Mart'larda, ya- nm buçuk anayasal hakların karşısına çıkmıştı. 1945'te birden fazla partı kurulması yasağı kal- dınldığı zaman demokrasi gösterip sağ vurmaya başladı. Yaylım ateşin hedefı, laiklik ve bilim. • • • Erken cumhuriyet döneminde Osmanlı'dan kal- ma "maddi üretim araçlannı elinde bulunduran katmanlara" dokunulmadığı için bilimi öncü olarak kabul eden yenı güçler açmazda kaldı. Dönemin oluşturduğu / geliştirdiği "yenı sınıf" da Kemalizm gösterip sağ vurma becerisini kazanmıştı çünkü. Tek parti dönemı eğitıminin 1946'ya kadar iğneyle kuyu kazar gibi sağladığı birıkimın, imam - hatîp okullarının açılmasıyla güç yıtimine uğraması bun- dandır. Yoksa Hasan Âli Yücellere, Hakkı Tonguç'la- ra karşı Reşat Şemsettin, Tevfık lleri gibilerinin barınması mümkün olur muydu bu ülkenin eğitim politıkasında? Adnan Menderes gibi "Sizistersenizhilafeti bi- le getirebılirsiniz" diyebilen yalancı pehlivanlar, Ke- nan Evren gibi çağdışı eğitim şampiyonları barı- nabilirler miydı?. • • • Bu sürüp giden işkenceyı yalnızca "tarihsel ko- şullar"a bağlamak olası değıl. Çünkü en karamsar olanlarımızın bile yadsıya- mayacağı bir iç dinamik var bu ülkede. Varoluşu- nu arama sürecinden çıkarmadığı için yıllar yılı ka- famıza çengel atan soru değişmedi: - Demokratikleşmenın neresindeyiz? Dün değışik yorumlara bağlıydı yanıt arayışları. Bugün iki sözcük yeterli görünüyor: - Hırsızlık döneminde.. Toprak ağalarıyla liman burjuvazisinin ortak ikti- darı Demokrat Partı, sömürüyü yasallaştırmak is- temişti. Bu nedenle temel amacına aykın gördüğü düşün ve edebiyat adamlarının önünü kesmeye çalışıyordu. Günümüzde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde egemen olan kimı partıler, açık soygun düzenine ideolojik kılıf arıyor. Evet, laik cumhuriyet karşıtları silmeye çalışıyor- lar kaç yüzyılın kültür birikimini. Başarabileceklerinı mi sanıyorlar?.. Andrej Sergeyey ve Sergey Gandlevsky'e ödül • Kültür ServTsi - Rus yazar Andrej Sergeyev "in romanı 'Albumdlja Marok" (Pul DefteriJ. Rusya'nın en önemli edebiyat ödülii olan Booker Ödülü'ne layık görüldü. Beş >ıldır verilmekte olan bu ödülün. 'Yılın En tyı Romanı' dalında verilenıne layık görülen romanda. bir kişinin, 1936-1956 yıllan arasındakı yaşamından günlük kesıtler yer alıyor. llk Roman dalında verilen Booker Ödülü'nü ise 'Trespanati ja Tjerepa' (Kalp Amelıyatı) adlı romanıyla Sergey Gandlevsky kazandı. Bu romanda da günlük, sıradan olaylar konu edinıliyor. Kuzey'in kültür bakanlarından uyapı • Kültür Servisi - tsveç'in Kalmar şehrinde bir araya gelen İskandınav ülkelennin kültür bakanlan, radyo ve telev izyondakı özelleştirmelerin kaygı doğurucu boyutlara ulaştığını, aynca her ülkenin kendi ulusal radyo ve televizyon kanallanna çok iyi sahip çıkması gerektiğini bildırdiler. AB ülkeleri için de bu konunun önemıni vurgulayan bakanlar. örneğin Norveç'te hiçbir medva şirketinin yazılı, sesli ve görsel medya organlannın ülke çapındaki toplamının üçte birınden fazlasını kontrol altında tutamadığında görüş birlığine vardılar. Kültür bakanlan, medyadaki tekelleşme konusunda da uvanda bulundular. 4. Aspendos Opera ve Bale Festivali'nde bu hafta • Kültür Servisi- Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Aspendos Opera ve Bale Festivali kapsamında 17 haziran salı günü Ankara Devlet Opera ve Balesi; G. Verdi'nin 'Üç Silahşörler' balesini. 19 haziran perşembe günü, G. Puccini'nin 'Toska' operasını. 22 haziran pazar günü G. Verdi'nin 'Maskeli Balo' operasını sergileyecek. Festival 24 haziran salı günü Şef Antonıo Pırolli'nin yöneteceğı Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu'nun seslendireceği 'Gala Konseri' ile sona erecek. Festivalle ilgili aynntılı bilgiler Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nden (0312-3091409) ve Festival Ofisinden (0242-2436155-2480121) almabilır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle