Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 1997 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Niteliksiz Niceliğin Önlenemeyen Yükselişi
Prof. Dr. ŞEFIK DENER Sıvas Cumhuriyet Üni. Tıp • . >
Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı
N
itelik (kalite) eksikliği- tür nüfus politikalannın arkasında ya-
ni nicelikle fsayi ile) gi- tan, "tnsanlar koyun olsun, ben de ço-
derme çabasının hem ban" niyetini ve tutkusunu sezmemek
doğada, hem de sosyal mümkün mü?
ve bıreysel olgularda Sürekli enflasyon politikalan. insa-
sayısızörnekleri vardır. nın mal karşısında değer yitimine uğ-
ni nicelikle fsayi ile) gi-
derme çabasının hem
doğada, hem de sosyal
ve bıreysel olgularda
sayısız örnekJeri vardır.
Gövdesi çürüyen. ke^ılen ya da toprak-
tan yeterli besin alamayan ağaçlann
diplerinden, hiçbiri, hiçbır zaman bir
ağaçolamayanyenisürgünlerçıkar. Bu
sürgünler insana. demokrasimizin üst
iiste askeri gırişimlerle baltalanışından
sonra ortaya çıkan, temelde birbirinden
farkı olmayan küçük siyasal partileri
anımsatıyor. Susuz ve besinsiz kalan
bitkilerin tohum sayısını arttırdıklan
bılinır.
Bilimde ve teknolojide geri kalmış
ülkeler. kalabalık ordulan besleyerek
düşmanlannın gözlerini korkutmaya
çalışırlar. Insan malzemesinde niteliğı
boşlayan politikacılanmız ve darbeci
paşalanmız, geçmişte (12 Mart-12 Ey-
lül),geleceğin 100-120 miryonlukTür-
kiyesı ıle az mı övündüler. Çetin Al-
tan'ın deyişiyle "vasıfsız insan sürüle-
rinin" terörün ana kaynaklanndan biri-
ni oluşturacağını düşünebildilermi? Bu
rayarak niteliksizleşmesi degil midır?
Niteliksiz çapkın için bir ya da bir-
kaç kişiyi candan, yürekten sevmiş ol-
mak önemli degildir; o performansını
sayısal sonuçlarla ifade etmeyi yeğler.
Akademik yükseltmelerde çok kez
bilimsel yayınlann niteliği değil sayısı
gözetilir (ben buna akademik çapkın-
lık diyorum).
Bilimsel anlayışlan zayıf, araştırma
yöntemlerine, grafîk ve istatistik bilgi-
lerine zaten yabancı elemanlarla kadro-
laştınlan. Batıhnın gözünü boyayıp,
"Okuüaşma oranımız şudur" demek
için açılan çok sayıda yeni üniversite,
niteliksiz niceliğin eğitime yansıma bi-
çiminin yalnızca bir ömeğjdir. Pek çok
üniversite yöneticisi ve YÖK sorumlu-
su, niteliği dışlayıp. "'Oğretim üyesi ve
öğrenci sayısı, şu kadar yılda şu kadar
artü" biçimınde adetle övünmeyı alış-
kanlık haline getirmiştir.
Bilime dayanan teknolojide başanlı
olamayışımız bizi anamal birikimini bi-
limsiz kaba teknoloji ile sağlamaya yö-
neltmiştir. Bunun sonucu. kentlerimi-
zin sayısız, biçemsiz (ûslupsuz) çirkin
yapılarla eşine rastlanmayan bir hızla
çirkinleştirilmesidir (imar mezbelesi).
(Sıvas'ta kaldığım 15 yıl içerisinde, en
az 250 yıllik geçmişleri olan 3 tarihsel
camintn yıkılarak yerlerine beton cami-
lenn yapıldığına tanık oldum. Yıkılan
tarihsel evlerin sayısını ise unutmak zo-
nında kaldım.) Sağlam bir iletisi (me-
sajı) olmayan, içtenlikten ve kişiyi de-
rinden etkileyen 'Hrizm'den yoksun,
birkaç ay ya da birkaç yıl kullanıhp atı-
lan (disposable) arabesk ve eurobesk
müzik yapıtlan niteliksiz nicelik kültü-
rünün temsilcileri olarak piyasayı işgal
etmiştir. Halkın bilinçli kesimi bu olgu-
yu, "Üfür üfiir ipe diz" deyimiyle ifa-
de ediyor. Ne demişri rahmetli RuhiSu:
"Halk nerede ise müzik de oradadır."
Örnekler saymakla bitmez.
Tutucu politikacılann doğum dene-
timine (kontrolüne) karşı oluşjan, nite-
liksiz niceliğe "oynadıklannııı" somut
bir kanıtıdır. Oysa ölüm oranı aşılarla
ve gelişen tedavı yöntemleriyle düşü-
rüldüğünde, meydana gelecek sınırsız
çoğalmayı önlemek için doğum dene-
timi zorunlu olmuştur. Bu kafa yapısın-
dakilerin bir bölümünün. hastalıklan
önlemek için aşılanmaya da karşı oluş-
lanna şaşmamak gereİcir. Bu beyefen-
dilere, "Sınırsız çoğalan insan malze-
mesini, cebinizden mi doyuracak, eğite-
ceksiniz? Yoksa, ikbal ve umudunuzu
cehaJetin örgütlenmesine mi bağladn
nız" diye sormak gerekır. Eğıtim düze-
yi düştükçe doğurganlığın arttığını söy-
İemek için istatistikler bir yana, kaba
gözlem bile yeterlidir.
Niteliksiz nicelik toplumunun ürünü
olan kişi, zorunlu olarak kendisinde bu-
lunmayan bireysel yetenekleri ve zihin-
sel gücü değil, çıkar çevTesi kurduğu
topluluğun gücünü vurgulayacaktır.
Zayıflığını gidennek için benzerleri ile
birleşip bir "fascio" oluşturacak. insan-
lan, "bizden-bizden değü" diye ayıra-
caktır. Çocuklann mahalle kavgalann-
da tayfa toplamalan, öğretim üyelerinin
siyasal fikırdaşlarıyla kurduklan gayri
resmi çıkar çervreleri bu davranış biçi-
minin örnekleridir.
Niteliksizliğe oynayan kişinin, kedi-
nin ulaşamadığı ciğere "murdar" de-
mesi örneği, her türden niteliğe düş-
man olması beklenir. Nitelik onlarca
yakılmayı, yıkılmayı, kesilmeyi, vurul-
mayı, öldürûlmeyi hak etmiştir. Psiki-
yatristler, psikoseksüel yönden gelişe-
memenin ya da gerilemenin bir sonu-
cu olduğuna inandıklan bu yıkıcı dav-
ranış tûrlerine ölûseverlik (nekrofili),
ateş tutkusu (piromani) gibi adlar veri-
yorlar. Banliyö trenlerinin ve şehiroto-
büslerinin yeni, gıcır gıcır koltuklanna
bıçak atma, siyasal olaylara akılcı çö-
zûmler aramak yerine savaş çığlıldan
atma, trafık canavarlannın bilinçdışı
patavatsızlıklan bu davranış türünün
öteki örnekleridir. Giderek yaygınlaşan
Atatürk düşmanlığı da bu davramş tû-
rü içinde sayılmalıdır.
Niteliksiz 'nkelik toplumu'nda sal-
dırgan dürtülerin do>Tirulması için ah-
lak kavramının cınsellik ûzerinde yo-
ğunlaştınlması gereklidir. Böylelikle
yalnız cinsellikte ayıp söz konusu ola-
cak. vurmak, öldürmek, yakmak, eko-
nomik ya da tinsel sömürüler adeta mü-
bah sayılacaktır.
Kendi elimizle hazırlamakta olduğu-
muz niteliksiz nicelik toplumunun, bi-
zi. yanm yüzyıl geride kalmış olan (tu-
tucu kesimlerin kalemlerince bile ağır
biçimde eleştirilen) tek parti yönetimi-
ne, belki onun da gerisinde kalan orta-
çağın karanlık zihniyetıne doğru geri-
letebileceğini söylemek kehanet sayıl-
mamalıdır.
TARTIŞMA
w w
General Osman Ozbek'e...
J
andarma örgütünün gerek görev bılinci
ve gerekse toplumsal. siyasal ve ekinsel
bilgi yönünden en ön sıradaki generali
Osman Özbek; eskı bir uğraştaşın ve
bir üstün olarak sana her zaman değer
verdim. Yiğit ve gözü pek bir asker
olman da aynca övgüye değer bir olgudur.
Artvin'de söylemek isteyip de
söyleyemediklerini izninle ben bu yazıda •
tamamlamak istiyorum. Anlayışla
karşılayacağını umuyorum.Bir hekim, önce
hastalığa birtanı koyar. Sonra iyileştirmeye
geçer. Tersi davranış olumlu sonuç vermez.
Buradan çıkarak. siyasal ve toplumsal olaylarda
da nedenlerini araştırmadan yalnızca sonuçlara
bakarak yola çıkılmasının insanı, sağlıksız karar
vermeye ve yanlış yöne götüreceği açıktır.
Refah Partisi yönetıcileri, dini siyasal çıkar
aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu, yadsınmaz
bir gerçektir. Peki. ama tüm öbür sağ partiler de
aynı biçimde davranmadılar mı, davranmıyorlar
mı? DP Başkanı Menderes, ılk işlev olarak
Türkçe okunan ezanı Arapçaya çevirmedi mi?
AP Başkanı DcmireL, en çok sayıda imam-hatip
okulu açmaktan onur duyduğunu söylemedi mi?
tbadetinı siyasal gösteriye dönûştürmüyor mu?
ANAP Başkanı Yılmaz. her şeriat karşıtı tepkıye
olumsuz tepki göstermedi mi? DYP Başkanı
Çiller,yolsuzluk suçlamalanndan kurtulmak için
laiklikten ödün üstüne ödün vermiyor mu?
MHP, Türk-Islam sentezi adı altında din ••. ••
sömürüsü yapmıyor mu?
Çağdışı bir düşüncenin ürünü olan RP'nin
bugünlere gelmesi, 1950 yılında DP'nin karşı
de\Tİm uygulamalanna başlaması sonucudur.
DP ile başlayan ve 47 yıldır süren tutucu
ıktidarlann gerici siyasalan ile ülke bugünkü
ortama sürüklenmiştir.Hastalığın tanısı.
ülkemizde hiçbir dönemde gerçek demokrasinin
olmayışıdır. Eğer olsaydı, bu olumsuzluklar
yaşanmazdı. Orgütlü toplum olmak,
demokrasinın en önemli gereklerinden birisidir.
Gerçek demokrasi, seçilenlerin sivil toplum
örgütlerince denetlendiği, uyanldığı ve
yönlendirildiği bir düzendir. Yalnızca, 4-5 yılda
bir sandığa gidip oy atmak değildir.
Buyurganhkla (diktatörlük) yönetilen ülkelerde
de seçim sandığı vardır, ancak demokrasi ve
hukuk yoktur. Gerçek demokrasi. demokratik
savaşımla elde edilir. Öyle "Arımıt piş, ağzuna
düş" diyerek değil. hele hele "Demokrasiye
balans ayan yapük" diyerek de gerçek
demokrasi elde edilmez, korunmaz.'Ülkenin
gerçek sahibi halktır. Bu halk, seçtiği
temsilcileriyle oluşturduğu Meclis aracılığıyla
yönetime katıhr. Halkın yetki vermediği kişi ve
kuruluşlar kendilerini Meclis'in ûzerinde
göremezler. Çünkü o Meclis, halkı temsil
etmektedir. Kimse yurtseverlik adı altında,
bulunduğu makama güvenerek Meclis
üzeruıe baskıyapmaya kalkışamaz. Yurtseverlik
de kimsenin tekelinde degildir, herkes kendi
çapında bir yurtseverdir.Ulkede gerçek
demokrasi olsaydı, "Dün dündür, bugün
bugündür", "Tûrkive'de ABD üssü yoktur, tesis
vardır", "Bana miDiyetçiler suç işliyor
dedirtemezsiniz" biçiminde "laflar" söyleyen;
dünyada seçimle iktıdara gelmiş ilk sosyalist
devlet başkanı yiğit önder Salvador AUende için,
faşistlere karşı savaşarak yaşamını yitirdikten
sonra, "Eyi gitti, eyi" diyen yüce katlarda
politikacılar gördük. Halk, kendisine hizmet
edilmesi için bu kişileri başbakan ya da
cumhurbaşkanı seçmiştir. Yoksa ona boyun
eğmek için değil...Clkede demokrasi
tüm kural ve kurumlanyla işlemeye başladığı
zaman, yurttaşlık bilinci gelişecek ve Şark
kurnazhklanyla yurttaşlar artık
kandınlamayacaktır. Yok, bu Filipinler'e özgü
demokrasi yürürlükte kalacak olursa, ne laiklik
güvencede olur ne de halkın bir avuç mutlu
azınlık tarafindan sömürülmesi önlenebilir.
Hâlâ, Erbakanbunu dedi, Çiller şunu dedi,
Mesut böyle dedi. Ecevit çekimser kaldı vb..
konuşur durunız. Yani. tek tek ağaçlarla
uğraşırken koca ormanı göremeyiz.
Evet Özbek Generalim; çözüm ne Hacı'da ne
Bacı'da ne Baba'da. Çözüm, gerçek demokrasiyi
yaşamaya hak kazanmış eğitimli, örgütlü
toplumlu, çağdaş liderlerin yönlendirmesini
değerlendirmeyi bilen, beceren halkın elindedir.
Sizleri konuşturmak durumunda kalan ikiyüzlü
siyasacılar, şeriatçı faşistler utansın.
Gözlerinden öper, başanlar dilerim.
EROL SOYSEVTR Emekli
JandarmaBinbaşısı
Hainliğin Böylesi -„ ,-..>!.*•
B
u ülkenin gerçek
milliyetçilerine ve
gerçek dindarlanna
sesleniyorum. Ülkenize
ve dininize sahip çıkın...
Bazı partiler hepimizin bu
yüce manevi değerlerini
kendi siyasal emelleri için
kullanıyor, ülkemizi ve
dinimizi satıyorfar. Bir
tarafta devlet adına çete
kuran, mafyalaşan vatan
hainleri, öbür tarafta
tankat. dergâh adı altında
her türlü haram işe - .
bulaşan dinsiz, Allahsız
sapıklar... Seks ..•'.'.•.-
manyaklan... •"
Ülkemizi ve dinimizi bu
vatan hainleri ile .... ...
sapıklann ellerine mi
bırakacağız? Elbette
hayır! Atatürkûmüzün
yıllar önce Türk halkına
armağan ettiği ilkeler ve
devrimler ciddiyerie—
uygulandığı zaman,
yiıkanda sayılan din
sömürücüleri, çapulcu
sürüsü asla faaliyete
geçemeyecektir. Atatürk
ulusçuluğunun ilkeleri ya
da bir laiklik ilkesi ele
alındığında bugünkü
çarpıklıklann hiçbirine
izin verilmeyeceği
rahatlıkla görülecektir.
Ulusçuluk ilkesinin
bilinçli bir şekilde
uygulanması bölücü terör
örgürüne ve onun
yandaşlanna firsat
vermeyecektir.
Eğer siz de kendinizi bu
vatanın bir evladı olarak
görüyorsanız ve din
duygulannız temiz
emeller taşıyorsa kurban
derilerini mutlaka Türk
Hava Kurumu'na
vermişsinizdir. Oraya
verdiğinize inanıyorum.
Bir yanda Türk Hava
Kurumu, öbür yanda ise
çeşitli menfaat gruplan
bulunmakta. Kim bu
menfaat gruplan?
Aczmendiler gıbi
tarikatlar. Ali Kalkancı
gibi dergâhlar. çete olan
Hizbullah. Allah'm adını
kullanarak bu hayırlı
işten çıkar sağlayacaklar.
Milliyetçi ve maneviyatçı
gençlik yetiştirdiğini
iddia eden ve aslında
sadece laik cumhuriyet
aleyhinde militan
yetiştiren çeşitli dernek
ve vakıflar yine manevi
duygulanmızı sömürerek
hırsızhk yaptılar.
Bunlann yanı sıra
PKK ve onun hain
yandaşlan zorla bu
derileri toplamaya
çalıştılar.
Peki bu derileri toplamak
niçin bu kadar önemli?
Önemli: Kurban
Bayramı'nda yaklaşık 4
milyon hayvan
kesilmekte ve her bir deri
ortalama 2 milyon TL.
fiyatla satılmakta. Bu
durumda trilyonlara
varan bir para ortaya
çıkmakta. Kurban derileri
Türk Hava Kurumu'na
verilirse ulusal kaynaklar
yararlanacak. Gericiler
bunu önlemeye çalıştı.
Erhan Ekmen
Ziraat Mühendisi
PENCERE
Sürekliliğin Tutarlılığı...
Cumhuriyet'te yazmaya başladığım yıllarda kıdem-
li okurtardan mektuplar alırdım:
- Ben otuzyıllık Cumhuriyet okuruyum, gazetemi-
ze hoşgeldin...
O günlerde tanıştığımız, durmuş oturmuş okurta-
nn her biri Cumhuriyet'in sahibiydi; ben de onlann ga-
zetesinde yazan biri... Çok hoşuma giderdi bu ilişki,
denetım altındaydım; bitmez tükenmez bir sınavdı
bu: her gün yinelenirdi; ertesi gün yeniden başlardı;
Cumhuriyet, cumhuriyet Türkiyesi'yle birlikte maya-
landığından gazetenın özüne sinmiş tarih bilinci okur-
lann kimliğini de oluşturuyordu.
Yeryüzünde devrimler tarihinde Anadolu'yu devre-
ye sokan Atatürk koymuştu Cumhuriyet'in adını... O
günlerden bu günlere Cumhuriyet'in okurlannda kaç
kuşak değışti? Hesabını yapmak zor. Çünkü söylen-
ceyle gerçek bırbirine kanşıp gerçekliği yaratıyor.
Geçenlerde bir okurum dedi ki:
- Ben Cumhuriyet'i k.\n\yıldan beri okurum...
Yüzüne baktım: Kırk yaşında var mıydı? Ya da be-
şikte mi okumaya başlamıştı? AraştıiTnalara göre bir
gazeteyi beş kişi okuduğuna göre, o beşten biri miy-
di?..
Cumhuriyet okurlan akan zaman içinde nehirteşi-
yor; kimi okurun saçı sakalı aklaşmış, nüfus kâğıdı es-
kimiş; ne çıkar!..
Cumhuriyet okuru gazetesini zamanı aşan biryak-
laşımla seviyor.
- Cumhuriyet'i bana babam okuturdu; ben doğ-
madan önce Cumhuriyet eve alınırmış, şimdi ben de
çocuklanma Cumhuriyet okutuyorum...
Cumhuriyet'i izleyen, 'müşteri' değil, 'okur'dur.
•
Iki zaman var:
Yaşadığımız zaman...
Tarihse) zaman...
Cumhuriyet sabahtan başlayan bir çalışmayla ha-
zırlanır, akşama doğru belırlenir, geceleyin basılır, el-
letutulur, gözle görülür, sayfalarda belirienir; ertesi sa-
bah okurun eline geçer; 24 saatlik ömrü varmış sa-
nılır; gazete, ölü kelebekiergibi koleksiyona geçecek;
bir araştırmacının meraklı gözleri inceleyinceye dek
arşivde bekleyecektir; ama bu, işin bir yanıdır.
Zaman her günün bir başka güne eklemlenmesiy-
le oluşmuyor mu?
Cumhuriyet tarihsel zaman içinde 7 Mayıs 1924 gü-
nünden önce hazırianıyordu; Ulusal Kurtuluş Sava-
şı'nda çıkan Yeni Gün' Cumhuriyet değil miydi? Za-
man tüneline girersek çok daha eski dönemlere uzan-
mak gerekiyor. Türkiye'deki 'yenilik akımları'na, Ba-
tı'da 'uyanış' ve 'Aydınlanma' çağlarına baktığımız-
da ne görüyoruz? Tüm insanlık ve uygariık sanki bu-
günkü Cumhuriyet'i hazıçlamak için çalışmış gibi...
1789 devrimi gerçekleşmeseydi Cumhuriyet bu-
günkü anlamına ulaşabilir miydi? Ya 1919-1923 dö-
nemi Anadolu'da yaşanmasaydı bugün elinizde tut-
tuğunuz Cumhuriyet çıkabılir miydi?
Tarihin 'Aydınlanma'ya dönük yüzünde birbiri ar-
dına gerçekleşen her olay, Cumhuriyet gazetesinin
kuruluşu için gerekli yolu döşemiştir.
Atatürk olmasa, Cumhuriyet olabilir miydi?
Bir gazete, ancak tarihte bilinçli seçimini yapabil-
diği zaman geleceğe yönelik yolunu saptayabilir. Ker-
terizlerini göremeyen tekne, rotasını şaşırır.
Cumhuriyet'i Cumhuriyet yapan, güncelliğinin içe-
'#m «•fl-nğjnde sürekliliğin anfamını yakalayabilmesi deği) mi-
dir? Bugün Türkiye medyasında tek bağımsız gaze-
te Cumhuriyet!..
•
Cumhuriyet okurunun yaşı yok...
Muhabirinin, yöneticisinin, yazannın, çizerinin de
nüfus kâğıdı yok.
Doğmadan önce başlayan, öldükten sonra da
sürecek olan tarihsel zamanın bilincinde yaşamak, in-
sanın tükenmeyen gençliğidir.
Başbakan Başmüşaviri Sayın S. Kâmil Yüce-
oral'dan aldığım açıklamayı aynen yayımlıyorum:
"6 Mayıs 1996 günü değerii köşenizde Karine!..
başlığı ile yayınladığınız yazınızda, almtı yaptığınız,
Susurluk altematifraporu özetinde adım geçmekte-
dir. En azından benimle ılgili kısım nedeniyle rapor
sahiplerinin 'medyadan bir yıl ilerde olma' iltifatınızı,
hak etmedikleri kanaatindeyim.
Bugüne dek Türk Silahlı Kuvvetleri'nde; Subay
olarak, Türk Deniz Nakliyatında; Genel Müdür Veki-
li ve Amerika Temsilcisı olarak, Turizm Bakanlığında;
Müsteşar Yardımcısı ve Müsteşarolarak, Başbakan-
lıkta; Başmüşavir ve Basın Yayın Enformasyon Ge-
nel Müdürü olarak, yasaların dışına çıkan hiçbir fa-
aliyetim olmadığı gibi tam tersine yasalann ciddi bir
takipçisi oldum ve öyle tanındım.
Söz konusu edilen Susurluk olayı ile de ne şah-
sen, ne de görevlerim gereği hiçbir irtibatım bulun-
madığı gibi bu konuda resmi bir soru ya da soruş-
turmaya muhatap olmadım. Kamuoyu önünde şah-
sımla ilgili karineye dönüşecek bir kuşkuya meydan
verilmemesi hususunu takdirierinize bırakıyorum."
PEN YAZARLAR DERNEĞİ'NDEN
Deraeğımızm Genel Kurulu 24 Mayıs 1997 Cumartesı günü sa-
at 11 OO'de Nâzım Hıkmet Vakfı Kültûr Merkezı'nde (SıraseKıler
Cad. No. 48 Daıre 4, Taksım) a^ağıdakı gündemle toplanacaktır.Bu
tanhte çogunluk sağlanamazsa. 31 Mayıs 199"? Cumartesı günü a> -
nı saatte ve aynı yerde, çogunluk aranmaksızın genel kurul toplan-
tısı düzenlenecektır.
GÜNDEM:
1 Açılış ve saygı duruşu.
2. Ba^kanlık Dıvanının oluşması.
3 Çalışma ve Hesap raporlannın, DeneOm Kurulu raponmun
okunup görüşülmesı \e kabulü.
4 Tahmını bütçemn okunup görüşülmesı ve kabulü,
5 Tüzük değışıklığı.
6 Genel Kurul karan gerektıren konulann görüşulmesi
\e kabulü.
V. Seçımler.
8 Dılek \e temennıler
i S '( •!•' :•':ff-
sadece Pamukbank'ta
Benim Pamukbank'ta Açık Hesabım var.
Açık Hesabımda her ay ortalama
en az beş milyon bulunduruyorum.
Kazandığım Sıfır Faizli Kredi tutarını
Hesap Bildirim Cetveli'nde görüyorum.
Bank24'e gidiyorum. Tık tık tık. Bank24
kartımla Açık Hesabımdan Sıfır Faizli
Kredimi çekiyorum. Geri ödeme sırasında
tek kuruş faiz ödemiyorum.
Ne iyi etmişim de Pamukbank'ı seçmişim.
İLAN
T.C.
ZEYTİNBURNU SULH HUKUK
MAHKEMEŞİ'NDEN İLAN OLUNUR
HÜKÜMÖZETİ
EsasNo: 1997-107
Karar No: 1997/374
Zeytinburnu Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen
7.4.1997 tarihh ve 1997/107 esas. 1997/374 karar sayı-
lı ılan ıle Rahmethan Öztürk hacır altına almarak ken-
dısıne Mehmet Emin Öztürk (Muhammed Emin Öz-
türk) vasi tayın edılmiştır.
Bu husus ilan olunur. 7.4.1997
Basın: 19074
MELAHAT...! NÎHAYET
7MAYIS 1997
B U L E N T
Istanbul Sakatlar Spor Kulübü yaranna
düzenlenen Çağdaş Âşıklar Grubu
tasavvuf müziği eşliğindeki sema törenine
teşriflerinizi bekliyoruz.
Tarih : 09.05.1997
Yer : Aya İrini (Topkapı Sarayı bahçesi)
Saat : 19.00-22.30
Dahi miyim, neyim?
Bankanızdan daha fazlasını isteyin. PAMUKBANK (Q Rumelihisan'nda 140 vnr deniz
manzaralı, bütünü ile yenilenmiş satılık
daire 185.000$
Tel : 263 33 63
ABDİ İBRAHİM İLAÇ SANAYİ VE TİCARET AŞ
Kâğıthane Vergi Daıresı Müdürlüğü'ne ödemiş olduğum;
09.05.1995 tanh 13-000023 no'lu 2.796.008.000.- TL'lik 1997
Nısan, 30.05 1995 tanh 04,000037 no'lu 2 796.008.000.- TL'lik
1997 Mayıs. 23.06.1995 tanh 13/000347 no'lu 2.796 008.000.-
TL'hk 1997 Haziran. 26.07 1995 tarih 07/000060 no'lu
2.796.008.000.- TL'lik 1997 Temmuz. aylanna ait geçıci vergi
makbu/lannı kaybettım, hükümsüzdür
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
SELİMEAYDIN