Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 1997 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Yüksel Arslan'ın kendi koleksiyonundan derlenen yapıtlan bu kez İstanbul'da Galeri Nev'de
'Resimflesiir arası bîr sanat'AHU ANTMEN
Galeri Nev'in önce Ankara'da düzen-
lediği Yüksel Arslan sergisı. şimdi istan-
bul'da. 7 hazirana dek süren sergide. Pa-
ris'te yaşayan Yüksel Arslan"ın, 20 yıl-
dır ilk defa kendi koleksiyonundan der-
lenen yapıtlan yer alıyor. Arslan, son
olarak 1967 yılında Türkiye'ye gelmiş,
o ytl Ankara'da açhğı sergideki bazı ya-
pıtlan pornografık olduğu gerekçesiy-
le toplatılmış, sanatçi, bu yapıtlan geri
alıp Paris'e dönebilmek için a> lar süren
bir uğraş vermişti. Bir daha da aelme-
di.
Yüksel Arslan'ın yıllar sonra kendi ko-
leksiyonundan seçtiği yapıtlar, ağırlık-
lı olarak "Etkfler" dizisinden. "Kapi-
tal"den ve otobiyografik çalışması olan
"Autoartures"den ise birkaç yapıt bulu-
nuyor. Çok farklı. çok zengin bir sanat-
çının dünyasını duyuran bu işlerin ara-
sında, Yüksel Arslan'ın çocukluğunun
etkilerini taşıyan "Autoartures" dizisin-
den seçilenler, izleyiciyi sanatçının geç-
mişine götürüyor. "Eyüp'e>akın,fabri-
ka ve me/ürüklaria çevrili. Bahariye Ma-
hallesi"ne... Esrarengizbırözlem sezın-
leniyor. Farklı biçimlerde okunabilen
mezartaşlan var bu yapıtlarda; hem ço-
cukluğunda yaşadığı semte gönderme-
de bulunan hem de o semtle birlikte o
kentin, lstanbul'un, hem de yıllardır
dönmediği bir ülkenin yaşamından ko-
puşunu belli belirsiz hissettiren bir öz-
lem... Arslan'la söyleşimizi faksla ger-
çekleştirdik...
Nefis, esrarengiz bir organ: Beyin
- Sanat, zeka işi midir? Sözgelimi Pi-
casso'ya göre, resimde 'güzei'den önce
(bir rcssamın ancak zekasryia çözebile-
cegi) sorunlar gelir. Siz, sanat yapmaya
başladığını/ ilk günlerden beri gerek maJ-
zeme kullanımı, gerekse ifade >ollan>la
arayışlara giren bir sanatçısınız. Bu açı-
dan bakarak. ne tür estetik kaygılar ta-
şıdığınızı sorabilir miyiz?
YÜKSEL ARSLAN- Sanatçılıkma-
ceramın başında, 1951-52 yıllannda.
kendi kendime. küçük bir soru sordum:
Ben de. dığer sanatçılar gibi. manzara.
çıplak kadın. nature-mort resımlen mi
yapacağım. ressam olmak ıçin? Cevabı
• 2O.yüzyıl resim ustalannı herkes biliyor. Bu so/üm ona ustalar yaşantılan boyunca (yüzde doksan beşi),
hafif değişikliklerle. aynı resmi yaptılar diyebilirim. Resim (peinture) denilen sanattan tiksintimin kaynağı
da buradan geliyor. Binlerce ressamın kübik. tütürist. sürrealist resim yapmalan da beni iğrendiriyor!
Sanatçı insan mı. yahut bir koyun mudur?
• Cinsellik teması, benim 'büyük komedi'ye yaklaşma amacımla ilgili... Ölüm temasına gelince. 2000
yılından sonra cevaplayacağım!...
• "Etkiler" ve 'Autoartures" dizilerinden sonra. 'İnsan' (erkekAadın) dizisine çalışma karanm
doğal olarak belirdi. Başka bir diziye çalışmak mümkün müydü? Ordinatörlerin en güzeli,
bevin, övle karar verdi!
bulmam uzun sürmedi diyebilirim. Es-
tetik kaygılar. soyut- somut sorunlan.
kübizm. ekspresyonızm. »ürrealızm vb.
okul oyunlan unutulup. Sabahattin E\u-
boglu'nun da dediğı gibi. tabula ^a^a
yapmam gerekıvordu. Yenı bir teknık
aramak ve yenı bir sanat alanı bulmak.
böylece başladı dıyebılirım. Evet, kafa-
tasımızın ıçınde nefis, esrarengiz. kor-
kunç bir organ var: Bevın!.. Egerbırsa-
katlığı yoksa. normal çalışıyorsa. neden
faydalanmamalı bu organdan'..
- 1950'li vıllardan bu \ana, toprak,
baL yumurta akı. yağ. kemik iliği. kan.
sidik gibi doğal malzemelerle, kendi de-
vimûıizle "resimle şıir arası bir sanat"
olan arture yapıvorsunuz. Tıpkı tarih
öncesi sanatçılar gibi. O dönemlerde sa-
nat adeta bivolojik bir gereksinim, do-
ğal bir dışa\ urumdu. Sizce sanat. zaman
içinde o doğallığını yitirerek -ve tkari bir
meta haline gelerek- aslında kendi ken-
dinin taklidi olan vapav bir var oluşa mı
büründü?
- 20. vüzyıl resim ustalannı herkes
bılıyor. burada ısim savmak gerekmi-
yor. Bu sözüm ona ustalar. yasantılan bo-
yunca (yüzde doksan beşi), hafif deği-
şikliklerle. aynı resmi yaptılar diyebili-
nm. Resim (peinture) denilen sanattan
tiksintimin kaynağı da buradan geliyor
Binlerce ressamın kübık. fütünst. sürre-
alıst resim yapmalan da beni iğrendin-
yor! Sanatçı insan mı. yahut bir koyun
mudur'
1
- 1950 ve 60'h ullarda gerçeklestirdi-
ğiniz sergilerde, tüm derinliğhle irdele-
diğini/ cinsellik temasının başınıza epey
dert açtığını bilhoruz. Bu sergilerde yer
alan yapıtlann yalnızca Türkiye'dc de-
ğiL Fransa'da da epey tepki çekmesi, o
güne dekcinseDiğm sanatçılar tarafindan
o denli cesur bir biçimde ele alınmamış
olmasından kaynaklanıyordu kuşkusuz.
Ovsa günümüzde, tabular yıkılryor. Bir
zamanlarcinsellik tabusunun >erini ölüm
tabusu almışken, bu tabu bilc artık pek
çok çağdaş sanatçının irdelemelerinde
görûldüğü gibi, geçerliliğini yitirmeye
başlıyor™
- Masamın üstünde, Fransa'nın gü-
neyinde bulduğum, taştan, yeni taş dev-
ri birphallus \ar. Yanımda ve arkamda.
Afrika. Meksıka phallus'lan dimdık du-
ruyor. Bu phallus'lar bana bir delının
başına gelenleri ansıtıyor. Olay şu: Bir
deli (persecute) birköy kahvesinde. bir-
Timur Selçuk, Lohnan Hekim için sahnedeydi
Yerelden evren
tarihten güncelMEHMET SUCU
TimurSetçukyönetimindeki senfonikor-
kestra eşlığinde düzenlenen çoksesli Türk
müziği konseri, hem toplum sağlımıza hem
de banşseverliğe yönelik mesajlar içeriyor-
du. 'Lokman Hekim Sağhk Vakfi' yaranna
düzenlenen konsere Yaviız Top (bağlama),
Erol Uras(tenor), Ruhi Ayangil (kanun) \e
Mutlu Torun (ut) solist olarak katıldılar.
Timur Selçuk'un dediği gibi, "Bu konser,
ha>ırfa ve güzel duygularla >t>la çıkan bir vak-
fa omuz vermenin ötesinde ber konuda, sü-
ratk gefişmekte olan ülkemizdeki müzik kar-
maşasınada doğru birtanıkoyupsaghkiı bir
yol gösterdi".
Orkestra tarafindan seslendirilen tsmail
Baha Bürelsan'ın Sandal'ı gerçek bir başya-
pıttı. Zaman zaman Türk Beşlen'nden izler
taşıyan ve Ruhı Ayangil, Mutlu Torun'un
solist olduğu Nikriz Saz Semaisi ile Ferah-
feza Mevlevi Ayini ritmik. melodik ve armo-
niköğelerle bütünleşen birerorkestrasyon ör-
neğiydi. tkı Türk müziği enstriimanının so-
list olduğu bu bölümde, ağır ntimlerde ut ve
kanunun örgüsü daha baskın olarak kendini
hissettırdi.
Yavuz Top'un solist olarak yer aldığı bö-
lümde ise Timur Selçuk'un sahne şovunu iz-
ledik. Orkestra eşliğinde peş pese çalınan
Avşar Zeybeği, San Zeybek. Cezayir. Ağır
Bar ve Misket'te Selçuk orkestrayı yönetir-
ken sahnede zeybek oynadı. Bu bölüme ka-
dar sahnede yer almayan nefeslı çalgılar ıle
birlikte Yavuz Top'un usta parmaklan izle-
yıciye doyumsuz anlar yaşattı. Timur Sel-
çuk'un düzenlemelen. baglama ile senfonik
orkestranın birbiri ile böyle güzel örtüşebi-
leceğınin en güzel örneğını verdi.
tkinci bölümü babası Münir Nurettin Sel-
çuk'u anma bölümü olarak tanımlayan Timur
Selçuk. 9 şarkıvı yeni düzenlemelen ıle ız-
leyıcilerine sundu Tenor Erol Uras tarafin-
dan seslendirilen "Kandili Yüzerken L'\ku-
larda", •'Bahçemde Açmaz Seni Görmezse
Çiçekler", "Ne Doğan Güne Hükmüm Ge-
çer", "Beni Kör Kuyularda MerdKensiz Bı-
raknn", "Segâh İlahi". ".\ziz İstanbul". "Âş-
ğa Bağdat Sorulmaz", "Rindlerin Akşamı"
ve "Kalamış'" şarkılan. tanhten güncele uza-
nanbirköprü gibıydi.
Toplum sağlığımız için 11 senedır sava-
şım veren Lokman Hekim Sağhk Vakfı ile
çağdaş müzık için uğraş \eren Timur Sel-
çuk'un birlikteliği. kuvvetlı solistle-
rin de desteğiyle çok anlamlı mesajlar içen-
yordu. Timur Selçuk. bu mesajlan şöyle özet-
ledi' "Sanann değeri. toplumlann \uşadık-
lan zor günlere nlunılu vaklaşım \e çözüm-
leri üretmede, gerçeklestirmede daha çok an-
laşüır. Sanata değer \eren toplumlar banşın
degerini bilen toplumlardır. Sanata değer \er-
tneyen toplumlarda savaş çığlıklan en rahat
getişebilecekleri sevgisiz ortamı bulur."
Dünya Aktör Birlilderi îstanbuTdaKültür Servisi - Uluslararası Aktörler
Federasyonu (FIA) yeni yönetim kuruiu.
1996 yılında Kopenhag'da yapılan olağan
genel kurulda seçildikten sonra. ilk top-
lantısını istanbul'da yapacak.
Mayıs ayının başında. Türkiye Ulusal
Sanat Kurumu için bir araya gelen 3. Sa-
natçılar Kurultayı, Türkıyeli sanatçılann
da örgütlenmesi gerektığini savunuyor,
sonuç bildirgesinde de bu doğrultudaki
çalışmalann kararhlıkla sürdürüleceği be-
lirtiliyordu.
Oysa tngiliz Aktörler Sendikası'nm kö-
kenio>
r
unculukloncalannadayanıyor. 100
yıllıkbirgeçmişi olan Fransız Aktörler Sen-
dücası SFA Genel Sekreteri Françoıs Par-
rct geçtiğimiz yıllarda TOBAV'ın davet-
liii olarak gelmiş.meslekbirliği ve sanat-
çı sendıkası konusunda siv il toplum örgüt-
leri temsilcilerine bir seminer vermişti.
FIA Yönetim Kurulu'nda, federatif bu-
lı^ma nedeniyle 50 dünya ülkesinin tem-
silcisi, 50 tanınmış aktör sendikası ve bir-
li|inin temsilcileri bir araya geliyor. Bun-
dın 50 yıl önce kurulan federasyonun
atıblemini kuruculanndan Jean Cocteu
çzmiş.
FIA, üyesı meslek birlıklenne üve ol-
mayan aktörlere ülkelennde sigorta bağ-
lanmıyor. ovTinculuk yapmalanna ızın ve-
rilmıyor.
Ama bu bırlik ya da sendikalara üye ol-
mak da kolav değil. Bu nedenle. profes-
yonelliği tescil edilmiş oyunculann hep-
si örgütlü. Sean Connery, Roger Moore,
DustinHotBnan,KevinCostner,RobertDe
Niro da bunlann arasmda. 1989'da Dus-
tin Hoffman Ingiltere'de 'Venedik Taci-
ri'nı oynavacağı zaman. Amenkan Ak-
törler Sendıkası. tngiliz Aktörler Sendıka-
sı 'na bir mektup yazarak Dustin Hoff-
man'a ızin verilmesıni talep etmişti. Son
yıllarda çok satan Brezilya dizileri nede-
niyle. Brezilva Aktörler Sendıkası dünya
ülkelerinden alacağı telif haklan konu-
"Nereden çıktı bu gemi...
Denizin değil, hüznün üstünde."
Edip Canseveri
onbirinci ölüm yüdönümünde
seugiyle, özlemle amyonız.
sunda dertli. Amerikan Aktörler Sendi-
kası film devlerinin de, oyunculannın da
haklannı koruyor.
Yine yuzyıllık bir geçmişe sahip olan
Danimarka Aktörler Sendikası ise. tiyat-
ro işvereni, yönetmen v e oyunculann hak-
lannı koruduğu gibi. tiyatro dansçılan v e
şarkıcılan ıle müzisyenlennın de haklan-
nı koruyor. Danimarka Birleşmış Toplu-
luklar (Collectıng Socıety) oluşumlanna
da öncülük yapıyor. Kanada Aktörler Sen-
dikası sanatsal yaratıcılık konusunda tez-
ler geliştirmesi ile ünlü. TOBAV 5 yıl ön-
ce Montreal'da yapılan dünya kongresine
davet edilerek FIA'ya üye kabul edılmiş-
ti. Ama üyeliğin resmen onaylanmasından
önce TOBAV ve FIA ortak çalışmalaryap-
mıştı.
30 mayıs-2 haziran tarihleri arasında ger-
çekleştirilecek olan FIA Yönetim Kurulu
toplantılannda Türkiyeli sanatçılann da
gözlemci olarak yer almaolanağı var. TO-
BAV. bu düşünceyle 4 dil üzerinden yapı-
lacak görüşmelere ara dil olarak Türkçe-
yi de ekleyerek, gözlemci olarak katılmak
isteyen örgüt temsilcilerini aralannda gör-
mek istediklerini belirtivor.
likte içtiği dostunu. tabancasını çıkara-
rak. in cın yokken. şap diye öldürüyor.
Jandarmalar falan filan. soruyorlar ne-
den öldürdün arkadaşını dıye!.. Cevap:
"Bu kö>ün en güzel phallus'u benim-
khdi,ona.evlenmegecesi için ödünç ver-
miştim. Bakın bana ne iade etti.'" (Pan-
tolonunu ındinyor ve.. ) Başka bir yer-
de dediğım gibi bu cinsellik teması, be-
nim "büyükkornedi"ye yaklaşma ama-
cımla ilgili... Ölüm temasına gelince,
2000 yılından sonra cevaplayacağım!..
Kendimi suçlu görmüyorum
-Gelelim "Etkiler"e™ Sanatçı kişiliği-
nizin oluşmasında rol o\nayan sanatçı-
lar, şairler, \-azarlar, düşünürler ve bes-
tecilere ajTilan bu dizide. evTensel bir
kültür otuşturan nice rsün yer alıvor. Ara-
larmda kadın \armı?Camille Paglia'nın,
"erkeklerin bir arava gelerek kadın do-
ğasına karşı bir savunma olan kültürü icat
ettığı" yolundaki düşüncelerine bir an-
lamdakatılrruşolmuyormusujıuz? "Do-
ğa bir kenara ıtilınce. kadınlığın da öne-
mini yitirdiğini" düşünüvvr Paglia. Hak-
Lmisiz.ee?
- Ne korkunç ve ne güzel bir soru!..
Bu konu üzerine de güzel ve korkunç ce-
vaplar gerektiren bir kitap yazmak söz
konusu!.. Bu soruyu cevaplamak için. be-
nım işim olsaydı, geriye kalan yıllanmı
verebilirdim!.. Hemen "Etkiler" kita-
bırru alarak baktım. Anontm kadmlardı-
şında. tanınan birkaç kadın yüzü gördüm:
Marguerite de Navarre (Arture 259).
Rabelais'ın koruyuculanndan. Bu >'üz-
yılda, Rabelais'nin böyle kahkaha at-
ması ıçin tanınmış koruyucular gereki-
yordu; Louise Michelo ve adlannı şu an
anımsamadığım. 1871 Fransız Komü-
nü'ne katılan kadınlar(Arture291). Eh!
Nekadarazdıyeceksinız!.. Kendimi hiç
suçlu görmüyorum. Eskı Yunan'dan bu
yana, ikinci seksi ezen toplumlann so-
rumlusu ben miyim? Fransa gibi bir ül-
kede, oy hakkını tkıncı Dünya Sava-
şı'ndan sonra kazanabılen kadınlara en-
gel olan ben miyim? Kadınlann doktor
vb. mesleklere gırebilmesini engelle-
yen. yine ben miyim? 19 yüzyıl sonla-
nnda Dr. Charcot, 20. yüzyıl başlann-
da Dr. Brovardd. derslerine "Monsi-
eur" (Ba> lar) diye başlıyorlarsa (demek
^__^__ bir tek kadın öğrenciyok),
^~™^~" suç bende mı? Bu konu üze-
rinde, çok ender. bir- ıki ki-
tap bulup. okudum. Dedi-
ğim gibi. ömürboyu alabi-
lecek, uzunlamacasına bir
çalışma gerekiyor! Bu gö-
revi yüklenebılır misiniz?
- Bir arkadaşıma sizden
sözederken," Kapıtal"i re-
simkdiğinizi söyledim."Na-
sıl olur" dedL "O bir eko-
nomi kitabı!"... Kuşkusuz
salt bir ekonomi Idtabından
çokfazlasıolan "Kapıtal'i
görsel bir dille yorumlama-
ya girişmeden önce gözü-
nüzü korkutan taraflan ol-
muş muydu? Yakın geçmiş-
te Rusya'da yaşanan deği-
şikliklerden sonrayine böy-
le bir çabaya girişir mrydi-
niz?
- Rusya yenıden 19. yüz-
yıla dönerek. yeniden Rus-
ya oldu' Gogol, Dostoyevs-
ki, Mussorgski ülkesi yerlı
yerinde! Gelgelelim. Binn-
ci Dünya Savası ve Lenin!..
Yeltsin'ın burnu nerede?
Arture yapan yok
- 2000 vılına dek sürece-
ğini sö\1ediğiniz \ç şimdiden
11 yılı geride bırakan "ln-
sanın Yaratılışı" dizisi, bir
anlamdainsanın ruhsalçal-
kantılannm >orunıu. tarihi.
Paris'te, akil hastalannın
yapıtlannın yer aldığı ser-
gilere bmük birsevinçle git-
tiginizi söylüyorsunuz bir
söyleşinizde. Yülarca bu ko-
nu konuda sürdürdüğünüz
çalışmalarınız. okuduğu-
nuz savısız kitap \ar. Bu il-
ginin kökeni nedir?
"Etkiler" ve "Autoartu-
res" dizilerinden sonra. "İn-
san" (erkekkadın) dizisine
çalışma karanm doğal ola-
rak belirdi. Başka bir dizi-
ye çalışmak mümküm müy-
dü? Ordinatörlerin en güze-
li beyin. övle karar verdi!
- Ve son bir soru: Resim
değiL, aslında "başka bir sa-
nat" olan arture yapıyor-
suntız. Başka sanatçılar var
mı sizin bu sanatsal ta\ nnı-
TX benimseyen, sizden esin-
lenerekarturevapmaya kal-
kısan? \e bu, sizi mutlu eder
miydi? Yoksa arture, \-al-
ntzca Yüksel Arslan'a özgü
bir dışavurum biçimi mi?
- Benim dışımda arture
yapan kımse yok ve bu olay
beni çok sevindıriyor. Kü-
çük ve ivice dolu odamda
(kitaplar ve sevdiğim ob-
jets'lerle) tek başıma. mut-
lu ve kutlu çalışıp duruyo-
rum. Arkama bakınca, kim-
se yok. daha yakından ba-
kınca bir g.. (bol bol s....);
önüme bakınca. kimseler
yok. eğilip. ivıce bakınca
birphallus! . Yaşlı ve mat-
rak ve bana nasihat ediyor:
Cesaret! Devam et! Bra-
vo!..
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Şiir Okulu
Geçen hafta, Kocaeli Üniversitesi'ne bağlı öla-
rak kuruian Şiir Okulu'nun düzenlediği Şiir Bayra-
mı etkınlıklerıne katılmak İçin Izmit'e grrtim. Böy-
lelikle epeydir sıkça sözü edilen bu okulu ve etkin-
liklerıni yakından tanıma fırsatı da buldum.
Bılırsiniz, "Nasıl şair olunur", "Şairiik doğuştan
gelme bir yetenek midir, sonradan öğrenilebilir
mi" gibi konular, şiirle ilgilenenlerin oldum olası
tartışma konulanndandır.
Ben bılgiden yana olduğumdan, her zaman öğ-
renme ve çalışmanın belirleyici olduğuna inanınm.
Hiçbir bilgi havadan gelmez. Yetenek dediğimiz ve
doğuştan geldiğine inandığımız şeyler de ancak ça-
lışmayla ortaya çıkar.
Müzik, resim, tiyatro gibi sanat dallannın öğre-
tildiği okullara her yıl yüzlerce öğrencı alınır. Bun-
lar bırer yetenek sınavından geçirildikten sonra
okullara kabul edilirter. Sonra ıçlerinden kimileri
parlar, ünlü sanatçılar olurlar, kimilerinde ise pek
gelişme görülmez. Dolayısıyla bir sanatı öğrenme-
den onu 1yi ya da kötü yapacağınız öngörülemez.
Sanatlann en bireyseli sayılan şiir sanatı için de
elbette bir öğrenme süresi gerekir. Bu, çoğunluk-
la kendi başına bir okuma sürecidir. Çoğu şaırin
gelişiminde, yetişme çağında okuduklan önemli yer
tutar. Kımi okuduklannın izinde gelişir, kimi okuduk-
larına karşı çıkarak. Ama şiir yazmayı öğrenmek de
sonunda bir okuma işidir.
Işte Şiir Okulu, her şairin bireysel olarak yaşadı-
ğı bu öğrenme sürecini, derslikte, bir öğretmenin
yol göstericılığinde ve bir program içinde gerçek-
leştiriyor.
Haftada yedi saat olan dersler on haftalık iki sö-
mestr boyunca sürüyor. Yani toplam yüz kırk sa-
atlik ders sonucu şiir sanatının ögretilebileceğı ön-
görülmüş.
Dersleri ve bu dersleri veren öğretmenlerin isim-
lerinı, ülkemizdeki bu ilk girişimin öncülerini okur-
lanmızla da paylaşmak için buraya alıyorum. Şiir
Çözümlemeleri I (Okutman SemiramisTutkun) Şi-
ir Çözümlemeleri II (Okutman Gonca Arkon), Şi-
ir Sanatı (Okutman Emel Esentürk), Türk Şiir Ta-
rihine Genel Bakış (Okutman Feyza Anlıpak), Şi-
ir ve Felsefe (Öğretmen Şener Aksu), Günümüz
Şiiri (Okutman Demet Kılıçkan), Öğrenci Şiirte-
rinin Değerlendirilmesi (Okutman ihsan Top-
çu).
Okula, Kocaeli Üniversitesi öğrencilerinin yanı sı-
ra öğrencı olmayanlar da "konuk öğrenci" olarak
kabul ediliyorlar.
ilk dönem kayıt yaptıran öğrencı sayısı on yedi
olmuş. Bu sayının gelecek yıl yirmi beş olması
bekleniyor. Şıır Okulu öğrencilerinin çoğunluğunu
Mühendislik Fakültesı öğrencilerinin oluşturması da
şiirle öbür sanat ve bilim dalları arasındaki ilişkile-
n açısmdan ilgi çekici. Şiir Okulu'nun dersleri üni-
versite yapısı içinde "kredisiz seçmeli ders" nite-
liğinde bulunuyor. Yanı derslere devam, sınavagir-
me, sınıf geçme gibi zorunluluklar yok.
Okul Müdürü İhsan Topçu, amaçlarının şairye-
tiştirmek değil, şiir öğretmek olduğunu özellikle
vurguluyor.
Bu yıl okulun açılışını yapan ve ilk dersi ve^rtin-
lü şairimız Kemal Ozer de şiirin okullu olmasına
ilişkin bakın neler soylemiş: "Şiirin bilinebilir, öğ-
renilebilir yanlan var. Bu yanları yeniden gözden
geçirmek ve şiirin görünmeyen gizlerinı araştırmak
ıçin yapılan çalışmalann toplamına belki şiir oku-
lu diyebiliriz. Ama her gözden geçirme gibi bu
gözden geçirmede de birsorgulama bannıyor. Ve
bu sorgulamayı herşeyden önce şiirokumayla baş-
latmalıyız. Çünkü hangi şiiri okursak; okuduğu-
muz şiir soyut olabılir, etık, romantık olabilir, onda
şiirin öğrenilebilir, bilinebilir yanlannı görebiliriz.
Ama bunun tek koşulu okumasını bilmek. Eğerbu
öğrenilebılırse, o zaman şiirin içerdiği bilinebilir, öğ-
renilebilir yanlanna da ulaşabiliriz, gizlerini bula-
biliriz. Öyleyse her şey bir şiiri okumakla başlar."
BUGÜN
• KADIKÖY / MENDİREKTE Şiir Dostlan'nın
düzenlediği 'Ölü mü Denir Şimdi Onlara' Edip
Cansever'i anma toplantısı saat 19.30'da
gerçekleştırilecek.
• CRR'de 4. İstanbul Türk Müziği Günleri
kapsamında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Konser
Salonu'nda saat 20.00"de Şeref Çakar'ın yönettiği
Emın Ongan Üsküdar Musiki Cemiyeti konseri
izlenebıhr. (542 52 50)
• KENT KÜLTÜRL ARAŞTIRMALAR1
MERKEZİ'nde saat 18.30'da Cengız Bekta$ ve
Levend Yılmaz'ın katılacağı 'Kentli Olmak VI'
başlıklı seminer ızlenebılir.
• TERAKKİ VAKFI 2. Gençlik Tıyatrolan Şenliği
kapsamında saat 14.00'te Özel Kültür Koleji'nin
'Kadınlık Bızde Kalsın" ve saat 20.00'de Kurtuluş
Lisesf nin "Kadın Oyunlan" adlı oyunlan izlenebilir.
(279 66 26)
• EYLÜL MÜZİK KULÜBÜ'nde saat 22.30da
Aycan Dağıstanlı, Uluğ Aydeniz. Tolga Tüzün ve
Sahır ÜnaTkonsen izlenebilir. (257 11 09)
• BEKSAV'da saat 19.00'da Costa Gavras'ın
yönettiği 'Müzik Kutusu' adlı film izlenebilir.
KÜLTÜR» ÇtZİK
KÂMİL MASARACI