25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS 1997 PAZAR 12 HABERLER Dostları Mustafa Ekmekçi 'yi anlatıyor: O'nun için her şey haberdi E k m e k ç i i ç i n m e s a j l a r Gazetemiz yazan Mustafa Ekmek- çi için okurlan ve sevenleri dün de te- lefon ederek ve faks çekerek başsağlı- ğı dileklerini ilettiler: DYP Şanlıurfa Milletvekili N'ecmet- tinÇevheri. CHP Balıkesir Milletveki- li Önder Kırü, CHP Sıvas Milletveki- li Mahmutlşık, ANAP Samsun Millet- vekili Biltekin Özdemir, Aykınsanat Dergisi adına Demirel Babacanoğlu. Erciyes Cniversitesi Tıp Fakültesi öğ- retim üyesi Doç. Dr. Vjğit Akçak, An- kara Barosu Başkanı Ünsal Toker, şa- ir Nevzat Çeük, Foça Belediye Başka- nı NihatDirim. Tez-Koop-lş Sendika- sı Genel Başkanı Mustafa Boncukluk, Çankaya TV çalışanlan adına Haber Müdürü Ömer Ödemiş, Kafkas Derne- ği Genel Başkanı Muhittin Ünal Göl- başı Belediye Başkan Yardımcısı Be- kir Ödemiş. Gölbaşı Belediye Başka- nı Erdal Eren, Vakfıkebir Cumhuriyet Savcısı İsmet Sanlı. Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfı. Yıldız Teknik Cniversi- tesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan Aikış, Türk Spastik Çocuklan Derneği Sinop Şubesi, Türk Haber-lş Sendikası Genel Başkanı İzzet Çetin. Tüm Öğretim Üyeleri Demeği Genel Başkanı Prof. Dr. Tahir Haripoğlu. OTEY Inşaat ça- lışanlan adına Müslüm Dodanhoğlu. Petrol Ürünleri lşverenler Sendikası Genel Başkanı İsmail Aytemiz, Uçan Süpürge, Enerji Yapı Yol Sen Ankara 1 No'lu Şube Yönetim Kurulu, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Baş- kanı Füsun Sayek. Batı Birlik Genel Başkanı MalikŞat, ADD Didim Yöne- tim Kurulu, Çorum Haber Gazetesi Ya- zı Işleri Müdürü Leyla Kerman, Anka- ra Devlet Tiyatrosu Basın Danışmanı AtilaGürçay, Ondokuz Mayıs Üniver- sitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Çetik, AA Genel Müdür Yardımcısı Elvan Baransel, ODTÜ Rektör Danışmanı Prof. Dr. NevzatÖz- güven, CHP Giresun II Başkanı Haya- ti Tökez, Araç Belediye Başkanı Bah- tiyar Yaşar, Çağdaş Yaşamı Destekle- me Derneği Iskenderun Şube Başkanı Adnan Yüce, Istanbul Diş Hekimleri Odası Başkanı Ali liçansu, Hadimliler Kültür ve Dayanışma Derneği, ODTÜ öğretim üyesi GüneyGönenç. Istanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Rı- fat Yücel, The Fit Genel Müdürü Ha- sanCan, Mustafa Kemal Derneği Baş- kanı Kâmuran Baran, Istanbul Cum- huriyet Savcısı Aytaç Tolay, CHP Emi- nönü llçe Başkanı Celal Teke, Kadı- köy llçe Başkanı Kadir Öğüt Bağcı- lar llçe Başkanı Ali Uçaı-j Çanakkale Belediye Başkanı İsmail Ozay, Değir- mendere Belediyesi çalışanlan, ÖDP Bahçelievler llçe Başkanı Hüseyin Atalay, CHP Burdur ll Başkanı Meh- met Oztürk. Sepiciler Basın ve Halk- la tlişkiler Müdürü Lütfü Dağtaş, Çağ- daş Yaşamı Destekleme Derneği Kadı- köy Şubesi, Atatürkçü Düşünce Der- neği Trabzon Şube Başkanı Nuri Ay- dın, Bornova Belediyesi Kültür Mü- dürü ABme Mitap, lanir eski Büyük- şehir Belediye Başkanı Yüksel Çak- mur, Be-Ze Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti. Ali YÜce (ŞaİD: Sevgili gûleç kardeşim Ekmekçi, bunu yapmama- lıydın bize. Seni sevenler gözyaşlan içinde. Ağlayarak güle güle diyoruz sana. Toprağın gül olsun sevgili kar- deşim Ekmekçi... özgen Acar (Eski Cumhuri- yet Genel Yayın Yönetmeni): Genelde pazar günleri gazeteler haber sıkıntısı çekerler. O gün parlamento çalışmaz. Bakanlıklar kapalıdır. Çalı- şanlann çoğunluğu pazarlan tatil yap- tığı için kadro iyiden iyiye azdır. Bu durumda pazar çalışan gazeteciler için haber bulmak oldukça güçtür. 60"lı yıllann başlanydı. Gazetecili- ğe yeni başlamıştım. Bekâr, yeniyet- me bır gazeteci için pazar çalışması kaçınılmazdı. Hafta içinde haberleri gazete sayfalanna girmeyen bazı der- nekler ya da sendika yöneticileri, bu durumdan yararlanarak basın toplan- tılan düzenlerlerdi. Fazla içeriği ol- mayan bu haberlen tstanbul'a yazıiş- lerine pazarlamak da pazar gazeteci- lerine düşerdi. Cumhuriyet Yazıişleri Müdürü Vec- di Kızddemir, pazarlan çalışmazdı. Pazar Yazıişleri Müdürü Nanm Ağa- bey (Ulusoy). Genel Yayın Yönetme- ni Cevat Fehmi Başkut gibi eğitimciy- di. Nazım Ağabey, pazar akşamı saat 17.00'de telefon eder. "Özgen, tepede üç sütunluk bir özel haber gerekli. Bir saat içinde bu boşluğu dolduracaközel bir haber geç" der, telefonu kapatırdı. Böyle bir haber olsa zaten önceden geçmez miydik? Bütün gün böyle bir haber bulamadığımıza göre, hele o sa- atten sonra tepeden üç sütun başlığa oturacak bir haber nasıl bulunabilirdi? Nazım Ağabey de bu gerçeği bilir, yine her pazar akşamı aynı isteği yi- nelemekten geri kalmazdı. Bir pazar günü ne yapıp ettiysem böyle bir ha- ber bulamadım. Mustafa Ekmekçi, o yıllarda rakip gazete Milliyet'in An- kara bürosunun özel haberler yıldızıy- dı. Kendisine telefon ettim. Durumu- mu anlattım. Şöyle bir düşündükten sonra, "Öz- gen. elimde MilK Eğitim'le Dgili özel bir haber var. Vann y azacaktun. Ama sana vereyim" dedi. Haberi verdi, ben yazdım. Ekmekçi'nin verdiği haber tepeden üç sütun başlığa oturmuştu. Nazım Ağabey bir de imzamı koymuştu. Pa- zartesi sabahı bu "atiatnaî" haberden dolayı beni kutlayan kutlayana... O günden sonra Nazım Ağabey ay- nlıncaya dek Mustafa Ekmekçi'ye abone oldum. Rakip gazetenin yıldızı Ekmekçi hemen hemen her pazar gü- nü, bana tepeden üç sütuna, genelde eğitimle ilgili. bir özel haber verir ol- du. Bazen ben aramadan telefon eder. "Ozgen bugün biraz erken çıkacağun, sonra belld beni bulamazsm diye dii- şündüm. Sana tepeden üç sütunluk ha- berini verip öyle çıkavım istedim"der- di. Mustafa Ekmekçi böylesine sencil birmeslekdaşımdı. Şimdi tepeden üç sütunluk haberleri bizzat kendisi rah- metli Nazım Ağabey'e götürüyor. Yo- lun açık olsun Ekmekçi.. Suphî Gürsoytrak (Ata- türkçü Düşünce Derneği Ge- nel Başkani): Mustafa Ekmekçi yi 1960 devriminde. Ankara'ya geldi- ğimde tanımıştım. O günden bugüne dostluğumuz devam etti. Mustafa Ek- mekçi, cok sağlam birkaraktere sahip- tı. 27 Mayıs'ta her bakanlıkta halka Ankara Notları'nın yazarı usta gazeteci dost insan Mustafa Ek- mekçi'yi önceki gün dostları onu yalnız bırakmadı. Ekmekçi alkışlarla Cumhuriyet Gazetesi'ni n önünden hüzünle uğurlandı. (Fotoğraf: TARIK TINAZAY) Ekmekçi'yle kiiltür şenlilderinde... OKTAYEKİNCİ Çoğu köşe yazan, okurlar için "soyut" bir kışiliktir. Ne düşündüğü, neyi tartıştığı çok iyi bilinır, ama "nasıl yaşadiğı" pek bi- linmez. Mustafa Ekmekçi ise bu genel tipleme- nin dışında, yıne okurlar tarafından hemen her yönüyle tanınan. bılinen bir yazardı. Soyut değil "somuttu". Çünkü denebilir ki belki de okurlannın hemen tümüyle şu veya bu şekilde birlik- te olmuş, kısa ya da uzun söyleşmiş. yine çoğunun özel sorunlannı bile dinlemiş, ay- nca sayısız okurunun da adını yazılannda anarak. onlarla olan birlikteliğini sürekli belgelemışri... Ekmekçi ıle biz, özellikle Anadolu kent- lenndeki kültür şenlilderinde sık sık birlik- te olduk. Onun konusu elbette ki önce gün- cel politikaydı. Çevresini saranlann düşün- celerini dinlemeyi daha çok yeğler, kendi fikrini ise köşesine saklardı. Böylece yine şu çoğu köşe yazannda gözlenen "sürekli aküveren"kişi olmakyerine, "halkıkonuş- turan" bir öğretmen gibi davranır, doğru ve ilginç bulduğu görüşleri de bu kez bir gazeteci olarak kamuoyuna yansıtırdı. El- bette yine isimleri de vererek ve o görüş- lerin ne anlama geldiğini de ustalıkla yo- rumlayarak... Ekmekçi'nin bende en çok etki bırakan bir başka yanı da yine aynı kültür şenlik- lerinde bizim işlediğimiz "çevre" konula- nna olan gerçekçi ve "halktan yana" yak- laşımlan olmuştur. Çevreyi kirletenin, ta- nhsel ve doğal mirası yok eden yatınmla- n planlayanlann, kültür değerlerini tehdit eden ımar kararlannı alanlann, temelde "halk olmadığmı" en iyi anlatan Ekmek- çi'ydi. Bu nedenle de çoğu uzmanın "an- laşıhr küamadığı" gerçekler, Ekmekçı'yle yaptığımız çevre söyleşilerinde ve onun kimi yazılannda "açıkça anlaşılır" bir şek- le bürünürdü. Örneğin bir keresinde o çok sevdiği Tor- balı'nın kültür şehliğinde yine birliktey- ken, bizim çevre panelini dınlemekle de yetinmeyerek konuşmacılara yönelttiği "sonılanyla" daha bir anlamlı kılmışti. Toprağın. suyun ve havanın hızla kirlendi- ği doğruydu: ama acaba "kimler" kirleti- yordu? Ya da tarihsel yapılann sürekli yok ol- ması artık durdurulmalıydı: ama acaba bunlan yine kimler ve "hangi amaçlar" için yıkıyorlardı? Sorulan da tıpkı kendi yazarlık kimliği gibi "somut" olunca, bunlara verilen yanıt- lar da sorunlann çok daha gerçekçi olarak sergilenmesine neden oldu. O gün bugün- dür ben de artık yazılanmda hep sadece so- runlara değil, "sorumlulara" da yer veri- yorum. Doğrulan ve güzellikleri belirtirken de bu çabalann "kahramanlarını" tanıtmaya özen gösteriyorum. Ekmekçi, son rahatsızlığı nedeniyle ya- zılannı yazamadığında bir yanımız zaten eksilmişti. Şimdi artık hiç yazamayacak ve bu ek- sikliğimizhiç giderilemeyecek. Yani dene- bilir ki yokluğu da "somut" olacak. Bu za- mansız aynlığa ise ne biz alışabileceğiz ne de sevgili okurlan alışabilecek. Hele kül- tür şenlikleri, belki de hep sönük geçecek... sağlıklı bilgi için basın mensubu arka- daşlan görevlendirmiştik. Bunlardan ilki, Maliye Bakanhğı nezdinde Ek- mekçi oldu. Eskiden bildiğim devlet adamlan gibiydi. Pek çok gizli bilgi- yi, kendisinde kalmasını istediğimiz bilgileri hiçbir zaman yazmazdı. Tam bir halk çocuguydu. Halkın her kesi- minde dostlan, arkadaşlan vardı. Ken- disine özgü yazı biçemiyle en çapra- şık konulan akıcı yazardı. Dört dört- lük, dostluğuna güvenilir, sır tutması- nı bilen yüce bir insandı. İyi bir babay- dı.,Ekmekçi'yi çok erken kaybettik. Vedalaşamadığım için büyük üzüntü duyuyorum. Türk basını ve Türkulu- su Mustafa Ekmekçi'yi her zaman arayacaktır. Yalçın Bayer (Eski Cumhu- riyet Gazetesi Haber Müdü- rü. Hürriyet yazarı): Teiefonia sık sık arar, ilk sözü "ne var ne yok" olurdu. Ekmekçi bizim için bir simgeydi. Onun için her şey haberdi. Sadece köşesinde yazmaz, öğrendiği her şeyi haberlere katardı. Kalemi, not defteri ve teybi cebin- den eksik olmazdı. Ankara Notlan'ndaki yazılannda belki binlerce kişinın adı, eylemi, gö- rüşleri yer aldı. Taşra insanının nabzı- nı tuttu. Anadolu'nun gerçeklerini yansıttı. Yazdıklan bugün bir belge nıteli- ğindedır. Kısacası o, toplumun bir ay- nasıydı. Nasıl namuslu ve ilkeli bir gazeteci olduğunu bugünki gençlere öğretme- liyiz. Ekmekçi ağabey 'seni bir daha oku- ma>acakmışız mı ne'. Toprağı bol olsun. Ferda Güley: İlk kez sana (Ankara Notlan) hak- kındaki görüşümü şöyle an- latmıştım. Sen Ankara Not- lan'nda öyle bir biçim kul- lanıyorsun ki, okuyuculan- na, sabahleyin evden gü- neşli havayı göstererek şemsiyesiz çıkartıyorsun ve aradan çok geçmeden mas- mavi gökyüzü birden kara- nyor, ortalığa bulutlar üşü- şüyor ve birden hafif bir yağmur, eskilerin çise de- dikleri inci bir yağmur baş- lı^or. Evden şemsiyesiz çı- kan okuyuculann hiç far- kında olmadan ıliklerine kadar ıslanmış olarak evle- rine dönmek dunımunda kalıyor. Ekmekçi; Sen bana göre her şeyden önce 'satir ara- lannda'.'ahmak ıslatan yağmunı' idin, sen benim kardeşımdin. Konyalı sen, çoluk çocuğumla Karade- nizli olan benim bir tür ak- rabamdın. Allahaısmarla- dık diyorsun şimdi. Biliyor musun kimlere? Köy Ensti- tülerini bitiren öğretmenler başta tüm öğrermenlere; ce- zaevlerinde yatan tüm ke- dersizlere, tüm halk yazar- lanna, tüm okuyuculanna ve de bizim Fatma'ya. Fat- ma'yı anımsıyor musun? Hani yıllar önce bizim ya- nımızda çalışan Farma'yı... Sen ne vakit telefon eder- sen o açtığında bana sesle- nirdi. Amca... "Fınncı am- ca teiefbn ediyor"... Bizlere allahaısmarladık dediğin bugünde Fatma ayırtısını nıçin yazıyorum. Şunun ıçın: Ankara Notla- n'nın sahibi olan seni, he- pimizden fazla en iyi anla- yan o kızımızdı. Çünkü sen, gerçekten toplumun ezilen, sömürülen, itilip kakılan kesimlerinin, dostluğun ar- kadaşlığın, bir inanca bağ- lılığın ve namuslu yaşamın hamurunu, herkesi seven yüreğinin fınnında pişiren, ekmekleştiren bir kocaman gazeteci yazardın. Gerçek- ten sen ekmekçiden fazla bir fınncı idin. Benim ve bütüm ailemin geride bırak- tığın sayın eşine ve çocuk- lanna duyduğu saygılı baş- sağlığı dileklerimizle sana güle güle Fınncı Amca di- yoruz. BİTTİ ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL 6 Yeşil pasaport kimlere veriliyor' Soru.'Rabam de\Iet memuru emeklisidir. Kendisi önce 2. dereceden emckli a\lığı alırken 1. dereceye yükseldi. Ben evli olma>an kızıyun. Yeşü pasaportun sadece 1. dereceden emekli olanlar- la aÛesineverildiği, 2. dereceden emekli olanlara yeşil pasaport verileme>eceği söylendi. 1) Yeşil pasaport kimlere veriliyor? 2) Babam. 1. dereceye yükseldiğine göre bana yeşil pasaport verilir mi? (N.A.) 5682 sayılı Pasaport Yasası'nın 12. maddesine göre: "Türkiye Cumhuriyeti namına verilecek pasaport w lar şunlardır: "I- Diplomatik pasaportlar. II- Hususi damgalı pasaportlar. III- Hizmet damgalı pasaportlar, IV- l'muma mahsus pasaportlar, V- Yabancüara mahsus pasaportlar.'' Kamuoyunda "yeşilpasaport"olarak bilinen yasal deyiş ile "Hususi damgalı pasaportlar''ın kimlere verileceği, Pasaport Yasası'nın 14 maddesinde a>nntılı olarak anlatılmıştır. "Hususi damgalı pasaportlar. Tflrkiye Büyük Millet Meclisi eski üyeleri, eski bakanlar ile birinci, ikinci ve üçüncü derece kadrolarda bulunan veya bu kadrolar karşılık gösterilmek veya T.C. Emekli Sandığı ile Ugilendirilip emekli kesenekleri bu derecelerden kesilmek suretiyle sözleşmeli olarak çalışnran devlet memurian ve diğer kamu görevliler- ine (-) verilir. Bunlardan emeklDikveyaçekilme sebepleri ilevazifelerinden aynlnuş olanlara da bu nevi pasaport verilir. Büyükşehir, il ve ilçe belediv ebaşkanlanna,görcvleri süresince hususi damgalı pasaport verilir. Hususi damgah pasaport alabilecek durum- da bulunanlarm eşlerine de aynı nevi pasaport verilir. Hususi damgalı pasaport almaya hakkı bulunduğu sırada vefat edenlerin dul eşlerine başkası ileevlenmemiş iseaynı neviden pasaportverilmesi mümkündür. Hususi damgah pasaport alabilecek durumda bulunanlann yanuıda yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan laz çocuklarryla yine yanında yaşay ıp reşit bulunmayan erkek çocuklanna da hususi dam- galı pasaport verilir." Kısaca, yasadaki anlatımdan. kamuo>xınca "yeşil pasaport" olarak bilinen, "Hususi damgalı pasaportlar"ın, binnci, ikinci ve üçüncü derece kadrolarda bulunan devlet memurlanna, aynı derecelerde bulunan sözleşmeli personele ve diğer kamu görevlileri ile bunlann emeklilerine. dullanna, evlenmemiş ve iş sahibi de ol- mayan kız çocuklanna ve ergın (reşid) olmayan erkek çocuklanna da verildiği anlaşılmaktadır. 2) Yasaya göre, hususi damgalı pasaport (yeşil pasaport) almanıza engel yoktur. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Gizlıce veri- 1 len önemli ha- ber... Arap er- keklerinin kefı- 3 yelerinin üzeri- ne bağladıklan 4 kalın çember c bağ.2/"Tan-- -": Karikatür 6 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sanatçımız... -, Taş kınklan üzenne kum 8 döşenip silin- „ dırle sıkıştınl- " mış yol. 3/Gertnanyum elementınin simgesi... Sahıp olma, kazanma. ' 4/ Gözleri görmeyen... 2 Ekvator bölgelerinde 3 yetişen bir meyve ağa- A cı. 5/ Ağırbaşhhk. 6/ 4 Osmanlı mimarlığvnda ^ mukamaslı başlıklann 6 enüstbölümü... Kişinın 7 öz benliğı. 7/ Zımbab- „ ve'nın başkenti... Kara- ciğerin salgıladığı acı 9 sıvı. 8/Soğukla sıcak arası. ma, isteme... Amaç. Büyük, in, geniş. 9/Razı ol- YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Eski Romahların ulusal giysisi olan geniş ve uzun har- mani... Hayvandamı. 2/Faız... Haftanın bir günü. 3/Şaş- ma belirten bır ünlem... Osmanlılarda önce halktan yal- nız olağanüstü durumlarda, sonralan ise sûreklı olarak toplanan vergi. 4/Ispanyollann sevinç ünlemi... "Mani- la keteni" denilen dokuma maddesinin elde edıldığı muz ağacı türü. 5/Senegal'ın başkenti. 6/"Yâ Rab bela-yı aşk- lakıl — benı"(Fuzuli)... Kurnaz, açıkgöz. 7/Tıpdilin- de belsoğukluğu hastalığına verilen ad... Müstahkem yer. . 8/ Sabah rüzgân... Tarhana, bulgur yapmak için kullanılan kabuğu soyulmuş ve kınlmış buğday. 9/ Panl- tı... Bir ışık ya da ısı kaynağından yayılan ışınlann top- landığı yer. ÖRÜŞ I DENtZ KAVTJKÇUOCLU Tayyip Erdoğan Tayyip Erdoğan, Istanbulun yaklaşık on dört mil- yon nüfusuyla Avrupa'nın neredeyse en büyük ken- tinin belediye başkanı. Bu kentin insanlannın çağın gereklerine uygun bir yaşam sürdürebilmeleri için sorumluluklar üstlenmiş bir yönetici. Her ne kadar bu kentin seçmenlerinin yüzde sekseni ona "hayır" de- miş olsa bile üç yıldır musluğumuzdan akan sular- dan, yürüdüğümüz sokaklardan, geçtiğimız alanlar- dan, caddelerimizi aydınlatan lambalardan, bu ken- tin kıyılanndan, parklanndan, bahçelerınden hatta soluduğumuz havanın temizliğinden birinci derece- de sorumlu bir politik kişilik. Kim ne derse desin Tayyip Erdoğan, bu görevlerı- ni en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyor. Trafiğin yo- ğun olduğu kavşaklara ulaşımı kolaylaştmcı önlem- ler getiriyor, yanm bırakılmış tesisleri kullanıma açı- yor, kullanılan yanlış topraklama nedeniyle dikilen ağaç fıdanlannın en az yansı kurusa da Istanbul'u ye- şillendirmeye çaba gösteriyor. Tarih onu, "Prens Ada- lan'na çeşme suyu götüren ilk başkan" olacakana-. cak. ' " Tayyip Erdoğan bunca yıl sonra bu kentin en üst yönetimine gelen Istanbul doğumlu ilk belediye baş- kanı. Bu kentin sokaklannda büyümüş, gençliğinde bu kentin sahalarında top koşturmuş. Fakattüm bunlar Tayyip Erdoğan'ın Istanbula bir kez daha başkan olmasına yetmeyecek. Bir sonra- ki seçımlerde Istanbullular Tayyip Erdoğan'ı seçme- yecekler. Çünkü bu kentin insanlan, yeni bir yol kav- şağına ya da yeni açılan bir su havzasına karşı be- del olarak tüm toplumsal ve kültürel kazanımlannı ödemeye nza gösterecek bilinçsiz bireyierden oluş- muyor. Istanbullular, Tayyip Erdoğan ve onun siya- sal yandaşlannın yaşam alanlannı daratttığını, özgür- lüklerini kısıtladığını birçok örneğiyle bizzat görüp yaşıyorlar. Tayyip Erdoğan'ın kişiliğinde bu kenttetemsil edil- mek istenen siyasal-ideolojik görüş, merkezden va- roşlara kadar bu kentte yaşayan ınsanlann geçmiş- ten gelen ve sahiplenip sürdürdüğü birçok geleneği yok sayıyor. Bu kentin birçok cadde ve sokağında, dünyada sayısız örneği görüldüğü ve "normal" ko- şullarda bizde de doğal karşılanacağı gibi bir masa dört sandalye atıp açık havada bir lokma yemek ye- mek artık suç sayılıyor. Bu kentin en manzarah tepe- lerinde, en gorkemli konser salonlannda, tiyatro fu- ayelerinde bir yudum içki içmek yasaklanıyor. Bu kentin en köklü kitap ve sanat etkinlikleri yok edilmek ısteniyor. Istanbul'a kent kimliği kazandıran sıvıl top- lum kuruluşlannın ödenekleri kesiliyor, mekânlan el- lerinden alınıyor. Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde bu kentin yöneti- minielegeçiren Istanbul'un "dahilitaşrası" sahiplen- diği siyasal-ideolojik görüşünü öne çıkararak ve bu görüşün dayandığı söyleminin "dokunulmazlığı" var- sayımının ardına saklanarak kendi yaşam biçimini çoğunluk Istanbulu'na dayatmak istiyor. Istanbul ve Istanbullular kendisine farklı renklerin, farklı kimliklerin, farklı birikimlerin, farklı yaşam biçim- lerinin banşçı birlikteliği yerine, -istenirse binlercesi bulunabilecek belediye yönetmelikleriyle- monolitik bir dünya görüşünün kurallar manzumesinin daya- hlmasına ilk olanakta elbette "Dur!" diyecektir. Büyük çoğunluğu Müslüman olan bu kentin in- sanlan, hiç kuşku yok ki kendilerine nesnel yaklaşa- bilen Müslüman bir belediye başkanını aynı nesnel- likle karşılayabilirlerdi. Olmadı. Tayyip Erdoğan bir- çok ülkenin nüfusundan daha kalabalık olan böyle- sine büyük bir kentin başkanına yaraşacak nesnel- liği gösteremedi. Demokrasiyı siyasi mücadelede yalnızca bir araç olarak gördüğü için hiç kimse ken- disinden çağdaş demokrasinin özünde farklı düşü- nenlerin haklannın erk karşısında korunması demek olduğuna ilişkin örnekler sergilemesini zaten bekle- miyordu. 19 Mayıs törenlerindeyönettiği kentin okul- lannda okuyan kız öğrenciler önünden geçerierken başını eğip gözlerini kaçıranTayyip Erdoğan, bu met- ropole ve bu metropolün ınsanlanna da nesnel bir gözle bakamadı. Siyasal-ideolojik kişiliği, teknokrat- yönetici kişiliğine ağır bastı. Yine bu nedenle örneğin Fenerbahçe'yi Kâğıtha- ne kadar, Etiler'i Çarşamba kadar, Ataköy'ü Sultan- beyli kadar sevemedi. Bu kentin insanlannın büyük çoğunluğunu yoldan çıkmış ve mutlaka yola sokul- malan gereken başıbozuk kalabalıklar olarak gördü. Onlan, "yeniden fethedilecek" bir kentin "kurtanlma- sı gereken" insanları olarak değerlendirdi. Tarihteki tüm fatihlerin yaşamış olduğu topluma karşı yaban- cılaşma sürecini, görevinin henüz ilk yıllannda ve da- ha "fatih" olamadan yaşamaya başladı. Kendi siyasal-ideolojik görüşlerine ve kendi inanç- lanna gösterdiği saygıyı, yönettiği kentin insanlannın bireysel özgürlüklerine karşı gösteremediği ölçüde oy yitirecek ve bir daha seçilemeyecek. Tayyip Erdoğan'a iki yıl daha katlanacağız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle