25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Bank Ekspres 5 yaşında • İstanbul Haber Servisi - Bank Ekspres, 5. kuruluş yıldönümünü Çırağan Oteli'nde bir törenle kutladı. Fahir Atakoğlu ile Sertap Erener'in konser verdiği gecede konuşan Bank Ekspres Genel Müdürü Savaş Özcan, bankanın ilk 5 senesinde sermayeyi arttırdıklannı, hizmet kapasitesini geliştirdıklerini ve şube sayısını çoğalttıklannı kaydetti. Özcan, bankanın Uluslararası Kalite Ödülü'nü hedeflediğini de belırtti. İhale hüsranı da basının suçu • İSTANBLL (AA) - Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, son TÜFE (x) ihalelerine yeterli talep gelmemesini basının suçu olarak gösterdi. Söylemez, "Hazine'nin 3 ay vadeli yüzde 150 ile borçlanmasına ve buradan haksız çıkar sağlamaya alışmış bazı tekelcı sermayenin basındaki uzantılan, bilerek veya bilmeyerek TÜFE (x) ibalelerine gölge düşürmeye çalışmaktalar" dedi. Söylemez KOBl'lerin yatınm ihtiyaçlannda leasingın önemli bir sermaye kiralama yöntemi olduğunu belirterek, leasingin mali sistem içindeki payının, yüzde 3'lerden yüzde lO'lara çıkanlmasının hedeflendiğini açıkladı. Dış ticaret açığı 19milyardolap • ANKARA (A.NKA)- Devlet Istatıstik Enstitüsü (DlE) verilerine göre, geçen yılın Ekim sonu itibariyle son bir yıllık dönemde gerçekleştirilen ıthalat 41 milyar949 mılyon dolara ulaştı. Aynı dönemdekı ıhracat ise 23 rrulyar 119 milyon dolarda kaldı. Böylece, ekim sonundan geriye doğru bir yıllık dönemde 18 milyar 830 milyon dolarhk dış ticaret açığı oluştu. Doğalgaz için döptlü ortaklık • ANKARA (ANKA) - Türkiye'nin tanınmış müteahhitlık firmalan. Rus doğalgazını başta Balkanlar olmak üzere diğer bölgelere taşıyacak doğalgaz hattının yapımına talip olmaya hazırlanıyor. ENKA, TEK.FEN, GAMA ve ENTES gruplan,bu amaçla ortak şirket kurdu. "Transbalkan Inşaat Sanayı ve Ticaret A.Ş" adı verilen şirketin sermayesi 5 milyar lira olarak belirlendi. Rekabet Kurulu yanştıracak • Ekonomi Servisi - jRekabet Kurulu Başkanı Prof. Dr. Aydın Ayaydın, "Kaliteli ve ucuz mal üretimmde sanayicıleri birbirleriyle yanştırmayı amaçlıyoruz"dedi. MİHA ajansından alınan bılgiye göre, kurulun mali ve idari açıdan çok geniş yetkilere sahip. özerk bir yapıda olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Ayaydın "4054 Sayılı Rekabet Kurulu Kanunu'na göre, kurul, kararlannda hiç kimseye danışmaz ve hiçbir merci, kurula emir veremez" şeklinde konuştu. Stratejik önemdeki limanlan satm alanlann bağlantılan, amaç dışı kullanım kuşkusu yarattı Liıııaıılara mafya yanaştı • Liman-Iş Sendikası'nm hazırladığı bilgi notunda, Karadeniz'de Türkiye'nin ithalat, ihracat işlemlerinin yapıldığı gümrük kapısı niteliğindeki limanlan satın alanlann geçmişi tartışılıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Karadeniz'de Türkiye'nin ithalat, ihracat işlemlerinin ya- pıldığı gümrük kapısı niteliğin- deki limanlan satın alanlann geç- mişi tartışılıyor. Liman-lş Sendikası'nm hazır- ladığı bilgi notunda, liman işlet- meciliğinin, yalnızca deniz ve karayoluyla gelen-gıden yükle- nn düzenlenmesiyle sınırlı olma- dığı; sahil, sıhhiye, gümrük, de- niz polısı, liman işletici kuruluş- lar, gümrük muhafaza teşkilatla- n, liman başkanhkJanndan olu- şan "kamu ağırlıklı" uğraşlan kapsadığı bildirildi. Limanlann, "ekonomik ve stratejik kapdar" olduğu vurgu- lanan notta, Karadeniz Ekono- mik İşbirliği Bölgesi, Güneydo- ğu Anadolu Projesi ve Gümrük Birlıği çerçevesinde limanlann iş hacminin artacağı, "transit Limanlar transit merkezi olma merkezleri" konumuna gelece- ği kaydedildi. ILKSAN yolsuzluk davasında '•emniyeti suiistimal ve evrak- ta sahtekârlık" suçlanndan al- dığı 2 yıl hapis cezası Yargıtay ta- rafından da onanan Sedat Ço- lak'ın da ortağı olduğu Link it- halat İhracat ve Gıda Sanayi A.Ş, Antalya Limanı'nı devraldı. Li- man-Iş Sendikası'nm bu yılın ocak ayında yayımlanan dergi- sinde, Çolak'ın, "6. FUo" diye bir çete kurduğu iddiasına yer veri- lerek "Ülkü Ocaklan bağlanb- konumlarıyla stratejik öneme b olan 6. Filo çek-senet tahsi- latı yapmak için kurulmuştur. 6. Filo'nun ilişkide olduğu bir çok milletvekili, bakan, polis müdürleri oiduğu iddia edil- mektedir. Kemal Ilıcak'ın ya- kın arkadaşı olan Sedat Çolak, Tercüman gazetesinin sahibi olduğu dönemde Çiller'e yap- tığı destek ile dikkati çekmiş- tir" dendi. Hopa Limanı'nı devralan Tur- gay Ciner'in "yalı komşusu ol- duğu Çiller ailesiyle yakın iliş- kide olduğu" iddia edilen dergi- sahip. de. şu savlara yer verildi: "Ciner, aynı zamanda Ya- zeks firması ile HAVAŞ, Park Holding ile Çayırhan Linyit İş- lermeleri'nin sahibi durumun- dadır. Ancak her iki ihale de idare mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Ciner, turizm- ci ErsinOrtaç'ıayağından vur- durttuğu iddiasıvla yargılan- maktadır. Mehmet Ağar ile ya- kın ilişkide olduğu iddia edilen Ciner'in Yazeks ve Park Hol- ding şirketlerinin yönetim ku- rulunda Yunus Ağar da bulun- maktadır. Ciner'in, HAVAŞ iha- lesinde en yüksek teklifi veren Ömer Lütfi Topal'ı devreden çı- karırken, Mehmet Ağar'ın, Ömer Lütfi Topal'ın uyuştu- rucudan hüküm giydiğine da- ir sızdırdığı bir haberin etkili olduğu söylenmektedir." Dergide. Giresun, Ordu ve Si- nop limanlannı alan Çakıroğlu Inşaat AŞ hakkında, "verimli ça- lışmadığı, hizmetleri aksattığı, anlaşma koşullarına uymadı- ğı, işçilerin can ve mal güven- liğini sağlamadığı, vergi ve SSK primlerini yatırmadığı gibi ge- rekçelerle" soruşturmalar açıl- dığı kaydedildi. Projeleri yok Liman-Iş Sendikası Genel Baş- kanı Hasan Biber de limanlan alan kişilerin bu alanla ilgili pro- jelennin bulunmadığına dikkat çekerek "Limanlar, amaçlan doğrultusunda kullanılmaya- cak. Ödedikleri para miktan da bunu gösteriyor" dedi. Li- manlan satın alanlann, az işçiy- le çok iş hedeflerken; kaçak yol- larla, gümrük vergilerini kaçıra- rak kâr elde etmeye çalışacakla- rı kaygısını dile getiren Biber, "Zaten taksitle ödeme yapa- caklar. Kapasite arttirma ko- şulu yok. Devletin satıştan kâ- rı olmadığı halde. ideolojik ya- pılandırma sonucu satılıvor" diye konuştu. DenizNaMiyat çalışanı iptal istedi • Deniz Nakliyat'ın satışının ardından sendika yöneticileri ve genel müdürün eline geçen Birlik AŞ'nin iptal edildiği açıklandı. Sendika yöneticileri "Yeni şirket kuruyoruz" derken, bunun da yeni bir oyun olduğunu savunan ortak girişim grubu, Deniz Nakliyat ihalesinin tümden iptalini istediler. MUTLUGUNEŞ SONMEZ Deniz Nakliyat'ta ortaya çıkan sendikacı patronlaşma, çalışanla- nn tepkısi ve gazetemizde yer alan geniş haberin ardından bo- zulmaya başladı. Çalışanlara ait olan yüzde 51 hisseli Birlik AŞ'nin A grubu olarak tanımia- nan hisselerini alarak imtiyazlı konuma yükselen altı kişilik grup, gelen tepkiler üzerine yeni bir şirket için hazırhğa başladı. Tüm çalışanlann eşit ve yüzde yüz sa- hipliğiyle gerçekleştirileceği be- lirtilen bu yeni şirketin, Deniz Nakliyat'ın 26 mayıstaki devir işlemine kadar kurulması planla- nıyor. Ancak Deniz Nakliyat ça- lışanlan da Cumhuriyet'e yap- tıklan açıklamada, Birlik AŞ'nin sendikacı yöneticilerinin yeni ku- racaklannı söyledikleri şirketten haberdar olduklannı belirterek "Yapılmak istenen şey, Deniz Nakliyat'iD tüm kontrolünüİs- tek Vakfı'na devretmek. Kura- cakları şirketin İstek V'akfı ile ortak olması düşünülüyor. Biz Deniz Nakliyat ihalesinin ipta- lini istiyoruz" diye konuştular. Sendika yöneticileri Hidayet An, Celal Bitiş ve Necdet Ök- süz, çalışanlann tepkisinin hak- lı olduğunu, ancak şirketin kredi alabilmesi için böyle bir imtiyaz- lı hisse ile yönetim kurduklannı savundular. Birlik AŞ'nin iptal edildiğinı ve 26 mayıs tarihne ka- dar yeni bir şirketi kuracaklannı açıklayan yöneticiler, aksi tak- dirde verdikleri 100 milyar lira- lık teminat mektubunun yanaca- ğını ve ihalenin iptal edilerek ikinci ve üçüncü olan şirketlerin Deniz Nakliyat'ı almak için ya- nşacaklannı söylediler. Bunu kınnak için yeni bir ana sözleşme ile çalışanlann önüne geleceklerini belirten sendikacı- lar, "Her şey yeniden başlaya- cak" sözünü verdiler. Sendika yöneticilerinin yeni bir oyun peşinde olduğu iddiası- nı tekrarlayan ortak girişim gru- bu ise yaptığı açıklamada, yüz- de 49'u bir bütün olarak Park AŞ'de bulunan şirketin işçilerin elinde bulunan toplam yüzde 51 'lik hisseyi yutacağı, bunun da kurulacak bir ortak şirketin ilk genel kurulundaki sermaye arttı- nmında gerçekleştirileceği vur- gulandı. Çalışanlar, Istek Vakfi'nın, Bir- lik AŞ adına verilen 100 milyar liralık teminatın 85 milyar lirası- nı karşıladığını anımsatarak "Biz Deniz Nakliyat'ın yüzde 100'ünü istiyorduk. Ama bu te- minatın, İstek Yakfı'ncaöden- mesine karşılık işletmenin yüz- de 49'u Park AŞ'ye verildi.Da- ha başka ne tür ödünlerin ve- rildiğini de bilmek istiyoruz" di- ye konuştular. Öte yanden 26 mayısa kadar ye- ni bir şirket kurulmaması duru- munda ihalenin iptal edileceği ve ikinci olan Türkon firmasınm ihaleyi kazanmış olacağı şeklin- de çıkanlan söylentilerin de ka- sıtlı olduğu belirtildi. Hukuk çevTelerinden edinilen bilgiye göre, Anayasa Mahkeme- si'nin kararlan doğrultusunda bu- nun mümkün olmadığı, böyle bir iptal durumunda yeni baştan iha- leye gidilmesi gerektiği vurgu- landı. Çalışanlar da herhangi bir grubun kucağına düşmektense ihalenin tümden iptalini istediler. ÇÎFTÇİ D O S T U / SADULLAH USUMİ Ziraat Odalarıııda Hesap GünüANKARA - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Kongresi, 23 mayısta Ankara'da toplana- cak. Yeni genel başkan ve yö- neticiler seçilecek. Belki tan- mın geleceği ile ilgili kararlar alınacak. Bu nedenle kongre, Türk tanmı ve milyonlarca çift- çi için son derece önemli! Türkiye'nin birçok bölgesi- ni dolaştım. Ziraat odalan. çift- çi birlikleri, kooperatif yöneti- cileri ve çok sayıda üretici ile görüştüm. Hepsi tanm kesimi- nin içinedüştüğü bunalımdan yakındı. Ama en çok yakındık- lan koou, sahipsiz bırakılmış ol- malanydı. Hükümetlerin çiftçi- nin örgütlenmesine engel olan tutumlarına ateş püskürüyor- lardı.Türkiye Ziraat Odalan Bir- liği gibi geniş kitlelere mal ol- muş bir kuruluşun sessiz ve et- kisiz kalışından yakınanların da sayısı bir hayli fazlaydı. Çiftçi kuruluşları ve çiftçijer yerden göğe kadar haklı. Zira hükümetler, çiftçinin ekono- mik örgütlenmesine türlü en- geller çıkarırken Ziraat Odala- rı Genel Merkezi'nden ses se- daçıkmıyordu. Genel Başkan Faruk Yücel yönetimi, hükü- metin tanm ürünlerine verdiği düşük taban fiyatlarına karşı çıkmak bir yana destek veri- yordu.Üretici fiyatları beğen- mediği halde, Ziraat Odalan Genel Merkezi tersi açıklama- laryapıyordu. Fındıkta, çayda, buğdayda, pamukta, ayçiçe- ğinde, zeytinyağında, tütün- de hükümetin verdiği fiyatla- ra ve uygulanan pazarlama sistemine çiftçiler tepki göste- rirken Ziraat Odalan Genel Merkezi ya sessiz kalıyor ve- ya desteklediğini açıklıyordu. Daha da kötüsü Ziraat Oda- lan Genel Merkez yönetimi, hükümetin ve Tansu Çiller'in emrinde bir kuruluş görüntü- sü veriyordu. Nitekim, Genel Başkan Faruk Yücel, daha başkanlığa seçildiği ilk gün, Tansu Çiller hükümetinin tanm politikasını desteklediğini açık- iamıştı. Ondan sonraki açıkla- maları da farklı olmamıştı. Faruk Yücel, Karadeniz ço- cuğu olduğu halde, geçen yıl fındık üreticilerinin hakkını bi- le koruyamadı. Önceleri tavır koydu. Fındık için hükümet- ten 200 bin lira fiyat istedi. Hatta, başkanlığa geldiği gün- den beri sessiz kaldığı halde, bir ara sertleşir gibi oldu ve "istediğimiz fiyat verilmezse fındığı yakarız, gene de sat- mayız" diye rest çekti. Ancak, fiyat 200 bin lira yerine 160 bin lira ilan edildi. Ayrıca Fiskobirlik yeterli gü- veni veremediği için, on bin- lerce üretici fındığını 125 bin liradan satmak zorunda kaldı. Tüccar piyasada istediği gibi at oynattı. On binlerce üretici- nin hakkı olan paralar ıhracat- çıların kasalarına aktı. Üreti- ciler kıyameti kopardı. Ancak, ilk günlerde gürleyen Faruk Yücel, bir daha sesini bile çı- karamadı. Hükümetve Tansu Çiller ile uyumlu bir fındık po- litikası izledi. Faruk Yücel'in bu uyumlu politikası yüzünden tüccar tril- yonlarca lira kazanırken, fındık üreticisi bankalara olan borç- larını bile ödeyemez duruma düştü. Geçenlerde Doğu Ka- radeniz yöresinde kısa bir ge- ziye çıkmıştım. Fındığını 125 bin liradan satmak zorunda bırakılan ve aylarca fındık be- dellerini Fiskobirlik'ten alama- yan binlerce üretici kan ağlı- yor. Çay üreticilerinin durumu daha da kötü. Birçok üretici, "Faruk Yücel, kendi çevresini bile koruyamadı" diye sitem ediyor! Muhalefeti suçladı Faruk Yücel, buna rağmen tanm kesiminin çökmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan muhalefet partilerini suçlama- yı âdet haline getirdi. Asıl suç- lu olan Tansu Çiller'i ve hükü- meti savunuyor, muhalefet par- tilerine ise her vesile ile çatı- yor. Tarım kesimine en büyük darbeyi vuran hayvancılığımı- zı tam birçıkmaza sürükleyen Tansu Çiller ve hükümete te- şekkür ediyor; tarım kesimi- nin sorunlarını Meclis içinde ve dışında dile getiren, tarım kesimine destek veren Deniz Baykalı. Mesut Yılmaz'ı, Bü- lent Ecevit'i ise eleştirmek için fırsat kolluyor. Tanm kesiminin başkanı "çiftçileh ezenlere" dostluk elini uzatırken "çiftçi- yi savunanlara" düşmanlık gös- terileri sergiliyor. Genel başkanlığa seçildiği günden beri çiftçinin ezilme- sine ve soyulmasına karşı ses- siz kalan Yücel, 23 mayısta yapılacak Ziraat Odalan Birli- ği Kongresi'nde yeniden seçi- lebilmek için son günlerde bir- denbire atağa kalktı. Bugüne kadar "hükümetin tanm poli- tikasını protesto etmek için" yürüyüş ve mitingler düzen- lemek isteyen çiflçilere ve ku- ruluşlarına destek vermeyen ve hatta zaman zaman engel olmaya çalışan Faruk Yücel, şimdi meydanlara çıkmaya başladı. Bursa Karacabey'de on bin- lerce çiftçinin katıldığı miting ve yürüyüşlerde ortada gö- zükmedi. Bursa, Karacabey ve çevresindeki ziraat odala- rı başkanlarının büyük bir öz- veri ile organize ettikleri pro- testo toplantılarına destek ver- medi. Eskişehir'de ziraat oda- ları ile biriikte pancar koope- ratifinin düzenlediği "çiftçi yü- rüyüş ve mitingi"ne de yar- dımcıolmadı. Eskişehir'de de on binlerce çiftçi, hükümetin tarım politikasını protesto et- ti. Yer gök inledi. Eskişehirli halk, esnaf, tüccar, bu protes- to mitingine sahip çıktı. Ama yerel ziraat odalan yöneticile- ri ve çiftçi, böylesine bir gün- de genel başkanlan Faruk Yü- cel'i aralarında göremedi. Seçilme uğruna... Faruk Yücel, geçen gün Ço- rum'da yapılan mitingde or- taya çıktı. Çünkü genel baş- kanlık seçimine çok az bir za- man kalmıştı. Seçilebilmek için artık çiftçinin arasında gözük- mesi gerekiyordu. Kürsüye çık- tı, mikrofonu eline aldı, hükü- meti eleştireceğine muhalefe- te çatmaya başladı. Orneğin, Çorum çiftçi mi- tingine destek vermek için An- kara'dan gelen CHP Genel Sekreter Yardımcısı Haydar Oymak ile CHP'li milletvekil- lerini hedef göstermeye çalış- tı. Ancak bilinçli çiftçiler, Faruk Yücel'in bu sözlerine tepki gösterdiler. Toplu halde, "Sen hükümeti eleştir, CHP'lilerbi- zim dostumuz. Bizi destekle- meye geldiler" diye bağıran- lar oldu. Çorum Ziraat Odası Başkanı ile çevre il ve ilçeler- den gelen Ziraat Odası baş- kanlan, Yücel'in bu konuşma- sından ötürü CHP Genel Sek- reter Yardımcısı'ndan özürdi- lediler. Şimdi aynı Faruk Yücel, trak- törlü gösteriler düzenlemeye çalışıyor. Konya'dan yola çıkan traktörlerle Ankara caddele- rinde yürüyüş yaptıracakmış. Böyle biryürüyüşe kimsenin iti- razı olamaz. Çiftçinin her hareketine dost- ları destek çıkar. Bundan hiç kuşkumuz yok. Ancak, on ikiye beş kala yapılan bu toplan- tılarla Faruk Yücel kendini çift- çinin gönlünde beraat et- tiremez!.. Sürecek İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Ortak Bilinç, Ortak Kader "Akdenizli Kadınlar ve Demokrasi" konulu top- lantı, Türkiye'deki kadınları, toplumumuzu fazlası ile ilgilendiren gündemiyle medyaya yansıdı. Tunus- lu, Cezayirli. Filistinli, Mısırlı kadınlann sorunların- dan kimi dersler çıkarmaya çalıştık. Yükselen radikal Islam, şeriatçı terör örgütleri- nin yol açtıkları sıcak, yaşamsal sorunlar arasında, Fransız, Akdeniz Yurrtaşlar Forumu Başkanı Mo- nigue Prim'in sözünü ettıği evrensel ölçekteki so- runlar gözlerden kaçtı. Prim, şiddet ve eşitsizlığin küreselleşme ile biriikte bütün dünyaya egemen ol- duğunu, Batı demokrasilerinın örnek alınamayacak kadar içeriklerıni yitirdiklerini, doğal olarak eşitsız- liği yaşayan kadınlann haklarında, dozu farklı olmak üzere bütün dünyada önemli bir geriye gidiş süre- cinin yaşandığını anlattı. Prim, kadınların islam dünyasında şerıat, baş- ka dinlerde başka adlarla ve bütün ülkelerde gele- neklerie, ırkçılıkla hedef olduklan saldırıların şiddet- lenmesi, yeni boyutları karşısında, yükselen kadın haklan mücadelesinin yetersiz kaldığının altını çiz- di. Küreselleşmenin yarattığı bu büyük krizin aşıl- masında, kadınlann geleneksel dayanışma müca- dele ve yöntemlerinin yeterli olamayacağını; yeni siyasal ideolojisini, ortak bilinci yaratmak duru- munda olduklannı söyledi. Sorunları birbirinden çok farklı imiş gibi görünen Akdenizli kadınlann, Fransız, Türkiyeli, Cezayirli, Tunuslu, Mısırlı, israilli, Yunanlı, Faslı, Filistinli ka- dınların ortak bilinç geliştirmesi, haklar savaşımın- da güçlerini birleştirmesı, ortak kader yaratmala- n... UNESCO'nun kışa adı REUNIR (Kıyıdan Kıyı- ya lletişim Bölgesel Örgütlenmesi'nin) ve istanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma Merkezi ile Kadın Araştırmaları Derneğı'nin toplantısının da amacı bu. Akdenizli kadınlar için atılan bu güzel adımı, "or- tak bilinç üretme, ortak kader yaratmayı" biz ülke- mizde, en geneli ile "demokrasi, hukuk devleti'çtz- gisinde ne ölçüde gerçekleştırebiliyoruz? Son gün- lerde moda yaklaşımla, şeriat cephesinin karşısın- da olduğu söylenen yüzde 70-90'lık bir çoğunluk, kendini "demokrasi, hukuk devleti" çizgisinde gö- rüyor... Gerçekten öyle mi? işte size ortak bilinç uçu- rumunu ortaya koyacak bir soru: Güney Kore modeli bir mucize mi, yoksa ülke- mizin de içinde yer alması istenen bir tuzak mı? Sa- hi siz her gün televizyon haberlerinde yolsuzlukla- ra bulaşmış hükümeti istifa ettirmek üzere polısle çatışan öğrencilere, gasp edilen sendikal hakları- nı isteyen işçilere bakıp hangi tarafı tutuyorsunuz? Meraklılarına Sosyal Demokrat Değişim dergi- sinin son (7.) sayısında yayımlanan bir incelemeyi okumalarını öneririm. Güney Kore'de ister seçım- le, ister darbe ile gelsin, bütün iktidarlarakıl almaz yolsuzluklara, rüşvetlere bulaşmışlıklarının ortaya çıkmasının, genellikle de sık sık televizyonlarda gördüğümüz olaylann, büyük toplumsal tepkinin ar- dından, ancak düşürülebilmişler. Mucize model akıl almaz bir rüşvet, çeteler düzenini, akıl almaz bir işçi, insan haklan sömürüsü ile biriikte üretiyor. "Güney Kore'ye boşver biz Türkiye'ye bakalım" diyemezsiniz. Güney Kore modelini bir "mucize" olarak görüyor ve gösteriyorsanız, Susurluk'ta ucu görünen çeteler düzenine karşı çıkışınız da, "Tür- kiye'de hukuk devleti, demokrasi düzeninden" ya- na olduğunuz da doğru, en azından bilinçli, içten değil demektir. Zaten Susurluk'ta bunca kirli çamaşırın ortaya çıkmasından sonra bile başrollerdekilerin kahraman gibi ortalıkta dolaşabilmeleri, "temiz toplum" öz- lemi ile ışık söndüren çoğunluğun, hâlâ "ortak bi- linç üretme, ortak kader pay/aşma "dan ne kadar uzakta olduğunun bir kanıtı değil mi? Çetelere, Susurluk'la ucu görünenlerle çıkar ça- tışması içinde olup da sadece bir grubu temizle- mek amacı ile karşı çıkmak da var; îürkiye'de yar- gısız infazların, işkencenin sona ereceği. gerçek- ten insan haklan ve hukuk düzeninin geçerli ola- cağı bir hesaplaşmanın ilk adımı olarak görüp yo- la çıkmak da var. Şeriata sadece yaşam biçiminiz tehdit altında olduğu için karşı olmak başka, hukuk düzenine herkesin insan haklarına gerçekten saygılı olduğu- nuz; rejimi, cumhuriyeti tehlikede gördüğünüz için karşı olmak çok başka bir şey. Sorun galiba, Susurluk'ta birbirleri ile hesaplaş- maya giımiş çetelerin birbirlerini ele vermeleri ile ortaya çıkan kirli çamaşırlardan yola çıkıp devleti çetelerden arındıracak, hukuk devleti düzenini ge- çerli kılacak bir uzun soluklu savaşımın kapısını açamamakta. Bir yaşam biçiminden vazgeçeme- yeceklerin, sadece kendi yaşamları adına şeriat- tan korkanlann, yaşam güvencesi istemlerinden yola çıkıp toplumun arayışını, insan haklarının ge- çerli olacağı çağdaş yaşamın, hukuk düzeninin arayışına yönlendirememekte. Akdenizli kadınlar, küreselleşmenin ekonomik kri- zine bağlı ışsizliğin artması ile haklarında geriye gi- dişi yaşayan Parislı kadın ile Cezayir'de öldürülme- ye hedef olan kadının haklan, sorunlan arasında "or- tak bilinç üretme, ortak kader paylaşma"da örgüt- lenmek üzere yola çıktılar. Biz bu ülkede yaşayanlar çetelere, şeriat saldı- rılanna karşı, bir yerlerde buluşamıyor, sonuç alıcı örgütlenmeyi, güç ve eylem birliğini oluşturamı- yorsak vay halimize, vay geleceğimize. Harb-Iş ve Liman-Iş sözleşmeleri inızaladı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Harb-İş Sen- dikası. Milli Savunma Ba- kanlığı, Içişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutan- lığı ve Sahil Güvenlik Ko- mutanlığı işyerlerinde ça- lışan yaklaşık 30 bin işçi adına sürdürdüğü toplu- sözleşme görüşmelerini so- nuçlandırdı. Harb-lş Sendikası, üc- retlerin yüzde 81.23 ile yüzde 122.45 oranlannda arttınldığını bildirdi. Li- man-tş Sendikası da de- miryollanran ardından Tür- kiye Denizcilik Işletmele- ri'ne bağlı limanlarda ça- lışan 1000 kişi adına söz- leşme görüşmelerini ta- mamladı. Harb-lş Sendikası'ndan yapılan yazılı açıklamada. 1 Mart 1997 - 28 Şubat 1.999 tarihleri arasında ge- çerli olacak sözleşme kap- samında ortalama ücretin brüt 90 milyon liraya, gi- yinik brüt ortalama ücretin de 114 milyon liraya çık- tığı kaydedildi. Ortalama ücretteki artış oranmın yüz- de 100.49 olduğu behrtilen açıklamada, "Daha önce 6 sınıflı ve 128 dereceli olarak uygulanan ücret cetveli, 45 dereceli tek bir ücret cetveline dönüştü- rülerek sınıflar kaldırıl- mıştır" denildi. Liman-Iş Sendikası da TDİ'ye bağlı ve satış karar- lan geçen hafta onaylanan limanlann da yer aldığı iş- yerlerinde çalışan 1000'e yakın kişi adına sürdürdü- ğü sözleşme görüşmelen- nı tamamladı. Alınan bil- giye göre ortalama artış düzeyi yüzde 86 olarak ger- çekleştirildi. Ortama gün- lük ücret 2 milyon 5 bin li- raya. aylık ortalama çıplak ücret 60 milyon liraya yük- seldi. En düşük ücret düze- yi de 50 milyon 585 bin liraya çıktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle