Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13MAYIS1997SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Şeriatçı Hüseyin Vuran, Doğan Grubu gazetelerinden Hürriyet'i bastı, bir kişiyi bacağından yaraladı
Hedef AydmDoğan'dıİstanbul Haber Servisi - "Müslüman-
lara darbe vurduğu ve hakaret ettiğj"
gerekçesiyle Hürriyet gazetesini basan
Hüseyin Vuran adındaki kişi, bina için-
de bir temizlik görevlisini bacağından
yaraladı. Polis, Doğan Grubu'nun sa-
hibi Aydm Doğan ı vurmak için bina-
yı bastığını söyleyen saldırganı gözal-
tına alırken imam-hatip liseli Vuran'ın.
ilahiyat fakûltesinden başansız oldu-
ğu ve devamsızlık yaptığı için atıldığı
öğrenildi. Vuran'a akşam saatlerinde
olay yerinde bir tatbikat yaptınldı. ts-
tanbul Emnıyet Müdürü Ramazan Er,
saldırganın örgütsel bağı olmadığını
söyledi. Vuran'ın evinde arama yapan
polis, saldırganın evde kalan 4 arkada-
şmı da gözaltına aldı.
Güneşli'de bulunan Hürriyet Medya
Towers'a dün saat 08.15 sıralannda ge-
len 22 yasındaki Hüseyin Vuran, bah-
çe kapısındaki güvenlik görevlisi Ha-
kan Memiş'i oyuncak tabanca ile teh-
dit ederek MP-5 marka otomatik ta-
bancasını almak istedı. Tabancanın
oyuncak olduğunu anlayan güvenlik
görevlisi, saldırganı etkisiz hale getir-
mek için üzerine atladı. Güvenlik gö-
revlisinin müdahalesiyle çıkan boguş-
ma sırasında saldırgan, bıçağını güven-
lik görevlisinin boğazına dayayarak
MP-5 silahını aldı. ÇevTeye rasgele ateş
eden saldırgan, binaya girdi.
Danışma bölümünde bulunan gü-
venlik görevlisi Murat YükseTi de et-
kisiz hale getiren ve elinden bıçakla ya-
ralayan saldırgan, bu görevlinin de CZ
marka 16'h silahını alarak asansöre
bindi. Saldırgan, binanın en üst katı
olan ve Son Çağn gazetesinin bulundu-
ğu 13. kata çıktı. Burada temizlik gö-
revlisi HüseyüıAlkır(26)ilekarşılaşan
Hüseyin Vuran, Aydm Doğan'ın oda-
sını sordu. Doğan'ın binada olmadığı-
nı öğrendikten sonra gazete yöneticile-
rinin ve yazarlannın odalannı soran
Hürriyet'in Gend Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, iktidar partilerini suçladL (Fotoğraflar: UĞUR GÜNYÜZ)
Vuran, yanıt alamadığı temizlik görev-
lisinin odadan kaçmak istemesi üzeri-
ne, silahı ateşleyerek Alkır'ı bacağın-
dan vurdu. Binanın 13. katına çıkan gü-
venlik görevlileri ve polislerin "tesHm
ol" çağnsını "En ayinrian camian lar-
mam lazun" diyerek yanıtlayan saldır-
gan, daha sonra sılahlannı bırakarak
teslim oldu.
Saldmda yaralanan ve İstanbul Üni-
versitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne
kaldınlan Hüseyin Alkır, temizlik yap-
tığı sırada saldırganın asansörden si-
lahla çıktığını ve Aydın Doğan'ın oda-
smı sorduğunu anlattı. Alkır, saldırga-
na neden Doğan'ın odasını aradığını
sorduğunu, bunun üzerine "Müslü-
manhğa darbe vurdular, hakaretettiier.
Onu vuracağun. Ya odasını göster ya da
ölürsun" yanıtını aldığını belirtti. Sal-
dırganın, Doğan'ın binada olmadığını
öğrenince yönetici ve yazarlann oda-
sını sorduğunu anlatan Alkır, şunlan
söyledi:
"Saldırganı bir taraftan oyalarken
diğer taraftan da kaçmak için bir oda-
yı gözüme kestirdim. Tam hareket ede-
cektim Id,' Kıpırdama'diye bağınn. Ön-
ce durdum, ancak sonra odaya girmek
için hamle yapüm. Bu sırada silahını
atesleyerek beni bacağımdan vurdu."
Bakırköy basın savcısı Hasan Göl-
cük, saldınnm ardından Hürriyet'e ge-
lerek incelemelerde bulundu.
Saldırgan sorguda
Saldın sırasında "Imam-hatiplerka-
patılamaz" şeklinde bağıran Hüseyin
Vuran'ın, tstanbul Terörle Mücadele
MEDYA HEDEF GÖSTERİLİYOR
Her dönemde
basınau
saldırdıyor
tstanbul Haber Servisi -
Sivil toplum özlemlen. yeri-
ni silahlı toplum çarpıklığı-
na bırakıyor. Devletin birey
üzerindeki iktidar alanınm
daraltılarak temel hak ve öz-
gürlüklerin alanı genişletil-
mek istenirken "devtet adı-
na" silahına davranan "bi-
reyter", en çok, hükümetle-
ri kamuoyunda deşifre eden
basına saldırmayı uygun bu-
luyor. DYP Genel Başkanı
Tansu Çilkr ile iki büyük
basın grubu arasında başla-
yan sert polemiğin ardmdan
dün Hürriyet'e yapılan sal-
dın, basına yapılan sivil gö-
rünümlü saldınlann güncel-
liğini koruduğunu gösteri-
yor.
Gazeteci ve gazetelere
yapılan saldınlar şöyle:
- Sabah gazetesi, devleti
dolandırdığı iddia edilen
Kemal Horzum'la ilgili ya-
yımladığı haberlerde, Trab-
zonspor Kulübü'nün şimdi-
ki başkanı Mehmet Ali Yü-
maz'la ilgili iddialara da y-
CT vermiş, Mehmet Ali Yıl-
maz'ın yeğeni Bayram Ali
Özûlke'nın de Sabah gaze-
tesinin sahibi Dinç Bflgin'e
silah gösterdiği iddia edil-
mişti.
- Mardinli aşiret reisi Ce-
mal Sincar, 7 Aralık 1989"da
hakkında çıkan yazıyla ilgi-
li bürosuna çağırdığı Gaze-
te gazetesinden Sami Başa-
ran'ı tabancasıyla öldürdü,
AhmetAltmkaya da ağır ya-
raladı. Başaran'ın öldürül-
mesinden birhafta sonra ay-
nı gazetenin başyazan Ka-
mfl Başaran, lokantası hak-
kında çıkan bir yazı yüzün-
den Hakkı Morgül tarafın-
dan gazetedekı bürosunda
kurşunlanarak öldürüldü.
-7Eylüll990'da,DrejAli
lakaph AM Yasak'ın kumar-
hanesi olduğu iddia edilen
daireye yapılan baskında iki
kişinin öldürüldüğü haberi-
ni yayımlayan Milliyet'in
Cağaloğlu'ndaki merkez bi-
nası, eli sopalı saldırganlann
saldınsına uğradı.
-11 Arahkl99rdeSedat
Sinum'yi anmak üzere Kan-
lıca Mezarlığı 'na gelen Hür-
riyet yönetici ve yazarlan,
olumsuz hava koşulan ne-
deniyle önceden belirlenen
saatte törende olamayınca
mutlak bir felaketten döndü.
Çünkü saat 10.01 'de mezar-
lığa yerleştirilen bir bomba,
bir metre çapında bir çukur
açarak patladı. Konvoy ge-
ciktiği için kabre yakın bir
yerde bekleyen gazetenin
başkan yardımcısı Vahh Al-
pata ve ernekli muhabir Ha-
mi Alkaner, patlamanın şıd-
detiyle yaralandılar.
-24Ocak 1993'teCum-
huriyet gazetesi yazan Uğur
Mıımcu. Ankara Karlı So-
kak'taki evinın önünde, oto-
mobiline yerleştirilen C-4 ti-
pi bir bombayla katledildı. 4
yılı aşkm bir süre geçmesi-
ne karşın somut bir gelişme
kaydedilemedi.
- Alaattin Çakıcı'nın öl-
dürttüğüeski eşı UğurÇakı-
a, hakkında Nokta dergisin-
de çıkan bir yazı yüzünden
3 Şubat 1994'te AyşeÖnal'a
hastanedeki odasında silah-
lı saldında bulundu.
- Sabah gazetesi yazan
Hıncal Uluç, sonradan Uğur
Çakıcı'ya ait olduğu anlaşı-
lan bir otomobilden inen
saldırganlar tarafından
ayaklanndan kurşunlanarak
yaralandı.
- Dönemin başbakanı
Tansu ÇiDer'in hesabını ve-
remediği 500 milyar liralık
örtülü ödenek haberinin ar-
dından Hürriyet Ankara
temsilci yardımcısı Muhar-
rem Sankaya. 5 Temmuz
19% gecesi, arabasının önü-
nü kesen saldırganlar tara-
findan dövülerek yaralandı.
- Magazin yazan Aykut
Işıklar'ın, 27 Ağustos
1996'da uğradığı saldında
burnu kınldı.
- Sabah gazetesi yazan
Kenan Erçetingöz, 19 Ekim
1996'da evine dönerken ya-
pılan silahlı saldında kalça-
sından yaralandı.
- Ankara Sincan'da dü-
zenlenen olaylı Kudüs Ge-
cesi'nden sonra Interstar
muhabin IsınGüreL 3 Şubat
1997'de Refahlı fanatiklerin
saldınsına uğradı.
-2Mayısl997'de, Alaat-
tin Çakıcı'nın canlı yayında
Özer Çiller hakkında Türk-
bank'ın satışından 20 mil-
yon dolar komısyon istedıği
iddialannın yer almasının
ardından, eli silahlı 50 kişi-
lik bir grup, Flash TV'yi
bastı. Bazı calışanlann ya-
ralandığı baskında, teknik
ekipmanlar da tahnp edildı.
Ertesi gün Flash TV. 6 yıl
önce eksik yapıldığı ileri sü-
rülen bir işlem gerekçe gös-
terilerek resmi görevliler ta-
rafindan kapatıldı.
H ü r r i y e t ' e s a l d ı r ı y a y o ğ u n t e p k i
'Hiikümet kışkırtıyor'tstanbul Haber Servisi- Hürriyet gazetesine yapılan sal-
dın, basın meslek örgütleri. TBMM, siyasi partiler, sen-
dikalar, ış dünyası ve Avrupa Gazeteciler Birliği'nce sert
bir dille kınandı. Basına yönelik saldınlann, siyasi ikti-
dann kışkırtma ve tahrilderi sonucu yapıldığı belirtildi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri
Turgay Olcayto. basına yönelik saldınlan protesto etmek
amacıyla bugün saat 11.00'de cemiyet merkezinden İs-
tanbul Valiliği'ne yürüyüş yapılacağını bildirdi.
TGC Başkanı Nail Güreli ile Basın Konseyi Genel Sek-
reten Nüüfer Yaiçın. Hürriyet'e yapılan silahlı saldınyı,
"iktidann basına yönetikdüşmancatavrmdancesaretalan
zorbalann yapüğT konusunda birleşti. Güreli, siyasal ik-
tidann başansızlığını, büyük bir kargaşayla demokrasi-
ye darbe vurarak, ağır yaralar aldırarak noktalamak iste-
diğinin anlasıldığını belirtti. Güreli. "Böylesinesoruınsıız-
luk görülmedi" diye konuştu.
ÇGD Yönetim Kurulu'nca yapılan açıklamada. "Silab-
bsaknnlarla basının susturulabileceğini sananlar, geçmiş-
te olduğu gibi bugün de >anıldıklannı görecekkrdir" dc-
nildı. Gazete Sahipleri Bir-
liği Başkanı Nezih Demir-
kent de "gerçek suçJulann
idarenin müsamahası yü-
zünden vakalanmadıgnıı"
vTirgulayarak "hükümetin
başbakan yardımcısının
halk Idtlelerini tahrik et-
meveyoneldiğini'* söyledi.
Avrupa Gazeteciler Birliği
(AEJ), Hürriyet gazetesi-
ne yapılan saldınyı kmadı.
AEJ Üluslararası Yürütme
Kurulu üyesi Doğan Tıoç,
yaptığı açıklamada, Türki-
ye'de basına yönelik saldı-
nlann kazandığı ivmeden
endişe duyduğunu bildirdi
ve medyayı hedef gösteren
yaklaşımlann son bulma-
sını istedi.
Türk Basın Birliği
(TBB) İstanbul Şubesi de
Hürriyet'e yapılan saldın-
yı kınadığı açıklamasında.
-Türk basuunı hedef gös-
terenlerşunu unutmamab-
dır ki. ileride muhalefete
düştüklerinde onlann sesi
>ine hedef gösterdikleri
medya oiacakür" görüşü-
nü bildirdi. Televizyon
Muhabirleri Dernegi Baş-
kanı Kemal Aslan da siya-
si iktidann. yaptığı açıkla-
malarla şiddete elverişli or-
tamı körükJedigini belirterek "istikran sağlayacak itddal-
li dsvranışlar içinde bulunmalannı" istedi.
'Saldın demokrasiye'
Cumhurbaşkanı Sülevman DemireL saldınyı nefretle
kmadığını bildirdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merke-
zi'nden yapılan açıklamaya göre Demirel, saldm nede-
niyle gazetenin sahibi Aydın Doğan a da bir 'geçmiş ol-
sun' mesajı gönderdi. Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM
Başkanı Mustafa KalemUde saldınnm gerçekte basın öz-
gürlüğüne ve demokrasiye yapıldığını belirterek Aydın
Doğan ve Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'e gön-
derdiği mesajda "saknnyı nefretle kınadığuu" bildirdi.
Başbakan Necmettin Erbakan ise Doğan'a bir mesaj
göndererek '^izüntüsünü" bildirmekle yetindi. Başba-
kan Yardımcısı Tansu Çiller, yaptığı yazılı açıklamada,
Hürriyet gazetesine yönelik saldınnm basın özgürlüğü-
ne yapıldığını belirterek "Basuıa yapılan tüm saldınlan
şiddetle lanıyor, demokrasimize yönelik her türiu tehdi-
din karşısında olduğumuzu bir kez daha yineüyorum"
Medyaya yönelik saldınlar giderek artryor.
dedi.
Içişleri Bakanı Meral Akşenerdedün Bulgaristan Içiş-
leri Bakanı Bogomil Donev'ı kabulü sırasında gazetecile-
nn "Hürriyet gazetesine yapılan saldından haberiniz var
mı" sorusunu yanıtsız bıraktı. Akşener, öğleden sonra
Emniyet Genel Müdürlügü'nde yapılan heyetlerarası top-
lantıya gelişi sırasında, gazetecilerin sorulanna yorum
yapamayacağı yanıtını verirken ortak basm toplantısı sı-
rasında Basın Danışmanf nın uyansı üzerine Hürriyet'e
yönelik saldınyı kınadığını belirtti.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, yapılan saldın-
nın arkasında meczup ya da başka bir insan aranmaması
gerektiğini sa%ıınarak "Bu saldınnın sorumlusu hûkfi-
mettir" dedi. Yılmaz,
u
Başbakan Erbakan'm, bürün be-
ceriksiztigini medyanın üzerine yıkarak Başbakan Yar-
duncısı Tansu Çiller'in de kendi döneminde verilen teşvik-
leri açıklayarak medyayı saldınlara hedef gösterdiğini"
öne sürdü.
CHP Genel Başkanı Deniz BaykaL "Hürriyet gazetesi-
ne dün yapılan silahlı saldın, Tûriaye'nin içine sürûklen-
mekte olduğu terör orta-
mının bugünkü aşamasını
ortaya koyuyor" dedi. Bu
olayın arkasında, saldın-
lan bu noktaya taşıyan bir
dizi gelişme olduğuna dik-
kat ceken Baykal, bu ko-
nuda daha sonra şunlan
söyledi:
"Ne yazık Id bu olayın
sonrasındayaşamak duru-
munda kalacağımız başka
yeni olaylar var. Saldınlar
ve zorbalıklar ancirinin
bugünkü aşaması, Hürri-
yet gazetesine yapılan sal-
dm ile gerçekleşti. Medya
kunıluşlannayöneliksiya-
si kampanyalar, bir süre
önce siyasi himaye ile ger-
çekleştirilen toplu saldın-
lar, miting meydanlann-
daki ölçüsüz tahrikler ve
Türkiye'de hükümet kat-
kısı ile gerçekkşen gergin-
likkr, ldm bflir önümüzde-
ki günkrde daha ne gibi
olaytaratanıkohnamızay-
ol açacak?"
CHP Genel Başkanve-
kili ÖnderSav, "ol^ın bir-
takun şeyleri içine sindire-
meyenlerin süreç içinde
yapüklan tahriklerin so-
nucu olduğunu" ifade etti.
CHP'liFikriSaglar.saldı-
nlann, saflanm laik, demokratik Türkiye'den yana belir-
lemiş özgür basını susturamayacağını kaydetti. CHP'li
Mehmet Sevigen de yaptığı açıklamada, basına yönelik
saldınlann iktidann turumu nedeniyle yapıldığını dile
getirdi.
DTP Genel Başkanı Hüsamettm Cindoruk, saldın için
"özgür basını hedef gösterici yaklaşımlardan sonra baş-
layan medyaya yönelik saldınlan, demokrasiyi ve özgür
basını hazmedemeyenkrin gerçekleştirdiğine inandığun"
söyledi. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak da Flash TV
ve Hürriyet'e yapılan saldınlarda iktidar partilerinin kış-
kırtma ve tahriklerinin etkilı olduğunu iddia ederek "Ateş-
le oynamayı poütika olarak secenler, o ateşle kendilerinin
de yanacağını gönneüdirler" dedi. MHP Genel Başkan-
vekili Tuğrul Türkeş de "Katrimadığınızbazıfikinerola-
biür. Buna şiddetle müdahale etmek hoşgörülemez"" açık-
lamasını yaptı. TOBB Başkam Fuat Miras da yaptığı
açıklamada saldınyı kınadı. Miras, "Türk basınına kar-
şı sistemli ve planlı bir şekilde yöneltilen saldın ve yıldır-
ma planlan boşa çıkacaknr" dedi.
Şube Müdürlüğü'ne götürülerek sor-
gulanmasma başlandı. Bekâr olduğu
ve sabıkası bulunmadığı bebrlenen Vu-
ran'm çelişkili ifadeler verdiğini kay-
deden yetkililer, olay yerinde 17 adet
9mm çapında boş kovan ve 7 adet de-
forme olmuş mermi çekirdeği bulun-
duğunu belirttiler.
Yetkililer, Vuran'ın şeriatçı tslami
Büyük Doğu Akmcılar Cephesi (İB-
DA-C) örgütü ile bağlantısının araştı-
nldığını, ancak örgütsel bağlantısı ol-
madığmı söylediler. Vuran'ın arkadaş-
lanyla paylaştığı ve 2 ay önce taşındı-
ğı Umraniye Çavuşbaşı Mahallesi Fi-
liz Sokak 1 /5 numaralı evine giden po-
lis, saldırganın 4 arkadaşını da gözal-
tına aldı.
Tatbikat yaptınldı
İmam-hatip lisesi mezunu ve ev ka-
pısının zilınde ilahiyat'yazan saldırga-
na akşam saatlerinde Hürriyet binasın-
da istanbul Emniyet Terörle Mücadele
Şube Müdürü Atiua Çınar'ın da katıl-
dığı bir tatbikat yaptınldı. Tatbikat sı-
rasmda, temizlik görevlisini yaraladık-
tan sonra yanlanna başka bir kişinin
geldiğini anlatan Vuran, silahını gelen
kişiye çevirdiğini ve birkaç soru sordu-
ğunu söyleyerek "Patronlann ve yazar-
lann nerede olduğunu sordum" dedi.
Sorusu üzerine bu kişinin, "tld kat aşa-
ğıda ya da yukanda, toplantı halinde-
ler" cevabını verdiğini kaydeden sanık
Vuran. bunun üzerine yukan çıkarak
odayı basacağını ve silahta bulunan
mermileri boşaltacağmı söyledığini
bildirdi.
Hüseyin Vuran. bu konuşmalar olur-
ken 2 polis memurunun yanına geldi-
ğini ve teslim olmasını istediğini ifade
ederek herhangi bir çatışmaya girme-
mek için silahını yere bıraktığını ve tes-
lim olduğunu belirtti.
1Ü İlahiyat Fakültesi Dekan yardım-
cısı Prof. Dr. Fahrettin
Atar, 1994 yılında okula
kaydını yaptıran Vuran'ın
devamsız ve başansız bir
öğrencı olduğunu ve bu
nedenle kaydını sildirdiği-
ni belirtti. Prof. Dr. Atar,
Hüseyin Vuran'ın ruhsal
sorunlan nedeniyle 1994
yılında tzmir Atatürk Dev-
let Hastanesi'nde psikolo-
jik tedavi gördüğünü de
söyledi.
Saldın sonrasında Tür-
kiye Gazeteciler Cemiyeti
(TGC) Başkanı Nail Güre-
li ile birlikte açıklama ya-
pan Hürriyet Gazetesi Ge-
nel Yayın Yönetmeni Er-
tuğrul Özkök, son zaman-
larda basına yönelik saldı-
nlann arttığını belirtti.
Türkiye'de, siyasi iktidann
basını hedef gösteren açık-
lamalanmn saldınlan kö-
rüklediğini belirten Öz-
kök, Flash TV'nin ardın-
dan Hürriyet'e yapılan sal-
dınnm demokratik bir ül-
kede asla rastlanmayacak
olaylar haline geldiğine
işaret etti. Laik değerleri
savunan basına karşı son
zamanlarda sistematik bir
saldm olduğunu kaydeden
Özkök, şunlan söyledi:
"Ismet tnönü'nün bir
sözü vardır: Namuslular
da namussuzlar kadar ce-
sur olmak zorundadır. Biz
her bakımdan bu yayın çiz-
gisini sürdüreceğiz. Ama
son günlerde dünyada ya-
yunlanan basınla ilgili ra-
porlara baknğunız zaman,
Türk basuu gerçekten şu
anda siyasi ikrMarda bulu-
nan üısanlan geceleri uyut-
mayacak ölçüde kötü du-
ruma düşürülmüştür.
Türk basuunın bizzat siya-
si iktidar tarafından odak
gösteril mesL, arbk alabüdi-
ğine ileri noktalara getaniş-
tir. Flash TV ile başlayan
bir Vandalizm, bir barbar-
hk, bir terör,arük bizim bi-
nalanmıza da ulaşmıştır.
Sırada herhalde başka ga-
zeteler de vanür." Özkök,
son günlerde iktadar tara-
fından basm kunıluşlanna
çeşitli yardımlar sağlandı-
ğı görüntüsü verilmek is-
tendiğini kaydederek
"Hürriy et'in cebine girmiş
tek kuruş hibe yoknır" de-
di.
Yenişen'den ziy'aret
İstanbul Valisi Rıdvan
Yenişen ile Emniyet Mü-
dürü Ramazan Er, Hürri-
yet gazetesine gelerek geç-
miş olsun dileğinde bulun-
dular. Sanığın daha önce
psikiyatri tedavisi gördü-
ğünü, normal bir insan ol-
madığını anlatan Yenişen,
olayı kınadığını söyledi.
Saldırganın sabıkalı oldu-
ğuna ilişkin olarak şu ana
kadar kendilerine ulaşan
bir bilgi bulunmadığını be-
lirten Ramazan Er ise
"Saldırganın bir örgüt
bağlantısı yok. Munferit o-
lay" diye konuştu.
ARAYIŞ
TOKTA3HŞ ATEŞ
Şartlanmak
DYP Genel Başkanı ve (hastane, huzurevi ve ye-
timhaneleri denetlemekle görevli!) Dışişleri Bakanı
Sayın Tansu Çiller'in, Sultanahmet mıtingindeki
konuşmasının kimi bölümlerini akşam haberlerin-
de izlerken doğrusu fazla şaşırmadım. Zira köşe-
ye sıkıştığı anda buna benzer bir çıkış yapacağını
tahmin ediyordum. Birzamanlarkendisini körü kö-
rüne destekleyen bir kısım kitle iletişim araçlannın,
bunu, babalarının haynna yapmadıklanndan emin-
dim. Ve bu desteği geri çektikleri anda, 'tabanıyan-
mış' gibi bağırmaya başlayacağını biliyordum.
Ânlaşıldığına göre Tansu Hanım, bu mıtingde ra-
kamlan karıştırmış ve bir ölçüde saçmalamış. Do-
lar ve Türk Lirası arasında 'çuval olmuş'. Fakat sa-
ğır sultanınbile duyduğu, herkesin bildiği bir ger-
çek var ki; Özal'dan beri, bir kısım basın kuruluş-
ları devlet teşvikleriyle kollanarak, bu milletin başı-
na bela edildi. Besleme basının 'adresi değiştiği'
için şimdi karşılıklı bağrışıp duruyorlar...
Özellikle gazete-dergi-radyo istasyonu-televiz-
yon kanalı-diğer ticari işler ve banka dayanışması
içinde 'havuzlar oluşturan' ve buralardan sağla-
dıklan kaynaklarla rakiplerini 'silmekisteyen' iki bü-
yük 'medya grubunun' günahlan, boylarını çok aş-
tı. Fakat en azından, yazariarı ve çalışanlannın bir
bölümüyle; laikliğe, çağdaş yaşamımıza ve Atatürk
ilkelerine sahip çıkan bu 'gruplan' eleştirmenin ne
yeri ne de sırası. Hele inanılmaz boyutlarda bir 's/-
yasalahlaksızhğın' sergilendiği bu günlerde, bu ko-
nuya hiç giremiyoruz.
Tansu Çiller'in 'halet-i ruhiyesini', yani ruh duru-
munu anlamak pek de zor değil. Kimi arkadaşlar,
"Hesap vermekorkusu içinde"diyorlar, "Oyüzden
ıRtidar koltuğundan uzaklaşamıyor. Yakama yapı-
şırtardiye korkuyor." Tansu Çiller'in son dönemler-
deki davranışlannda ve konuşmalannda bu korku-
nun da elbette payı var. Ama tek neden ya da
önemli neden bence bu değil. Zira işlediği suçla-
nn bilincinde olduğunu pek sanmıyorum. Hiçbir
devlet yönetimi deneyimi olmadan Cevheri ve
Erez 'ağabeylerinin' menajerliği ve mali güçleriyle
başbakanlık koltuğuna 'tepeden indikten' sonra
öylesine başı döndü ki vicdan sahibi(!) bir yargıcın
karşısına geçip boynunu bükerek ve ünlü "koyun
bakışıyla", Ben masumum hâkim bey, bu işleri
nereden bilebilirdim" diye ağlaşsa, vallahi beraat
edemese bile, ufak bir cezayla paçayı sıyırır.
Bence Tansu Çiller'in 'koltuktan düşme' korku-
sunun nedeni, 'hesap verme' zorunluluğundan
çok, 'iktidara şartlanma' duygusu. Bu duygunun
ardında da her istediğini yaptırmaya alışmış, 'ko-
lejli kız' şımanklığı yatıyor. Kendisine iktidar ve ik-
bal yolunu açanlann bu davranışlannın nedeninin,
kendinde olduğuna inandığı 'üstün nitelikler' oldu-
ğunu sanıyor ve aynı insanların şimdi neden karşı-
sına geçtiklerini anlayamıyor. Ve müthiş kızıyor, hır-
çınlaşıyor. "Ben size gösteririm" intikamcılığı için-
de, olmadık işler yapıyor, yapılmayacak şeylere he-
vesleniyor.
Tansu Çiller'ı basamak yaparak iktidar yolunu
açan Erbakan da bu 'çok değerii hanımefendiye'
olan mınnet duygulan içinde, bir yandan ona ce-
saret verirken, bir yandan da kendini iktidarda tu-
tabilecek olan bu son şansı güçlendirmeye çalışı-
yor. Ve ortaya öyle bir manzara çıkıyor ki evlere şen-
lik. Bir yanda Refah ve bir yanda laik ve çağdaş
cumhuriyet konusunda belli birduyarlılığı olan DYP.
Tansu Hanım, DYP'nin 'Müslümanlıkyorumunu'
anlamaktan bile âcız. Milliyetçi ve muhafazakâr
DYP'lilerin büyük bir çoğunluğu, dini vecibelerini
yerine getirmek konusunda ne kadar özenli olur-
larsa olsunlar, Atatürk'ün cumhuriyet anlayışına da
o kadar sahip çıkarlar. Ve merkez sol partilerin seç-
menleriyle din konusunda aralanndaki tek fark 'de-
rece farkıdır'. Türkiye'deki merkez sol partilerin
seçmen ve yöneticileri de Islamiyet konusunda,
merkez sağdan pek farklı düşünmezler. Fakat 'ko-
lejli kız' bunları nereden bilecek?..
Ve Tansu Çiller, bu DYP'yi Refah'ın güdümüne
soktuğu gibi, şimdi de seçim ittifakı gibi olmaya-
cak şeyler peşinde. Aslında partisinin merkez ve
taşra örgütlerinın de benzer bir iktidar 'şartlanmış-
lığı' içinde olduğunu biliyor ve buna güveniyor. Fa-
kat DYP içinde yöneticilik yapanlardan büyük bir
bölümü hâlâ Demirel çizgisinde ve ne kadar ikti-
dar açlığı içinde olurlarsa olsunlar, deneyimli in-
sanlar. Refah'ın ve Erbakan'ın ülkeyi ve kendileri-
ni nasıl bir felakete doğru sürüklediğini görüyorlar.
"Iktidan ve iktidann nimetleriniyitirmeyelim" der-
ken neleri yitirebileceklerini anladılar. Çünkü göz-
leri kör değil, çünkü iktidara olan şartlanmışlıklan
gözlerini karartmamış.
Fakat Tansu Hanım, iktidardan uzaklaşmamak
için her şeye razı. Aklıma Mefisto ile anlaşan Dr.
Faust geliyor. Fakat eminim Faust'u okuyup, netür
pişmanlıklar ve ruh fırtınalan yaşadığından haberi
olmamıştır. Keşke okuyabilmiş olsaydı...
Şartlanmak çok kötü şey. Aslında belli bir ölçü-
de şartlanmışlık insanı gayrete getirir ve motive e-
der. Fakat şartlanmışlığın ölçüsü kaçınca, olmadık
hatalara yol açar.
Son zamanlarda spor sahalannda gördüğümüz
utanç ve ürküntü verici manzaralann ardında da ay-
nı şartlanmışlık duygusu yatıyor. Her iki taraf da ga-
libiyete 'şartlanınca' kaybeden çıldırıyor.
Sporcuları frenlemek mümkün, ama seyircileri
frenlemek pek mümkün olamıyor. Çünkü kitle psi-
kolojisi içinde, en ufak bir kıvılcım, engellenemez
yangınlara yol açabiliyor. Hele taraftan olduğu ta-
kımın galibiyet, ya da şampiyonluğundan başka
hiçbir 'mutluluk ve başan duygusu' tatma olanağı
olmayan kimi 'gan'banlann' bu konudaki şartlan-
mışlıklan, her türlü ölçünün üzerinde tepkilere yol
açabiliyor.
Fakat bu türden fanatik garibanların şartlanmış-
lıklarının zararı kendilerine. Oysa ki; Tansu Hanım
gibilerinin iktidar şartlanmışlıkları, hem partilerine
zarar veriyor hem memlekete zarar veriyor.
ELAZIĞ 1. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1997/103
Davacı Güzel Şahin tarafından davalı Feti Ahmet
Şahin aleyhine açılan velayetin nez'i davasının yapı-
lan yargılaması sırasında: Davalı Feti Ahmet Şahin
gösterilen Mustafapaşa Mahallesi Çalıgülü Sok. No:
19 Kat: 1 Elazığ adresinde bulunamamış, tüm arama-
lara rağmen de bulunamadığından 19.6.1996 günü
saat 09.00'da yapılacak olan yargılamaya gelmez ve-
ya kendisini bir vekille temsil ettiımediği takdirde
hakkında yargılamanın yokluğunda yapılıp karar ve-
rileceği tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 1984