30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 1997 PAZAR HABERLER Danıştay'ın 129. kuruluş yıldönümünde laikliğin tehdit altında olduğu bir kez daha vurgulandı 'Türldye Iran olmayacak'TOBB Erez'e anket desteği SEDAOĞUZ Yalım Erez'in Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan istifasıyla bırlikte daha önce hükümete karşı sürdürdüğü ılımlı tavnnı aniden değiştirerek REFAHYOL'a yoğun eleştiriler yapan TOBB, yeni hükümet senaryolanyla ilgili olarak iş dünyasında anket çalışması başlattı. TOBB'nin 1 mayısta üyelenne göndererek on gün içinde 'acilen' yanıtlamalannı istediğı ankette, iş dünyasının yeni sıyasi yapılanmaya ılişkin beklentilerinin yanıtlan aranıyor. Kamuoyunda. "Çiller'i DYPGenel Başkanlığına seçtirdiği'' bilınen eski TOBB Başkanı Yalım Erez. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevinden ıstifasından sonra RP'yi dışanda bırakan alternatif hükümet oluşumu için yoğun temaslara başlarken, iş dünyasının en üst örgütü TOBB de üyelenne yönelik 'siyasi bir anket' çalışmasına gırdı. Sürpriz anket Türkıye'nin 79 ilindeki Sanayi ve Ticaret Odalan'nın Yalım Erez'e •tam bağtT olduğunu kaydeden konuyla igili kaynaklar. Erez'in Ankara Hilton Otelindeki "701' nolu odasında siyasi partıler dışında 800 bin üyeli TOBB'de de örgütlenme çalışmalan yürüttüğünü belirttiler. TOBB Başkanı Fuat Miras, konuyla igili açıklama yapmaktan kaçınırken, iş dünyasına göndenlen 1 mayıs tarihli ankette "REFAHYOL hükünıetinin gidişatını nasıl değerlendirdiklerT. "laiklik konusundaki endişeleri". "yeni bir hükümet modeli ve erken seçim konulanndaki beklentileri". "erken secimden sonra partilerin oy dağıümı" tahminleri soruluyor. Yanıtlann ise 10 mayıs cumartesi gününe kadar TOBB Ankara merkezine gönderilmesi istenıyor. TOBB tarafindan hazırlanan sürpriz anket için yanıtlann 'acilen' istenmesinin, 14 mayıs çarşamba günü tstanbul'da yapılacak olan TOBB Konseyler Müşterek Toplantısı'na yetiştirilmesi açısından da önem kazandığı ifade ediliyor. Aynca TOBB'nin 24 mayısta Ankara"da v yapılacak genel kurulunda da kamuoyuna verilecek mesajlar açısından iş dünyasının siyasi nabzını tutan anket sonuçlannın done oluşturacağına işaret ediliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Da- nıştay'ın 129. kuruluş yıldönümü töreni, "laikliğin tehdit altında olduğu" yolunda- kı görüşler ile "Türkiye'nin şeriata karşı direneceğj" mesajlanna sahne oldu. Da- nıştay Başkanı Firuzan İkincioğullan, Başbakan Necmettin Erbakan'ın katıldı- ğı.törende, laik hukuk düzeninin. laik eği- tim ve yönetim düzeninden ayn düşünü- lemeyeceğinı vurgulayarak "gerici akım- lara güç kazandınldığınT söyledi. İkinci- oğullan. dinin siyasi ve kişisel çıkar sağ- lamak amacıyla kullanılmasmın önlenme- sini isterken. inanç ve ibadet özgürlüğü- nün kullanılmasında kamu düzeninin bo- zulmamasına özen gösterilmesi gerekti- ğini vurguladı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Eralp Özgen de "Türkiye'nin İran olmasına asla izin ver- meveceklerini" belirterek. yıllardırbirkaç oy uğruna verilen ödünlerin ülkeyi bugün- kü dururna getirdiğine dikkat çekti. Erba- kan, kendisini de hedef alan bu eleştirile- re yanıt vermedi. Danıştay'ın 129. kuruluş yıldönümü tö- reni, dün Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel ve Başbakan Necmettin Erbakan'ın da katılımıyla gerçekleştirildi. Törene ka- tılanlar, girişte sadece Demirel'i alkışlar- ken, Erbakan sessiz sedasız yerine oturdu. 'Yargı kararlanna uyulmalı' Daruştay Başkanı İkincioğullan, idari yargı kararlanna uyulması gerektiğini vurgulayarak, kararlann hiçbir makam ve kişinin beğenisi ve denetimine bağlı ola- mayacağını söyledi. İkincioğullan, laikli- ğin hemen her alanda yaşama geçirilmiş bir ilke, demokrasinin vazgeçilmez bir ko- şulu ve aydınlığın simgesi olduğunu be- lirterek bazı kesimlerce gerici akımlara güç kazandınlmak istendiğini vurguladı. Demokratik sistem içinde laik ve sos- yal hukuk devletı olmanın onurunun ya- şanması gerektiğine dikkat çeken İkinci- oğullan. sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplumun gelecegine yönelik umutla- nna güç vererek laik demokrasinin, insan haklannın savumıcusu ve koruyucusu ol- malıyız. Çağdaş giyimin, devrimlerin ve uygaruğın bir parçası olduğunu anlamab- yız. Din ve inanç özgürlüğünün. laikliğin gü- vencesinde olduğuna kuşku duyulmadan, özû hoşgörü, sevgi banş ve sadelik esasına dayalı kutsal din duygulamu siyasetin dı- şında tutarak korumalıyız. Laiklikle bağ- daşmayan özgüıiükier sa> unulamaz ve ko- runamaz. Laikliğin temeli olan akıl ve bi- lim esas alınmadan. Atatürk'ün hedefledi- ği çağdaş uygaruk düzeyine ulaşılamaz. Laik hukuk, laik eğirim ve laik yönetim birbirinden ayn düşünülemez" TBB Başkanı Prof. Dr. Eralp Özgen de yargı bağımsızlığı konusunun halen so- run olarak devam ettiğini anımsatarak Hâ- kimlerveSavcılarYüksekKurulu'nunya- pısını eleştirdi. Susurluk olayına da deği- nen Özgen. şu eleştirileri yaptı: "GüvenBk kuvvetlerinin ban amirleri çeteler içinde yer almakta, gece yansı bas- kınlan ile kamu makamlan işgal edilmek- te, kamu göre^ Blerince kamu binalannda dözenlenen iftaryemekleri,anayasa ile ko- runmakta olan devrim yasalanna aykın kıyafetlerdeki kişilerle doldurulmakta, yıl- lardır aranmay an belgeler bir televizyon yayını sonrası haürlanarak televizyon ka- nalının yayını engellenmekte ve böylece ile- tişim özgüıiüğü zedelenmektedir." Necmettin Erbakan 'Kesintisiz bakanlar kurulundan geçmez' vanıt jouıı Danıştay'dakitörendeErbakan,kendi isteğiyieınesajınısözlüolarak fletmeküzere,kürsüyed»etediklLTûında\etiilertarafindane!eştir- ilere yanıt vereceği sanılan Erbakan, konuşm&sında 70 mihonluk Türkiye'yi kucaklayıcı ve hoşgörihü artbran bir iislubu tercih edeceğini belirttL Demirel ise yayımladığı mesajda, "Danıştay, devletin ve rejimin sağlıkiı işleme- şi bakımından temel bir göre\ üstlenmiştir" dedi. Törenin ardından Demirel hemen aynlırken, Erbakan ve Kazan, İkincioğullan ile bir süre görüştüler. tkincioğullan. görüşmede Erbakan'ın kendisini kutladığını söyledi. Kazan, "Barolar Birnği Başkanı run konuşmasuu nasü değerlendiriyorsunuz" sorulanna "Yorum yapmayacağım"" yaruünı verirken soru sormaya çauşan bir gazeteci, korumalannca tartaklandı. Bu nedenle gerginlik yaşamrken Kazan, korumasım azariadı, gazetecilerden özür diledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- RP Şanhurfa Mil- letvekili tbrahim Halil Çe- lik'in "İmam-hatipler ka- paniırsa kan dökülür" şek- lindeki sözleri, Başbakan Necmettin Erbakan'ı da kızdırdı. Necmettin Erba- kan, Çelik'in çıkışını 'yer- siz' olarak nitelerken 8 yıl- lık kesintisiz temel eğitimin Bakanlar Kurulu'ndan geç- meyeceği konusunda Baş- kanlık Divanı'na güvence verdi. RP Başkanlık Divanı, Er- bakan başkanlığında dün toplandı. Alınan bilgiye gö- re, toplantıda ağırlıklı ola- rak 8 yıllık eğitım tartışma- lan gündeme geldi. Baş- kanlık Divanı üyeleri, teşki- latlardan imam-hatiplerin orta kısımlannın kapatıl- ması girişimlerine karşı yo- ğun tepkiler geldiğine dik- kat çektiler. Erbakan da kesintisiz eğitimi öngören bir tasan- nın hükümetten geçmeye- ceği güvencesı verirken, " Körü körüne bir işin üstü- ne gidilmez. Yuvanak hesap olmaz. Akıl var, manuk var. Bunun için 2 katrilyon gere- Idyor" dedi. Erbakan, toplantıda, Sa- nayi ve Ticaret Bakanlı- ğı'ndan istifa eden DYP'li Yalım Erez'in alternatif hü- kümet arayışlannı da eleş- tirdi. Erez'in girişimlerini, "çirkm" olarak niteleyen Erbakan, bu girişimlerin şov olduğunu öne sürerek, "Ortada bir hükümet var- ken, yeni bir hükümet aran- maz" görüşünü .dile getir- di. Başbakanhk Divanı top- lantısında, Çelik'in tartış- ma yaratan açıklaması da ele alındı. Erbakan, Çelik'i eleştirerek, ortamı gergin- leştirecek çıkışlardan kaçı- nılması gerektiğini savun- du. tslami Hareketçi Mehmet Ali Şeker TBMM Uğur Mumcu Komisyonu'na ifade verdi 'Cinayetin yönünü değiştirdîler' AYŞE YTLDIRLM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Ko- misyonu'na ifade veren Islami Hareket da- vasından hükümlü Mehmet Ali Şeker, si- yasetçilerin cinayetın yönünü değıştirdiği- nı ıleri sürdü. Komisyon Başkanı Tevfik Diker, "Zamanın DGM Savcısı Ülkü Coş- kun ik Başsa\cı Nusret Demıral konüsyo- na gelip bilgi aktarmadığı sürece dosyanın eksik olacağı inancındayız" dedi. Sürpriz tanık AyhanAydın'ın cinayet gü- nü tslami Hareket davasından hükümlü olarak Bandırma Cezaevi'nde yatan Meh- met Ali Şeker'i Mumcu'nun evinin önün- de gördüğüne ilişkin ifa- desi üzerine Mumcu Ci- nayetini Araştırma Ko- misyonu, tslami Hareket örgütü lideri trfan Çağın- cı ile şûra üyeleri Şeker ve Ekrem Baytap'ın ifa- delerine başyurmayı ka- rarlaştırdı. Önceki gün Bandırma'ya giden Ko- misyon Başkanı Tevfik Diker ile üyeler Ahmet Priştina, Eşref Erdera, Ahmet Bilgiç ve Ferullah Erbaş, Çağmcı, Baytap ve Şeker ile görüştü. Mehmet Ali Şeker, id- dialan reddederken. "Bu yönlendirmedir. Siyaset- çiler de biliyor, devlet de biliyor, istihbarat da em- niyet de biliyor. Biz yap- madık. ama o günlerde bu işi bize yakışör- düar. Ozellikle Ismet Sezgin söyledi Sezgin bogünN ecdet Menzir'Jeajnı çizgide. Men- zir bile bilhor bizim yapmadığımızL Hane- fi Avcı da biliyor'' dedi. Komisyon üyelerının "Avcı, 'Bu konuya yüzde yüze yakın Iran'la ilişkin olarak ba- kılmalıdır' demişti" sözleri üzerine Şe- ker'ın "O zaman onu o bilir" dedıği öğre- nıldi. Şeker. evlerinde bulunan C^Tün de kendileriyle ilgisi olmadığını, birilerinin koymuş olabileceğini ileri sürdü. Çağıncı, Şeker ve Baytap'ın komisyona birlikte ifade vermeyı kendilerinin istedi- ği belirtilirken görüşme sırasında Şeker'in sorulan yanıtlarken Ekrem Baytap'ın tavır ve mimiklerine göre hareket ettiği dikkat çekti. Çağıncı, Şeker ve Baytap'ın kendi ko- ğuşlanndahazırlayacaklan yerde görüşme isteği ise koğuşta 13 kişinin daha olması nedeniyle komisyon üyelerince kabul edil- medı. Komisyon üyeleri Ferullah Erbaş, Ahmet Priştina ve Eşref Erdem dün de Tev- fik Diker'in başkanlığında tstanbul'da Dol- mabahçe Sarayı'nda, öldürülen Tevfik Ağansoy'un eşi Hürya Ağansoy'u dinledi. Ağansoy'un, Mumcu cınayetiyle ilgili bil- gisi olmadığını söylediği ve eşiyle kendisi arasında geçen şu konuşmayı aktardığı öğ- Yüksel:Hukukun uygnlanmasını bekliyorum ALPERBAULI ANKARA - tçişleri Bakanı Meral Akşener'in gece yansı operasyonuyla Enmiyet Genel Müdürlüğü görevinden uzaklaştırdığı, ancak idari yargı karanna karşın görevine iade etmediğı Alaaddin Yüksel, hukukun gereğinin yerine getirilmesmi beklediğini büdirdi. Akşener'in yasanm emredici hükmüne karşm 30 günlük süre içinde kendisini göreve iade etmemesi üzerine yasaSann tanıdığı bütün olanaklan kullanacağım kaydeden Yüksel, kamuoyundaki hukuk kurallannın önceJikle lçişleri Bakanlığı tarafindan uygulanması beklentisine işaret etti. Yüksel, yasanm tanıdığı 30 günlük sürenin önceki gün saat 18.00'de dolduğunu ve bu saate kadar kendisine göreve iade edildiğİne ilişkin herhangi bir bildirimde bulunulmadığıru söyledi. Hukuk kurallannın yerine getirilmesıni beklediğini vurgulayan Yüksel, hukukun bir gün herkese gerekli olabileceğine işaret etti. Yüksel, görev yaptjğı bütün kademelerde hukukun üstünlüğüne inandığını ve hukukun gereklerini yerine getirmeye çalıştığını anlatarak, "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukukun gereği yerine getirümelidir. Bunu bekliyorum" dedi. Yüksel, bütün kurumlann hukuk kurallanna bağlı kahnası gerektiğine işaret edericen, kamuoyunun yasalan uygulayan Içişteri Bakanlığı 'nın hukuka bağlı obnası beklentisi taşıdığina dikkat çekti. Yüksel, bir soru üzerine, yasalann kendisine tanıdığı haklan kullanarak, bütün yasal yollan izleyeceğini söyledi. renıldı: "Kocam öldürülmeden önce ken- disiyie konuşurken ben Uğur Mumcu'nun 'Papa-Mafya-Ağca' kitabını okuyordum. 'Yazık oldu bu adama' dedim. O da bana 'Gazeteciler de bu memlekette öldürülür- se memleketin nereye geldiği belli' dedi. Aynca bana 'Sen ne kadar az şey bilirsen o kadar çok yaşarsın' dedL Benim bu olay- la ilgili hiçbir bilgim yok, eğer eşimin bilgi- si varsa o bilgi onunla beraber birmiştir." Daha önce komisyona ifade veren Jan- darma Başça\-uşu Hüseyin Oğuz'un. Ma- latya'da Mumcu cinayetiyle ilgili olarak gözaltına alınan 'Şişko Tekrn' olarak tarıı- nan Tekin Coşkuner'ın Yargıtayda hâkim- lik yapan Uğıır Tonik ta- rafindan kurtanldığı iddi- ası üzerine komisyona çağnlan Uğur Tonik ile Dündar Küıç ve tslami Hareket davasından tutuk- suz yargılanan Ayhan L's- ta ise ifade vermeye gel- mediler. Komisyon Baş- kanı Tevfik Diker, araştır- malannın hangi yöne git- tiği sorumuza ise "Zama- nın DGM Savcısı Ülkü Coşkun i)e Başsava Nus- ret Demiral komisyona ge- lip bilgi aktamıadığı süre- ce dosyanın eksik olacağı inancındayı/- Bu iki Idşiyi önemli buluyomm. Bilgi- lerine ulaşamamamız önemli bir eksiklik" yanı- tını verdi. TIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] MOSKOVA - Rusya'nın başkenti Moskova'da, nehirde bir gemi turu yaptık. Fethullah Hoca'nın Rus- ya'daki iki okulundan biri olan Ulus- lararası Türk - Rus Koleji'ni ziyaret et- tik. Nehirdeki gemi turumuz sırasında taşralı olduğunu düşündüğümüz Rus gençleriyle yan yana oturduk. Kızlı - erkekli, yaşlan 20-22 civarındaki bu gençler, ellerinde votka ve martini şi- şelerini meyve suyu ile karıştırıp içi- yorlardı. Gezi boyunca kızlı erkekli al- tı genç, dört şişe ıçkiyi bitirdiler. Çakırkeyf olan bu toplulukta kızlar, erkeklerle gayet rahat öpüşüyorlar. birbirlerine sarılıyorlar ve özgürce davranıyorlardı. Bu arada erkekler- den birisi aşağıdaki bölümde bir baş- ka grupla kavga etti. O grup yukarı- ya geldi. Bizim taşralı çocukların arkadaşla- rı olan 3 genç kız, sinirli erkeği kuca- ğına oturtarak, yanaklarından öperek yatıştırmaya çalıştılar. Ortalık gürül- Eski Sovyetik Ulkelerde Aşk tüye boğulmadan, kan gövdeyi gö- türmeden banş sağlandı. Gençler bize de votka ikram ettiler. Aramızda sıcak bir hava oluştu. Gençlerin böylesine özgürce davran- maları, hem aşk, hem içki konusun- daki rahatlıklan, bizim aramızda da yorum farklanna neden oldu. Özel- likle Islamcı kesimden gazeteci veya- zarlar, bu manzaranın bir felaket ol- duğunu düşünüyorlar. Böyle bir gençliği olan ülkenin ge- leceğinden hayır gelmeyeceğini söy- lüyorlar. Dağılan Sovyetler'deki gezimiz sı- rasında bizi gezdiren Fethullah Hoca cemaatinden esnaf ve eğitimciler, iç- ki konusunu sık sık dile getirdiler. Ka- zak ve Rus askerlerin aşırı içki nede- niyle kısa sürede işe yaramaz hale geldiklerini, bu yüzden kadınların on- ları terk ettiğini anlattılar. Ailelerin da- ğıldığını, ülkelerdeki kadınlann yüzde 60'ının yalnız başlarına yaşadıklannı söylediler. Hatta bu içki yorumu öyle ileri bir noktaya gitti ki; cemaatten bir kişi, eski Sovyetler'deki kadınlann nü- fusun çoğunluğunu oluşturduklarını ve bu dengesizliğin nedeninin de iç- ki olduğunu, esprilı bir şekilde öne sürdü. Erkeklerin içkiye aşırı düşkün- lükleri nedeniyle biyolojik bozulmaya uğradıklannı, bu nedenle alkolik in- sanlardan erkek çocuk olmadığını id- dia etti. Alkolün Rusların ve Kazakların ya- şamında önemli bir rolü olduğu, so- kakta yürürken bile anlaşılıyor. Ellerin- de içki şişeleriyle dolaşan insanlara sık sık rastlayabiliyorsunuz. Ama bu- nun bir felakete dönüştüğünü kanıt- layacak bir sahneye şahit olmadık. Insanlar sokaklarda gayet şık, bakım- lı yürüyorlar. Rahatsız edici hiçbir gö- rünüşleri yok. Islamcı kesimin içki konusunu abarttıklannı düşünüyorum. Sovyet- lerin çöküşüyle mutlaka Sovyet halkı bir sarsıntı geçirdi. Inandıkları birçok şeyın çürüdüğünü gören milyonlar, derin bir hayal kınklığına uğradılar. Ar- dından gelen ekonomik kriz, insanlar- daki çöküşü, birçaresizliğedönüştür- dü. Bu altüst oluş, alkolün yaygınlaş- masına, mutlaka bunalımlann büyü- mesine neden olmuştur. Beyaz ka- dın ticaretinin sokaklara taşması da aynı çaresizliğin ürünü. Bütün bunlar işin bir yanını oluşturuyor. Bir başka yan ise Sovyet ülkelerinin ve halkla- rının kendilerini hızla toparladığı ger- çeği. Genç kızların ve genç erkeklerin özgürce aşkı yaşamalarının bu toplu- mu çökerteceğini sanmak, çok ters bir bakış açısı. Gençlerin, birbirlerini tanımalan, genç yaşta doya doya kar- şı cinsle özgürce ilişki kurmaları, an- cak sağlıkiı bir gelecek yaratabilir. Aşın tabular, cinselliği bir fetişe dö- nüştürmeler, bizde ne büyük felaket- lere neden oluyor... Gazetelerimizin birinci sayfalann- dan aşk cinayetleri eksik olmuyor. Cinselliği öldüren toplumsal gerilik; aşın gerilim ve tutucu ahlak anlayışı nedeniyle birbirini de öldürüyor. Yine buradakilerin ortak inancı; Sovyet toplumları okuyan, kültürlü, iyi yetişmiş insanlardan oluşuyor. Her şeyi çabuk kavradıklarını, herkesin okuma yazma bildiğini ve kendi işini kendi gördüğünü söylüyorlar. Onlar mutlaka geçmişlerinde de özgür aşk- lar yaşamışlardır. Aşkın topluma bir zarar verebileceğini sanmak, en iyim- ser ifadeyle saflıktır. MtKRO DİNÇ TAYANÇ Kansızlann Kanlılığı Yavuz Suttan Selim Han, Mısır Seferi sonrasın- da Arap'ın kanlı Hilafeti'ni Osmanlı'yataşırken, "kök- lediği" Kâbe'nin Kutsal Emanetleri arasında "kanlı- lığın"yadsınamaz "kanıtını" da birlikte taşıyor: Üçün- cü Halife Hz. Osman'ın, okuduğu sırada 7. Yüzyıl'ın kansız karayobazlannca katledilip de kutsallığını ka- nıyla mühürlediği Kuran-ı Kerim'i!.. Kansız karayobaz makulesinin kan düşkünlüğü, 7. Yüzyıl'dan 21. Yüzyıl eşiğine dek öylesine "içicilik- le" sürüp gıdiyor ki; Hilafet Osmanlısı'ndaki şeriat ayaklanmalarından Cumhuriyet Türkiyesi'ndeki "kanlı mı, kansız mı" ya da "kan gölü istiyoruz" çıl- gınlığına dek sayılası değil! Tümünün de "karanlığı" aynı paydada özdeşleşi- yor: "Mürteciyiz! Irtica istiyoruz! Kan dökmek, kan içmek istiyoruz!" Tümünün de sonu aynı paydayla noktalanıyor "kan"\ Hz. Osman'ın kanıyla kutsanmış Kuran bugün Topkapı Sarayı Müzesi'nin Kutsal Emanetler Daire- si'nde "gerçek" Müslümanından Hıristiyanına, Bu- distinden Musevisine, tanntanımazından tarikatçısı- na eşit inanç hakkı tanıyan Türkiye Cumhuriyeti ta- rafindan "ibret olsun" diye sergileniyor... Ve birsüredir Ankara'dan Bingöl'e, Kayseri'den Is- tanbul'a, aydınlığın karanlığı yokedeceği ibretinden "nasipsiz" bir güruhunun sesleri yükseliyor: "Kanlı mı kansız mı", "kanlı olsun", "kan gölü istiyoruz"\\\ Gelmiş geçmiş en "ilkel"savaşçı bile, birçatışma- ya kalkışmadan önce "durum değeriendirmesi"'yap- ma zorunluluğu duyuyor da, 21. Yüzyıl eşiği karayo- bazının bundan bile ders çıkartabildiği yok! Durum değeriendirmesi BİR: Burası ne "dostkı- lığında duşman Mollaistan"d\r ne Kemalist Devrim'i örnek alıp da bağımsızlığını kazanmış nice Müslü- man ülkedizisindeki Cezayir'in karayazgısı nedeki- mi kansızın "biat ettiği" savlanan akl-ı art liderli Lib- ya... Durum değeriendirmesi İKİ: Kan isteyenin ön- celikleTürkiye Cumhuriyeti'nin "gâvur"ve "gâvuriş- birtikçisi karayobaz hainlehn" kanını Mehmet'lerin kanını katarak dökmek zorunda bırakılarak verdiği bir Ulusal Kurtuluş Savaşı ile kurulduğunu kafasınasok- ması gerekiyor. Durum değeriendirmesi ÜÇ: Kan içme emelin- deki karayobaz makulesinin "örümceği", Türkiye Cumhuriyeti'nin "anayasal, laik ve demokratik" bir hukuk devleti olduğuna ermiyor. Durum değeriendirmesi DÖRT: Ermeyince de "anayasa çerçevesinde, Türk ulusunun Türkiye Sü- yükMillet Meclisi'ne verdığiyetkiye" dayan\\arakçı- kartılan ve Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet etmeye- cekleri varsayılan Yürütme tarafindan uygulanacak ve "bağımsız" Yargı tarafindan denetlenecek yasa- larla yönetildığini hiç mı hiç kavrayamıyorlar! Durum değeriendirmesi BEŞ: Gözlerini kan, örümceklerini yolsuzluk, hırsızlık, kötüye kullanma ve ille de "yetim hakkı yeme"nin hesabını verme kor- kusu bürüdüğünden, Türkiye Cumhuriyeti'nin "ko- ruyucu" ve '7co//ay/c/s/"konumundaki Cumhuriyet Ordusu ile "kanlaşmaya" çabalıyortar. Durum değeriendirmesi ALTI: Bu kanlılığa sıva- nırken molla ihracıyla şeriat ve karayobazlık yayma- ya çabalayan ya da kara para ihracıyla "haramzade" zenginler yaratan ya da bedevi çadınndan ahkâm ke- sip göz kırpan "dost kılıklı dış düşmanlar ile işbirlik- çilik yaparak başanya(!) ulaşacaklannı hesaplıyor- lar(!)"\ Durum değeriendirmesi YEDİ: Ne yanlış hesa- bın Tahran, Riyad ya da Trablus'tan döneceğini ne de Türk ULUSU'nun ümmetçıliği çoktan tarihin hort- lanmaz mezarına gömdüğünü görebiliyorlar! Durum değeriendirmesi SEKİZ: Canları cehen- nem istiyorü! Ana fikir Bu ülkede aynı yolun yolcusu politika- cılann da, kan isteyen karayobazlann da çıkan uğ- runa ülkeyi satmaktan çekınmeyen işbirlikçilerinin de siyasal cenazelerini kaldınp ardından dua okuma- ya yetecek kadar imam ve de hatip vardır; fazlasına boş verin! Ana fikrin ana fikri: Geldiği bu noktada "laikliğin teminatı" Şaibe Mecbure Teslim'in, ABD'de mal, mülk ve de parasının kendisi ve tüm el öpenleri için "yaşamsal" önemi ortadadır. Baba fikir: Aydınlanma Türkiyesi'ni bugünlere ge- tiren tüm ölmüş liderlere(!) rahmet, yaşayanlanna saygıylaü! Prof. Berkarda 'Şeriata karşı önlem alma zamanı geçiyor' İstanbul Haber Servisi - tC Rektörü ve Dayanış- ma Derneği İstanbul Şu- be Başkanı Prof. Dr. Bü- lent Berkarda, Türkiye'de son 50 yıldır "dini esasla- ra dayah devlet anlayışı- nın" planlı olarak bir ide- oloji haline getirilmeye çalışıldığını belirterek. "Buna karşı önlem alma- mn zamanı geldi de geci- yor" dedi. İstanbul Üni- versitesi Tıp Fakültesi öğ- retim üyesi Prof. Dr. Ay- sel Ekşi de "Dinci siyasi akımlann iktidar hesap- lan yaptığı ülkemizin Iran ve Cezavir'e dönme- sini istcmiyorsak, şeriatm gerçeklerini ortaya koy- malıyız" diye konuşru. Dayanışma Derne- ği'nin, dün İstanbul Cni- versitesi Fen-Edebıyat Fakültesi Konferans Sa- lonu'nda düzenlediği "Din Devleti" konulu konferans, İstanbul Üni- versitesi Devlet Konser- vatuvan öğretim üyesi ve Azerbaycan Devlet Sa- natçısı Huraman Kası- mo\"a'nın sunduğu şan konseriyle başladı. Bü- lent Berkarda, bu konse- rin, Türkiye Cumhuriye- ti'nin laik, demokratik ve Batılı kimliğini ifade et- mesi açısından anlamlı olduğunu kaydetti. Konserin ardından "Din DevletTkonulu bir konferans veren Prof. Dr. Aysel Ekşi, son zaman- larda Türkiye ve Ceza- yir'de yaşanan şeriata yö- nelik eylem ve olaylara ilişkin gazete ve dergi ha- berlerinden örnekler ver- di. Şeriatın, kişisel bir i- nanç değil, devletin din kurallanyla yönetilmesi olduğunu vurgulayan Ek- şi, geleneksel kiiltürün din kültürüyle iç içe geç- tiği Türkiye'de dinin bel- li kesimlerce kullanıldı- ğını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle