28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET KULTUR ALLECRO EVtN İLYASOĞLU lîmur Selçuk'un ldasik mii• Bugünlerde Timur Selçuk'un otuzuncu sanat yılı kutlanıyor. Çok yönlü sanatçılığı ile değişik bir kimliktir sanat dünyarmzda Timur Selçuk. Geniş kitlenin popüler müzik- çisi olarak bilinen hele 'İspanyol Meyhanesi* ile Türk pop müzi- ğine yeni bir çığır açan Timur Sdçuk, aslında sağlam bir ldasik eğitım almış; müzik tarihi bilgi- sini dennleştinp kompozısyon dalında klasik Türk müziğınden Akdeniz'in popüler müziğine, cazdan modal yapıdaki polifo- nik Türk müziğine kadar geniş bir yelpaze içinde çalışmalar yapmıştır. Sonuçta yalnız pop şarlulannın yaratıcısı değil tiyat- ro, film. sahne müziklerinden ldasik biçemde senfonik yapıtla- ra kadar uzanan çalışmalann sa- natçısı olarak öteki Timur Sel- çuk çıkar karşımıza. I945'te doğan Timur Sel- çuk'un sanatçılığmı yönlendiren ne çok etken sayabiliriz. Türk sanat müziğinin yirminci yüz- yıldaki ustalanndan MünirNu- rettin Selçuk gibı bir babaya sa- hip oluşu: Galatasaray Lisesi gi- bi sanata açık bir okulda eğitim görmesi: Paris'te Ecote Norma- le de Muskjue gibi çagımızın nı- ce besteci ve yorumcusunu ye- tiştirmiş sağlam bir kuruluşta önce piyano. ardmdan kompo- zisyon ve orkestra şefliği oku- ması: Saadet İkesus Altan gibi ülkemizin değerli bir eğitmeni ile uzun yıllar şan tekniğı çalış- malan... Tıyatroya yakınlığı ise annesi Sehime Erton'dan gel- Yalıuz pop şarkılannın yaratıcısı değiL tiyatro, film, sahne müziklerinden klasik biçemde senfonik yapıtlara kadar uzanan çalışmalann sanatçısı. Türkiye'de çoksesli müziğin yorulmaz bir savaşçısıdır Timur Selçuk. mektedir. Galatasaray'ın ilkoku- luna 1951 yılında giren Timur Selçuk, I963'te liseden mezun olur. Timur doduğu günden be- ri müziğin içinde yoğrulmuş. beş yaşında piyano derslerine başlamıştır. Galatasaray okuluna girdiğinde müzık de onun ayn bir dünyası halinde ilerler. tkin- ci sınıfta iken bir yandan da be- lediye konservatuvanna yazılır. Bu arada Galatasaray'da piyano konserleri verme firsatını bulur. Son sınıfta Galatasaray Vokal Grubu'nu kurar ve o yıl. nice profesyonel grubu sollayarak Boğaziçi Müzik Festivali'nde birincilikler kazanırlar. Okulun içinde ve dışında tngilizce ve Fransızca şarkılar söylerler. Or- kestra üyeleri arasında müdürün vokal yapan oğlu Mehmet Te- oman ve başmuavinin gitar ça- lan oğlu da vardır. Galatasaray yıllannda Istan- bul'da konser yaşamı da doruk- tadır. Nice ünlü klasik müzikçı Istanbul'a gelip gider. Saray Si- neması'nda Pierre Fournier, Pablo Casals ve Richter gibi ısimlen dinleme firsatını bulur. Şan sinemasında ise babası Mü- nir Bej'in konserleri pazar gün- leri Cemal Reşit Rey Orkestrası ile 1955'lerdedönüşümlüyeral- maktadır. Hiçbırini kaçırmaz bunlann. Kendine özgü pop şarkılan v e klasik yapıtlann yanı sıra baba- sının eserlerini orkestralaması. onlan babasının yazdıği tarzdan bir adım daha ileri götürmüş, ye- ni bir derinlikle çevrelemiştir. "Klasik eserleri çok seslendirme- yi Türkiye'deki bestecilerin ikin- cfl görevi olarak kabul ediyorum. Zor, sorumlu bir iş. Örneğin 3. Selim'in sorumluluğunu taşryor- sun, onun bir eserini orkestraya uyarlarken". Turucu çevrelerin nice eleştırisıne kuiak asmamış. bu yolda hiçbir engel tanıma- mıştır. Babası 1920'li yıllarda Paris'te eğitim görmüş. zamanın önemlı hocalanyla Batı müzigı çalışmış. tçinde yetiştiği kültür- le, bu tekniğin bireşimini ara- mış. Timur'un önce Nâzıni'ın şiir- lerinden kaynaklanan liedlerdö- nemi. ardmdan tiyatro müziği, ardından da film ve televizyon müzikleri dönemi başlar. I975'te Ankara Sanat Tiyatro- su'nun sanat yönetmeni olur. 'Nereye Payidar?' adlı oyuna müzik yapar. Tiyatro sanatında müziğin yeri Timur için artık bir aksesuvar değil, tersine sahne- nin vazgeçilmez bir etmenidir. "Doğnı tiyatro müziği oradaki oy unda, ov uncularla > aşayan bir şey. Film için de aynı şey Oyun- la bütünleşen, çarkın dişlüerin- den biri oluyor. Bu tür müzikle- ri yapanlar sıra neferi olmayı ka- bullenmeli. Kendine o oyunu ba- samakedinip ün peşinde koşma- malı." tlk film müziği Sanpınar 1914,birtelevizyon dizisıdir. Üç tstanbul,Cahide, Hakkâri'de Bir Mevsim vs ardından gelenler. Ya elektronik ortam? "Ben Çankaya9 da idil Biret AHMET SAY ANKARA - Bu hafta başkentte "müzik" adma olağandışı ıki olayla karşılaştık: Cum- hurbaşkanhğı Senfonı Orkestrası'nın cuma ve cumartesı konserlen sudan gerekçelerle ıptal edildı; öte yandan pazar günü cumhur- başkanının armağanı olan bir "İdfl Bttret Re- sMKvardı. "Konser iptali" ne demekîır. na- su olûrr Bu âyn birfonu.Yazımın sonuhda "aynca" değineceğim. Biz şimdi gelelim İdil Biret'in Çankaya Köşkü'nde verdiği resita- le: Sayın Cumhurbaşkanrnın Çankaya Köş- kü'nde resitaller düzenlemeye başlamasını "ayırdedici bir vastf" olarak değerlendıriyo- ruz. İsmet Paşa döneminden sonra "Köşk"te resital ve konserler verilmiş olduğunu sanmı- yoruz. Bu olgu" devletin en üst kati" için bir yeniliktir, yeni bir "açılım"dır. Ankara Mü- zik Festivali'nin görkemlı açılış konsennı Sa- yın DemireTin "Butabio.çagdaş Türkiye tab- losudur" nıtelemesi kapsamında. "Çagdaş Türkiye" tablosunun Köşk'e özenle taşın- masıdır. Birkaç noktayı daha belırteyim: Sa- yın Cumhurbaşkanı. evrensel müziğin do- ruktakı ömeklerinı sergıleyen bu etkinlikle- nn sıkça hatta "düzenli" olarak gerçekleşme- sini istemektedir ve asıl önemlisi. birkaç yüz kişiden oluşan "dBnleyici" topluluğu, "devlet ricaü" ile sınırlı tutulmamaktadır Köşk'te venlen resital ve konserler, müzikseverlere. basına, yabancı misyon temsilcilerine açık olarak sunulmaktadır ve böylelikle ulusal- dan evrensele uzanan müzikal düzey, öngö- rülen çok yönlü açılma. "süngeseT bir özel- lik kazandırmaktadır. İdil Biret'm yorumladığı "zekâ dohT program. barok dönemin büyük klav sen us- tası Domenico Scarlattrnin sonatlarından başlayarak Chopin, Brahms. Rahmaninov gibi romantiklerin kısa ve parlak yapıtlannı, Saygun'un Biret'eadadığı üç "Prdüd*'ü kap- sıyordu. Piyanistimiz, bu renkli programda yer alan yapıtlann herbirini, "fenomenal" ki- şiliğirjden kaynaklanan yorum gücüyk (ve^ renklerTtek tek belîrgîrıle*ş~tirerek)'sunmâTı- nı bildi: Her zamankı İdil, her zamankı şaş- maz başan... Konserden sonra Sayın Demirel'in mutlu- luğu yüzünden okunuyordu. Sanatçılar ve müzikseverler arasında çok rahat, çok doğal- dı. Opera ve Bale Genel Müdürünü görür görmez "Aspendos FestivaB T 'nı sordu, festi- valin açılışına gelmek ıstediğini belirtti. not aldı, hatta şöyle söyledi: "Vürtdısındaotmaz- sam 861606001." Sanatın evrensel gücünü benliğmde tartmış olan bir devlet adamının özgüvenıy le "Antalya Kültfir Merkezi'" öne- minı vurguladı; yıne Antalya'daki "*cam pi- «1™!"^uluslararası kongreye yetiştirilece- ğini söyledi \e "kültür merkezleri"nin yurt ölçeğindeki ışlevine değinirken ben de onun şu sözlerinı not aldım: "Nüfiısu yüz bini bu- lan her kentimizde kültür merkezi açmavı planladun." Atatûrk'ü unutanlar Cumhurbaşkanlığı Senfonı Orkestrası, geçen hafta 25 ve 26 nisan günlerinde ger- çekleştirmesı gereken konserlerini iptal etti. "Konser iptali"nın gerekçesi ne olabilir? 23 nisan çarşamba gününün "resmi tatiPe rast- laması yüzünden provalann iki güne sıkıştı- 'Zekâ' dolu renkli bir program. Her zamanki İdil. her zamanki şaşmaz başan. nlamayışı mı? Bu gerekçe ınandıncı değıl- dir. tstanbui ve lzmirSenfoni orkestralan na- sıl başardı? Çalışkan davranılırsa provalardan ikı günde de venm alınır. Kaldı ki 23 nisan günü de prova yapılabilirdi. Bütün bunlan bı- rakalım. ^ıDık program" hazırlanırken pro- va ve konserleri engelleyebilecek olan tatil günlen takvimde görülmemiş mıydi? Bes- bellı ki yıllık program da "rastgele" yapılı- vor. Bu durumda bile konserin gerçekleşti- rilmesi olanaklan yok muydu? •'Perdelerini açmayan" tiyatro. "sahnelerini kapatan" sa- nat topluluğu dünyanın neresınde görülmüş? Kural şudur: "Yer yerinden oynasa" konser iptal edilmez. Sanatçı. her koşul altmda sa- natmı sergileyenkişidir. "Sinema Müdürht- ti" bilebir seansı kaldırmay ı göze alamazken koskoca CSO'nun "müdürijeti" konser ip- talini nasıl göze alıyor? Bu vurduymazlığın hesabını "müzik dinleyicisTne nasıl verecek CSO? KJasik müziğin ciddiyetıni belirleyen ilk koşulun "konser disipiini" olduğunu bıl- meyenler.">önetsel işler"in üstesinden gele- bilır mı? Dinleyıcı bütün bunlan bilmiyor mu sanıyorsunuz? İçinde bulunduğumuz konser sezonunda bu ıkinci vaka: CSO'nun Amerika turnesi öncesinde de 3 ocak cuma akşamı konser ip- tal edilmiş v e bu durum kamuoyuna önceden geniş biçimde duyurulmamıştı O soğuk ak- şam, konser salonunun kapısını "duvar" bu- lan yüzlerce dinleyici arasında bir genç kızm ağlayarak söylediği şu sözlerbelleğimden si- linmiyor: "Bize bunu nasıl yapariar?" Yıllık programda gelenekselleşmiş olan "Atatürk'ün anısna" gerçekleştırilen kon- sen bile unutanlar (ya da unutmuş gözüken- ler) daha neler yapmaz kı? J. Brahms öliiıııiiııüıı yüzüncü yılmda anddı ÖNDERKÜTAHYALI Yapıtlannızı yazarken Beetho- ven'ın klasikçıliğıni izleyeceksı- niz. Her şeyi aklın süzgecinden ge- çireceksiniz. Belirsizlikten kaçına- caksınız; ama bir yandan da yaşa- dığınız çağın sanat anlay ışına ayak uyduracaksınız. Gerekli yerlerde romantık duygululuğun doruğuna varacaksınız. A>Tica bazı özgün yaklaşımlar sergileyeceksiniz. Sözgelimı. yazdığınız bir piyano parçasımn sağ el partisinde. her vu- ruşta üç nota varken sol elde ıki nota bulunacak. Böylece 'çapraz ritim' kullanmış olacaksınız. Bir 'sonat alkgrosu'nun biçimsel akı- «/osif Conta'nın yönettiği ve de\ let sanatçısı Ayşegül Sarıca'nın solocu olarak kaüldığı orkestra, bestecinin •Op.l5birinci konçertosu'yla 'Op.68do minör birinci senfonisi'ni çaldı. Sanca, kusursuz bir Brahms konçerto vorumladı. şına, kendı buluşunuz olan yeni- likleri katacaksınız. Epey güç şey- lerbunlar. Evet, 19'uncuyüzyılın ünlü bestecisı Johannes Brahms'tan (1833-1897) söz edi- yorum. tzlediği karmaşık yol yü- zünden kimi yapıtlan yeterince inandmcı olamamıştı; ama her şe- yi yerli yenne oturtabildiği anlar- da insanlığa ölümsüz yapıtlar ar- mağan etti. Wagner'in kuramlanna, felsefe- sine, bireşimciliğine ve lafazanlı- ğına karşı Brahms, duygulannı müziğin soyut diliyle anlatmayı yeğlemişti. Bu ona bazı yandaşlar kazandırdı: ama, besteci. alçakgö- nüllü bir sanat adamı olarak "Brahmsçılık". "\Vagnercflik" gi- bi estetik tartışmalann uzağında kaldı. Üstelik, gerektiğinde Wag- ner'e duyduğu saygıyı bile ortaya koydu. Müziğin bu büyük bestecisı, 1997'nin ılk aylannda Istanbul'da. İdil Biret'in de >er aldığı soluk ke- sici dınletilerle anılmıştı. Geçen hafta IZDSO da ölümünün yüzün- cü yılmda onu yücelten bir dinletı verdi. Josif Conta'nm yönettiği ve devlet sanatçısı AyşegülSanca'nın solocu olarak katıldığı orkestra. bestecinin 'Op.15 birinci piyano konçertosu'yla 'Op. 68 do minör birinci senfonısı'ni çaldı. Dileği- miz, önümüzdeki günJerde, özel- likle de 1997-98 sanat mevsimimn ilk aylannda Brahms'ın, aynı za- manda oda müziği dinletileriyle ve piyano resitalleriyle de anılması- dır. Sanca, kusursuz bir Brahms konçerto yorumladı. Birinci bö- lümde (Maestoso) orkestranın çal- dığı uzun tuttide. karmaşık ezgi çizgılerinin dengelendirilmesı ba- kımmdan bazı belırsızliklere tanık olduk. Ardından Sanca, katkısız Brahms kokan müziği başlattı; or- kestra da sanatçının çekimine ka- pıldı. Hem bu bölümde hem de onu izleyen adagıoda doruğa ulaşan ro- mantik anlatımın verdiği mutluluk eşsizdı. Son bölüm (rondo. alleg- ro ma non troppo). öncekıler gibi teknik yönden kusursuz ve coştu- nıcuydu Dakikalarca alkışlanan Sanca. F.Schubert(1797-1828)ile Brahms'ın iki parçasıyla dınleyen- lere teşekkür edince, ıki besteci ay- nı zamanda anılmış ve dınleti yeni bir anlam kazanmış oldu. Ikinci yanda ise İZDSO, soluk kesen bir Brahms birinci senfoni seslendirmesini gerçekleştirdi. Bi- rinci bölümün gırişinde. timpani- nin nabız atışlan. allegrodaki dina- mızm ve ritmik kesinlik, andante sostenutodaki şarkısallık ve ro- mantiklik. yınebu bölümde başke- mancı ŞebnemÖzdemirile korno- cu Ertıiğrul Karamenderes'in so- lolanndakı sıcaklık ve dolgunluk, üçüncü bölümdeki kıvrak müzik ve avutucu ortam. hayranlık veri- cıydi. Bılındiğı gibi Brahms, bu yapı- tın son bölümünde. Beethoven'in 9. senfonisini anımsatan şarkısal bir ezgi kullanır. Yapıta belki bu yüzden, belki de müzikteki soylu- luk nedeniyle "10. senfoni" denil- dıği olmuştur. Anılan bölümde or- kestra, kusursuz yorumunun doru- ğundaydı. Özellikle orgbenzeri tı- nılar sergileyen bakır üfleme çal- gılar topluluğunu kutlamak iste- rim. Brahms'ın babası Johann Ja- cob. çok sayıdaki çalgıyı çalabilen ve Hamburg orkestrasında kontr- basçı olarak çalışan, epey yoksul bir müzikçıydi. Çocuksu denecek kertede alçakgönüllü olan Brahms, bir gün onu ziyarete geldiğinde, babası için kaygılandı ve kendisi- ne. sıkıntıya düştügünde, avunmak için HaendePin "Yahudiler Mı- sır'da" adındaki oratoryosunu çal- masını salıkverdi. Ziyareti izleyen aylarda Johann Jacob'un sorunla- n yoğunlaşmıştı. Oğlunun söyledi- ği nota kitabını aldı; çalmak üzere piyanoya koydu. Kitabı açtığında, birinci sayfaya iliştirilmiş olan pa- ra dolu zarfı buldu. Acaba şu ka- ramsar günlerde, bizim için de böyle bır umut ışığı var mı? Hiç kuşkusuz evet. Işte parlak bir ışık: Brahms akşamından bir gün sonra tZDSO Çocuk Korosu'nu iz- ledik. Bin yeni başlamış olan, öbü- rü de gençlik korosu aşamasına yaklaşmış bulunan iki koronun karmadinletisini. değerli hoca Sü- leyman Kıvrak yönetti. Orkestra üyelerinden oluşan oda müziği topluluğu, koroya eşlik etti. Dinleti öncesinde bır dakıka bi- le yerinde duramayan onlarca afa- can. bir saat boyunca sanatın katı disiplinine girmişti. Böylece koro, marşlardan okul şarkılanna, Mo- zart'tan hafıf müziğe uzanan renk- li bir program sundu. Çocuk seslerinin yürekleri se- rinleten yumuşak ve avutucu tını- sı, geleceğin başanlı orkestralan- nı. korolannı ya da sanata gönül veren yeni dinleyici kuşaklannı muştuluyordu. Ülkemızdeki çocuk korolanna emek ve destek veren- ler var olsun. elektronik müziği sadece dolgu malzemesi, izdüşümü söz konu- su olduğunda. duygusal mekân değişikliğinde, flajb-back, mekâ- na ve kurguya yönelik değişim için lezzet olarak, parfüm olarak kullanabilirim. Ama asla müzj- ğimi elektronik ortam üstüne kurmadım. tnsanm sıcaklığmı, çalanın nefesini, telin ucundaki parmağın sıcaklığını ya da da- vulcunun ateşini duyumsamab- yım. Tüm araştıran, çalışan, üre- ten insanlara sonsuz saygım var. O kişilerbaşka yaşama btçimise- çeceİderine bir ensrrümanın ba- şında dört duvann arasında bir dünyayaratmay a çabşıyorlar. A- ma sentetik sesİerin dünyası sen- tetik kalıyor. Yasaklanm yok. Duılcyip dinlememe özgürlüğü- nü de kendime tanıyorumr Film müziği bestelemeyi çok fazla sevmiyor Timur Selçuk. Bir zamanaşımından dem vuru- yor burada: "Aynı sahneler yüz yıl sonra da aynı. Sinema bir sanat olarak canlı bir senfoni ya da bir tiyatro yapıtının tadını vermiyor. Film- de yönetmen canlı insanlan or- ganize ediyor. Yönetmenin arka- sında büyük bir ekip var. Statik değişmeyen, mezara gömülmüş bir sabidik \-ar. Bana aynı filmi bir mekânda yıllar sonra tiyatro gibi yaşatabilirseniz, başunlabe- raber. Paragüçlü sanat eiüketiya- pışnnlmış, bu ticari metaya ente- lektüel bir etiket gerekiyor diye yapılan bir sanat Ticari bir tez- gâhuı bir bölümü gibi hissediyo- rum kendimi fibn müziği vapuı- ca." Ticari kaygılar deyince rek- lam müziği geliyor gündeme: "Mozart da yaşasaydı bugün reklam müziği yapardL Coşku- luydu. Para kazanmalrydr diyor Timur. Timur Selçuk' un bir yö- nü, daha doğrusu önemli bir hizmeti daha var Türk sanat yaşamına: 1977'de kurduğu Çağdaş Müzik Merkezi. Alçakgönüllü- lükle burayı bir 'hobi mer- kezi* olarak nitehyor kendı- si. "Bir stüdyo. Öğrend de- p , katüımalar var. Öğret- men değil, danışmanlar. Ye- tenekliçocuklanyönlendir- mek amacımız. Profesyo- nelce buradan hafif müzik konusunda mesleğe atılan- lar oldu- Kimicaz armoni- sL kimi şan. kimi piyano öğ- rendi ve yola çıktılar. Müzik eğitimûıi çok ciddiye aldt- ğım için bu merkezi ancak bir hobi merkezi olarak dü- şünüyorum. Burası bir jim- nastik salonuna gidip ter at- mak gibi müte\azı bir stüd- yo. Sınav, devam, yıllık üc- ret mecburryeti yok. Avlık ücretle ve katıldığı kadan- nı ödüyor kaühmcüar." Türkiye'de çoksesli mü- ziğin yorulmaz bir savaşçı- sı Timur Selçuk. Timur Selçuk'un klasik yapıtlan Orkestra Tarih Merdiveni-bale müziği (Senfoni Orkestra- sı) Mevlana Balesi Uvertü- rü [Senfoni Orkestrası) Uç tstanbul Çoksesli uyarlamalar. Dilhayat Kalfa, Nikolaki, 3. Selim, Münir Nurettin. Yunus Emre Balesi (lCoro- lu Bale) Oda müziği Fantezı (Keman ve Oda Orkestrası) Paris Mektuplan (Oda Orkestrası) Bir Çift Sözüm Var (Kontrbas ve Oda Orkest- rası) Saksağan (Klarnet veya Soprano Saksofon ve Oda OTkestrası, Vurma Çalgı- lar) Bentler-Mimar Sinan İçin (Nefesli Çalgılar Arp ve Vurmalar) Nâzım ve Orhan Ve- li'den Liedler (Piyano Eş- likli Ses) Bütün Ceylanlar İçin (1. 2 ve 3 Gitar tçin Parçalar) Anatoprak (Piyano ve Çello) Piyano parçalan Tiyatro, film ve TV müziği Nereye Payidar, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz; Tak- Tik. Küçük Adam Ne Oldu Sana?, Abdülcanbaz, Açılsusam (kabare); San Naciye (müzikal), Yaban, Sanpınar 1914, Istan- bul'un Çağirdığı Su, Üç Is- tanbul, Cahide, Hakkâri'de Bir Mevsim. Pop opera K.are Düşünce; Bir Uzay Masah. Dipnot: "Aydınlanma- nın Işığında Sanat Insan- larımız: Timur Selçuk" başlıklı kitap için hazıria- nan yazının özetidir. Tufan Dinariı'ran sergisi Pf • Kültür Servisi - Tufan Dinarlı'nın hazıı "Beyaz Bir Öykü: Pamuk İnsanlan' adlı fo sergisi 25 nisanda Paris'te açıldı. 55 fotoğn oluşan sergide Sökeli pamuk işçilerinı görü Dinarlı, 1987'den bu yana çoktiği fotoğrafla gün ışığına çıkardı. Dinariı'nın sergisi 9 may izlenebilir. Midas'm Kulaklan' İDOB'de • Kültür Servisi - Istanbui Devlet Opera ve BaK 1996-97 sezonunun son yeni prodüksiyonu olarak FeritTüzün'ün "Midas'ın Kulaklan" operasını 3 mayıs cumartesi günü saat 15.30'da AKM Büyük Salon'da sergilemeye başlıyor. Güngör Dilmen'in kendi tiyatro eserinden yola çıkarak metnini yazdığı yapıt. Türk operasının sevilen eserleri arasında yer alıyor. 2 perdelik satink operayı Devlet Sanatçısı Bozkurt Kuruç sahneye koyacak. Orkestrasını Serdar Yalçın'ın yönettiği "Midas'ın Kulaklan"nın dekor ve kostümlerini Osman Şengezer hazırladı. Korosunu Gökçen Koray'm çal'ştırdığı esenn yardımcı yönetmeni Osman Wöber. Koreografı Selçuk Borak'a, ışık düzeni Bülent Darcan'a ait. Kral Midas rolünü Mesut Ikru'nun yorumladğı eserde Suat Ankan, Songür Ünal, Köksal Engür, Oya Atay, Kenan Dağaşan, Hüseyin Likos. A. thsan Onat, Oya Gökberk. Necat Pınazoğlu, Timur Doğanay, Sevan Şencan. Faruk Göker rolleri dönüşümlü olarak paylaşıyorlar Yapıt, 3 mayıstaki gösteriminin ardından 6-10-15 mayısta sahnelenecek. İstanburda Berlin' edebiyat günleri • Kültür Servisi-'Sınırsız: lstanbul-Berlin Kültür Buluşmalan' kapsamında AKM Oda Tiyatrosu'nda düzenlenen etkinlikte Berlinlı yazarlar eserlerinden bölümler okuyacaklar. Alman ve Türk yazarlann buluşmasına Istanbul'dan Hulki Aktunç, Mario Levi, Murathan Mungan, Lale Müldür. Mahir Öztaş ve Latıfe Tekin de katılıyorlar. Katja Lange Müller, Felicias Hoppe, Uvve Kolbe ve Dea Loher'in katildıklan dünkü etkinlikten sonra bugün saat 18.30'da Kerstin Hensel ve Michael Roes AKJM Oda Tiyatrosu'nda edebiyat okurlanyla buluşacak. Hensel. 1997'de yayımlanan 'Neunerleı' öykü kitabından bır öykü okuyacak. Bilkent Gitar Üçlüsü İstanbul'da • Kültür Servisi - Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık'ın düzenlediği pazartesı konserlerinin mayıs programında Bilkent Gitar Üçlüsü yer alıyor. 5 mayıs pazartesi akşamı ltalyan Kültür Merkezi Konser Salonu'nda gerçekleşecek olan resitalde Kürşat Terci, Soner Egesel ve Kaan Korad'dan oluşan üçlü, klasik gitar repertuvarlanndan örnekler sunacak. Bu yıl kuruluşunun 10. yılını kutlayan Bilkent Gitar Üçlüsü 1987 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi bünyesinde kuruldu. Yılda 60'ın üzerinde konser veren grup, 12. ve 13. Uluslararası tstanbul Gitar Festivali. 1. Bilkent Uluslararası Anadolu Müzik Festivali Marsilya ECUME Müzik Festivali (1987) ve Belfort Müzik Festivali'ne (1996) katıldı. Fransa, Polonya, Romanya ve Almanya başta olmak üzere Avrupa'nın çeşıtli müzik merkezlennde verdikleri konserlerle büyük beğeni toplayan üçlü tstanbul'daki konserinde Vivaldi, Boccherim. Falla, Bizet, Karayev. Hacı Arif Bey. Pujol ve N. Başeğmez'in yapıtlannı seslendirecek. Uhıslararası Karadeniz Oda Orkestrası Konseri • Kültür Servisi - Şef Saim Akçıl yönetimindeki Uluslararası Karadeniz Oda Orkestrası bugün saat 20.00'de Harbiye Asken Müze'de bir konser verecek. Tema Vakfı yaranna verilecek konserde Vivaldi ve Dvorak'ın yapıtlan yorumlanacak. Konsere solist olarak kemancı Rus Igor Frolov da katılacak. 'Ağıp Roman'ın çekimleri başlıyor • Kültür Servisi - Metın Kaçan'ın romanından sinemaya uyarlanan. yönetmenlığini Mustafa Altıoklar'ın yaptığı, başlıca rollerini Müjde Ar, Mustafa Lğurlu, Burak Sergen, Sevda Ferdağ, Aysel Gürel. Levent Erim, Zafer Alagöz. küçük tskender, Nilüfer Aydan ve Menderes Samancılar'ın paylaştığı, yapımlcılığını Türkiye'den Belge Film, Özen Film ve Söz Film. Fransa'dan Les Film Singuliers ve Macaristan'dan Focus Film'in gerçekleştirdiği 'Ağır Roman'ın çekimleri başlıyor. Filmin çekimlerinin başlaması nedeniyle 1 mayıs perşembe günü tSM'de bir kokteyl düzenlenecek BUGÜN • SAHAF C.\FE KÜLTÜREVİ'nde saat 19.00'da Alan Parker'ın 'The Wall" adlı filmı izlenebilir. • AYŞE ERCÜMENT KALMIK VAKFl'nda saat 18.30'da Ayaspaşa Madrigal Korosu Konseri izlenebilir. • İDİL KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15 00 ve 19.00'da Milcho Manchevski'nin "Before The Rain'' adlı filmi izlenebilir. • NAZrM KÜLTÜREVİ'nde saat 19.00'da 'Danton' adlı Film izlenebilir. • İFSAK'ta saat 19.30'ta Doğa Fotoğrafçılan Grubu etkinlıği izlenebilir. • BAKIRKOY BELEDfVE TİYATROLARI Saat 20.30'da 'Kuğular Şarkı Söylemez' adlı oyunu sahneliyor. • AKSANAT'ta saat 12.30'da J. C. Petit'in 'Cyrano De Bergerac' adlı filmi Fransızca orijinal, tngilizce altyazilı haliyle laser-disc'ten ızlenebilır. • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 17.30-19.30 arasında Nursel Sağıroğlu'nun sunduğu, Prof. Bahri Savcı'nın katıldığı 'Türkiye'nin Politikası'nda Sıcak Günler' başhklı söyleşi izlenebilr. • BEKSAV'da saat 19.00'da 'Sol Ayağım' adlı fılm izlenebilir. • TARANTA BABU KlfLTÜR MERKEZİ'nde saat 16.00'da 'The Doors' adlı film, saat 19.00'da da şair İsmet Erdoğan'ın katılacağı 'Şiırin Kökeni ve Şatrin Oligarşik Tavn' başlıklı söyleşi yer alıyor. • CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 14.30'da Sami Karaören'in yönettiği ve Bedia Akarsu, Necati Cumalı ve Prof. Dr. Tahsın Yücel'in katılacağı 'Dilımize Sahip Çıkalım' başlıklı açıkoturum izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle