Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
KULTUR
ALLECRO EVtN İLYASOĞLU
lîmur Selçuk'un ldasik mii• Bugünlerde Timur
Selçuk'un otuzuncu
sanat yılı kutlanıyor.
Çok yönlü sanatçılığı ile
değişik bir kimliktir
sanat dünyarmzda Timur
Selçuk.
Geniş kitlenin popüler müzik-
çisi olarak bilinen hele 'İspanyol
Meyhanesi* ile Türk pop müzi-
ğine yeni bir çığır açan Timur
Sdçuk, aslında sağlam bir ldasik
eğitım almış; müzik tarihi bilgi-
sini dennleştinp kompozısyon
dalında klasik Türk müziğınden
Akdeniz'in popüler müziğine,
cazdan modal yapıdaki polifo-
nik Türk müziğine kadar geniş
bir yelpaze içinde çalışmalar
yapmıştır. Sonuçta yalnız pop
şarlulannın yaratıcısı değil tiyat-
ro, film. sahne müziklerinden
ldasik biçemde senfonik yapıtla-
ra kadar uzanan çalışmalann sa-
natçısı olarak öteki Timur Sel-
çuk çıkar karşımıza.
I945'te doğan Timur Sel-
çuk'un sanatçılığmı yönlendiren
ne çok etken sayabiliriz. Türk
sanat müziğinin yirminci yüz-
yıldaki ustalanndan MünirNu-
rettin Selçuk gibı bir babaya sa-
hip oluşu: Galatasaray Lisesi gi-
bi sanata açık bir okulda eğitim
görmesi: Paris'te Ecote Norma-
le de Muskjue gibi çagımızın nı-
ce besteci ve yorumcusunu ye-
tiştirmiş sağlam bir kuruluşta
önce piyano. ardmdan kompo-
zisyon ve orkestra şefliği oku-
ması: Saadet İkesus Altan gibi
ülkemizin değerli bir eğitmeni
ile uzun yıllar şan tekniğı çalış-
malan... Tıyatroya yakınlığı ise
annesi Sehime Erton'dan gel-
Yalıuz pop şarkılannın yaratıcısı değiL tiyatro, film, sahne müziklerinden klasik biçemde senfonik yapıtlara kadar uzanan çalışmalann
sanatçısı. Türkiye'de çoksesli müziğin yorulmaz bir savaşçısıdır Timur Selçuk.
mektedir. Galatasaray'ın ilkoku-
luna 1951 yılında giren Timur
Selçuk, I963'te liseden mezun
olur. Timur doduğu günden be-
ri müziğin içinde yoğrulmuş.
beş yaşında piyano derslerine
başlamıştır. Galatasaray okuluna
girdiğinde müzık de onun ayn
bir dünyası halinde ilerler. tkin-
ci sınıfta iken bir yandan da be-
lediye konservatuvanna yazılır.
Bu arada Galatasaray'da piyano
konserleri verme firsatını bulur.
Son sınıfta Galatasaray Vokal
Grubu'nu kurar ve o yıl. nice
profesyonel grubu sollayarak
Boğaziçi Müzik Festivali'nde
birincilikler kazanırlar. Okulun
içinde ve dışında tngilizce ve
Fransızca şarkılar söylerler. Or-
kestra üyeleri arasında müdürün
vokal yapan oğlu Mehmet Te-
oman ve başmuavinin gitar ça-
lan oğlu da vardır.
Galatasaray yıllannda Istan-
bul'da konser yaşamı da doruk-
tadır. Nice ünlü klasik müzikçı
Istanbul'a gelip gider. Saray Si-
neması'nda Pierre Fournier,
Pablo Casals ve Richter gibi
ısimlen dinleme firsatını bulur.
Şan sinemasında ise babası Mü-
nir Bej'in konserleri pazar gün-
leri Cemal Reşit Rey Orkestrası
ile 1955'lerdedönüşümlüyeral-
maktadır. Hiçbırini kaçırmaz
bunlann.
Kendine özgü pop şarkılan v e
klasik yapıtlann yanı sıra baba-
sının eserlerini orkestralaması.
onlan babasının yazdıği tarzdan
bir adım daha ileri götürmüş, ye-
ni bir derinlikle çevrelemiştir.
"Klasik eserleri çok seslendirme-
yi Türkiye'deki bestecilerin ikin-
cfl görevi olarak kabul ediyorum.
Zor, sorumlu bir iş. Örneğin 3.
Selim'in sorumluluğunu taşryor-
sun, onun bir eserini orkestraya
uyarlarken". Turucu çevrelerin
nice eleştırisıne kuiak asmamış.
bu yolda hiçbir engel tanıma-
mıştır. Babası 1920'li yıllarda
Paris'te eğitim görmüş. zamanın
önemlı hocalanyla Batı müzigı
çalışmış. tçinde yetiştiği kültür-
le, bu tekniğin bireşimini ara-
mış.
Timur'un önce Nâzıni'ın şiir-
lerinden kaynaklanan liedlerdö-
nemi. ardmdan tiyatro müziği,
ardından da film ve televizyon
müzikleri dönemi başlar.
I975'te Ankara Sanat Tiyatro-
su'nun sanat yönetmeni olur.
'Nereye Payidar?' adlı oyuna
müzik yapar. Tiyatro sanatında
müziğin yeri Timur için artık bir
aksesuvar değil, tersine sahne-
nin vazgeçilmez bir etmenidir.
"Doğnı tiyatro müziği oradaki
oy unda, ov uncularla > aşayan bir
şey. Film için de aynı şey Oyun-
la bütünleşen, çarkın dişlüerin-
den biri oluyor. Bu tür müzikle-
ri yapanlar sıra neferi olmayı ka-
bullenmeli. Kendine o oyunu ba-
samakedinip ün peşinde koşma-
malı."
tlk film müziği Sanpınar
1914,birtelevizyon dizisıdir. Üç
tstanbul,Cahide, Hakkâri'de Bir
Mevsim vs ardından gelenler.
Ya elektronik ortam? "Ben
Çankaya9
da idil Biret
AHMET SAY
ANKARA - Bu hafta başkentte "müzik"
adma olağandışı ıki olayla karşılaştık: Cum-
hurbaşkanhğı Senfonı Orkestrası'nın cuma
ve cumartesı konserlen sudan gerekçelerle
ıptal edildı; öte yandan pazar günü cumhur-
başkanının armağanı olan bir "İdfl Bttret Re-
sMKvardı. "Konser iptali" ne demekîır. na-
su olûrr Bu âyn birfonu.Yazımın sonuhda
"aynca" değineceğim. Biz şimdi gelelim İdil
Biret'in Çankaya Köşkü'nde verdiği resita-
le:
Sayın Cumhurbaşkanrnın Çankaya Köş-
kü'nde resitaller düzenlemeye başlamasını
"ayırdedici bir vastf" olarak değerlendıriyo-
ruz. İsmet Paşa döneminden sonra "Köşk"te
resital ve konserler verilmiş olduğunu sanmı-
yoruz. Bu olgu" devletin en üst kati" için bir
yeniliktir, yeni bir "açılım"dır. Ankara Mü-
zik Festivali'nin görkemlı açılış konsennı Sa-
yın DemireTin "Butabio.çagdaş Türkiye tab-
losudur" nıtelemesi kapsamında. "Çagdaş
Türkiye" tablosunun Köşk'e özenle taşın-
masıdır. Birkaç noktayı daha belırteyim: Sa-
yın Cumhurbaşkanı. evrensel müziğin do-
ruktakı ömeklerinı sergıleyen bu etkinlikle-
nn sıkça hatta "düzenli" olarak gerçekleşme-
sini istemektedir ve asıl önemlisi. birkaç yüz
kişiden oluşan "dBnleyici" topluluğu, "devlet
ricaü" ile sınırlı tutulmamaktadır Köşk'te
venlen resital ve konserler, müzikseverlere.
basına, yabancı misyon temsilcilerine açık
olarak sunulmaktadır ve böylelikle ulusal-
dan evrensele uzanan müzikal düzey, öngö-
rülen çok yönlü açılma. "süngeseT bir özel-
lik kazandırmaktadır.
İdil Biret'm yorumladığı "zekâ dohT
program. barok dönemin büyük klav sen us-
tası Domenico Scarlattrnin sonatlarından
başlayarak Chopin, Brahms. Rahmaninov
gibi romantiklerin kısa ve parlak yapıtlannı,
Saygun'un Biret'eadadığı üç "Prdüd*'ü kap-
sıyordu. Piyanistimiz, bu renkli programda
yer alan yapıtlann herbirini, "fenomenal" ki-
şiliğirjden kaynaklanan yorum gücüyk (ve^
renklerTtek tek belîrgîrıle*ş~tirerek)'sunmâTı-
nı bildi: Her zamankı İdil, her zamankı şaş-
maz başan...
Konserden sonra Sayın Demirel'in mutlu-
luğu yüzünden okunuyordu. Sanatçılar ve
müzikseverler arasında çok rahat, çok doğal-
dı. Opera ve Bale Genel Müdürünü görür
görmez "Aspendos FestivaB
T
'nı sordu, festi-
valin açılışına gelmek ıstediğini belirtti. not
aldı, hatta şöyle söyledi: "Vürtdısındaotmaz-
sam 861606001." Sanatın evrensel gücünü
benliğmde tartmış olan bir devlet adamının
özgüvenıy le "Antalya Kültfir Merkezi'" öne-
minı vurguladı; yıne Antalya'daki "*cam pi-
«1™!"^uluslararası kongreye yetiştirilece-
ğini söyledi \e "kültür merkezleri"nin yurt
ölçeğindeki ışlevine değinirken ben de onun
şu sözlerinı not aldım: "Nüfiısu yüz bini bu-
lan her kentimizde kültür merkezi açmavı
planladun."
Atatûrk'ü unutanlar
Cumhurbaşkanlığı Senfonı Orkestrası,
geçen hafta 25 ve 26 nisan günlerinde ger-
çekleştirmesı gereken konserlerini iptal etti.
"Konser iptali"nın gerekçesi ne olabilir? 23
nisan çarşamba gününün "resmi tatiPe rast-
laması yüzünden provalann iki güne sıkıştı-
'Zekâ' dolu renkli bir program. Her zamanki İdil. her zamanki şaşmaz başan.
nlamayışı mı? Bu gerekçe ınandıncı değıl-
dir. tstanbui ve lzmirSenfoni orkestralan na-
sıl başardı? Çalışkan davranılırsa provalardan
ikı günde de venm alınır. Kaldı ki 23 nisan
günü de prova yapılabilirdi. Bütün bunlan bı-
rakalım. ^ıDık program" hazırlanırken pro-
va ve konserleri engelleyebilecek olan tatil
günlen takvimde görülmemiş mıydi? Bes-
bellı ki yıllık program da "rastgele" yapılı-
vor. Bu durumda bile konserin gerçekleşti-
rilmesi olanaklan yok muydu? •'Perdelerini
açmayan" tiyatro. "sahnelerini kapatan" sa-
nat topluluğu dünyanın neresınde görülmüş?
Kural şudur: "Yer yerinden oynasa" konser
iptal edilmez. Sanatçı. her koşul altmda sa-
natmı sergileyenkişidir. "Sinema Müdürht-
ti" bilebir seansı kaldırmay ı göze alamazken
koskoca CSO'nun "müdürijeti" konser ip-
talini nasıl göze alıyor? Bu vurduymazlığın
hesabını "müzik dinleyicisTne nasıl verecek
CSO? KJasik müziğin ciddiyetıni belirleyen
ilk koşulun "konser disipiini" olduğunu bıl-
meyenler.">önetsel işler"in üstesinden gele-
bilır mı? Dinleyıcı bütün bunlan bilmiyor
mu sanıyorsunuz?
İçinde bulunduğumuz konser sezonunda
bu ıkinci vaka: CSO'nun Amerika turnesi
öncesinde de 3 ocak cuma akşamı konser ip-
tal edilmiş v e bu durum kamuoyuna önceden
geniş biçimde duyurulmamıştı O soğuk ak-
şam, konser salonunun kapısını "duvar" bu-
lan yüzlerce dinleyici arasında bir genç kızm
ağlayarak söylediği şu sözlerbelleğimden si-
linmiyor: "Bize bunu nasıl yapariar?"
Yıllık programda gelenekselleşmiş olan
"Atatürk'ün anısna" gerçekleştırilen kon-
sen bile unutanlar (ya da unutmuş gözüken-
ler) daha neler yapmaz kı?
J. Brahms öliiıııiiııüıı yüzüncü yılmda anddı
ÖNDERKÜTAHYALI
Yapıtlannızı yazarken Beetho-
ven'ın klasikçıliğıni izleyeceksı-
niz. Her şeyi aklın süzgecinden ge-
çireceksiniz. Belirsizlikten kaçına-
caksınız; ama bir yandan da yaşa-
dığınız çağın sanat anlay ışına ayak
uyduracaksınız. Gerekli yerlerde
romantık duygululuğun doruğuna
varacaksınız. A>Tica bazı özgün
yaklaşımlar sergileyeceksiniz.
Sözgelimı. yazdığınız bir piyano
parçasımn sağ el partisinde. her vu-
ruşta üç nota varken sol elde ıki
nota bulunacak. Böylece 'çapraz
ritim' kullanmış olacaksınız. Bir
'sonat alkgrosu'nun biçimsel akı-
«/osif
Conta'nın
yönettiği ve
de\ let sanatçısı
Ayşegül
Sarıca'nın
solocu olarak
kaüldığı
orkestra,
bestecinin
•Op.l5birinci
konçertosu'yla
'Op.68do
minör birinci
senfonisi'ni
çaldı. Sanca,
kusursuz bir
Brahms
konçerto
vorumladı.
şına, kendı buluşunuz olan yeni-
likleri katacaksınız. Epey güç şey-
lerbunlar. Evet, 19'uncuyüzyılın
ünlü bestecisı Johannes
Brahms'tan (1833-1897) söz edi-
yorum. tzlediği karmaşık yol yü-
zünden kimi yapıtlan yeterince
inandmcı olamamıştı; ama her şe-
yi yerli yenne oturtabildiği anlar-
da insanlığa ölümsüz yapıtlar ar-
mağan etti.
Wagner'in kuramlanna, felsefe-
sine, bireşimciliğine ve lafazanlı-
ğına karşı Brahms, duygulannı
müziğin soyut diliyle anlatmayı
yeğlemişti. Bu ona bazı yandaşlar
kazandırdı: ama, besteci. alçakgö-
nüllü bir sanat adamı olarak
"Brahmsçılık". "\Vagnercflik" gi-
bi estetik tartışmalann uzağında
kaldı. Üstelik, gerektiğinde Wag-
ner'e duyduğu saygıyı bile ortaya
koydu.
Müziğin bu büyük bestecisı,
1997'nin ılk aylannda Istanbul'da.
İdil Biret'in de >er aldığı soluk ke-
sici dınletilerle anılmıştı. Geçen
hafta IZDSO da ölümünün yüzün-
cü yılmda onu yücelten bir dinletı
verdi. Josif Conta'nm yönettiği ve
devlet sanatçısı AyşegülSanca'nın
solocu olarak katıldığı orkestra.
bestecinin 'Op.15 birinci piyano
konçertosu'yla 'Op. 68 do minör
birinci senfonısı'ni çaldı. Dileği-
miz, önümüzdeki günJerde, özel-
likle de 1997-98 sanat mevsimimn
ilk aylannda Brahms'ın, aynı za-
manda oda müziği dinletileriyle ve
piyano resitalleriyle de anılması-
dır.
Sanca, kusursuz bir Brahms
konçerto yorumladı. Birinci bö-
lümde (Maestoso) orkestranın çal-
dığı uzun tuttide. karmaşık ezgi
çizgılerinin dengelendirilmesı ba-
kımmdan bazı belırsızliklere tanık
olduk. Ardından Sanca, katkısız
Brahms kokan müziği başlattı; or-
kestra da sanatçının çekimine ka-
pıldı. Hem bu bölümde hem de onu
izleyen adagıoda doruğa ulaşan ro-
mantik anlatımın verdiği mutluluk
eşsizdı. Son bölüm (rondo. alleg-
ro ma non troppo). öncekıler gibi
teknik yönden kusursuz ve coştu-
nıcuydu Dakikalarca alkışlanan
Sanca. F.Schubert(1797-1828)ile
Brahms'ın iki parçasıyla dınleyen-
lere teşekkür edince, ıki besteci ay-
nı zamanda anılmış ve dınleti yeni
bir anlam kazanmış oldu.
Ikinci yanda ise İZDSO, soluk
kesen bir Brahms birinci senfoni
seslendirmesini gerçekleştirdi. Bi-
rinci bölümün gırişinde. timpani-
nin nabız atışlan. allegrodaki dina-
mızm ve ritmik kesinlik, andante
sostenutodaki şarkısallık ve ro-
mantiklik. yınebu bölümde başke-
mancı ŞebnemÖzdemirile korno-
cu Ertıiğrul Karamenderes'in so-
lolanndakı sıcaklık ve dolgunluk,
üçüncü bölümdeki kıvrak müzik
ve avutucu ortam. hayranlık veri-
cıydi.
Bılındiğı gibi Brahms, bu yapı-
tın son bölümünde. Beethoven'in
9. senfonisini anımsatan şarkısal
bir ezgi kullanır. Yapıta belki bu
yüzden, belki de müzikteki soylu-
luk nedeniyle "10. senfoni" denil-
dıği olmuştur. Anılan bölümde or-
kestra, kusursuz yorumunun doru-
ğundaydı. Özellikle orgbenzeri tı-
nılar sergileyen bakır üfleme çal-
gılar topluluğunu kutlamak iste-
rim. Brahms'ın babası Johann Ja-
cob. çok sayıdaki çalgıyı çalabilen
ve Hamburg orkestrasında kontr-
basçı olarak çalışan, epey yoksul
bir müzikçıydi. Çocuksu denecek
kertede alçakgönüllü olan Brahms,
bir gün onu ziyarete geldiğinde,
babası için kaygılandı ve kendisi-
ne. sıkıntıya düştügünde, avunmak
için HaendePin "Yahudiler Mı-
sır'da" adındaki oratoryosunu çal-
masını salıkverdi. Ziyareti izleyen
aylarda Johann Jacob'un sorunla-
n yoğunlaşmıştı. Oğlunun söyledi-
ği nota kitabını aldı; çalmak üzere
piyanoya koydu. Kitabı açtığında,
birinci sayfaya iliştirilmiş olan pa-
ra dolu zarfı buldu. Acaba şu ka-
ramsar günlerde, bizim için de
böyle bır umut ışığı var mı? Hiç
kuşkusuz evet. Işte parlak bir ışık:
Brahms akşamından bir gün
sonra tZDSO Çocuk Korosu'nu iz-
ledik. Bin yeni başlamış olan, öbü-
rü de gençlik korosu aşamasına
yaklaşmış bulunan iki koronun
karmadinletisini. değerli hoca Sü-
leyman Kıvrak yönetti. Orkestra
üyelerinden oluşan oda müziği
topluluğu, koroya eşlik etti.
Dinleti öncesinde bır dakıka bi-
le yerinde duramayan onlarca afa-
can. bir saat boyunca sanatın katı
disiplinine girmişti. Böylece koro,
marşlardan okul şarkılanna, Mo-
zart'tan hafıf müziğe uzanan renk-
li bir program sundu.
Çocuk seslerinin yürekleri se-
rinleten yumuşak ve avutucu tını-
sı, geleceğin başanlı orkestralan-
nı. korolannı ya da sanata gönül
veren yeni dinleyici kuşaklannı
muştuluyordu. Ülkemızdeki çocuk
korolanna emek ve destek veren-
ler var olsun.
elektronik müziği sadece dolgu
malzemesi, izdüşümü söz konu-
su olduğunda. duygusal mekân
değişikliğinde, flajb-back, mekâ-
na ve kurguya yönelik değişim
için lezzet olarak, parfüm olarak
kullanabilirim. Ama asla müzj-
ğimi elektronik ortam üstüne
kurmadım. tnsanm sıcaklığmı,
çalanın nefesini, telin ucundaki
parmağın sıcaklığını ya da da-
vulcunun ateşini duyumsamab-
yım. Tüm araştıran, çalışan, üre-
ten insanlara sonsuz saygım var.
O kişilerbaşka yaşama btçimise-
çeceİderine bir ensrrümanın ba-
şında dört duvann arasında bir
dünyayaratmay a çabşıyorlar. A-
ma sentetik sesİerin dünyası sen-
tetik kalıyor. Yasaklanm yok.
Duılcyip dinlememe özgürlüğü-
nü de kendime tanıyorumr
Film müziği bestelemeyi çok
fazla sevmiyor Timur Selçuk.
Bir zamanaşımından dem vuru-
yor burada:
"Aynı sahneler yüz yıl sonra
da aynı. Sinema bir sanat olarak
canlı bir senfoni ya da bir tiyatro
yapıtının tadını vermiyor. Film-
de yönetmen canlı insanlan or-
ganize ediyor. Yönetmenin arka-
sında büyük bir ekip var. Statik
değişmeyen, mezara gömülmüş
bir sabidik \-ar. Bana aynı filmi
bir mekânda yıllar sonra tiyatro
gibi yaşatabilirseniz, başunlabe-
raber. Paragüçlü sanat eiüketiya-
pışnnlmış, bu ticari metaya ente-
lektüel bir etiket gerekiyor diye
yapılan bir sanat Ticari bir tez-
gâhuı bir bölümü gibi hissediyo-
rum kendimi fibn müziği vapuı-
ca."
Ticari kaygılar deyince rek-
lam müziği geliyor gündeme:
"Mozart da yaşasaydı bugün
reklam müziği yapardL Coşku-
luydu. Para kazanmalrydr
diyor Timur.
Timur Selçuk' un bir yö-
nü, daha doğrusu önemli
bir hizmeti daha var Türk
sanat yaşamına: 1977'de
kurduğu Çağdaş Müzik
Merkezi. Alçakgönüllü-
lükle burayı bir 'hobi mer-
kezi* olarak nitehyor kendı-
si. "Bir stüdyo. Öğrend de-
p , katüımalar var. Öğret-
men değil, danışmanlar. Ye-
tenekliçocuklanyönlendir-
mek amacımız. Profesyo-
nelce buradan hafif müzik
konusunda mesleğe atılan-
lar oldu- Kimicaz armoni-
sL kimi şan. kimi piyano öğ-
rendi ve yola çıktılar. Müzik
eğitimûıi çok ciddiye aldt-
ğım için bu merkezi ancak
bir hobi merkezi olarak dü-
şünüyorum. Burası bir jim-
nastik salonuna gidip ter at-
mak gibi müte\azı bir stüd-
yo. Sınav, devam, yıllık üc-
ret mecburryeti yok. Avlık
ücretle ve katıldığı kadan-
nı ödüyor kaühmcüar."
Türkiye'de çoksesli mü-
ziğin yorulmaz bir savaşçı-
sı Timur Selçuk.
Timur Selçuk'un klasik
yapıtlan
Orkestra
Tarih Merdiveni-bale
müziği (Senfoni Orkestra-
sı)
Mevlana Balesi Uvertü-
rü [Senfoni Orkestrası)
Uç tstanbul
Çoksesli uyarlamalar.
Dilhayat Kalfa, Nikolaki,
3. Selim, Münir Nurettin.
Yunus Emre Balesi (lCoro-
lu Bale)
Oda müziği
Fantezı (Keman ve Oda
Orkestrası)
Paris Mektuplan (Oda
Orkestrası)
Bir Çift Sözüm Var
(Kontrbas ve Oda Orkest-
rası)
Saksağan (Klarnet veya
Soprano Saksofon ve Oda
OTkestrası, Vurma Çalgı-
lar)
Bentler-Mimar Sinan
İçin (Nefesli Çalgılar Arp
ve Vurmalar)
Nâzım ve Orhan Ve-
li'den Liedler (Piyano Eş-
likli Ses)
Bütün Ceylanlar İçin (1.
2 ve 3 Gitar tçin Parçalar)
Anatoprak (Piyano ve
Çello)
Piyano parçalan
Tiyatro, film ve
TV müziği
Nereye Payidar, Yaşar
Ne Yaşar Ne Yaşamaz;
Tak- Tik. Küçük Adam Ne
Oldu Sana?, Abdülcanbaz,
Açılsusam (kabare); San
Naciye (müzikal), Yaban,
Sanpınar 1914, Istan-
bul'un Çağirdığı Su, Üç Is-
tanbul, Cahide, Hakkâri'de
Bir Mevsim.
Pop opera
K.are Düşünce; Bir Uzay
Masah.
Dipnot: "Aydınlanma-
nın Işığında Sanat Insan-
larımız: Timur Selçuk"
başlıklı kitap için hazıria-
nan yazının özetidir.
Tufan Dinariı'ran sergisi Pf
• Kültür Servisi - Tufan Dinarlı'nın hazıı
"Beyaz Bir Öykü: Pamuk İnsanlan' adlı fo
sergisi 25 nisanda Paris'te açıldı. 55 fotoğn
oluşan sergide Sökeli pamuk işçilerinı görü
Dinarlı, 1987'den bu yana çoktiği fotoğrafla
gün ışığına çıkardı. Dinariı'nın sergisi 9 may
izlenebilir.
Midas'm Kulaklan' İDOB'de
• Kültür Servisi - Istanbui Devlet Opera ve BaK
1996-97 sezonunun son yeni prodüksiyonu olarak
FeritTüzün'ün "Midas'ın Kulaklan" operasını 3
mayıs cumartesi günü saat 15.30'da AKM Büyük
Salon'da sergilemeye başlıyor. Güngör Dilmen'in
kendi tiyatro eserinden yola çıkarak metnini yazdığı
yapıt. Türk operasının sevilen eserleri arasında yer
alıyor. 2 perdelik satink operayı Devlet Sanatçısı
Bozkurt Kuruç sahneye koyacak. Orkestrasını Serdar
Yalçın'ın yönettiği "Midas'ın Kulaklan"nın dekor
ve kostümlerini Osman Şengezer hazırladı.
Korosunu Gökçen Koray'm çal'ştırdığı esenn
yardımcı yönetmeni Osman Wöber. Koreografı
Selçuk Borak'a, ışık düzeni Bülent Darcan'a ait.
Kral Midas rolünü Mesut Ikru'nun yorumladğı
eserde Suat Ankan, Songür Ünal, Köksal Engür,
Oya Atay, Kenan Dağaşan, Hüseyin Likos. A. thsan
Onat, Oya Gökberk. Necat Pınazoğlu, Timur
Doğanay, Sevan Şencan. Faruk Göker rolleri
dönüşümlü olarak paylaşıyorlar Yapıt, 3 mayıstaki
gösteriminin ardından 6-10-15 mayısta
sahnelenecek.
İstanburda Berlin' edebiyat günleri
• Kültür Servisi-'Sınırsız: lstanbul-Berlin Kültür
Buluşmalan' kapsamında AKM Oda Tiyatrosu'nda
düzenlenen etkinlikte Berlinlı yazarlar eserlerinden
bölümler okuyacaklar. Alman ve Türk yazarlann
buluşmasına Istanbul'dan Hulki Aktunç, Mario Levi,
Murathan Mungan, Lale Müldür. Mahir Öztaş ve
Latıfe Tekin de katılıyorlar. Katja Lange Müller,
Felicias Hoppe, Uvve Kolbe ve Dea Loher'in
katildıklan dünkü etkinlikten sonra bugün saat
18.30'da Kerstin Hensel ve Michael Roes AKJM Oda
Tiyatrosu'nda edebiyat okurlanyla buluşacak.
Hensel. 1997'de yayımlanan 'Neunerleı' öykü
kitabından bır öykü okuyacak.
Bilkent Gitar Üçlüsü İstanbul'da
• Kültür Servisi - Yapı Kredi Kültür Sanat
Yayıncılık'ın düzenlediği pazartesı konserlerinin
mayıs programında Bilkent Gitar Üçlüsü yer alıyor. 5
mayıs pazartesi akşamı ltalyan Kültür Merkezi
Konser Salonu'nda gerçekleşecek olan resitalde
Kürşat Terci, Soner Egesel ve Kaan Korad'dan oluşan
üçlü, klasik gitar repertuvarlanndan örnekler
sunacak. Bu yıl kuruluşunun
10. yılını kutlayan Bilkent Gitar
Üçlüsü 1987 yılında Bilkent
Üniversitesi Müzik ve Sahne
Sanatlan Fakültesi bünyesinde
kuruldu. Yılda 60'ın üzerinde
konser veren grup, 12. ve 13.
Uluslararası tstanbul Gitar
Festivali. 1. Bilkent Uluslararası
Anadolu Müzik Festivali
Marsilya ECUME Müzik Festivali (1987) ve Belfort
Müzik Festivali'ne (1996) katıldı. Fransa, Polonya,
Romanya ve Almanya başta olmak üzere Avrupa'nın
çeşıtli müzik merkezlennde verdikleri konserlerle
büyük beğeni toplayan üçlü tstanbul'daki konserinde
Vivaldi, Boccherim. Falla, Bizet, Karayev. Hacı Arif
Bey. Pujol ve N. Başeğmez'in yapıtlannı
seslendirecek.
Uhıslararası Karadeniz Oda
Orkestrası Konseri
• Kültür Servisi - Şef Saim Akçıl yönetimindeki
Uluslararası Karadeniz Oda Orkestrası bugün saat
20.00'de Harbiye Asken Müze'de bir konser verecek.
Tema Vakfı yaranna verilecek konserde Vivaldi ve
Dvorak'ın yapıtlan yorumlanacak. Konsere solist
olarak kemancı Rus Igor Frolov da katılacak.
'Ağıp Roman'ın çekimleri başlıyor
• Kültür Servisi - Metın Kaçan'ın romanından
sinemaya uyarlanan. yönetmenlığini Mustafa
Altıoklar'ın yaptığı, başlıca rollerini Müjde Ar,
Mustafa Lğurlu, Burak Sergen, Sevda Ferdağ, Aysel
Gürel. Levent Erim, Zafer Alagöz. küçük tskender,
Nilüfer Aydan ve Menderes Samancılar'ın
paylaştığı, yapımlcılığını Türkiye'den Belge Film,
Özen Film ve Söz Film. Fransa'dan Les Film
Singuliers ve Macaristan'dan Focus Film'in
gerçekleştirdiği 'Ağır Roman'ın çekimleri başlıyor.
Filmin çekimlerinin başlaması nedeniyle 1 mayıs
perşembe günü tSM'de bir kokteyl düzenlenecek
BUGÜN
• SAHAF C.\FE KÜLTÜREVİ'nde saat 19.00'da
Alan Parker'ın 'The Wall" adlı filmı izlenebilir.
• AYŞE ERCÜMENT KALMIK VAKFl'nda saat
18.30'da Ayaspaşa Madrigal Korosu Konseri
izlenebilir.
• İDİL KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15 00 ve
19.00'da Milcho Manchevski'nin "Before The Rain''
adlı filmi izlenebilir.
• NAZrM KÜLTÜREVİ'nde saat 19.00'da
'Danton' adlı Film izlenebilir.
• İFSAK'ta saat 19.30'ta Doğa Fotoğrafçılan
Grubu etkinlıği izlenebilir.
• BAKIRKOY BELEDfVE TİYATROLARI Saat
20.30'da 'Kuğular Şarkı Söylemez' adlı oyunu
sahneliyor.
• AKSANAT'ta saat 12.30'da J. C. Petit'in 'Cyrano
De Bergerac' adlı filmi Fransızca orijinal, tngilizce
altyazilı haliyle laser-disc'ten ızlenebilır.
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ'nde saat 17.30-19.30 arasında Nursel
Sağıroğlu'nun sunduğu, Prof. Bahri Savcı'nın
katıldığı 'Türkiye'nin Politikası'nda Sıcak Günler'
başhklı söyleşi izlenebilr.
• BEKSAV'da saat 19.00'da 'Sol Ayağım' adlı fılm
izlenebilir.
• TARANTA BABU KlfLTÜR MERKEZİ'nde saat
16.00'da 'The Doors' adlı film, saat 19.00'da da şair
İsmet Erdoğan'ın katılacağı 'Şiırin Kökeni ve Şatrin
Oligarşik Tavn' başlıklı söyleşi yer alıyor.
• CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ nde saat
14.30'da Sami Karaören'in yönettiği ve Bedia
Akarsu, Necati Cumalı ve Prof. Dr. Tahsın Yücel'in
katılacağı 'Dilımize Sahip Çıkalım' başlıklı
açıkoturum izlenebilir.