Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 NİSAN 1997 »ERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎ
Ozelleşfirme
Yasası iptal
yolunda
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Anayasa
Mahkemesı. PTT'nin
T'sinin satışının iptali için
yapılan başvuruda
anayasaya aykınlığını
saptadığı Ozelleştirme
Yasası'nın değer tespiti ve
ihale usullerine ilişkin
hükümlenn iptalini esastan
görüşmeyi kararlaştırdı.
Yüksek mahkeme, Emekli
Sandıgı ve Sosyal
Sigortalar Kunımu'nun
taşınmazlannın satışının
iptali başMirusunu da
esastan inceleyecek.
Özelleştirme
göriişmeleri
• ANKARA (Curahuriyet
Bürosu) - TBMM Genel
Kurulu'nda ozelleştirme
uygulamalanna ilişkin
yasada, Anayasa
Mahkemesı'nın iptal karan
doğrultusunda değişiklik
öngören yasa tasansmın
tamamı özerindeki
görüşmeler tamamlanarak
maddelenne geçildi. Tasan
üzerinde yapılan eleştınleri
yanıtlayan Devlet Bakanı
Ufiık Söylemez,
"Ozelleştirme bir tercih
değil, yasayla yüriimesi
gerekli olan bir reformdur"
dedi.
Uluslararası
dolandırıcılık
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Avustralya'da
bulunan ANZ Bank'tan
(Avusturalya Yenı Zelanda
Bankası)4 mılyon
Avustralya Dolan'nın
Türkiye Merkez Bankası'na
havale edilmesi ile ilgili bir
ihban değerlendiren Ankara
Emniyet Müdürlüğü Mali
Şube ekıpleri, uluslararası
bir dolandıncılığı ortaya
çıkardı. Olayın karapara
aklanması olabıleceği
ihtimali üzerine başlayan
operasyonda, Türkiye"de
Kamil Mutlu ve Mehmet
Aşkit gözaltına alındı.
Şebekenin dığer üyeleri
olduklan öne sürülen Kader
Aslan ile Ali Şen'in de
alımiıklan bildinldi.
Turîzmciler
bankacı oluyor
• Ekonomi Servisi-
Türkıye Seyahat Acentalan
Birliği'nin yaptırdığı bir
araştırmaya göre,
Türkiye'de 9 bankanın
dogrudan ya da katılım
yoluyla turizm alanında
yatınmlan olduğu, bu
konuda faaliyet gösteren
birçok kuruluşun da
özelleştirilen bankalara talip
olmak ya da banka kurmak
yoluyla bankacılık
sektörüne adım attığı
açıklandı. TÜRSAB
Başkanı Talha Çamaş,
bankacılık sektörünün
turizm ile buluşmasını
"Geç kalmış ama olumlu
bir gelişme" olarak
yorumladı.
Nıracatta KDV
kolaylığı
• ANKARA (ANKA) -
Maliye, imalatçı olmayan
firmaların sektörel dış
ticaret şirketlerine (SDTS)
özel finans kurumlannın da
ihracatçı firmalan ihraç
kaydıyla yaptıklan mal
teslimlerinde de KDV'ye
"tecil-terkin"
uygulanacağını bildirdi.
KDV Yasası uyannca, ihraç
edilmek koşuluyla
imalatçılar tarafından teslim
edilen mallara ait KDV,
ihracatçılar tarafından
ödenmıyor.
TŞAŞta tekliff
süresi doluyon
• ANKARA (ANKA) -
TEDAŞ'a bağlı elektrik
dağıtım müesseselerinin
işletme hakkının devrine
ilişkin ihalede teklif verme
süresi bugün doluyor. Enerji
ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı'ndan yapılan
açıklamada. söz konusu
ihale için verilen tekliflerin
aynı gün firma yetkilileriyle
basmın önünde açılacağı
bildirildi.
Kardemir
üpünlerine zam
• ZONGULDAK (AA) -
Karabük Demir Çelik
^Fabrikası ürünlerine, zam
yapıldı. Ton başına yuvarlak
demır ve profillere l 'er
milyon, piklere 500"erbin.
kütüklere 900"er bin. kok ve
yan ürünlerine ise 500'er
bın lira zam yapıldı.
Uluslararası Para Fonu soğuk davranmca hükümet kredi anlaşması istemekten vazgeçti
IMF'den yeşil ışık yok• Anlaşma yapmayı kabul etmeyen IMF ile Türkiye'nin dış kredi
olanaklannı tıkamamak için 3 yıllık orta vadeli program için "olumlu not"
verilmesi konusunda uzlaşıldığı kaydedildi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümet.
Uluslararası Para Fonu'nun
(IMF) anlaşma yapılmayacağı
yönündeki kesin mesajı üzerine,
bu yönde. yanıtı "ret" olacak
bir istemde bulunmama karan
aldı. Anlaşma yapmayı kabul
etmeyen IMF ile Türkiye'nin
dış kredi olanaklannı
tıkamamak için 3 yıllık orta
vadeli program için "olumlu
not" verilmesi konusunda
uzlaşıldığı kaydedildi. Devlet
Bakanı Ufuk Söylemez de
"Stand-by söz konusu değil.
Yalnızca rutin inceleme
vapılacak" dedı.
Yıllık olağan incelemelerini
yapmak üzere Türkiye'de
bulunan IMF heyeti. iş çevreleri
ve bürokrasi ile görüşmelere
başladı. Yetkililer, IMF'nın
yaklaşık l aydır Türkiye ile bir
anlaşma yapılmayacağı
yönünde mesaj verdiğini
anımsatarak "Hükümet de
IMF'den anlaşma isteminde
bulunmama karan aldı"
dediler.
Yetkililer IMF'nin yıllık olağan
incelemesi çerçevesinde. makro
ekonomik dengeler, bütçe
gerçekleşmeleri. Merkez
Bankası bilançosu ve para
piyasalanndaki kriterler ile
hükümet uygulamalannı
inceleyeceğini belirtirken
"Heyet incelenıelerinden
sonra hazırlavacağı raporu
mayıs ayında toplanacak IMF
yönetimine iletecek. IMF, yeni
bir uygulama ile Türkiye
ekonomisi ve hükümetin
sunacağı orta vadeli program
için bir not açıklayacak"
dediler.
Yeni not yöntemi
IMF'nin not uygulamasının yeni
bir yöntem olduğunu belirtirken
de "Bu Türkiye'nin dış kredi
olanaklarının tıkanmaması
için uygulanacak. IMF,
anlaşmaya gitmeyerek
kendisini bir vükümlülük
altına almayacak. Ancak notla
bir güvenüirlik mesajı
verecek" değerlendirmesini
yaptılar.
Devlet Bakanı Söylemez de dün
'•Engelli Bireylerin İstihdam
Sorunları ve Korumalı İşyeri
Projeleri" konulu panelden
önce gazetecilere yaptığı
açıklamada. IMF ile yeni bir
stand-by kredi anlaşması
yapılmayacağını, anlaşma
olasılığının olmadığını
açıklayarak şunlan söyledi:
"IMF'ye, ekonomide makro
dengelere hâkim olduğumuzu,
Türkiye'nin büyümeyi
sürdürdüğünü, ihracatın
arttırıldığını, dövizin bol
olduğunu, rezervlerin yeterli
olduğunu anlatacağız ve
uluslararası kredibilitenin
devamını isteyeceğiz."
Söylemez, hazırlanan orta
vadeli programın taslak
olduğunu ve IMF ile
tartışüacağım da belirtirken
"Biz bu taslak üzerinde
prensip görüşmesi yapacağız.
Nisan sonunda ABD'ye Inter
Comite toplantıları için
gideceğim. Orada görüşmeler
sonuçlanacak" dedi.
KDV arttırımı mesajı
IMF Başkan Yardımcısı Stanley
Fischer. dün Radikal'de
yayımlanan demecinde,
Türkiye'de öncelikle bütçe
açıklannın kapatılması
gerektiğini ve bu yöndeki
uygulamalann açıkça ortaya
konması gerektiğini vurguladı.
Fischer, "Bu, KDV oranlan
arttınlmasıyla mı
harcamaların azaltılmasıyla
mı yoksa bunların bir
karışımıyla mı sağlanır, hepsi
görüşülmeli" dedi.
Maaşların 15'inde ödenebilmesi için ek zam kararnamcsinin im/alanması gerekiyor.
Ek zumlar için son gün
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hükümete. kamu çalışan-
lannın maaşlannda \ e özlük hak-
lannda iyileştinne yapmak üze-
re yetki veren yasanın süresi bu-
gün doluyor. Maaşlara ek zam ve-
rilmesine ilişkin kararnamenin
bugün yayımlanması gerekiyor.
Hükümete. geçici olarak kamu
görevlileri ile ilgili yasalarda ka-
rarname ile değişiklık yapma yet-
kisi veren 28 Aralık 1996'da çı-
kan yasa 3 Nisan 1997 tarihine ka-
dar geçerh.
Maliye Bakanı Abdüllatif Şe-
nerŞener, memura ek zam karar-
namesiyle ilgili bir sorun olma-
dığını söyiedi. Dün akşam Baş-
bakanlık'tan çıkarken gazeteci-
lerin, "Çiller kararnemeyi onay-
ladı mı"sorusuna, "Bilemivo-
rum. Onu Başbakanlık takip
ediyor" yanıtını veren Şener, ka-
rarnamenin yetişeceğini de kay-
detti. Tüm memur \e memur
emeklilerinin maaşlannda yüzde
18 ile yüzde 44 oranlan arasında
zam vapılacak.
Maaş zammı oranlan vaizler-
de yüzde 44, profesörler, hâkim-
ler, valiler ve kaymakamlarda yüz-
de 40, öğretmenlerde yüzde 18
düzeyinde tutuldu. Aynı kararna-
mede, polislere, 25 ocaktaverilen
yûzde 20 dGZeyindeki ek zam dı-
şihda yüzde 5-6 oranlannda ye-
niden maaş artışı sağlanacağı bil-
dirildi. Kararnamelenn geçmişe
dönük olarak çıkanlamaması ne-
deniyle, maaşlarda 1 ocaktan ge-
çerli olacağı bildirilen zamlardan
doğan 3.5 aylık farklar, 15 nisan-
da "ikramiye" olarak ödenecek.
Kararname taslağında, özel-
likle RP'nin genel müdürlük kad-
rolanna yerleştirdiğı. ancak me-
muriyet süreleri yetmediği için
"vekil" olarak atanan persone-
lin maaşlanna getinlen sınırla-
malarkaldınldı.
Kamu çalışanlannın maaşlan-
nı düzenleyen yasaya göre. gö-
revlerinı vekâleten yürütenlerin
maaşı, 1. derecenin 4. kademesin-
deki bir mermırun maaşmdan da-
ha "yülesek olamiyor. Ek'inaaş
zammını düzenleyen kararname
taslağında, bu yasa maddesi kal-
dınlarak vekâleten görev yapan-
lann aylıklanndaki sınırlamalar
da kaldınldı. Kararnameye yalnız-
ea DYP lideri Tansu Çiller'in im-
za atmadığı öğrenildi.
500 bini aşkın işçi
için pazarlık başlıyor
BANU SALMAN
ANKARA - Türk-lş'e bağlı
sendikalann örgütlü olduğu 25 ış-
kolundan 11 'inde, ortalama ücret-
lerin 35 milyon liranın altında ol-
duğu saptandı. Türk-İş'in, taban üc-
retlerin 35 milyon liraya çekilme-
si, üzerine 15 milyon lira seyyanen
ve ilk 6 ay için de yüzde 45'lik
zam verilmesi önerisinin kabul
edilmesi durumunda, asgari ücret
düzeyinde yapılacak artış oranı
yüzde 326'ya ulaşırken, 35 milyon
İira ücret alanlarda artış oranı yüz-
de 107 düzeyinde gerçekleşecek.
Demiryol-tş ve Şeker-lş'in dü-
şük ücretli zamma imza atmasının
ardmdan kamudakı 500 binin üze-
rinde işçiyi ilgilendıren toplusöz-
leşmelerin tek elden vürütülmesi
için oluşturulan Türk-lş Koordrnas-
yon Kurulu. REFAHYOL hükü-
metine en düşük brüt çıplak üc-
retin 72.5 milyon liraya çıkanl-
masını öngören bir öneri sundu.
Türk-tş'in, 2 yıllık kayıplann gi-
derilmesi için yüzde 136-148 ora-
nında zam öngörmesine karşın,
Demiryol-lş ve Şeker-lş"in söz-
leşmesine göre ücretlerde yüzde
58.7'lik artış gerçekleşti. Şeker-
lş'in 28 bin 500 işçi adına imza-
ladığı yüzde 15'lik iyileştirme üze-
rine ilk 6 ay için yüzde 38'lik zam
öngören sözleşmeyle, ortalama
brüt çıplak ücret 37 milyon 64 bin
liradan 58 milyon 821 bin liraya
yükselirken, 40 bin üyeli Demir-
yol-tş'in de 39 milyon lira olan
ortalama brüt çıplak ücreti 61 mil-
yon 893 bin liraya yükseldi.
Türk-lş'in en düşük brüt çıplak
ücretin 72.5 milyon liraya çıkanl-
masını öngören önerisinin kabul
edilmesi durumunda ıse, brüt çıp-
lak 17 milyon 10 bin lira olan as-
gari ücretli bir işçiye verilecek zam
oranı yüzde 326'ya ulaşırken; za-
ten 35 milyon lira ücret alanlarda
bu oran yüzde 107'ye düşecek.
Türk-tş'in taban ücretin yüksel-
tilmesı için sinır olarak belirledi-
ği 35 milyon liranın üzerinde alan-
larda ise, artış oranı daha da dü-
şecek.
Türk-İş'in önerisinin kabulü
durumunda, ortalama ücreti en
yüksek işyeri olarak belirlenen Tez
Koop-lş'e üye 40 işçinin bulundu-
ğu Amele Birliği'nde ortalama
brüt çıplak ücret, 55 milyondan
101 milyon 500 bin liraya çıka-
cak. Bu durumda, ortalama ücret-
ler üzerinden yapılan hesaplama-
ya göre, en düşük artış oranı yüz-
de 84 olarak gerçekleşecek. En
düşük ortalama brüt çıplak ücret-
le en yüksek ortalama brüt çıplak
ücret arasındaki fark 37 milyon
990 bın liradan 29 bin liraya dü-
şürülecek.
Türk-lş, kıdem zammının her
yıl için 345 bine, sosyal yardım
zammının 815 bin liradan 2 mil-
yona, yemek parasınm 35 bin li-
radan 150 bine çıkanlmasını isti-
yor.
ÇIFTÇİ DOSTU /SADULLAH usuMt
Paralarııııız Amerikan Çiftçisine
T
ürkiye önemli birtanm ül-
kesi. 1980'e kadar gerek
hayvancılık, gerekse ta-
rımda büyük gelişmeler
olmuş. Cumhuriyetin kuruluşun-
dan bu yana her yıl gurur verici
sonuçlar alınmış. Ekim alanları
sürekli genişlemiş, verimler art-
mış. Hayvancılıkta adeta patla-
ma yaşanmış, ovalarımız, ana
yollarımız, dere kenartanmız kü-
çük ve büyük baş hayvanlardan
geçilmez hale gelmişL
Ancak 1980'den sonra Türkı-
ye'ye yayılan bazı uğursuz eller,
bütün gelişmeleri durdurmuş ve
harta, işlerin tamamen tersine
dönmesine neden olmuş... Şim-
di o hale gelmişiz ki eger tarım
ürünleri ithalatı yapmazsak hal-
kımız aç kalacak...
Kimin aklına gelirdi ki önem-
li birtanm ülkesi olan Türkiye, gü-
nün birinde "mısır" ithal etmek
zorunda kalacak. Yıllardan beri
Amerika'dan veya başka ülkeler-
den mısır ithal ediyoruz. Böyle-
ce hem döviz kaynaklarımız eri-
yor hem de kendi çittçımizden
esirgediğimiz paralan 10 kat faz-
lası ile yabancı ülkelerin çiftçile-
rine hediye ediyoruz...
Evet. Türkiye'nin yıllık 2 mil-
yon 700 bin ton mısır tüketimi var.
Üretimimiz ise 1 milyon 900 bin
ton civarında. Açığımız 800 bin
ton kadar. Demek ki Türkiye bu
kadarcık mısırı üretemeyecek
hallere düşmüş. Şimdi dünya-
nın bir ucunda sayılan Ameri-
ka'dan mısır ithal ediyoruz. Bu
hallere düşmekten daha utanç
verici bir durum olabilir mi?
Türktanmının bu hallere duş-
mesinin sorumlusu 1980'den
sonra iş başına gelen hükümet-
lerdir. Ozellikle darbeciler, Tur-
gut Özal, Tansu ÇillerTürk çift-
çisıni perışan etmiştir. Şimdi de
Başbakan Necmettin Erbakan.
Özal'ları. Çiller'lerı bılearatacak
kadar kötü bir tanm politikası iz-
lemektedir.
Çiftçi kösteklenmese...
Iktidar partileri ve iş çevrele-
ri Türk tarımının ve hayyancılığı-
nın kötü gidişinde çiftçimizi so-
rumlu tutmaya çalışıyor. Hemen
hemen her özeî toplantıda çift-
çimizi bilgisizlik, beceriksizlik ve
hatta tembellikle suçlayanlar çı-
Tarım ülkesi olan Türkiye'nin mısır ithal etmek zorunda kalacağı kimsenin aklına gelmezdi.
kıyor. Tarımı kurtarmak için çift-
çimizin eğitilmesi gereğinden
dem vuruluyor...
Eğitime hiç kimsenin bir diye-
ceği olamaz. insanlann her dö-
nemde bilgilenmeye ıhtiyacı var-
dır. Çiftçiyi eğitmek ve yeni şey-
ler öğretmek için başlatılacak
bir harekete kimse karşı çıka-
maz. Bu haksız suçlamaları ya-
panlarasormakgerekir. Hükümet
çiftçiyi bilgilendirmek için bir se-
ferberlik başlattı da karşı çıkan
mı oldu?
Hükümet tanm politikalanna bir
çekidüzen versin. Avrupa ve
Amerika ülkelerinde olduğu gi-
bi çiftçisini desteklesin. Özel
sektörün sömürüsüne karşı ko-
ruyucu önlemleri alsın. Fiyat ilan
ederken maliyetinin üstünde çift-
çiye de birkaç kuruş geçim ve ge-
lişme payı bıraksın. Türk çiftçı-
sinin arkasından kimse yetişe-
mez. Yılda değil 2 milyon 700 bin
ton, 5 milyon ton bile mısır üre-
tir!
5 Nisan Kararlan ile mısır, ta-
mamen destekleme dışı bırakıl-
dı. Zaten ondan önce de elle tu-
tulur bir destekleme yoktu. Sa-
dece az veya çok bir fiyat veril-
mesi yeterli görülüyordu... Buna
rağmen mısınn destekleme dışı
bırakılması daha da büyük fela-
ket oldu...
Hükümetler mısıra öylesine
düşük alım fiyatları verdiler ki in-
sanın çiftçinin neden ekmediği-
ne değil, neden ektiğine şaşma-
sı gerekir... 1996 yılında bir kilo
mısınn üreticiye maliyeti 18 bin
350 lira olarak tespit edilmişti.
Hele yüksek faizli kredilerle ça-
lışan çiftçilerin maliyeti, 20 bin li-
rayı geçiyordu...
Üreticiler vurgun yedi
Çiftçi kuruluşları bu maliyeti
bıldikleri için mısıra 24 bin lira fi-
yat istediler. Ama ne yazık ki hü-
kümet, 1996yılıürünü mısıra 16
bin lira verdi. Her ay 500 lira ar-
tışla bu rakam 18 bin 500 liraya
kadar çıktı. 16 bin lira fiyatı du-
yan mısır üreticileri beyninden
vurulmuşa döndüler. Üretim böl-
gelerinde kızılca kıyamet kop-
tu. Hükümete ve siyasilere tep-
kiler yoğunlaştı. Ama sonuçta,
değişen bir şey olmadı. Bundan
önceki yıllarda da böyle olmuş-
tu. 1980 yılından sonra iş başı-
na gelen hükümetler diğer ta-
nm ürünlerinde olduğu gibi mı-
sıra da çok düşük fiyatlar vermiş-
lerdi.
Aslında siyasetçilerin bilme-
dikleri bir şey vardı. Üreticiler
mısırı para kazanmak için değil,
çaresizlikten ekiyorlardı. Nite-
kim, 1993 yıllında 2 milyon 500
bin ton olan üretim 1994 yılında
1 milyon 850 bin tona, 1995 yı-
lında da 1 milyon 900 bin tona
kadar geriledi. 1996'da üretim 1
milyon 900 bin tonda kaldı.
Bu nedenle 1995 yılında 650
bin ton, 1996 yılında da 456 bin
ton mısır ithal etmek zorunda
kaldık. Bu yılki açığımız ise 800
bin ton civannda olacak... 1997
yılının daha ilk üç ayı dolmadan
ithalatımız 260 bin tona ulaştı.
Demek ki 1997 yılında Ameri-
kan ekonomisine ve Amerikalı
çiftçilere. Türk çiftçisinin ve Türk
ekonomisinin sırtından en azın-
dan 20 trilyon liraya yakın bir
destek yapmış olacağız...
Çok değil. bu paranın 2 veya
3 trilyon lirası ile kendi üreticimi-
zi desteklemiş olsaydık, Türkiye
mısır ithalatçısı bir ülke olmak-
tan çıkar, ihracatçı bir ülke hali-
ne gelirdi. Yüz binlerce mısır üre-
ticisi Türk ailesi de para sıkıntı-
sından kurtulur, refaha erişirdi...
Tabii Türk ekonomisi de sıkıntı-
lara düşmezdi...
Eldeki mısır ne olacak?
Mısır için bütün umutlar GAP'a
bağlanmıştı. Ne yazık ki o böl-
gede de hava koşullan nedeni ile
iyi sonuç alınamadı. Mısır tam
kardeşleme dönemine girdiğı za-
man aşırı sıcaklar yüzünden ge-
reken döllenme olamıyor ve ve-
rim düşüyor!..
Amerika'dan mısınn tonunu
130 dolara alıyoruz. Navlun be-
deli, liman masrafları, banka iş-
lemleri, gümrük vergileri ve it-
halatçı kân derken mısınn piya-
saya çıkışı 200 dolara yaklaşıyor.
Böylece kılosu 25 bin lirayı ge-
çiyor... Türk üreticisi ise 24 bin
liraya mal ettiği mısırım ancak
17 ile 18 bin liraya satabildi. Şu
anda elinde mısın olan üreticiler
ise malını satacak yer bulamıyor.
TMO bazı bölgelerde "Dûk-
kânı aıiıkkapattık" diye mal al-
mıyor... Üreticiler, ithal mal gel-
diği için tüccarın yanına sokula-
mıyor. Adana'da bir ara 21 bin
liradan mısır satışları oldu, ama
Adapazarı'nda üretici aylardan
beri belki fiyatı artar diye beklet-
tiği mısınnı satacak yer bulamı-
yor... Verilen bilgiye göre Adapa-
zan'ndaki üreticilerin depoların-
da en azından 250 bin ton civa-
rında mısır var!.. Ama gemiler
dolusu ithal mısır gelmeye baş-
ladığı için Adapazan'ndaki üre-
ticilerin kapısını çalan yok!..
Şimdi, üreticinin elinde bulu-
nan bu mısırlar ne olacak? Top-
rak Mahsulleri Ofisi alsa bile ka-
rarname gereği 18 bin 500 lira-
dan fazla fiyat vermesi mümkün
değil... ithal mal geldiği içintüc-
car, mısır almaya yanaşmıyor...
1997 yılı yeni mısır üretimi nere-
deyse başlayacak. Üreticilerin
cebinde mazot, gübre alacak
parası yok... Eski borçlannı öde-
yemediği için kredi bulamıyor.
Tefecilerde ise faiz oranlan yüz-
de 600'lere, 750'lere dayanmış...
1997 yılı ürününün tahmini ma-
liyet hesaplan yapılmış... Maliye-
tin Sakarya bölgesinde 37 bin li-
ranın altına, Çukurova bölgesin-
de de 36 bin liranın altına dûş-
meyeceği şimdiden belli olmuş...
Sakarya Ziraat Odası Başka-
nı Hikmet Karabayır bu konu-
da şöyle yakınıyor "Hükümet
kendiçiftçisini dışlıyor. Yeterli fi-
yat vermediği için mısır üretimi
düşüyor. Ardmdan ithalatyapa-
rakkendi üreticisini vuruyor. Ame-
rika'dan gemidolusu mısıriarge-
liyor. Ama Adapazarı'nda üreti-
cinin elinde 250 ile 300 bin ton
mısır alıcı bekliyor... Alan yok...
Bu ne biçim rezalet..."
Adana Seyhan Ziraat Odası
Başkanı Süleyman Girmen ile
Yüreğir Ziraat Odası Başkanı
Hüseyin Öztarhan da hüküme-
tin izlediği mısır politikasına tep-
ki gosteriyor. •
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Akşenep'in İşlevi Ne?
Ağar'ın istifası, Akşener'in yerine atanması, uzak-
tan bakıldığında Susurluk'un bir hesaplaşmayı baş-
lattığı izlenimini veriyordu. Tam tersinin kurgulandı-
ğı artık apaçık ortada.
Ağar'ın istifası ile başlayan "haksızlığa uğramış,
mağdur" rolü, kızının ölümü kullanılarak üst düzeye
tırmandınldıktan sonra, sıra sempati toplama turia-
nna geldi. Gözünüzden kaçmış olamaz; Ağar'ın, Çil-
ler'in yanında ya da tek başına çıktığı gezilerde, sev-
gi, sempati gösterileri hiç aksatılmıyor. Tabii ki ak-
lama ve sempati kampanyaları Bucak için de düzen-
leniyor. En küçük bir olanak sektirilmiyor.
Ağar ve Bucak'ın dokunulmazlıklannın kaldınlma-
şına ilişkin fezlekeler bekletilirken, Ağar'ın, Bucak'ın
ilişkilerine ilişkin yeni belge ve bilgilerin ortaya çık-
ması artık öyle de pek etkili, çarpıcı olmuyor. Kamu-
oyu yönlendirmesi, artık çetelerin hesabının sorulma-
sından değil, kapatılmasından yana işletiliyor.
Aydın Engin, dünkü Tırmık" köşesinde galiba azı-
cık düş görmüş. Bana sorarsanız Kalemli kalem kır-
mayacak. Bu olayda Kalemli'nin kışısel erdem sına-
vında kötü puan almasından önemli boyut, ANAP'ın
da artık çeteler üzerine gitmeye kararlı parti rolün-
den vazgeçmiş görünümü.
Galiba ANAP ve Yılmaz için çeteler gündemi, Çil-
ler'in başını yiyebileceği için önemli idi. Çiller'in,
Ağar'ın istifası, Akşener'in bakan yapılması ile bu
konuya ilişkin başlayan manevralan, Refah ve Erba-
kan' ın iktidar uğruna Çiller'in dosyalanndan sonra çe-
teleri aklama yolunu seçmesi, ANAP'ın yolunun açıl-
ması anlamında çetelerin kullanılması şansını orta-
dan kaldırdı.
Kimbilir, Yılmaz önce kendisine puan kazandıran
Macaristan'da yediği yumruğun etkisi ile de çeteler
hesaplaşmasında yılgınlığa düşmüş olabilir. Ya da çe-
telerin ANAP bağlantılan ANAP'a karşı şantaj aracı
olarak kullanılıyor olabilir. En iyimseri ile partinin bu-
günkü yönetim kadrolannın bulaşıklığı olmasa bile,
başta Özal çevresi olmak üzere sonuçta önemli
ANAP kadrolarını, milletvekillerini çok zorda bıraka-
cak ilişkiler ağı şantaj konusu yapılıyor olabilir.
Her ne hal, hangisi olursa olsun, bizce önemli ola-
nı bu işin sonucu, ANAP'ın da çeteler hesaplaşma-
sını isteyenler cephesinden çekilmiş olmasıdır.
Biz medyanın bize verdiği büyük güvenceyle, ya-
şamımızın en geniş kitle eylemi ile bu konudaki iç-
tenliklı istemimızi dile getirmenin kıvancında, umut-
lu bekleyiş içinde iken, aradan aylar geçti.
Ve Ağar'ın çeteler hesaplaşmasında adı dogrudan
geçen kişi olarak, bakan kalması halinde olabilecek-
ler, katlanılabilecek toplumsal tepki, kaçınılmaz he-
saplaşma, Ağar'ın istifası ile önemli ölçüde hafifle-
tildi. Ustelik Ağar'ın bakan olarak yapamayacakla-
rını Akşener fazlası ile yerine getirebildi.
Akşener'in çetelerin baş kahramanlarının da için-
de yer aldıklan ülkücü kadrolarile duygu, inanç bağ-
lan herhalde Ağar'ınkinden daha zayıf değildi. Onun
da geçmişte aynı düğünlerde bulunduğunu kanıtla-
yan görüntüler sadece bir aynntı. Asıl Akşener son-
rası Içişleri Bakanlığı içindeki kadrolaşmaya, görev-
den alınmalara ve yeni atamalara dikkatle bakmak,
çeteler soruşturmalannda izlenen politikalara büyü-
teçle yaklaşmak gerek.
Zamanaşımı gerekçesi ile kapatılan konuya iliş-
kin soruşturmalann anlamı üzerinde durulmadı bile.
Oysa çetelere ilişkin hesaplaşmanın kapatılmasında
çok önemli belgelerin yok edilmeleri anlamına geli-
yordu.
Bir yandan da emniyet içinde Susuriuk operas-
yonlannın ardı arkası kesilmiyordu. Emniyet, çetele-
rin bütün kirli çamaşırlannı saklamaya yönelik kad-
rolaşmayı gerçekleştirip, en önemli belgeleri yok et-
tikten, en azından yargıya ulaşmalannı engelledik-
ten sonra yargıda açılacak olan davalardan nasıl bir
sonuç beklenebilir ki? Hele de REFAHYOL iktidan-
nın devamının gizlı pazarlıklanndan birinin içinde da-
ha, Çiller'lerin Meclis komisyonunda ifade vermele-
rınden vazgeçilıp. Meclis komisyonunun Güneydo-
ğu'ya gidiş de dahil, soruşturmaların genişletilmesi-
ni bıçak gibi kesmesi kotarıldıktan sonra?
REFAHYOL'un bir kirli yüzünde çeteler, diğerinde
şeriatçılar, koalisyon, giderek büyüyen çıkarlara bağ-
lı, iki partinin birbırlerine daha da kenetlenmelerini,
kaderden, göbekten bağlanmalarını getiriyor. Biz
şimdi sona erdirilmesinin Türkiye için gerçekten bü-
yük "hayır" olacağından emin olduğumuz REFAH-
YOL iktidarı ile çeteler gündeminde hesaplaşma
umudunu yitirmiş, dikkatlerimizi şeriat tehdidine yö-
neltmiş bulunuyoruz. Pek çok şeyi olduğu üzere, Ak-
şener'in bakanlığını, yaptıklarını içimize sindiriyor,
işlevıni sorgulamamayı seçiyoruz. Onlarsa çetele-
rin hesaplaşmasından kurtulmuş, şeriat hesaplaşma-
sından da sıyrılmanın usta taktiklerini uygulama aşa-
masındalar.
Keşke sorunlartoplumun REFAHYOL iktidanndan
kurtulması ile sınırlı, o kadar basit olsaydı. Çekirge-
nin bir sıçrayıp, iki sıçrayıp, üçüncüsünde yakalan-
ması örneği, bir yerierde nasılsa takılırlardı. Onlann
çeteler hesaplaşmasından sıyırtmaları Türkiye'nin
geleceğinin çetelerin ipoteğinde kalması, hukukdev-
leti özlemlerinin, işkencelerin, faili meçhullerin en
aza inmesinin düş olması anlamına geliyor. REFAH-
YOL iktidannın iktidarda kaldığı her gün, şeriat cep-
hesinin geleceğe yönelik örgütlenmesinde, Türki-
ye'nin cepheleştirilmesinde, çağdaş hukuk ve insan
haklarından uzaklaştırılmasında önemli araç oluyor.
DÜZELTME: Önceki günkü "YüzAkı" başlıklı ya-
zıda, teknik bir zorunluluk nedeni ile paragraf düş-
mesi olmuş, Refah'ın yazıya konu olan şeriatçı kad-
rolaşma ve üniversiteleşme çabalannın odağı kuru-
mun adı yer almamıştır. Türban kavgasında mağdu-
ru oynayan ve şeriatçı cephe tarafından "temel taş-
lan yerinden oynatan" kahraman olarak ilan edilen
Dr. Şükran Erdem ile birlikte, eğitim hastanesi yö-
netmeliğine aykın 50 kadar atamanın gerçekleştiril-
diği hastane, Devlet Bakanlığı'na bağlı Vakrf Gura-
ba Hastanesi'dir. Ancak bu yazıya gelen tepkiler-
den, odak örneklerin hiç de tek olmadığı anlaşılıyor.
Örneğin Kartal Eğitim Hastanesi'nde yaşanan ben-
zer olaylar aktanlıyor. Pek çok kurumda daha, "dok-
torgibi doktor..." olabilmenin, meslek onurunu, in-
san olmanın etik değerlerini koruyarak yaşayabil-
menin, tek kalmanın güçlükleri yaşanıyor.
FATİH 4. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1996'147
Davacı Naile Kargı vekili tarafından davalı Mehmet Sü-
revya Kargı aleyhine mahkeraemizce acılmış bulunan ga-
ipiık davasında: Istanbul Fatih Canbaziye Mah. C: 012/06,
S: 73, K: 507'de nüfiısa kayıtlı bulunan Muzaffer ile Na-
ile'den olma 22.5.1956 d.Iu Mehmet Süreyya Kargı'nın
1990 yılmın sonlannda, 1991 yılının başlannda her günkü
gibi evden çıktığı ve bir daha geri dönmediğı, Fatih Cum-
huriyet BaşsavcılığTmn 1991/3839. sayı ve 1991/1412. ka-
rar No.'lu evrakı ile hayat ve mebadı hakkında hiçbır bilgi
alınmadığından adı geçenin bu sebeple ölmüş addolunarak
gaıplığıne karar venlmesmi talep etmiş olmalda. Yukanda
ismi bildirilen şahsın hayat ve mebadı hakkında bılgi ve gör-
güsü bulunan \arsa 1 yıllık süre içinde Fatih 4. Asliye Hu-
kuk Mahkemesi'nin 1996'147. esas sayılı dosyasuıa müra-
caatlan ılgılılereilanen duyurulur. 31.3.1997. Basın: 13739
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
TUĞBA BALTAN
Istanbul trafiğinden aldığım ehliyetimi
kaybettim. Hükümsüzdür.
NtHATYlLDlZ